22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 OCAK 2004 CUMARTESİ CUMriünlYTT SAYFA 17 Bilgiyi dinselleştirmek _ BaşbakanlıkMüsteşanProf. Dr. Ömer Dinçer, bir 12 Eylül ürünü akademisyendir! Dinçer, tam da 12 Eylül darbe- şinin yapıldığı 1980'de, Marmara Üniversrtesi Iktisadi ve Idari Bi- limler Fakültesi'nde asistan olmuş ve "örgütsel davranış" alanında- ki doktorası üzerinde çalışmaya başlamıştır. Aynı dönemde, 12 Ey- lül yönetimi ve Prof. Dr. Ihsan Doğ- ramacı'run başında bulunduğu YÖK, 1402 sayılı Sıkıyönetim Ya- sası'na dayanarak, onlarca Cum- huriyetçi, devrimci aydın ve bilim insanını üniversiteden atmış, tas- fiye etmiştir. Ömer Dinçer, 1985 yılında, ya- ni 12 Eylül bakanı, "vizyon sahi- bi" Turgırt Özal'ın Başbakanlığı döneminde Yardımcı Doçentliğe atanmıştır... ömer Dinçer'in, çevirisini yap- makiçinbulabula, "bilimser açı- dan necidir, kimctdir belli olmayan bir Pakistanlı "siyasallslamcı"r\m kitabını bulduğu süreç deaynı dö- neme rastlamaktadır. O Pakistanlının adı Muham- med Ekrem Han'dır. Muhammed Ekrem Han, Dinçer'in çevirdiği "Is- lam Ekonomisinin Temel Mesele- leri" adlı kitabını, "genelde tüm Müslûman aydınlann, özekte Müs- lüman ekonomistlerin Islam eko- nomisine yönelik meselelerini ele almak" üzereyazmıştır. "Birbilim dalı olarak Islam ekonomisi'n ir- deleyen Muhammed Ekrem Han, kitabında ne önermiş peki? Din- çer'in çevirisinden okuyalım: "Sosyal gerçeklerin farkına va- nlmasıyla, Islam geçerli hale ge- lecek ve problemlere Islami çer- çeve içinde çözümler getirilebi- lecektir. Bu yönde gelişme kaydedebil- mek için alan çalışmasına dayalı araştırma ve tezler yapılmahdır. Bu araştırma ve tezler, öğrenci- leri Islam ile gerçek hayat arasın- daki ilgiyi kurabilecek metodolo- jiyleyetiştirmeyi amaç edinmeli- dir, Universitedeki öğretim üyele- h de bu yönde araştırma proje- leri hazırlamalıdır. Bu tür bir eği- tim tarzının, gerçek hayat şartla- nnın farkında olan ve problemle- re ilâhi rehbeıiiğin ışığında çö- zümlerarayan öğrenci nesliniye- tiştireceğine inanıyorum. Böyle- ce bilginin Islamlaştırılması hare- keti, günümüz laik toplumlann- dan ıslam toplumuna geçiş için bir araç olacaktır. Bugüne kadar değişim süreci, çoğunlukla poli- tik bir süreç olarak algılanmıştır. Sonuçta Islamlaşma süreci sa- dece politik bir süreç olarak ka- bul edilse bile Müslûman gruplar faydalı kanunlar hazırlayabilirler. Ancak, gerçek hayat şartlannın farkında olan ve bu hayatla ilgili problemleri çözme kapasitesi ve kabiliyetine sahip lidertiği oluştu- ramazlar. Politik sürecin önemi inkâr edilemez, ama tüm bilginin Islamlaştınlması hareketi, politik alanda da gerçek lider tipiniye- tiştirmeye yardımcı olacaktır. Oğ- rencilerin gerçek hayatn içinde ıs- lami uygulamalara yönelikbir şe- kilde eğitilmesi Islamlaşma süre- cinin bir safhasıdır." Aradan zaman geçmiş, bu ki- tabı çeviren Ömer Dinçer, Türki- ye Cumhuriyeti bürokrasisinin en tepe noktasına getirilmiş. Ne rast- lantı, bir bilim kurumu olan TÜBİ- TAK da, Dinçer'in girişimleriyle hallaç pamuğu gibi atılryor... Ne dersiniz? 12 Eylül sürecin- de "bilginin Islamlaştınlması"yö- nelimi, politik alanda "gerçeklider tipini" yaratmış mı, yaratmamış mı? ISIK KANSü Uğur Mumcu'nun sesi Dinleyin bu sesi, duyun bu sesi! Bu ses, Uğur Mumcu'nun sesidir "Amerika'nın ekonomik çıkarian- na ideolojik kılıf ve stratejik gerekçe bulan savaş teorisine 'Pentagonizm' adı veriliyor. Türkiye, büyük bir hız- la, Amerika'nın Ortadoğu'daki pet- rol bekçiliğine itiliyor. Bu yeni Orta- doğu dengelerinde Türkiye'ye yeni rollerverilecek. Türkiye'nin siyasalre- jimi ve geleceği de, verilecek bu rol- lenebiçmfenecek. (24Ağustos 1990) Irak'a karşı 'çokuluslu koalisyon' ku- ran devletler bu kez Birieşmiş Mil- letler'e yeni bir dosya ile gelecekler. Bu dosya 'Kıbns dosyası'd/r. BM GüvenlikKonseyi, askenerimizin Kıbns'tan çekilmesi için karar alırsa nelerin olabile- ceğinibugünden kestirebilryormuyuz? (17 Ocak 1991) Kıbns sorunu nasıl çözülürse çözülsûn, yakında Türkiye ve Yunanistan arasında 'kıta sahanlığı sorunu' çıkacak- tır. Çıkacakyeni uyuşmazlıklarda, hiçşüp- he yok, ABD ve Batılı ülkeler Yunan tezle- rinidestekleyeceklerdir. (26 Temmuz 1992) Talabani, bugünierde VVashington'da Pen- tagon yetkilileriyle pazariık yapıyor. Orta- doğu'da taşlardan biri yehnden oynarsa bundan sonra neler olabileceğini kes- tirmek çok güçtür. Bakarsınız, Sad- dam V deviren ABD bölgede kendisine bağlı bir 'Kürt devleti' de kurdurur. (16 Ağustos 1990) Elektronik savaş ergeç bitecek, savaştan sonra yeni bir süreç başlayacak. Bu süreç, terör sürecidir. Dünyayı kanlı sürprizler bekliyor. Evet, savaşın bitmesinden sonra terörün he- rnen başlayacağını da bilmek, önlem- leri ona göre almak gerekecektir. Mısır kökenli terör örgütü 'Müslûman Kar- deşler', Iran destekli 'Hizbullah'g/b/ör- gütler, Türkiye'de teröreyt&nlerinebaş- vurabilirler. Bunlar, aynmcı Kürt örgüt- leri ile de işbiriiğiyapabilirier. Nereden bakarsanız bakın, Ortadoğu bir bataktır. Neyazık veneacı ki, Beyaz Saray ve Pen- tagon eliyle bu batağa saplanmış bulunu- yoruz. (24 Ocak 1991)" Uyumayalım, unutmayalım, unutturma- yalım bu sesi! 2004 Sakın Arkandan 2003'ü Sürükleme... PERİHAN ERGUN 2004'te her şeyin iyi ve güzel of- nası umudu tek dileğimdir. Çizgi ıstası Sevgili Semih Poroy -2003+7" desebile... Yaşamım boyunca gördüğüm acıJann tümü sanki 2003'te top- landı. Toplumu ekonomik krizin, «gitimde geriye dönüşlerle fırsat eşitsizliğinin uzun süredir kıvran- arması yetmezcesine akla getire- nediğimiz, kader diye geçiştirdi- örrviz biryığın felaket belimizi bük- tü, canımıza okudu. Ne yazık ki adaletsiz ve acıma- sz bir dünyada yaşamı sürdürü- ymız. Batı uygarlığı dediğimiz, •lehmetÂkif'intanımıyla "tekdi- şkalrnış canavar", acımasız birtu- tjmla doğayı, doğal kaynaklan, tarihi uygariıklan kendi çıkar gü- cüsüyte gasp edip uluslan perişan cdiyor. Yeni dünya düzeni -küre- selleşme- adıyla ABD, son yıllar- ca, Sovyetlerin çöküşüyle bağım- sz devletlerini kurmaya çalışan /sya ülkelerinin zayrf noktalannı, Crtadoğu'nun kilit noktasında bu- lunan yurdumuzu, yeşil kuşakla sanp sarmalama planlannı sürdü- riyor. Geçen günlerde Gürcis- •ön'ın düşürülmüş eski Cumhur- taşkanı Şevardnadze ekranda svil toplum örgütlerince entrika- Un bilinen ünlü Soros'un muha- Wete yüklüce para vererek ülke- sni bu hale getirdiğrni çekinmek- szın açikladı. 11 Eylül terör saldınsını baha- re ederek ABD. Şahinleriyle bu jianlan işleme koyuyor Tüm ta- rm ülkelerinin, Asya Türk halkJa- ının, Çin Seddi'nden başlayarak "ünaboytanna değin bahann muş- tsu olarak bayramlaştırdığı Nev- rjz'da, 20 Mart 2003 gecesinde «eorge Bush ile çıkar ortağı In- çiliz askerleri havadan bombala- r, karadan silahlanyla Irak'ı kana hjlayarak işgal etti. Hedefi petrd- <ü. Bu amaçla, doymazlıkla 5000 \ldir insanlığa ve tanhe mal ol- rıuş Mezopotarnya'daki uygarlık anıtlannı yıkt, yaktı, yağmalattı. Peşmefgeterin ağızlanna bal ça- fcrak, Israil'deeğittirip silahlandı- arak, onlann dışndaki halkın ma- hı, canını almayı tüm direnişlere larşın sürdürüyor. 13 Aralık'ta Saddam'ı yakalayıp ilkelce gös- wime soktuğunda Iraklılann tüm- cen her şeye boyun eğecekleri tayali de suya düştü. Kjzılderiliyi pk eden zihniye? 2003'te ABD'nin brde onu yakacağına inandığım cras oldu. Bu işgalde atlama tah- ÎSI olmamız istendi, maya tut- nad'. Temmuzda devletimizce tratejik müttefikimiz sayılan ABD skerierinin baskınıyla Süleyma- rye'degörevii askederimizin baş- ınna çuval geçrilip, elleri kollan ağlanarak sorgulamaya alındı. llusal gururumuzu fazlasıylainci- sn bu densizliği ne acıdır ki Dışiş- îrimiz gerektiği gibi ele alamadı. • • * 20O3'te doğai afetler ve kaza- ır da yakamızı bırakmadı. Nisa- ın son günlerinde Bingöl sallan- ı. Yap-satçılariaişbirtikçiterin faz- ı kâr amacıyla malzeme eksikli- iyte yaptıklan bölge yatılı okulu eriebir oldu. ög-etmenleriyle yüz etrri ş attı yavruTiuz çürük bina- ın atında can vendi. Bunun da he- abtn-tn soruldu§ur»u ben hatırla- iıycrum. Her zaman olduğu gibi u ca kaza ve kadere bağlandı. ıpk 26 Aralık'ta Iran'ın Bem yö- ssinn, korunmaya alınmış ker- iç Bem Kalesi'rin yerie bir oluşu ibi, Bir de yobaan bu doğal afet- îre-Japonya'da aynı günlerde aynı şiddette olan depremin tek can alamadığı bilindiği halde- Tan- n'nın gidişatını beğenmediği in- sanını cezalandırmas) adını ver- mesine ne diyelim. Yıne yıllardır ön- lem alınamadıgı için Antalyamızı da 2003 sonunda sel aldı. Geçen yıl Istanbulumuzun kur- tuluş günü olan 6 Ekim'ine Mar- mara'nın Prens Adalan içinde en seçkini olan Sart Faik'in gönül verdiği Burgazadası ormanı da yandı kül oldu. Yeniden yeşerme çabalan yoğun biçimdeAda Dost- lan Demeği'nce sürdürülüyor. Der- nek 2860 sayılı yasa kapsamında izin aJarak açtığı yardım toplama kampanyasıyla doğa ve çevrese- verleri de bu yeniden var etme ça- basına katmış bulunuyor. Bu yaralara merhem olmaya çalışırken kasımın 15 ve20'sinde irtica sapkınlannca intihar eylem- leriyle Musevi yurttaşlanmızın si- nagoglanyla Ingilizlerin konsolos- luk ve bankalannı yıktlar, canlan- na kastettiler. Şişhane, Galatasa- ray ve Levent'te acımastzca öl- dürme, ağır yaralama, sakatlıkla- ra ve birçok tarihi yapının yok ol- masına neden ddular. Bu vicdan- lara sığmayan cinayetlere de ci- hat dediler. Oysa dinimizde cihat sadece gerektiğinde ülkesini, öz- gürlüğünü, bağımsızlığını konj- mak için yapıhr. Hoşgörü ve seve- cenliği içerir. Bunu kavramaktan acizolanlardinimizin putperestli- ği yadsıyarak, yalnızca Tann'ya tapılacağı emrini hiçe sayarak Fa- tih'teki cenazealanında mürşitle- rinin sakalını öpme yanşına so- yundular. Sakala ulaşamayanlar arabasını öpmeye koştular. Kıya- fet yasalannı da hiçe sayan sank- lılann arasında ne yazık ki AKP milletvekilleriyle bazı parti liderte- ri de vardı. Ama onlan suçüstü yapması gerekenler yoktu. Bu ortaçağ görüntüleriyle utan- arrnz yetmezcesineTBMM'ye Adı- yaman'dan seçilerek giren Hüs- rev KutJu, Cumhuriyetimizin baş- ta laiklik, tüm ilkelerine bağlı ka- lacağı yeminine karşın ahdini hi- çe sayarak Atatürk'e bu Meclis'in layık görerek verdiği mareşallik rütbesini simgeleyen tablosuna, kendilerini korumakla görevli as- kerlerimizin seslerine dayanama- dığını çekinmeden dile getjrebilme- si de epey üzücü ve düşündürü- cü olmuştur. Başbakanlık Müste- şarı Ömer Dinçer'in laiklik ve Cumhuriyet karşrtı tepki yaratan sözleri de iktidar hakkındaki şüp- heleri çoğaltarak karamsariığa ne- den olmuşsa da laik Cumhuriye- ti koruma gücünü de arttırmıştır. 2003'te ilim ve sanat alanında sayısız ürünler vermiş değerii ki- şileri de yoğunca yitirdik. Derne- ğimizin kurucusu, Istanbul sev- dalısı Çelik Gülersoy, iki kezSa- it Faik öykü ödülü sâhibi Tomris Uyar, araştırmalanyla toplumu- muzu aydınlatan, çok değerii ürün- ler veren Ismet Zeki Eyüboğlu, ressam Avni Arbaş, torunu Der- ya Arbaş, Ada Dostlan Derne- ği'nin ilk üyelerinden Heybeliada- lı sosyolog Prof. Hüseyin Batu- han, sevgili ahret kardeşim Prof. Esat Çam ve daha niceleri bizle- re elem vererek Hakk'a yürüdüler. Geçen yılda yüzümüzü ağarta- cak, yetenekleriyle bizi dışta tanı- tacak kutlanası başanlar da oldu. Eurovision Yanşması'nda ilk kez Sertab Erener birinciliği yakala- dı. Voleybolcu kızlanmızla halter- cilerimiz övünce değer derecele- re ulaştılar. Sağ olsunlar. Başan- lan yüzümüzü güldürdü. 2004'e iyimseriikle girmemizi sağiadı. Pekmodaşimdi... Çocuğun mu doğacak? Hop gidryorsun özel olarak ABD'ye, dünyaya gözünü orada açan çocuğun da doğrudan doğruya Ameri- kan vatandaşı sayılmış oluyor... Küreseiieşmenin nimetleri işte... Çocuğunu bu yöntemle "Armhkan vatandaşı" yapan her meslekten ınsana sıkfıkla rastlanıyor artık. Türkiye üze- rine bilgiçlik taslayan gazete- Vatandaşlık cilere de, yazartara da... Konumuz onlar değil. Dile- riz çocuklan analı babaiı, hem de Amerikalı büyüıi Konumuz, yakın Türkiye ta- rihi üzerinde çaiışmalaryapan, kitaplan Türkçeye de çevrilmiş değerii bir bilim ınsanı olan Fe- roz Ahmad... Feroz Ahmad, 1938 Hindis- tan doğumlu. Doktorasını Londra Universitesi'nde yap- mış. Ingiliz ve Amerikan üni- versitelerinde araştırmalaryü- rütmüş. Türk kamuoyunun ya- kından tanıdığı Prof. Bernard Lewis ile birlikte çalışmış. Ah- mad'ın Türkçeye çevrilen ki- taplan arasında "Türkiye'de Çok Partili Politikanın Açıkla- maJıKronolojisr, "Ittihatçılık- tan Kemalizme", "Modem Tür- kiye'nin Otuşumu", "Demok- rasıSürecinde Türkiye (1945- 1980)" gibi yapıtlar bulunu- yor. Duyduk ki, emekli olan Fe- roz Ahmad, geçen aralık ayın- da Istanbul Valiliği'ne başvur- muş... Türkiye Cumhuriyeti va- tandaşı olmak istiyor! Yurdumu- za hos geldiniz Sayın Feroz Ahmad, hoş geldintz. Sefalar getirdiniz. KİM KtME DUM DUMA BEHIÇAK behicakto turk.net ÇtZGtLtK KÂMtL MASARACI kamilmasaraciıı mynet.com H A R B Î SEMİH POROY semihporoyio yahoo.com HAYAT EPIK TIYATROSU MVSTAFA BİLGÎN BAKIYORUM YİNE TUĞLA StBt BİR ICCTAP'A yt/MULMUSSUN! SAY6I NAMÜS GÖSTERGEStbÎR ÇOK UCUZ, YİNE KOftSAN'DAN ALÖIM, 3 MİLVONA. VAAY!.. ÇOK ANLAMLI YAL. TARİHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 24 Ocak ınnc.mıımtaz-arikan. com UGUR MUMCU SU/K4ST/f 1943T&, ÜNLÜ GAZ£TEC< UGU(S MUMCU,OTO. MOBİUNG. YZfiLESTift.il.EN BİR. SOMBAYCA YAŞAMINl Yin'RMİŞrİ' HUKUK M£ZUNU OUHU MUMCU, TÜRKİYE 'D£ /*Rj4$Tlf£.MACt SAZ£r£Cİ- ÜSİN ÖNCÜL£/SiNP£Np/- MESUEĞİNDe, "8İLSİ SAHİ&İ OLMAPAN FİKİe SAHİBİ OLUHMAZ" jL- İ SAVUNAN UĞUf?. MUMCU, ÖZELÜKL£ TÜR.KİYS 'PEKİ, YOi.SUZ.LUK, MAFyA , TERÖfS', P/N İSTİSMARt, SrLÂN KAÇAIcÇÇıLIĞI &İ8İ SotS.UNLARÎ KONU EDİhiMişri. UZUN AHAŞ- TlRMALAR SOHUMDA; CUMHURıyET GAZETE-- I SiklPE AÇtKLADtâl DOSyALAR BİHÇOfC YE&4L T' ÖR£ÜTİJHÜ VE ONLARA SAĞCf tC/Çİy/ RAHATSIZ /£ONUNPA,*!£AtC>iLE£i İÇ/A/ TEHL/tC£Lİ OLDUĞUNPAN ONU ORTAPAN KALPIISMAyA fealiytt sonra efe geçirilert sanıktar; "UrrtutCtvası'nda g<*ryı(oınareık.j 3 ila 18yr/ cfmsr hapir cezntarı atacdkh. SAGNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Karanlığın İçinden Ulusa Sesleniş' Perşembe gecesi saat 8.30. Sokakta el ayak kesil- miş. Dağbaşı gibi. Yalnız rüzgânn sesi duyuluyor. Elekt- rik yok ve tabii kaloriferier yanmıyor. Donuyoruz. Tek ışıldağımız bozulmuş. En lazım olduğu gün yanmıyor... Karanlıkta ne kitap okuyabiliyorum ne bilgisayanmı açabiliyorum... Boş boş pencereden bakıyorum sade- ce. Bir dizi araba tam bizim kapının önünde kilitlenmiş, kaplumbağa hızıyla ileriiyor... "Evde olduğum için şanslıyım" diyorum kendi ken- dime, ama içimdeki cılız ses ikna edici gelmiyor. Nasıl oldu bu böyle? Ev yaşamımızın birkaç saat içinde bir- denbire altüst olmasına, felce uğramasına birtüriü ina- namıyonjm. Sabahtan beri musluktan birdamlasu ak- mryor. Elektrikli telefonlar çalışmıyor. Cep telefonu da şarjı bitene kadar idare edecek işte. Hani bu semt Nişantaşı, "Istanbul'un Avrupasryö\? Hani "Çoktan AB'ye ginvişti"! Yirmi gün önce gazete- ler bu başlıklan atmamış mıydı? Göz kamaştıncı yılba- şı süslerimizle, birbiriyle yanşan ışıklı ağaçlanmızla, görkemli sokak partilerimizle övünmüş, oyalanmamış mıydık? Avrupa kentlerinden hiç fartumız yok dememiş miydik? Hani nerde? Bir kar fırtınası.. bize gerçeği ha- tıriattı. Nerde olduğumuzu, nerde yaşadığımızı anlattı. "Nereye a/f olduğumuzu..." bir çırpıda kavrayıverdik. Küçük pilli radyomu buldum. Onun da sesi kısık ama gene de iş görüyor. Kulağım CNN Türk'te Gürkan Zen- gin'in saatlerdirsürdürdüğü "afetyayını"Dûa... TEM'de, Boğaz Köprüsü'nde mahsur kalan insanlann akıl almaz öyküleri bir kurgu bilim senaryosu gibi. Istanbul'un gö- beğindeki ana arteriere, çevre yollanna ulaşılamıyor. Uc- ra şehirierarası yollarda; dağbaşında yaşanabilecek bir badire, Türkiye'nin en büyük, en önemli kentinin orta- sında gözümüzün önünde yaşanıyor. Bu kadan olmaz dedirten absürd bir film gibi... Yönetmen olsam kesin filmini yapanm diye aklımdan geçiyor. İnsanlann benzini bitmiş, bitmek üzere. Çaresizlik içinde: "Saatlerdiryoldayız. Geceyi nasılgeçireceğiz? Bizi donmaya mı terk edecekler?" diye feryat ediyor- lar. Yetkililerden yalnız nasihat geliyor "Binlerce görev- li canını dişine takıp çalışıyormuş. Meteoroloji günler öncesinden uyarmış. Böyle bir günde insanlar mec- burkalmadıkça özelaraçlan ileyola çıkmasalarmış. Ted- birli olsalarmış. Yollan bilinçli kullansalarmış. Emniyet şeritlerini tıkamasalarmış. Bu afetgününde Istanbulda- ki 1.5milyonaracınhepsibirdenyolaçıkmışmtş..." Gür- kan Zengin ısraria soruyor: "Sizin hiç mi hatanız, ku- surunuzyok?" Cevap gene binbirdereden su getirme, mazeret, nasihat, akıl verme... "Sorumlulukla yüzleş- me" diye bir şey olmadığı gibi felaket anında vatan- daşa en ufak bir "empati" işareti yok... Başbakanla gelen ışık(!)... Yollar hadi sürücülerin basiretsizliğinden kilittendi... Ya evde dondurucu kar gecesine mahkûm olan bizler... Bizim kusurumuz ne? Elektriklerin kesilmesinden, su- lann akmamasından da biz mi sorumluyuz? Şaka gibi. Gece 21 sulannda bir ara elektrik geliyor. TV'yi açıyo- aım. Oğuz Haksever'ın "Basın Odası "nda daha bü- yük bir şakayla karşılaşıyorum. Tayyip Erdoğan "Ulu- sa Sesleniş" konuşması yapıyor. O çok sevdiği ince beyaz çizgili takım elbiselerinden birini giymiş. Başbakan'ın bir imaj danışmanı yok mu acaba diye düşünüyorum. Genellikle Sicilyalı "baba- lar" böyle giyinir çûnkü. Mafya filmlerini gözünüzün önüne getirin. Bu koyu renk ince çizgili takımlara ba- balar ve gangsterier itibar eder. Siz hiç Blair ya da Chi- rac'ı böyle bir takım elbise içinde gördünüz mü? Biri- leri bunu ona söylemeli... Bumumdan soluduğumdan belki.. Başbakan'ın kıyafetinden gözümü alamıyorum. "Ulusa Sesleniş" konuşmasında Türk dış politikası- nın "yeni vizyonunu" açtklıyor Erdoğan. AB ve değişen dünya şartlanna "uyum göstermekten", reformlardan söz ediyor. Başka ülkelere örnek olacağımızı söylüyor. Tünkiye'nin bölgede "değişimin lokomotifı" olacağın- dan dem vuruyor. TEM'de mahsur kalan insanlann feryatlan kulaklanm- da, Başbakanın "vizyonunu" dinliyorum. Güzel şeyler söylüyor... Başka şartlarda bu konuşmaya yakalansam sözlerinin altına imza atabilirim diye düşünüyorum. Ama şimdi... Istanbul'un iki yakasını bir araya getire- meyen, Boğaz Köpriisü'ne erişemeyen bir kentin eski belediye başkanı, değişen dünya şartlannda "değişim lokomotifı"olmaktan bahsediyor... "Büyükvizyon" ko- nuşması için olabilecek en kötü anı seçiyor Erdoğan. Rastlantı işte... Başbakan'ın konuşması biter bitmez, elektrikler ye- niden kesiliyor. "Bu bir rüya mıydı" sorusuyla bir kez daha karanlığa, sessizliğe ve soğuğa gömülüyoruz. 1 2 3 B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLMNSAĞA: 1/ Sönmeye yüz tutmuş ateşi kanşhra- 2 rak canlandır- 3 mak. 2/ Lit- yum elemen- tinin simgesi... 5 Osmanlılarda 6 sipahilerin al- -, dığı en büyük tımar. 3/ Lo- kantalarda 9 garson yama- ğı... Bir nota.4/ Kır- mızı mercimekle ya- pılan bir tür çorba. 5/ 2 Türk müziğinde bir 3 usul... Kimi üflemeli 4 çalgılarda titreşerek 5 ses çıkaran ince me- 6 tal yaprak. 6/ Benze- yen, andıran... Yer 8 cimnastiğinde yatış 91 pozisyonundan ayaküstü duruma geçme hareketi. 7/ Yetenek... Kır ya da köy yaşamını anlatan kısa şiir. 8/Kulpluyağküleği... Eylemleri olumsuzyap- makta kullanılan ek. 9/Bir cetvel türü... tnsanda göv- deyi bacaklara bağlayan, gövdeye destek olan ve dengesini korumasını sağlayan kemik çatısı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Kışkırtmak, arabozmak, ayaklandmnak. 2/Ad- lan sıfat yapan bir yapım eki... Osmanlı devletin- de yıllık geliri yirmi bin ile yüz bin akçe arasın- da olan toprak dirliği. 3/ Otel gibi yerlerde ayak işlerine bakan kimse... Renyıun elementinin sim- gesi. 4/ Güneydoğu Anadolu'dan çıkıp Türki- ye'nin her yanına yayılmış bir halk öyküsü. 5/ Aruz ölçülerinden biri... Denize uzanan dar ve al- çak kara parçası. 6/Eğilimi olan... Grekoromen güreşte bir oyun. 7/tlaç... Şırnak'ın bir ilçesi. 8/ Sukabağmdan yapılmış tas... Kuzu sesi. 9/Tellür elementinin simgesi... Genellikle içinde çamaşır yıkanan yayvan kap.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle