22 Ocak 2025 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
S/TFA CUMHURİYET 17 OCAK 2004 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI mJMTAZ SOYSAL Atatürk'ün 'îzmit Basm Toplantısı' Ysr Yerinden Oynamalı "EKEL, Türk Hava Yollan, PETKİM, TÜPRAŞ... îunlar, yabana atılacak, sıradan kuruluşlar de- ö l llk ikisinin harcında ekonomik açıdan cılız do- hsı genç cumhuriyeti güçlendirmek için insanla- rmafakasından, çoluk çocuğun gıdasından kesi- loortak kamu variığına akrtılan paralar yatmakta. H o s i de zarar etmeden, devlete gelir saglıyor, ver- çi >düyor. 4ele son ikisi, 1960 sonrasının planlı ekonomi- srde, daha önce göze alınamayan üretim alanla- rra, değişikteknolojilere giren cumhuriyetin yarat- t ğ yeni sanayiler. Petrol zengini olmayan bir ülke- de büyük ölçüde dıştan getirilen ham petrolü iş- le^erek hem iç tüketimi karşılayıp plastik sanayi ku- ruLışlannatemel ürün sağlıyoriar hem de işlenmiş ürinü dışa satarak gelir getirmekteler. 'enisini kurmak 7 milyar dolarlık yatınm gerek- tren TÜPRAŞ'ın, bu haliyle, her yıl vergilerini öde- ditten başka, 300 milyon dolar dolayında net ge- Irivar. >imdi, bu çeşit kuruluşlan, doğru dürüst biraçık artırma bile yapmadan, yok pahasına satışa çıkar- rrunın aklayakın birnedenini açıklayabilir misiniz? 3ir de Milli Piyango söz konusu ki, bilet bas- rnaktan başka maliyeti olmadan, devlete ve çeşit- li kamu kuruluşlanna para akıtan böyle bir kayna- ğın da satışa çıkanlacağını duyan herkesin ağzı şaşkınlıktan açık kalmakta. Aslına bakarsanız, bu derece korkunç ve anlam- sız bir talan karşısında yer yerinden oynama- lıydı. Şimdilik ortalıkta yalnız Tek Gıda-lş, Petrol-lş ve Hava-lş sendikalan var. SıraTekel'e ve PETKİM'le TÛPRAŞ'a ve THY'ye gelmekte olduğu için. Oy- sa bütün sendika dünyasının çoktan ayağa kalk- ması, hep biriikte tepki göstermesi, seyirciliği bı- rakıp direnişe katılması gerekirdi. Meslek kuruluşlanndan, odalardan, demeklerden ve vakıflardan üniversitelere kadar kamuya sahip çıkabilecek bütün kurumlann da. Çünkü, yine herkesin cebinden çıkmış paralarla ve özverili çabalarla kurulmuş olan bu işletmelerin satışı demek, halkın soyulmasından öteye, ulusal devletin kemirilmesi, zayıflatılması, kurda kuzuya yem edilmesi demektir. Şöyle bir düşünürseniz, eğitimin ve sağlığın ti- carete dönüştürülmesinden laikliğin yenilmesine ve Kıbns'la Ege'nin kaybına kadar cumhuriyetin üze- nne çullanan bütün girişimlerin başanya ulaşması da bu âcizleştirmeye bağlıdır. Üretemeyen, insan- lannı gitgide işsizleştiren, gelir kaynakları kurutul- muş ya da yabancıiara devredilmiş bir devlet, baş- kalannın maskarası olmaz da ne olur? Son ihaleye para sıkıntısı içindeki bir Rus şirke- tiyle Türk ortağının girdiğini anlatan Emin Çö- laşan, "TÜPRAŞ onlann verdiği fiyatla gitmek üze- re" diye yazdıktan sonra sorup yanıtlıyor: "ölmüş eşek fiyatına mı? Estağfurullah! ölmüş değil, ama canlı eşek fiyatına!" Ne var ki, asıl acıklı olan, eşekliğin fiyatından çok, yetmiş milyon insanın eşek yerıne konmasıdır. Şakir BALKJ Amştırmacı D evrim tarihimızde 16/17 Ocak 1923 Mustafa Kemal,o gece ve bubasın top- lantısında. yaşama geçirmeyı düşün- düğü'düşlediği yeni Türk devletinin temel de- ğerlerini kendi ulusuna ve tüm uluslara duyur- muş. amacına ulaşmıştı. Atatürk'ün tzmit basvn toplantısının tarih- sel ve devnmsel vurgusu buyüktur. Türk ay- dınlanmasının da kilometre taşı sayılır. Bu olay. Erzunım ve Sıvas kongreleri kadar önem- lidır Uzun süren üç büyük savaşın o ağır koşul- lan ve acı dolu yıkıntılar hâlâ sürerken, Mus- tafa Kemal ve arkadaşlan yeni. çağcıl bir dün- ya kurmak için uğraş venrken. Ankara'da kü- melenmış sarıklı saltanatçılar. "\unan"dan kurtulduk. bakahm Mustafa Kemal'den nasıl kurtulacağız!" diye konuşurlar. Ama her şe- ye karşm. Mustafa Kemal tzmıt'e doğru yola çıkar. O. "İzmit'e gjderken bende bedbinüğe yakın hisler vanh" dese de. yine de umut do- ludur. Kafasmda ve düşüncesınde yeıûaçıhm- lar, dönüşümler vardır O'nun ıç dünyasında "geteceğe" dönük rüz- gârlar esmektedır Durum böyleyken. takvim yaprakJan 16/17 Ocak 1923 "ü göstenyordu.lz- mit'te ve "Kasr-ı Humayun~da, için için. giz ve heyecan dolu bir hava esmektedir. tstanbul Basınf nın Kurtuluş Savaşı'nı destekleyen o ağır toplan ve ünlü başyazarlan köşkün titre- şen ışıklan altında Gazı'yı beklemektedırler Kimlerdir bu ağır toplar^ FaBh Rıfkı (Atay), Vakup Kadri(Karaosmanoğiu), Ahmet Emin (VaJman). Ismail Miiştak (Mayakon), HaBde Harum ve Adnan Bey (Adıvar), Veüt Ebüzzi- ya, Kıtaçzade Hakio» Sorular ve yanıtlar günsökümüne dek sürer. Gazi. ortava atılan sonılara yayımlanmamak koşuluyla (bu zabıtlar çok sonra yayımlan- mıştır), cesurca ve açıkça yanıt verir. Gazete- ci tsmail Müştak, "Türkiye'de hilafet siyase- ten bir menfaat (çıkar) ve kırvvet midir, yoksa bir zaaf mıdır'" diye sorar. Soru. mce ve an- lamlı hesaplar ıçeriyordu Mustafa Kemal. bu soruyu şöyle yanıtlar. "'Şüphe etmeyiniz, za- aftar" der "Bugünkü şeraite göre biz kendi üzerimizdeki fenahğı tezyit(artnrma) edhoruz. Sembol olarak diyeceksiniz. Böyle sembolü kimse tanımıyor ki. Zannediyor musunuz ki Hinrüler. Mısırhlar, Afganhlar bize dini bir ala- kayla merbutturiar (bağh)_. Herhalde hilafet başımıza bir beladır. Osmanh padişahbğı. hi- lafeti almadan önce devrinin en paıiak safha- sını yapmıştır. Hilafeti aldıktan sonra da sukut (düşüş) başlamışür." O'nun bu sözlerinin ardı, artık her şeyi bel- li etmış olur. Çunku perdenin ardındakı o gız. Mustafa Kemal'in düşüncesi ve geleceğe dö- nuk yapmak istedikleri, perde aralığından bel- li olmuştur. Dışanda gecenin o koyu karanlı- ğı sürmüş olsa da. diyeceklerinı bir bir sürdü- rür. \'akur ve cesurdur Mevcut ortamda. ge- lecekteki Türk ulusunun siyasal ve toplumsal haritasını çizer. Mustafa Kemal. Osmanh'nın o dınsel ve monarşik yaşamını çok yakından görüp tanık olduğu için. düşledıği ve düşün- düğü >eni ulusun çatısını ve zeminini ona gö- re kuracağından söz açıyor. Başta yeni anayasa. padışahlığın ve hilafe- tin kaldınlması, seçim yasası. vıırttaşlık hak- lan, öbür yasalar, yazı devrimi (alfabe), öbür kurumsal değişiklikler... O'nun sözlennin ar- dında, açıklanmamış da olsa, o ana içerik. pek yakında "Cumhurh'efin ılan edileceği fikri- dir tzmit'e gıderken bedbınliğe yakın hısler ıçınde olmuş olsa da, bir utku kazanmışlığın keyfiyle tzmit'tena>Tilmıştır. Büyük yankılar uyandıran bu bildirgesıni okumuştu çünkü. Mustafa Kemal, o gece ve bu basın toplan- tısında, yaşama geçirmeyi düşündüğü'düşle- dıği yeni Türk devletinin temel değerlerinı kendi ulusuna ve tüm uluslara duyurmayı amaçlamıştı Bu, "Hasta Adam"dan utas'a ve Tek Adam'a geçişin bir bildirgesiydı. Bu basın toplantısı, devrim tarihçileri ve akademisyenlerce gündeme getirilmeli ve ir- delenmelidır. Çünkü bu basın toplantısında yeni bir dünya kurulmuştur. Bugün, bu basm toplantısının yıldönümünü kutluyoruz PENCERE Âyînesi İştir Kişinin, Lâfa Bakılmaz... îstanbul Doğumlu Rumlar... Mümtaz PEKER T arihsel aydınlatmada bulu- nan bir mektup: Sayın Ka- raören. bıldiğinız gibi bu yıl Cumhuriyet'in 80. yılını bü- yijk bir coşku ile kutladık. Cum- hunyet'ın tapu senedi olan Lozan Antiaşması'nı gazetemiz, okurla- nna çok güzel aktardı. Hele Hür- nyet'ın Genel Yayın Yönetmeni Sa- yın ErtuğrulOzkök'ün sorusu üze- rine yazılan başyazı bir hanka idi. Sizleri kutlanm. Benim bu konu- da ufak bir düzeltmem olacak. Si- zın sorumlu olduğunuz köşede 24 Temmuz 2003 tarihinde Sayın \ek- taGüngörOzden'ın yazısının bir yennde "TBMM adna Delegasyon Başkanı Ismet Inonu'nün imzaia- dığj antlaşmanın önemK yönleri" tek tek belırtilırken "ülkemizin ve doğusundaki Rum ve Ermeniler- le Doğu A\Tupa'daki Türklerin karşıhkh değişimi" vurgulanmak- ta. Burada temel olan şu: Türkiye ve Yunanıstan arasında karşıhklı zorunluluk ilkesine dayanan bir nüfus değişimi yapdacaktır. ,\ncak bu değişimin dışında kalacakolan nüfus ise Îstanbul doğumlu Rum- lar ile Baö Trakva doğumluTürk- lerdir Özellikle Ingilızlenn Dr Nansen'e hazırlattıklan rapor doğ- rultusunda zorunlu göç sadece bu iki etnik grup arasında olmuştur Ermeni nüfusa ilişkin bir göç ant- laşması Lozan Konferansf nda özellikle Türk Delegasyonu tara- fından gündeme bıle aldınlma- mıştır. Çünkü Türk Delegasyonu Lozan'a gitmeden önce Bakanlar Kurulu orada ızlenecek yol yordam uzenne bir dizi kararlar almışür Bunlardan bıri de Lozan'da Erme- nilere Anadolu'da bir yurt verilme- si ya da Ermeni nüfusun değişimı gıbi konular gündeme gelırse, ls- met tnönü'ye konferanstan çekil- me yetkısı venlmiştır. Ermeni nü- fus değişimi değışik ortamlarda belli çevrelerden dile getinldiğın- de genç Cumhuriyet yöneticileri kararlı bıçımde "Böyle bir sorun- lan obnadığL muhatap alacaklan birdevletohnadığını'' bukişilerin suratma açıkça soylemışler. Özden"inbelırttiğiDoğuAvru- pa'daki Turklenn değişimine ge- lince. Lozan'dayalnızcaYunanis- tan ile zorunhı nüfus değişimi ant- laşması yapıldL Ancak genç Cum- huriyet yöneticileri Anadolu'yu nüfuslandırmak istiyoıiaıtta. Bu- nun icin Mustafa Kemal Atatûrk ve arkadaşlan. doğurganlığı arttır- mak, ölümlülüğü azaltmak ve dış göçü özendırmek gibi bir politıka izlemeye başladılar. Özellikle ölümlülük konusundakj hedef çok ınsancıl ve çağdaş biryaklaşımdı. En çok görülen, en çok sakat bı- rakan ve en çok öldüren hastalık- larlasavaş!.. Atatürk yaptığı tarih çalışmala- n bilgilerine dayanarak yurtdışın- da yaşayan azınlık halindekı Türk- lerin anayurda gelmelen için de- ğişık ulkelerle gönüllülük esası uzenne göç antlaşmalan ımzala- dı. Bunlardan beni en heyecanlan- dıranı Romanya Krallığı ile 19301u yıllarda yapılan antlaşmadır. Bu antlaşma ile Hıristiyan Gagauz Türklen hem aile temelinde hem de kışısel (üniversite ögrenimi için) temelde ülkemıze gelmışlerdir Üniversite öğrencisı olarak ülke- mize gelenlere o dönemde çok iyı yükseköğrenım olanaklan tanın- mış. Bu olanaklar için herhangi bir sorumluluk altına girecekleri bel- ge ımzalatılmamış Okullarını bitirip, Türkiye'de çalışmaya baş- ladıklan zaman özgür iradeleri ile Türk vatandaşlığını seçtiklennde kendılenne nüfuz cüzdanı ve pasaport venlmıştir. Atatürk ve ar- kadaşlan bu tür dostluk antlaş- malan ile gönüllülük temeline dayanangöçler ile onbinlerce seç- kin kişi\T vatandaşlığımıza kazan- dırmıştır. Demografı tanhı açısın- dan tzmir bunun tipik ömeğidir Unutmamamız gereken nokta bu tür antlaşmalan sağlayan temelın Lozan"da atılmış olması ve onun uluslararası ayak oyunlannın dön- düğü yerdeki (arenadaki) konumudur Başan dıleklerimle... AKP üzerine medyada bir sürü yorum yayımlanı- yor, bir dizi sözcük havalar- da uçuşuyor: Muhafazakârlık.. Tutuculuk.. Demokratlık.. Islamcılık.. Derin demokrasi.. Devrimci muhafazakâr- lık.. Vesaire.. Zamana ve mekâna gö- re değişen bir sürü tartışma- lı kavram üzerine yapılan bu medyatik gargaranın ne gibi bir bilimsel değeri ola- bilir?.. "Uydur uydur söy- le" fetvasına göre ahkâm kesen bütün yandaşların lafazanlığı kafalan karıştır- maktan başka bir işe yara- mıyor... Oysa bu laf salatasının yanı sıra bir başka gerçek gümegidiyor... Nediro?.. Hayatın gerçeği!.. • AKP'nin ve lider kadrosu- nun hayatın gerçeği karşı- sında iki arada bir derede kaldıklan da görülüyor; dev- şirme att kadrolaria oluştu- rulan bu parti, kurulur ku- rulmaz, hiç beklenmedik bir ağıriıkla iktidara geçin- ce, kendi kendisini arayıp taramak ve tanıyıp tanım- lamak zorunda kaldı... Yaşanan olay budur. AKP Kıbrıs olayında ne- relerdeydi?.. Nelersöyledi?.. Şimdi nereye geliyor?.. Recep Tayyip laikliğin azılı düşmanıydı.. Degiştı mi?.. Gericiydi.. Yanı mürteci!.. Muhafazakâr mı oldu?.. Hangi anlamda muhafa- zakâr?.. Batılı anlamda mı?.. Doğulu anlamda mı?.. Bu tartışma sürer gider, çünkü lafazanlık kolaydır... Doğrusu nedir?.. Bir uzman bilim adamı, AKP'yi eylemleriyle biriikte masaya yatınr, siyasal yel- pazenin neresinde olduğu- nu partinin kararlan ve yap- tıklannı inceleyereksaptar... • AKP nasıl bir partidir?.. Bu soruya yanıt verme- den önce 'parti' sözcüğü- nün tarihsel serüveni üze- nnde düşünmekte saymak- la bitmez yararlar var... 'Parti' Frenkçedir. Avrupa'nın geçmişteki kilise düzeninde -daha açık deyişle 'Aydmlanma'dan önce- siyasal yaşamda 'parti' yoktu; partiler sana- yi burjuvazisinin devreye girmesiyle siyaset sözlü- ğüne yazıldılar ve laik top- lum siyasasının ürünüdür- ler... Bugünkü Islam dünya- sında dinsel düzenı amaç- layan bir partinin demokra- tik içeriği ve meşruiyeti kuş- kuludur. Batı'dakı muhafazakâr- lık kavramıyla Şark'taki (Or- tadoğu'daki) muhafazakâr- lığı bir ya da özdeş say- mak, elmalarla armutları bırbirine kanştırmak gibi- dir. Türkiye'de dınci parti tüm demokratik değer ve kav- ramlara karşı örgütlendi- ğinden sakıncalıdır... Avrupalı için dinci parti tehlikesı kalmamıştır; ama, faşist partilere karşı Batı'da bütün önlemler alınmıştır. • Kimileri diyorlar ki: - AKP merkez sağ taba- na muhtaçtır, dincilik gös- terisinin yanı sıra 'muhafa- zakâr demokratlık' tartış- ması bu gerçeği vurgulu- yor... Olabilir... Ama her şeyden önce Z- ya Paşa'nın ünlü dizeleri kulağımıza küpe olmalıdır: "Âyînesi iştir kişinin lâfa bakılmaz Şahsın görûnür rütbe-i aklı esehnde." Kampus azır Kartta! KampusCell'den KampusCell'e DAKİKASI KampusCeH'e KISAMESAJ KONTORKONTOR Her yerden tüm KampusCell'lilerle! .rianma] başla. Diğer KampusCeHMilerle yaptığın konuşma ve mesajlaşmalardan kazandığın inclinm learşıltgı dan Kontoner Ö saaı ıçtnae cebine gen gelsin. Ömeğin; KampusCell'li arkadaşınla 1 dakika konuştun. Yani BizbizeCell tarifesi üzerindon 4 kontör harcadın. 2 kontörü geri gelecek. 1 kısamesaj gönderene, 1 kontör geri gelecek. i HAZIR KampusCell tarifesi; üniversil 4440 www.turkcell.com.tr/ 2
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle