Katalog

15 OCAK 20O4 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER AHLÂK ARANIYOR «•*• TURHAN SELÇUK 5-JE CEKl rs ETÎN TAfcl.'.. A4IL " QLMAX Ki, RûVLt t>£ VATll MA2 fcı . ÎSTASBTJL Sİ ABDtîLCAKBAZ' Sanatçı Erdost, kendi içselliğiyle yüklü resimlerin kişilerle ilgisi olmadığım söylüyor ' Sistemle savaşıyorum'Muzaffer İlhan ErdOSt: "Benim 'fanteziT lerimde, temel ya da ortak öğe insan. Bu nedenle de zihinsellik, fizikselük ile iç içe. Fantezilerden estetik maddi yaşamın çevresinde ve çekim alanmda devinir. Yalmz görünseler de yalnız değillerdir; banşık, kanşık, kavgalı, kırgın dursalar da birliktedirler." ÛMtT SARIASLAN Sanatçı Muzaffer îlhan Erdost'un Ankara'da Çankaya Beledıyesi Çağ- daş SanatlarMerkezi'nde görülebi- lecek 'Fotoğraflar ve Fantezüer' re- sim sergisi 17 Ocak'ta gazetemiz imtıyaz sahibı tlhan Selçuk'un ko- nuşmasıyla açılacak. Sergiyı, Işık Kansu'nım hazırladığı 'Çocukluğa Yolculuk' dia göstensi eşliğinde AlazErdostsunacak. Sergi 23 Ocak Cuma gününe kadar izlenebilecek. Muzaffer îlhan Erdost, açacağı re- sim sergisiyle ilgih sorulanmızaya- nıt verdi: öldürûlüşün resml -Nisan 1997'deaçtığınız "Ankara IşıklarT adh fotoğraf sergmiz, "fo- toğraf'Ma yapılmış "resim r> lerden oluşuyordu. Yeni sergiıüz boya-re- simlerdenoluşuyor: "Fotoğraflar ve Fantezüer". Neyin fotoğraft, niçin fanted? MUZAFFERtLHAN ERDOST - Benim resım ışım, halkın deyışıyle "kırkından sonrasazçabnaya" ben- ziyor. Şu var kı, resim yapmayı, re- simyapmak içın ıstemedim. tlhan" ın öldüriilüşünün resmini yapmak iste- dim. Kurşuna dizilenler arasında oğ- lunu arayan Goya'nın, "KurşunaDi- zilenler" tablosunu yapması gibı. ben de, dövülüşümüzunresminiyap- mayı istemış. bunun ıçın başlamış- tım resme. Öldürümün resmuıden ölümle ge- len yalnızhğıma ulanan bir resım "eylenVi, şimdi seyırlık fotoğraf- lardan içsel fantezilere farklı boyut- larda dölleniyor. İçe yolculuk - 'AnkaraIşıkları', kuruluş Anka- ra'sına göndermelerleyüklüydü. Bu serginiz ise soyutun kryüanndan ko- laı\Miraninsan-betisel(figüratif)bo- ya-resimlerden ohışuyor. Yenibiryo- la girdiğiniz açık. Yolculukne yana? ERDOST - Yolculuk içe vedene- bilirse içten dışa. tçe yolculuk; du- yumsanan, algılanan, yaşanan, ya- şamla yumaklanan duruşlann, dav- ranışlann, dağıhp toplanan, toplanıp dağılan yolculuğu. İçsel dünyamda aynşan ve bıleşen şeylerin çizgı ve tenk olarak kendini dışavuruşu, ya- ni bılincıne varacağımız resım ola- rak somutlaşması. içten dışa yolcu- luğun sonucu. Her resim eylemini böyle açıkla- mak doğru olmaz kuşkusuz. Yaşa- mın kendisinden ya da fotoğraflar- dan resme ulaşmak ıçın fantezilere yolculuğu birbirinden ayırmak ge- rekır. Benim "fanteaTlenmde, te- mel ya da ortak öğe ınsan. Bu ne- denle de, zihinsellik, fizikselhk ile Ressam Muzaffer İlhan Erdost, ağabeyi îlhan Erdost'u unutmadığuu onun öldüriilüşünün resmini yapmak istediğjni vurguluyor. iç içe. Fantezilerdeki estetik maddi yaşamın çevresinde ve çekım alanın- da devinir. Yalnız görünseler de yal- nız değillerdir; banşık, kanşık, kav- galı. kırgın dursalar da birliktedirler. Bir araya geldiklennde, benim sar- maş dolaş olduğum dünyamı orun- larlar. Yenl bir şey üretmek - İnce acıyla gryinik bir yaşam se- vinci sızıvor resimlerinizden. Bu so- yutlamalarda, Anadolu'nun çocuk- luğuna bir yolculuk egitimi de sakh gibi. Seyirlikoyunlanmızdan,ilkçağ Anadoİusu şöîenlerine,halaydan se- mahlara, Hacrvat-Karagöz perde- sinden çağcü bir tijatro gösterisine, bir sahnede gibi duyumsuyor insan kendisinL ERDOST - Bireyin sanatsal anlam- da kendını yenıden üretirken. yalnız- ca yenıden (yani kendisinden önce- kini yıneleyerek) değü, aynı zaman- da yeni bir şey üıetmesi ya da yarat- ması, onun toplumsal anlamda öz- gürleşmesıne ve kışısel anlamda ken- duıi özgürleştirmış olmasına bağlı- dır. Şu da var ki. özgürleşmiş bire- yin geleneksel ve töresel kahplardan çıkmış ve (tarikat, tekke gıbı) uıanç- sal bağlanndan kendini kurtarmış olması, onun. geçmışinden kendisı- nı yahtması, geçmışıni silmesi ya da geçmışin onda sılinmesi anlamı- na geknez Bıreyi tutsağı yapan geçmişinden kurtuknası ile bireyin iç dünyasını dolduran geçmişi birbinnden ayırmak gerekir. Bütün öğelenyle geçmiş, insanuı ve özellikle de bir sanat ya da yazın ustasının ıç hazınesi gibı- dır. Yaşadığımız geçmışin birbırine girmiş, birbirini yadsımış, birbıriy- le kucaklaşmış olaylan kadar, birbi- nnden kan almış oyunlan. düğünle- ri, şölenleri, seyırlikleri, yeniden ve yeni yaratılacak ürünlere damgası- ru vursa da, tutsak almaz onlan, ama zengınleştirebılir. Resımlerim bu- nun kanıtı olmalı. Şu da var ki, yaşanan kadar. algı- lanan kocaman bir resım dünyası da var. Bu dünyada bizi' benı etkileyen resimler var. Bunlar da tutsak almaz beni. ama bunlardan da büsbütün yahtılamaz bu resimler. 'Ben'l açıklayan resimler - Toplumsal-politik kırılmadan yansrvan dışsaDaştinunış (alegoriyk ghinmiş) bu "fotoğraflarda içkin "•fanteri", kendimizle yiizleşmeye, yaşamınve yaşanagidenin önümüze vığdıgı oncaacıylahesaplaşmaya in- ceden bir çağn mı? ERDOST - "Bir çağn mı?" soru- suna olumlu biryanıt veremem. Fan- tezi kümesi ıçersine aldığım resim- ler var olmadan, yani onlan yapma- ya başlamadan önce, başlarken, ben- de böyle bir bılinç olabileceğinı du- yumsattığı içın. Resımler, kuşkusuz kendi ıçsellı- ğimle yüklü. ben yaptım onlan. Bir yönüyl: beni açıklıyor. Amr. bunla- nn bır "çağıVsı olduğunu düşün- mek, beni tedirgin eder. Çünkü. "çağ- n"da duyumsanma değil. duyum- satma, yani bir "baskf öğesi en azmdan, bir istem dayatması gizli. Acının her anıma sızdığı ben'i, acı' nın yaşama dönüşen yüzü olarak algılamak doğru olabilır ama bunun "hesaplaşma" sözcügüyle açıklan- ması. savaşımımı kışiselleştirdiği ıçin. benim anlayışımla örtüşmüyor Çünkü ben, kişilerle, kişısel olanla değil. sistemle. baskıcı, ezicı, yok edi- cı bır sistemle savaşıyorum. "-^cıylahesaplaşma" ile, acımn. bu resımlerle örtülmesi ve aynı re- sımlere gülümseme olarak yayılma- sı ımlenmek ısteniyorsa, buna kar- şı çıkmak istemem. Şu da eklenebilir: Mılyarlarca yıl sonra da olsa, kendısinı. artık yeni- den üretemeyecek o son ınsanmış gibi duyumsayabilen bugünkü in- sanuı. kendi gücünde, ölümsüzlüğü duyumsatma güdüsü de denebılir benim bu "saçmahklftr rl una. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHANERİNÇ Türkiye'nin Değişimi... Türkiye'nin dış dünya ile ilişkilerinde büyük bir değişim yaşandığı izleniyor. Adalet ve Kalkınma Partısi (AKP) iktidan iki ay- n yöntem izlemeye karar vermiş gibi. Birincisınde kimi uluslararası kurum ve kuru- luşlan ciddiye almama, ıkıncisinde de "evet efen- dimci" bır tutum söz konusu. Evet efendimci tLrtumun muhataplannın ba- şında Amenka Birleşik Devletleri (ABD) ile Avru- pa Birliği (AB) geliyor. ABD Başkanı'ndan çağn alan Başbakan'ın, yolculuk hazırlığını sürdürürken, Incirlık Üssü ko- nusunda verilen kuraldışı sözlerin ıpliği pazaraçı- kıverdi. Iraklılara insani yardım içın sağlanacak kolay- lıklarla sınıriı olması gereken gızli Bakanlar Ku- rulu karannın, ABD askerlerinin değtştirilmesi ko- nusunu da kapsadığı ortaya çıktı. Uzmanlann verdikleri bilgıler, hem böyle bir karann alınma- sının yasal dayanağı olmadığım hem de anaya- sanın 92'nci maddesine aykın düştüğünü gös- teriyor. Irak'ta bunalmış olan ABD askerlerinin ülkele- rine dönmelerinı sağlamanın bır insani yardım ol- duğu ileri sürülebilir. Ama onlannyerini alacak as- kerlerın, gerektiğinde savaşmak göreviyle yü- kümlü olmaları karşısında bir kılıf bulabilmek, ancak mantığı bir yana atmakla mümkündür. Bi- zimkiler şimdi bu arayışın peşındeler. • • • Kimi uluslararası kuruluşlan cıddıye almayan yaklaşımın somut örnekleri ıse TÜBİTAK ve Kı- zılay'aybnelik uygulamaiarda kendısini gösteri- yor. TÜBİTAK Bılım Kurulu'nu siyasal bir yaklaşım ve uygulamayla görevden almak ve yenne yeni üyeler atamak, bilıme yöneltilmiş siyasal bır sal- dın niteliğini taşımaktadır. Uygulamanın, hem kurumun kuruluş yasasın- dayer alan ve değıştirılmeyen ılkelenne hem de anayasaya aykırı düştüğü görüşü kamuoyunda ve bılim çevrelennde genel kabul gören bir olgu- yuyansıtmaktadır. Ozellıkle TÜBlTAK'ın Türkiye'nin askeri ve sı- vıl krıpto şıfrelennı hazırlayan bır kurum olması konuyu daha da ilginç kılmaktadır. Konu, anayasaya aykınlık nedeniyle Anayasa Mahkemesi'nin, yasaya ve anayasaya aykınlık ne- deniyle de Ankara 7. Idare Mahkemesi'nin gün- demındedir. TÜBİTAK Bilim Kurulu üyelığine seçilmelenne karşın seçim tutanakları Başbakanlık tarafından ışleme konulmayan Prof. Dr. Ahmet Şevket Ru- acan. Pro1. Dr. Canan Özgen ve Ahmet Arkan, Başbakan tarafından gerçekleştirilen atamalann yürürlüğünün durdurulması ve iptali istemiyle idari yargıya başvurmuşlardır. Türkiye'yı yönetenlenn bilime siyaset kanştır- ma girişimi dünya bilim çevrelennde de dikkat- le izlenmektedir. • • • Kızılay yönetiminin görevden alınması ve yer- lenne siyasal iktidar tarafından yenilerinin atan- ması ise Türkiye'nin Bırleşmiş Milletler'e (BM) vermiş olduğu sözle çelişmektedir. BM Cenevre konvansiyonlannı imzalamış ve uygulanırlığının kanun hükmünde olduğunu ka- bul etmiş olan Türkiye'nin bu tutumunu değer- lendırmek zordur. Konvansıyona göre "bağımsız ve hükümete de bağımlı olmayan" bir kuruluş olan Kızılay'a yö- neltilen müdahale, uluslararası bağlamda hiç yoktan yeni ve büyük sorunlar yaratacak bir teh- likeli yaklaşım olma nıteliği taşımaktadır. Çünkü sayısal çoğunluğun her ıstediğini yap- ma hakkını verdiğinı sanmak uluslararası ılişki- lerde geçerli bir yaklaşım olarakkabul görmemek- tedır. • • • Kurban derilerinin Türk Hava Kurumu (THK) ta- rafından toplanmasına karşı çıkan dinci çevre- lerin deri satışı gelırlerini kontrol etme niyetleri bir kez daha ortaya çıktı. Dıyanet Işlen Başkanlığı'nın son genelgesine geleneksel karşı çıkışçılardan eleştin yöneltilme- miş olması da, nıyetin kendıliğinden uygulama- ya girmiş olmasından kaynaklanıyor denebilir. Çünkü kurban derilerinden toplanan para yal- nızcaTHK'nin kasasında kalmıyor. Kızılay ile Ço- cuk Esirgeme Kurumu ! na da pay verıliyor. Bu kurumlann başında doğrudan ya da dolay- lı olarak 3aşbakanlık Müsteşarı bulunduğuna göre sorun yok demektir. oerinc(« cumhuriyet.com.tr. Sessizljk ve Sırdır Ötesi Işıl Özgentürk Anlatı 102Sayfa 13 5x19 5 cm 6.000.000 TL ALK1M Kİ1UEVİ BEŞlKTAŞ D0L«A8*MÇ£ CAO N0 65 TÎL (J12İ 259 31 26 Ğ }