23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 OCAK 2004 PERŞEMBE GENÇSES 'Kişisel gelişim kurslan' adı altmda küçük iletişim fakülteleri kuruluyor 'Diploma yetmez'SELMA SOYLTÜRK Günümüzde kım ış bulabilme kaygı- ^^» sı taşımıyor ki? Özellikle de bir ünı- /» \f*^ versiteden mezun olacaksanız bu kay gı daha da artıyor. Gerek sek- tördeki kriz, gerekse ış arayanla- nn iş olanaklanna göre sayısmuı fazla olması, durumu biraz daha ıçinden çıblmaz bir hale getinyor. Geniş bir çalışma alanlan olmasına rağmen ile- tişim fakültesi öğrencılen belkı de bu konuda en çok kaygı taşıyan öğ- rencılerin başmda gelıyor. Hem hızla artan fakülte sayısı, hem de sektördeki knz, durumu daha da zorlaştınyor \ e öğrencıler ış bulabilmek içm amansız bir yanşa dahil oluyorlar. Ya- nşın sonunda ise öğrencilenn kü- \s^J çük bir bölümü eğitimini aldık- lan alanda ış bulabilıyor. Bü- yük bir bölümü ise ya eğitimli işsizlenn arasına dahil oluyor ya da eğıtımini aldıklan ala- nın dışında çahşmak zorunda ka- lıyorlar. Ancak iletişim fakültesi öğrencileri- nin rakipleri sadece dığer iletişim fakül- telennde okuyan öğrencıler değil. Son yıllarda sektörde iletişim alarunda hiz- met veren ve kalifiye eleman yetiştiren özel kurslann sayısında da hızlı bir ar- tış yaşanıyor. İletişim alarunda hizmet ve- ren özel kuruluşlar da iletişim fakülte- leri gibi sektöre nitelikli eleman yetiş- tirrne ıddıasındalar. Hem de bunu dört yıl gibi bir sürede değil. hazırladıklan kı- sa dönem kurs programlan ile yapıyor- lax. Bir tarafta bu ışin tüm altyapısını alaıak yerişen ılehşım fakültesi öğren- cilen, diğer tarafta kısa dönemde hazır- lanmış programlarla bu işı yapabilecek • Son zamanlarda iletişim fakültelerinin yanı sıra iletişim kurslannın sayısında da büyük bir artış yaşanıyor. "Kişisel gelişim kurslan" başlığı altında hizmet veren özel spikerlik, sinema ve gazetecilik kurslan hızla yayılıyor. Kurslar, sektördeki kuruluşlardan gelen talepler doğrultusunda kursiyerlerine iş imkânı da tanıyor. Bu nedenle kursiyerler arasında iletişim fakültesi öğrencileri bile var. Dört yıllık üniversite eğitimi sonucu diploma alan öğrenci ile paket programlar sonucu sertifika alan öğrencileri eşdeğerde tutmak, ister istemez şüphe yaratıyor. Artık iletişim fakültesi öğrencilerinin diplomalan,kurslarda başanlı olanlann sertifikalanyla yanşıyor. ınsanlan yetıştirdikle- nni savunan kurslann müşterilen. "Kişisel gelişim kurslan" başlığı altında hizmet veren özel dıksıyon, spikerlik. sinema kurslan ve gazetecilik eğitimi veren kurslar hızla yayıhyor. Bu kurslar hazırladıklan paket programlar- la kısa zaman dılımlennde sektöre ınsan yetıştırmeyi amaçhyor. "Küçük birer iletişim fakültesi nitetiğT taşıyan bu kurs- lar verdıklen eğıtımlerden çok, ış bul- madakı avantajlanyla ön plana çıkıyor. Oysa iletişim fakültelen, alanlannda uz- manlaşmış öğretim elemanlanyla öğ- rencılere sağlam bir altyapı hazırlayarak, öğrencinin edindığı bilgileri kullanma- sını ve yapacaklan ışleri bu doğrultuda seçmelerini sağlıyor. Spikerlik ve sunuculuk meslek bece- risini kazandırmayı amaçlayan kurslar. televızyon ve radyolann ıstediği tarz ve kalitede eleman yetıştirdiklennı ıddia edıyorlar. Sektördeki çeşıtlı kuruluşlar- dan gelen ıstekler doğrultusunda kursi- yerlerine ış ımkânı da sağlayan bu ku- ruluşlara yoğun bir talep var. Pekı rad- yo ve televızyon spikerlıği, sunuculuk. kamera arkası görevler ve haber yazma gibi önem verümesi gereken bu alanla- ra eleman yetiştiren kurslar, 28 hafta gi- bi kısa bir zaman dilimınde verdıkleri eği- timle gerçekten de bu işin hakkını vere- biliyorlar mı? Sonuç olarak bu kurslar iletişim fakültesinden mezun olacak öğ- rencılerin iş alanlanna yönelik eleman yetıştiriyorlar. Fakat dört yıllık bir eği- tım sonucu diploma alan öğrenci ile pa- ket programlar sonucu sertifika alanla- n eşdeğerde tutmak, ister istemez şüp- he yaratıyor. tletişim fakülteleriyle eği- tim farklılıklannrn olduğunu kabul eden Başkent Anlatım iletişim Kursu Diksıyon Bölümü Başkanı Leventtn- ce, iletişim fakül- telennin daha fazla bil- gı ıçerikli oldukJannı, kurslann ise bu- na karşm meslek becerisı kazandırma- ya yönelik olduğunu belirtiyor. Ödül işe verleştirme Bununla birlikte kurslara iletişim fa- kültesi öğrencilenmn de katılması bu kurslann iş bulma konusunda kısa yol olduğununbirgöstergesi. Tıpkı üniver- siteye girebihnek ıçin özel dershanele- rin önemınin artması gıbı, mezun ol- duktan sonra ış bulabilmek için bu kurs- lara katılmak da bir şart gibi dayatılıyor. Bu kurslann. sertifika alan öğrencilere vaat ettıklen işe yerleştirme olanağı, kurslan daha cazip hale getinyor. Kur- sa katılrrm arttırmak için bir ödül anla- mrnı taşıyan bu koşul, öğrencileri kur- sa çekmek için kullanılan önemlı bir un- surohıyor. Öğrencileri ışeyerleştirecek- lerini söyleyen özel kurs yetkilileri bel- kı de bu yolla iletişim fakültelen öğ- rencılerim,yani bu ışi esas yerinde öğ- renen öğrencilen de kurslara katılma- ya zorluyor. Ankara Ünıversitesi Gazetecilik Bö- lümü ikincı suuf öğrencisı Gaye Dere- kaya da bu öğrencilerden bın. Dereka- ya, iletişim fakültesi öğrencisi olması- na rağmen spiker olabilmek için bu kur- sa gittığıni belirtiyor. Kurs sonunda 85 üzeri not alan öğrencilere tele\ızyon ve radyo kanallannda işe yerleştirilme ga- rantisı verilmesinin de cazip olduğu- nu söyleyen Derekaya. "Spikerlik mesleğinidüşündüğüıniçinbukur- sa gküyorum ve kursa başlama- dan önce iş imkânlaruun ne ol- duğunu sordum" dedi. Derekaya, kurs yetkihlerinin, iş bulma konusun- da kişinin başansının önemlı olduğu- nu, eğer öğrenci 85'in üzennde not alırsa, bağlantılan olan bir kuruluşa ki- şinin yerleştırileceğıni söylediklerini be- lırtti. İletişim ile ilgili olarak bu kursla- nn ne kadar yararlı olduğu da tarhşılma- sı gereken önemlı konulardan. Kursla- nn programlanna baktığımız zaman, ile- tişim ile ilgili teorik dersler de görünü- yor. Ancak pratik ağırhklı olan kurslar, bu derslere çok da önem vermiyor. tle- tişim fakültesinde bir dönem aynlan bir ders bu kurslarda bir saatte veriliyor. Ar- dından da iletişim fakültesi öğrencileriy- le ayru platformda çahşacak olan insan- lar yetıştiriliyor ve dığer kurslarda da öğretmenlik yapabilme hakkı sağlayan Milli Eğitim Bakanlığı onaylı kurs bi- tirme belgesı venliyor. Üniversiteli îşsîzler sosyete pazarında YETA BÜTÜÇ FARUKGÜLHA1S Dünya Bankası Raporu'na göre Türkiye'de 20-30 yaş arası eğitimli gençlerin yüzde 30'u işsiz. Dünya Bankası'nın Türkiye'de yoksullukla ilgili çalışmasınm bir parçası ola- rak, işsizlik ve istihdam üzennde ha- zırladığı projenin ön raporuna göre; Türkiye'de 20 - 25 yaş arasındaki li- se mezunlannın yüzde 45'i, üniver- site mezunlannın ise yüzde 35'i iş bulamıyor. Çıkış yolu arayan işsiz gençler. semtlerde kurulan sosyete pa- zarlannda açtıklan tezgâhlarla geçimi- ni sağlamaya çalışı- yor. Kendi alanlann- da iş bulabilecek ka- dar şanslı olanlann yüzde 52'lik bölü- kabıya, ev gereçlerinden çeyiz eş- yalanna kadar geniş bir üriin yelpa- zesine sahip pazarlarda ise bu oran yüzde 80'lerde. Istanbul'da Bahçeşehir, Ulus, Ka- dıköy: Ankara'da Çayyolu, Ayrancı, Izmir'de Hatay sosyete pazarlannın kurulduğu semtler. Bahçeşehir Be- lediyesi'nin yaptığı araştırmaya gö- re pazarda çalışanlann yüzde 80'i üniversite öğrencisi. Bahçeşehir pa- zannda çalışan Pınar Tezcan, ts- tanbul Ünıversitesi Rus Dili ve Ede- biyatı mezunu olduğunu ve yüksek Üniversite mezunu işsizlerin yeni adresi semtlerde kurulan sosyete pazarlan. Gençler pazarda açtıklan tezgâhlarla geçimini sağlamaya çalışıyor. Üniversitelilerin, okul yıllannda masraflanm karşılamak için başladıklan bu işler, mezun Kızılay semtinde, sabit dükkânlar halini ahnış durumda. CD'den çan- taya her şeyi bulabileceğiniz bu yer- lerden birinde ahşap eşyalar satan Göksel Umut, Hacettepe Üniversi- tesi Edebiyat Bölümü mezunu. Öğ- rencilik yıllannda maddi sıkıntılar- la yanm zamanlı çalışarak başlamış önceleri. Okul masraflanm karşılamak için başladığı bu iş, üni\ ersiteyi bitirip me- zun olduktan sonra mesleği ohnuş. "Mecburiyetten başladım, iş bula- mayınca da deıam ettinT dıyen Umut "Dükkânımın adını Eskici koydum. Artık hep bu işi ya- pacağınıı anladıktan sonra da işimi geBştirmeye başla- dım. Arük satoğrm ahşap eş- yalan kendimiz yapıyoruz" olduktan sonra "mecburi meslekleri" oluyor. f mü ise herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı olmadan çalışıyor. Ümiversiteliler, Ankara'nın Kızılav semtinde kurulan pazarlarda açtıklan tezgâhlar- la «eçimlerini sağhyorlar. (Fotoğraf: YETA BÜTÜÇ) ÜnKersite için istihdamın yeni adresi pazarlar Kendi alanlannda iş bulamayan, bulsalar bile herhangi bir sosyal gü- venlik kurumuna kayıtlı olmayan eğitimli nüfus ise kendi çıkış yolu- nu anyor. Çıkış yolu olarak bulunan adres ise semt ve sosyete pazarlan. Pazarlar- daki üniversiteli oranı yüzde 30'lar- da. İşsizlik sorunu ve krizler buora- m her geçen gün arttınyor. Sosyete pazan olarak bilinen tekstilden ayak- lisans yapüğıru ,uzunca bir süre iş bu- lamadığı için pazarcılığı seçtiğini söylüyor. Aym pazarda çalışan Ceyhun Us- ta ve eşi de kriz mağduru beyaz ya- kalılardan. Kriz sonrası bu mesleğe başladıklannı söylüyorlar. Sosyete pazarlannın ve özellikle Istanbul Bahçeşehir pazannrn tamamma ya- kınını iş bulamayan üniversite me- zunlan oluşturuyor. Fakat istekleri eğitim aldıklan. uzmanlaştıklan ko- nularda ve işlerde çalışmak... Ankara'da da durum Istanbul"dan pek farklı değil. Her gün farklı bir semtte kurulan pazarlar, özellikle diyor. "lleride edebh^Üa D- I giİenmeyi. yani kendi mes- leğinizedönme>idüşünü>t)r musunuz?" diye sorduğumuzda ise Göksel Umut. "Mesleğnne hiç baş- layamadım ki nereye döneceğim' 1 di- yor. Aym yerde tezgâhı olan Cejhun Boratise .Ankara Universitesi Biyo- loji Bölümü öğrencisi. Borat da di- ğer öğrenciler gibi maddi destek ol- sun diye başlamış. Çeyhun Borat, gümüş takılar sat- tığı tezgâhın kendisine çok önemli bir maddi destek sağladığını belirti- yor ve ekliyor: "Sanınm mezun ol- duktan sonra da gümüş takılar sat- maya devam edeceğim. Başka bir al- ternatifim de yok gibi." 'Paso 'portları görelim lütfen1SELMA ARSLAJVTAŞ Indirim. "öğrencT denildiğinde bir- ç o k kişinin aklına gelen öncelikli un- suırlar arasında yer alıyor. Tüketici kijBnlikleriyle ön plana çıkan öğrenci- lear, alışveriş, iletişim ve eğlence gibi bİB-çok alanda indirimli tarifelerden yaıarlamyorlar. Öğrencilere indirim uy- gVMİanarak harçlıklanna küçük de ol- sa. Jcatla sağlanan alanlardan biri de ula- ŞMKI ve bu alanm başaktörü "Paso." TMiladı 1970"lere,hattadahadaön- ceflere dayanan paso, öğrencilere si- villere oranla daha hesaplı ulaşım ola- na_ğı sağlıyor; ancak bazı sınırlar çer- çe'vesinde. Pasonun öğrenciye sağla- dı^ı indirim, aıt olduğu belediyenin, daJıa doğnı bir deyişle şehrin sınırla- n dçinde geçerliliğini koruyor. Dola- yısıyla Ankara'da okuyan bir öğren- • Öğrenci olduğunuzu kanıtlamak için kimlik yeterli değil; "Paso lütfen!" Bir şehre misafir olarak giden öğrencıler için toplu taşım araçlarında pasolann sorulması korku haline geldi. Belediyelerin uyguladığı paso sisteminin farklılığı, öğrencileri "ülkelerinde" misafir konumuna getirdi. ci, Ankara Belediyesi'nden aldığı pa- soyla, toplu taşım araçlanndan indi- rimli olarak ancak Ankara'da yararla- nabiliyor. Kişinin öğrenciliğinin, öğrenci kim- liğini göstermesine rağmen geçerli kabul edilmemesi, kendi evinde mi- safir olması gibi bir şey aslmda. Öğ- rencinin, Türkiye'de, özellikle büyük şehirlerde, toplu taşım araçlanndan öğrenci indirimiyle yararlanabilmesi ıçin, her ilin belediyesinden ayn pa- soya sahip olması gerekiyor. Kİmi be- lediyeler misafir öğrenci pasosu ve- rirken; kimisi de sadece öğrenci kim- liğinin üzerine hologram yani band- rol yapıştınyor. Artan kaçak öğrenci kimlikleriyle paso uygulamasınm da- ha ciddi bir yapı kazandığım belirten Ankara Büyükşehir Belediyesi Oto- büs Daire tşleri Gelir Başkam Ahmet Çağh, görevlilerin, her şehrin beledi- yesinin kendi belirlediği ortak simge ile kişinin öğrenci olup olmadığım daha kolay anladığım ve böylece ka- çak kimliklerin de önüne geçildiğini aktardı. Çağh, belediyeler arasındaki siyasi çekişmelerin ortak çalışmalara engel olduğıuıu ve tüm şehirlerin or- tak paso uygulamasına geçmesinin neredeyse imkânsız olduğunun altmı çizerek sözlerine şöyle devam etti: "Bundan dört >ıl öneesine kadar Ankara'ya misafir olarak gelen öğ- rencilere60 öğrencibfleti bedeüguven- cesiyie paso veriliyor, şehirden aynla- cagı zaman geri annr\ordu. Ancak bu u> gulama peşin para ahndığı için öğ- renciye zorhık getirdiğinden bundan vazgeçip, Ankara'daki öğrencilere uy- guhdığjnuz bandrol sistenüne geçtik." 2002-2003 öğretim yılında Anka- ra'da pasoya başvuran öğrenci sayısı 215 bin. Bu öğrencilerden toplanan 860 milyann tamamının bandrolün mali- yetme harcandığmı söyleyen Ahmet Çağh. bu uygulamalardan arh gelir el- de etmediklerini, kâr amaçlı olmadı- ğım ileri sürdü. Ufak bir bandrolün maliyetinin 5 milyon ohnası ise kafalan kanştınyor. Bununla birlikte bu durum insanın aklına ister istemez şu sorulan getiri- yor: Kâr amaçlı değilse öğrenci kimli- ğini göstermek neden yeterli ve geçer- li değil? Eğer öğrenci Türfaye Gumhuriye- ti'nın öğrencısiyse neden ülke içinde sımrlar çiziliyor? Ankara Universitesi İletişim Fakül- tesi öğretim üyesi Doç. Dr. Mehmet Yüksel ise, ayn paso uygulamasının öğrencilere zorluk çıkardığı düşün- cesini destekleyerek, çözümün Milli Eğitim Bakanlığı ile YÖK tarafindan sağlanabüeceğini dile getirdi. tlk ve ortaöğretimlere Milli Eğitim Bakan- lığı'mn ortak paso vermesi gerektiği- ni söyleyen Yüksel, üniversite öğren- cilerine de bu uygulamayı YÖK'ün sağlaması gerektiğini söyledi. Bu sayfa Ankara Universitesi İletişim Fakültesi öğrenci uygulama gazetesi Görünüm ekibi tarafindan hazırlanmıştır. Yeta BÜTÜÇ (Editör) Barış ŞAHİN (Sayfa düzeni) Selma SOYUTÜRK Selma ARSLANTAŞ Erkan AKSU Faruk GÜLHAN İgörünüm PERŞEMBE ORHAN BURSALI Mal Kaçırmak Meclis'te CHP'lilerin muhalefetiyle görüşülmeye başlanan "Kamu Yönetimi Temel Kanun Tasan- s/"nı hazıriayan, Başbakanlık Müsteşan Ömer Din- çer ve kendi görüşlerini paylaşan ekibidir. Şimdi bu yasa tasarısının arkasından gelecek olan yerel yönetim ve ilgili diğer yasalar bütünlüğü- nü dikkate alırsak şu üç nokta çok önemli: 1) Ülkenin idari yapısında çok temel değişiklikler öngören ve yerelliği öne çıkarma iddiasında olan bu yasa, hiçbiryerel birimdetartışılmamıştır. Olayın, ya- sanın, düşüncenin ruhunaaykın bir durum yok mu? 2) Bu yasatasanlan, tamamen Dinçer'in 1995 yı- lında yaptığı, gazetemizde tam metni yayımlanan, Islami yönetime giden yolu gösteren konuşmasıy- la aynı karakterdedir. Müthiş bir "rvh örtüşmesi" var. 3) Dahası, bu yasa aynı zamanda güçiü ülkelerin dayattığı küreselleşme politikaları doğrultusunda- dır. Küreselleşmenin egemenleri, bizim gibi ülkele- re, artık merkezi değil yerel olacaksınız, bütün hiz- metleri özelleştirecek, her şeyi piyasa ekonomisi ku- rallanna göre yeniden düzenleyecek ve bütün dün- yaya eşit rakebat şansı tanıyacaksınız.. demekte- dir. ömer Dinçer'in, 1995 yılındaki konuşmasında di- le getirdıği ve bugün de tamamen sahip çıktığı Is- lami yönetim manifestosundaki görüşleri, emper- yal ülkelerin küreselleşme dayatmalanyla tamamen örtüşüyor. ömer Bey, küreselleşmenin, ulusal ne var- sa parçalayıp ele geçirme polıtikasının, ülkemizde- ki Islami bir yönetim kurulması için büyük bir fır- sat yarattığını da, konuşmasında çok açıkça be- lirtiyor. ömer Bey, bu anlamda, büyük ülkelerin da ma- şası konumuna yükseliyor! Ulustararası emperyal güç- lerin ömer Bey'i el üstünde tutacaklarına şüphem yok. Bunu fazlasıyla hak ediyor! • • • ömer Dinçer diyor ki: "Siyasi öncelikli Islami ha- reketler aslmda devlet yönetimini ve karar merke- zini ele geçirerek toplumda değişikliği sağlayan hareketlerdir." ömer Bey, işte iktidarda çok önemli bir "karar mer- kezini" ele geçirdi ve tarif ettiği misyonuna uygun operasyonlan sürdürüyor. TÜBtTAK, bu operasyon- lardan birıydi; bütün devlet yönetimini değiştirme- ye girişmesi, bu operasyonun büyük kısmıdır. Ama en büyük operasyonu bu tasarılan kanun- laştırmaktır. Dinçer diyorduki: "Dûnyada meydana gelen de- ğişimlerden ilki, devletin 'küçülmetemayülüdür." Bu, ülkeleri "ademîmerkeziyetçi" bir yapıya götü- rüyor. Devlet yapısının küçülmesi ve değişmesi, "hatta birtakım fonksiyonlarının özel sektöre ve üçûncü sektöre devretmesi" gündemdedir. Kuru- luşumuzdaki "Cumhuriyet ilkesi zayıfladı veişlevi- ni kaybetti". "Cumhuriyet kavramı artık bizim için çok fazla bir mana ifade etmiyor... Halk adına yö- netim yerine, halkın bizzat kendisinin yönetimi da- ha çok ihtiyaç olarak ortaya çıkıyor." ömer Dinçer, bugün Meclis'e getirdiği bu tasan- lann hangi bağlamda önem taşıdığını, konuşmasın- da şöyle açıklıyor "Globalleşen dünyada ulus devletin gücü zayıf- lıyor", "globalleşme evrnesel bir kültür ve hayat tarzı empoze ediyor". Ancak globalleşme "başka birkutbun da varfığını sürdürebilmek için ortaya çık- masına" neden oluyor: "Bu da mahalli kültürdür. Dolayısıyla globalleş- menin olduğu her yerde mahalli kültürterin gelişti- ğini görüyoruz. Bizim ülkemiz söz konusu oldu- ğunda ise mahalli kültür Islamdır. Globalleşme ne kadar artarsa Islam da o kadar çok artacaktır..." Dinçer devamla "laiklik, milliyetçilik ve Cumhu- riyet gibi temel ilkelerin yerini... ademî merkeziyet- çi daha Müslüman bir yapıya devretmesi zamanı" geldi diyor ve tasannın ruhunu ve amacını vurgu- luyor. • • • Dinçer, bu mahallileşme, yerelleşme yasasını, Is- lami yönetime giden çok önemli bir adım olarak görmekiedir. Aslmda yasa milli eğitimi de tamamen yerelleş- tirmekteydi, ancak gördüğü büyük tepki üzerine ta- sandan çıkanldı ve bir sonraki adım olarak bırakıl- dı. AKR iktidarda, "Cumhuriyetin çekirdek gücü- nü" gördü. Bunu Islamcılar, Milli Görüşçüler daha önceki devlet deneyimlerinden zaten biliyordu. Bu "çekirdek", gücünü, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuru- luş ilkelerinden alıyor. Dinçer'in küresel dayatmacılarla işbirliği halin- de" artık geçerliliğini yetirdığini" ilan ettiği ulusçu- luk, laiklik ve Cumhuriyet gibi kavramlar, bu çekir- dek gücün dayanaklarıdır. AKR meşruluğunu bu kavramlardan alan çekir- dek güçle iktidan paylaşmak durumundadır. Bu gü- cü "yıkması"; ulusçuluk, laiklik ve Cumhuriyet kav- ramlannın yerine, Islami yönetim modelini geçir- mesi çok zordur. Devleti yıkması gerekir! Erbakan "gerekirse kanla" bunu yapabileceği- ni söylemişti, ama bugün dolandıncılıktan siyasi ya- saklı oldu! Dinçer ve AKR şimdi tek çare olarak "merkez- den yetki kaçırmak" ve bu yetkiyi, yerelde ege- men olan "mahalli kültür"ün, yani Islam kültürünün eline vermek olduğunu görüyor. Bu önemli bir adım ve başlangıç olacaktır. Tasarıların ruhunda, AKP'nin ulusçuluk, laiklik ve Cumhuriyetten "mal kaçırma"s\ yatıyor. obursali@cumhuriyet.com.tr ZEYTÎNBURNU AİLE MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2003707 Karar No: 2003-293 Davalı: Ceyda Bağcılar (Georgeta Bağcılar) Veledi Karabaş Mah. Tekke Maslağı Sokak No: 2/8 Koca- mustafapıaşa-lstanbul adresınde ıken ikametgahı ha- len meçhul. Davacı Cevdet Bağcılar vekıli tarafindan davalı Ceyda Bağcılar (Georgeta Bağcılar) aleyhine Mahke- memize açılan boşanma davasınm Mahkememizde yapılan yargılaması sonunda. Davanın kabulü ile. îstanbul Ili, Beşiktaş îlçesı, Abbasağa Cilt. 1, Hane 890, Bsn: 26'da nüf. kayıtlı Muharrem oğlu 12 05.1951 d.'lu Cevdet Bağcılar ile aynı yer Bsn: 68"de nüf. kayıtlı Cheorgh kızı 04.06.1972 d'lu Georgeta Bağcıların M.K.'nun 166. mad.'sı gereğınce boşanmalanna karar verilmiştir. Özetı çıkarılan Mahkememizin 2003 '707 Esas, 2003'293 Karar sayılı 21.10 2003 tanhli kararuı da- valı Ceyda Bagcılar'a (Georgeta Bağcılar) tebligat yenne kaım olmak üzere gazete yolu ile teblığ olu- nur 08.01 2004 Basın: 1570
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle