02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2« EYLUL 2003 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 D E N İ Z S O M Etektronik posta: denizsotn©cu(Tihuriyetcom.tr www.dmizswn.coni Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - 2004 bütçesinde yatınma para yokmuş... "Yan gelip vatacaklar!" iı Ankara'daki Avrupa ÇB>j Bayanlar Voleybol Şampiyonası'nda f geçen Perşembe Türkiye-Almanca maçı TRT 2'den naklen yayımlanıyor... Maçın son dakikalanna doğru, hakemin verdiği bir karan, yorumcu beğenmiyor ve "Allah belasını versin" diyor... Biraz sonra maç, Türkiye'nin yenilgisi ile bitiyor ve yorumcu son noktayı koyuyor. "Yuh!" Hasankeyf L Başbakan'ın, Hasankeyf'in baraj suyu altında kalmayacağını söylemesi üzerine CHP Antalya Milletvekili Feridun Baloğlu, Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'ya bu sözün ne kadar güvenilir olduğunu yazılı önerge ile soruyor. Mumcu'nun yazılı yanrtı, "Hasankeyf'in sular altında kalmaması llısu Barajı'nın yapımı ile ilgili olup, barajın yapımına ilişkin karar ise Bakanlığımız görev alanına girmemektedir" oluyor... Politika işte böyle yapılıyor! T ıp Kurumu Genel Sekreterı Dr. Ali Rıza Uçer, Sağlık Bakanlığı'nın geçen yıl ithal i- laç satışında belirlediğı 1 milyon 650 bin li- ralık sabıt kur nedeniyle başımıza neler gel- diğini şöyle anlatıyor. "llaç ithal kurunun 1 milyon 650 bin lirada sabitlen- mesi Mart ayına kadar önemli bir sorun yaratmadı. Merkez Bankası ABD dolan döviz alış fiyatının Nisan ortasında 1 milyon 610 bin liraya gerilemesi nedeniy- le Nisan ayında ilaç ithalatçısı firmalar lehine, ülkemiz aleyhine yüzde 2.5'luk bir zarar ortaya çıktı. Yıllık ilaç ithalatımız 1.5 mityar dolar, aylık ortalama ithalatımız da 125 milyon dolar olduğundan Nisan ayı zaranmız 3.1 milyon dolan buldu. Mayıs ayı ortasında Merkez Bankası ABD dolan döviz alış fiyatı 1 milyon 480 bin liraya geriledi. Bu nedenle Mayıs ayında yaklaşık yüz- de 10'luk bir kur zaranmız oldu. Mayıs ayında kur far- kından dolayı ülkemizin zaran yaklaşık 12.5 milyon dolara çıktı. Haziran ayı ortasında ABD dolan döviz alış İthal ilaç fiyatı 1 milyon 410 liraya geriledi. Sabit kura göre Ha- ziran ayı kut farkı zaran da yaklaşık yüzde 15'e yük- seldi, Haziran ayı zaranmız 18.75 milyon dolara ulaş- tı. Temmuz ayında kur farkı daha da açılarak yüzde 17'ye çıktı, Temmuz ayı zaranmız ise 21.25 milyon do- lar oldu. Ağustos ayında kurfarkı makası yüzde 16'ya, zaran da 20 milyon dolara geldi. Eylül ayında kur far- kı yüzde 17'yi, aylık zaranmız ise 21.25 milyon doları buldu. Böylece Nisan ayından Eylül sonuna kadartop- lam zaranmız yaklaşık olarak 97 milyon dolar ya da 132 trilyon liraoldu. Oysa, Sağlık Bakanlığı llaç Eczacılık Genel Mü- dürlüğü'nün aylık kur farklannı dikkatle izleyerek ithal ilaçlann haksız biçimde fıyatlandınlmasını engelleme- si gerekiyordu. Bu zarann çok büyük bir kısmı sosyal güvenlik kurumlan ve diğer resmi kurumlann yani dev- letin zarandır. İthal ilaç sektörü lehine ulusal ekonomi- miz aleyhine olan bu zarann geriye dönük olarak gi- derilmesi gerekmektedir. 2001 yılında Türkiye'nin toplam ilaç ihracatı (ham- madde ve mamul ilaç) 149 milyon dolar, toplam ilaç it- halatı (hammadde ve mamul ilaç) 1 milyar 534 dolar, ih- racatın ithalatı karşılama oranı ise yainızca yüzde 10'dur. ilaç ticaret dengemiz 2001 yılında yaklaşık 1.5 mil- yar dolar açık vermiştir. llaç sektöründe yaşadığımız asıl sorun gerek ilaç üretimindeki gerilememiz, gerek- se ithal ilaçlann ulusal ilaç pazannda ağırlığını her ge- çen gün artırmasıdır. Artan bütçe açıklanmızda, ihra- cat-ithalat dengemizin bozularak dış borçlanma yü- kümüzün artmasında ilaç sektöründe yaşanan bu dı- şa bağımlılığın da önemli bir payı vardır... Küreselleş- me sürecinin dayattığı bu açmaza karşı ulusal çıkar- lanmızı gözetecek, ilaç polrtikalannın oluşturuîması zorunludur." SESSÎZ SEDASIZ (!) Yüksek Yerilim Hattı erdincutku; > yahoo.com Kendi yağıyla ka\Tulan medya devTİ geçtı. Devır yağcı medya devri! Adli Tıp'tan şaşırtıcı bir rapor 40 yaşında, omurilik yaralanması nedeniyle bacaklan 23 yıldır felçli. Dört yıl önce otomobilden inerken dengesini kaybedip düşüyor ve yaşamında ilk kez bacağını kınyor... Ameliyat oluyor; üç ay sonra evde düşüp aynı yerden bacağını tekrar kınyor... Ikinci kez ameliyat oluyor ve kemiğe çelik tel takılıyor... Sağlık sigortası yaptırdığı sigorta şirketi, ılk ameliyatın ücretini ödüyor ikinci ameliyatın ücretini ise düşme sonucu meydana gelen bacak kınlmasını, felçli bacağın bir komplikasyonu sayarak ödemiyor... Konu mahkemelik oluyor... Bilirkişiler. bacak kınlrnasının bir felç komplikasyonu olmayacağı yolunda görüş bildiriyor. Sigorta şirketinin itirazlan davayı uzatırken mahkeme en sonunda Adli Tıp'tan görüş istenmesine karar veriyor. Adli Tıp, felçli kişilerde osteoporoz oluştuğunu bildirerek, bu kınlmanın da osteoporoza bağlı olduğu yönünde rapor veriyor... Oysa osteoporoz bellı bir yaşın üzerindeki tüm kadınlarda görülüyor... Adli Tıp'tan çıkan böylesi bir rapor üzerine bundan böyle belli bir yaşın üzerindeki kadınlarda oluşan hiçbir kınğın masraflannın sigorta şirketleri tarafından ödenmemesi gerekıyor... Bu arada sigorta şirketine dava açan felçli kışi de kadın değil erkek! ÇED KÖŞESt OKTAY EKİNCİ Bursa'da "Yaşasm Kentler" Dûnya mimarlannın en bü- yük buluşması olan "LTuslara- rası Mimartk Kongresi ve Uhıs- lararası Mimaıiar Birliğj (UIA) Genel Kurulu" 2005 yılının yaz başlannda tstanbul'da yapıla- cak.. Habitat-2 den sonra gûndemi "kent" olan bu ikinci büyük ev sahıplığımize hazırlık amacını da taşıyan ilk önemli etkinlik ise 18-21'Eylül 2003 günlerinde Bursa'da gerçekleştirildi... Mımarlar Odası Bursa Şube- si'nin bu yıl 15'ıncisini düzen- lediği "Uİuslararası Yapı ve Ya- şam Fuan" kapsammdaki kongrenin teması; "Kentler ve Mimarnk'* olarak belirlenmiş- ti... Böylece, UIA Başkanı Bre- zilyalı mimar Jaimer Lerner'üı de 2005'te îstanbul'dan dünya gündemine taşımak içın sabır- sızlandığı "kennerin mimarhk- la yeniden kucaklaşmasT özle- ması, kendisıni de heyecanlan- dırmıştı. Hele son akşam. Kozahan'da- ki kahvelenn ortasında ABD'li mımar Prof. Michael Sorkin'in sunduğu "Geteceğin Kenti" ad- li bildinyı de sanki dinlemedik; adeta "yaşadık".. 11 Eylül'de New York'ta yıkılan kulelerin yerine "daha vükseklerinT ıs- teyenlerin de aslında "teröre karşı terörü yaratan anlayjşr sergilediklerini belırten Sorkın. bunun yerine kendi önerılen olan "haUan özgürce yaşadtğı kûltürel mekân'" düzenlemesiy- le Kozahan avlusundakı demok- ratik ortamın koşutluğunu şöy- le özetledi "Tıpkı huradaki gi- bi özgürce ve insancıl buhışma- lar, terörü de yok edecektirJ" Haydi dûş kurmaya... Pekı. mımarlığın kentlerle olan tanhsel "karasevdasT, va- KİM KİME DUM DUMA BEHIÇ AK behicakid turk.net ÇİZGİLİK KİVİL MASARACI kamilmasaraci" mynet.com HARBİ SEMİH POROY semihporoy(n yahoo.com "Okuruınuz'' Vassilis Sgoutaas, "yazanma" Sümer Gürel'le Bursa'da.^ mi, 30'a yakın bilimsel bildiri, paneller ve tartışmalarla 3 gün süren toplantılarda ele alınmış oldu. 'Tarih' içinde gelecek^ Böyle bir temanın, Bursa'da- ki "tanhsel mekânJarda" dü- zenlenen halka açık oturumlar- da değerlendırilmesi ise "geç- mişten geleceğe sürekJiliğin'" önemi ve ilkelerini değerlendı- ren konuşmalara ayn bir güç ve anlamkatmıştı... Örneğin, kongrenin onur ko- nuklanndan, önceki UIA Baş- kanı Vassilis Sgoudas, tarihi Ir- gandı Köprüsü'ndekı Osman- gazı Belediyesi tarafindan sür- dürülen restorasyon ortamında konuştu.. Çağlarboyunca"bir- bnierini yaratan" kent ve mi- marlık arasındaki karşılıklı bağ- lann her ikisi için de "varoluş" kaynağını oluşturduğunu. bu bağlan zayıflatacak tüm politi- kalann ise aslında kent uygarlı- ğuıın sonu olacağını böylesi bir ortamda dile getirmek, çoketki- lejiciydi... Benzer şekilde ikinci günün akşamı mımar Jane Samuels ın de Hindistan'daki "kentselreha- bilitasyon'* projelerinın "kültü- rel gelişme ve özgûrlükkrie" olan ilışkilennı sergileyen ko- nuşmasını Türk ve Islam Eser- leri Müzesi'nin avlusunda yap- nnlara da nasıl bir ~mutluluk" taşıyabılir?.. Bu soru, UIA"nın 2005 'tekı Istanbul Kongresi'ne armağan ettigı "Yaşasm Kenöer" (Celeb- rationofCities)başlıklı "fıkirve ütopya yanşması71 da esın kay- nağıoluşturuyor... Her mimann yaşadığı kente daır "keşkejapüsa". "keşke ^r- çekleşse" dediği ve o kentı daha yaşanılır kılacak bir "düşü" ya da "fikri" olduğu ınancına da>a- nan yanşmayT Tarihi Kentler Birliği (TKB') de desteklemek karannıaldı... Mimarlanınızın, "yaşasm kentim" diyerek gelıştırecekle- ri projeler.TKB'nın 2004 yılı etkınliklennde de süreklı sergı- lenebılecek... Mımarlık fakülte- leri öğrencilen arasındaki katı- lınun zenginleşmesı ise gelece- ğin mimar ve plancılarının şun- diden "kenti \«mimarhğı birfik- te gözeten" meslek etığıru güç- lendirmeleri anlamına geliyor... Yannlanmızın daha ıyı tasar- lanmış mekânlarda ve "IdşiBkH, msancıl" kentsel çevrelerde ya- şanabılmesıne önemli katkıda bulunacak olan bu uluslararası yanşmanın şarmamesini Mi- marİarOdası'ndan edinin.. Sonra da "ortak getecegjmiz" için düşünmeye başlayın. Oekinciı cumhuriyet.com.tr. HAYAT EPtK TtYATROSU MLSTAFA MLGİS BAK!İŞİNDEN YENÎ KOVULMUS ... ARDINDAKİ İZ DAHA GlClk SICIR l.. 1 i l 1 I 1 I TARİHTE BUGÜN MLMJAZARIKAIS 28 Eylül mnc.mumtaz-arilian.com B.B. 135Z 'De BUGÜN, ÜULÜ F&MSız sikleMA oniHcUSU SK/S/77S 8A&>c>r, GOGEG \MO/M'LE EVlSNDı. ÇOCUK- LUĞUNDA OANS BĞiritUI GÖH£N SA&DOT, İS YAŞ(M- PAYKEN PAKİS £ONS£Gt//mjA& ÖPÜLÛNÜ KAZAN- MffT7. DAHA SONISA.MODA OE&GlLE&i K yAPMIŞ, eLLE beRGiaAliN tcAMStH&A İR POTOĞe^^h SİAJEMA yö'A/ETME-fJ/ MAGC AU£G£eT f DİKKATTNl ÇeKMİfrf, AUJES(S£T, OA/U BAZ/ A&JÇÜK £Rl>E OrAJATTT. O SfRAP/f, &OGe/S VAO/M,2S yA- SENÇ BlR ASfSTANPI. ÇOK GSÇMePEAJ, BB- İLE A&ALAEIMPA PUYGUSAL B»Ş İLİŞKİ KueuL&U VE BVLİ- HOK77İLAN0/, Bt&KAÇ YrL SOAJ&4, RO<S£/£ 'İM yDAjeTECEĞİ " VE ALLAH HADINI YABATTt* FİLA4İ, &B/G/TTS &4BPor'yi4 gÜYÛK ÜN i iR yS Yafidakj BrıgiM*. Bardot, Roger Vadim'le. — düğûd PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU Türkiye'de AIDS'H Olmak Mutlaka duymuşsunuzdur... Izmir'de bir ilköğre- tim okulunda kimi veliler, "sınıfta HlVvirüsü taşıyan bir arkadaşlan butunduğu" gerekçesiyle çocukla- nnı okula göndermek istemiyoriar. Çocuklarına vi- rüs bulaşmasından, onlann da AIDS hastası olma- sından korkuyorlar. Bu tür tepkiler şaşırtıcı değil. Benzer tartışmalar 15-20 yıl önce gelişmiş ülkelerde de yasandı, fakat yönetimlerin bu konudaki yoğun aydınlatma çaba- ları üzerine kapandı. Oralardaki ınsanlaruzunca bir süredir HIV virüsünün hangi koşullarda bulaşaca- ğını bildiklerinden AIDS hastalarıyla aynı ortamda bulunmaktan çekinmiyorlar. Bu ülkelerde HIV virü- sü taşıyıcısı olan insanlar yaşamlarını doğallık için- de sürdürüyorlar. Ne okulda, ne işte, ne de özel iliş- kilerde onları dışlamak artık kımsenin aklına gelmi- yor. Türkiye'de ise HIV virüsü taşıyıcısı olmak çoğun- luğun gözünde hâlâ bir "uranç", "soyutlama" ve "korku" nedeni. İnsanlar AIDS'İ kızamık, grip, veba gibi kolay bulaşan bir hastalık sanıyorlar. Oysa Zey- nep Göğüş'ün dün Hürriyet'teki köşesinde AIDS Savaşım Derneği Başkanı Prof. Dr. Selim Badur'a dayanarak yazdığı gibı bu hastalık "tükürük, göz- yaşı, ter, aksınk, öksürük, idrar ve dışkı, el sıkışma, deriye dokunma, okşama, kucaklama, yanaktan ve elden öpme" ile bulaşmadığı gibı yiyecekler, içeck- ler, çatal, kaşık, bardak, tabak, telefon ahizesi, tu- valet, musluk, duş, yüzme havuzu, deniz, sauna-ha- mam" kanalıyla da bulaşmıyor. Sivrisinek ve diğer böceklerin sokması, kedi, köpek ve diğer hayvan- larla yaşamak" da AIDS'in bulaşmasına neden ol- muyor. Bir ilkokul çocuğuna HIV virüsü taşıyıcısı sınıf ar- kadaşından AIDS bulaşması için ya hasta çocuk ile sağlıklı çocuğun aynı anda kanayan yaralarını bır- birlerine sürtmeleri ya da cinsel ilişkide bulunmala- rı gerekiyor. Millı eğitim müdürü, sağlık uzmanlan, bılim adam- lan okula gelip velilerie konuşuyorlar. Çocuklannın HIV virüsü taşıyan bir çocukla aynı sınıfta okuma- lannın sandıklan kadar tehhkeli olmadığını anlatı- yorlar. Fakat ailelerin korkulan bitmek bilmiyor. Mil- li eğitim müdürüne, sağlık uzmanlanna, bılim adam- lanna inanmıyorlar. Inanmak istemiyoriar. Kendile- rine "yalan" söylendiğıni, aldatıldıklannı, devletyet- kililerinin de, bilim adamlannın da kendilerini kan- dırdıklannı düşünüyorlar. Bu velılerin devlete ve bı- lıme karşı duyduklan güvensizliklerinin kaynağı hiç kuşkusuz başlı başına bir merak, dolayısıyla da ay- n bir araştırma konusu olmakla birlikte beni, son yıl— larda toplumumuzun geniş kesımlerine egemen olan ve Izmir'dekı bu olaya da yansıyan "aynmcı yaklaşım" daha fazla ilgilendiriyor İnsanlar uzun bir süredir kendileri gibi olmayan, kendilerine benzemeyen herkesı "öteki" olarak gö- rüp dışlıyorlar bu ülkede. Etnik ya da dinsel farklı- lıklar, farklı cinsel tercihler, "aykın" siyasal eğilımler, "sosyal statü", başkalannınkine benzemeyen ya- şam biçemleri, hatta dış görünüm bile bir insanın çc- ğunluk tarafından dışlanmasına neden olabiliyor. Bir ilkokul birinci sınıf öğrencisinin hastalık nedeniy- le sınıf arkadaşlarının aileleri tarafından dışlanması ise bu "aynmcı yaklaşım"\n bir bakımatuzu biberi! Toplum hızla bireycileştikçe karşılıklı destek, yar- dımlaşma, dayanışma gibı insanlan bir arada tutan ortak değerlerden uzaklaşıyor. Kendilerine onca kez anlatılmasına, söylenmesinekarşın hâlâ, "O AIDS'H çocuk o sınıfta olursa biz de çocuklanmızı okula göndermeyiz!" diye direnen velilerin davranışlannın son çözümlemede travestılerı sopadan geçiren Hortumcu Süleyman ınkınden ya da bir kaza son- rası otoyolda can çekişen yaralıları "Bana ne" di- yerek görmezden gelen taşıt sürücülerininkinden bir farkı yok. Insanları hızla bireycileşen birtoplum- da "ötek/" olarak yaşamak giderek zorlaşıyor. Oysa bir yerde herkes bir "öteki" ve kimin ne za- man "öteM/eşecegı" de önceden btlinemıyor. Ama bunu nasıl anlatacağız hiçbir zaman ötekileşmeye- ceğini sanan ınsanlara? e-posta: dkavukcuoglu(â superonline.com Faks:0212-234 68 73 B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDANSAĞA: 1/ Roma Im- paratoru Caö- gula'nın, konsül yaptı- 3 ğı iddia edi- len atının adı. 2/ Ayn tutul- 5 muş, aynca- 6 lıktanınmış... 7 Kaygı. 3/ Ja- pon kökenli 8 bir köpek tü- 9 rü... Uçurum. 4/ Kilime benzer, renkli ve motiflı 1 uzun yolluk... Ro- 2 manya'mn plaka işareti. 5/Yakacako- dun için kullanılan, 5 1 metre küpe eşit bi- 6 rim...Meyveveseb- 7 zelerin suyunu ya da 8 yatağını sıkarak çı- 9 karmaya yarayan aygıt. 6/ Rütbesız asker...T)ze- rine yapı yapılmak için aynlmış yer. II Içine su- lu şeyler koymaya yarayan kap... Kök ve çiçek- leri hekimlikte kullanılan bir süs bitkisi. 8/ Iz- mir'in Selçuk ilçesindeki ünlü antik kent... Din işlerini devlet işlerine kanştırmayan. 9/ Don Ki- şot'un atının adı. YLyKARTOAN .\ŞAĞIYA: 1/Üstü kapah olarak anlatma... Uzun tüylü bir kö- pek türü. 2/Eski dilde kuş gagası... Kent elektrik akımını sağlayankuruluş. 3/Eskiden şairlerinka- sidelerinde övgüsünü yaptıklan kişilerden aldık- lan para ya da armağan... "Türkçem benim — bayrağım"(E H. Daglarca). 4/Karalama... Birno- ta. 5/Aldatmaişi,hile... Kangruplanndabulunan antijenin kısa yazılışı. 6/Satrançta bir taş... Edir- ne'ninbirilçesi. 7/Hayvanınbiryanındakiyük... Güneydoğu Asya'da yetişen ve mobilya yapımın- da kullanılan bir cins kamış. 8/ Özsu... Tarih ön- .cesine dayanan efsane. 9/Yurdumuzun batısında bir körfez... ABD Başkanı Eisenhovverın lakabf.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle