23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 EYLÜL 2003 PAZAR 12 PAZAR KONUGU Prof. Dr. Ayhan Alkış'la yeni bir YOKyasasının içermesi gereken unsurları konuştuk S Ö Y L E $ İ : LEYLA TAVŞANOCLU leyla.tavsanoglu(g cumhumetcom.tr AKP hükümeti, ülkenin her alamnda her şeyi değiştirme kampanyasına YÖK'ü de koydu. Ana hedefYÖK'ü değiştirmek gibigörünüyorsa da amaç YÖK'ü daha çağdaş bir oluşum haline migetirmek, yoksa iyice çağdışılaştırmak mı? O belli değil. Bu konuda her kafadan da bir ses çıkıyor. Esas işin ilginç yanı 1980'lerin başında, 12 Eylül darbesinin ürünüolan YÖK'e zamanında çok sert muhalefet edenlerin, yeni değişikliğe, ne biçim bir şey olacağına ilişkin ciddi kıışku ve kaygı duydukları için karşı çıkmalan. Yeni bir yükseköğrenim yasası yapılmasına kaygılar ve kuşkular nedeniyle karşı çıkıhyor da muhalefet edenler bu konuda çahşma yapıyorlar mı, diye sorulabilir. Evet, eski ahşkanhkların aksine artık iş sadece eleştiri düzeyinde kalmıyor; çözüm de üretilmeye çalışılıyor. Şimdi Üniversitelerarası Kurul adına koordinasyon yapan bir komite, toplumun çeşitli bilim ve akademik kesimlerinden ve üniversitelerden yeni bir YÖKyasası için görüşler alıyor; çalışmalar yapıyor. Bu çalışmalann başını da Yıldız Teknik Üniversiiesi Rektörü Prof. Dr. Ayhan Alkış çekiyor. Prof. Alkış 'la çağdaş üniversitenin nasıl olması gerektiğini, yeni bir YÖK yasasının içermesi gereken unsurları ve hükümetin eğitim ve öğrenime yaklaşımını konuştuk. 1urkıye yeozgu birmodel- Türkiyede üniversitelerin açılmasıyla bir- likteyaşanmaya başlanan gerilimi nasıl de- ğerlendiriyorsunuz ? - Üniversitelerin açılmalanyla birlikte yaşa- nan ve bir yığın haline dönüşen sorunlan rek- törler dile getirdiler. Aynı zamanda da hâlâ gündemde tutulan yükseköğretim yasa taslağı var. Bu iki konuda rektörler görüşlerini ifade ettiler. Üniversitelerdeki son gelişmelerin te- melinde bu sorunlar var. YÖK taslağı Üniver- sitelerarası Kurul'la hükümetin yaptığı görüş- melerin gündeminde değil. Böyle olunca da hükümet YÖK taslağını Demokles'in kılıcı gibi elinde tutuyor. Bu gündemden kalkmadan ve üniversitelerin yaşamsal boyuta ulaşmış sorunlan çözülmeden üniversitelerde huzurun sağlanması ve güvenin artması olanaklı görünmüyor. - Rektörlerin edepsizlikle suçlanmastnı nasıl değerlendiriyorsunuz? - Hata yapanın hatadan dönmesi erdemlilıktir. Böyle olursa süreç rahatlar. Daha fazla bir şey söylemek istemiyorum - Türkiye, yükseköğrenimiyle, sosyalyapt- sıyla, siyasetiyle, ekonontisiyle bu küresel dünyada sizce nereye doğru yol alıyor? - Güzel ve zor bir soru bu. Keşke bu soruya net ve somut bir yanıt verebilseydim. Keşke Tür- kiye nereye gideceğini belirleyebilmiş olsay- dı. Türkiye için bir cazibe merkezi var. AB. Av- rupa, küresel dünya onun için bir cazibe mer- kezi. Ama Türkiye bu yolda hep gecikmeli. Çün- kü Türk siyaseti, Türk bürokrasisi, Türk top- lumu sorun çözmüyor; ya da daha çok sorun üretiyor. O yüzden de toplumda bir rahatlama olmuyor, kanısındayım. Böyle olunca da sorunlar birikiyor. O sorun- lan tek başınagöğüsleyecek hder, partiler, ku- rumlar aranıyor. Yükseköğrenim alaruna, ya da tek başına eğitıme gelecek olursak bu, Türkiye'nın nere- ye gideceğini belirleyecek biralandır. Dünya, bılişim toplumu gibi yeni bir toplum tanımla- mışsa ve bu topluma gitmek için birtakım araç- lar sunuyorsa bu mekanizmalar sızı uygar top- lumlar düzeyine götürecektir. cenç potanslyel önemll - Türkiye bunları kullanabiliyor mu? - Işte, bütün sorun burada. Örneğın, yetişkin insan gücümüzü kullanabiliyor muyuz 9 Ya da bizim genç dediğimiz, umut beklediğimiz po- tansiyelden ciddi biçimde yararlanabiliyor mu- yuz? Gençlerimiz gelecegimizse geleceğimi- zi şekillendireceklerse onlar için ne yapıyoruz? Onlan üretken bireylere dönüştürebilirsek ülke nereye gideceğini bildiği gibi, gidecegi he- defe de ulaşır. Kanımca Cumhuriyetten bu ya- na Türkiye'nin yönü, Atatürk'ün söylediği gi- bi Batı'dır. çağdaşlıktır. O yolda da yürümek zonındadır. Bu yoldan şaşacağını da hiç düşünmüyo- rum. Sadece gecikmeler olmaktadır. - Peki, niye gecikiyoruz? -Demin de söylediğim gibi bir toplum, bil- gi birikimini, deneyımlerini venmli ve etkin bir biçimde kullanamıyorsa çevremizdekiler bizi geçer. Nitekim de öyle oldu. Çevremızdekı ül- kelerinhepsi kaynaklannı iyi kullandıklan için bizi geçtiler. Demin genç potansiyelin çok önemlı oldu- ğundan konuştuk. Ama biz bu genç potansi- yelin yükseköğretimıne, bilim ve teknolojinin gelişimine katkıda bulunacağımız yerde sefa- ya, lükse, yollara. köprülere yatınm yapıyoruz. Yani katma değeri bir yatınnca iki olacak alan- lara yatınm yapıyoruz. ama katma değeri bire 200 olacak alanlara yatınm yapmıyoruz. Kanımca en büyük yatınm ınsana ve eğiti- me yapılan yatırımdır. Bunun katma değeri. ge- ri dönüşü fevkalade yüksektir. Biz bunu yap- mıyoruz. - Onlarca hükümetlerin değişmesiyle eği- tim sisteminin değiştiğine, be§ artı üç mü, yok- sa kesintisiz sekiz yıllık eğitim mi tartışma- lanyaptığımıza îanık olmadık mı? Yoksa ana hedefgenç kuşakları eğitimsiz bırakmak mı? - Böyle bir hedef olduğu söylenemez, ama sonuçlann bu olduğu ortada. Eğitim bireyi bi- çimlendiren, içınde yaşadığı toplumla uyumu- nu, zenginliğini, çeşitliliğinı sağlayan. toplum- daki yaşam kalitesini yükselten bir değer. Bu- nu hiç kimse istemıyor olamaz. Ama bu bir be- deldir, bir kalitedir. Biz bunun bedelini ödemeden buna sahip olmak istiyoruz. Bundan şu sonucu çıkarabi- liriz: Bugüne kadar toplumumuzu yönetenler sa- dece o işe sıvanmış olanlar olarak belirdiler. Or- taya bu işi daha iyi yapabilecekler çıkmadı. Örneğin, siyaset, bir hizmet yanşı olmaktan çok. bir çıkar paylaşımına dönüşrü. Dolayısıyla o çı- kan paylaşanlar yanştı; ama hizmeti daha iyi üreteceklere yol açılmadı. - Hizmeti daha iyi üretecek olanlar sizce en- gellenmediler mi? - Onlar zaten şu anda sıyası engelliler. Do- layısıyla da bana göre siyaset çok üst düzeyde bir üretim, bir performans. Yaratıcılık, üret- kenlik, Özveri ve üstün insani nitelikler istiyor. Siyaset çokluklardan ibaret değil; uygar, geliş- kin ülkelerde yapıldığı gibi kaliteden ibaret. Biz- de tamamıyla bunun tersi oldu, Her şey birleşik kaplar örneği medyasıyla, eğitimiyle toplum birbirine uydu. Bugün artık "6O'lı yıllann idealist gençlerini göremiyorsu- nuz. Artık kendinden önce toplumu düşünmek saflık, aptallık olarak algılanıyor. Eğitim, toplumun kültürel altyapısının oluş- masında ve toplumun gelişmesinde ve kalkın- masında çok önemli bir araçtır. Ama bu uzun erimli bir süreçte ürün venr. Yani bir kuşağa yatınm yapacaksınız ve 20-25 yıl sonra bunun ürününü alacaksınız. Bu toplum köy enstitülerine yatınm yapmış olsaydı bugün onun ürününü katlayarak almış olacaktık. Dolayısıyla uzun erimli yatınmlara sabnmız olmadığı için ülkemizde istikrarsız- lık var. Bu istikrarsızlık doğal olarak eğitime de yansıyor; böylece gelen her hükümet ken- dine göre bir eğitim modeli oluşfuruyor. Çün- kü eğitimi kendi amaçlanna uygun hale getir- mek istiyorlar. - Yoksa böylece kendi siyasaj amaçlannı ger- çekleştirecek eğitim orduları mı yetiştirmek hedef? - Büyük olasıhkla... Zaten bunlar oldu. Ya- ni Cumhuriyetin aydınhk ordulanna karşı, kar- şı devrim denebilecek eğitilmiş kuşaklar yetiş- tinldı. Toplumda güvenslzlik var - Şimdi de YÖK'le uğraşıhyor. YÖK'ü kök- ten değiştirme çabaları var. Siz bunları na- sıl değerlendiriyorsunuz? - Bir kere YÖK nedır. ona bakalım. YÖK 1980 darbesinin ürünü olan bir kurumdur. Kendi içindeki evnm süreci içinde değişime uğra- mıştır. YÖK Yasası 38 kez değişmiştır; yönet- meliklerde değişiklikleryapılmıştır. Ama YÖK halen anayasadaki şekliyle YÖK'tür. Bugün ilginç bir fenomen yaşanıyor. Düne kadar" "YÖKdeğişsiıı,'' diyenler YÖK'ü savu- nur duruma geldiler. Tersine, bır zamanlar YÖK sistemine uyum sağlamış olanlar da bu- gün YÖK'ü değiştirmeye kalkışıyorlar. - Peki, bu değişim nasıl oldu? - Toplumda bir güvensızlik var. Kimin ne yapacağı belli değil. Örneğin toplumda YÖK'le ılgilı olarak hükümetin ne yapacağına ilişkin ciddi bır güvensizlik var. Acaba gerçekten çağ- daş bır Yüksek Öğretim Yasası mı yapmak is- tiyorlar, yoksa bugünkü YÖK'ü de aratacak bir değışimden mi yanalar? Ne yazık ki böyle bir güvensizlik ortamını yaşıyoruz. Edindığimiz deneyimler de göstermiştir ki her sistemde olduğu gibi YÖK de bir evrim sü- reci içınde değişecektir. Bunun toplumun ta- lebi olduğuna da inanıyorum. Sadece bunu na- sıl yapabileceğimiz konusunda izlediğimiz yol ve yöntemler akılcı değil. Nasıl bir değişim is- tiyoruz, sorusunun yanıtmı ararsak buluruz. Önce bunu üniversiteye, öğrencisine, öğretim üyesine soranz. "Değişmekfetiyormusun?ı\a- sd değişmek istiyorsun?" diye. Bu da yetmez. Sivil toplum kuruluşlanna bu soruyu yöneltı- riz. Böylece de Türkiye toplumunun temel ih- tyyaçlannı karşılayacak bir Yüksek Öğretim Prof. Dr. AYHAN ALKIŞ 1946, Niğde-Bor doğumlu. 1%9'da Yıldız Teknik Üniversitesi Harita ve Kadastro Bölümü 'nii yüksek mühendis olarak bitirdi 1970'te o zamanki adı tDMMA olan Yıldız Teknik Üniversitesi'ne asistan olarak girdi. Yeterlik tezini 1974 'te verdL Aynı yıl gittiği Braunschtveig Teknik Üniversitesi 'nde 1981 'e kadar asistan olarak görev yaptu Daha sonra doktorasını vererek Türkiye'ye döndü. 1989'daprofesöroldu. 1996'da Yıldız Teknik ÜniversitesiRektörlüğü'ne seçildL Türkiye 'de ilk kez fotogrametrik yöntemle harita üretiminde öncülük yaptu Fotogrametri, uzaktan algılama ve coğrafi bügi sistemi uzmanhk alanlaru Çok sayıda ulusal ve uluslararası yayını var. Yasası yapmak mümkün. Sadece karşılıklı gü- ven. iyi niyet ve diyalog ortamı gerekiyor. -Ama yapılan eskiyanlışlardan dönülmek için girişimler var mı? -Var. Hazırlanacak Yüksek Öğretim Yasası, Türkiye'nin içinde yaşadığı yükseköğretimin sorunlanna yanıt verecek mekanizmalan da beraberinde getırmeli. Ikincisi, Türkiye de ar- tan bir öğrenci talebi var. Her yıl 1.7-1.8 milyon öğrenci üniversite ka- pısına geliyor. Bunun ancak yüzde 10'u üni- versitede örgün öğretimde yerini buluyor. Ge- ri kalanı meslek yüksekokullan ve açık öğre- time giriyor. Buna bağlı olarak liselerimizin performan- sı da fevkalade düşük. Her beş lise mezunun- dan ancak biri üniversiteye girebilecek başa- nyı gösterebiliyor. Demek ki ortaöğretimi dü- zenlemeden üniversite öğrenimi de düzenlene- mez. Önemli bir konu meslek liseleri. Günlük, pratık sorunlanmızın çözümünde meslek lise- leri çok önem taşıyor. Gelişmiş ülkelerde bir liseye giden öğrenci varsa ikuıcisi meslek oku- luna gidiyor. Bugün ara eleman dediğimiz mes- lek lisesi mezunlannı bulabiliyor muyuz? - Bir dalda fazlasıyla bulmuyor muyuz? Yani imamlar ve hatipleri... - Evet. Onlann da nitelikleri tartışılabilır. Ama dediğiniz gibi en çok sayıda meslek lise- si grubunu imam hatip liseleri oluşturuyor. Meslek liseleri sayı olarak yetersiz, ama kali- te olarak daha da yetersiz. Kaliteyı belirleyecek olanlar siyasal parti- lerdir, iktidarlardır. Bu. onlann öncelikleri ara- sına girmelidır. Bir de ikinci olarak meslek li- selerinin sayılan arttınlmalıdır ki normal lise- ler sadece üniversite okumak isteyenlere kal- sın; bunlar birbirine kanşmasın. Bugün mes- lek okullanyla liseler aynı kulvardalar. Bu çok temel bir konu. Aynca biz gençlerimize makul bir süre için- de sınavsız üniversiteye girebilecekleri bir or- tamı yaratmalıyız. Bu yapılmalı ki öğrencile- rimiz Türk yüksek öğrenımine harcanan kay- nak kadar bir kaynağı yurtdışında harcama- sınlar. Bunun dışında dershane sistemini mutlaka ye- niden düzenlemek gerekir. Çünkü biliyorsunuz, artık dershane ortaöğretimin yerine geçti. Ders- hane öğrenciyi sadece üniversite giriş sınavı- na hazırlayan bir yapıya dönüşmüştür. Oysa on- lan özel lise statüsüne getirecek olanaklan ya- ratacak bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmakta- dır. Öğretmen yetlşmlyor - Burada sanıyorum şu temel soruyu sor- makta yarar var: Liselerde öğrencilerimiz açıkça yeterli eğitimi alamadıkları için mi dershanelere gidiyorlar? - Aynen öyle. Çünkü yanş dershanelerde. Ortaöğretim artık sadece yükseköğretime gi- nş aşaması olarak algılanır oldu. Onun bir kül- türel altyapı, gençlerimizin eğitimlerinin önem- li bir aşaması olduğunun bilincini yitirdik. sa- nıyorum. Eğitim bir süreç içinde olur. Bakın, tıka ba- sa üç günlük yemeği bir öğünde yiyemezsiniz. - Yemeğe çalıştığınız zaman kusmaz mısı- nız? - Evet. Bir yılda alacağınız eğitimi bir haf- tada alamazsınız. Özetle, Türkiye'de yükse- köğretime artan bir talep var. Hazırlanacak Yüksek Öğretim Yasası bu talebi karşılayacak mekanizmalan beraberinde getirmelidir. Örne- ğin, 2005 yılında üniversiteye girmek isteyen öğrenci sayısı 2.5 milyon olacaktır. Okullaşma oranı itibanyla bunun yüzde 40'ına karşılık verdiğimizi düşünürsek bu çok düşük olacak- tır. Aynca yükseköğretim sistemimizdeki öğ- retim elemanı ve öğretim üyesi sayısı yetersiz- dır. - Açık oranı nedir? Yüzde 40 kadar açık var. Türkiye öğretmen yetiştırmeyi çok acı biçimde onlarca yıldır ih- mal etti. Öğretmen eğitimde başaktördür. Öğ- retmenin eğitimini iyi yapmazsanız öğrenciyi de iyi yetiştiremezsiniz. Özel okullar vb kaçış yerleri olur. - Aynı biçimde imam hatip liselerine de ka- çış olmadı mı? - Oldu, tabii. Çünkü devlet liseleri daha iyi eğitim verseler gençlerimiz ne özel liselere. ne de imam hatipler gibi meslek liselerine ka- çarlar. Öğretim elemanlığı özendirilmiyor - Hatta imam hatip liseleri meslek lisesi statüsünden çıkanlıp normal lise statüsüne getirilmedi mi? - Evet. tmam hatip mezunlan istedikleri fakültelere girebiliyorlar. Öğretmen yetiştirmemizdeki bu beceriksizliğimiz Cumhuriyetin ilk yıllanndakınin aksine beceriksizlikten de öte büyük bir ihmale dönüşrü. Üniversitelerimizde fidanlık laırutuldu. Araştırma görevlileri bu işin fidanlığı. Bu yıl hiçbir üniversitemiz tek bir araştırma görevlisi bile alamadı. - Ne gerekçeyle? • Kadrolann serbest bırakılmadığı söylendi. Aynca aldıkJan maaş çok düşük. Özetle öğretim elemanlığı, öğretim üyeliği özendirilmiyor. Oysa ülkenin çok daha fazla sayıda öğretim üyesine ihtiyacı var. Çıkacak yeni yasa bunu hedef almaiı. Yurtdışında öğretim üyesi yetiştirme projesi de çok başansız olduğu gibi inanılmaz miktarlarda döviz harcandı. Aynca giden öğretim üyelerinin çoğu ya gittikleri ülkelerde kaldılar ya da dönenler bir daha uyum sağlayamadılar. Çünkü biz gelişmiş ülkelerin araştırma geliştirme projelerini Türkiye gibi yoksul sayılabilecek bir ülkenin kaynağından finanse etmeyi amaçladık. Örneğin genç gitti, uzayla ilgili bir çahşma yaptı. Ama Türkiye'ye dönünce böyle bir alanın olmadığını gördü. Yasa teknolojiyl özendlrsln - Peki ülkemizde, kalkınmada yetişkin insan gücünün ne olması gerektiği konusunda birpolitika var mı? -Ne yazık ki yok. Bilim ve teknoloji için ne kadar kaynak aynlması gerektiğini, önceliğin ne olduğunu bilen yok. O zaman yeni çıkacak olan bu yasanın teknolojiyi özendirecek yapısı olmalı, nitelikli insan gücü yetiştirmeyi de hedeflemeli. Bu, bir siyasi irade işidir diye düşünüyorum. Aynca sanayimiz araştırma ve geliştirmeyi dışardan alıyor. Örnek olarak şunu anlatayım: Insanlanmızı yurtdışına gönderiyoruz; finansmanını biz yapıyoruz. Herhangi bir ülkede araştırma geliştirme çalışması yapıyorlar. Ortaya bir ürün çıkıyor. Bunun patenti, lisansı alınıyor: Türkiye'ye dönüyor. Biz de bunu satın alıp kullanıyoruz. Bu kadar acı bir şey olabilir mi? Kuşkusuz, her şeyi biz yapacak değiliz, ama bu teknolojiyi Türkiye'de üretebilecek altyapıyı oluşturmalıyız. Türkiye'nin aynca sadece deneme mahiyetinde bir bilim merkezi var. Onu üniversitemizin kampusunda kuracağız. Gelişmiş ülkelerde ise böyle bilim merkezleri çok sayıdadır. Üniversitelerin topiumsal sorunlara çözüm üretecek hizmet çeşitliliğini sunabilir bir yapıda olması lazımdır. Yükseköğretimde aynca akademik özgürlük, akademik liyakat, akademik etik. akademik rekabet, akademik hareketlilik, akademik çeşitülik, demokratik katılım gibi normlar vardır. Özetle yeni üniversite yasası evrensel akademik normlan ve yaşadığımız ültenin temel sorunlanna çözüm üretecek mekanizmalan içermelidir. Biz bu çalışmayı Üniversitelerarası Kurul adua kurulmuş birkomisyon olarak yürürmeye çalışıyoruz. Üniversitelerimizden. si%il toplum kuruluşlanmızdan, öğrenci konseylerimizden, TÜBA, TLT3tTAK'tın görüşler istedik. Bu görüşleri topluyoru:. Ayru zamanda bu konuda bilgili olan arkadaşlara da danışıyoruz. Gelen bütün görüşleri değerlendirerek ortaya Türkiye'ye özgü bir yükseköğretim mod<li koyacağız. - Bu çalışmayı tartışmaya açacak \ mısınız? ALKIŞ - Tabii ki açacağız... Bu misyon Üniversitelerarası Kurul'a düştü. Eleştirüe alıyonız. Bu eleştiriler haklı da olabilir. Üniversitelerarası Kurul olarak yasa çalışmasını fiilen biz yapmıyoruz. Biz ; hazu"lık sürecinde koordinasyon oluşturuyoruz. Hükümet ortaya çıkacak bu yasayı benimser, kabul eder, çıkarmak isterse çok mutlu oluruz. Şimdilik çalışmalanmız bu umudu bize veriyor. Ama ileride ne olacağını bilemiyoruz. Gönül ister ki topiumsal katıhmla belki ilk kez üniversitenin kendi yasasını yapabildiği bir çalışmayı toplum da hükümet de değerlendirebilsin. Şimdi biz bu sürecin içindeyiz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle