Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 AĞUSTOS 2003 ÇARŞAMBA
HABERLER
Avukat Vural, 10 bin öğrencinin özel okullara gönderilmesi plamna karşı bakanlık aleyhine dava açtı
ProjeAİHM'den dönerMAHMUTGÜRER
ANKARA - Danıştay'ın iptal kara-
nna karşın, 10 bin yoksul öğrencinin
özel okullarda okutulması projesinin
Tüıkiye'nin Avrupa însan Haldan Mah-
kemesi'nce mahkûm edilmesine yol
açacağı savlandı.
TBMM'den Milli Eğitim Temel Ya-
sası'nda yapılan değişikliğin içine ko-
nularak çıkânlan düzenlemenin, Cum-
hurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tara-
fından onaylanması durumunda
AÎHM'nin, Türkiye'yi "görülmekte
oian bir davanın konusu Ue aynı olan
bir yasa çıkankhğı*' gerekçesiyle mah-
kûm edebileceğine dikkat çekildi. Pro-
jenin iptaJi için Milli Eğitim Bakanlı-
'AKP yargiyi Sİyasetle klSltliyOr' Eğitim-Sen Avukatı Sedat Vural, Milli
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in genelgesini Danıştay'ın iptal etmesine karşın bir
başka yasaya eklenerek TBMM'den geçirilen projenin AÎHM kararlanna aykın
olduğunu bildirdi. AKP'nin anayasal suç işlediğini belirten Vural, "Çalışmanın
altında imzası bulunan bürokratlar da yasalan çiğnediklerini bilsinler" diye konuştu.
ğı aleyhine dava açan Avukat Sedat
Viıral buna gerekçe olarak AİHM'nin
1994 yılında, Yunanistan'da görülmek-
te olan bir davayla ilgili eşzamanh ya-
sa çıkanlması nedeniyle verdiği mah-
kûmiyet karannı gösterdi.
'Anayasal suç'
Avukat Sedat Vural, AKP'nin ana-
yasal suç işlediğini belırtırken "Çahş-
manın aiünda imzası bulunan bürok-
ratlar dayasalan çiğnediklerini büsin-
ler" dedi. Vural, Milli Eğitim Bakam
Hüseyin Çelik'in genelgesini Danış-
tay'ın iptal etmesine karşın, bir başka
yasaya eklenerek TBMM'den geçiri-
len projenin AİHM kararlanna aykın
olduğu bildirdi.
AlHM'in 09.02.1994 tanhinde Yu-
nanistan'ı, "Görülmekte olan bir da-
vanın konusu Ue aynı olan bir yasa ÇH
karmasuu,davava vasa müdahalesi ne-
deniyle, silahiarda eşittik Ukesi bala-
nunda adil nıuhakeme hakknu ihlalet-
tiği gerekçesi ile" tazminat ödemeye
mahkûm ettiği öğrenildi.
Milli Eğitim Bakanlığı'na Eğitim-
Sen adınaprojenin iptali için dava açan
Avukat Sedat Vural, Danıştay 8. Da-
iresi'nin karan iptal etmesinden son-
ra, Danıştay Nöbetçi Heyeti'nin de ba-
kanlığın itirazını reddettiğini anımsa-
tarak "Bu çalışmanın anayasaya ayto-
ÖDP Cenel Baskanı Kozanoğlu.-
Yasafırsat
eşitliğine
aykın
• Eğitim-Sen Genel Başkanı Dinçer'i
ziyaret eden ÖDP lideri Kozanoğlu, özel
ökullara yoksul öğrenci gönderilmesine
ilişkin yasanın sosyal devlet ilkesine aykın
olduğunu belirtti. Kozanoğlu, herkes için
eşit, parasız, kaliteli eğitim olanaklannın
sunulması gerektiğini söyledi.
ANKARA onaylamamasını
(Cumhuriyet Bürosu) - istiyoruz" dedi.
ODP Genel Başkanı Yasanın, anayasanın
Hayri Kozanoğju, sosyal devlet ve eşitlik
yoksul öğrencilerin ilkelerine aykın
devlet tarafından özel olduğunu savunan
okullarda okutulmasını Kozanoğlu, herkes için
öngören yasanın, eşit, parasız, kaliteli
anayasanın sosyal eğitim olanaklannın
devlet ve eşitlik sunulması gerektiğini
ilkelerine aykın söyledi. Dinçer de,
olduğunu belirterek bakanlığın, yoksul
"Cumhurbaşkanı öğrencilerin özel
Ahmet Necdet okullarda
Sezer'in, yoksul okutulmasına yönelik
öğrencilerin özel "ısrarh" tavnnın
okullarda ardında farklı nıyetler
okutulmasını öngören yattığını söyledi. tlgili
yasayı onaylamamasını yasanın TBMM'de
istiyoruz" dedi. büyük tartışmalara yol
Kozanoğlu ve açtığını anımsatan
beraberindeki heyet Dinçer, Sezer'in
dün Eğitim-Sen Genel yasayı
Başkam Alaaddin onaylamamasını
Dinçer'i sendika genel dilediklerini kaydetti.
merkezinde ziyaret Dinçer, Sezer'e
etti. Kozanoğlu, konuya ilişkin bir
burada yaptığı mektup
konuşmada, Eğitim- gönderdiklerini, aynca
Sen'in hükümetin görüşme talebinde de
eğitim politikalanna bulunduklarmı dile
karşı gösterdiği getirdi. Talim ve
duyarlıhğı Terbiye Kurulu'nda
desteklediklerini "büyük bir
belirtti. Danıştay'ın kadrolaşma hareketi"
yoksul öğrencilerin yürütüldüğüne de
özel okullarda değinen Dinçer,
okutulmasına ilişkin çahşanlann günlerdir
genelgenin eylem yaptığını, ancak
yürütmesini bakanlığın konuya
durdurmasmın duyarsız kaldığını
ardından konuya vurguladı. Dinçer,
ilişkin yasal "AKP demokratik,
düzenleme yapıldığına biümseL laik, çağdaş
dikkat çeken eğitimden yana olan
Kozanoğlu, "ÖDP her kesime yönelik
olarak kapsamh bir
Cumhurbaşkanı'nm operasyon
bu yasayı sürdürmektedir'' dedi.
SSK emeklisinin büyük isyanı
Ankara'daki özel bir hastanede yazdırdığı
Oaçlarm Kütahya SSK Hastanesi'nde resmi
reçeteye dönüştürülerek kendisine
verilmemesine sinnienen Hanıdi Özçiftçi,
Türk vatandaşnğuıdan çıkmak için \uHliğe
dilekçe verdL Kütahya'da yaşayan
ve daha önce Süleyman Demirerin
bahçıvanlığını yapüğmı belirten SSK
emeklisi Özçiftçi, Ankara'da
rahatsızlanınca, Özel Güven Hastanesi'nde
muayene oldu. Kendisine 2 ilaç yazılan
Özçiftçi, reçete tutannın 50 mihon lirayı
bulrnası nedeniyle ilaçlannı almadı. !
Kütahya'ya döndüğünde SSK Hastanesi'ne j
başvuran Ozçiftçi'ye doktor, özel bir
hastanede yazdan reçeteyle işlem
yapamayacaklarmı söyledi Buna sinnienen
ve mağdur olduğunu savunan Özçiftçi, SSK
sağhk karnesi ve Ankara'da yazdınüğı
reçetesh le birtikte gittiği Kütahya
VaBliği'ne, Türk vatandaşhğından çıkmak
için dilekçe verdL (Fotoğraf: AA)
ZONGULDAK'TA 1999'DA ÖLDÜRÜLEN SENDÎKACIANILIYOR
Şemsi Denizer unutulmadı
Şemsi Denizer
ZONGULDAK (Cumhuriyet) - Zon-
guldak'ta dört yıl önce evinin önünde öl-
dürülen Genel Maden îşçileri Sendika-
sı (GMİS) Genel Başkanı ve Türk-lş
Genel Sekreteri Şemsi Denizer için bu-
gün kentte çeşitli anma etkınlikleri dü-
zenlenecek.
GMİS yönetimi, yakınlan ve eski ça-
lışma arkadaşlan saat 10.00"da Deni-
zer'in evinin önüne karanfil bırakacak.
Ardından otobüslerle Çaycuma Gökçe-
hatip köyûne gidecek olan yakınlan,
Denizer'in mezannda saygı duruşunda
bulunacak. Kent merkezinde Ulu Cami
ve Gökçehatip Köyü Camii'nde de De-
nizer için mevlit okutulacak. Işçi Pırti-
si II Başkanı Niyazi Işık dün yaptığı ya-
zılı açıklamada, şöyle dedi:
"Denizer'i anmak. bir milli hüküme-
tin kurulması hedefryle enıeği ve vatanı
savunmakiçin mücadeleyürüten,Petrol,
Tekel ve SEKA işçileriyle büieşerek ge-
nel grevi örgütleme göre\ine sanlmak-
or.Baştasendikacdarveişçfleroonak üze-
re bütün milH güçler ortaya koyduğu-
muz hedeflere uygun hareket ederierse
Denizer'ekarşıüzerimizedüşen sorum-
luluğu yerine getiririz."
1990'da maden işçilerinın başlattığı
Ankara yürüyüşüyle adını duyuran De-
nizer, 1992'de Türk-İş Genel Sekreter-
liği'ne seçildi.
n olduğu,bukararlaıiaaçıkçagörümüş-
tür" dedi. AKP'nin çalışmayı MEB
Temel Yasası'nda yaptığı değişikliğin
içine koyduğunu belirten Vural, yasa-
ma ve yürütme organlannın mahke-
me kararlanna uymak zorunda oldu-
ğunu vurguladı. Vural, AKP'nin pro-
jeyi gerçekleştirmek için yasada deği-
şiİdiğe gitmesinin yargı kararlarını bağ-
lamaya çalışmak olduğunu söyledi.
Vural, "İdare geciknıeden yargı ka-
rarlanna uygun işlem tesis etnıek zo-
rundadır. En geç 30 gün içinde karar
uygulanmazsa Ceza Kanunu'nun 228.
maddesi ihlal edilmiş olur" diye ko-
nuştu. Vural, TBMM'de oyçokluğu-
nun bir hukuk devletinde istediğini ya-
pabihne gerekçesi olmadığını söyledi.
Uyum paketi yetmedi
8. Madde
can
yakmayı
sürdürüyor
ANKARA (ANKA) - Türkiye'nin
Avrupa Birliği'ne uyum sağlamak
amacıylajçıkardığı yasalann
uygulanması noktasındaki sorunlar
bitm'ek bilmiyor. AIÜ" iktıdannın
tartışmah bir sürecin ardından
Meclis'ten geçirdiği 6'ncı uyum
paketiyle Terörle Mücadele
Yasası'nın (TMY) 8. maddesi,
kaldınlmış olmasına rağmen bir
kişinin cezalandınlmasına, bir
etkinliğin de yasaklanmasına neden
oldu. Partizan isimli derginin
yazıişleri sorumlusu olan Banş
Açıkel'in, TMY 8'inci maddesinden
lstanbul6No'luDGM'de
yargılandığı dava geçen günlerde
sonuçlandı. Dergide yayımlanan bir
yazı nedeniyle, "devtetin nülleti ile
bölünmez bütünlüğü aleyhine
bölücülük propagandası" yapmak
suçuyla yargılanan Açıkel, 8.
madde uyannca önce 6 ay hapis
cezasına çarptınldı. Açıkel'in
"şahsi ve sosyal durumu ve suçun
işleniş biçimini" dikkate alan DGM,
daha sonra hapis cezasını 187.5
milyon lira para cezasına çevırdi.
Grup Yorum'un Fethiye'de
düzenlemek istediği konser de 8.
madde engeline takılarak
yasaklanmıştı. Fethiye
Kaymakamlığı, organizasyon
şirketine gönderdiği yazıda, "3713
sayui TMY'nin 8'inci maddesine
istinaden" konserin yapılmasına
izin vermediğini bildirmişti.
Kaymakamlığın bu karan üzerine
Aysa Organizasyon, Muğla îdare
Mahkemesi'ne işlemin
yürütmesinin durdurulması davası
açtı. Mahkemenin, 8'inci maddenin
bu konuda uygulanamayacağı
karan üzerine Grup Yorum niyayet
30 Temmuz'da konserini
gerçekleştirebildi. TMY'nin 8'inci
maddesi TBMM'de benimsenen
6'ncı uyum paketi ile kaldınlmıştı.
Paket, önce Meclis'te kabul edilmiş
Cumhurbaşkanı ise bu maddeyi
Meclis'e iade etmişti. Ancak
maddenin yürürlükten
kaldınlmasuıı düzenleyen hüküm
aynen TBMM'den geçirilince
Cumhurbaşkanı yasayı onamak
durumunda kalmıştı. Böylece
TMY'nin "Devletin Bölünmezüğı
Aleyhine Propaganda" başlıklı 8.
maddesi yürürlükten kaldrnldı.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Bayrampaşa Cezaevi, 196O'lı yıl-
larda inşa edildiğinde, "Balkanlar'ın ve
Ortadoğu 'nun " en modern ve en bü-
yük cezaevi olduğu söylenmişti. De-
niz Gezmiş, ilk kez bu cezaevine gi-
rip çıktığında, Bayrampaşa'nınöykü-
lerini ondan dinlemiştik. Bayrampa-
şa Cezaevi, daha sonra birçok tarihi
olaya tanıklık etti. Zaten bizim ülke-
mizin tarihinde cezaevlerinin hep
önemli bir yeri oldu. Aydınını, yazan-
nı, gencini, muhalifini cezaevine koy-
mak bizde bir gelenektir.
Bayrampaşa Cezaevi'ni, ölüm CMTJÇ-
ları döneminde ilk kez içeriden gör-
düm. Benım cezaevi deneyimim da-
ha çok Ankara'daydı. Mamak Aske-
ri Cezaevi, Ankara Ulucanlar Cezaevi,
Ankara Merkez Komutanlığı Ordu Dil
ve Istihbarat Okulu Tutukevi, Istanbul
Paşakapısı Cezaevi, Bursa ETİpi Ce-
zaevi, Bursa özel Tip Cezaevi, görüp
yaşadığım cezaevleri oldu.
Gazete haberine göre, Istanbul Bay-
rampaşa Cezaevi üniversite oluyor-
Cezaevini Üniversiteye Dönüştürmek
muş. Haberi veren gazete, Bayram-
paşa Cezaevi'ni şöyle tanımlıyor: Te-
rör örgütlerinin uzun yıllar eğitim mer-
kezi olarak kullandığı, isyanlann ve
örgüt içi infazlann mekânı... "Bu ce-
zaevinde 19 Aralık 2000 tarihinde vah-
şi bir operasyon yapıldı ve 20'ye ya-
kın tutuklu ve hükümlü güvenlik güç-
lerinin kurşunlanyla öldürüldü. Eğer bu
cezaevi tarif edilecekse bilirkişi ve
savcılık raporlanyla da kanıtlanmış bu
vahşi operasyon belirtilemez miydi?
Neden bütün tarifler, devlet güçleri-
nın tanımlamalarıyla yapılıyor?
Nâzım Hikmet, Aziz Nesin, Meh-
met Ali Aybar ve daha birçok önem-
li aydınımız ve sanatçımız da Sulta-
nahmet Cezaevi'nde yatmışlardı. 0 dö-
nemin gazeteleri de onlar hakkında
ağır, suçlayıcı bir dil kullanmışlar ve
baskıcı sistemi sorgulamak yerine o
sistemin kötülüklerini örtbas eden bir
yayın çizgisi izlemişlerdi. Artık bu di-
li ve yaklaşımı terk etmek gerekmiyor
mu?
Bu ülkede son 15-20 yıl içinde o ka-
dar çok insanımız cezaevlerinde ya-
şamlannı yitirdi ki! Evet bazı sol örgüt-
\er de cezaevinde örgüt içi infazlar
yaptılar. Bunlann savunulacak, kabul
edilecek bir yanı yok. Böyle bir vah-
şetin sol adına yapılması büyük bir
dramdır. Ancak insaf edelim, ceza-
evlerindeki ölümlerin büyük çoğunlu-
ğu vahşi güvenlik operasyonlan sıra-
sında gerçekleştirilmişti.
• • •
Türkiye gibi, sürekli "daha güven-
likli" adı altında siyasi tutuklu ve mah-
kûmları zor koşullara mahkûm eden
sistemler peşınde koşan bir ülkede bir
cezaevinin üniversiteye çevrilmesi an-
lamlıdır. Bu nedenle "Bayrampaşa
Cezaevi üniversite oluyor" haberi be-
ni çok ilgilendiriyor. Aslında ben özel-
likle askeri darbeler döneminde ağır
baskıların uygulandığı, Mamak ve Di-
yarbakır cezaevierinin müze olmasın-
dan yanayım. Bu cezaevlerinde ne-
ler yaşandığını anlatan bir tarih de ya-
zılmalı.
Aynı şey Bayrampaşa Cezaevi için
de yapılabilir. Orada uzun süreli iki
ölüm orucu yapıldı. Çok sayıda genç
insan yaşamını yitirdi. Mafya çeteleri
birbirlerini öldürdüler. Cezaevinden,
dışarıdaki uyuşturucu ticareti örgüt-
lendi. Bir yönüyle cezaevleri bu ülke-
de uygulanan haksızlıklann, dengesiz-
liklerin de en çok yaşandığı yerler ol-
dular.
Uzun yıllannı cezaevinde geçirmiş
birisi olarak, oralarda yapılan haksız-
lıklann, sıradan ve zavallı insanlann ça-
resizliklerinin, cezaevi yönetimleriyle
işbirliği yapan mafya çetelerinin es-
tirdikleri terörün tanığıyım. Eğer süre-
ci tersine çevirebilirsek, cezaevlerini
okula, hastaneye, kültür merkezleri-
ne çevirebilirsek, epeyce mesafe ala-
biliriz demektir.
• • •
Gazetenın haberine göre, Bayram-
paşa Cezaevi üniversiteye döndürü-
iünce, karşılığında başka bir yere ce-
zaevi yapılacakmış. Ancak Istanbul'un
içinde hiç bir semt ve ilçe cezaevinin
kendi semtlerine yapılmasını istemi-
yormuş. örneğin hastanesi ve okulu
olmayan Gaziosmanpaşa'nın Taşo-
luk semtine cezaevi yapılmaya kalkın-
ca halk tepki göstermiş. Imzalar top-
lanmış.
Bayrampaşa Cezaevi'nin üniversi-
teye dönüştürülmesi sembolik bir an-
lam ifade etse de önemli. Türkiye ar-
tık cezaevlerini üniversiteye dönüştü-
recek bir yola girmeli. Bazıları ise hâ-
lâ üniversiteleri cezaevi olarak gör-
meye devam ediyoriar. Bu da bizim
kaderimız.
GLOBALPOLÎTİKÜLTÜR
ERGtN YILDIZOĞLU
ABD Asker İstiyor
AKP lideriiği Bush yönetimiyle arasının bozul-
masından korkarak, ülkesini nedenleri hâlâ açık-
lığa kavuşturulamamış, kapsamı, ekonomik fatu-
rası ve geleceği belirsiz bir savaşa sokmaya ha-
zırianıyor. "ölümden korkarak intihara teşebbüs et-
mek" dedikleri bu olsa gerek.
Varsayımlar
"Irak'a asker gönderelim mi" sorusuna, insani
ve ahlaki değerierden hareketle belki (halen eko-
nominin IMF serumuna bağlı yaşadığım bir an unu-
tarak), "savaşı engelleyemedik bari, sömürgeleş-
tirme sürecini tersine çevirerek Irak halkının yara-
larını sarmak, demokratik bir genel seçimleri ger-
çekleştirmesine yardımcı olmak amacıyla alınan
bir BM karan bağlamında, AB, Rusya, Çin, Hin-
distan gibi ülkelerin de katılımıyla iyi tanımlanmış
birzaman çetelesi ve program dahilinde olacak-
sa, neden olmasın?" diye cevap verilebilirdi.
Ne ki, yukandaki soruya verilen cevaplar insani
ve ahlaki gerekçelerle şu son derecede sakat je-
opolitik varsayımlara dayanıyor: a) ABD bölgede
yeni bir düzen kuracak. b) Saddam yakalanınca
gerilla savaşı bitecek. c) ABD kısa sürede isyanı
bastıracak ve kontrolü ele alacak. Bu varsayımlar-
dan hareketle genellikle şöyle bir saptama yapılı-
yor: "İki yol var. Biri duygusal davranıp olumsuz
tutum almak, diğeri uzun vadeli çıkarlanmızı he-
saplayıp karar vermek", "böylece masayaoturmak"
gerekir... Demek ki evet demekki Türkiye'nin uzun
dönemli çıkarianyla uyum halinde ve Türkiye'nin
oturacağı bir masa var. Bu varsayımlann hiçbiri doğ-
ru değil.
Birincisi, Bush yönetiminin bölgeye ilişkin niye-
ti hâlâ açıklığa kavuşmadı. ABD Kongresi Dış
llişkiler Komisyonu (DİK) bile kendini karanlıkta
bırakılmış hissediyor. New York Times'a göre
Bush'un Bütçe Direktörü Bolton ve Savunma Ba-
kan Yardımcısı Worfowitz, DİK'de, senatörlerin
sorulanna tatmin edici cevaplar verememişler. Bu-
nun üzerine, DİK Başkanı Cumh. Sen. Lugar "Irak'ta
hangi yönde ilehediğimize emin değiliz" derken
bir başka Cumh. senenatör, Wolfowitz'i ve Bush
yönetimini ABD'nin Irak'ta bulunmasının gerekçe-
sini "kitle imha silahlanndan, Saddam'ın 30yıllık
baskı rejimine kaydırmakla" suçlamış. Bolton da
"savaşın maliyeti hakkında bir öngörûde buluna-
madıklannı, çünkü bilmediklerini" söylemiş. Wol-
fovvitz'in "Irak şimdi terorizme karşı savaşın mer-
kezidir" saptamasıysa DİK üyelerine inandıncı gel-
memiş. (29/07)
Masa da mı, liste de mi?
Bush yönetiminin ne yapmak istediği açık değil
ama, Los Angeles Times'a göre Rumsfeld'in
özel asistanı Lavvrence Di Rrta "Bundan sonra sa-
vaşlar belirgin aşamalan olan süreçler biçiminde
değil, daha çok kesintisiz süreçler olarak karşımı-
za çıkacak" "Şu anda içinde bulunduğumuz ge-
lecek budur. Daha sık yaptıkça daha iyi yapaca-
ğız" diyor(18/07). Bush yönetiminin bu yepyeni (4.
Kuşak Savaşlar) sürekli ve deneme yanılma yo-
luyla öğrendiği savaşa Afganistan, Irak pratiklerin-
den hareketle bakınca ışgale, yeniden yapılandır-
maya değil, yıkmaya ve bastırmaya yönelik bir sü-
reç karşısında olduğumuzu görürüz. Bunu Penta-
gon yayınlarında okuduğumuz "istikrarsızlığın
avantajlanna" ilişkin çözümlemelerle birleştirirsek
yukandaki varsayımlardan farklı, (yönetilebilir den-
gelere bağlı, akışkan) bir istikrar(sızlık) hedeflendi-
ğini düşünebiliriz.
Peki, Bush stratejisi başanlı olabilecek mi? Yu-
karıda değindiğimiz sürekli savaş stratejisinin far-
kında olmayan düz ve indirgemeci bir mantık bu
sorunun cevabını "gerilla savaşı Saddam yakala-
nınca bitecek" varsayımıyla bulmaya çalışıyor. Bu
indirgemeci mantığın işgalciye direnişlerin tarihi-
ne ilişkin cehaleti, Araplann iktidarsızlığını varsa-
yan ırkçılığı yanı sıra bir zaafı daha var. Bu dar ka-
fa, Saddam öldürülünce, eski rejime ilişkin son
korkulann da ortadan kalkmasıyla, ilk kez direni-
şin ufkunun demokratik bir Irak hedefine kadar
genişleyebileceğini, böylece Irak halkının işgalden
bir an evvel kurtulma arzusunun güçlenmesiyle
direnişin yeni bir enerji kazanabileceğini göremi-
yor.
Sonuç olarak karşımızda sınırlan belirsiz, istik-
rar amaçladığı çök şüpheli bir sürekli savaş var.
Centre for Startegic and International Studies
direktörü A. Cordesman Vietnam tipi bir 3. Kör-
fez savaşı tehlikesınden söz ediyor (Financial Ti-
mes 31/07). Türkiye'nin bu savaşa girmesi, bir ba-
ğımsızlık mücadelesinde yanlış tarafta saf tutma-
sı bir yana, sürekli kanayan bir yara alması anla-
mına gelecek. Bu yara kanadıkça, dış kaynak ge-
reksinimi daha da artacak, yabancı iradeye diren-
me kapasitesi daha da zayıflayacak. Bu süreçte
bir gün kendini uluslararası ceza mahkemesin-
de sanık sandalyesinde bulması olasılığı da caba-
sı. Sakın sözü edilen "masada" Türkiye'nin adı
misafir listesine değil de "yemek listesine" kon-
maya çalışılıyor olmasın?
Bilgi Yayınevi'nden çıktı
Vural Savaş'ın CHP
kitabı piyasada
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Yargıtay
Onursal Cumhuriyet
Başsavcısı Mıral Savaş'ın
"Atatürk'ün KemikJeri-
ni Sızlatan Parti CHP"
adlı kitabı Bilgi Yayıne-
vi'nce yayımlandı.
Savaş, İdtabının önsö-
züne"Bukitabınbaşhgı-
nı okuyan ve CHP'ye oy
vermeji vazgeçflmez bir
davranışbiçjmi hatinege-
tirmiş nıihonlarca kişi-
nin bana kızacağını biİi-
j'orum. Kitabuıbirbiriye
bağlanüh olan her bölü-
münü okuma sabrmı gös-
teren herkesin bana hak
vereceğini de biliyorum.
Arnksusmam mümkün
değüdi"diye yazdı.
Savaş, "Atatürk'ün
ötümünden sonraemper-
yaüstdevletlerinçokgüç-
lü'etki ajanlan'nuı etki-
sinden bir türlü kurtula-
mayan CHP'nin adım
adırn Atatürkçüçizgiden
uzaklaşnğuu" sa\"undu.
Savaş, önsözde "CHP,
özellikle çok partili ha-
yata geçtiğirrüz günden
bugüne kadar adını adım
Atatürkçüçizgiden uzak-
iaşmasaydı; ne ekonomi-
mizçöker, ne 'karşı dev-
rim' gerçekleşir, ne de
onurlu ve her zaman ge-
leceğe umutla bakan
Türk ıılusu, onursuz bir
hayatyaşamayamahkûm
\« dış güdümlü birüçün-
cü dünya ulusu haline ge-
tirflebflirdi'' görüşünü di-
le getirdi.