04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 AĞUSTOS 2003 ÇARŞAMBA HABERLER Avukat Vural, 10 bin öğrencinin özel okullara gönderilmesi plamna karşı bakanlık aleyhine dava açtı ProjeAİHM'den dönerMAHMUTGÜRER ANKARA - Danıştay'ın iptal kara- nna karşın, 10 bin yoksul öğrencinin özel okullarda okutulması projesinin Tüıkiye'nin Avrupa însan Haldan Mah- kemesi'nce mahkûm edilmesine yol açacağı savlandı. TBMM'den Milli Eğitim Temel Ya- sası'nda yapılan değişikliğin içine ko- nularak çıkânlan düzenlemenin, Cum- hurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tara- fından onaylanması durumunda AÎHM'nin, Türkiye'yi "görülmekte oian bir davanın konusu Ue aynı olan bir yasa çıkankhğı*' gerekçesiyle mah- kûm edebileceğine dikkat çekildi. Pro- jenin iptaJi için Milli Eğitim Bakanlı- 'AKP yargiyi Sİyasetle klSltliyOr' Eğitim-Sen Avukatı Sedat Vural, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in genelgesini Danıştay'ın iptal etmesine karşın bir başka yasaya eklenerek TBMM'den geçirilen projenin AÎHM kararlanna aykın olduğunu bildirdi. AKP'nin anayasal suç işlediğini belirten Vural, "Çalışmanın altında imzası bulunan bürokratlar da yasalan çiğnediklerini bilsinler" diye konuştu. ğı aleyhine dava açan Avukat Sedat Viıral buna gerekçe olarak AİHM'nin 1994 yılında, Yunanistan'da görülmek- te olan bir davayla ilgili eşzamanh ya- sa çıkanlması nedeniyle verdiği mah- kûmiyet karannı gösterdi. 'Anayasal suç' Avukat Sedat Vural, AKP'nin ana- yasal suç işlediğini belırtırken "Çahş- manın aiünda imzası bulunan bürok- ratlar dayasalan çiğnediklerini büsin- ler" dedi. Vural, Milli Eğitim Bakam Hüseyin Çelik'in genelgesini Danış- tay'ın iptal etmesine karşın, bir başka yasaya eklenerek TBMM'den geçiri- len projenin AİHM kararlanna aykın olduğu bildirdi. AlHM'in 09.02.1994 tanhinde Yu- nanistan'ı, "Görülmekte olan bir da- vanın konusu Ue aynı olan bir yasa ÇH karmasuu,davava vasa müdahalesi ne- deniyle, silahiarda eşittik Ukesi bala- nunda adil nıuhakeme hakknu ihlalet- tiği gerekçesi ile" tazminat ödemeye mahkûm ettiği öğrenildi. Milli Eğitim Bakanlığı'na Eğitim- Sen adınaprojenin iptali için dava açan Avukat Sedat Vural, Danıştay 8. Da- iresi'nin karan iptal etmesinden son- ra, Danıştay Nöbetçi Heyeti'nin de ba- kanlığın itirazını reddettiğini anımsa- tarak "Bu çalışmanın anayasaya ayto- ÖDP Cenel Baskanı Kozanoğlu.- Yasafırsat eşitliğine aykın • Eğitim-Sen Genel Başkanı Dinçer'i ziyaret eden ÖDP lideri Kozanoğlu, özel ökullara yoksul öğrenci gönderilmesine ilişkin yasanın sosyal devlet ilkesine aykın olduğunu belirtti. Kozanoğlu, herkes için eşit, parasız, kaliteli eğitim olanaklannın sunulması gerektiğini söyledi. ANKARA onaylamamasını (Cumhuriyet Bürosu) - istiyoruz" dedi. ODP Genel Başkanı Yasanın, anayasanın Hayri Kozanoğju, sosyal devlet ve eşitlik yoksul öğrencilerin ilkelerine aykın devlet tarafından özel olduğunu savunan okullarda okutulmasını Kozanoğlu, herkes için öngören yasanın, eşit, parasız, kaliteli anayasanın sosyal eğitim olanaklannın devlet ve eşitlik sunulması gerektiğini ilkelerine aykın söyledi. Dinçer de, olduğunu belirterek bakanlığın, yoksul "Cumhurbaşkanı öğrencilerin özel Ahmet Necdet okullarda Sezer'in, yoksul okutulmasına yönelik öğrencilerin özel "ısrarh" tavnnın okullarda ardında farklı nıyetler okutulmasını öngören yattığını söyledi. tlgili yasayı onaylamamasını yasanın TBMM'de istiyoruz" dedi. büyük tartışmalara yol Kozanoğlu ve açtığını anımsatan beraberindeki heyet Dinçer, Sezer'in dün Eğitim-Sen Genel yasayı Başkam Alaaddin onaylamamasını Dinçer'i sendika genel dilediklerini kaydetti. merkezinde ziyaret Dinçer, Sezer'e etti. Kozanoğlu, konuya ilişkin bir burada yaptığı mektup konuşmada, Eğitim- gönderdiklerini, aynca Sen'in hükümetin görüşme talebinde de eğitim politikalanna bulunduklarmı dile karşı gösterdiği getirdi. Talim ve duyarlıhğı Terbiye Kurulu'nda desteklediklerini "büyük bir belirtti. Danıştay'ın kadrolaşma hareketi" yoksul öğrencilerin yürütüldüğüne de özel okullarda değinen Dinçer, okutulmasına ilişkin çahşanlann günlerdir genelgenin eylem yaptığını, ancak yürütmesini bakanlığın konuya durdurmasmın duyarsız kaldığını ardından konuya vurguladı. Dinçer, ilişkin yasal "AKP demokratik, düzenleme yapıldığına biümseL laik, çağdaş dikkat çeken eğitimden yana olan Kozanoğlu, "ÖDP her kesime yönelik olarak kapsamh bir Cumhurbaşkanı'nm operasyon bu yasayı sürdürmektedir'' dedi. SSK emeklisinin büyük isyanı Ankara'daki özel bir hastanede yazdırdığı Oaçlarm Kütahya SSK Hastanesi'nde resmi reçeteye dönüştürülerek kendisine verilmemesine sinnienen Hanıdi Özçiftçi, Türk vatandaşnğuıdan çıkmak için \uHliğe dilekçe verdL Kütahya'da yaşayan ve daha önce Süleyman Demirerin bahçıvanlığını yapüğmı belirten SSK emeklisi Özçiftçi, Ankara'da rahatsızlanınca, Özel Güven Hastanesi'nde muayene oldu. Kendisine 2 ilaç yazılan Özçiftçi, reçete tutannın 50 mihon lirayı bulrnası nedeniyle ilaçlannı almadı. ! Kütahya'ya döndüğünde SSK Hastanesi'ne j başvuran Ozçiftçi'ye doktor, özel bir hastanede yazdan reçeteyle işlem yapamayacaklarmı söyledi Buna sinnienen ve mağdur olduğunu savunan Özçiftçi, SSK sağhk karnesi ve Ankara'da yazdınüğı reçetesh le birtikte gittiği Kütahya VaBliği'ne, Türk vatandaşhğından çıkmak için dilekçe verdL (Fotoğraf: AA) ZONGULDAK'TA 1999'DA ÖLDÜRÜLEN SENDÎKACIANILIYOR Şemsi Denizer unutulmadı Şemsi Denizer ZONGULDAK (Cumhuriyet) - Zon- guldak'ta dört yıl önce evinin önünde öl- dürülen Genel Maden îşçileri Sendika- sı (GMİS) Genel Başkanı ve Türk-lş Genel Sekreteri Şemsi Denizer için bu- gün kentte çeşitli anma etkınlikleri dü- zenlenecek. GMİS yönetimi, yakınlan ve eski ça- lışma arkadaşlan saat 10.00"da Deni- zer'in evinin önüne karanfil bırakacak. Ardından otobüslerle Çaycuma Gökçe- hatip köyûne gidecek olan yakınlan, Denizer'in mezannda saygı duruşunda bulunacak. Kent merkezinde Ulu Cami ve Gökçehatip Köyü Camii'nde de De- nizer için mevlit okutulacak. Işçi Pırti- si II Başkanı Niyazi Işık dün yaptığı ya- zılı açıklamada, şöyle dedi: "Denizer'i anmak. bir milli hüküme- tin kurulması hedefryle enıeği ve vatanı savunmakiçin mücadeleyürüten,Petrol, Tekel ve SEKA işçileriyle büieşerek ge- nel grevi örgütleme göre\ine sanlmak- or.Baştasendikacdarveişçfleroonak üze- re bütün milH güçler ortaya koyduğu- muz hedeflere uygun hareket ederierse Denizer'ekarşıüzerimizedüşen sorum- luluğu yerine getiririz." 1990'da maden işçilerinın başlattığı Ankara yürüyüşüyle adını duyuran De- nizer, 1992'de Türk-İş Genel Sekreter- liği'ne seçildi. n olduğu,bukararlaıiaaçıkçagörümüş- tür" dedi. AKP'nin çalışmayı MEB Temel Yasası'nda yaptığı değişikliğin içine koyduğunu belirten Vural, yasa- ma ve yürütme organlannın mahke- me kararlanna uymak zorunda oldu- ğunu vurguladı. Vural, AKP'nin pro- jeyi gerçekleştirmek için yasada deği- şiİdiğe gitmesinin yargı kararlarını bağ- lamaya çalışmak olduğunu söyledi. Vural, "İdare geciknıeden yargı ka- rarlanna uygun işlem tesis etnıek zo- rundadır. En geç 30 gün içinde karar uygulanmazsa Ceza Kanunu'nun 228. maddesi ihlal edilmiş olur" diye ko- nuştu. Vural, TBMM'de oyçokluğu- nun bir hukuk devletinde istediğini ya- pabihne gerekçesi olmadığını söyledi. Uyum paketi yetmedi 8. Madde can yakmayı sürdürüyor ANKARA (ANKA) - Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne uyum sağlamak amacıylajçıkardığı yasalann uygulanması noktasındaki sorunlar bitm'ek bilmiyor. AIÜ" iktıdannın tartışmah bir sürecin ardından Meclis'ten geçirdiği 6'ncı uyum paketiyle Terörle Mücadele Yasası'nın (TMY) 8. maddesi, kaldınlmış olmasına rağmen bir kişinin cezalandınlmasına, bir etkinliğin de yasaklanmasına neden oldu. Partizan isimli derginin yazıişleri sorumlusu olan Banş Açıkel'in, TMY 8'inci maddesinden lstanbul6No'luDGM'de yargılandığı dava geçen günlerde sonuçlandı. Dergide yayımlanan bir yazı nedeniyle, "devtetin nülleti ile bölünmez bütünlüğü aleyhine bölücülük propagandası" yapmak suçuyla yargılanan Açıkel, 8. madde uyannca önce 6 ay hapis cezasına çarptınldı. Açıkel'in "şahsi ve sosyal durumu ve suçun işleniş biçimini" dikkate alan DGM, daha sonra hapis cezasını 187.5 milyon lira para cezasına çevırdi. Grup Yorum'un Fethiye'de düzenlemek istediği konser de 8. madde engeline takılarak yasaklanmıştı. Fethiye Kaymakamlığı, organizasyon şirketine gönderdiği yazıda, "3713 sayui TMY'nin 8'inci maddesine istinaden" konserin yapılmasına izin vermediğini bildirmişti. Kaymakamlığın bu karan üzerine Aysa Organizasyon, Muğla îdare Mahkemesi'ne işlemin yürütmesinin durdurulması davası açtı. Mahkemenin, 8'inci maddenin bu konuda uygulanamayacağı karan üzerine Grup Yorum niyayet 30 Temmuz'da konserini gerçekleştirebildi. TMY'nin 8'inci maddesi TBMM'de benimsenen 6'ncı uyum paketi ile kaldınlmıştı. Paket, önce Meclis'te kabul edilmiş Cumhurbaşkanı ise bu maddeyi Meclis'e iade etmişti. Ancak maddenin yürürlükten kaldınlmasuıı düzenleyen hüküm aynen TBMM'den geçirilince Cumhurbaşkanı yasayı onamak durumunda kalmıştı. Böylece TMY'nin "Devletin Bölünmezüğı Aleyhine Propaganda" başlıklı 8. maddesi yürürlükten kaldrnldı. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Bayrampaşa Cezaevi, 196O'lı yıl- larda inşa edildiğinde, "Balkanlar'ın ve Ortadoğu 'nun " en modern ve en bü- yük cezaevi olduğu söylenmişti. De- niz Gezmiş, ilk kez bu cezaevine gi- rip çıktığında, Bayrampaşa'nınöykü- lerini ondan dinlemiştik. Bayrampa- şa Cezaevi, daha sonra birçok tarihi olaya tanıklık etti. Zaten bizim ülke- mizin tarihinde cezaevlerinin hep önemli bir yeri oldu. Aydınını, yazan- nı, gencini, muhalifini cezaevine koy- mak bizde bir gelenektir. Bayrampaşa Cezaevi'ni, ölüm CMTJÇ- ları döneminde ilk kez içeriden gör- düm. Benım cezaevi deneyimim da- ha çok Ankara'daydı. Mamak Aske- ri Cezaevi, Ankara Ulucanlar Cezaevi, Ankara Merkez Komutanlığı Ordu Dil ve Istihbarat Okulu Tutukevi, Istanbul Paşakapısı Cezaevi, Bursa ETİpi Ce- zaevi, Bursa özel Tip Cezaevi, görüp yaşadığım cezaevleri oldu. Gazete haberine göre, Istanbul Bay- rampaşa Cezaevi üniversite oluyor- Cezaevini Üniversiteye Dönüştürmek muş. Haberi veren gazete, Bayram- paşa Cezaevi'ni şöyle tanımlıyor: Te- rör örgütlerinin uzun yıllar eğitim mer- kezi olarak kullandığı, isyanlann ve örgüt içi infazlann mekânı... "Bu ce- zaevinde 19 Aralık 2000 tarihinde vah- şi bir operasyon yapıldı ve 20'ye ya- kın tutuklu ve hükümlü güvenlik güç- lerinin kurşunlanyla öldürüldü. Eğer bu cezaevi tarif edilecekse bilirkişi ve savcılık raporlanyla da kanıtlanmış bu vahşi operasyon belirtilemez miydi? Neden bütün tarifler, devlet güçleri- nın tanımlamalarıyla yapılıyor? Nâzım Hikmet, Aziz Nesin, Meh- met Ali Aybar ve daha birçok önem- li aydınımız ve sanatçımız da Sulta- nahmet Cezaevi'nde yatmışlardı. 0 dö- nemin gazeteleri de onlar hakkında ağır, suçlayıcı bir dil kullanmışlar ve baskıcı sistemi sorgulamak yerine o sistemin kötülüklerini örtbas eden bir yayın çizgisi izlemişlerdi. Artık bu di- li ve yaklaşımı terk etmek gerekmiyor mu? Bu ülkede son 15-20 yıl içinde o ka- dar çok insanımız cezaevlerinde ya- şamlannı yitirdi ki! Evet bazı sol örgüt- \er de cezaevinde örgüt içi infazlar yaptılar. Bunlann savunulacak, kabul edilecek bir yanı yok. Böyle bir vah- şetin sol adına yapılması büyük bir dramdır. Ancak insaf edelim, ceza- evlerindeki ölümlerin büyük çoğunlu- ğu vahşi güvenlik operasyonlan sıra- sında gerçekleştirilmişti. • • • Türkiye gibi, sürekli "daha güven- likli" adı altında siyasi tutuklu ve mah- kûmları zor koşullara mahkûm eden sistemler peşınde koşan bir ülkede bir cezaevinin üniversiteye çevrilmesi an- lamlıdır. Bu nedenle "Bayrampaşa Cezaevi üniversite oluyor" haberi be- ni çok ilgilendiriyor. Aslında ben özel- likle askeri darbeler döneminde ağır baskıların uygulandığı, Mamak ve Di- yarbakır cezaevierinin müze olmasın- dan yanayım. Bu cezaevlerinde ne- ler yaşandığını anlatan bir tarih de ya- zılmalı. Aynı şey Bayrampaşa Cezaevi için de yapılabilir. Orada uzun süreli iki ölüm orucu yapıldı. Çok sayıda genç insan yaşamını yitirdi. Mafya çeteleri birbirlerini öldürdüler. Cezaevinden, dışarıdaki uyuşturucu ticareti örgüt- lendi. Bir yönüyle cezaevleri bu ülke- de uygulanan haksızlıklann, dengesiz- liklerin de en çok yaşandığı yerler ol- dular. Uzun yıllannı cezaevinde geçirmiş birisi olarak, oralarda yapılan haksız- lıklann, sıradan ve zavallı insanlann ça- resizliklerinin, cezaevi yönetimleriyle işbirliği yapan mafya çetelerinin es- tirdikleri terörün tanığıyım. Eğer süre- ci tersine çevirebilirsek, cezaevlerini okula, hastaneye, kültür merkezleri- ne çevirebilirsek, epeyce mesafe ala- biliriz demektir. • • • Gazetenın haberine göre, Bayram- paşa Cezaevi üniversiteye döndürü- iünce, karşılığında başka bir yere ce- zaevi yapılacakmış. Ancak Istanbul'un içinde hiç bir semt ve ilçe cezaevinin kendi semtlerine yapılmasını istemi- yormuş. örneğin hastanesi ve okulu olmayan Gaziosmanpaşa'nın Taşo- luk semtine cezaevi yapılmaya kalkın- ca halk tepki göstermiş. Imzalar top- lanmış. Bayrampaşa Cezaevi'nin üniversi- teye dönüştürülmesi sembolik bir an- lam ifade etse de önemli. Türkiye ar- tık cezaevlerini üniversiteye dönüştü- recek bir yola girmeli. Bazıları ise hâ- lâ üniversiteleri cezaevi olarak gör- meye devam ediyoriar. Bu da bizim kaderimız. GLOBALPOLÎTİKÜLTÜR ERGtN YILDIZOĞLU ABD Asker İstiyor AKP lideriiği Bush yönetimiyle arasının bozul- masından korkarak, ülkesini nedenleri hâlâ açık- lığa kavuşturulamamış, kapsamı, ekonomik fatu- rası ve geleceği belirsiz bir savaşa sokmaya ha- zırianıyor. "ölümden korkarak intihara teşebbüs et- mek" dedikleri bu olsa gerek. Varsayımlar "Irak'a asker gönderelim mi" sorusuna, insani ve ahlaki değerierden hareketle belki (halen eko- nominin IMF serumuna bağlı yaşadığım bir an unu- tarak), "savaşı engelleyemedik bari, sömürgeleş- tirme sürecini tersine çevirerek Irak halkının yara- larını sarmak, demokratik bir genel seçimleri ger- çekleştirmesine yardımcı olmak amacıyla alınan bir BM karan bağlamında, AB, Rusya, Çin, Hin- distan gibi ülkelerin de katılımıyla iyi tanımlanmış birzaman çetelesi ve program dahilinde olacak- sa, neden olmasın?" diye cevap verilebilirdi. Ne ki, yukandaki soruya verilen cevaplar insani ve ahlaki gerekçelerle şu son derecede sakat je- opolitik varsayımlara dayanıyor: a) ABD bölgede yeni bir düzen kuracak. b) Saddam yakalanınca gerilla savaşı bitecek. c) ABD kısa sürede isyanı bastıracak ve kontrolü ele alacak. Bu varsayımlar- dan hareketle genellikle şöyle bir saptama yapılı- yor: "İki yol var. Biri duygusal davranıp olumsuz tutum almak, diğeri uzun vadeli çıkarlanmızı he- saplayıp karar vermek", "böylece masayaoturmak" gerekir... Demek ki evet demekki Türkiye'nin uzun dönemli çıkarianyla uyum halinde ve Türkiye'nin oturacağı bir masa var. Bu varsayımlann hiçbiri doğ- ru değil. Birincisi, Bush yönetiminin bölgeye ilişkin niye- ti hâlâ açıklığa kavuşmadı. ABD Kongresi Dış llişkiler Komisyonu (DİK) bile kendini karanlıkta bırakılmış hissediyor. New York Times'a göre Bush'un Bütçe Direktörü Bolton ve Savunma Ba- kan Yardımcısı Worfowitz, DİK'de, senatörlerin sorulanna tatmin edici cevaplar verememişler. Bu- nun üzerine, DİK Başkanı Cumh. Sen. Lugar "Irak'ta hangi yönde ilehediğimize emin değiliz" derken bir başka Cumh. senenatör, Wolfowitz'i ve Bush yönetimini ABD'nin Irak'ta bulunmasının gerekçe- sini "kitle imha silahlanndan, Saddam'ın 30yıllık baskı rejimine kaydırmakla" suçlamış. Bolton da "savaşın maliyeti hakkında bir öngörûde buluna- madıklannı, çünkü bilmediklerini" söylemiş. Wol- fovvitz'in "Irak şimdi terorizme karşı savaşın mer- kezidir" saptamasıysa DİK üyelerine inandıncı gel- memiş. (29/07) Masa da mı, liste de mi? Bush yönetiminin ne yapmak istediği açık değil ama, Los Angeles Times'a göre Rumsfeld'in özel asistanı Lavvrence Di Rrta "Bundan sonra sa- vaşlar belirgin aşamalan olan süreçler biçiminde değil, daha çok kesintisiz süreçler olarak karşımı- za çıkacak" "Şu anda içinde bulunduğumuz ge- lecek budur. Daha sık yaptıkça daha iyi yapaca- ğız" diyor(18/07). Bush yönetiminin bu yepyeni (4. Kuşak Savaşlar) sürekli ve deneme yanılma yo- luyla öğrendiği savaşa Afganistan, Irak pratiklerin- den hareketle bakınca ışgale, yeniden yapılandır- maya değil, yıkmaya ve bastırmaya yönelik bir sü- reç karşısında olduğumuzu görürüz. Bunu Penta- gon yayınlarında okuduğumuz "istikrarsızlığın avantajlanna" ilişkin çözümlemelerle birleştirirsek yukandaki varsayımlardan farklı, (yönetilebilir den- gelere bağlı, akışkan) bir istikrar(sızlık) hedeflendi- ğini düşünebiliriz. Peki, Bush stratejisi başanlı olabilecek mi? Yu- karıda değindiğimiz sürekli savaş stratejisinin far- kında olmayan düz ve indirgemeci bir mantık bu sorunun cevabını "gerilla savaşı Saddam yakala- nınca bitecek" varsayımıyla bulmaya çalışıyor. Bu indirgemeci mantığın işgalciye direnişlerin tarihi- ne ilişkin cehaleti, Araplann iktidarsızlığını varsa- yan ırkçılığı yanı sıra bir zaafı daha var. Bu dar ka- fa, Saddam öldürülünce, eski rejime ilişkin son korkulann da ortadan kalkmasıyla, ilk kez direni- şin ufkunun demokratik bir Irak hedefine kadar genişleyebileceğini, böylece Irak halkının işgalden bir an evvel kurtulma arzusunun güçlenmesiyle direnişin yeni bir enerji kazanabileceğini göremi- yor. Sonuç olarak karşımızda sınırlan belirsiz, istik- rar amaçladığı çök şüpheli bir sürekli savaş var. Centre for Startegic and International Studies direktörü A. Cordesman Vietnam tipi bir 3. Kör- fez savaşı tehlikesınden söz ediyor (Financial Ti- mes 31/07). Türkiye'nin bu savaşa girmesi, bir ba- ğımsızlık mücadelesinde yanlış tarafta saf tutma- sı bir yana, sürekli kanayan bir yara alması anla- mına gelecek. Bu yara kanadıkça, dış kaynak ge- reksinimi daha da artacak, yabancı iradeye diren- me kapasitesi daha da zayıflayacak. Bu süreçte bir gün kendini uluslararası ceza mahkemesin- de sanık sandalyesinde bulması olasılığı da caba- sı. Sakın sözü edilen "masada" Türkiye'nin adı misafir listesine değil de "yemek listesine" kon- maya çalışılıyor olmasın? Bilgi Yayınevi'nden çıktı Vural Savaş'ın CHP kitabı piyasada ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Mıral Savaş'ın "Atatürk'ün KemikJeri- ni Sızlatan Parti CHP" adlı kitabı Bilgi Yayıne- vi'nce yayımlandı. Savaş, İdtabının önsö- züne"Bukitabınbaşhgı- nı okuyan ve CHP'ye oy vermeji vazgeçflmez bir davranışbiçjmi hatinege- tirmiş nıihonlarca kişi- nin bana kızacağını biİi- j'orum. Kitabuıbirbiriye bağlanüh olan her bölü- münü okuma sabrmı gös- teren herkesin bana hak vereceğini de biliyorum. Arnksusmam mümkün değüdi"diye yazdı. Savaş, "Atatürk'ün ötümünden sonraemper- yaüstdevletlerinçokgüç- lü'etki ajanlan'nuı etki- sinden bir türlü kurtula- mayan CHP'nin adım adırn Atatürkçüçizgiden uzaklaşnğuu" sa\"undu. Savaş, önsözde "CHP, özellikle çok partili ha- yata geçtiğirrüz günden bugüne kadar adını adım Atatürkçüçizgiden uzak- iaşmasaydı; ne ekonomi- mizçöker, ne 'karşı dev- rim' gerçekleşir, ne de onurlu ve her zaman ge- leceğe umutla bakan Türk ıılusu, onursuz bir hayatyaşamayamahkûm \« dış güdümlü birüçün- cü dünya ulusu haline ge- tirflebflirdi'' görüşünü di- le getirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle