27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 AĞUSTOS 2003 PAZAR CUMHURİYET SAYFA J\_ UJ_^1 LJ1\ [email protected] 15 KULE CANBAZI SUNAYAKEV Oyuncak itfaiyenin hüznü rarih 11 Ocak 1994... Yargıç, Makbule Çi- men'den, eşi Ne- simi Çimen'le birlikte 34 in- sanı diri diri yakan katilleri teşhis etmesini ister... Sı- vas'ta insanlık tarihinin en büyük, en acı katliamlann- dan birini gerçekleştirenle- rin yüzlerinde gezinir bir sü- re Makbule Çimen'in gözle- ri... Ve mahkeme salonunda acılı kadının şu sözleri yan- kılanır: "Şu anda herhangi bir genci gösteremem. Emin değilim. Vicdanım sızlar!..' Planlı bir saldırı' Uğur Mumcu Sıvas katli- amını göremedi ama eğer yaşasaydı, Kahramanmaraş katliamı sonrasında kaleme aldığı 25 Aralık 1978 tarih- li yazısından farkh şeyler yazmazdı: "Bu, planlı ve örgütlü bir saldırıdır. Çev- re illerden Kahramanma- raş'a getirtilen katil çetele- rine belli adresler gönde- rilnıiş, noktası ve virgülü- ne kadar hesaplanan bir plan yürürlüğe konmuş- tur. Kin tohumları ekip, kan çiçekleri büyütenlerin yarattıkları olaydır Kah- ramanmaraş katliamı... Direnme hakkından söz edip, 'Mılli direnme hakkı doğmuştur' diye bildiriler yayımlayanlann eseridir Kahramanmaraş'ta akıtı- lan kanlar.." Nuh Ömer Çetinay, 111 insanın katledildiği olaylan "Kanrevanmaraş" adlı şi- ir kitabında sunar bizlere. Dizeler arasında, şiddet içe- ren oyuncaklar da vardır: Maraş 'ta çocuk tahtadan kılıç ve şemsiye telinden oklarla büyür 7 erkek çünkü kavgadan kalmayarasını açıpgöstermek hüneridir. Kahramanmaraş katli- ammdan sonra, Süleyman Demirel unutulmaz bir açık- lamayapar: "Bana sağcılar ve milliyetçiler cinayet işli- yor dedirtemezsiniz.." Sivas'ta can pazarı 2 Temmuz 1993 günü, Sı- vas'taki Madımak Oteli'ni ateşe veren güruhu oluştur- mak için de, kentte bildiriler dağıtılır, civar kentlerden otobüslerle taraftar (insan diyemiyorum!) getirilir. Ge- lenler "sağ" ve "milliyet- çi" partilerin, örgütlerin üyeleridir. Katliamın Aziz Nesin'eyönelikbirtepkiol- madığı, planlı bir eylem ol- duğu da atılan şu sloganlar- dan açıkça anlaşılmaktadır: "Cumhuriyeti burada kurduk burada yıkaca- ğız!.. Yaşasın şeriat!.. Kah- rolsun laiklik!.." Dışarda gözünü kan bürü- müş caniler bağınrlarken, otelin merdivenlerinde can pazan yaşanır. Saatler ilerle- miş ve Ankara'yla yapılan telefon görüşmesinde duyu- lan "Merak etmeyin" telki- ni yerini kaygıya bırakmış- tm Güruh, kendilerine engel olunmamasmdan cesaret alarak, otelde kınlmadık cam bırakmaz. O kadar taşı nereden mi buldular? Şans bu ya, Sıvas Belediyesi "kaldırım yapmak için" otelin önüne parke taşı yığ- mıştır!.. Ne denir, Allah'ın işi işte!.. DöneminBelediye Başkanı Temel Karamolla- oğlu da halkı yatıştırmak amacıyla "Gazanız müba- rek olsun" diye başlayan bir konuşma yapmıştır zaten! Sonra... Sonrası, ya Allah'ın işi ya da şeytanın! Otele yapılan saldınlan uzaktan çeken bir kamera- nın kaydettiği ses, hiç çık- maz kulaklanmdan:"Yakın lan, yakın!"... Ses, kalaba- lığın gerisinde kalmış bir yobaza ait. Otelin taşlanma- sı canavar ruhunu tatmin et- memiş olacak ki, bağırarak "akıl" veriyor öndekilere: "Yakın lan, yakın!.." 'Ben onlara vuramam' Dışarda bunlar yaşanılır- ken otelin içinde neler ol- maktadır? Şair Ali Yûce, eşinin kendisini koruması için uzattığı çıtayı bir köşe- ye atar... Şair Behçet Aysan da elindeki çubuğu bırakır- ken şunlan söyler yanında- kilere: "Saldırganlargenç, ben onlara vuramam." Otelin bir ateş topuna dönmesi bile kendine getir- mez saldırganlan. Alevlerin dilleri tüm oteli yutarken bi- le "Allahuekber" diye tek- bir getirirler. Otele dört ay- n yoldan gelen itfaiye ara- balannın birinin bile yaklaş- masına izin verilmez. Belleğimden hiç silinme- yen bu görüntüleri anımsa- dıkça düşünürüm: Güruh arasında bir tek kişi yok muydu, çocukluğunda oyuncak itfaiye arabasıyla oynayan, can kurtarmak için siren sesleri çıkararak yan- gm yerine koşan? Hepsi de mi oyuncak tüfekler, taban- calar, kıhçlarla oynayarak büyüdü bunlann? Sevgi Özel'in, Uğur Mumcu'nun hayatını anlat- tığı "Uğur Olsun" adlı ki- tabuıı açıyorum bir kez da- ha... Ve şu paragrafa sığını- yorum: "Uğur'a alınan kırmızı itfaiye arabasında büyüklerin bile gözü kal- mıştı, onun sevinci ise gö- rülmeye değerdi. Ama hiç- bir oyunu, hiçbir oyuncağı bir başına oynamak iste- mediğinden, itfaiye araba- sı üç-beş gün içinde kom- şu çocuklarının hoyrat el- lerinde bozulmuştu. Birer de tahta tüfek almıştı Şi- nasi Bey oğlanlara, ama sevmediler. Orda burda süründü durdu tüfekler. Şinasi Bey bir daha oyun- cak silah almadı, onlar da böyle bir istekte bulunma- dı." Gökyüzünün avlusunda Ölen 35 insandan biri olan Behçet Aysan'ın, Ankara'da- ki muayenehanesine giden arkadaşlan, şairin kapıya iliştirdiği şu notu bulurlar: "Yanm saat sonra dönece- ğim." Behçet Aysan şimdi, şiirde yazdığı avluda oturuyor: getirirdim getirebilsem ah, -avlusunda çocukların korkmadan oynadığı- lalelerle donanmış simli birgökyüzü. Koray Kaya'run oyuncak- ları ise yıllardır odasında bekliyor kendisini... Ama o hiç gelmeyecek artık... Çün- kü, 16 yaşındaki ablası Me- nekşe ile birlikte Sıvas'ta ya- kılan 12 yaşmdaki Kaya, gökyüzünün avlusunda, ağa- beyi Behçet Aysan'a baka- rak gülümsüyor ve oyuncak itfaiye arabasıyla oynuyor... ENİ BİR DERGİ: PİCUS Yazarlam okiırlara yaklaşbrac ak Kültür Servisi - Epsilon Yayıncılık tarafindan edebiyat dünyasına kazandınlan Picus'un ilk sayısı gazete bayilerindeki yerini aldı. Ayda bir yayımlanacak dergi, Latium'un en eski krallarından ünlü bilimci Picus'un, Roma mitolojisinde 'ağaçkakan' anlamına gelen adını taşıyor. Edebiyat ağırlıklı olduğu göze çarpan dergi. müzik, sinema, tiyatro gibi diğer sanat dallanna da yer veriyor. Çizgi roman, sahaf, mekân gibi bölümlerle farklı altbaşlıklann oluşturulduğu Picus'un genel yayın yönetmeni Berran Tözer. "Yazarları, okura yaklaştıran" bir dergi olarak tanımlanan Picus'un, ilk sayısında bu nedenle Murathan Mungan'ı röportaj verirken değil, röportaj yaparken, Tuna Kiremitçi'yi evdeki haliyle ve Latife Tekin'i de yemek pişirirken görüyoruz. Yazarlann özel yaşantılanna farklı bir bakış açısıyla yaklaşan dergide yeni çıkan kitaplann tanıtımına da geniş bir yer veriliyor. Aynca '2002 yılının en'leri' başhklı soruşturmayla edebiyat dünyasuıın ünlü isimlerinin belirlediği en iyi ve en kötü kitaplar da derginin ilginç haberleri arasında. 'Çeviri Üstüne' bölümünde Sırma Köksal'ın ayın en iyi ve en kötü çevirileri üstüne yazılmış geniş bir yazısı var. Emre Gönen 'Kederli Münekkit' köşesinde kitap eleştirisi yaparken, Necati Sönmez'ın hazırladığı sinema bölümünde gösterimdeki filmler değerlendiriliyor. Gülenay Börekçi'nin hazırladığı 'Türkiye'de Polisiye'dosyasında Ahmet Ümit, Celil Oker, Ayşe Akdeniz, Cenk Eden, Murat Soner, Esmehan Aykol gibi polisiye yazarlannın görüşlerine yer verilen dosyada Türk polisiyesinin altın çağını yaşadığı sonucuna vanlıyor. Dosya ile paralel giden ve Hüseyin Boysan'ın hazırladığı 'Dünyada yeni polisiye akımlar' başhklı yazı, 'Gülün Adı' ile başlayan ve bugün oldukça ilgi gören 'tarihi polisiye' kitaplan üzerine geniş bir bilgi sunuyor. Dergi, her ay edebiyattan sinemaya, müzikten tiyatroya ünlü bir sanatçıyı mercek altına alacağı 'Vip Özel' bölümünde ise Tennessee Willams'ı ağırlıyor. Enka Film Cünlerl 5 Ağustos'ta başlıyor Açık havada sinema keyfi Etkinliğin ilk filmi Rob Marshaü'ın yönettiği. Cat- herine Zeta-Jones, Renee Zellweger, Richard Ge- re ve Queen Larifah'ın rol aldığı 'Chicago'. Kültür Servisi - Enka Vakfı bünyesinde etkinliklerini sürdüren Enka Kültür ve Sanat, ağustos ayı boyunca, geçen yılın büyük beğeni kazanan filmlerini gösterecek. Enka Açıkhava Tiyatrosu'ndaki ilk film gösteriminde 5 Ağustos'ta saat 21.15'te'Chicago' müzikali izlenecek. Ardnıdan 7 Ağustos'ta Spike Lee'nin yönettiği, Edward Norton, Philip Seymour Hoffman, Barry Pepper ve Rosario Dawson'ın başrollerini paylaştıklan '25. Saat' gösterilecek. Donald Petrie'nin yönettiği 'Bir Erkek 10 Günde Nasü Kaybedilir' ise 12 Ağustos'ta seyirciyle buluşacak. Nuri Bilge Ceylan'ın ulusal ve uluslararası festivallerden ödüllerle dönen 'Uzak' filmi 14 Ağustos'ta gösterimde olacak. îspanyol yönetmen Pedro Almodovar'ın bu yıl en iyi yabancı film Oscar'ı alan filmi 'Konuş Onunla' 19 Ağustos'ta, Peter Segal'in yönettiği 'Asabiyim' 21 Ağustos'ta, Spike Jonze'un yönettiği 'Tersyüz' ise 26 Ağustos'ta izlenebilecek. Enka Film Günleri 28 Ağustos'ta 'Benim Cici Silahım' fihniyle son bulacak. Film gösterim ücretleri 5 rm'lyon lira olarak belirlendi. (0 212 276 22 14-15/209) Sergi 12 Eylül 'e dek GümüşlükEksilia 'da Kırk kutu hrkyorum Kültür Servisi - Bodrum'da yaşayan 40 sanatçının, tahta bir kutuyu yorumlayarak oluşturduklan sergi Epsilon Sanat Galerisi'nde sergilendikten sonra. şimdi de 12 Eylül'e kadar Gümüşlük Eklisia'da izleyiciyle buluşuyor. Tekstil, resim, heykel, grafik, sinema, fotoğraf, seramik, takı gibi değişik disiplinlerin bir arada sunulduğu sergi, birbirlerinden farklı yorumlan bir araya getiriyor. Aynı ölçülerde hazırlanmış kurular 40 sanatçıya dağıtılarak onlann özgün yorumlanyla başkalaşan kutulardan oluşan sergiye katılan sanatçılardan bazılan Ali Atmaca, Emel Şahinkaya, Bettina Franckenberg, Ayla Eriş, Ümit Nalbantoğlu, Leyla Özalp ve Filiz Tokcan. Seyirciyle interaktif bir ilişkinin kurulduğu sergide, kutuları açmadan, düğmelerine basmadan içindeki sürprizler görülemiyor. Bodrum'da bulunamayanlar sergiyi www.40kutu.40yorum.com adresinde görebilirler. (Gümüşlük Eklisia Tel. 0 252 394 3648) ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Bin Yılın En Büyük Talanı...Kimi zaman yaşanan bir faciayı anlatmakta, an- lamakta sözler yetersiz kalıyor. Arkeolog Gül Pul- han'la yaptığım (Cumhuriyet'te 1 ve 2 Ağustos'ta yayımlanan) söyleşi boyunca içimde hep bu duy- gu vardı. Irak'taki kültürel, tarihsel, bilimsel kayıp daha yeni yeni ortaya çıkmaya başlıyor. Insanlığın yedi bin yıllık ortak mirasının uğradığı talan ve yıkımla ilgili, yeni bulgular, yeni sayılar, yeni saptamalar be- lirlendikçe facianın boyutları büyüyor. Gül Pul- han'ın açıklamaları, ilk kez belirlenen kimi gerçek- leri ayrıntılarıyla ortaya koyuyordu: Hasar, yıkım, kayıp ve zarar, sanılanın çok daha üstündeydi. Düşlenemeyecek boyuttaydı. Ve asla geri dönüşü olmayan, asla yerine konamayacak bir yıkım, bir kayıptı bu. "Independent" gazetesinin Ortadoğu temsilci- si, yazar Robert Fisk, antik Sümer kentlerinin yok edilmesini, Fransız arkeologların deyişiyle "Son binyılın en büyükarkeolojikyıkımı" diye nitelendi- riyor. Yalnız Mezopotamya'nın değil, insanlığın yedi bin yıllık birikimi talan edilmişti, talan ve yağma hâ- lâ sürüyordu. Ve Irak'ın "kurtanalan" bunun hiç mi hiç farkın- da değildi, önemsemıyordu ya da umursamıyor- du. Sümer ve Asur eserleri, dünyanın belli başlı mü- ze, galeri ve koleksiyoncularının arasında elden ele dolaşadursun, bu arada dünyanın birçok ye- rinde ABD yönetiminin "askeri harekâttan" değil- se bile, salt bu "İnsanlık Suçu"ndan yargılanması ve cezalandırılması gerektiği inancı egemen. Ve bunun için çalışmalar yapılıyor. Gül Pulhan'la söyleşiden sonra ikimizin de ya- nıtsız kalan soruları vardı. Türkiye yıllarca eski eser kaçakçılığından çok acı çekmiş, buna karşı savaş vermiş bir ülke. Ken- di topraklarından kaçırılan eserleri, belli başlı mü- zelerden geri alabilmek için amansız bir mücade- le verdi. Eski Kültür Bakanlan Fikri Sağlar ve Is- temihan Talay dönemlerinde, bu mücadeleye ya- kından tanık oldum. Bugün çok kritik bir durumdayız. Irak'ta eski es- er yağması sürdüğüne göre ve yurtdışındaki alı- cılar hazır beklediğine göre, bu trafiğin Irak'la sı- nırı olan ülkelerden geçtiği ve geçeceği malum. Acaba buna karşı biz ne yapıyoruz? Yani resmi düzeyde ne yapılıyor? Türkiye, bu suça iştirak et- memek için ne gibi önlemler aldı? Gümrük kapıla- rına ne gibi talimatlar verildi? CIA, FBI, Interpol'dan tutun, Batı'nın tüm istih- barat örgütleri, gizli servisleri facianın yalnız poli- siye yanıyla ilgilenseler bile en azından Bağdat Müzesi'nden çalınanları geri döndürmek için se- ferber olmuş durumda (Kayıp 10 bin 500 eserden 1344'ü af yoluyla iade edildi; 1591 'i üç ayn ülke- deki baskınlarda ele geçti.) Acaba Türkiye'de MİT ve Emniyet bu konularda uyarıldı mı? Herhangi bir çalışma yapıldı mı? Türkiye bu konuda Irak'la, Batı ülkeleriyle ileti- şim ve işbirliği içinde mi? Bütün bu sorulan Kültür Bakanı (özürdilerim, Tu- rizm ve Kültür Bakanı) Erkan Mumcu'nun ve Içiş- leri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun yanıtlamasını is- terdim. Mutlak vardır söyleyecekleri. Mezopotamya bizim topraklarımızda başladığı için değil yalnızca kaygım... Işgal kuvvetlerinin önemsemez, umursamaz tavrını paylaşmak, in- sanlık suçuna ortak olmaktan başka bir şey değil. e-posta: zeynep ı zeyneporal.com Faks:0212 25716 50 Pompei felaketi sinemada • LOS ANGELES (AFP) - 2000 yıl önce Vezüv yanardağının püskürdüğü lavlarla kent halkının çoğunluğunun yaşamnıı yitirdiği Pompei'nin öyküsü beyazperdeye taşınacak. Bugüne dek arkeolojik açıdan olduğu kadar insanlığın yaşadığı en büyük doğal felaketlerden biriyle karşılaşan kent olarak ilgi çekmiş olan Pompei'nin öyküsünün anlatıldığı fihnin yönetmeni ise Yves Simoneu. Önümüzdeki yıl gösterime girmesi tasarlanan fihnin yapuncıhğını da Grace Jacops ile Simoneu yapacak. Uluslararası yapım için yönetmen ve ekibinin oyuncu belirleme çahşmalan sürüyor. Fihnin, bugüne dek televizyon için yaptığı 'Nüremberg' gibi ^ belgesellerle tanuıan yönetmen için bir dönüm noktası olacağı belirtiliyor. Albrecht Diirer sergiyle anılıyor • NÜREMBERG (AFP) - Almanya'nın Nüremberg kentı, 1471 yılında bu kentte doğan ressam Albrecht Dürer'i anmak üzere hazırlanan farklı bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Kentin merkezinde, 2500 metrekarelik pazar yerine, yeşilin dört değişik tonunda 7000 plastik tavşan yerleştirildi. Çağdaş sanatın önemli isimlerinden Prof. Ottmar Hoerl tarafından hazırlanan 'Tavşandan Geniş Bir Yama', Duerer'in 'Çimenden Geniş Bir Yama' ve 'Genç Bir Tavşan' adlı yapıtlanna gönderme niteliği taşıyor. Sergi 17 Ağustos'ta sona erecek. Handan İpekçi oyuncu arıyor • Kültür Servisi - Handan İpekçi, yönetmenliğini yapacağı 'Güvercin Karakterli Kadın' adlı filmde başrollerden birini oynamak üzere 12-15 yaşlan arasında, yetenekli ve güzel genç kız adaylan anyor. Yeni fihnin çekimleri 2004 yıluıın iUcbahannda gerçekleşecek. (0 212 542 73 29) BUGÜN • HARBİYE AÇIKHAVA TİYATROSU'nda 21,00'de Büle«U)rtaçgU konseri. (0 216 454 15 55) "* • AYA tRİNt'de Jery Grotovvski ve Thomas Richards Çalışma Merkezi'nin 'Kesişen Yolların Izinde' adlı projesi kapsamında, 21.00de 'KalanSon Nefes' ve 23.30'da 'Ikiz: Yaratım Sürecinde Bir Aksiyon' gösterileri. (0 212 522 02 02) 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle