Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 AĞUSTOS 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
ROPORTAJ
Köprülü Kanyon 'un üstünde, Toroslar'ın zirvesinde, 20 bin asker çıkaran gizemli bir antikyerleşim
D E N I Z S û M
dsnssonio3Btiunyetcsm.tr'
Selge: Savaşçüannkenti
M
anavgat'ın arkasında
uzanan puslu dağlann
içindeki Köprülü
Kanyon gende kahr
kalniaz, rengi solmuş
trafiklevhasında"Sdge"yazıyor.. Ha-
fif bir rampanın ardından, zikzak şek-
liyle keskın \ırajlan gösteren uyan lev-
halan başlıyor... Levhalardan bin ge-
ride kalırken öteki geliyor... Rampa
dikleşıyor... Levhalar sıklaşıyor... Yol
zikzak olmaktan çıkıp "dik" ve bite-
viye "zik" halini alıyor...
Sürüsünden aynlmış keçiler, yol ke-
nanndaki kayalann üstünde sekiyor...
Çam ormanının içinde yükseldikçe,
Köprü Çay'ın yatağı daha da küçülü-
yor...
Bu yolda gaz pedalına biraz daha
basılsa Toroslar'dan aşağıya kartallar
gibi süzülmek ve fakat sonunda bin
metreden dibe çakılmak işten değil...
Aşağıdaki Köprülü Kanyon, şimdıler-
de raftingı ile ne kadar ünlüyse birkaç
yıla kadar Selge'ye doğru bu tepelerde
yamaç paraşütü ile o kadar ünlenebi-
lir...
Burası, antik çağda Pisidia adıyla
biliniyor... Bugüne uyarlamak gerekır-
se, Antalya'nın kuzeyinden Burdur ve
Isparta'ya kadar olan dağlıkbölge... An-
tik çağdan önce Hıtitler'deki adı ise Pi-
tassa... Pisıdıa sözcüğünün altı kazın-
dığında "reçmetiormaıT yani "çamor-
manT çıkıyor...
Rampadaki sayısız virajın sonunda
asfalt yol toprağa dönüşüp küçük bir
düzlüğe çıkıyor...
İsa'dan öncekl 2 bin yıl
Küçük düzlük, bir çanağın dıbi..
Taş kalıntılar, Selge antık kentınin,
çanağın kenarlanna doğru uzandığını
gösteriyor... Selge'den birkaç bin yıl
sonra kurulan Altınkaya köyü ise an-
tik kalıntılann içinde duruyor...
Dağın tepesinde kent kurmak da ne-
yin nesi sorusu, köyün varlığı ile an-
lamını yitiriyor...
Selge'nın bir Hitit kenti olma olası-
lığı yüksek... Ancak ilk yerleşimin Dor
göçleri sırasında İsa'dan önceki 2 bin
yılda olduğu varsayılıyor.. İkinci büyük
yerleşım ıçın İsa'dan önceki 7. yüzyıl-
dan söz edilıyor... Bilinen ise, Selge'nin
Pisidia bölgesinde kendi madeni para-
sını basan ilk kent olduğu ve o sıra ta-
rihin İsa'dan önceki 5. yüzyılı göster-
diği oluyor... Ne var kı iki tarafında
güreşçi figürlerinin bulunduğu gümüş
paralardaki yazılar, Luvi dilini çağnş-
nnyor ki, bu da yine Hititler'in bölge-
deki köklerine işaret edıyor...
Selge'nin kahnhlanna doğru yürü-
mek için Altınkaya köyüne girer gir-
mez, çevrenizi çocuklar sanyor... Her
çocuk, "turist rehbercüiğr oynuyor...
Amaciddi...
Hemen öne düşüp, yol boyu Sel-
ge'nin tarihine ılişkin ezberledikleri
kalıplan peş peşe sıralıyorlar...
Pednellssos savaşı
Kentin ayakta yan yanya duran ve
en görkemli yapısı tiyatrosu... Düşün-
mesi bile zor; dağın başında 9 bin ki-
şilik tiyatro... Fakat Selgelilerin asıl
oyunculuğu savaş alanlannda... Kav-
gacı ve savaşçı yanlan daha ağır bası-
yor... Pisidia bölgesinde saldırmadık-
lan kent yok gibi...
Tarihin tozlu sayfalan arasında İsa'dan
önceki 218 yılı Öne çıkıyor...
Kalıntılann arasında dolaşırken düş
kurmak gerekiyor... Şimdinin bu yal-
nız kenrinde o sıra,
20 bin askerlik bir
ordu bulunuyor...
Selge ordusu, şim-
dilerde izi buluna-
mayan ama 40-50
kilometre yakınla-
nnda olduğu sanı-
lan Pednelissos
kentıru kuşatıyor...
Pednelissos halkı
Selefki Kralı III.
Antiochos'un yö-
rede bulunan am-
cası Achaios'tan
yardım istiyor...
Achaios, 6 bin 500
askerle birlıkte ge-
nerallerinden Gars-
yeris'ıgönderiyor...
Bununüzerine Sel-
geliler, Pisidia bölgesindeki ana geçit-
leri tutuyor... Garsyeris, Burdur'un Bu-
cak ilçesi yakınlannda olduğu varsa-
yılan Kretopolis'e geldiğinde geçitle-
rin tutulduğunu öğrenip geri dönüyor...
Selgelilerde geçitleri bırakıyor... Bu-
nun üzerine Garsyeris, geri dönüp Kre-
topolis üzerinden Perge'ye iniyor ve
Pamfilya bölgesinde yeni kuvvetler
topluyor... Pamfilya kentleri, Selge'nin
düşmanı...
Bu arada, kuşatma altındaki Pedne-
lissos'ta açlık baş gösteriyor... Garsye-
ris, buğday yüklü çuvallar içinde 200
adamını şehre sokmayı deniyorama Sel-
geliler, askerleri yakalıyor... Bu başa-
n üzerine Selgeliler, Pednelıssos'taki
kuşatmada küçük bir kuvvet bırakıp
Garsyeris'in üzerine yürüyor... Garsye-
ris geri çekilmek zorunda kalıyor, hat-
ta köşeye sıkışıyor... Ne var ki Garsye-
ris'in süvarileri arkadan saldınp sava-
şın seyrini değiştiriyor... Selgeliler da-
ğılıyor. Pednelissos halkı da kentte ka-
s.
lan az sayıdaki Selge kuvvetini püskür-
tüyor... Selgeliler yaklaşık 10 bin ka-
yıp veriyor; kalanlar Selge'ye kaçma-
yaçalışıyor...
Logbasls'ln Ihanetl
Bu kez Garsyeris, geçitleri tutarak ka-
çan Selge ordusunu durduruyor... Sel-
geliler, kentin soylulanndan Logba-
sis'i elçi olarak Garsyeris'e gönderip
banş istiyor... Ancak, Logbasis, halkı-
na ihanet ederek şehri Garsyeris'e tes-
lim ediyor... Derken kralın amcası Ac-
haios, Selge'ye geliyor... Kralın amca-
sı, işbirlikçi Logbasis'le yeni bir hile-
nin içıne girdiğinde Selge halkı topla-
nıp önce Logbasis'in evine saldınyor,
oğullannı ve bütün adamlannı öldürü-
yor, sonra işgalcilerle savaşa tutuşu-
yor ve kenti kan gölüne çeviriyor... Ac-
haios, vergisini alsa da Selgelilerle ba-
nş yapmak ve kente özgürlüğünü ver-
mek zorunda kalıyor...
Selgeliler her ne
kadar savaşçı bir
yapıdaysa da yeri
geldiğinde politik
davranmayı bili-
yor...îsa'dan önce-
ki 4. yüzyılda Bü-
yük İskender, Ana-
dolu'dan geçerken
hemen bir elçi yol-
layıp dostluk kuru-
yorlar, İskender'in
ordusuna yol göste-
riyorlar...Özetleiş-
lerini biliyorlar!
Yine İsa'dan ön-
ceki 4. yüzyıldakı
coğrafyacı Strabon,
Selge'nin meyve
bahçelerinden, ge-
niş otlaklanndan ve
'elge, bir
zamanlar
Toroslar 'ın arka
yüzündeki
Pisidia
bölgesinin en
savaşçı kentiydi.
Şimdi Altınkaya
köyünün içinde
bir ören yeri.
Köyün inekleri
tarihin gölgesine
sığınıyor...
ormanlanndan söz ediyor... Kentin zey-
tin, şarap, bitki köklerinden ılaç ve
esans üretriğini anlatıyor... Selge, var-
lıklı bir kent olarak anılıyor...
Bugün ise Selge'nin kalıntılan ara-
sındaki Altınkaya köyü, dar alanda ta-
nm ve dağlık alanda hayvancılık yap-
maya çalışarak nafakasını ancak çıka-
rabiliyor... Köye adını verenkayadaki
altın nerede kimse bilmiyor! Rehber-
liğe soyunan küçük çocukiar da antik
kalıntılar arasındakı "gönülhı" gezin-
tinin sonunda yüklü bir bahşişe hak
kazanmak için günümüzdeki fakirliği
açıkça söylüyor... Köyden aynlırken
ıncik boncuk ve örgü işi satmaya çalı-
şan kadmlar ise en "otantik" halleriy-
le bıri beşe pazarlıyor...
İsa'dan 25 yıl önce, Selge bağımsız-
lığını yitirip kısa bir dönem için Gala-
tia Krallığı'na bağlanıyor... Ardından
Roma dönemi başlıyor.. Selge, özgür
ve federe bir kent devleti olarak Roma
împaratorluğu ile arasını iyi tutuyor...
Roma'nın ardından Bizans geliyor...
Selge'nin adı Zerk oluyor... îsa'dan
sonraki 4. yüzyılda İskandinavya'dan
kopup gelen Gotlar, Anadolu'yu tala-
na başlayıp 399'da Selge'ye de saldı-
nyor... Ne var ki Selge, düşmanı geri
püskürterek savaşçı geleneğini yitir-
mediğini gösteriyor...
Kalıntılann kırıntıları
Selge'yi çevreleyen üç tepenin üze-
rinde uzayıp giden surlardan ve yak-
laşık 100 metrede bir yükselen kule-
lerden günümüze ancak taş kalıntılar
yansıyor...
Bir zamanlar yedi kapıdan girilen
kentin yüzyıllar içinde "taşh tarla"ya
dönüşmüş yollannda kınk sütunlaryer-
deyatıyor...
Toroslar'ın zirvesindeki beş kapıh
tiyatro, sahne bsmı çökse de zamana
direniyor...
Zamana direnemeyen stadyumun ise
ancak oturma yerleri ile toprağın altın-
dan birkabartı olarak kendini belli edi-
yor... Tiyatronun toprakla dolan kapı-
lanndan birinin içinde inekler yaüyor...
Kazanılan zaferlerin stadyumdaki
yazıtlan gün yüzüne çıkmayı bekli-
yor... Zeus'a adandığı öngörülen tapı-
nağın tepelerden birinde olduğu sanı-
lıyor... Sütunlu caddenin, hamamın,
agoranın, bazilikanın yerleri kalıntıla-
nn kınntılanndan yola çıkılarak belir-
lenmeye çalışılıyor... Çünkü Selge'de
henüz arkeolojik kazı yapıknıyor...
Selge, yıkıldığı gibi duruyor!
Zaman, Selge'yi yıkıyor...
Tarihine yeniden kavuşma çalışmasmın değerini arttırdığı semtte kaçak restorasyon ve yapılaşma engellenemiyor
Rantiye gözünii Balat^a diktiİstanbul Haber Servisi - İstanbul'un 1985'te
UNESCO tarafından "Dünya Kültür ve Doğa
ıMirasını Koruma Sözleşmesi''ne dahil edılmesın-
den sonra Fatih Belediyesi'nin gerçekleştirdiği
"Balat-Fener Rehabilitasyon Projes" ile Balat
semti kaybettiği tarihine yeniden ka\-uşturulma-
ya çalışılıyor. Bölgede emlak satın alan semtin
yeni sahiplerinintt
kaçakrestoras\x)n''yaparak ev-
lenn tarihi dokusunu bozduğu iddia ediliyor. Pro-
je kapsamında ev hanımlan için el ışi atölyeleri
ve çocuklara okul sonrası eğitim verılmesı plan-
lanırken. uyuşturucu konusunda da semt insan-
lannı bilinçlendirmeye çalışacak eğitıci birimler
oluşturulmak isteniyor.
Halıç'in temizlenmesi ve semtin restorasyonu-
nun yapılması, semttekı emlak değerlerini de her
geçen gün arttınyor. Balat-Fener Kültür Derne-
ği Başİcanı Hüsejin Mo\it, " Burada 40-50 bin
dolara ev alıp bu evleri 500 bin dolara sarma>a ça-
hşıyoriar. Bunlan alan yeni sahipleri ise Anıtlar
Kurulu'ndan izin almalan gerekirken, izin alma-
dan kaçak restorasyon yapıp e\lerin tarihi doku-
sunu bozuyor" diye konuştu. Movit. bazı emlak-
çılann ve yasadışı yoldan emlakçılık yapanlann
"Evleriniz boşaldiacak" diye spekülasyon yara-
\ıp cenazevi kalduıyorduk İnsanlar birbirine o
kadar güvenirdi ki, hiç kimse kapısuıı kilitlemez-
di" diye konuştu. Balat'ta uzun yıllardır pastane-
cilik yapan Mustafa Güçlü ise "KiKseleri, cami-
lcri ve türbeleriyle her tarafi tarih buranın. Bu-
raya çok daha önceden bakım yapılması gerekir-
j Jjalat-Fener KültürDerneği Başkanı Hüseyin Movit, bazı emlakçılann veyasadışıyoldan j
I emlakçılıkyapanlann "Evleriniz boşaltılacak" diye spekülasyonyaratamkyoksıd halbn j
elindeU evleri değerinin altındafiyatlardan satın ahnaya çalıştığını söylüyor.
tarak yoksul halkın elindeki evleri değerinin al-
tında fiyatlardan satın almaya çalıştığını belırt-
ti. Semtte manavlık yapan David Behar, 60 yıl-
lık Balatlı. Behar, "Geçmişte burada yaşayan bir-
çok Yahudi \arduparasıoianlargitti, kalanlarkal-
dı. Eskiden biri öldüğünde aramızda para topla-
di" diye konuştu. Kaptan Asteri tarafindan 1890
yılında kurulduktan sonra HıristoDuo'dis tarafan-
dm işletılen Agora Meyhanesi, yaşayan tarihiy-
le Balat'ın simgelennden bir dığen. Harap hal-
de olan Agora'yı satın alan gazetecı Ersin Kal-
kan, meyhanenin eski sahibi HLTSÜ) Duh'dis'in ge-
ri dönerek ölene kadar meyhanenin işletmecili-
ğini yapacağını anlatarak "Bina\ı restore edip es-
ki havasmayeniden kavuşturmayı amaçh\orum"
diye konuştu.
Haliç'in güneyinde Fener ve Ayvansaray ara-
sında yer alan Balat, ismini eski Yunanca'da "sa-
ray yeri" anlamına gelen "Palation" kelimesin-
den alıyor. Yahudi, Rum, Ermeni ve Türk kültü-
rüne ait pek çok tarihi eseri banndıran Balat, do-
ğal bir müze görüntüsüyle geçmişe tanıklık edi-
yor. Balat'ta uzun yıllar yaşayıp kültürlerini bu-
raya aktaran Yahudilerin büyük bölümünün
1948'de kurulan İsraü'e, Rumlann ise 1955'de-
kı "6-7 Eylül olaylan" ve 1960 ihtilalinden son-
ra Yunanistan'a göç etmeleriyle semtin yapısın-
da bozulmalar da başladı. Semtin simgesi hali-
ne gelen ve tarihi değeri olan iki üç kath cumba-
lı evlerde bugün Türkiye'nin çeşitli yerlerinden
göç eden gelir seviyesi düşük ailejer yaşıyor.
GEÇMİŞTEN
GELECEĞE
ORHAN ERİNÇ
Iraklılar Ne Diyor?
Irak konusunda Amerika Birleşik Devletleri'nin
(ABD) yengeliğine güvenip kendi kendimize gelin-
güvey olmaya çalıştığımız gün geçtikçe belirgin-
leşiyor.
Yenge dedikse amca, dayı, erkek kardeş eşi gi-
bi sıhriyetten dogan biryakınlığı belirtmek isteme-
dik. "Sam amca" söyleminden kaynaklanan ve
iktidar yöneticilerinin bu nedenle aralanndaki iliş-
kinin akrabalık düzeyinde olduğunu sandıklan yak-
laşımdan da söz etmiyoruz.
Türkçe Sözlük (Türk Dil Kurumu) benim murad
ettiğim yengeyi şöyle tanımlıyor: "Düğünde geli-
ne kılavuzluk eden kadın"
• • •
Anımsanacağı gibi siyasal iktidar, daha iktidarı
hayal ederken çıktıklan Amerika gezilerinde veril-
miş olan sözler nedeniyle medya gruplarındaki
destekçilerinin de katkısıyla Irak'a asker gönder-
me konusunda geçerli bir yöntem arıyor.
Kuzey Irak'ta yuvalanan bölücü terör örgütüne
karşı yürütülen savaşımda zorunlu olarak Türk Si-
lahlı Kuvvetleri'nin sınırı aşmasına karşı çıkan
ABD'nin bu kez Irak'a Türk askeri istemesinin ne-
denleri apaçık ortada.
Bunakarşın "Türkiye'nin büyükçıkahan"gerek-
çesine sığınılarak "ABD'ye kalkan olmak" girişimi-
nin geleceği pek parlak görünmüyor.
öncelikle Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekil-
leri içinde, yeni bir tezkerenin Türkiye Büyük Mil-
let Meclisi'nden geçmesine sıcak bakmayanlann
sayılarının azımsanmayacak bir düzeyde olduğu
anlaşılıyor.
Bununla kalsa, yanı karşı çıkanlaryalnızca bizim-
kilerolsaneyse...
Irak'ta Türk askerinin gelmesine karşı çıkan Arap-
lar da azımsanmayacak sayıda.
Hani, Irak halkının nabzını yoklamak için Irak'a
bir resmi heyet gönderdik ya...
Boşuna göndermişiz.
Çünkü Irak halkının en yetkili temsilcilerinden bi-
ri olan ve Sünnilerin otorite mercii Heyet-ül Üle-
ma'nın (Alimler Heyeti) Başkanı Prof. Dr. Muham-
med el Kubeysi Istanbul'da.
Dün sabah düzenlediği ve Anadolu Ajansı tara-
fından öğle üzeri haberi geçilen basın toplantısın-
da söyledikleri, bizimkilerin umutlarını kıracak bir
nitelik taşıyor.
Işte Prof. Dr. Kubeysi'nin sözlerinden birparag-
raf:
"ABD, Irak'tan çekilme takvimi verirse ve Irak
kendi iç güvenliğini sağlayamazsa o zaman Bir-
leşmiş Milletler (BM) gözetimi altında çokuluslu bir
güç içinde Türkiye'nin asker göndermesi müza-
kere edilebilir. Bu şart ve durum dışında hiçbirşe-
kilde Türk askerinin Irak'a gelmesini, işgalkuvvet-
lerine kalkan olmasını kabul edemeyiz."
Buyrun bakalım...
Sünniler böyle düşündüğüne göre varın Şiilerin
ne diyeceğini düşünün.
Orgeneral Çetin Doğan'ın konuşmasını eleşti-
renler, o konuşmanın üzerinden daha neredeyse
48 saat geçmemişken doğrulanmasına ne diye-
cekler.
Olasıdır ki kızacaklardır ama, işin içine din de ka-
nştığından kızgınlıklannı bu kez belli etmemeye
özen göstereceklerdir.
Bekleyelim bakalım...
oerinc@cumhuriyet.com.tr.
Kazılar yeniden başladı
Agorayazıtian bir
dönemeışıktutuyor
• Kent içinde yer alan sayılı antik
kentler arasında bulunan Smyrna
Agorası'nda 60 yıl sonra başlayan
kazılarda alçı üzerine çizilmiş grafitiler
bulundu. Agora'da bulunan grafitilerin
Roma dönemine ait olduğu açıklandı.
lZMtR(Cumhuriyet
Ege Bürosu)- Dünya-
nın kent içinde yer alan
sayılı antik yerleşimle-
ri arasında yer alan
Smyrna Agorası'nda
bulunan yazıtlarda ken-
tin günlük yaşamından
izler sunulduğu bildiril-
di. Çarpık yapılaşma
nedeniyle uzun yıllar-
dır göz önünden uzak-
laşan bölge için hazır-
lanan "Agora ve Çev-
resi Koruma GeKştir-
meveYaşatmaProjesi"
uygulamasıyla 60 yıl
sonra tekrar başlayan
kazılarda, alçı üzerine
çizilmiş grafıtilerle kar-
şılaşıldı.
İzmir Büyükşehir
Belediyesi, İzmir İl
Kültür Müdürlüğü ve
Arkeoloji Müzesi Mü-
dürlüğü işbirliğiyle ya-
şama geçirilen projey-
le bulunan grafitilerde
halk yaşamınm anlatıl-
dığı kaydedıldı. Fransa
Milli Araştırma Mer-
kezi Müdürü Prof. Dr.
Thomas Drewbear,
Agora'nın Smyrna'nın
tek çarşısı olduğunu be-
lirterek, "Kazılarda,
he\ keller, \azıtlar, cam
parçalar, kandiller, ça-
nak çömlek, sikkeler,
mozaik, çok farkh mi-
mari eserlerve alçı üze-
rine çizilmiş grafitiler
bulduk. Kazılar sıra-
sında bulunan grafıti-
lerde ait se\i\ede yaşa-
mını sürdüren halkın
yaşayışlarmı anlattık-
lannı tespit ettik. Gra-
fitilerde halk spor, sağ-
hk, aşk konularmda çe-
şitli bilgilersunnıuş. Or-
neğin gençler beğendik-
leri sporculann karika-
türierini basit bir anla-
ümla çizmiş. Sevdikle-
ri kızlann adlannı yaz-
mışlar, gemi figürleri
yapmışlar" dedı.
Agora'da bulunan
grafitilerin Roma dö-
nemine ait olduğunu
açıklayan Prof. Dr.
Drewbear, "Bu grafiti-
ler millattan sonra 1. ve
2. \üz>illara ait. Alçı
üzerinemürekkepleçi-
zilmiş eserler. O dönem-
de üst se\i>edeki insan-
lar, yöneticiler, zengin-
terin hejiielleriyapüır-
ken halkta kendini bu
yolla anlatmış. Ancak
bugün bulduğumuz
grafitiler alçı üzerine
çizilmiş olduğu için kml-
ma ve zedelenme
olasıbklan çok fazla Bu
nedenle onları özel tut-
kallarla yaptşünyoruz"
diye koauştu. t