27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 AĞUSTOS 2003 SALI HABERLER DOVYADABUGUN ALt SİRMEN Altınoluk'tan Yaşama Saygı Çağrısı Yeşil ile mavinin coşkuyla kucaklaştığı, geçmiş ile bugünün sarmaş dolaş olduğu Kaz Dağlan etek- leri beni her zaman heyecanlandırmıştır. Ama tıpkı Akdeniz kıyılanna olduğu gibi, Ege'ye de her gidişimde, betonla boğulmakta olan yeşil ile mavi görüntüleri, coşkumu solduran bir hüzün ve öfke doğruyor bende. Bu hafta sonunu, Yaşama Saygı Kültür ve Sa- nat Festivali'ne katılmak üzere Ida'nın eteklerinde- ki Altınoluk'ta geçirdim. Hemen akla gelerı soaı şu: - Hem yeşili ve maviyi betonla boğacaksın, hem denizi kirietecek, geçmişi hoyratçayokedeceksin hem de yaşama saygı çağrısı yapacaksın, hak re- va mı bu? Soru doğrudur. Hele hele, Edremit'ten AJtınoluk'a boş kırk bin konut olduğu, dolulann da büyük bölümünün yıl- da en fazla bir ay kullanıldığı düşünülürse... Ama sorunun muhatabı, herhalde, göreve gel- diği dokuz yıldan bu yana, hiçbir yeni yerleşim böl- gesi izni vermeyen Artınoluk Belediye Başkanı Is- mailAynur değil. Bu yüzdendir ki, yaşama saygısızlığın beton ka- dar somut bir hale geldiği günümüz Türkiyesi kı- yılan içinde, yaşama saygı çağnsının, bu çağnya önce kendi uyan Altınoluk'tan çıkması hem yerin- de hem de daha bir anlamlı. • • • Cuma günü Çınaraltı Çay Bahçesi'nde kalaba- lık ve katılımcı bir izleyici topluluğu önünde yapı- lan Yaşama Saygı Paneli 'nde yaşama saygıyı ken- di hayatının ana ilkesi haline getirmekle kalmayıp, aynı zamanda, kurduğu ve başkanı olduğu örgüt- le (Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği) somut- laştıran Türkan Saylan, toplumumuzda az bulu- nan uzlaşma kültürünün altını çiziyor ve dinleyici- leri, özellikle de gençleri uzlaşmaya çağınyordu. Altınoluklular dokuz yıldır uzlaşma kültürünün güzel örneklerini veriyoriar. Bunlardan birincisi, doğa ile uzlaşma. Belirttiğim gibi, dokuz yıldır betonlaşmaya dur denmiş. Aynca, atık su antma tesisleri geliştirilmiş kırk bin kişilik bölümü bitmiş, yenileri yapılıyor. Bilmiyorum, kıyılanmızda biyolojik antma yapan başka belediyeler var mı? Uzlaşmanın ikinci ömeği Antandros kazılan. Kimmerierin tarihlerinde ilk ve son yerteştikJeri yer olan Antandros antik kentinin, kazılardan an- laşıldığına göre, geçmişi Mö 8. yüzyıla kadar uza- nıyor. Antandros kazılannın başında, ismet Paşa dö- neminde Ulus'ta gazetecilik yapmış ve daha son- ra 22 yıl süreyle Basın Işverenleri Sendikası'nın genel sekreterliği görevini yürütmüş olan seksen yaşında gerçek bir delikanlı olan Remzi Erkürem var. Kazı koordinatöriüğünü de Ege Üniversitesı öğ- retim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Gürcan Polat yü- rütüyor. Festivalin müzik ve tiyatro etkinliklerinin yapıldı- ğı Antandros amfitiyatrosu da eski Ege günlerini ihya ederek geçmişle bugünü kucaklaştınyor. ••• Yerel yönetimleri, yeni bir rant odağı olmaktan çıkanp vatandaşın katkısıyla katılımcı ve yaratıcı kuruluşlar haline getirebilmek, Türkiye'nin önde gelen sorunlanndan biri. Bunun için belediye yönetimi ileyörehalkının uz- laşması önkoşul. ınsanlann kendi aralannda uzlaşma kültürünün gelişmesi için "Kent Meclisleri son derece uygun bir örgütlenme. Altınoluk'ta, dokuz komisyonlu altı kişilik yürüt- me kurulu olan "Kent Meclisi"ri\n, bütün okulla- nn, kuruluşların ve sivil toplum örgütlerinin temsil- cilerinden oluşan seksen kişilik genel kurulu, yıl- da üç kez toplanıyor, belediyeye tavsiye niteliğin- de kararlar ailıyor. Bu tavsiyelerin lafta kalmadığını, kurulun üyele- ri belirtiyorîar. Zaten Çınaraltı Çay Bahçesi, belediye hizmet- lerinin odak noktalanndan biri. Başkan Ismail Aynur, orada zaman zaman es- nafla, halkın temsilcileriyle bir araya geliyor, sorun- lan tartışıyorlar, kararian biıiikte alıyorlar. Altınoluk, yeryüzünde oksijen oranı en yüksek yerlerden biri. Yakında burada astım hastanesi de hizmete girecek. Üç gün kaldığım kırk binlik nüfusu yaz ayların- da dörde katlanan Altınoluk'a mutlaka yeniden döneceğim. Otuz yıllık dostum Sefçuk Yıllar ile eşi Tülin'in neden buraya temelli olarak yerleştikleri- ni şimdi çok iyi anlıyorum. 68 kuşağının öncü isimlerinden Aydın Erten alkışlarla anıldı lZMİR(Cumhuriyet Ege Bürosu) - 68 kuşa- ğının öncü isimlerin- den, eski CHP Gültepe Belediye Başkanı Ay- dın Erten, ölümünün 3. yılında mezan başında anıldı. CHP tzmır tl Başkanı Alaattin Yük- sel, Erten'in, yaşamını içinden çıktığı halkın kurtuluşuna adadığını anımsatarak "Erten'in savaşsc, smırsızbir dün- ya yaratma mücadele- sini sürdüreceğiz" dedi. lzmir"i SevenlerPlat- formu'nca Gültepe To- ros Mezarlığı'nda dü- zenlenen Erten'in, anma törenine, 68'li dostlan- nın yanı sıra, CHP tzmir milletvekılleri AliRıza Bodur, Erdal Karade- mir, YıhnazKaya, SHP tl Başkanı Mustafa Korkmaz,DlSK Genel Sekreteri Musa Çanı. Izmir Büyükşehir Be- lediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Rifat Mutiu, eski Konak Belediye Başkanı Ahmet Sanşın ve çok sayıda yurttaş katıldı. CHP tl Başkanı Yük- sel, 68 kuşağının felse- fi anlamda materyalist, ahlaki boyutta idealist insanı Erten'i uzun uzun anlatmaya gerek olma- dığını belirterek "O gö- züpek, yiğit, devrimciy- di" dedi. Hukukçular, Türk Ceza Kanunu'nun tecavüze karşı kadmı yeterince korumadığını belirtiyor Cinsel suç yeniden tanımlanmalıOZAN YAYMAN İZMİR- Kız çocuklanyla istem da- hilinde de olsa çaresız durumlarından yararlanarak cinsel ilişkiye girenlerin ceza almadan ya da hafif cezalarla kurtulmalaruun temelinde, Türk Ce- za Kanunu'nun, (TCK) ilgili madde- lerinın olduğu belirtiliyor. Yasalarda değişikliklere gidilmesini isteyen çev- reler, cinsel suçlarda ceza arttınmınrn gerekli olduğunu savunuyorlar. Konuy- la ilgili hazırlanan raporun, gündem- deki TCK Yasa Tasansı'na ışık tutma- sı isteniyor. Bakanlığın gündeminde yer alan TCK Yasa Tasansı'nın da, yürürlük- teki gibi günümüz gerçeklerinden uzak olduğunu belirten çe\Teler, sivil top- lum kuruluşlanndan, meslek örgütle- rine kadar geniş bir kesimin görüşle- rinin alınmasınuı zorunluluğuna dik- • "Kadın Bakış Açısından Türk Ceza Kanunu" başlığında bir rapor hazırlayan, Türk Ceza Kanunu Kadın Çalışma Grubu üyesi hukukçular, öncelikle yürürlükteki Türk Ceza Kanunu'nda cinsel suçlann, "umuma ve aileye karşı cürüm" başlığı altmda sıruflandınldığını vurgulayarak, "Cinsel suçlann mağdurunun doğrudan bireyin kendisi olduğu gerçeği kabul edilmelidir" görüşüne yer verdiler. kat çekiyorlar. TCK'de, kaduı bedeni üzerinde er- keğe, aileye ve topluma tasarruf yet- kisı veren bir anlayışın egemen oldu- ğunu dile getiren hukukçular, cinsel suçlann yeniden tanımlanması gerek- tiğini vurguluyorlar. Bu gerçekler doğrultusunda, "Ka- duı BaktşAçısındanTürkCezaKanu- nu" başlıklı birrapor hazırlayan, TCK Kadın Çahşma Grubu üyesi hukukçu- lar, öncelikle yürürlükteki TCK'de cinsel suçlann, "umumave aileye kar- şı cürüm" başlığı altında sınıflandınl- dığını vurgulayarak, "Cinsel suçlann mağdurunun doğrudan bireyin ken- disi olduğu gerçeği kabuledilnıelidir" görüşüne yer verdıler. Gündemde olan TCK Yasa Tasan- sı'nda da aynı çağdışı ve aynmcı yak- laşımuı sergilendiği bildirilen rapor- da şu görüşlere yer verildi: "Bireyin cinsel bütünlüğü yerine, genel ahlak. aile ve toplum düzeni ve edep töreleri gibi olgular ön piana çı- karîlmaktadır. Cinsel suçun mağduru. doğrudan bireyin kendisidir. Bu olgu ön plana çıkanîmabve TCK'de bu ha- fiyte ver abnah. Cinsel tecavüzsuçunıın gerektiği şekilde cezalandınlabilmesi için yasada suç açıkça adlandınlmalı ve tanımı genisjetilerek teca\üzün bi- çimi açıkça ortaya konuimabdır. Suçun soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağh olmamahdır. kadınlar arasında evti, bekâr. bâkire. bâkire değil ayın- mı yapan düzenlemeler kaldınlnıab- dn*. Kaçınlan, cinsel tecavüze uğrayan veya başka bir cinsel sakfanya maruz kaian kadınlar kanun önünde eşittir". Cinsel tecavüz, ınsan alıkoyma ile kaçuTnanın kişuıin cinsel ve bedensel bütünlüğüne yönelık suç olduğuna değüıilen raporda, "Söz konusu su- çun ardmdan failin mağdurla evtenme- si halinde, davanın ya da cezanm erte- lennıesi mantık dışıdır. Bu düzenleme kadınlann tecavüzcülerte ya da ken- düerinikaçıranlaıiazoria evİendirSme- leri için yasal zemin hazıriamakta ve tecaviizsuçunu cezasız bıraknıaktauV denildi. Raporda, düzenlemenin faili koruduğu için TCK'den çıkanlması ge- rektiği saMinuldu. TCK'nin ve yeni hazırlanan yasa tasansı maddelerinin çocuklann cin- sel ve bedensel hak ve özgürlükleri- ni gerektiği gibi koruyamadığı kayde- dilerek şu görüşlere yer verildi: "Tasanda yer alan, Çocuklann n- zasıyla ırza tasaddi' ve 'Çocuklann nzasıyla ırza geçme' gibi çefişkttı mad- de başnklan, çocuklann cinsel istis- mannda nzamn söz konusu olabilece- ğigibiyanhş bir varsayımıvansıtmak- tadır. Çocuklann uğradığı cinsel sal- dınlarda nza söz konusu olamaz." İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN /KTİK Cenel Müdür adaylığı TRTiçin 19 kişibaşvurduANKARA (AA) -TRT Genel Müdürlüğü için Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'na(RTÜK)l9kı- şi adaylık başvurusunda bulundu. Baş\Tirular, 14 Ağustos'ta sona erecek. Boş bulunan TRT Ge- nel Müdürlüğü için 31 Temmuz'da başlayan aday başvuruları de- vam ediyor. Alınan bilgiye göre bugüne ka- dar adaylık baş- vurusunda bulu- nan 19 kişinin isimleri ve görev- leri şöyle: Ahmet Ergin (DHMfde Müşavir), Ka- sunGümüş (TRT'de Baş- teknisyen), Avdın Toma- kin (PTT Genel Müdür Müşaviri), Prof. Dr. Akın Ergüden (ODTÜ Felsefe Bölümü Başkanı), Zühtü Aynagöz (Ankara Büyük- şehir Belediyesi'nde şef), Dr Tayfun Güngör (Ba- kırköy Belediyesi'nde Mü- • TRT Genel Müdürlüğü için başvurular 14 Ağustos'ta sona erecek. fettiş), Nuri Çevik (TRT'den emekli), Ahmet Çağn Karaımsır (Merit tn- ternatıonal Bahraın Danış- manlık Firması Genel Mü- dürü), NevzatŞafak(Ener- ji ve Tabii Kaynaklar Ba- kanlığı'ndan emekli), Re- bü Erkenez (Milli Savun- ma Bakanlığf nda uzman), Esen Yücel (TRT'de Başmü- hendis), K-Engin Vardar (Pronto Danışmanlık Şir- keti Genel Müdü- rü), Salih Murat Şener (emekli), Süleyman Şakar (Köy Hiz- metleri Genel Müdürlüğü çahşanı), HayatiEvci (fel- sefe öğretmeni), Mehmet CemaîÇiftçigüzeB (TRT muhabirı), İsmail Derici (EGO'daBölgeMüdürü), Haşmet Battal (Haber Türk TV'de Teknık Müdür), Dr. İzzet Kaçar (Emniyet Ge- nel Müdürlüğü APK uz- manlığından emekli). Taha Akyol, Emin Çölaşan'ın yazısında geçen 'eski ülkücü köşe yazannın' kendisi olduğunu açıkladı Yazarlann ihanet ve bölücüüik tarbşması MilKvet vazan Taha Akvol İstanbul Haber Servisi - Mıl- liyet gazetesı yazan Taha Ak- yol, Hürriyet gazetesi yazarı EminÇölaşan'ın DEHAP yöne- hcileri ile görüştüğünü iddıa et- tiği "eski ülkücü bir köşe yaza- nnın" kendisi olduğunu yazdı. Akyol. Çölaşan'ı, bölücü propa- gandaya alet ohnakla suçladı. Emin Çölaşan 9 Ağustos cu- martesi günkü "PKK ve Biz" başlıklı yazısında, terörün Tür- kiye'de bazı kişiler tarafindan desteklendiğini yazmıştı. tsim verihneyen yazıda yurtdışından aldığı bilgilere dayandınlarak, "Yüiar süren terör mücadelesi günlerini düşünüyorum. Baala- nmız gazeteci kinüığimizle ke\- k koltukta mücadeie verirken, bazılarımız aynı kimlikle PKK'ya dolayhve dolaysız yön- temlerte destekvermevi -ne acı- dır ki- marifet sa\ı> or ve ülke- mize en büyük ihaneti sergüi- Taha Akyol Milliyefte dün yayımlanan yazısında "PKK'nm çizmeye çahşbğı a\ dınlar. gaze- teciler, sanatçılardan destek al- dığıinıajının". Çölaşan tarafın- • Akyol, Çölaşan'ın yazısında ileri sürüldüğü gibi DEHAP yöneticileriyle bir görüşmesi olmadığını yazdı. Akyol "Bir ay önce Apo'nun iki avukatı ziyaretime geldi, genel af istiyorlardı. Ben şunu söyledim: Sırf asker karşı diye değil. Asıl millet karşı olduğu için, hiçbir hükümet teröristlere genel af çıkaramaz." yordu" diye yazdı. Yazıda söz konusu gazetecinin "Öcalan'a saygılanm iletrJği'' ve Öcalan serbest bırakıldığında onunla ilk röportajı yapma hakkını is- tediği de iddia ediliyordu. dan verildiğini belirtiyor. Söz konusu gazetecinin kendisi ol- duğunu da belirten Akyol, ya- zısında "Çölaşan bu bilgileri yurtdışından aldığını yazıyor. Beül yurtdışuıdan biriieri onu kullanmış! DEHAP yöneticile- ri ile kesmtikle göriişmedhn. Bir ay önce Apo'nun iki avukaü zi- yaretime geldi, genel af istiyor- lanL Ben şunu söyledim: Snifas- ker karşı diye değfl. Asıl miDet karşı olduğu için, hiçbir demok- ratik hükümet teröristlere ge- nel af çıkaramaz. Hele Apo ha- piste sıkıldığı için yeniden terö- rii başlaürsa, hem kendi aleyhi- ne olur, hem de AB sürecini ter- sine çevirir. bunu siz de istemez- siniz" diye yazdı. Emin Çölaşan sözkonusu ya- zısuıı "Yurtdışından gelen iha- net bir yerde doğaldır. .\ma bi- zi kahreden içimizdeki ihanet şebekesiişlevini sürdürüyor" di- ye bitirmişti. Hürriyetyazan Emin Çölaşan IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Dünya Felsefe Kongresi ülkemizde toplanırken, bizdeki felsefi durgunlu- ğu ve düşünce üretmedeki geriliği de sorguluyoruz. Böyle bir sorgulama için çok daha gerilere gidebiliriz. Imam Gazali, 11. yüzyılda doruğa ulaşan Islam uygarlığının ve düşüncesinin dönüm noktasındaki isimlerin başın- da gelir. Gazali, başlangıçta bilginin ni- teliği üzerinde çalıştı ve koyu bir kuş- kuculuk akımının etkisi altında kaldı. Bu kuşkuculuk dönemi kısa sürdü ve daha sonra aklı ve felsefeyi hedef alan bir anlayışa sahip oldu. Gazali, felse- fe karşıtı görüşleriyle bütün Islam dün- yasını etkisi altına aldı. Gazali'nin sert eleştirileriyle birlikte felsefe tartışma- ları neredeyse uzun süre yok olup git- ti. Halbuki Farabi ve Ibni Sina'yla Is- lam dünyası, düşüncede evrensel bir anlayışı yakalamıştı. Gazali de asıl eleştirilerini onlara yöneltmişti. "Gazali, Islamda düşüncenin doru- ğu mudur, yoksa çöküşün başlangı- cı mıdır?" tartışması, Islam dünyasın- da çokça yapıldı. Bu konuda değişik düşünceler olduğunu biliyoruz. Fakat îmam Gazali ve Felsefe şurası bir gerçek ki, Gazali ile biıiikte birdevirkapandı. Bu devir, Islam dün- yasında eleştirici, sorgulayıcı düşün- cenin yerini tevekkülün ve teslimiye- tin almasıdır. Günümüzde belki bu tar- tışmayı yeniden yapmak, Islam dün- yasında oluşan felsefe düşmanlığının yol açtığı sonuçları yeniden değer- lendirmek yararlı olabilir. 21. Dünya Felsefe Kongresi'nin Is- tanbul'da toplanması, bana birden Imam Gazali'nin düşüncelerini anım- sattı. Gazali'nin gerçeğe ulaşmak için aklın kullanılmasına karşı çıkması, mantığı bir bilim olarak reddetmesi ve onun düşüncelerinin yüzyıllar bo- yu Islam dünyasına egemen olmasıy- la, Islam dünyasının gerilemesi arasın- da nasıl bir bağlantı kurulabilirdi? Bu kongrede, kendi geçmişimizte fel- sefe arasındaki ilişkileri sorgulayacak bir tebliğ var mı diye çok merak ettim. örneğin, Imam Gazali'nin Islamda fel- sefeyi ve aklı reddetmesi, bizim dü- şünce dünyamızda ne gibi yıkımlara yol açmıştı? Dünya Felsefe Kongre- si'nde bir askeri darbe sonrası Türki- ye'de neden felsefe derslerinin kaldı- nldığı ve bu dersin yerine din dersi konduğu da bir tez konusu olabilirdi. • • • Felsefe kongresinin örgütleyicile- rinden Profesör Betül Çotuksöken, Cumhuriyet Dergi'de Berat Günçı- kan'ın sorulannı yanıtlarken felsefe- nin ders kitaplanndan çıkanlmasının nedenlerini şöyle yorumluyor "70'liyıl- larda Türk-lslam sentezi doğrultu- sunda ders kitaplannın örgütlenme- si ve 1980 darbesi ile birlikte felsefe- nin seçmeli ders haline getirilmesi, fel- sefe ile gençler arasında büyük bir uçuruma yol açtı." Askeri darbenin, felsefe derslerini yok etmeye yönelip din derslerini zo- runlu hale getirmesi de ilginç bir rast- lantı mıydı? Yoksa, "Solu Islamcılıkla ezelim" fikrinin bir yansıması mıydı? ••• Dünya Felsefe Kongresi'nin Türki- ye'de yapılması çok önemli. Toplu- mun değişik kesimlerinden düşünen insanlar bu kongreye ilgi gösteriyor- lar. Yıllardır cezaevinde yatan 1968'li Kenan Güngör de felsefe kongresi- ne hazırlanmıştı. Cezaevinde bir de teb- liğ hazırlamıştı. Kenan Güngör'ün ha- zırladığı tezin ana başlığı: "Büyük Ge- ri Sıçrama: Belirsizlik Felsefesi". Ke- nan Güngör, günümüzdeki düşünce akımlarından postmodernizmi eleşti- riyor ve şu değeriendirmede bulunu- yor: "Siyasetten sanata, toplumsal ve bireysel yaşamın her alanına ege- men olan yüzeyselleşmenin, ilke ve öz yoksunluğunun felsefi açıklanışı postmodernizmdir..." Belirsiziik ko- nusunda ise Kenan Güngör şunları söylüyor: "Bilimin olgulan açıklamak- tayetersiz kaldığı savının aksine, mo- dern bilimlerin yeni bulgulannın, ara ve alt bilim dallannın ortaya çıkışının da gösterdiği, maddeye içkin olanın derin bilgısine ulaşma yönünde bü- yük birileıieme olup, maddeyi hare- ketsel özellikleri içerisinde, geçiş du- rumlan, etkileşimleri, hareketin iç içe geçmiş biçimleri ve bunların oluştur- duğu yeni formlarla kavramakta bü- yük bir sıçrama gerçekleşmiştir." • • • Profesör loanna Kuçuradi'nin baş- kanlık ettiği 21. Dünya Felsefe Kong- resi'nde sunulacak tebliğler gerçek- ten ilgi çekici. Globalizm, şiddet, ya- bancı düşmanlığı, kültürel kimlik ko- nulan, bizim ülkemizde de çokça tar- tışılan konular. Yeniden tarihe dönersek: Imam Ga- zali bir dönüm noktası mıydı, yoksa çöküşün kaçınılmaz sonucu muydu? Geçmişi bu açıdan değeriendirmek- te yarar var. Tıpkı askeri darbelerin felsefe derslerini yasaklamasının ne- denlerini tartışmamız gerektiği gibi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle