Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 AĞUSTOS 2003 SALI
HABERLER
DOVYADABUGUN
ALt SİRMEN
Altınoluk'tan
Yaşama Saygı Çağrısı
Yeşil ile mavinin coşkuyla kucaklaştığı, geçmiş
ile bugünün sarmaş dolaş olduğu Kaz Dağlan etek-
leri beni her zaman heyecanlandırmıştır.
Ama tıpkı Akdeniz kıyılanna olduğu gibi, Ege'ye
de her gidişimde, betonla boğulmakta olan yeşil
ile mavi görüntüleri, coşkumu solduran bir hüzün
ve öfke doğruyor bende.
Bu hafta sonunu, Yaşama Saygı Kültür ve Sa-
nat Festivali'ne katılmak üzere Ida'nın eteklerinde-
ki Altınoluk'ta geçirdim.
Hemen akla gelerı soaı şu:
- Hem yeşili ve maviyi betonla boğacaksın, hem
denizi kirietecek, geçmişi hoyratçayokedeceksin
hem de yaşama saygı çağrısı yapacaksın, hak re-
va mı bu?
Soru doğrudur.
Hele hele, Edremit'ten AJtınoluk'a boş kırk bin
konut olduğu, dolulann da büyük bölümünün yıl-
da en fazla bir ay kullanıldığı düşünülürse...
Ama sorunun muhatabı, herhalde, göreve gel-
diği dokuz yıldan bu yana, hiçbir yeni yerleşim böl-
gesi izni vermeyen Artınoluk Belediye Başkanı Is-
mailAynur değil.
Bu yüzdendir ki, yaşama saygısızlığın beton ka-
dar somut bir hale geldiği günümüz Türkiyesi kı-
yılan içinde, yaşama saygı çağnsının, bu çağnya
önce kendi uyan Altınoluk'tan çıkması hem yerin-
de hem de daha bir anlamlı.
• • •
Cuma günü Çınaraltı Çay Bahçesi'nde kalaba-
lık ve katılımcı bir izleyici topluluğu önünde yapı-
lan Yaşama Saygı Paneli 'nde yaşama saygıyı ken-
di hayatının ana ilkesi haline getirmekle kalmayıp,
aynı zamanda, kurduğu ve başkanı olduğu örgüt-
le (Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği) somut-
laştıran Türkan Saylan, toplumumuzda az bulu-
nan uzlaşma kültürünün altını çiziyor ve dinleyici-
leri, özellikle de gençleri uzlaşmaya çağınyordu.
Altınoluklular dokuz yıldır uzlaşma kültürünün
güzel örneklerini veriyoriar.
Bunlardan birincisi, doğa ile uzlaşma. Belirttiğim
gibi, dokuz yıldır betonlaşmaya dur denmiş.
Aynca, atık su antma tesisleri geliştirilmiş kırk bin
kişilik bölümü bitmiş, yenileri yapılıyor.
Bilmiyorum, kıyılanmızda biyolojik antma yapan
başka belediyeler var mı?
Uzlaşmanın ikinci ömeği Antandros kazılan.
Kimmerierin tarihlerinde ilk ve son yerteştikJeri
yer olan Antandros antik kentinin, kazılardan an-
laşıldığına göre, geçmişi Mö 8. yüzyıla kadar uza-
nıyor.
Antandros kazılannın başında, ismet Paşa dö-
neminde Ulus'ta gazetecilik yapmış ve daha son-
ra 22 yıl süreyle Basın Işverenleri Sendikası'nın
genel sekreterliği görevini yürütmüş olan seksen
yaşında gerçek bir delikanlı olan Remzi Erkürem
var. Kazı koordinatöriüğünü de Ege Üniversitesı öğ-
retim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Gürcan Polat yü-
rütüyor.
Festivalin müzik ve tiyatro etkinliklerinin yapıldı-
ğı Antandros amfitiyatrosu da eski Ege günlerini
ihya ederek geçmişle bugünü kucaklaştınyor.
•••
Yerel yönetimleri, yeni bir rant odağı olmaktan
çıkanp vatandaşın katkısıyla katılımcı ve yaratıcı
kuruluşlar haline getirebilmek, Türkiye'nin önde
gelen sorunlanndan biri.
Bunun için belediye yönetimi ileyörehalkının uz-
laşması önkoşul.
ınsanlann kendi aralannda uzlaşma kültürünün
gelişmesi için "Kent Meclisleri son derece uygun
bir örgütlenme.
Altınoluk'ta, dokuz komisyonlu altı kişilik yürüt-
me kurulu olan "Kent Meclisi"ri\n, bütün okulla-
nn, kuruluşların ve sivil toplum örgütlerinin temsil-
cilerinden oluşan seksen kişilik genel kurulu, yıl-
da üç kez toplanıyor, belediyeye tavsiye niteliğin-
de kararlar ailıyor.
Bu tavsiyelerin lafta kalmadığını, kurulun üyele-
ri belirtiyorîar.
Zaten Çınaraltı Çay Bahçesi, belediye hizmet-
lerinin odak noktalanndan biri.
Başkan Ismail Aynur, orada zaman zaman es-
nafla, halkın temsilcileriyle bir araya geliyor, sorun-
lan tartışıyorlar, kararian biıiikte alıyorlar.
Altınoluk, yeryüzünde oksijen oranı en yüksek
yerlerden biri. Yakında burada astım hastanesi de
hizmete girecek.
Üç gün kaldığım kırk binlik nüfusu yaz ayların-
da dörde katlanan Altınoluk'a mutlaka yeniden
döneceğim. Otuz yıllık dostum Sefçuk Yıllar ile eşi
Tülin'in neden buraya temelli olarak yerleştikleri-
ni şimdi çok iyi anlıyorum.
68 kuşağının öncü isimlerinden
Aydın Erten
alkışlarla anıldı
lZMİR(Cumhuriyet
Ege Bürosu) - 68 kuşa-
ğının öncü isimlerin-
den, eski CHP Gültepe
Belediye Başkanı Ay-
dın Erten, ölümünün 3.
yılında mezan başında
anıldı. CHP tzmır tl
Başkanı Alaattin Yük-
sel, Erten'in, yaşamını
içinden çıktığı halkın
kurtuluşuna adadığını
anımsatarak "Erten'in
savaşsc, smırsızbir dün-
ya yaratma mücadele-
sini sürdüreceğiz" dedi.
lzmir"i SevenlerPlat-
formu'nca Gültepe To-
ros Mezarlığı'nda dü-
zenlenen Erten'in, anma
törenine, 68'li dostlan-
nın yanı sıra, CHP tzmir
milletvekılleri AliRıza
Bodur, Erdal Karade-
mir, YıhnazKaya, SHP
tl Başkanı Mustafa
Korkmaz,DlSK Genel
Sekreteri Musa Çanı.
Izmir Büyükşehir Be-
lediyesi Genel Sekreter
Yardımcısı Rifat Mutiu,
eski Konak Belediye
Başkanı Ahmet Sanşın
ve çok sayıda yurttaş
katıldı.
CHP tl Başkanı Yük-
sel, 68 kuşağının felse-
fi anlamda materyalist,
ahlaki boyutta idealist
insanı Erten'i uzun uzun
anlatmaya gerek olma-
dığını belirterek "O gö-
züpek, yiğit, devrimciy-
di" dedi.
Hukukçular, Türk Ceza Kanunu'nun tecavüze karşı kadmı yeterince korumadığını belirtiyor
Cinsel suç yeniden tanımlanmalıOZAN YAYMAN
İZMİR- Kız çocuklanyla istem da-
hilinde de olsa çaresız durumlarından
yararlanarak cinsel ilişkiye girenlerin
ceza almadan ya da hafif cezalarla
kurtulmalaruun temelinde, Türk Ce-
za Kanunu'nun, (TCK) ilgili madde-
lerinın olduğu belirtiliyor. Yasalarda
değişikliklere gidilmesini isteyen çev-
reler, cinsel suçlarda ceza arttınmınrn
gerekli olduğunu savunuyorlar. Konuy-
la ilgili hazırlanan raporun, gündem-
deki TCK Yasa Tasansı'na ışık tutma-
sı isteniyor.
Bakanlığın gündeminde yer alan
TCK Yasa Tasansı'nın da, yürürlük-
teki gibi günümüz gerçeklerinden uzak
olduğunu belirten çe\Teler, sivil top-
lum kuruluşlanndan, meslek örgütle-
rine kadar geniş bir kesimin görüşle-
rinin alınmasınuı zorunluluğuna dik-
• "Kadın Bakış Açısından Türk Ceza Kanunu" başlığında bir rapor hazırlayan,
Türk Ceza Kanunu Kadın Çalışma Grubu üyesi hukukçular, öncelikle yürürlükteki
Türk Ceza Kanunu'nda cinsel suçlann, "umuma ve aileye karşı cürüm" başlığı altmda
sıruflandınldığını vurgulayarak, "Cinsel suçlann mağdurunun doğrudan bireyin kendisi
olduğu gerçeği kabul edilmelidir" görüşüne yer verdiler.
kat çekiyorlar.
TCK'de, kaduı bedeni üzerinde er-
keğe, aileye ve topluma tasarruf yet-
kisı veren bir anlayışın egemen oldu-
ğunu dile getiren hukukçular, cinsel
suçlann yeniden tanımlanması gerek-
tiğini vurguluyorlar.
Bu gerçekler doğrultusunda, "Ka-
duı BaktşAçısındanTürkCezaKanu-
nu" başlıklı birrapor hazırlayan, TCK
Kadın Çahşma Grubu üyesi hukukçu-
lar, öncelikle yürürlükteki TCK'de
cinsel suçlann, "umumave aileye kar-
şı cürüm" başlığı altında sınıflandınl-
dığını vurgulayarak, "Cinsel suçlann
mağdurunun doğrudan bireyin ken-
disi olduğu gerçeği kabuledilnıelidir"
görüşüne yer verdıler.
Gündemde olan TCK Yasa Tasan-
sı'nda da aynı çağdışı ve aynmcı yak-
laşımuı sergilendiği bildirilen rapor-
da şu görüşlere yer verildi:
"Bireyin cinsel bütünlüğü yerine,
genel ahlak. aile ve toplum düzeni ve
edep töreleri gibi olgular ön piana çı-
karîlmaktadır. Cinsel suçun mağduru.
doğrudan bireyin kendisidir. Bu olgu
ön plana çıkanîmabve TCK'de bu ha-
fiyte ver abnah. Cinsel tecavüzsuçunıın
gerektiği şekilde cezalandınlabilmesi
için yasada suç açıkça adlandınlmalı
ve tanımı genisjetilerek teca\üzün bi-
çimi açıkça ortaya konuimabdır. Suçun
soruşturma ve kovuşturması şikâyete
bağh olmamahdır. kadınlar arasında
evti, bekâr. bâkire. bâkire değil ayın-
mı yapan düzenlemeler kaldınlnıab-
dn*. Kaçınlan, cinsel tecavüze uğrayan
veya başka bir cinsel sakfanya maruz
kaian kadınlar kanun önünde eşittir".
Cinsel tecavüz, ınsan alıkoyma ile
kaçuTnanın kişuıin cinsel ve bedensel
bütünlüğüne yönelık suç olduğuna
değüıilen raporda, "Söz konusu su-
çun ardmdan failin mağdurla evtenme-
si halinde, davanın ya da cezanm erte-
lennıesi mantık dışıdır. Bu düzenleme
kadınlann tecavüzcülerte ya da ken-
düerinikaçıranlaıiazoria evİendirSme-
leri için yasal zemin hazıriamakta ve
tecaviizsuçunu cezasız bıraknıaktauV
denildi. Raporda, düzenlemenin faili
koruduğu için TCK'den çıkanlması ge-
rektiği saMinuldu.
TCK'nin ve yeni hazırlanan yasa
tasansı maddelerinin çocuklann cin-
sel ve bedensel hak ve özgürlükleri-
ni gerektiği gibi koruyamadığı kayde-
dilerek şu görüşlere yer verildi:
"Tasanda yer alan, Çocuklann n-
zasıyla ırza tasaddi' ve 'Çocuklann
nzasıyla ırza geçme' gibi çefişkttı mad-
de başnklan, çocuklann cinsel istis-
mannda nzamn söz konusu olabilece-
ğigibiyanhş bir varsayımıvansıtmak-
tadır. Çocuklann uğradığı cinsel sal-
dınlarda nza söz konusu olamaz."
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
/KTİK
Cenel Müdür adaylığı
TRTiçin 19
kişibaşvurduANKARA (AA) -TRT
Genel Müdürlüğü için
Radyo ve Televizyon Üst
Kurulu'na(RTÜK)l9kı-
şi adaylık başvurusunda
bulundu. Baş\Tirular, 14
Ağustos'ta sona erecek.
Boş bulunan TRT Ge-
nel Müdürlüğü için 31
Temmuz'da başlayan aday
başvuruları de-
vam ediyor.
Alınan bilgiye
göre bugüne ka-
dar adaylık baş-
vurusunda bulu-
nan 19 kişinin
isimleri ve görev-
leri şöyle: Ahmet Ergin
(DHMfde Müşavir), Ka-
sunGümüş (TRT'de Baş-
teknisyen), Avdın Toma-
kin (PTT Genel Müdür
Müşaviri), Prof. Dr. Akın
Ergüden (ODTÜ Felsefe
Bölümü Başkanı), Zühtü
Aynagöz (Ankara Büyük-
şehir Belediyesi'nde şef),
Dr Tayfun Güngör (Ba-
kırköy Belediyesi'nde Mü-
• TRT Genel
Müdürlüğü
için
başvurular
14 Ağustos'ta
sona erecek.
fettiş), Nuri Çevik
(TRT'den emekli), Ahmet
Çağn Karaımsır (Merit tn-
ternatıonal Bahraın Danış-
manlık Firması Genel Mü-
dürü), NevzatŞafak(Ener-
ji ve Tabii Kaynaklar Ba-
kanlığı'ndan emekli), Re-
bü Erkenez (Milli Savun-
ma Bakanlığf nda uzman),
Esen Yücel
(TRT'de Başmü-
hendis), K-Engin
Vardar (Pronto
Danışmanlık Şir-
keti Genel Müdü-
rü), Salih Murat
Şener (emekli),
Süleyman Şakar (Köy Hiz-
metleri Genel Müdürlüğü
çahşanı), HayatiEvci (fel-
sefe öğretmeni), Mehmet
CemaîÇiftçigüzeB (TRT
muhabirı), İsmail Derici
(EGO'daBölgeMüdürü),
Haşmet Battal (Haber Türk
TV'de Teknık Müdür), Dr.
İzzet Kaçar (Emniyet Ge-
nel Müdürlüğü APK uz-
manlığından emekli).
Taha Akyol, Emin Çölaşan'ın yazısında geçen 'eski ülkücü köşe yazannın' kendisi olduğunu açıkladı
Yazarlann ihanet ve bölücüüik tarbşması
MilKvet vazan Taha Akvol
İstanbul Haber Servisi - Mıl-
liyet gazetesı yazan Taha Ak-
yol, Hürriyet gazetesi yazarı
EminÇölaşan'ın DEHAP yöne-
hcileri ile görüştüğünü iddıa et-
tiği "eski ülkücü bir köşe yaza-
nnın" kendisi olduğunu yazdı.
Akyol. Çölaşan'ı, bölücü propa-
gandaya alet ohnakla suçladı.
Emin Çölaşan 9 Ağustos cu-
martesi günkü "PKK ve Biz"
başlıklı yazısında, terörün Tür-
kiye'de bazı kişiler tarafindan
desteklendiğini yazmıştı. tsim
verihneyen yazıda yurtdışından
aldığı bilgilere dayandınlarak,
"Yüiar süren terör mücadelesi
günlerini düşünüyorum. Baala-
nmız gazeteci kinüığimizle ke\-
k koltukta mücadeie verirken,
bazılarımız aynı kimlikle
PKK'ya dolayhve dolaysız yön-
temlerte destekvermevi -ne acı-
dır ki- marifet sa\ı> or ve ülke-
mize en büyük ihaneti sergüi-
Taha Akyol Milliyefte dün
yayımlanan yazısında "PKK'nm
çizmeye çahşbğı a\ dınlar. gaze-
teciler, sanatçılardan destek al-
dığıinıajının". Çölaşan tarafın-
• Akyol, Çölaşan'ın yazısında ileri sürüldüğü gibi
DEHAP yöneticileriyle bir görüşmesi olmadığını yazdı.
Akyol "Bir ay önce Apo'nun iki avukatı ziyaretime
geldi, genel af istiyorlardı. Ben şunu söyledim: Sırf
asker karşı diye değil. Asıl millet karşı olduğu için,
hiçbir hükümet teröristlere genel af çıkaramaz."
yordu" diye yazdı. Yazıda söz
konusu gazetecinin "Öcalan'a
saygılanm iletrJği'' ve Öcalan
serbest bırakıldığında onunla
ilk röportajı yapma hakkını is-
tediği de iddia ediliyordu.
dan verildiğini belirtiyor. Söz
konusu gazetecinin kendisi ol-
duğunu da belirten Akyol, ya-
zısında "Çölaşan bu bilgileri
yurtdışından aldığını yazıyor.
Beül yurtdışuıdan biriieri onu
kullanmış! DEHAP yöneticile-
ri ile kesmtikle göriişmedhn. Bir
ay önce Apo'nun iki avukaü zi-
yaretime geldi, genel af istiyor-
lanL Ben şunu söyledim: Snifas-
ker karşı diye değfl. Asıl miDet
karşı olduğu için, hiçbir demok-
ratik hükümet teröristlere ge-
nel af çıkaramaz. Hele Apo ha-
piste sıkıldığı için yeniden terö-
rii başlaürsa, hem kendi aleyhi-
ne olur, hem de AB sürecini ter-
sine çevirir. bunu siz de istemez-
siniz" diye yazdı.
Emin Çölaşan sözkonusu ya-
zısuıı "Yurtdışından gelen iha-
net bir yerde doğaldır. .\ma bi-
zi kahreden içimizdeki ihanet
şebekesiişlevini sürdürüyor" di-
ye bitirmişti. Hürriyetyazan Emin Çölaşan
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Dünya Felsefe Kongresi ülkemizde
toplanırken, bizdeki felsefi durgunlu-
ğu ve düşünce üretmedeki geriliği de
sorguluyoruz. Böyle bir sorgulama
için çok daha gerilere gidebiliriz. Imam
Gazali, 11. yüzyılda doruğa ulaşan
Islam uygarlığının ve düşüncesinin
dönüm noktasındaki isimlerin başın-
da gelir. Gazali, başlangıçta bilginin ni-
teliği üzerinde çalıştı ve koyu bir kuş-
kuculuk akımının etkisi altında kaldı.
Bu kuşkuculuk dönemi kısa sürdü ve
daha sonra aklı ve felsefeyi hedef alan
bir anlayışa sahip oldu. Gazali, felse-
fe karşıtı görüşleriyle bütün Islam dün-
yasını etkisi altına aldı. Gazali'nin sert
eleştirileriyle birlikte felsefe tartışma-
ları neredeyse uzun süre yok olup git-
ti. Halbuki Farabi ve Ibni Sina'yla Is-
lam dünyası, düşüncede evrensel bir
anlayışı yakalamıştı. Gazali de asıl
eleştirilerini onlara yöneltmişti.
"Gazali, Islamda düşüncenin doru-
ğu mudur, yoksa çöküşün başlangı-
cı mıdır?" tartışması, Islam dünyasın-
da çokça yapıldı. Bu konuda değişik
düşünceler olduğunu biliyoruz. Fakat
îmam Gazali ve Felsefe
şurası bir gerçek ki, Gazali ile biıiikte
birdevirkapandı. Bu devir, Islam dün-
yasında eleştirici, sorgulayıcı düşün-
cenin yerini tevekkülün ve teslimiye-
tin almasıdır. Günümüzde belki bu tar-
tışmayı yeniden yapmak, Islam dün-
yasında oluşan felsefe düşmanlığının
yol açtığı sonuçları yeniden değer-
lendirmek yararlı olabilir.
21. Dünya Felsefe Kongresi'nin Is-
tanbul'da toplanması, bana birden
Imam Gazali'nin düşüncelerini anım-
sattı. Gazali'nin gerçeğe ulaşmak için
aklın kullanılmasına karşı çıkması,
mantığı bir bilim olarak reddetmesi
ve onun düşüncelerinin yüzyıllar bo-
yu Islam dünyasına egemen olmasıy-
la, Islam dünyasının gerilemesi arasın-
da nasıl bir bağlantı kurulabilirdi?
Bu kongrede, kendi geçmişimizte fel-
sefe arasındaki ilişkileri sorgulayacak
bir tebliğ var mı diye çok merak ettim.
örneğin, Imam Gazali'nin Islamda fel-
sefeyi ve aklı reddetmesi, bizim dü-
şünce dünyamızda ne gibi yıkımlara
yol açmıştı? Dünya Felsefe Kongre-
si'nde bir askeri darbe sonrası Türki-
ye'de neden felsefe derslerinin kaldı-
nldığı ve bu dersin yerine din dersi
konduğu da bir tez konusu olabilirdi.
• • •
Felsefe kongresinin örgütleyicile-
rinden Profesör Betül Çotuksöken,
Cumhuriyet Dergi'de Berat Günçı-
kan'ın sorulannı yanıtlarken felsefe-
nin ders kitaplanndan çıkanlmasının
nedenlerini şöyle yorumluyor "70'liyıl-
larda Türk-lslam sentezi doğrultu-
sunda ders kitaplannın örgütlenme-
si ve 1980 darbesi ile birlikte felsefe-
nin seçmeli ders haline getirilmesi, fel-
sefe ile gençler arasında büyük bir
uçuruma yol açtı."
Askeri darbenin, felsefe derslerini
yok etmeye yönelip din derslerini zo-
runlu hale getirmesi de ilginç bir rast-
lantı mıydı? Yoksa, "Solu Islamcılıkla
ezelim" fikrinin bir yansıması mıydı?
•••
Dünya Felsefe Kongresi'nin Türki-
ye'de yapılması çok önemli. Toplu-
mun değişik kesimlerinden düşünen
insanlar bu kongreye ilgi gösteriyor-
lar. Yıllardır cezaevinde yatan 1968'li
Kenan Güngör de felsefe kongresi-
ne hazırlanmıştı. Cezaevinde bir de teb-
liğ hazırlamıştı. Kenan Güngör'ün ha-
zırladığı tezin ana başlığı: "Büyük Ge-
ri Sıçrama: Belirsizlik Felsefesi". Ke-
nan Güngör, günümüzdeki düşünce
akımlarından postmodernizmi eleşti-
riyor ve şu değeriendirmede bulunu-
yor: "Siyasetten sanata, toplumsal
ve bireysel yaşamın her alanına ege-
men olan yüzeyselleşmenin, ilke ve
öz yoksunluğunun felsefi açıklanışı
postmodernizmdir..." Belirsiziik ko-
nusunda ise Kenan Güngör şunları
söylüyor: "Bilimin olgulan açıklamak-
tayetersiz kaldığı savının aksine, mo-
dern bilimlerin yeni bulgulannın, ara
ve alt bilim dallannın ortaya çıkışının
da gösterdiği, maddeye içkin olanın
derin bilgısine ulaşma yönünde bü-
yük birileıieme olup, maddeyi hare-
ketsel özellikleri içerisinde, geçiş du-
rumlan, etkileşimleri, hareketin iç içe
geçmiş biçimleri ve bunların oluştur-
duğu yeni formlarla kavramakta bü-
yük bir sıçrama gerçekleşmiştir."
• • •
Profesör loanna Kuçuradi'nin baş-
kanlık ettiği 21. Dünya Felsefe Kong-
resi'nde sunulacak tebliğler gerçek-
ten ilgi çekici. Globalizm, şiddet, ya-
bancı düşmanlığı, kültürel kimlik ko-
nulan, bizim ülkemizde de çokça tar-
tışılan konular.
Yeniden tarihe dönersek: Imam Ga-
zali bir dönüm noktası mıydı, yoksa
çöküşün kaçınılmaz sonucu muydu?
Geçmişi bu açıdan değeriendirmek-
te yarar var. Tıpkı askeri darbelerin
felsefe derslerini yasaklamasının ne-
denlerini tartışmamız gerektiği gibi.