25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 TEMMUZ 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 s 933 3 E •oc OutrtaUe» kr Ytı^kmvn .' ~7 ~7~ niHW! D E N İ Z S O M Bektronik poste denDSom9ctanhuriysicom.tr www.denizsom.coin Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - AKP, Sıvas canilerini affedecekmiş... "Bu da demokrasinin cinneti olmalı!" TÜP Basına yansıyan habere göre Ziraat Bankası'nın kârlı gösterilmesi için 2001 yılında Hazine, bankaya 11.4 katrilyon liralık tahvil vermiş. Zi- raat Bankası eski genel rnüdürü ve Hazine eski müsteşarı Selçuk Demi- ralp de Ziraat Banka- sı'nın likidite açığının üç nedenini "Hazine adına her türlü ödemeyi yap- ma yükümlülüğü. Yüzde 110-120 gibi faizle elde edilen kaynakların çiftçrye yüzde 44-60 arasında faizle kul- landınlması. Banka- nın o dönemki ope- rasyonel giderleri" olarak göstermiş... Yedi- tepe Üniversitesi'nden Yrd. Doç. Dr. Atilla Ön- er'in yorumu: "Demiralp önce müsteşar, sonra genel müdür mü olmuş- tu? Yoksa tersi mi ger- çekleşmişti? Bu tür po- zisyon değişikliklerinin ne kadar sağlıksız oldu- ğu ortaya çıkıyor. Bir yerde aynı kişinin o yeri kontrol eden başka bir pozisyona getirilmesi veya kontrol eden nok- tadan kontrol edilmesi gereken kuruluşun başı- na getirilmesi de biryol- suzluk türüdür ve bunun adı 'bilgi saklama' yol- suzluğudur!" MMOB Şehir Plancıları Odası Yönetim Ku- rulu Başkanı Ümit Nevzat Uğurel: "Hükü- meti sağduyulu olmaya çağınyoruz. işbaşı- na geldiği günden beri ekonomik krizden çıkmak için ülkenin geleceğini, halk adına devletin yö- netiminde bulunan doğal değerleri satmaya çalışan hükümet şimdi de gözünü kent merkezlerinde bulu- nan okul alanlanna çevirdi. Hükümeti insaflı olmaya çağınyoruz. Bahsedilen okul alanlarının hemen hepsi tarihi niteliklere sahip, bazıları Osmanlı döneminin, bazıları Cumhuriyetin kuruluş yıllarının mimari örnekleridir. Bu okullann sa- tışı demek bu binalann yıkılarak yerlerine kâr getire- cek tesislerin yapılması demektir. Hükümeti kente karşı suç işlemekten vazgeçme- ye çağırıyoruz. Bu okul alanlannın varlığı kent mer- kezlerindeki yapı yoğunluğunu azaltmaktadır. Çok katlı, binlerce insanın çalıştığı yüksek katlı yapılann arasında bu alanlar kentin vahalan gibidir. Birçoğu- Okullar nun bahçesi insanlann rahat soluk alıp vermesini sağlayan yeşillikler ile doludur. Bu bahçelerin yok edilmesini mi istiyorsunuz. Kent merkezleri bugüne kadar bu tür özelleştirme kararları ile Süt Endüstrisi Kurumu'nun, Et ve Balık Kurumu'nun, Sümerbank'ın satışı sonucundaki ge- lişmelerin kötü sonuçlarını yaşadı. Bu alanlar üzerin- deki tesisler yıkılarak yerlerine yapılan büyük alışve- riş merkezleri ile kent merkezlerindeki trafik yoğun- luklan iyice artmış ve otopark sorunu daha da büyü- müştür. Kent merkezindeki okul alanlarının birçoğunun bahçesi eğitim saatleri dışında otopark olarak kulla- nılmaktadır. Bu durum okullann sürekli eğitim ve sos- yal kültürel merkez olarak kullanılması gereği ile çe- lişse de otopark sorununa kısmı bir çözüm olmakta- dır. Hükümeti, şehir plancılarına, belediyelere, yasa- lara saygıya çağırıyoruz. Şehır plancılığı bir kentin sağlıklı ve yaşanabilir ol- ması için kentsel alanların ne şekilde kullanılacağına karar veren; bilgi birikimini, bilimsel verileri sosyal ve kültürel ilişkilerin mekânlarını oluşturmaya veren bir meslektir. Şehir plancılarının mesleki ürünleri beledi- ye meclislerinde tartışılarak kabul edilir ve yürürtüğe girer. Yasalara göre bir eğitim alanının kaldınlabilme- si için yine aynı bölgede 500 metre yürüme mesafe- si içinde yeni bir eğitim alanının düzenlenmesi gere- kir. Şimdi hükümet bütün bunlan yok sayıyor ve di- yor ki ben okul alanlannı satacağım. Buralarda tica- ret merkezleri, iş merkezleri yapılacak, para kazanı- lacak. Hükümeti, üniversitelerin şehir ve bölge planlama bölümlerini kapatmaya çağınyoruz. Hükümet, şehir plancılığı ışinı deyüklenmiş görünüyor." SESStZ SEDASIZ (!) Yüksek Yerilim Hattı erdincutku n yahoo.com Sanki "hayatımın hayatında" benden başka biri var! Taksici, keyfinin istediği yere gider! Kadıköy Hasanpaşa'da taksiye bi- niyor Aysel Ergüney... Moda'yagit- mek istediğini söylüyor... Taksı şofö- rü, Moda yönünde trafiğin yoğun ol- duğunu bildirip, başka bir taksiye bin- mesını istiyor. Ergüney, söylenen yere gitmek zorunda olduğunu hatırlatınca şoför sanki dövecekmiş gibi arkaya uzanarak hemen inmesini söylüyor. Bu- nun üzerine Ergüney, az ilerideki Ha- sanpaşa Karakolu'na gitmek ıstıyor... Şoför, taksiyi hışımla önce geriye sü- rerek, sonra ani bir patinajla yolun sol ta- rafına geçirerek gaza basıyor... Aysel Ergüney de kaçınkJığını sanıp korku içinde taksiyi durdurması için ba- ğınyor... Şoför biraz ileride duruyor. Er- güney, taksiden inerken plakasını alaca- ğını söyleyince şoför, "Al ve istediğin yere şikâyet et" dıyor... Aysel Ergüney, Hasanpaşa Kara- kolu'na gidip olayı anlatıyor ve plaka- sını verdiği taksı şoföründen şikâyet- çı olmak istiyor... Polis, konunun yet- kisi dışında olduğunu, savcılığa dilekçe vermesi gerektiğini bildiriyor... Savcılığa dilekçe vermenin konuyu sürüncemede bırakacağını düşünen Aysel Ergüney eve gelip polisin 154 nu- maralı telefonunu arıyor. Telefondaki polis de başka bir telefon numarası ve- riyor... Aradığında "SOS" diye bir yer çı- kıyor... SOS'teki kişi taksi şoförünü bu- lup telefonla özür dileteceklerinı söylü- yor... Ergüney, özür dilenrriesini değil yaptınm uygulanmasını istediğini bildi- riyor... Aradangünlergeçtiğihalde özür bile dileyen çıkmıyor! 'Doğrulıık Dost Kapısıdır % AVŞE GÜROCAK 21. Dönem DSP Ank. Mv. Tarihsel olaylan doğru araş- tıran bilim adamlannın açtığı kapılarkardeşliğı çoğaltır. Bir- liği, dirliği dost yolunda dost evınde dostlukla buluşturur. 2003 Temmuz'unun sıca- ğında Pir Sultan ın köyü Ba- naz da buluşma böyle bir bu- luşmaydı. Banaz Alevi birköy, Pir Suttan'ın köyü; Yıldız Da- ğı'nın eteğinde bir düzlükte kurulu. Kerpiç üzeri çinko ev- lerin aralarında üstü kiremit taş evler serpiştirilmiş, 2 gün boyunca her evin ışığı sabaha dek yanıyordu, her evin için- de onlarca misafır vardı. Ek- meğini aşını paylaşmak için en içten duygularlaellerinı ge- lenlere uzatmışlardı. Komşu köyter Altınoluk, Çırçır, Kazı- köyü, Göğkaya köyleri Yıldız Dağı'nın eteklerine yayılmış Pir Sultan'ın pirliğinin yolun- da Banaz'a traktörlerin arka- sında römorkörlerle çoluk ço- cuk doluşarak gelmişlerdi. Azıklannı yanlarına almış, lok- masını yanındaki ile paylaş- mak heyecanı içindeydiler. Pir Sultan, yalnızca Sıvas'ın Ale- vi köylerini değil, demin adını saydığım Sünni köyleri de hu- zunjnaçağırmıştı. Sünni gele- nekten gelen, kardeşlik ve dostluk bağlannı yıllarca Ale- vi geleneğinden gelen kardeş- leri ile güçlendirmişlerdir. "Bir er yatar Sıvas Banaz köyünde Pirimizsin sana geldik Pir Sultan Nesli ehlibeyt Ali soyundan Pirimizsin sana geldik Pir Sultan." Banaz da üç kuşağın bu- luştuğunu gördüm. Yaşamı içinde Aleviliğin öğretilerini yaşam biçimi saymış orta yaş ve daha üzeri olanlar, bilimsel temelde Aleviliği araştıran, okuyan öğrenen birüniversi- te gençliği, daha ayakları be- denini yeni kaldırmaya başla- mış çocuklan ile semaha dur- dular. Yani üç kuşak semah- lan ile semahı "cümbüş" gi- bi algılayanlara inanç dolu bi- rer turna kuşu, güvercin gibi hak ile hak yolunda olmanın sorumluluğuyla semah dön- düler. Bütün evren sanki on- larla kardeşlik dostluk, andı içiyordu. 1990'dan bu yana tanıdığm Emel Sungur'a teşekkür et- mek istiyorum. Alevi-Sünni kardeşliğinin en güzel örneği olmuştur. Pir Sultan Ab- dal'dan okuduğu her deyişte yüreğim yerinden oynadı. Tüm varlığıyla pirin sözlerini anlamlaştınyordu. Sabnna ve dost kapısına teşekkür Emel Sungur. 2002 yıhnın Hacı Bektaşi Veli'yi Anma Şenlikleri'nde Sn. Bülent Ecevit "Alevilikdin ve mezheplerin çok ötesinde, i- nanç ve yaşam biçimidir" sözleriyle Alevilerin inanç ve kültür birikimlerine vurgu yap- mıştır. Araştırmacılar son za- manlarda Alevilik konusuna daha da eğilmiştir. Ben dahil bu öğretiyi bildiğimi sanma- ma rağmen okumalıyız, öğ- renmeliyiz. Bu yol hak ve hak- kın yoludur. Anadolu Aleviliği Ali ve Ehl- beyt sevgisini, insan sevgisi- ni, kadın erkek eşitliğini, kar- deşliğini, hakça bölüşümü, doga ve hayvan sevgisini, öz- gürlüğü, her türlü aynmcılığı her türlü toplumsal haksızlığa karşı olmayı önemli gören bir yoldur. Alevi ve Bektaşilerin inanç ve ibadet kural ve uygulama- lanna yer vermeyen bir din özellikle de Islam dini öğreti- minın anlamı, din ve inanç öz- gürfüğünün, doğru yorumlan- maması, Alevi ve Bektaşi olu- şumunun görmezden gelin- mesi, yok sayılmasıdır. Bu du- rum bizatihi aynmcılık değil midir? Ayrıca Alevi ve Bekta- şi ailelerin çocuklan kendi di- ni inanç ve kurallanna, ibadet- lerine yabancı kalmakta. Aile- lerin kültür ve inancıyla kopuk yaşamaktadırlar. Bu da, mev- cut en etkin sosyalleşme ku- rumu olan ailenin önemini ve etkisini küçültmekte, çocuk- lan bir anlamda köksüzlüğe bırakabilmekte ve aileye oldu- ğu gibi, diğertoplumsal ortak- lık ve değerlere yabancılaşa- bilmelerinezemin hazıriamak- tadır. Çözüm; ceme "cümbüş" diyerek değil, kaynaştıncı, bü- tünleştirici farklılıklaıîa bir ara- da yaşamayı hedefleyen bir yaklaşımın esas alınması ve hayata geçirilmesi gerekmek- tedir. *Hacı Bektaşi Veli KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak[(t turk.net H A R B İ SEMİH POROY semihporoy(a yahoo.com HAYAT EPlK TtiATROSU MUSTAFA BÎLGL TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKA\ 3 Temmuz unttc.mumtaz-arikan.com KÜLTÜR • SANAT (0111) M31*71 Aynı Sok.'ta "3 ayrı bölümü, 3 ayrı yaz keyfi (biri müzikli) 12.00'dan 02.00'a kadar ÇATIPASSAGE RESTAURANT Özel davetleriniz için (0212) 251 00 00" Memleket meselelerı ile ılgilenenlerin yeni internet adresi inadina.com DAĞA CIKANRESNEÜ NİYA2İI 1308'OE BU&ÛN,KOLAŞASl(oNYİkSASt) NİYAZİ BEY,B.A8DVLHAMİT'İN İSTİSMr YĞNETİMİNE KARŞI İSYAN E7Tİ. İTTİHAT t/E TERAKKİ ÜYESİ OLAN NİYAZİ' BEY gU KllHUUlÇUN' DA ONA- YINI AlARAK, 160 SADIK AOAMI İLE ffESNEl £>£($İMOİ YU6O£lAVYA'M) bAĞLARA Ç/KM/Ş- TI.MEÇ.RUTİYETİN KURULMA&I İÇİN BASMAL D/JSAA/ 8ESNELİ NİYAZf BU KONUDA YAL- A112 DE6İLD/. BJRKAÇ SÛ/V SONRA, 8W- BAŞ1 ENVER BEY D£(SONRA ENVER PA$A) İSYAN EDECEKTİR. ZoSÜN SONRA, İKİNCİ MEÇRUTİYEr'İN İLA- \ Hl İLE İSYAN 8İTECE*:,RESN£U NİYA- Zİ, ENVER BEYLE BlRLİKTS "HÜISRlYEr ''üNI/ANINI ALACAKTI. SAHİBİNDENSATILIK YAZLIK Çatalca Binkılıç Doğanyamaç sitesinde seçkin bir ortamda yan olimpik yüzme ha\r uzlu 500 m2 bahçe içinde triplex villa Tel: 0536 423 9068 Muayene, Teşhis, Tedavi TÜRK KALP VAKFI 19 Mayıs Cad. No: 8 Şişti/lstanbul Te): (212) 212 07 07 (pbx) Faks: (212) 212 68 35 Internet http://www.tkv.org.tr e-mail: gen.sekreterwtkv.org.tr koordinatorın tkv.org.tr DÜZ ÇİZGt ÜMİT ZİLELt Hayatı IskalamakL Denizin ortasında, dört bir yanımı çevirmiş Is- tanbul'u seyrediyordum... Sağımda solumda küçücük tekneler içinde, küçücük dünyaları olan insanlar büyük bir şevk- le, ısrarla ve de hiç sıkılmadan küçücük balıklan avlryorlardı... Akşamın alacakaranlığında Istanbul güzel, çok güzeldi.. Işıl ışıl Istanbul sanki bütün çirkinlikle- rinden arınmıştı!.. Siyah; binlerce yıldır ihanetle, kalleşlikle, entrikayla, insanın insanı en acımasız şekilde sömürüsüyle, ahlaksızlıkla beslenen bu kentin bütün defolannı kapatmıştı!.. Birkaç saat sonra sabah olacak, siyah kaçınıl- maz olarak beyaza yenilecek, acımasız çark olanca ağırlığıyla dönmeyi sürdürecektL Ve gü- nün ilk ışıklan gecenin sihrini alıp götürecek, de- folar tüm çıplaklığı ile sırıtacaktı!.. Ama daha vakit vardı... • * • O an, denizin ortasında, gecenin koynunda kavgalardan, çirkinliklerden, kalleşliklerden, iha- netlerden, entrikalardan uzak yalnızca ben var- dım... Bir de rakı kadehim... Bir de o, uzansam tutuverecekmişim gibi yo- ğun, arada bir geçen devasa tankerierin bile boz- maya kıyamadığı sessizliğin içinde yükselen gü- zelim şarkı... - ömrüm seni sevmekle nihayet bulacaktır... O an biliyordum ki; gecenin o saatinde bile çark dönüyor, kapalı kapılar ardında kıyasıya he- saplaşmalar yapılıyor, şafakla birlikte acımasız- ca sömürülecek, paramparça edilecek insanla- nn listeleri düzenleniyor, bir bankadan diğerine aktanlacak çok büyük paralann envanterleri çı- karılıyordu... Yarın, gün ışıdığı andan başlayarak yine birile- ri ölecek, birileri çalacak, birileri nutuk atacak, bi- rileri gündemi biçimlendirecekti.. Ve birçoklan bi- çimlendirilen şekliyle yeni bir günü daha sona erdirmek için koşuşturacaktı... - Ne acı!.. Bir ara gözüm saate ilişti... Sihrin bitmesine çok az kalmıştı... Kendime buz gibi bir son rakı daha koydum.. Bir hüzzam şarkının hüzünlü di- zelerine yürekten iştirak ettim: - Beklerim her gün bu sahillerde.. Yüreğimin üzerinde tarifsiz bir ağırtık, "yarın "ı düşündüm... Hemyannı, hem geçip gitmiş 40yı- lı... Kızgınlıklanmı, anlık mutluluklanmı, kederle- rimi, sevinçlerimi, kayıplanmı, korkularımı, sev- diklerimi, yitirdiklerimi düşündüm... ödün ver- meden, başım dik, ayakta kalma savaşının ru- humda bıraktığı izlere dokunmaya çahştım... "Değermiydi" diyesordum kendime... Uzun bir aradan sonra "değdiğine" karar verdim.... Sonra, yakıcı bir iç hesaplaşmanın ardından, aklımda aynı sözcükler "yarına" katılmak üzere yürüdüm; - Her şeye karşın hayatı ıskalamadım!.. • • • Bu yazı, 2000 yılının bir gecesi yazıldı... Neredeyse 3 yıl olmuş... Ama o geceyi çok net hatırlıyorum... Tarifsiz bir iç sızısıyla 40 yılın mu- hasebesini yapmış, beynimde dönüp duran o soruya yanıt aramıştım: - Değer miydi?.. O gece, yakıcı bir hesaplaşmanın ardından "değdiğine" karar vermiştim... Aradan üç uzun yıl geçti.. En açık ihanetlerin, en bayağı kalleşliklerin art arda yaşandığı, insa- nı insan yapan değerlerin bir bir çiğnendiği, hır- sızlığın, koıioklığın, haysiyetsizliğin baştacı edil- diği ve sonunda koca bir ulusun karanlığa teslim olduğu bir üç yıl!.. Çoktandır olduğu gibi yine derin bir kederie otur- dum masamın başına... Yazacak çok şey vardı... Ama ben, sanki önceden hesaplamışım gibi arşi- vime gittim ve üç yıl önce yazdığım yazıyı buldum. Hayret, her satırını sanki bugün yazmışım gibi ha- tırlıyordum!.. "Galiba" dedim kendi kendime, "Ben bu yazıyı, 3 yıl erken yazmışım!.." - Çünkü "değdiğine" artık o kadar emin değilim!.. E-posta: umitzileli <J ttnetnettr 1 2 B U L M A C A SEDAT YAŞAYAl* SOLDANSAĞA: 1/ Hem yel- ken. hem de kürekle yol alan bir tür 3 savaş gemisi. 2/Denizcilik- 4 te"alt,aşağı" 5 anlamında kullanılan sözcük... Kalkan ve 8 zırh gibi ko- 9 runma aracı. 3/ Birliği, beraberli- ği bozulmak. 4/Bek- taşi dervişi...Gördek 2 balığına verilen bir 3 başka ad. 5/Bir kişi- 4 liği canlandıran 5 oyuncunun söyle- 6 mesi ve yapması ge- 7 reken hareketlerin 8 genel adı... Istek, di- 9 lek. 6/Rus köylü topluluğuna verilen ad... Mey- dana gelme, oluşma. 7/Evlerin üzerindeki kan at- mak için kullanılan büyük tahta kürek. 8/Ağızda güç eriyen bir cins şeker... Çemberin çevresinin çapına oranını gösteren sayı. 9/ Bilgisizlik, kül- türsüz kimse... Başakla kanşık iri saman. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Gümüşhane ilinde ünlü bir yayla. 2/ Gerniyi baştan ya da kıçtan halatla karaya bağlama... Özel gezinti gemisi. 3/Parçalara aynlmak, ufalanmak. 4/ "'Ayhan—": Sinema oyuncumuz... Düğme de- liği. 5/Yapmacıkh da\Tanış... Bir şeyi yapıp yap- mamaya karar verme gücü. 6/Bey... Değme, do- kunma. II Harman dövülüp kalktıktan sonra yer- de kalan toz ve samanla kanşık taneler. 8/Bir şe- ye inanarak bağlanış... Atasözlerine dayanan di- daktik Çin şiiri. 9/ Küçük bitkilere verilen ortak ad... Taş gibi olmuş toprak parçası.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle