28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 TEMMUZ 2003 PAZAR HABERLER DUMADABUGUN ALİ SİRMEN 8eyirciyi de Vururlar Sevgili, Gülriz Sururi'nin "BirAn Gelir" kitabını, ba- na ulaştıktan yedi ay sonra, elime alır almaz, bir buçuk günde okuyup bitirirken, doğum günü- nün 24 Temmuz olduğunu öğrenince, yıllar ön- ce Rafi Portakal'ın bir davetindeki yaşadığımız olayı anamsadım. - Siz herhalde cadı olmalısınız Gülriz Hanım, demiştim. Gülerekbanayanıtvermişti, hiçbirzamanya- şı olmamış olan her daim genç ve öyle kalacak olan Gülriz Sururi: - Yaşar Kemal söylemişti, bana bu sözü ilk olarak. - Onun önemi yok, o güzeli ve doğruyu bul- mak için çaba harcamaz çünkü, onda bu has- tetler Allah vergisi, o bir dahi, şu anda bunları söyleyen ise tersine bir fani... Gülmüştük. Eskiden doğum günlerine "yaş günü" de de- nirdi. öyle ya, insan bir yaş daha alıyordu. Gül- riz Hanım'ın yaşı olmadığına göre, olsa olsa do- ğum günü olabilir. "Ebedi gençliğimiz"\n doğum gününü, bura- da üç gün gecikmeyle de olsa kutlamak iste- rim. Diyeceğim, Gülriz Hanım'ın ne herkes tarafın- dan görünen solmaz gençliği, ne de "Bir An Ge//r"de bir kez daha tanık olduğumuz yazın gü- cü; onun için gerekenlerin hepsini bu alanda bir dev olan Yaşar Kemal söyledikten sonra bize ne demekdüşerki?... • • • Ama kitabın "Tiyatro" başlıklı bir bölümü var ki, üzerinde uzun uzun düşünmeye değer. Gülriz Hanım, yalnız Türkiye'de değil, bütün dünyada altmışlı yıllarda tiyatronun büyük bir çı- kış içinde olduğunu belirttikten sonra, günü- müzTürkiyesi'ndeki tiyatronun içler acısı halini anlatıyor ve sözü Füsun Akatiı'ya bırakıyor. Burada hem Sayın Sururi'nin hem de Akat- h'nın görüşlerine katılmamak otanaksız. Bin dokuz yüz ellili, altmışlı yılları ve o günler- deki tiyatro heyecanını hâlâ tüylerim ürpererek anımsıyorum. Burada bir noktayı iyice vurgulamak gerekir. Tıyatromuzun şu andaki içler acısı halinden söz ederken, ben ortaya konan yapıtlan değil, ona gösterilen ilgi ve tiyatronun onsuz olmazı seyir- ciyi kastediyorum. Yoksa yalnızca bu yıl, adından uzun süre söz ettirecek oyunlar gördüm. Murathan Mungan'ın metninden, Mustafa Avkuran'ın sahnelediği, Deli Dumrvl ve Azra- //'i nefesimi tutarak izledim. Tiyatromuzun iki korkunç çalışkan kişisi, Işıl Kasapoğlu'nun Sheakespeare uyariaması, Fırtına enfesti; ya- zar ve oyuncu Ferhan Şensoy'un "Biri Bizi Di- kzliyor"ü toplumun içleracısı durumunu ti'ye alır- ken, düzeyini ve esprisini koruyordu. Kubilay Tüncer'in yazdığı ve yönettiği Olağan Mucize- ter*de hem kendisi hem de Lale Mansur unu- tulmazdılar. örnekleri uzatmak mümkün. Diyeceğim o ki tiyatroyu yaratanlara söyleye- cek fazla bir şeyimiz yok. Ama izleyicisi, değeriendiricisi olmaz ise tıyat- ro neye yarar ki? Din kitaplan, ulu yaratıcıTann'nın bileyaradı- lanın ve yaradanın kıymetini bilsin diye insanı ya- rattığını söylemiyor mu? • • • Evet, bizde tiyatronun köküne kibrit suyunu, seyirciyi yok ederek ya da yozlaştırarak ektiler. Yoksa tiyatro için hayatlarını hasreden sanat- çriann sayısı artıyor, heryıl konservatuvariarımız- dan, eskisiyle kıyaslanmayacak kadar çok öğ- renci mezun oluyor. Düzeyleri de şaşırtıcı. Ama karşısına çıkacak seyirci bulamayan bu gençler, uzun yıllar, sahneyi göremiyor, beyaz carndaki dizilerle yetinmek zorunda kalıyorlar. Ürettiğinden fazla üreyen, üretmediğini tüket- me eğiliminde olan, talan ve avantayı amentü eden toplum, önce kendi etiğini yaratıyor, ora- dan hareketle de kendi garip estetiğini. Bu estetik, üretime, kaliteye prim vermeyen yüzeysel, zekâsı reklam spotlannın peşinde ko- şan bir seyirci doğuruyor. Bu seyirci, çaba harcamayı da sevmiyor, önü- ne konanlayetiniyor ve ortayaöyle bir sonuç çı- kıyor ki, yalnız tiyatro değil, tüm toplumsal ya- şam bundan olumsuz etkileniyor. Amerikan kara romanının en önde gelen kişi- terinden olan Horace MacCoy'un, Sydney Pol- teck tarafından, sinemaya aktarılan eşsiz ese- rinin adı "Atlan da Vururlar"d\. Evet, Atları da Vururlar, Seyircileri de Vururlar. Öyle değil mi? TAYAD'hkrAnkrayolunda Itatuklu AUeleri Yar- «fcmlaşmaDerneği (TA- YAD) üyeleri, tecride karşı topladıklan im- zalan TBMM'ye ver- Mek ûzere Ankara'ya yflrûyecek. Okmeyda- m'ndan 3 otobüsle yo- fepkanTAYAD'baile- terin sayısı, bugün de yola çıkacak ailelerle birlikte 200'ü bulacak. OkmeydanTndaki Fat- ma Girik ParkTnda dûn saat 12.30'da bir araya gelen TAYAD'n aileİer, davııl zurna ve halaylarla gidenleri uğurladı. (Fotoğraf: EBRU ERDOĞAN) AKP ile CHP arasında dokunulmazlıklar konusunda görüş aynlığı yaşanıyor Dokunmada 'sınır'tarüşmasıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa değişiklikleri konusunda CHP'nin desteğine gereksinim duydu- ğu için somut adım atmak zorunda ka- lan AKP ile CHP arasında, düzenle- menin kapsamı konusunda görüş ayn- lığı yaşanıyor CHP, "kürsü dokunul- mazhğı'' dışında mületvekili ve bakan- ların doğrudanyargılanmasını ısterken AKP, daha dar kapsamlı bir düzenleme istiyor. Bu tartışmalar sürerken TBMM'de dokunulmazlığının kaldı- nlması istenen millervekili sayısı 45'e ulaştı. 3 Kasım seçimlerinden beri CHP'nin dokunulraazlıkların sınırlandınlması yönündeki isteklerine sıcak yaklaşma- yan AKP, sonunda anayasa değişikli- ğıne "Evet" dedi. Adalet Bakanı Ce- mil Çiçek'in Başbakan Tayyip Erdo- • Dokunulmazlıkların sınırlandınlması konusundaki anayasa değişikliği yeni yasama yılına kaldı. CHP, "kürsü dokunulmazlığı" dışında milletvekili ve bakanlann doğrudan yargılanmasını isterken AKP, daha dar kapsamlı bir düzenleme istiyor. ğan'a CHP'nin konuyla ilgıli görüşle- rini iletmesinin ardından ıkı parti ara- sında ortak bir komisyon oluşturulma- sı beklenıyor. Dokunulmazlıklannsınırlandınlma- sı konusundaki anayasa değişikliği ye- ni yasama yılına kalırken, ıkı parti ara- sında sınınn kapsamı konusunda da görüş aynlıklan göze çarpıyor. CHP, do- kunulmazlığın "kürsü" ile sınırlandı- nlmasım istiyor. CHP"nın önensınde, millervekili ve bakanlann TBMM'de araştırma ya da soruşturma komısyo- nu kurulmasına ve dokunulmazlıkların Meclis tarafindan kaldınlmasına gerek olmadan doğrudan yargılanabilmesi- ne olanak tanımyor. Yargıtay'da oluş- turulacak bir kurul tarafından yargı- lanmanınyapılmasını ısteyen CHP, su- çüstü durumlan dışında milletvekille- nningözaltına alınmadantutuksuz ola- rak yargılanmasını önenyor. Hukukçu miUetvekiUeri ile akademıs- yenlerden dokunulmazlıklar konusun- da önenler alan AKP'de ise dokunul- mazlığın suıırı konusunda farklı dü- zenlemeler savunuluyor. AKPde. do- kunulmazlık zırhının hangi suçlar için geçerli olacağı, zırhın süresının seçim öncesini kapsayıp kapsamayacağı tar- tışılırken ortaya somut bir önen geti- nlemiyor. TBMM'de dokunulmazhklarla ilgili kurulan araştırma komisyonunun ça- hşmalan da, yeniyasama yılına bırakıl- dı. Seçimlerden bugüne kadar TBMM'ye sunulan fezlekelerle ilgili olarak da karma komisyonlar çahştı- nlmadı. Meclıs'te, 31 'ini AKPTi, 12'si- nı CHP'li, bınni DYP'li ve birin de ba- ğımsız olmak üzere toplam 45 millet- vekili hakkında 93 dokunulmazlık dos- yası bulunuyor. Söz konusu mületve- kıllennın partilere göre dağılımı şöyle: AKP: Başbakan Yardımcısı ve Dışiş- leri Bakanı AbduDab Gül, tçişleri Ba- kanı AbdülkadirAksu, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Orman Bakam Osnıan Pepe, Sanayi ve Ticaret Baka- nı AK Coşkun, Genel Başkan Yardım- cısı Dengir Fırat, SadullahErşn,Nev- zat PakdiL, Mehmet San. Soner Aksoy, Nevzat Doğan, NihatErgüıu Muzaffer Baştopçu,MustafaEğiccoğlu. İbrahim Köşdere, Hüsnü Ordu, Hanefi Mahçi- çek, Muzaffer Külcü,AsımAykan, Ah- met Koca,MehmetSafihErdoğan,Or- han Yüdız,Metin Kaşıkoğju,Akif Gül- le,MahfuzGüler,Ali SezaLOsman As- lan,Polat Türkmen,Adem Baştürk,AH CHP: Sefa Sirmen. Feramus Şahin, Fikret Ünlü, Gökhan Durgun, Hasan Güyüldar, Yaşar Tüzün, Hakla tlkü. Muharrem Kıtaç, AtiüaKart Mehmet Semerci SelamiYiğit,Fahrettin Üstün. DYP: Genel Başkan Mehmet Ağar. BağimsiZ: Süleyman Bölünmez. TÜTSABdan uyarı-. Yerli girişimci TekeVi almalı • TÜTSAB Başkanvekili Keskinci, Tekel'in yabancılara satılması durumunda 750 bin kişinin işsizler ordusuna katılacağım ifade etti. tstanbul Haber Servisi- Tekel Ürûnleri Toptan Satıcılar Birliğı (TÜTSAB) Başkan Vekili tdris Keskinci. özelleştirilmesi düşünülen Tekel'in, Türk girişimcisinin olması gerektiğini söyledi. Tekel'e sadece para getirecek bir kurum olarak bakılmasının yanhş olduğunu belirten Keskinci, özelleştirmenin, üretenden satana, büyük bir sosyal çevreyi etkileyeceğini ifade etti. 'Yabancılar gözlerini dikti* TÜTSAB Başkan Vekili Keskinci, yaptı^ı yazıh açıklamada, Tekel ürünlerini, 911 şırketle. sekiz yılda ve çok düşük kârlarla 275 bin noktaya ulaştrrdıklannı, Tekel'i, yabancılann da gözlerini diktiği bir kuruluş haline kendilerinin getirdiğini söyledi. Türkiye'nin en önemli sorununun işsizlik olduğunu anımsatan Keskinci, Tekel'in yabancılara satılması durumunda 750 bin kişinin de işsizler ordusuna katılacağım ifade etti. Tekel'in yabancı yatmmcılara peşkeş çekilmesine izin vermeyeceklerinı açıklayan Keskinci, hükümetin kendilerini göz ardı etmemesi gerektiğini bıldirdi. Maliye Bakanı Kemal Unakrtan ile görüştüklerinı de sözlerine ekleyen Keskinci, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Tekel milli bir kuruluştur, kurmuş olduğumuz TÜTSAB da millidir. Onun için Tekel bize yaloşır." ÎĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN Pir Sultan Abdal Derneği: tktidar kendini ele veriyor tstanbul Haber Ser- visi - Pır Sultan Abdal Kültür Derneği Kültür ve Sanat Sekreteri GaziAslan. "SıvasMa- dtmakkattiamınınüze- rindenhenüzoDydgeç- nûşken,yüreğimizdeki acüar dinmemişken AKPiktidanadı'Top- luma Yenıden Kazan- dırma' aso ise 'itirafçı türetme projesi' olan yasa tasansı ile Sıvas katillerini de affermek istiyor" dedı. Galatasaray Postane- si önünde Pir Sultan Abdal Kültür Derneği tstanbul Şubeleri adına basın açıklamasını ya- pan Aslan, 37 aydını diri diri yakan Sıvas katlıamı sanıklanm af- fetmenin Madımak'ı yenıden ateşe vermek oluğunu söyleyerek, "Sıvas katiUeri.ne fikir nedekadermahkûmu- dur. Bunlar. insanhk suçu işlemişlerdir. 7sa- at süreyle kuşarakları oteli 'yak ula yak' nida- lan eştiğinde ateşe ver- mişlerdir'' dedı. AKP iktıdannın Sı- vas katillerini af kap- samından çıkarması is- tediklerini dile getiren Aslan, AKP iktidanna seslenerek şunlan söy- ledi: "Buvahşetianım- sayın. Bırakın laik, de- mokrat kesimi, hangi Müslüman sizin yap- uğuuz bu işi onaylar?" BCP'nin 1. Olağan Kurultayı'nda yeniden genel başkan seçilen Soysal hükümeti eleştirdi: Cumhuriyet tehdit altuıda Kurultavın açıhş konuşmasııu BCP Genel Baş- kanıSo> : salyapa.(Fotoğraf: SERDARÖZSOY) A.NKARA (CumhuriyetBürosu) - Mümtaz Soysal Bağımsız Cum- huriyet Partisî (BCP) 1. Olağan Bü- yük Kurultayı'nda genel başkanlı- ğa yeniden seçildı. Kurultaya tek aday olarak giren Soysal, curnhun- yetin tehdit altında olduğunu belir- terek "CumhuriyetbütüntehfikeJer- le, ilkesiz ve ufüksuz bir geleceğe doğru sürükknmektedir" dedi. Gençük Parkı Kültür Mer- — kezi'nde gerçekleştirüen BCP 1. Olağan Büyük Kurulta- yı'nda genel başkanlık için 282 oy kullanıldı. Mümtaz Soysal 280 oyla genel başkan- hğını sürdürürken 2 oy da ge- çersiz sayıldı. Kurultaym açıhş konuşma- "~^ smı yapan Soysal, Atatürk döne- minin köklü devTİmlerinden gelen cumhuriyetin iyı bir ufka doğru git- mediğini söyledi. '"Cumhuriyetteh- dit altmdadır.cumhuriyetinbağun- sızhğıtehdit altmdadır" diyen Soy- sal, Kuzey Irak'ta yaşananlann ar- dından Türkiye'nin onurunu koru- mak için gerekenin yapılamadığını dile getırdi. Türkiye'nın Irak'a as- kergöndermesine kesinlikle karşı ol- duklannı kaydeden Soysal, "Ne ga- zi, ne şehH bik saydmayacak olan Turkhç'ningençkri,başkalannın he- saplan için öunek üzere doğurul- mamışlanhr" dedi. Cumhuriyetin "unıksuztuktan bu- nakhğmı" kaydeden Soysal, büyük devlet obna azmini yitiren Türki- ye'nin ayakta kahnanın tek çaresi- • Kurultaya tek aday olarak giren BCP Genel Başkanı Mümtaz Soysal, Kuzey Irak'ta yaşananlann ardından Türkiye'nin onurunu korumak için gerekenin yapılamadığını söyledi. ni ve gelişmenin tek yolunu A\TU- pa Birliği'ne tam üye olmakta gör- düğü için bu isteğin zamanla "akü- dışıbirtutkuya" dönüştügünü söy- ledi. Bu durumdan yararlanmak is- teyen Batıh devletlerin Se\T'le ya- pamadıklannı şimdi yapmaya ça- hştıklanm anlatan Soysal, cumhu- riyeti olabildiğince zayıflatıp Ana- dolu Türklüğünün birleşik Avru- pa'nın emellerine hizmet eden ikin- ci smıf bir toplum durumuna geti- rilmeye kalkışıldığmı dile getirdi. Soysal, ordunun cumhuriyete bek- çilik gÖTevinin köreltümeye. insan haklan bahanesiyle ulusal dille eği- tim yerine etnik aynmcıhğa ve ay- nlıkçıhğa yönelik öğretim haklan- nın körüklenmeye çalışıldığma dikkat çekti. — — Soysal, cumhuriyetin son yıllarda açıktan açığa sürdü- rülenkarşıdcrimıntehdidi al- tında olduğunu söyledi. BCP'nin cumhunyetibu *va- him" sürüklenişten kurtar- mak için kurulduğuna işaret eden Soysal. cumhuriyete yö- ~—~ nelen tehditlerin böyle bir bütünleşmeyı kaçmılmaz kıldığını, aksi takdirde cumhuriyetin kaybe- dileceğine dikkat çekti. tlerici güç- lerle işbırüği yapmaya hazu- olduk- lannı anlatan Soysal, "Dinözgürlü- ğü bahanesiyle cumhuriyetin laik nhetiğini de0ştirme>i ve örtühi ça- balaria şeriat ağırûkh bir rejime getirmeye yöneük girişimlere son verilmesini istrvoruz" dedı. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Büyükada Su Sportan Demeği'nde güneşlenirken Dernek Başkanı Ad- nan Demir seslendi: "Yann bizim yüzme takımının Adalararasıyüzme yanşması var, birkaç cümle de genç- lere siz söylemek ister misiniz?" Yaşlan 8 ile 15 arasındaki onlarca yü- zücü genç, bir gün sonra yapılacak yanşa motive olmaya çalışıyordu. Hepimiz onlara başanlar diledik. Büyükada Su Sporlan Derneği, ya da diğer adıyla Büyükada Deniz Ku- lübü, 1985yılındakurulmuştu. Kına- lıada, Heybeliada ve Burgazada'da su sporlan kulüpleri daha önce ku- rulmuş ve faaliyete geçmişti. Büyü- kada'da ise en eski kulüp olan Ana- dolu Kulübü vardı. Atatürk'ün sık sık ziyaret ettiği Anadolu Kulübü, o dönemin siyaset ve edebiyat insan- lannın yaz aylannda buluştuğu biryer- di. Bu kulüp nedeniyle Büyükada'da başka bir kulübün kurulması gecik- mişti. Şimdi üye sayısı iki binlere yaklaşan Deniz Kulübü, olimpik ha- vuzu, kapalı yüzme havuzu vetesis- leriyle Adalılara hizmet veriyor. Yıl- 'Ben Adalıyım' Demek... dınm Spor Kulübü de Büyükada'da tesisleri olan kulüplerden. Yaz geldiğinde Adalar, Istanbul'un yanı başında bir tatil ve piknik yeri olarak kentlilere hizmet verir. Kışın nü- fusu 17 bin olduğu için, lller Idare- si'nden aldığı yardım küçük bir ka- sabanınki kadarazdır. Halbuki yazın bu adalarda yaklaşık 150 bin insan yaşar. Hafta sonlan ise günübirlikçi- lerle birlikte bu nüfus 600 bine ula- şır. _ Adalar Belediye Başkanı Coşkun Özden, bu kısıtlı bütçe ile çok zor- landıklarını belirtiyor. Çözüm yolu olarak da Adalar'a özel bir statünün verilmesi gerektiğini savunuyor. Bu kadar önemli tarihi veturistikbirye- rin, mutlaka özel bir bütçeye, özel ko- ruma programlarına sahip olması gerektiğini vurguluyor. Çelik Gülersoy, ölümünden ön- ceki son yazılanndan birisinin baş- lığını "Ada ünlülerine vefa borcu- muz" koymuş. Yazısının sonuna "de- vam edecek" notunu düşmüş. Gü- lersoy, yanm kalan bu yazısında Bü- yükada'nın tarihi önemi konusunda şunlan söylüyor "Birincisi 'ada' söz- cüğüyle, htanbul adalannın en bü- yüğünü kast ediyorum. Çünkü Bü- yükada sadece yüzölçümû ile de- ğil, banndırdığı kültür ve sanat mi- rası ile de Istanbul adalannın en 'do- nanımlısı'd/r Yapılann en görkemli- leri burada. Bahçelerin en göz alı- cılan burada. O yüzden ün yapmış kişilerimizle ülfeti en fazla olanı." (Adalı, Adalar Vakfı Aylık Haber Der- gisi, Temmuz 2003) Gülersoy, adada yaşamış ünlüle- rin adına plaketlerçakılmasını, büst- ler yapılmasını, heykeller dikilmesi- ni öneriyor. Bu önerisinden yola çı- karak adadayaşamış ünlülerin aday- la olan ilişkilerini anlatıyor. Onlara ilişkin önerilerini sıralıyor. Reşat Nu- ri Güntekin adına evinin bulundu- ğu yerde bir sokak ismi bulunması- nı öneriyor. Çünkü Reşat Nuri Gün- tekin Sokağı Reşat Nuri'nin evinin tam tersi tarafta. Yahya Kemal'in ada- da evi yok.. ancak onun Viran Bağ'a gelip ünlü kır kahvesinde oturduğu- nu söylüyor ve şunu öneriyor "Ye- nibirhamlenin içindekiAdalar Vak- fı'mız, bu küçük taş evi kolaylıkla onarabilir. Teras tekrarihya edilebi- lir ve kapıya da anlı şanlı levha ası- labilir: 'Yahya Kemal Beyatlı Mehta- biyesi'..." Gülersoy, Ahmet Refik Altınay, Şakir Paşa ve birdönem adada ya- şamış ünlü Rus ihtilalcisi Troçki adı- na da çeşitli önerilerde bulunuyor. An- cak yazı burada bitiyor. Adada da- ha çok ünlü yaşamıştı. Gülersoy on- lan da anlatacaktı. Onun bıraktığı yerden bizim devam etmemiz gere- kecek. Tabii ki artık Çelik Gülersoy için de onun adaya hizmetlerini anıt- laştıracak bir şeyler yapmalıyız. • • • Bu arada Adalar Vakfı, "Adalı Ol- mak" başlıklı bir kampanya başlat- tı. 20 yaşına gelen Adalar Vakfı bu kampanyasını şöyle açıklıyon "öy- le sanıyoruz ki, Istanbul adalannda sürekli ya da yaz döneminde yaşa- yanlann büyük bölümüneyürekten, 'Ben Adalıyım' dedirtebilirsek, do- ğası, kültürü, mimarisiyle benzersiz adalanmızı daha yaşanabilir bir or- tama dönüştürür, genciyle yaşlısıy- la daha renkli kılabilir, var olan so- runlan da hızia ve elbirliğiyle çöze- riz." Adaların büyüsünü en güzel anla- tan şairierden birisi Yahya Kemal'di: "Adalardan gelen bu mektuptaJOra- dan sihirli birrayiha var/işvelersez- diren birüslupta/Birgüzel şarkı söy- lüyorrüzgârlAdalardan gelen mek- tupta/Ve/Şen şarkılann durduğu bir lahza/kenarda/ Yad et ki, seviştikti Adalarda"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle