Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 TEMMUZ 2003 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Vali Muammer Güler, kentteki çarpıklık ve kuralsızlığa sert bir fren gerektiğini söyledi:
S Ö Y L E Ş İ : LEYLA TAVŞANOCLU
leyla.tavsanoglu(§ cumhumetcom.tr
İstanbul'unyeni Valisi Muammer Güler görevine başlayalı
neredeyse beş ay dolacak. Çeşitli kentlerin valilikleri görevinde
bulıman Güler, GMziantep Valisi 'yken Birecik Barajı 'mn sulan
alhnda tümüyle fcalma tehlikesi geçiren Zeugma antik kentini
kurtaran vali olarak da tanınıyor. Istanbuldan önce Samsun daki
görevi sırasında da korumacıhğa gösterdiği özenle sesini duyuruyor.
Şimdi de îstanbul gibi, başa çıkılması güç, çarpıkyapılaşma, çarpık
kentleşmesiyle ünlü bu megapolü "adam etmek " için kolları sıvamış.
Onun Basm ve Halkla llişkiler Müdürü Nazır Şentürk le
sözleşiyoruz. Bir sabah saatinde Cağaloğlu 'ndaki o güzelim,
Osmanlı 'mn eski Sadaret binasına gidiyorum. Sonra da karşüıkh
oturup İstanbul 'un sorunlanna nasıl çözüm üretilebileceğini
konuşuyoruz. Onun ağzından îstanbulpolisinin artık çok eğitimli
hale getirildiğini, kent için merkezi bir elektronik güvenlik sistemi
kurulmakta olduğunu öğreniyorum. Son olarak bir ivi, bir de kötü
haber var. tyisi, Boğaz 'a raylı tüp geçit yapdacağı. Kötüsü de tüp
geçitle birlikte üçüncü Boğaz köprüsünün yapımının hetnen hemen
kesinleştiği. Ne diyelim... Vatana millete hayırlı olsun...
IstanbuTaiyibirtakozgerek- İstanbulgibi bir megapolun valisi olmak na-
sıl bir olay?
- İstanbul gibi büyü-k kentlere artık büyük mega-
pol bile diyorlar. Bir hesaba göre 15 yıl sonra dün-
yada 33 megapol olacakmış. Bunlardan bir tanesi
de istanbul'muş. İstanbul şu anda da dünyanın 16.
büyük kenti, hatta devleti gibi... Avrupa'da altıncı...
Ama ben İstanbul'un bu büyüme hızında devam
etmesinden yana değilim. Çok çarpık bir büyüme.
İstanbul böyle büyüyecekse bu haliyle kalsın; re-
habiliteedelim....
- \asıl, peki?
- Haaa, bakın, şimdi... Ben burada valiliğimın
beşinci ayını doldurdum. Daha önce hiç İstanbul 'da
yaşamamıştım. Şımdi şunu görüyorum:
tstanbul'a iyi bir takoz gerek. Yani iyi birfrenme-
kanizması, çok acı bir fren... Ben dönemimde ba-
zı konularda bu freni oluşturmaya çahştım. Bunun
anlamı çok farklı. Birçok kesimde, birçok yanlış-
lığa, birçok kuralsızlığa, birçok çarpıklığa en azın-
dan şimdi çok sert bir frenle engel olunabilir. İstan-
bul'un bu çarpıklık anlamında geleceğini kurtarma-
mız lazımdır. Ama bu gıdişle geleceğini de lcurta-
ramayız.
- Peki, geleceğini kurtarmamn yolu nedir?
- Çarpıklığı şımdiden durdurmaktır. Ama bu da
yetmez. Eğer gelecekne olacak çarpıklıklan önler-
seniz, bu çarpıklıklan düzeltme, rehabilhe etme, hu-
kukileştirme, bellı düzenlemelerle meşrulaştırabil-
me ve zaman içerisinde bunlan düzgün hale getir-
me imkânınız olur. Arna siz bır yandan bunlan ya-
parken, öbür yandan da mevcut çarpıklıklar devam
ediyorsa hiçbir idareci. hiçbir yerel yönetici, hiçbır
kamu otoritesi bunurüa başa çıkamaz. Hiç kimse
kendini kandıımasm.
•Burada hükümet benlm'
-İsterseniz burada çarpıkyapılaşma,gecekon-
dulaşma ve kaçak yapüaşmadan söz edelim. Bu
konuda İstanbul'da neler yapılabilir bu çarpık
gelismeleri önlemek için?
-Bir yandan çarpık yapılaşma. gecekondulaşma
devam edecek, bir yandan da siz mevcutlan reha-
bilite edeceksiniz, öyle mi?
Bır kere belediyecisıyle, kamu otoritesiyle, hiç-
bir şekilde kaçak yapılaşmaya, gecekondulaşmaya
göz yummama gibi bir anlayışın yerleştirilmesi ge-
rekır. Bende bu anlayış zaten vardı. Bundan sonra-
sı için de çok geçerli.
- Peki, siz yerelyönetimlerle bu işi nasıl koor-
dine edeceksiniz?
-Bu, yerelyönetimlerin kendi görevleri zaten. Ama
kanun diyor ki:
"Yerel yönetim yapmazsa merkezi idare yapsın."
Bir kere herkesin bu konuda fikır birlığınde ol-
ması şart. Ama mevcut çarpıklıklan düzeltecek bir
yaklaşıma ihtiyaç var. Bazılan. göz yumma. tala-
na prim verme şeklinde filan yorumluyorlar. Bir de
işin gerçek değerlendirilmesı var.
Bugün kanunlan, yönetmelikleri tam olarak uy-
gulamaya kalkışırsanız İstanbul'un yüzde 75'ini
yıkmanız gerekir. Böyle bir güç varsa hay. hay.
oturalım konuşalun. Ama bence bunu konuşmanın
hiçbir pratik yaran yok. Ben idareciyim; çözüme
bakanm. Bilim adamlan bunun yorumunu yapabi-
lir. Ama ben pratik olarak bir şeyler yapmak, mev-
cut duruma çare bulmak durumundayım. Fren, de-
dik ya... Bu fren gelecekteki çarpıklıklann önüne
konulacak. Ben bundan sonra gecekondu yapüma-
yacak. bundan sonra araziler talan edilmeyecek gi-
bi bakayım Id ışleri yoluna sokalım.
- Ama bir de hükümet var ki Hazine ve orman
arazUerini imara açtyor. Bununla nasıl baş ede-
ceksiniz?
- Siz, "Hükümet var" diyorsunuz. Burada hükü-
met benim. Ben hükümetin bır parçasıyım. Ben ts-
tanbul'da devletin ve hükümetin temsilcisiyim.
Onun için de aynı zamanda ben İstanbul'daki hü-
kümetim. Bu noktada düşüncenize saygı duymak-
la birlikte sizinle aynı düşünmüyorum.
-Neden?
- Mesele 2B olayıysa, ben size 2B'nin ne oldu-
ğunu. imarla ilgili düzenlemeleri anlatabilirim. Ama
bütün bu anlattıldanm yüzde 100 doğrudur. ya da
bilimseldir, değil. Demin de söylediğim gibi tstan-
bul'da yüzde 100 doğruyu, bilimsel olanı bulmak
her şeyi yıkmakla mümkün olur. 2B olayı toplum-
da pek bilinmiyor. Orman kadastrosu yapılmış.
Türkiye'de artık orman kadastrosu bugün yüzde 99
tamamlanmış durumda. Neresinin orman olduğu,
neresinin de orman amacmın dışına çıktığı belli. Bun-
lan hukuken, ya da fiilen kullananlar da belli.
Demin size. "Ben idareciyim. Çözüm bulmak
dunımundayım" dedim. Siz bana. "Bunubu hafiv-
le bırakalınT derseniz olacağı söyleyeyim; düzen-
leme yaparsak olacağı söyleyeyim. Böylece arada-
ki farkı bulabileceğimızi düşünüyorum.
- Peki, mevcut durumun devamında ne olur?
-Hukuki düzenleme yapılmadığı takdirde orman
amacı dışına çıkmış yerler yine işgal edılmeye de-
vam edilecek. Buralan imar disiplinine tabi olma-
yacak. Burayı işgal edenler hiç devlete vergi ver-
meden, belediyelere herhangi bir bedel ödemeden
oralan kullanmaya devam edecekler. Bu mu olsun?
Yoksa, 1981 tarihi baz alınarak kadastroyla orman
amacı dışına çıkanlmış alanlann işgalcilerine rayiç
bedel üzerinden satış yapılsın ki bunlar belediye-
ler tarafından imar planlan ıçine alınsın ve burada
yapüacak yapılar imar düzeni ve disiplinine tabi ol-
sunlar, seçeneği mi? tdareci olarak bana göre doğ-
rusu ikinci çözümdür. Yani şimdiki hükümetin ge-
tirdiği çözümdür.
Çünkü.. Hazine'ye. "Bunlan nhe korumuyor-
sunuz" diye soruyorsunuz, alınan cevap şu oluyor:
"Bu de\Tedilmedi kL"
Orman Genel Müdürlüğü'ne. "Neyapıyorsunuz"
dıye soruyorum. Aldığım cevap şu oluyor:
"Ben kadasrro vapom. Orman amacı dışına çık-
ü.Bendebunakanşamam.~ Belediyeye soruyorum.
"Kâğrtüzerindeormangörünüyor" diyor. Yaniüç-
lü bır kıskaç içinde. Peki. hangisi doğru? Hüküme-
tin yaptığı dogru. Ama sonrasında hiçbir şekilde ödün
vermemek kaydıyla.
Size ilk kez bir şey söyleyeceğim. Cumhuriyet
tarihi boyunca tstanbul ormanlarının toplamımn
yüzde 7.2si 2B olarak tanımlanmış; yani orman ama-
cı dışına çıkmış. Öte yandan orman alanlannda son
zamanlarda sadece çam ağacı olmak üzere ağaçlan-
dırmada yüzde 15'lik bir artış var. Bu da normal.
Çünkü ormanlanmızı geliştirmek zorundayız.
- Peki, bu ormanlarmyapılaşmaya uğrayan kı-
sımlan ne kadar?
- Sadece yüzde 1 8. Bunlar kesin rakamlar.
- Ama orman talanınt kanıtlamak için sadece
Beykoz 'un arka görünümündeki Saip Molla Or-
manı yeter...
- Sizin görüşünüze göre bu yapılann hepsini yı-
kalım mı°
Hepsini yıkmak lazım'
- Bütün bu çarpık yapılaşma ve orman talanı-
na neden olan yapılann hepsinin yıkûmasından
yanayım...
- Hepsini yıkarsak o zaman sizin iktidara gelme-
nizı daha çok uzun zaman bekleriz. Bu sizin çözü-
münüz pratik değil. Ama şu var:
Bütün bunlar bu alanlann orman dışına çıkanl-
mış olmasını engellemiyor. Bütün bunlar bu arazi-
lenn ışgalde olmasını engellemiyor. Ama devlet
bundan rantını almak zorunda. Bu düzenlemeleri
yaparken geleceğe yönelik korumacılığı da koyar-
sınız.
- Peki, kâğıt üzerinde düzgün bir işyaparsınız
da uygulamada çarpıklık olunca ne yaparsınız?
- Uygulamada çarpıklık olmaz. Çünkü orman
amacı dışına çıkanlanlar zaten belli..
- Orman kadastrosu yapıhrken orman amacı
dışına çıkmadığı halde çıkmış gibigösterilen ara-
ziler olabilir mi?
- Yüzde biri geçmemek üzere olabilir. Orman
amacı dışına çıkanlan yerlerin zaman içensinde üç
dönümken 30 dönüme, 30 dönümken 100 dönüme
çıkanlması için de çalışmalar vardır. Esas çarpık-
lık da budur. Bu iş gerçekleştiği takdirde bu tip ge-
nişletmeleri de önlemiş olacaksınız. Üstelik elde ede-
ceğiniz kaynak ormanlann yeniden ihyası için kul-
lanılabilecek. Bu talan düzeni böyle sürgit gidemez.
Ben burada de\ letin payıru alması gerektiğine ina-
ruyorum. Bakın. Türkiye de her şeye af geldiği gi-
bi ımara da birçok af gelmiş. Me\ cut durumu, çar-
pıklığı hukukileştirmek anlamında ve devletin bun-
dan ranttnı almasını sağlamak, toplumun, kentın ge-
liştırilmesı anlamında da kamunun, yani Maliye'nin
payını almak zorundasınız.
Bir kere bu hükürnetirnizin yerel yönetimler an-
layışında çok önemli bır husus var. Türkiye'nin. sa-
dece yerel yönetimlermm değil, kamu yönetıminin
de yeniden yapılanması lazımdır.
Hükümet diyor ki: "Hiçbiryerkadastrosuz,iınar-
sız kalmayacak. imar otoritesi de tek olacak."
Bu söylediğim üç konu Türkiye'nin şu anda ya-
şadığı çarpıklıklan ortaya koyan çok önemli tespit-
lerdir.
- Bir de İstanbul ilsınırlanmn tamamının met-
ropoliten alan içine alınması çalışması var. Bu
ne aşamada?
- Sürüyor Yem yerel yönetimler kanunu çıktığın-
da şu anda 27 ilçe metropoliten alan sınırlan için-
deyken 32 ilçe bu s"nırlara dahil olacak. Bu da ts-
MUAMMER GULER
1949, Mardin doğumlu. Yüksek
öğrenimini A Ü Hukuk Fakültesi 'nde
tamamladu İlk kamu görevine 1973 'te
Balıkesir Matiyet Memuru (Kaymakam
adayı) olarak basladu Daha sonra
Denizli'nin Çal ilçesi Kaymakam Vekilliği,
Pehlivanköy, Horasan kaymakamlıklan
görevlerinden sonra İçişleri Bakanhğı
Personel Şube Müdürlüğü 'nde bulundu.
Bu bakanhkta Şube Müdürü, Daire
Başkanı, Personel Genel Müdür
Yardımcüığı ve Müdürlüğü yaptu 1992'de
Niğde Valiliği'ne atandı. Daha sonra
Kayseri ve Gaziantep Valisi oldu. Bunun
ardmdan 2000'de Samsun, Ocak 2003 'te
de İstanbul'a vali olarak atandı.
tanburunüsırurlanylaörtuşüyor. Birbaşkailde böy-
le olmayabilir O halde hepsi imar planı içine gire-
cek. Hepsinin imannın yapılması demek. her bir ara-
zının bütün planlanmn yapılmış olması anlamına
geliyor. .Ama bunu belli eden otorite de tek olacak.
Carlmüsllm boyutu
- Peki, bu otorite kim olacak?
- Büyükşehir belediyelerinde Büyükşehir Bele-
diyesi, il belediyelerinde İl Belediyesi, meskûn ma-
haller dışında da \ alınin başkanlığım yaptığı İl Özel
İdaresi, )-
a da II İdaresı dedığımız kuruluş olacak..
Şu anda İstanbul'un ve Türkiye'nin birçok yerin-
dekı çarpık yapılaşmada imar otontelennin farklı
oluşlannın çok etkısı var. Bana göre metropol ala-
nında olmayan belde belediyelerinde bu çarpıklık
daha fazla. Sadece son 18 yü İstanbul'un nüfusu-
nun bir kat arttığı dönemdir. Dünyanın hiçbir ken-
ti böylesine bÜNİimemiştir. İstanbul'un nüfusu bir
kat artarken araç sayısı da dört kat birden arüver-
miş.
-Buda trafık sorununun vahametini ortaya ko-
yuyor. Ama öncelikle bununla bağlantılı olarak
size çevre korumacılıkla ilgili bir soru sormak is-
tiyorum. Gaziantep Valiliğinizd'önemindeZeug-
ma antik kentini koruma altına alntakla tanını-
yorsunuz. İstanbul 'da çevre koruma ve kültürmi-
rasını korumayla ilgili kendinize nasıl hedefler
koyuyorsunuz?
- Bütün meseleyi. çarpıklıklann mümkün oldu-
ğu kadar giderilerek gelecekte yaşanmaması için ne-
ler yapılması gerektiği olarak görüyor \e bunun
üzerinde duruyorum.
- İstanbul dünyada çok önemli bir megapoldür,
diyoruz. İstanbul'un tarihtengelen renkleri var-
dır. Buramn gayrimüslim bir nüfusu vardır ki bu
nüfus kentin rengini oluşturur. Bugüne kadar bu
gayrimüslim nüfusa, kültüre yerel yönetimlerin
çokfazla da özen göstermediklerdinibiliyoruz. Siz
kültür mirasını korumakla ünlü bir vali olarak
bu gayrimüslim nüfusu daha fazla kucaklayıp
İstanbul'un rengini daha fazla parlatmayı he-
defliyor musunuz?
- Ben sorunuzu iki boyutlu alıyorum. Olayın bir
kültür ve tabiat varlıklannı koruma boyutu var. Bir
de o insanlara yaklaşım sözkonusu.
Burada çok kısa bır şey söyleyeceğim. Onlar Tür-
kiye Cumhuriyeti'nin şereflı vatandaşlandır. Ata-
türk milliyetçiliği \e anayasal vatandaşlık dediği-
miz bır olay var. Atatürk. "Ne muttu Türküm di-
yene" demiştır. Anayasa da şöyle diyor:
"Türkhe Cumhumeti De\1eti'nevatandaşhk ba-
ğıyia bağh olan herkes Türktür."
O halde onlara yaklaşımımda hiçbir farklılık ol-
maz, olamaz da... Bu İstanbul kenti Roma'mn, Bi-
zans' ın, Osmanlı' mn ve Çağdaş Cumhuriyet'in dö-
nemlerinde bü\ük eserlere sahip olmuş. Mustafa Ke-
mal diyor ki: "tstanbul Türk tarihinin sen^tidir."
Kültür ve tabiat varlıklannın korunması için düzen-
lenen uluslararası bir sözleşme, dünyanın neresin-
de olursa olsun. kültür ve tabiat varlıklannın, bu-
lunduğu sınırlar ıçindeki millete aıt olduğunu söy-
ler. .Ama bir şartla: Korumak ve geleceğe taşımak
kaydıyla... Ama bu aynı zamanda dünyanın da or-
tak mirasıdır.
Hava tamam sıra denlzde
- Peki, bu aslında miras mı, emanet mi?
- Ben zaman zaman bazı yerlerde, "Bu mirasola-
maz" dıyorum. Çünkü size kalan mirası diledigi-
niz gibi tasarruf etme hakkınız var. Ama bunlar
emanerhr. Emaneti dejcorumak zorundasınız. Han-
gi döneme. hangi uygarlığa ait olurlarsa olsunlarar-
tık biz bunlan evTensel boyutta düşünüp yaşata-
cak, hepsini birden koruyacak bir tavır içinde ol-
malıyız. .Ama dünyada bu tip eserlerle ilgili sürdü-
rülebilir kullanım anla\ışı var. Biz. sadece sakla-
mayı korumak gibi değerlendiriyoruz. Ama saklar-
sanız korumuş olmazsınız. Çok güzel bir şeyiniz \ar-
dır; hiç kullanmayın. Kendiliğinden eskidiğini gö-
receksiniz. Bakın, Batı ülkelerinde çok yaygm bir
uygulama var. Konaklama, hizmet tesislen hep böy-
le tarihi kültür varlıklannın içinde yapılmış. Bu
yerlerin korunması için para alıyorlar. Böylece de
bu kültür mirası korunmuş oluyor. Bana göre bu da
yapılabilir. Bir debaşka birhusus var. Biz İstanbul'un
Tarihi Yanmada'sındayız. Burada 15 bine yakın
imalathane var. Böyle bir şey olabilir mi? Bunların
buradan temizlenmesi içinhep birlikte çahşacağız.
- Peki, yerel seçimler öncesi bu nasıl olacak?
- Evet, şu anda önümüzde yerel seçimler var. Bu
yerel seçim ortamı içinde yerel yönetimlerden bu
anlamda radikal çözümler bekleyemezsiniz. Bü-
tün siyasi partiler için bunu böyle düşünmek lazım.
Ancak Tarihi Yanmada'da bu konuda bir konsen-
sus oluştu. İstanbul Konseyi'nin son toplantısında
bu konu dıle getirildi. Dünyanın heryerinde sosyal
ve ekonomik olayiara bir alternatif koymadan ka-
bul edılebüir, müktesep haklan inkâr etmeyen. on-
lan mümkün olduğunca koruyan çözümler getır-
mezseniz hiçbir şey yapmış olmazsınız.
- İstersenizgelelim İstanbul'un çevresinin ko-
runmasma... îstanbul, güzelim birkıyı kentiyken
denizin kirliliğiyüzünden insanlar denizden ya-
rarlanamıyorlar. Özellikle bu konuda neyapüa-
bilir?
- Evet. geçmişte denizin kirliliği çok ihmal edıl-
miş olabilir. Ama Kadıköy yakasındakı antma te-
sısüıin tamamlanmasıyla Marmara Denizi tümüy-
le temizlenmiş olacak ki bu çok muhteşem bir olay
olacak. İstanbul"da hava kirliliği sorunu kalmadı, ar-
tık. Bu kent için bunlar çok önemli gelişmeler. Ye-
şil çok azalmıştı. Onda da bir artış var. Ama yeter-
li değil.
Trafiği raylı
sistem ve
denizyolu çözer'
- Ya trafık sıkışıklığı meselesi? Raylı sistemi
bir tarafa bırakıp hep karayolu taşımacdığını
özendirmedik mi?
- Size anlatayun. tstanbul'da karayolu taşıma-
cılığı yüzde 89, demiryolu taşımacıhğı yüzde 6,
denizyolu taşımacıhğı yüzde 5. Taşımacıügı dün-
yanın en çarpık olan şehri... Önümüzde muazzam
bir otoban var: bunu lcullanmıyoruz. Boğaz bu bü-
yük otoban değil mi? Üstelik de çoktemiz bır oto-
ban. Ama biz bunu yeteri kadar kullanmryoruz.
Baktığuuz zaman. şehir içuıde raylı sistemi de
kullanmıyoruz. Şimdi size ezberimden rakamlar
vereceğim: tstanbul trafiğine 2 miryon 450 bin araç
kayıth. Bunun 1 miryon 828 bini tstanbul trafı-
ğinde dolaşıyor. Bunun da 1 milyon 300 binden
fazlası otomobü. Bu demektir ki bu trafik insan
yerine araç taşıyor. Bu araçlann çoğu da tek kişi-
lik. Yani, yineliyorum, tstanbul trafiği ashnda in-
san değil, araç taşıyor.
- Peki, tstanbultrafiğini nasıl insan taşır ha-
le getireceğiz?
- Tabıi ki şehir içinde raylı sistem şart. Bunun
tartışması bıle olamaz. Yani metro. hafif tramvay,
tramvay gıbı... Bunu geçmişte yapmak lazımdı.
Şimdi geliştirmemiz gerekiyor. Bir de denizyolu
taşımacılığına ağırlık vermeli, özendirmeli, ucuz
hale getirmelıyiz. ÎUe de karşıdan karşıya geçme-
ye gerek yok. tstanbul'un bir yerinden öbürüne
de deniz yolundan gıdılebilir. Hükümet bu konu-
da gerekli önlemleri alma>ı düşünüyor.
-Nasıl?
- Örneğin, çok yakın bir gelecekte deniz taşı-
macılığında kullanılan akar>akıtta önemli ucuz-
lama yapüacak. Bu konudaki çalışmalar sürüyor.
tstanbul'un yolu bu kadarken bu kadar çok araç
olur mu? Bir de otopark diye bir sorunumuz var.
Şu anda tstanbul'a lazım olan otoparkın sadece
22'de biri mevcut Bu araç trafiği böyle devameder-
se ekyollara ihtiyaç duyulacak. Şimdi Cçüncü Bo-
ğaz Köprüsü'nden söz edıüyor. Bakın, Üçüncü Bo-
ğaz Köprüsü'nünyeri içinbeş alternatifhazırlan-
mıştı. Ama artık bır tanesi kesınleşmek üzere.
- İyi de neden hâlâ köprüde ısrar ediliyor.
Şimdi siz söylediniz, İstanbul'un yollanmn in-
san değil, araç taşıdığınu Boğaz köprülerinin
de insan değilaraç taşıdığı ortaya çıkn. Hâlâ ne-
den köprüde ısrar ediliyor da raylı tüp geçitya-
pılmıyor?
- tkisi birden olacak. Sadece tüp geçitle iş bit-
miyor. Zaten üçüncü köprü için karar alındı. Bu-
nun çahşmalan sürüyor.
- tstanbul'un güvenlik konusu ne aşamada?
- Aslında tstanbul güvenliklı bir şehir.
• Nasıl olur?
- Nüfusuna oranla kişi başına düşen yılda suç
sayısına baktığınız zaman tstanbul görece olarak
önemli ölçüde güvenliklı bır şerur. Ama bu kadar
çarpıklığın bir arada yaşandıgı bir kent tam anla-
mıyla zaten nasıl güvenliklı olabilir? Bu kadarçar-
pıklıkla bu nüfus başka herhangi bir ülkede olsay-
dı ortalık birbirine girerdi. Şu anda 31 bin kadar
polis şehrin güvenliğini sağlamaya çahşıyor. Tür-
kiye'de artık AB'yle bütünleşme süreci yaşanıyor.
Hukukunüstünlüp kavıamı gelişiyor. Bu dönem
insan haklan konusunun çok öne çıktığı bir dö-
nem. Artık polis de bu koşullara kendini uydur-
mak zorunda. Artık insanlara işkence, kötü mu-
amele yapamazsınız. Bakın, ceza sistemimiz cay-
dıncı, infaz sistemimiz de ıslah edici olmalıdır.
- Peki, bugün böyle mi?
Maalesef değil. Ben bu proje üzerinde çalışı-
yorum. tstanbul'da valilik yaparken büyük proje-
lerle uğraşıp işi genel bo>oıtta ele alacak çalışma-
lar içinde olmayı planladun. Bununla ilgili bir
projemiz \ar. Bunu dört büyük meslek kuruluşu-
muzla birlikte değerlendirdik.
Bu üç ayakh bu- çaüşma.
Laptoplu polisler
- Bu çalışma neyle ilgili?
- Bütün tstanbul polisıni tek birmerkezden yÖn-
lendirecek, onlara dağıtacağımız gprs'lerle rîare-
ketlilik kazanduacak bu- sistem. Bu, bir elektro-
nik veri tabanına dayalı. Bütün sokaklar. cadde-
ler,binalar elektronikbirharitayabağlanıyor. Bü-
yük Şehir Belediye Başkanı"na da bu haritayı kul-
İanmamızı sağladığı için burada teşekkür ediyo-
nan. tşin ikinci ayağtnda her iki ekıpten bırisine
dizüstü bilgisayar (laptop) dağıtunı var. Ekipler
bu bilgisayarlardan annıda olaylan izleyebilecek-
ler. tşin üçüncü ayağında da ev, tşyeri ve araçlara
da bu gprs'lerden dağıtarak bütün şehri denetim
altında tutabileceğiz.
- Dünyada bu sistem ne kadar yaygınlıkta
kullanıhyor?
- Kısmen ABD'de ve Avrupa'nın bazı kentle-
rinde uygulanıyor. ama ilk kez bu yaygınlıkta ve
tam anlamıyla tstanbul'da uygulanacak. Bu pro-
jeyi Emniyet Genel Müdürlüğü tstihbarat Daire
Başkanlığı geliştirdi. 10 milyon dolara mal oldu.
Finansmanını da bir konsorsiyum karşılıyor. Bu
şekilde bütünpolis teşkilatmı adeta seyyar karakol
gibi çalıştırma olanağını bulacağız. Bu arada
polisimizin de artık çok iyi yetişmekte olduğunu
söyJemeliyim. tki yıllık meslek yüksek okullann-
da okutuyoruz. Bu yıl ilk mezunlanmızı verdik.