23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 TEMMUZ 2003 PAZAR CUMHURİYET SAYFA J\_ LJ L 1 LJ J \ kulturtâ cumhuriyet.com.tr 15 KULE CANBAZI SUNAY AKIN Rıfat Ilgazve2 Temmuz!.. / stıklal Marşı yanşmasına şiir gönderen yüzlerce katılımcı- dan bın de odur. On beş yaşın- da. genç bir şair adayıdır o yıl- la'da. Okumaya öylesıne düşkündür kı. arkadaşlan tarafından "Roman- cı' diye çağnlır. Ağaçian bol olan Kastamonu'da yaşadığından dolayı bu lakap zamanla "Ormancı"ya dö- nûşiir! Henüz on üç yaşındayken 1924 yı- lında, evde dınledıği Şarlok Holmes öyidiJerinden eîkılenerek bır roman yazar. Konusu hiç görmedığı Istan- bul'da geçen romanda, hırsızı Beşık- ta^'tan bir tramvaya bindirir ve Üskü- dar'da ındınr!.. tstanbul'dakı yaşıtları oyuncaklar- la oynarken o, roman yazma uğraşın- dadır, Karadenız'in kıyıcığında!.. Boğaz'ı unutarak tstanbul'un karşı kıyısına gönderdiği tramvay ise bir oyuncak olarak girer, çocukluğunu anımsadığı bir şiirine: Ne kurulunca koşan tramvaylarım vardı, Ne çekince giden develerim. Bahklarımızı tamrdım, Adlarım bilirdim kuşlann; Seçerdim düdüğünden Limanımıza uğrayan vapurlan. Sıvas katllamından sonra yagama azmlnl yltlrdl 1928 yılının 2 Temmuzu unutul- maz bir gündiir hayatında. 0 gün, ar- kadaşlanyla kaydırak oynarken, ha- deme tarafından müdürün okulda kendisini bekledıği haberini alır. Ma- arif Vekilı Faruk \afiz Çamlıbel, Kastamonu'da çıkan Açıksöz gazete- sinde yayımlanan "Mehmet Rıfat" imzalı şıın çok beğenmış ve şairle ta- nışmak istemiştır. Mehmet Rıfat, kendisine yazma aşkının aşılandığı 2 Temmuz gününü hiç unutmayacak ve tam 65 yıl sonra, yine bir 2 Temmuz günii şairlerin, yazarlann Sıvas 'ta ya- kıldığı haberini alınca yaşama azmi- ni yitirip son nefesini verecektir. Sıvas katliamından beş gün sonra yaşama veda eder Mehmet Rjfat; si- zin tanıdığımz adıyla Rıfat Ilgaz. Bir "2 Temmuz" günü dünyayı aydınlat- ma umuduyla sanldığı kalemı yine bir "2 Temmuz" günü bırakır elın- den. Annesinın sütü yetmediği için keçi sütüyle beslenmışti. Rıfat Ilgaz, bu özelliğinden dolayı annesınin kız- dığında "N'olacak, keçi sütüyle beslenmiş, keçi inadı var sende!" dıye seslendığmı anımsar. Keçi sü- tüyle beslenen şair, ölümcül hasta- lıklar ve ışkencelerden sıynlır ama kurt sütüyle beslenenlere yenik düşer sonunda. Insan kanı ıçerek beslenen aç kurtlar Sıvas'ta karnını parçala- mamışlardı onun. ama yakılan 35 in- sanın acısını kaldıramaz Rıfaz II- gaz'ın yorgun yüreği. O yürek ki ken- di için dcğıl, başkalannın mutluluğu için atmamış mıydı bir ömür boyu? I Hem de ailesıyle, çocuklanyla arası- na demirparmaklıklar konuîması pa- hasına!.. Çocuklanna oyuncak alabilen bir baba değıldir Rıfat Ilgaz. Kızı Yıl- dız'a "Doğdun doğalı, ne oyun gör- dün,/ Ne oyuncak" dızelenyle ses- lenir bır şiınnde. Oğlu Aydm Ilgaz da ya hapıshane ya da hastanede gö- rür babasmı. Elınde kendi yaptığı oyuncaklar vardır. Rıfat Ilgaz, bir şi- irinde dile getirir oğlunun bu beceri- sini: Çeşitli oyuncaklarm yoksa da Bir saniyede tren yapacak kadar Kibrit kutularını, Tecrüben var benden fazla. Benden üstünsün kuşkusuz, Sigaradan top, Kutusundan tank, Kâğıtlardan uçakyapmada! 1944 yılında yayımlanan "Sınıf" adlı şiir kitabı, kitapçı raflannda yal- nızca 25 gün kalır ve satışı yasakla- nır. Kitabın kapağı ne de olsa "kır- mızı" renktedir ve daha da önemlısı sayfalannda şu "tehlikeli" dizeler vardır: Yoklama defterinden öğrenmedim sizi, benim haylaz çocuklarım! Sınıfın en devamsızını bir sinema dönüşü tanıdım, koltuğunda satılmamış gazeteler... Sıkıyönetim karanyla şiir kitabı toplatılan Rıfat Ilgaz, doktordan al- dığı rapor sayesinde birkaç hafta dı- şarda kalmayı başanr. Ciğerleri su toplamış, hastadır. Bu halde, üç öğ- rencisiyle karşılaşır Aksaray'da. Ço- cuklardan bıri çantasını açar ve "Sı- nıf" adlı kitabı uzatır. Ilgaz, çocuğu tanımıştır: 3 A sınıfından Remzi... Koltuğunda satılmamış gazetelerle, sinema dönüşü karşısına çıkan öğ- rencisi!.. Kitabı imzalar şair ama, bir zarar gelmesin düşüncesiyle çocu- ğun adım yazmaz. Turancılar'la aynı haplshanede kaldı Rıfat Ilgaz. 24 Mayıs 1944'te, fa- şizmin yenilgiye uğramasıyla gizlen- mekten vazgeçer ve teslim olmaya karar verir. Savaş sırasında Hitler'i destekleyen "Turancılar"la aynı hapıshaneye konur. Şair, yan hücre- sınde Alparslan Türkeş'in yattığı o günler hakkında şu çarpıcı bilgileri sunar: "Aynı kurallara bağlı ceza- evindeydik ama, aynı davranışlan görmüyorduk. Benim çeşitli kelep- çelerim vardı. Zincirli yerli kelep- çelerim: sustalı Alman kelepçele- rim; yolculukJarda iki baş parma- ğıma iki yüzük gibi geçirilen ke- lepçelerim vardı. Onlann hiçbir şeyi yoktu. Manevra kayışları bi- le. Yalnız, aylıklannı alıp 30 Ağus- tos'larda terfı ediyorlardı!.." Rıfat Ilgaz'm şıırlerinde Ceyhun Aruf Kansu ve Fazıl Hüsnü Dağ- larca'da olduğu gibi oyun ve de oyuncak çokça çıkar karşımıza. "Çember" adlı şiirinde unutulan bu oyuncağı, bir virüs gibi tüm kenti sa- ran otomobil sevdasıyla karşılaştı- nr: Serde bu hoyratça dönen tekerlekler Gösteriş için... Nerde o başımızı döndüren Şıkır şıkır çemberin güzelliği! Ve nerde. Rıfat Ilgaz gibi insanlı- ğı aydınlatma yolundan dönmeyen şairin ışıklı yüzü!?.. 25Temmuzda gösterimegirecek Terminatör geri dönüyor Kültür Servisi - Tll be back' (Gen döneceğim)... Bu sözler tanıdık geliyor değil mi? Arnold Schwarzenegger ın tüm dünyada gişe rekorlan kı- ran aksiyon filmı 'Terminatör 2'den akılda kalan bu küçük alıntı. aktörün üçüncü devam filmini çekmesiyle gerçek ol- du dersek yanılmayız. Bir kez daha dünyarruzm yü- ce kurtarıcısı olarak karşımıza çıkan Schwarzeneger. 'Termi- natör 3 - Makinelerin Yükse- lişi' adlı serinin son filminde, ölümcül savaş makinelerine karşı mücadele ederek insanlı- ğı kurtaracak yine. 25 Temmuz'da gösterime gi- recek bu üstün yapımın. ya- pımcı Warner Bross'u ihya edeceği bekleniyor. Filmde işin içine çılgın, güzel ve bir o kadar ölümcül bır dışi de katıl- mış: 'T-X' (Kristanna Lo- ken). Ilki 1984'te 6.4 milyon dola- ra, ikincisı 1991 'de 113 mılyon dolara mal olarak döneminde en pahalı film rekorunu eline geçıren Termınatör'ün üçün- cüsüyse tam 172 milyon dola- ra çıkarak bu alandaki yeni re- korun şimdılık son sahibi. Küpünü dolduruyor T3 için 30 milyon dolar alan Schvvarzenegger'in. bir za- manlar yapımcılar tarafından defalarca reddedilmiş, ikinci, üçüncü derece roller oynayan bir figüran olduğuna inanmak çok zor. Hatta Alman aksanlı îngilizcesiyle Hollywood'da asla başanlı bir film yıldızı olamayacağı bile söylenmiş. Aksanının yanı sıra uzun adı da problem olmuş aktörün. Günümüzün gösteri dünya- smda prim yapan öğelerin şid- det. kan. vahşet. ölüm ve silah olduğunu çoktan fark ederek ilerleyen yaşına rağmen T3 benzeri filmlerle hâlâ küpünü doldurmaya devam eden ve vaktiyle dünya vücut şampi- yonluğundan Hollywood yıl- dızlığına transfer olduğu gibi şımdi de Ronald Reaganın yolunu ızleyerek Kaliforniya valiliğine (oradan da ABD başkanlığına tabii ki) göz diken Arnie'den, daha uzun bir süre böylesi üstün ya- pımlar seyretmeye devam edece- ğiz galiba. Bir yaşını dolduran Aries dergisinin bu sayısında Serdar Tanyeli, 'Su Portreler'iyle dikkat çekiyor. Bin bir çağrışımıyla su Kültür Ser\isi - Koç Sanat Ta- nıtım'ın üç ayda bir yayımlanan edebiyat, sanat ve düşünce dergi- si Aries'in 5. sayısı çıktı. Bu sayısıyla birinci yılım doldu- ran dergide, bu kez de *su' konu- su işleniyor. Her sayısı bir kitap- dergi biçiminde ve belli bir konu çerçevesinde üretilen Aries için çok ıslak ve uzun bir kıştan çıkıp başka sulara, yaza. denize doğru yüzdüğümüz şu günlerle bağlan- tılı olarak seçilmiş bu konu. Tiraje Dikmen'le Büyükada'da 'Doğu-Batı, Resim-Desen, Uzak- Iıklar-Yakınhklar' üzerine yapı- lan bir ana söyleşiyle açılan dergi, Tahsin Yücel'in 'Su ve Biz' ve Arif Çağlar'ın 'Su Altı' başlıklı metniyle devam ediyor. Ferit Ed- gü, İlhan Berk, Serhan Ada, Hü- seyin Ferhad, Faruk Ulay, Bir- han Keskin ve Ömer Arakon'un aralannda bulunduğu yazarlar ise Marguerite Yourcenar'ın ünlü denemesi 'Dürer'in Bir Dü- şü'nden yola çıkarak Tufan dos- yası yazılannı oluşturmuşlar. Bu iç dosyadaki konular ise. 'Her- kesin Tufanı Kendine', 'Sula- rın Altında Babil Ahalisi', 'Be- nim Tufanım', 'Nuh Resulün Tufanla Boğuşmasını Onu An- latır', 'Sapta Sindhu', 'Dümen SuyıT, 'Zen Bahçesinde Tüfan', 'Gidin Buradan' başhklannı içeriyor. Tufan Dosyası'nın hemen ar- dmdan ise uluslararası bir sanat- çı olan Sarkis'in Fransa'da ger- çekleştirdiği 'Su İçin Suluboya' atölyeleri üstüne Fent Edgü'nün bir yazısı ve bu atölyelerle ilgili fotoğraflaryer alıyor. îlerleyen sayfalarda ise Metin And kutsal sulara bakarken, Em- re Kapkın su korkusuna yakın- dan değiniyor. Münir Göle 'Bir Deniz Mahsulü: Korsan' adlı yazısıyla. thsan Oktay Anar 'Muhteşem Palamut' adlı öykü- süyle bu ıslak ortama konuk olu- yorlar. 'SuAltındanYüzler' portfol- yosu, fotofrafçı Serdar Tanye- li'nin çektiği portrelerden oluşu- yor. Mağlova Üstüne iki Zaman- lı Söyleşi'yi de Nevzat Sayın'la Samih Rifat gerçekleştirmişler. Bundan önceki Aries'in çıkan 4 sayısı da 'Kitaplık', 'Sayılar', 'Yüz' \e 'Oyun' başlıklan adı altında yayımlanmıştı. EStNTİLER ZEYNEP ORAL Topkapı Sarayı'nda Bir Tutku... Ne zamandır sizlerle paylaşmak istediğim bir sergi var Topkapı Sarayı'nda. Tam, bu güzelli- ği ve coşkumu iletmek üzere masamın başına geçiyorum ki, kahrolası haberler üst üste yığıl- maya başlıyor. Bir gün Ağrı, Doğu Beyazıt'ta verdiği konser sırasında düşüncelerini açıkladı diye besteci, şarkıcı FerhatTunç gözaltınaalınıyor; bir baş- ka gün yazar Erje Ayden'in İkinci Caddenin Çılgın Yeşili" ve "Hauptbahnhof'dan Bir Trene Bindim" isimli iki kitabı hakkında mahkemeden "müsadere ve imha karan" çıkıyor. Kitaplann yayıncısı ressam-yazar Bedri Baykam, "suç- lu" bulunuyor, iki kitap için toplam 8.570.490.000. -TL. ödeme cezasına çarptırı- lıyor... Ülkemde bunlar olurken, Topkapı Sara- yı'ndaki keçe sergisinden söz etmek... Ferhat Tunç'un düşüncelerine katılmayabilir tam tersini savunabilirsiniz; Erje Ayden'in yaz- dığı romanları hiç sevmeyebilir, Bedri Baykam'a onun kitaplarını yayımladı diye öfkelenebilirsi- niz. Ama suçlu ilan edip cezalandırmak, yasak- lamak, bu ülke insanınayapılmış hakarettir. Bu ülkeye güvenmemektir. Sen düşünemezsin, yazamazsın, senin ne yazıp ne okuyabilecegi- ne ben karar veririm demektir. Kaldı ki bu ileti- şim çağında hiçbir düşünce yasaklanamıyor. (Hayır hayır, yeniden başlamayacağım, 35 yıl- dır düşüncenin neden yasaklanamayacağını yazıp duruyorum.) • • • Her şey (yani Topkapı Sarayf ndaki sergi) ta- sarımcı Selçuk Gürışık'ın bir tutkusuyla baş- ladı... Hayır hayır, her şey (yani keçeye ilişkin her şey) MÖ 3. yüzyılda Asya steplerinde ya- şayan göçerler arasında başladı... Keçe, dokumantn öncüsü, ilk tekstil ürünü. Koyunların evcilleştirilmesinden beri var. Yalnız çadır, giysi vb. olarak değil, totem, nazarlık, bü- yü aracı olarak da kullanılıyor. Şamanizm'de tapınma araçlarından biri. Yaşamda ve ölüm- de çok önemli yeri var. 10. yüzyıldan beri de Anadolu'da yaygın... Selçuk Gürışık Türkiye'de mimarfık, Ingilte- re'de tekstil ve moda, ABD'de tasarım eğitimi- ni tamamladıktan sonra yaptığı her işte tutku- sunu geliştirdi. Neydi bu tutku? Yerel kültürel değerleri, evrensel düzeyde çağdaş boyutlara taşımak... İşte bu tutkunun peşinden koşarken Ingiltere'deki Saint Martins College of Art and Design'da doktorasını Anadolu keçeleri üzerin- de yaptı. Yıllarca Anadolu'daki ustalardan ke- çenin inceliklerini öğrendi. 2001 'den beri Lond- ra'daki British Museum'da daimi sergilenmesi kararlaştırılan "Güncel Anadolu Keçeleri" ko- leksiyonunun küratörü de oydu. British Museum ve Topkapı Sarayı Müze- si'nin ortak çalışmasının sonucu gerçekleşen sergide 16-19. yüzyıla ait eserlerin yanı sıra hem Selçuk Gürışık'ın hem de Anadolu'nun son keçe ustalarının ürünleri biriikte sergileni- yor. Birikimin, duyarlılığın ve yaratıcılığın ege- men olduğu bir çiçek bahçesinde dolaşıyormuş gibi hissertim kendimi. Yalnız sergilenenler de- ğil, sergileme biçimi de çarpıcıydı. Sergi açılışındaki Anatole Sokak Tiyatro- su'nun sunduğu Şaman Dans Gösterisi'ni, Çağdaş BaleTopluluğu'nun danslarını, Afyon- lu ustaların tek tek sahneye çıkıp Selçuk Gürı- şık'ı sevgiyle saygıyla kucaklamalarını göre- mezsiniz ama, "Topkapı Sarayı Keçe Sergisi" 17 Eylül'e kadar sürüyor; birbirinden degerli ürünleri, eserleri görebilirsiniz. Geçmişin değe- rinin günümüzün yaratıcılığına dönüşümünü iz- leyebilir, yok olan değerlere sahip çıkmanın kı- vancını yaşayabilirsiniz. Bu ülkede güzel şey- ler de oluyor diyebilirsinız. Topkapı Sarayı Müzesi'nde sergiyle eşza- manlı, Ingiliz ve Türk uzmanların katılımıyla bir de konferans düzenlenmesi, serginin bilimsel yanının da vurgulanması açısından önemliydi. Yerel olanda derinleşmenin, evrensel ve çağ- daşa ulaşmaktaki gücünü bir kez daha göster- di bana bu sergi. Dilerim, Selçuk Gürışık gibi tutkusunun pe- şinden koşanlar çoğalır ülkemde... e:posta: zeynepıa zeyneporal.com Faks:(0212)257 16 50 'Dil Ödülü' AN Diindar'ın • Kültür Servisi - Türk Dil Dergisi sahibi Ahmet Miskioğlu'nun bu yıldan başlayarak dergisi adına. her yıl "Türkçemizi en iyi kullanan ve Türkçemizin gelişmesi için çaba gösteren" bir yazara veribnek üzere koyduğu 'Dil Ödülü'nü bu yıl Ali Dündar aldı. Oktay Akbal, Sami Karaören, Konur Ertop, Erdoğan Alkan \e Ahmet Miskioğlu'ndan oluşan seçici kurul tarafından seçilen Ali Dündar'al mihyar liralık ödülü 9 Eylül günü Türk Dil Dergisi yönetim yerinde düzenlenecek bir törenle verilecek. BUGU3V • BEYOĞLU StNEMASInda Arif Şerif Onaran anısı kapsammda 12.00, 15.00, 18.00, 21.00'de 'Mulholland Çıkmazı' filminin gösterimi. (0 212 251 32 40) • KADIKÖY BELEDİYESİ KADIKÖY GENÇLİK MERKEZİ'nde 'II. Ayışığı Belgesel Film Günleri' kapsamında 21.00'de 'Tramvayın TanıklığV, 22.00'de 'Karşılaşma Sanatı'. 23.00'te 'Afgan Çocuklan', 23.30'da 'Çöldeki Ada: Kerkennah' fihnlerinin gösterimi. (0 216 349 77 68) İSTANBUL CAZ FESTİVALİNDE BUGÜN • PARKORMAN'da 21.30'da 'Mo' Better Blues' filminin gösterimi. • EMtNÖNÜ - ANADOLU KAVAĞI'nda 11.00'de 'Caz Vapuru'. (0 212 334 07 00)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle