05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
^26 HAZİRAN 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DİZİ Insanların ruh sağlığı giderek bozuluyor. Çağın hastalığı olarak gösterilen depresyon her geçen gün dahafazla insanı pençesine alıyorKaygıve karamsarlık yüzyılımı?- ^ ^ ^ ünya ölçeğinde yapılan m ^ çalışmalar gösteriyor ki. m m "insanlann ruh sağbğı m M giderek daha da * -^ bozulmaktadır". Dünya Sağlık Örgütü Genel Dırektörü Dr. GM. Brunddand. 1999 yılında yaptığı bir konuşmada bunu dile getirmiştir: "Yethitimine Uyarlannuş Yaşam Yıh ölçümlerine göre 1998'de dünyada toplam yetiyitinıi (disability) v - kayıplannın yüzde 12'si ruhsal bozukhıklar yüzünden olnıaktadır. Bütün dünyada global hastalık yiikünün ilk 10 nedeni arasında majör depresyon 5. sırayı almaktadır ve bu sıra gelişmekte olan ülkeler için de geçerüdir. Bütün dünyada \eti\itimine en çok neden olan 10 hastahktan beşi ruhsal bozukluklardır (majör depres\on, şizofreni, bipolar bozukluklar, alkole bağta sorunlar, obsessif kompulsif nevroz). Bu oranlar yüksek gelirii ülkeler kadar gelişmekte olan ulkeler için de geçerüdir. Bütün yordamalar göstermektedir ki gelecekte ruhsal sorunlar katlanarak artacaktır. Bunun önemli nedenleri arasında yaşh nüfusun artnıası, hızla çoğalan sos\al sorunlar ve kargaşalar, şiddet, iç savaşlar, afetler ve hızla büyüyen göç toplumlan sayüabilir." (1). En yaygın sorun depresyon Dünyadakı araştırmalar, görülen hastalıklann yaygınlık oranlannda şu tabloyu vermektedir: Depresyon yüzde 10.4 Yaygın bunaltı bozukluğu yüzde 7.9 Nevrasteni yüzde 5.4 Alkol zararlı kullanımı yüzde 3.3 Alkol bağımlıhğı yüzde 2.0 Somatoform bozukluk yüzde 2.7 Distimi yüzde 2.1 Panik bozukluğu yüzde 1.1 Panik nöbetli agorafobi yüzde 1.0 Hipokondnyazis yüzde 0.8 Panik nöbetsiz agorafobi yüzde 0.5 Unutkanlık, dikkatsizllk ve anlamsızlık 'Depresyon', bir anlamda çagın hastalığıdır. Aslında bütün çağlann hastalığı dense daha da doğru olacaktır. Hemen her Ulusal Psikiyatn Kongresinde 'depresyon', çeşitli yönleriyle ele alınır. Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Kongreleri'nde de çocuk ve ergen depresyonu özel bir yer tutar. Toplumu da yakından ilgilendiren en önemli ruhsal bozukluk durumlanndan birisidir. Peki. 'depresyon' nedir? Bilimsel teknik aynntılara girmeden kaydedersek, depresyon belirtileri şöyle sıralanabilir: # Genel görünümde çöküntü, üzüntü ve durgunluk görülür. Sıkıntılı, tedirgin duruş, hareketlerde yavaşlık, katılımda isteksizlik. # Konuşma ısteksiz ve yavaştır. tlişkı kurmak güçtür, çünkü kişi isteksizdir. # Üzüntü, iç sıkıntısı, sık sık nedensiz ağlama, bunaltı, yaşamdan zevk almama. # Bilişsel yetıler bozulmamıştır ama kişide unutkanlık, dikkatini toplayamama, zamanın zor geçmesinden yakınmalar vardır. # Düşünce hızı yavaşlamıştır, düşünceler hep olumsuzdur. Geçmiş acı veren anılar ve pişmanhklarla anılır. Gelecek korku doludur ve umutsuzdur. Kişi değersizdir. # Yaşam anlamsızdır, yaşamının hiçbir değeri yoktur. Kendisi her türlü cezayı hak etmiştir. Ölmekle yaşamak arasında fark yoktur, ölüm belki de bu durumdan kurtuluştur. # Uyku ve yeme bozukluklan (yemek yememe ya da çok yeme). Kimi zaman da bedensel hastalıklardan yakınma (somatizasyon). Tedavl ediiebHir hastalık Depresif belirtilerin kimileri yaşadığımız sıkıntılı olaylar içinde hepimiz tarafından yaşanır. Ancak bu belirtilerin çevrenin dikkatini çekecek kadar sürmesi (iki haftayı aşan süre), kişinin çevre ilişkilerini etkilemesi. özel yaşamını ve iş yaşamını etkileyecek ve uyumunu bozacak düzeyde olması önemlidir. Konunun çok önemle bilinmesi gereken yanlan ise şöyle: • Depresyonun çok dikkat edilmesi gereken bir hastalık olduğu, t/ Hastalık tanısının ancak ve mutlaka bir hekim tarafından, bir psikiyatr tarafından konması, • Hastalığın kesinlikle hangi derecede olursa olsun tedavi edilebilirliği, tedavi biçiminin, süresinin ve yönteminin (ilaçla ve/veya psikoterapi ile) gene bir hekim (psikiyatr) tarafından verilmesidir. Hastalık belirtilerinin kolayca anlaşılır olması. genel kültürle edinilen bilgiler ya da hekim olmayanlar tarafından yapılan Ruh sağlığımız ne durumda? ErdalATABEK s, Mükemmeli arayan ve öfkesini gideyen tehlikede Depresyona yol açan > etkenler, üzerinde en çok ] çalışılan ruhsal bozukluk konulanndan birisidir. Üzerinde durulan etkenlerden birisi 'kahtmTdır. Kalıtımın depresyonda bir yatkınlık olarak sonraki kuşaklara geçtiği düşünülmektedir. Bu geçiş, çok- genli, çok etkenli, karmaşık düzenekli bir kalıtımsal yatkınlıktır. Biyokimyasal etkenler ve hormonal mekanizmalar da belirli roller oynamaktadır. Toplumsal etkenlenn olaylann gerek başlamasında, gerekse gidişi üzerinde önemli rolleri vardır. Prof. Dr. Orhan Oztürk, belirgin kişilik özelliklerı üzerinde durmaktadır: Genellikle kimseyi incitmemeye, herkesi hoşnut etmeye, iyiliksever olmaya eğilimli, aşın duyarlı, titiz, sorumluluk duygusu güçlü, yakınlanna aşın bağlı ve bağımlı, kendisinden ve yakınlanndan yüksek beklentileri olan, mükemmeli arayan, onurlanna düşkün, öfke duygulannı dışa vurmayan, çabuk etkilenen ve üzülen. meraklı kişiler. Depresyon kadınlarda daha yüksek görülmektedir (erkeklerin yaklaşık iki katı). Basarısızlık duygusu Olumsuz yaşam koşullannda depresyon daha sıklıkla ortaya çıkar. Savaş, göçler. işsizlik, boşanmalar hastalığın ortaya . çıkmasında ya da gidişindeki ! olumsuzluklarda rol oynar. Prof. Dr. Orhan Doğan, hastalıklann sıklık ve yaygınlıklanyla ilgili çahşmalannda bütün ruh hastalıklannda sosyal-ekonomik düzeyin önemli roller oynadığının saptandığını belirtmektedir. Depresyonla ilglii konuda ruh ? sağlığının kınlma noktası, yaşam sürecinde yaşanan başansızlıklann kişi üzerindeki yoğun etkileri İ olarak görülmektedir. Yaşamın 1 'başansızlar' tarafında yer aldığına inanan kişi, bu durumdan kendi değersizliği sonucunu çıkararak I umutsuzluğa düşmektedir. i müdahaleler yanlıştır, hastalığın ilerlemesine neden olur, aynca da hastalıkla ilgili kötü sonuçlann sorumluluğunu taşır. Cünlük yasamı aksatmıyor Çeşitli düzeyde depresyon hastalan, bugün dünyanın her tarafında tedavi altında günlük yaşamlarını sürdürür, işlerini yapar ve yetiyıtimine uğramazlar. Çocuklarda ve ergenlerde görülen 'depresif bozukluklar' da çok önemlidir ve sık olarak gözden kaçınlmaktadır. Huysuzluk, sıkıntılı olma, beceri eksikliği çoğu kez çocuğun huyuna ya da dönemine bağlanmakta, filancanın da öyle olduğu gibi açıklamalarla geçiştınlmektedir. Oysa Prof. Dr. Ülkü Oztürk, bu konuda şunlan yazmaktadır: Yedi yaşından küçük çocuklarda, yüz ifadesi. beden duruşu. uyku bozukluklan, yemek yemenin reddi, içe kapanma, çok ağlama dikkat çekmelidir. Çocuklar büyüdükçe belırtiler de büyüklere benzemeye başlar. hkıntılı ve tedirginseniz, konuşmaya bile isteğiniz yoksa, sık sık nedensiz yere ağlıyorsanız, dikkatinizi toplamakta güçlük çekiyorsanız, unutkansanız dikkat edin! Depresyonda olabilirsiniz. Çağın hastalığı olarak tanımlanan depresyon ilaç ve psikoterapi yardımıyla tedavi edilebiliyor. Depresyona girmekten kurtulmak için ise herkesi hoşnut etmeye çalışmaktan, aşın titiz ve duyarlı olmaktan, mükemmeli aramaktan, öfkenizi dışa vurmaya kaçınmaktan sakının. Klinik olarak depresif çocuklar; üzgün görünümlü, ağlamaklı, yavaş hareket eden, monoton bir sesle konuşan, kendilerini olumsuz olarak değerlendiren çocuklardır. Dikkatini toplamada güçlük, dikkat dağınıklığı, okul başanlannda düşme. baş ağnsı. kann ağnsı görülür. Ilerleyen yaşlarda intihar düşünceleri, işlevsellikte bozulma ortaya çıkar. Erken çocukluk döneminde babanın ilgisiz, annenin ise aşın koruyucu olması üzerinde durulmaktadır. Anne babanın depresif olmasının da önemli etkileri vardır; bu çocuklarda bilişsel ve duygusal gelişim gecikmeleri görülür, ebeveynden aynlma zorluklan çekerler, okul çağına geldikleri zaman da depresyon, hiperaktivite, altına kaçırma, okul sorunlan yaşarlar. İnsan. insan gibi vasamalı Oğrenilmiş çaresizlik: Sdignıan. köpekler üzerinde yaptığı deneylerde, köpeklere bir yandan kaçmalan için elektnk uyansı vermiş, bir yandan da kaçmasını önlemiştir. Hayvan ne yapsa sonuç alamayacağını anladığı zaman kendini bırakmış. hiçbir uyanya yanıt vermez olmuştur. Sadece kafesin bir tarafına çekilmiş, küskün bir tavırla kendini yaşamdan çekmiştir. Bu durumu 'ögrenihniş çaresizlik' olarak niteleyen Seligman. insan davranışlannın da bu duruma benzerlik gösterdiğini. depresyonun oluşunda bu mekanizmanın önemli bir rol oynadığını öne sürmüştür. Depresyonun bugününde rol oynayan 'oğrenilmiş çaresizlik' hastalığın artışına neden olacaktır. Sefalet sınınnda yaşayan milyarlarca insan. kentlen bombalanan. yağmalanan, göçe zorlanan insanlar 'depresyon'dan başka neye sığınabilir? Temel çözüm, insanın insan gibi yaşamasıdır; bu sağlanamadığı sürece sadece sonuçlarla uğraşmak kaçınılmaz bir oyalama olarak kalacaktır. Yarın: Panik ve fobiler içinde 1 OPLUMSALDEĞÎŞtM İlişkilerde kullan ve at, kültürü hâkim 'Değişen Toplumda Kimhk Krizi ve Ergenük' konulu konferansmda Prof. Dr. Füsun Çuhadaroğlu, toplumsal değişımın etkilerini şöyle belirtti:'Toplumsal değişim, teknolojik gelişmeler, fazla uyaranla etkileşim, sosyal harekeÜiKk, kadınlann çahşma yaşaımna aülması nesne ilişkileri değişikliklerine yol açmaktadır. Nesne ilişkilerinde, 'kahcıhk' yerini 'gelip geçicihge' bırakmıştır. Toplumlarda bir "kâğıt eşya kültürü' oluşmuştur, buna 'kullan-at kültürü' de diyebiliriz. Bu kültür gerçeklik duygusunu azaltmakta, insanlarda yabancılaşmaya yol açmaktadır. Anne babalar bocalıyor Anneler, babalar ve çocuklann eğitiminde bocalamaktadır. Çocuklanna sınır koyma güçlükleri çekmektedir. Çocuklara aynlan zaman azalmakta, anne-çocuk ilişkisi zayıflamaktadır. Nesne ilişkileri sürekliliği azalmakta, bu da gençlerin kalıcı değerlere sahip olmasının önünde engel oluşturmaktadır. Bütün bunlann ergene olan etkileri ise: f/ Bağımsız işlevlerin (otonom) fazla kullanılması... •^ Dilsel, motor, sanatsal becerilerde azalma riski doğması... • Dürtülerin bastınlma gereksinmesinin azalması... • Suçluluk duygulannın bastınlması... • Davranış bozukluklannın artması... • Dürtü kontrolünde ve işbirlikçi işlevlerde zorlanma olarak görülmektedir. Bunlara 'süperego erozyonu' diyenler de vardır. Kimlik krlzl... Böylece, günümüzün ergeni: • Engellenmeye karşı tahammülsüz... • Idealleri kaybolmuş... • Özdeşim ve rol medoli bulamayan... • Nesne ilişkileri sürekliliğini kuramayan... • Günlük yaşamdan zevk almayan, amaçsız, husursuz birisi olmaktadır.' Prof. Dr. Füsun Çuhadaroğlu'nun 'kimlik krizi' konusundaki açıklamalan son derece önemlidir. Bu toplumsal değişim, ailelerdeki değişim ve çok uyaranlı ortam birleşerek ergenleri, • Derin ve kalıcı ilişkilere önem vermeyen... • Duygulan sığlaşmış... • Nesne ilişkilerinde geçiciliği benimseyen.. bir davranış demeti içine Ş sokmaktadır. j Günümüzün kendisi de ne I yapacağmı bilemeyen, kendine söylenenleri de umursamayan, î hedefsiz ve amaçsız ergen tipi böyle karmaşık bir etkileşimin ürünüdür. Prof. F. Çuhadaroğlu'nun j açıkladığı özellikler bizim | "tüketim toplumunun gençfiği' dediğimiz profile bütünüyle uymaktadır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle