05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA + CUMHURİYET 26 HA2İRAN 2003 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER EVET/HAYIR OKTAYAKBAL Kim, Kimden Hesap Soruyor? Hangi 'Batı'?.. Prof. Dr. Suııa KİLİ Boğaziçi Üniversitesi "Hortumlan kestik" diyor. Söz ver- miş, yolsuzluklan, hırsızlıkları, yıllardır süregelmiş bozukluklan bir bir ortaya çıkaımaya!.. AKP'li Başbakan Tayyip Bey, AKP toplantısındabağınyorbunlan... Büyük bir güven içinde konuşuyor! öyle ya, ardında 365 milletvekili var, yüzdeotuz altıoy var!.. Istediğimiz, beklediğimiz bu değil miydi? Bir iktidar gelsin, kendinden önce yapıianları bir bir gözden geçir- sin. Yıllardır radyolar, TV'lerde, gaze- telerde, kitaplardayazılan, çizilen, ser- gilenen, hortumculukları, hortumcula- rı, kamuoyu önünde çırılçıplak teşhir etsin. Çalınanlan derleyip toplasın. Hortumlanan millet, paralarını ellerin- den kurtarsın... TBMM'debirkomisyon kuruldu.Adı Araştırma Komisyonu... Çoğu AKP'li, içinde CHP'lisi de olan bir kuruluş... Geçmiş dönemin politikada ün yapmış kiş'ıierini, eski bakanlan, başbakanla- n, genel müdürleh çağırıp soruyor: "Şunu neden yaptınız, bunu neden yapmadınız?.." "Bizsonışturmayapmtyonjz, araş- bnyoruz" diyortar. Soruşturmasonraya- pılır. Derken Yüce Divan'ın yolu görü- nür... Geçmiş dönemlerde Yüce Di- van'a gitmesi gerekenlervardı. Ama kar- şılıklı oylamalarla yakayı kurtardılar. Oysa hiçbir çekinceleri olmasa, hiçbir korkulan olmasa, "Biz Yüce Divan'a git- mefc/sf/yoruz" diyebilirlerdi. Kendi yan- daşlarının çoğunlukta olduğu komis- yonlarda karştlıklı danışıklı anlaşma- larta, az oy farkıyla aklandık sayılacak- lan yerde!.. önemli biri, biryazımdan sonra be- ni telefonla aramıştı, "Ben mahkeme- deaklandım, neden Yüce Divan'a gi- deyim?" demişti. Oysa o aklanma de- ğildi aklanma dediği! Kendisine dost- ça "Niye çekiniyorsunuz, Yüce Di- van'a gitmekkesin biraklanma olacak- tır, daha önce gidenler oldu, hiçbir suçu, yanlışı olmayanlaraklandı, siz de gidin aklanın" demiştim. Yüce Di- van'dan neden bu kadar korkarlar ki... Kuşku giriyor insana, bu korku suçlu- luktan mı geliyor diye! lyi, güzel de... Şu anda iktidar kol- tuğunda oturan Tayyip Bey'le arka- daşlannı bakalım hangı TBMM Komis- yonu çağınp soracak? Seçilmeden ön- ce yolsuzlukla suçlanan kişilerin, şim- di çoğu milletvekili olan insanlan kim çağınp da konuşturacak? Hâlâadatetönündedosyalan tam ka- panmamış; yada şu bu durumlarda ha- sıraltı ediimış olanlar, nasıl başkalan- nın yangtcı olabilirter? Yığınlarca yazı var, belge var. Yalnız Mehmet Bölük'ün baskı üstüne baskı yapan "El Tayyip" adlı kitabı yeter!.. "Hortumlan kestik" diye bağıran AKP lideri için Mülkiye Müfettişi Can- dan Eren'in, Tayyip kitabında yer alan, 3 Eylül 2001 'dekı raporuna bir göz at- sakmı: "Siyasi ve sosyal bir görüşten kay- nakJanan biramaçla cürüm işlemekiçin devasa bir tesekkülün lideriiğini bele- diye başkanı seçildiği 1 Mart 1994 ta- hhinden 6 Kasım 1998 tarihine kadar fiilen ve aktif bir şekilde, söz konusu tarihten bugüne kadar ise perde ar- kasından sürdürdüğü..." B atı, özellikle 17. yüzyıldan sonra her fırsatta Osmanlı İmparatorluğu'nu dağıtma- ya. parçalamaya yöneldi. Bi- rincı Dünya Savaşı sonucu Osmanh Imparatorluğu'nun sonunu getirince, TürkJerin anayurdu, Anadolu'yu da parçalama, bu toprakları aralannda paylaşma. bu topraklar üzerinde yapay devletler kurdurma ve ülkemizi tümüy- le sömürge durumuna düşürme giri- şımlerinı baslattı ve bu amacını uygu- lamaya ginşti. Ta ki Mustafa Kemal'in önderliğınde Türk ulusunun soylu kar- şı koyuşuna kadar. Lozan Konferansfnda, kapitalüs- yonlann kalkması konusunda savaşım veren tsmetPaşa'ya LordCurzon.*Biz- den aldıklannızı sizden geri alacağız" tehdıdınde buJundu. Son 50 yıldır ve özellikJe 1980'lerden bu yana Türki- ye'ye Batı tarafindan, IMF tarafindan dayaülan ~reçteier"ın çağdaşlaşma sü- recimizı sekteye uğrattığı, sosyal ada- letsizliği pekiştırdiği, zenginle yoksul arasındakı uçurumu daha da derinleş- tirdiğı bılınen bir gerçektir. Gelişmiş Batı ülkelerinın uygulama- lan, özellikle 1980'den sonra ivme ka- zanan küreselleşme olgusu, Batı'nın azgelişmiş olan ülkelenn ekonomısıne ve böylece onlann içişkTİnedaha da ege- men olmasını sağladı. Küreselleşme olgusu. ekonomık "çıkarlann" önün- de hiçbir engel istemıyor: Ulus devle- ti kaldırmak, sosyal adalete yan çizmek öncelikleri arasında. Küreselleşme si- yasası güçlünün zayıfı sömürdüğü bir düzendir. Kâr, kazanç temel amaçör. Bu siyasa yalnızca azgelişmiş ülkelere uy- gulanmıyor; gelişmiş Batı toplumun- daki sade vatandaş da eziliyor, üretilen zenginlikten hakkını alamıyor. çünkü eşıtlikçi dağılım. sosyal adalet göz ar- dı ediliyor. Yirminci yüzyılın ikinci yansmdan bu yana gelmiş Batı ülkeleri küresel- leşmenin önündeki engelleri kaldır- mak, küreselleşmenin önünde "boş alanlar" yaratabilmek için ilginç ve "hazindirki" kendi uygarlıklannın te- mel değerlerini, "Ajr dınlanma"nın te- mel değerlerini bile ortadan kaldırma- ya yönelmiştir. Aydınlanma felsefesi "insanı" en önemli "değer" olarak ka- bul ediyor. insancıl değerlerın ön pla- na alınmasuıı, insanın metalaşmama- sını öngörüyordu... Bu değerler küre- selleşmenin mantığına engel oluşturu- yordu. Kaldınlmalan gerekıyordu. Ni- tekim Batı ülkelermde, özellikle ABD'de bu doğrultuda uygulamalar gündemde- dir. Baü uygarlığı ve çetişkikri Batı uygarlığı, bir yanda en yüce, in- sancıl değerleri üretmiş, dünya uygar- lığına sayısız katkılarda bulunmuş bir uygarlıktır. Shakespear'in, Goethe'nin, Locke'un. Rousseau'nun, Newton'un, Kant'ın, Bach'ın. Beethoven ın, Paste- ur'un, Curie'nin Batı sı. Öte yanda Ba- tı'nın bir başka yüzünü görüyoruz: En- gLrisvon'un Baü'sı, Anadolu'yu da iş- gale kalkışan Batı, ülkemize kapitü- lasyonları dayatan Batı. sömürgeci Ba- tı, Cezayir'de sayısız Cezayirliyi öldü- ren Batı; uısanlan din diri gaz odala- nnda öldüren Batı, Çin'e afyon satmak için bu ülkeye savaş açan, masum Irak halkını bombalayan Batı. Bu örnekle- ri çoğaltabiliriz. Aslında, Batı uygarlıgının bu "çeiiş- küeri"nin "tarihseT bir kökeni vardır. Ortak kültür değerleri... Yerinizi alın! Cumhuriyet Mahallesı, İF, insan haklanna saygılı, düşunce ve inanç özgürlüklerine inanan, ve etik değerleri sahiplenen aydmlık, çağdaş, onurlu bireylerin yaşafllı pa\ laşmaları için kuruldu. ^Bugün, yozlaşan insan ilişkilerinden bunalnuş, saygıya dayanan komşııluk ortamını özlenıiş 640 aile, Cunıhuriyet Mahallesi Çanta ve Kınalı Evleri'nde yerıni almış bulunuyor. Yörçnin mimari ve doğal ozeJIikîerine göre tasarlanmış, n olarak kullanıldığı evlerin sayısı her geçen gün artıyor ve doğayla uygarlığı bütünleştiren bir yaşam ortamı hızla gelişiyor. Siz de seçiminizi yapın ve ... - -.- -•-... Cumhuriyet Mahallesi Kınalı Evleri'nde bir an önce yerinizi alın! 1 Pırıl pırıl bir doğa parçası • Bölgenin en temiz denizi ve en uzurı kumsalı 1 İstanbul'a 40 dakika 1 Çağdaş insanın tüm gereksinimlerine uygun tasarım • Ortak yaşam alanları • Zemin etütlü, deprem güvenli projeler m Tamamlanmış kanalizasyon, içme ve yağmyr suyu altyapıları ve ulaşıma açık yollarıyla, 500 - 650 m2 45[ parsel kaldı! İstendiğinde, proje, ruhsat ve kademeli inşaat seçenekleri. Cumhuriyet //; ii lı a 11 c s i YAPI-C Istanbul Merkez: Turkocağı Cadaesı Basın Sarayı No 1 Kat- 4 Gazetecıler Cenıyet ustu Cagalogiu Istanbul Tel- (0212) 52C 21 91 - 92 (0212) 522 49 26 Faks (0212) 520 50 23 Cumhunyet Gazetesr (0212) 512 05 05 Y A P I - C Cumhunyet Vakfı kuruluşudur. Bu uygarlığın "ildye bölünmüşKiğü". tarihsel olarak iki farkJı, ıkı zıt gelene- ğin ürünü olmasnıdan kaynaklanmak- tadn". Bu iki zıt geleneğin birini Yu- nan-Roma (Graeko-Roman) gelenegi, öbürünü de Musevi-Hırisriyan (Judeo- Christian) gelenegi olarak tanımlaya- biliriz. Birinci gelenek hümanist, ras- yonal ve laik gelenektir. tkincisi ise mistik ve dinsel inançlarla örülü gele- nektir. Öci bin yıldır Batı uygarlığı bu iki zıt geleneğin çarpışmasına, "gel- gtt"ine, zaman zaman da birinin öbü- rünü alt ermesine tanık olmuştur. Batı uygarlıgının kökeni Girit ada- sında başladı, Iyonya'da, Batı Anado- lu'da ve Atina'da gelişti. Rasyonel, hü- manist değerlere dayanan bu uygarlık Roma döneminde Roma hukuku ve Roma yönetim birikimi üe daha da zen- ginleşd. Ancak Hıristiyanhğın yükseli- şi imparator Konstantin ın Hınstıyan- lığı kabul edişiyle tümüyle farkh bir ge- lenek Batı uygarlığına egemen oldu. Papalann Hıristiyanlık anlayışı tam bin yıl Batı uygarlığına damgasını vurdu. 15. yüz>ıldan başlayarak Batı uygarlı- ğı kilise ideolojisinden, dogmatizm- den kurtulmaya yöneldi; "Uasik" dö- nemin hümanıst-rasyonel geleneğıne kavuşmaya başladı. Dinin tekelinden kurtularak "us"u egemen kılarak yep- yeni bir dünyannı kurulmasını sağlaya- cak düşunce sisteminin önü açıldı; bi- limsel düşunce, insancıl değerler Ba- tı'yı "AydınJanma"ya yöneltti. 20. >üzyılda ise Batı çok çarpıcı bi- çimde kökenındekı çelişkileri yeniden yaşamaya başladı. Bir yanda teknolo- jide, tıpta, kadın haklannda, iletişim- de dev adımlar atıldı. Öte yanda Batı, "dûnya"ya iki büyiik savaş yaşattı. FarkJı iki sosyal sistem, Batı ve Sov- yet Rusya tam elli yıl birbiriyle didiş- ti. Öte yandan teknolojinın getirdiği hızlı değişün Batılı insanlığı u yahuz- hğa" itti. Bu durum Batı'daki kiliseye bir fırsat verdi. Kılıse "Bu yalnızhğı bizgjdeririz" diye öne çık- maya çalıştı. Kuşkusuz, is- ter Hıristiyan, ister Müs- lüman. isterse de Musevi ol- sun, güvensizlik duygusu insanı, insanlan daha dog- matik, daha fanatik ve da- ha az hoşgörülü olmaya iti- yor. 20. yüzyılın sonlanna doğru Batı'da ve şimdıler- de, özellikle ABD'de bir dinsel "sıçrama" yaşanı- yor. Batı ya "musallat" bu "üâye bölûnme"ye en çok ABD'de tanık oluyoruz. ABD bir yandan bilimsel düşüncenin önde oldugu, sayısız yeni teknolojinin üretildiğı bir ülke. Öte yan- dan, küreselleşme politi- kalan, yabancılaşma olgu- su, "endişe" duygulannı körükleyen sosyo-ekono- mik düzen, bu durumu fır- sat bilen dini liderlerin or- taya çıkmasına ve hatta hat- ta Darwin' in kurammı (te- onsını) geçersiz kılmak için bu din adamlannın öğren- cilere creatıon science, ya- ni yaraûlış bilimini öğrete- bildikleri bir ülke... Batı uygarlığı ile ilgili bu "çetişkhi" Avrupa Par- lamentosu üyesi Oosdan- der'in Kemalizm ile ilgili söylediklerinde de görüyo- ruz. Atatürk Devrimi ve Kemalizm. Ban'nın Aydın- lanma değerlerini taşımak- tadır. Oostlander, Atatürk Devrimi ve Kemalizm ko- nusunda Batı'nın bu konu- da yetkin düşünürlerini okumalıdu-. Örneğin, Du- verger'nin, Ingiliz Işçi Par- risi'nin geçmişteki ideolo- ğu Barbara VVard'un, Dank^art Rustowun ya- pıtlanna bakmahdır. Türki- ye'yi geçmişte inceleyen Oostlander'lerin dedeleri, babalan ülkemize daha yansız, daha bilimsel ba- kabiliyordu. Öyle gözükü- yor ki Oostlander ve onun gibıler "sınıfta kalmışlar- dn-" Ancak şöyle de diyabi- liriz: Şu aşamada Batı'da- ki küreselleşme olgusu, Ba- tı'yı nerdeyse kendi Aydın- lanma değerlerini yadsır duruma getirmiştir. Bu ne- denle de Türkiye'nin Ay- dınlanma çağını başlatan Atatürk'ü ve Kemalizmi Oostlander *'zihııiyeti''nin yadsıması doğaldır! Bugün "Kıızey'' yani ge- lişmiş Batı, ekonomisi, tek- nolojısı ile dünyaya ege- mendir. Ancak unutuhna- ması gerekir ki "Güney" de, azgelişmiş olan ülke- ler de uyanmıştır ,bilinç- lenmektedir. Daha öncelerde olduğu gibi, 20. yüzyılda da tanık olduğumuz Batı'nın "bö- lünmüş" kişiliği 21. yüz- yılın ilk yıllannda da sür- mektedir. 21. yüzyılda "hangi Baö" egemen ola- cak? Usçu, hümanist, bili- me, insanlığın yüceliğine inanan Baü mı? Yoksa, ben- merkezci, dogmatik, "liark- ühğa" hoşgörü ile bakma- yan Batı mı? Batı uygarlı- ğının bölünmüş kişiliğinin •'hangisinin" egemen ola- cağı 21. yüzyılın ve dünya- mızın yazgısını derinden etkileyecektir. PENCERE Yangın Var, Hortum Var, Su Yok. Hersabah bizim bakkalın çırağı bir tomar gaze- teyi evin kapısının önüne b/rakır... Gazetelerin sayısı çoğaldıkça çoğalıyor, fiyatla- rı ucuzladıkça ucuzluyor... Cumhuriyet 500 bin lira... Kimi gazetenin fiyatı 100 bin liraya indi; bu ne iş- tir?.. Yalnız gazetenin fiyatı mı ucuzluyor, gazetecinin aylığı artsa da gazetecilik ucuzluyor, daha doğru- su değersizleşiyor... Vah benim eski gazetecime!.. Çay ve simitle idare ederdi; ama, kendisini sat- mazdı... • Sabahlan gazeteleri gözden geçirirken önce ilk sayfalara kuşbakışı bir göz atmanın tadı vardır; manşetler, fotoğraflar, başlıklar insana çok şey söy- ler... Recep Tayyip Erdoğan dün yine esip savurmuş, Başbakan'ın sözleri kimi gazetenin manşetinde, ki- mi gazetenin de sürmanşetindeydi; ne söylemiş AKP lideri?.. Demiş ki: "Imtiyazlı hortumcular elde ettikleri haksız ka- zancı halkımıza geri ödeyecek!.." Vay.. vay.. vay.. Vatan sürmanşetini koyu mavi üzerine dişi ha- zırlamış; Halk'a ve Olaylara Tercüman da lacivert üzerine dişi sürmanşet çekmiş; Başbakan'ın AKP grubunda yaptığı zehir zemberek konuşmayı du- yuruyor: "Imtiyazlı hortumcuya iktidan gölgeletmeyiz". • Starne diyor?.. Ne rastlantı!.. Star'ın da sürmanşet haberi koyu renk zemin üzerine dişi kocaman harflerie dona- tılmış; üstelik Recep Tayyip'e ilişkin, ilginç mi ilginç bir vurgulama... Okuyalım: "Erdoğan, işte bunun için dokunulmazlığı kal- dırmıyor". Sürmanşetin altında ikinci başlık: "Tayyip Erdoğan, seçim öncesinde vatandaşa söz verdiği gibi 'dokunulmazlığı' kaldırsaydı, bu- gün 'zimmete para geçinmek ve haksız mal edin- mek' suçundan 14yılhapsininistendiğiAKBİLda- vasında sanık olarak hâkim önüne çıkacaktı." Vay.. vay.. vay!.. Hortumculuğu savcılıkça mahkeme önünde sav- lanan Recep Tayyip hortumculann peşine mi düş- tü?.. • En çarpıcı manşetlerden biri de iktidara yakın Ye- ni Şafak'ta: "2485 Hortum davası". Alt başhk: "Batık bankalann fona devredilmesinin ardından toplam 2 bin 485 alacak davası açıldı. Banka yö- neticileri halen yargılanıyor; ama, alacaklar tahsil edilemiyor, 24.6 milyar dolar battı." • Ve kimi gazetelerde yayımlanan bayıltıcı ve ayıl- tıcı bir haber daha: "Diyanet'e 1600 kişi alınacakken imam sayısı 16.000'eçıkanldı." Nedemeli?.. Buyrun cenaze namazına!.. • Türkiye'de büyük yangın var... Ateşbacayısardı.. Hortumcu çok.. Su yok!.. BAĞIMSIZ CUMHURİYET PARTİSİ BİRİNCİ OLAĞAN BÜYÜK KURULTAY DUYURUSU Bağımsız Cumhuriyet Partısı Birinci Olağan Büyük Ku- rultayı, 26 Temmuz 2003'te, Ankara Gençlık Parkı Ke- mal Sunal Salonu'nda saat 10.00'da toplanacaktır. Üyelerimize duyurulur. Mümtaz SOYSAL Genel Başkan GÜNDEM: 1. Açılış. 2. Başkanlık Divanı'nın seçimi. 3. Saygı duruşu ve Istiklal Marşı. 4. Konukların konuşmaları. 5. Büyük Kuruftay karar tasarılan komisyonlannın oluşturulması. 6. Genel Başkanlık, Parti Meclisi ve Merkez Disiplin Kurulu adaylık başvurulan ve aday önerilerinin alınması. 7. Parti Meclisi Faaliyet Raporu ve kesin hesap tasansının okunması ve görüşülmesi. 8. Parti Meclisi'nin aklanması. 9. Büyük Kurultay karar tasanlannın görüşülmesi. 10. Adaylann konuşması. 11. Seçimler. 12. Dilek ve temenniler. KOOP-C'DEN DUYURU YAZ SÖYLEŞİLERİ 29 Hazıran 2003 Pazar günü saat 14 OO'de Çanta Beldesi'nde. Cumhunyet Mahallesı I kısımdakj Kır Kahvesı'nde bu yılkı yaz söyleşılenmızden ılkı gerçekleştınlecektir. Konu: Küreselleşme \e Işçı Hareketlennın Bugünü Konuşmacılan Kemal NEBİOĞLU (DtSK Eski Genel Başkanı \eTlP Eski Mıllenekıh) Şükran SONER (Cumhuriyet Gazetesi Yazan) BİSMİL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 2000 213 Karar No: 2003 131 Davacı Petrol Ofısı AŞ Genel Müdürlüğü Küllü Halefi MSB. ANT. Başkanlıgı vekili Av. Abdullah Keltaş tarafindan davalılar Adil Biten, Enver Yılmaz ve Ahmet Varış aleyhıne açılan tazminat davasının kısmen kabulüne, 1 20"7 753 080.-TL tazminatın 02.12.1999 tanhinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davahlardan M. Adil Bıten'den alınarak davacı kuruma verilmesıne, davalılar Errver Yılmaz ve Ah- met Vanş hakkındakı davanın reddine daır 12.03.2003 gün ve 2000 213 esas. 2003 131 karar sayılı hüküm, davahlardan açık adresı meçhul olan Ahmet Vanş'a 7201 sayılı Tebhgat Kanunu'nun 28. ve müteakip maddeleri gereğince ılanen teblığıne, ilan tarihinden 15 gün sonra davalıya teblığ edilmiş sayılacağı ılan olunur. Basın: 30499
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle