23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 6 HAZİRAN 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(« cumhuriyet.com.tr 15 UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCÎ Kültür Bakanlığı'ndaki bilimsel çalışmaları da yok sayan yasalar düzenleniyor 'Doğal SİT'lerde korumacılıkHükümetın 1. derece doğal SÎT alanlanna "yasa gücüyle" ınşaat olanağı sağlamak ıstemesıyle baş- layan tartışmalarda. dıkkatler hep ıster ıstemez bu gıbı sözde "imar yasağı" bulunan güzelliklere çev- nldı. "Sözde" dıyorum; çünkü bu alanlarda ashnda "kesin yapı yasa- ğı" yok. Doğayı zedelemeyecek projelenn koruma kurullarınca da uygun görülmesı koşuluyla, sadece "toplumun yararlanabiieceği gü- nübirlik kuİlanım" tesıslen yapı- labıliyor. Böylece o SÎT'ın güzel- lıklennden "herkesin" yararlana- bılmesuıe de "koruma uygarüğı içinde" olanak sağlanması hedef- leniyor... Ancak, bunun yenne, aynı alan- larda "otel-tatil köyü-konut-vil- la" vb. gıbı "ayrıcabklı" kulla- nımlar isteyenlere bu uygarlık yet- miyor olmalı ki, şimdi imar ve rant hesaplannı "yüzde 3 imar hakkı- na" gore yapmakla meşguller... Buna karşın, asıl önlem alınması gereken uygulamalar arasındaki, örnegın 2. derece doğal SlT'lerde süregelen "turizm tahribatf'ndan ya da 3. derece doğal SÎTlerdekı "kaçak yapılaşmayı affeden planlar"dan, ne Erkan Mumcu tek söz edıyor ne de "deneyimli Kültür bürokratlan"nın bunlan bakanlarına anımsattıklarına daır bır belırtı var... Bellı ki bakanlığı ve ülkeyı yöne- Yapı Kredi Yayınları Farklı diülerden yenı IdtaplarKültür Servisi - Yapı Kredi Yayınlan, okurun ılgısıne farklı dızılerden beş yenı kıtap sundu. Aleksandr Sergeyeviç Puşkin'ın 'Yevgeni Onegin' adlı şur-roman türündekı yapıtı, 'Kazım Taşkent Klasik Yapıtları' dızisınden çıktı. Yenı Rus yazınının kuruculanndan kabul edılen Puşkin'ın bu kıtabını Azer Yaran Türkçeye çevırmış. Türk yazınının usta kalemlennden Şevket Rado'nun Akşam gazetesınde yayunlanan yazılanndan bir seçkinin yer aldığı 'Sözün Gelişi' de yayınevınden yenı çıkan kitaplar arasında. Kıtabı Cem Akaş yayma hazırladı 'Zümrüt Ayna- Bilimsel Düşünce Üzerine Denemeler' de. yayunlanmış yazılann derlenmesıyle oluşturulan bır başka kıtap. Bu kıtapta, A. M. Celal Şengör, Cumhuriyet Bılim Teknık dergisinde 1999yılmda 'Zümrütten Akisler' başlığıyla yayunlanan denemelerinden bir seçkıyı sunuyor. Türk şıirinden bir ustanın, Metin Altıok'un kültür alanındakı eleştırilerden oluşan yazılannm yer aldığı 'Şiirin tlk Atlası' da yayınevınden yeni çıkan kıtaplardan bir tanesi. Yapı Kredi Yayınlan Genel Kültür Dizısı'nden çıkan yeni kitap ıse 'Unutulmuş Mısır'ın lzinde' Jean Vercoutter ımzasını taşıyan kıtap. görsel açıdan oldukça zengın. DERECE OVUNLARIYLA YARATILAN YIKIM: Muğla kıyılarında, 1. derece SİT alanı olan Gökova, işte böyle korundu (solda). 2. derece SİT sayılan Marmaris ormanlarına da bu oteller dikildi (sağda). tenler, doğanın tahnbatını değıl, bunu engellemek ıçın getınlmış ı- mar kısıtlamalannı "öncelikli so- run" olarak görmekteler... Asıl sorun 'ilkelerde1 ... Pekı, acaba doğal SÎT'lerdekı "koruma" hedefı ıle buna uygun bır "kullanımın" temel kurallan neler olmalıdır' 7 . . Bu soru, 3 Kasım 2003 seçımle- nnden önce de Koruma Kurulla- n'nın gündemındeydi... Alınan ya- nıtlar Koruma Yüksek Kuru- lu'nda değerlendınlerek yürürlük- tekı kımı "koruma karşıtı" ilke- lerın kaldınlmasını da sağlayacak yenı bır "ilke karan" üretilmek üzereydı... Böylesı bır önemli çalışma bıle "yok" sayılarak 1. derece doğal SİT'lere "yasa zoruyla" ınşaat oranı getırmek, tek amacın "acil rant yaratmak" olduğunu goster- miyor mu?... Geçen yıl yapılan çalışmalarda, ashnda bu beklentiyi de "doğayı zedelemeden" karşılayabılecek genel bir "yeni düzenlemenin" nasıl olabileceğine çok sayıda uz- man kafa yordu... Tüm doğal SlT'lerin, korumadan ödün venl- meden insanla buluşabilmesının bazı temel ılkeleri ıçın de özetle şu saptamalaryapıldı: 1- Doğanın ve yaşamın 'kültü- 1999 yılmdan bu yana süren etkinlikte çeşitli disiplinler bir arada Taşmektep seminerleri başlıyor Kültür Servisi - Çanakkale'nın Küçükkuyu belde- sıne bağlı Adatepe köyünde, 1999 yıhndan bu yana sanat tarıhı, sanat, tanh, felsefe, müzık \e fotoğraf alanlannda sürdürülen 'Taşmektep Seminerleri'nın 2003 yılı programı başlıyor. 7 Temmuz'da başlayacak olan ve bu yıl beşıncı dö- nemıne gıren Adatepe Taşmektep Semınerlen, ka- tılımcılara kendı uzmanlık alanlan dışında, ilgı duy- duklan konularda bılgı edınebılme ortamı oluştur- mak amacıyla hayata geçınlmış bır proje. Semıner- ler, Adatepe köyünun Mıdılh'den Ayvalık'a kadar genış bır manzaraya hâkım noktasında bulunan bır binada yapıhyor. Okulda. Hilnıi Yavuz, İlber Ortayh, Murat Bel- ge, Oruç Aruoba, Zerrin Boynudelik, Ömer Mad- ra ve Kanıil Fırat'ın ders \ereceğı Taşmektep'ın bu yılkı temalan ıse şöyle: 'Postmodernliğin Yol Açı- cısı N'ietzsche', 'Kamusal Sanat', 'Fotoğrafta Tek- nik - Estetik Çözümlemesi Üzerine Teorik Bir De- neme', 'Avrupa, Amerika ve Asya'da Milli Devlet Oluşumuna Örnekler', 'Osmanlı Toplumunda Günlük Hayat', 'Ne Olacak Bu Kâinatın Hali'. Farklı dısıplınlerden kışılenn kendı dısıplınlenyle ilgilı konulan aktarmalanyla yaratıcı bir ortam oluş- turmasının amaçlandığı semuıerlere katılmak ıçin 18 yaşını doldurmuş olmak, kayıt yaptınlarak ücretin yansının ödenmesı gerekiyor Her alanda üç gün sü- ren semınerlerde sınıflar en az 10, en çok 35 kışıden oluşacak. (Bılgııçın Tei02122276467-0286752 59 99 - www.tasmektep.com) Festivalde bir org ustası Kültür Servisi -31. Uluslararası Istanbul Müzık Festı\alı'nın bu yılkı en ılgınç dınletılennden bın de günümüzün tanınmış orgculanndan Martin Haselböck"ün yarın Sent Antuan Kıhsesı'nde saat 20.30'da vereceğı konser. Usta bır org ve klavsen sanatçısı olarak tüm dünyada tanınan Martin Haselböck, solo bır konserle Istanbul dınleyıcısının karşısına çıkacak. Sanatçının Bach'tan modern bestecılere uzanan genış bır repertuv an kapsayan ellıyı aşkın kaydı bulunuyor. Solo konserlennın yanı sıra pek çok festivalde, Claudio Abbado, Riccardo Muti, Lorin Maazel gıbı şefler yönetımınde orkestra eşlığınde çalan sanatçı, konserde Marchand, Bach, Mozart, Soler, Halffter ve Liszt'ın eserlennın yanı sıra kendi bestesıne ve çeşıtlı temalar üzenne doğaçlamalara da yer verecek. Solistlık kanyennın yanı sıra orkestra şeflığı de yapan Haselböck'ün repertuvannda çağımızın pek çok bestecısının yapıtlan bulunuyor. Lübeck Yüksek Müzık Okulu'nda profesör olan sanatçı, her yıl Avrupa, Amenka ve Japon\a"mn çeşıtlı kentlennde kurslar düzenlemekte ve sık sık uluslararası org yanşmalanna jün üyesı olarak davet edılmektedır 1985yılmda kurduğu 'Wiener Akademie' topluluğuyla barok müzık çalışmalanna ağırlık veren sanatçı, orkestra ıle birlıkte şef ve solıst olarak tüm dünyada konser gezılenne çıkmış, çok sayıda da kayıt gerçekleştırmıştır Bu kayıtlar, 1986'daMacanstan'da Lıszt Ödulu, 1991'de Prag'da ıse Mozart Ödülü'ne değer bulunmuştur Sanatçı son olarak şef Frühbeck de Burgos yönetımınde Hindemith'ın org konçertolannın kaydını gerçekleştırmıştır. Martin Haselböck, şeflik de yapıyor. rel' bütünlüğü: Evrensel belgeler- de "SİT" kavramı, doğanın ve ın- san yaşamının birliktelığmdekı "kültürel sorumluluğu" tanımlar. Tüm eskı yerleşmelerdekı kent ve çevre bürünsellığı rastlantı değıl- dır. Bu nedenle, (bazı bürokratlar- da gozlenen) doğal SlT'len Kül- tür Bakanlığı ndan ayırmak dü- şüncesı, tarihten geleceğe "yaşam ve uygarlık" ılışkısıni de göreme- mek demektır. 2- 'Koruma amaçlı kullanım' ilkesi: SlT'lerdekı tahnbatlar, ge- nellıkle "koruma-kullanma den- gesi" söylemıne sığınılarak ve bu dengede hep "yapılaşmanın" ağır basmasıyla gerçekleşiyor... Oysa bunun yerine temel kavram: "ko- ruma amaçlı kullanım" olmalı ve SlT'lerle ilgilı tüm yasal ve teknik tanımlarda bu ilke öne çıkmahdır. 3- Koruyarak kullanımın koşu- lu: 'Planlama': Insanın doğal çev- reden yararlanma hakkını, her yö- renin kendi özelliklerine dayah "SİT değerlerini tahrip etme- den" düzenleyebilecek tek bilimsel yöntem "planlama"dır Buna ay- kın "genel yapılaşma oranlan" ya da planlamayı süreklı erteleten "geçici imar koşullan" vb uygu- lamalar artık kalkmalıdır.. 4- 'Derece' yerine 'Gruplama' tanımı: SlT'len " 1 . , 2., 3." dıye derecelendırmek, doğa içın "de- ğerli-değersiz" aynmını ve buna bağlı "gözden çıkarma" süreçle- rinı yarattı.. Bunun yenne "grup" tanımı yeğlenebihr. Her türlü yenı fızıksel müdahaleye karşı en "has- sas" doğal dokuları bulunan SlT'ler "(A) Grubu"nda. koruma amaçlı kullanımın mümkün ve hat- ta doğa ıçın de yararlı olabıleceğı düşünülen SlT'ler ıse "(B) Gru- bu"nda ve planlanarak yaşatılma- lıdır... 5- Doğa ve tarımın yaşamsal dostluğu: Hükümet 1. derece doğal SlTTerde "yatırımcılara" ınşaat hakkı sağlarken. asıl "yerel halkı" mağdur eden "tarım yasağını" önemsemıyor... Oysa, örneğin zey- tinlıkler, bademlikler, sebze ve meyve bahçelen.... çoğu yerde "SİT dokusunu ve peyzajını" da güçlendırebıhyorlar. Bu nedenle, her yöre ıçın "SİT'e ve yaşama katkısı olan" türler belirlenerek "koruma amaçlı tarımsal kulla- nım"ı da tanımlamak gerekiyor. 6- ...Ve işgal alanlannda 'kur- tarma planlan': Yıllann ihmali ve sıyası desteklerle "işgal" edılmış kımi doğal SİT'lerde ıse "koruma kararından vazgeçmek" ya da tahribatı yasallaştıran sözde "ko- ruma" planlanyla avunmak yeri- ne, sadece bu alanlar içın artık "kurtarma planlan" kavramını da gelıştırmek gerek. Haksız rantlan değil, doğayı ve doğaya saygılı yaşamı gözeten bir anlayışla düzenlenebılecek bu plan- lar, belkı de Türkiye'nin "kendi deneyiminden" yarattığı, benzer sorunlardakı diğer ülkelere de ör- nek olabılecek bir yöntemi başlata- caktır... Işte bütün bunlar ıçm de ancak "amacımız gerçekten korumak" dıyebılecek bir sıyası ırade gereki- yor. .. Erkan Mumcu ıse böylesı te- mel konuları tartışmak yerine; "Mimar, plancı, arkeolog, sanat tarihçisi bu konudan ne anlar" sorusuyla polemik peşınde... Üstelık, yıllardır SlT ilanlannda ımzalan olan ve şimdi de bunlan öneren "mimarların", ashnda kendı meslekı hızmet alanlannı da "kamu yaran" adına kısıtladıkla- nnı göremeden ve bundan ötürü bir "teşekkür" bıle etmeden... ODAK NOKTASI AHMET CgMAL Yazarlann Kateminden Yazmanın Seriiveni.•••• İstediğimi ıstediğim kadar söyleyeyim, insa- nın neden yazdığffli ve nasıl olup da yazmadığı- nı hiç bulamayacağım- ••" Marguerite Duras, kısa süre once Metıs Ya- yınlan arasında Çikan "Murathan Mungan'ın Seçtikleriyle Yazıhane" adlı kitapta yer alan, di- limize Aykut Derman'ın çevirdiği "Yazmak" başlıkh denemesinin bir yerinde böyle demiş. Çağına onca kitap armağan etmış, yazmayı bir yaşama biçimı ola r a k benimsemiş bir yazarın, iş yazmanın nedenine geldiğinde bir tür sus- kunluğa gömülmesi, ilk başta sanki çelişki gibi. "Yalnızlık hazır bulunmaz, oluşturulur. Yalnızlık, yalnızbaşına oluşturulur. Ben öyleyaptım. Çün- kü orada yalnız olmam, kitap yazmak için yalnız kalmam gerektiğine karar vermiştim..." Yazmak için neyin gerekli olduğunu saptayabilmek, bu- na karşılık yazmanın nedeni söz konusu oldu- ğunda bunu açıklayamamak da yine bir çelişki gibi. Yazar, neden yazdığını açıklayamazken ne zamanyazabilecegini çok iyi biliyor:"... Yitipgit- tiğinizde, dolayısıyla da artık yazacak, yitirecek hiçbir şeyiniz kalmadığında, oturup yazarsınız. Kitap orada duruyorsa ve haykınyorsa, sizi bitir- meye zoriuyorsa, oturup yazarsınız. Onun buy- ruğuna girmeye zorunlu duyumsarsınız kendini- zi. Birkitabı, birdaha elinize almamak üzere kal- dınp atmak olanaksızdır; bunu, o kitabı bütünüy- le yazmadan yapamazsınız - yani: O kitap - onu yazan kişi olarak sizden - yalnız ve bağımsız ha- le gelmeden. Bu, bir cinayet işlemiş olmak ka- dar katlanılmaz bir şeydir..." Yazmak, ama yazmanın nedenini açıklayama- mak, ashnda -görünüşün tersıne- çelişki falan değıl. Ya da bir insana neden doğduğunu sor- mak ne kadar çelişkıyse, bir yazarın neden yaz- dığını sorgulamak da ancak o kadar çelişki. Sa- natçı dediğimiz.yegâne'yi yaratabilen insan; sa- natsal yaratıcılık, kendini ancak bu yegâne ile açığa vuruyor. Bunu başarmış olana: "Bunu na- sıl becerdin" diye sormak ise abes, çünkü o, bu- nu bir şeyi becermiş olmak için ortaya koymu- yor. Üstelık hiçbir sanatçı, hiçbir yazar, öyle sa- nıldığı kadar somutluklar ya da kesinlikler içeri- sinde değildir, yaratma eyleminin ilk sancılarını çekmeye başladığında. Duras, tam tersine, ışin başında hiçlik duygusu'ndan ya da hiçlik karşı- sında bulanık bir seçenek olarak yazı'dan söz ediyor: "Bir deliliğin içinde, o deliliğin dibinde neredeyse tam bir yalnızlık içinde olmak ve sizi bundan yalnızca yazının kurtarabileceğini bul- gulamak. Kafanızda hiçbir kitap konusu, kitap düşüncesiyoksa, bu, önünüzde bir kitap var, ye- ni bir kitapla karşı karşıyasınız demektir. Bir son- suz büyüklük, bomboş. Olası bir kitap. Hiçliğin karşısında..." Picasso da: "Ashnda kanımdan damlalardır... "demişti renkleri için. Böyle birşey. Yazar, yazarken bir anlamda kanıyor. Bildiği tek şey, kendini kendi kanını dökmek zorunda olan biri gibi duyumsaması. Yapabileceği tüm açık- lamalar, bu noktada son buluyor. Sonrası ise dökülen kanların eser'e dönüşmesi ve öteki ölümlülerin karşısına bir eşsizlik olarak çıkması. Murathan Mungan, yazarlann kaleminden yazma serüvenıni yansıtma girışımı bağlamında nefis bir seçki hazırlamış. Giorgio Manganelli, Elias Canetti, George Orwell, Ursula K. Le- guin, Eug*ene lonesco, Peter Handke, Ro- land Barthes, Marguerite Duras, Man^es Sperber ve Hanrf Kureishi'nin kalemleri, oku- ru yazmaya ilişkin açıklamalara değil, yepyeni bir sorulardenizine sürüklüyor. Zaten lonesco, "Ya- zıhane"öe Murat Belge'nin çevirisiyle yer alan "Yazar ve Sorunlan" başlıkh denemede neden yazdığına sadece okurlara yönelttiği bir soruy- la karşılık vermiş: "Sizin bilmeniz gerek, çünkü yazdıklanmızı siz okuyorsunuz ve okuduğunuza, okumaya devam ettiğinize göre onlarda sağlam bir yan, bir beslenme yolu, gereksindiğinizi kar- şılayan birşey buluyor olmalısınız. Neden bu ge- reksinmeyi duyuyorsunuz ve biz sizleri ne bakım- dan doyuruyoruz, diye sorabilir miyim ben de? Ben biryazar olabilirim, ama sizlerneden benim okuyuculanmsınız? Bana sorduğunuz sorunun cevabı sizin kendi içinizde..." Murathan Mungan ise "Yazıyorum ve Bilmiyo- rum" başlıkh yazısında yanıtı kısa tutmuş: "Ya- zıyorum ve Bilmiyorum. - Tekbildiğim, bunun iyi geldiği." e-posta:ahmetcemal(â superonline.com acem20 a hotmail.com BUGÜN • AKBANK KIILTÜR SANAT MERKEZt'nde saat 18.30'da Ali İhsan Gökçen' m Küçüklerin Dünyası adlı saydam gösterisi. (0 212 252 35 00) • tFSAK'ta saat 19.30'da Dr. Önder Mangut'un Jazz Portreleri konulu saydam gösterisi. (0 212 292 42 01) M 17. ULUSLARARASI İZMİR FESTtVALUndesaat 21.30'da Yunan Sanat Tiyatrosu'nun Oedipus Colonus'ta' adlı oyunu. (0 232 48i 03 08) • ASPENDOS'ta saat 21.30'da Sofya Ulusal Operası'ndan Turandot operası (0242 243 8824) 15- BALAT^ ŞENLİĞİ'NDE BUGÜN • GALATASAJtAY MEYDANI'nda saat 18.30' da Semaver Kumpanya'nın 'Kuşlar Meclisi' adlı oyunu (0 212 244 80 44 • NARDİS JAZZ CLUB'da saal 21.30'da Neşet ve NükhetQua rted (0 212 244 63 27 • OKÇU MTJSA İLKOKULU'nda saat 19.00'da Lüleburgaz Trockyablues dan Roman Müziği e saat 21.30'da Kula Oyunculan Kuıjpanyası'ndan Ladino Dilinde (Seferad, Müzikal Tiyarro (0 212 244 80 44 • VENTA DELTORO'da saat 20.00'de Mark Petrovic'daı stand up gösterisi. (0 212 244 80'44,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle