Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 MAYIS 2003 CUMA
HABERLER
DnVYADA BUGUN
ALİ StRMEN
Yasa, Töre, Demokrasi
Adalet Bakanı Cemil Çiçek, yeni Türk Ceza Ka-
runu YasaTasansı'nın yakında Meclis'e sevk edi-
leceginiaçıkladı.
1926 yılında kabul edilen ve 1889 Italyan Za-
rardelli Yasası'ndan derlenen yasanın değişme-
si, yenilenmesi, günün koşullarına uygun hale
getirilmesi zamanı gelmişti.
Bizim üç çeyrek yüzyıl yürüriükte kalan yasa-
rnızın 1889 tarihli Zanardelli imzalı yasadan alın-
dığını söylemek de yetmiyor. Çünkü TCK içinde-
ki 141 ve 142. maddeler, kaynak yasanın orijinal
biçiminden de geri idi.
Faşist Italya'da Mussolini'nin 1925 yılında koy-
durduğu ve "birsınıfın öbür sınıflar üzerinde ta-
hakkümünü kurmaya yönelik fiilleri cezalandı-
nan" maddeler, aslında yalnızca, sol düşünceye
karşı uygulanmıştı.
Aslında bu düzenleme bir fiili cezalandırmak-
tan çok düşünceye yönelikti.
Işin ilgind, uzun yıllar süren uygulama ise 1926
tarihli kanundakinden de daha ağır olmuştu, bu
maddeyi çok eleştiren, DP iktidara gelip, çok par-
tili rejim yürürtüğe girdikten sonra yapılan deği-
şikliklerie.
Gerçekten de TCK 141 ve 142. maddeleri kı-
yasıya eleştiren DP iktidara geldikten sonra yal-
nızca, ceza sürelerini arttırrnakla kalmadı, aynı za-
manda da orijinal metinde bulunan, suçun oluş-
ması için zorunlu, cebir şiddet unsurunu da, bu-
nun zaten suçun vasfında mündemiç olduğunu
söyleyerek kaldırdı.
• • •
Böylelikle, "demokratik!" çok parti dönemin-
de, ceza yasamız, otoriter tek parti döneminden
daha az demokratik bir niteliğe büründü.
öyte ki, ceza hukukunun ana ilketerine aykın ola-
rak, suçun iyi tarif edilmemiş olması yüzünden,
solda olan herkesin başında sallanan bir "Demok-
les'in Kılıcı" haline geldi bu maddeler ve onlar-
dan birçok kişi nasibini aldı.
Şahsen 38 ayımı, sonunda mahkûmiyet olma-
sa bile, tutukluluk olarak bu maddeler yüzünden
içerde geçirdim.
Tabii burada, yalnız yasalara bakmak yetmiyor.
Her zaman söylemeye çalıştığım gibi, bizim
bugünkü anayasamız ve yasalanmız, demokra-
tik kültürü ve gelenekleri daha gelişmiş bir ülke-
de çok daha liberal, daha az baskıcı sonuçlar ve-
rebilir.
Bu olgunun birçok somut ömeğiyle karşılaşı-
yoruz yaşamda.
Bütün çağa uyum yasalan gibi, TCK'deki de-
ğişiklikde kendiliğinden çağdaşlığı getirmeyecek,
yalnızca bir ilk adım olarak kalacaktır.
Esas olan onu uygulayacak kadrolann da çağ-
daşlaşmasıdır ki, bu alandaki gelişme hiç de iyim-
ser olmayı kolaylaştırmıyor.
• • •
Her neyse, artık bu yasanın yenilenmesi zama-
nı gelmişti.
57. Hükümet'in anayasa gereği, seçim döne-
minde bağımsız adalet bakanı olan Prof. Dr Ay-
sel Çelikel'in büyük etkisini taşıyan bu yeni ta-
sannın en önemli yönlerinden birisi, artık törenin
cinayetlerde hafifletici sebep olarak kabul edil-
memesidir.
Kuşkusuz çağdaşlık ve demokrasi açısından zo-
runlu bir değişikliktir bu.
Ancak, insan Türkiye'de 1920'lerin ikinci yan-
sında yapılan büyük hukuk devrimine, "tarihçi
hukuk okulu"na dayanarak, hukukta toplumun
spontane olarak dürtüsüzce ürettiği hukuk deği-
şikliklerinin esas olması gerektiğini, hukukun dış-
tan ve yukandan gelen müdahalelerie değiştiril-
mesinin sakıncalı olduğunu söyleyerek eleştiren-
leri, Türk Hukuk Devrimi'nin taklitçi olduğunu
söyleyerek kıyasıya yerden yere vuran sağcılan
anımsamadan edemiyor.
Bakalım şimdi sağcının sağcısı bir iktidar, bu
töre konusunu nasıl geçirecek Meclis'ten?
Geçiremez de geri adım atarsa ne olur?
Veya soruyu başkatürlü soralım: Bu konuyu hal-
koyuna bırakırsak ve halk töre cinayetlerinde in-
dirimin sürmesini isterse ne olur?
Bir şey olacağı yok, yasa törelerimize daha uy-
gun, ama antidemokratik olur.
Halkoyunun bu durumu desteklemesi halinde
ise statükonun korunması halkın iradesine uygun,
ama demokrasiye aykın olur.
Görüyor musunuz, kafa olarak yüzyıl kadar
geçmişte kalmak, toplumlann başına nasıl için-
den çıkılmaz çoraplar örüyor?
Muhalifler dava acacak
DSP'de kurultay
kavgası yaşanıyor
MUSTAFA ÇAKIR
ANKARA - DSP'de
genel merkez ile parti-
den ihraç edilen eski
Grup Başkanvekili Ay-
dın Tümen ve ekibi ara-
sında kurultay kavgası
yaşanıyor. Olağanüstü
kurultay istemini redde-
den genel merkez kara-
nnı mahkemeye taşı-
maya karar veren mu-
halifler, sürecin uzama-
sı durumunda delege
sayısını arttırarak ye-
niden olağanüstü ku-
rultay başvurusunda
bulunacak.
Tümen ve arkadaş-
lannın olağanüstü ku-
rultay istemini redde-
den DSP genel merke-
zi, yapılan inceleme so-
nucu başvuruda bulu-
nan 213 delegeden
19'unun partiden istifa
ettiğini, 7'sinin YTP'ye
üye olduğunu, 2'süıin
partiden kesin olarak
ihraç edildiğini. 4'ünün
olağanüstü kurultay ta-
lebini geri aldığı.
44'ünün ise merkez di-
siplin kuruluna sevk
edildiğinı iddia etti. Tü-
men ve ekibi. genel
merkezin bu karanna
karşı bugün dava aça-
cak.
Davanın gerekçesin-
de, genel merkezin par-
tiden istifa ettiğini sa-
vunduğu 19. YTP'ye
katıldığı belirtilen 7 de-
legenin kimler olduğu-
nun açıklanması iste-
necek.
Ayrıca olağanüstü
kurultay için başvuru-
da bulunması gereken
delege sayısının da şu
andaki mevcut delege-
ler üzerinden oran ya-
pılarak belirlenmesi ta-
lep edilecek.
Meclis'teki tartışmada Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Genelkurmay'ı eleştirdi
Awacs alımıgerginliğiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
ABD'nin Boeing fırmasından 1.5 mil-
yar dolara 4 Awacs uçağın alınması ko-
nusunda hükümet ile Genelkurmay
Başkanlığı arasındaki gerilim Meclis'te
tartışıldı. Milli Savunma Bakanı Vecdi
Gönül, ekonomik bunalım döneminde
Avvacs'lann tercih edilmesi konusun-
da Genelkurmay'a örtülü eleştirileryö-
neltti. Parlamentodan bu konuda onay
alınmamasının demokrasi açısından
eksiklik olduğunu söyleyen Vecdi Gö-
nül, milletvekillerine, "Bunu düzette-
cekolan sizsiniz" dıye seslendi. Gönül,
neden Awacs teknolojisinin yeğlendi-
ği konusundakı sorulara karşı, "İmza
atınadığnnşeyibDınekzDruııdade^lim''
yanıtıyla milletvekillerini şaşırttı.
TBMM Plan Bütçe Komisyonu'nda
TSK Personel Yasası değişikliği görii-
şülürken Awacs uçaklannın alımıyla
ilgili tartışma yaşandı. Millervekillen-
nin sorulan üzerine Milli Savunma Ba-
kanı, uçak ihalesiyle ilgili süreci ay-
• Milli Savunma Bakanı Gönül, AKP'lilerin 'Neden uydu değil de Awacs tercih edildi'
sorulanna 'Nedense Avvacs alındı, bilmiyoruz. Imza atmadığım şeyi bilmek zorunda
değilim. Anlatılsa da çok anlayacağımı sanmıyorum' yanıtmı verdi. thale gerekçesiyle
Genelkurmay'ın hedef alınmasına CHP milletvekilleri tepki gösterdi.
nntılanyla anlattı. Havadan erken uya-
n sistemi için Avvacs alımının Sovyet
tehdidi olduğu dönemde planlandığını,
sonraki dönemde başka tehditler söz
konusu olunca bu planın yürütüldüğü-
nü ifade eden Gönül, Awacs ile uydu
sistemi arasında tercih yapıldığını, bu-
nun da kendi hükümetlerinden önce
karara bağlandığını vurguladı.
Gönül, 4 uçağın değerinin 1 milyar
100 milyon dolar olduğunu, teknoloji
transferi içeren 480 milyon dolarhk
malzeme ahmıyla ihale bedelinin 1 mil-
yar 580 milyon dolara çıktığını bildir-
di. Bu ihale ile ABD hükümetine "jest
yapılmasjnın" söz konusu olmadığını
vurgulayan Gönül. "Tamamen Boeing
fırması ileilgilidir. HattaABDhüküme-
ti Boeingfırmasuıa 'Bunlan dışan trans-
fer etmeyın, teknolojiyı vermeyin' gi-
bi engeUeyici bir hassasiyet göstermiş-
tir. Verirseniz de şu şu şaıHarda verin
demiştir. Bu uçaklan akükdiyeABD'ye
bir favor (jest) yaptığımız düşünüle-
mez" dedi.
Gönül: Parlamento vizesi gerekir
Her zeminde Türkiye'nin böyle bir
parayı ödemesinde ekonomik bunalım
nedeniyle sıkmülı olduğunun ifade edil-
diğini anlatan Vecdi Gönül, şunlan söy-
ledi: "Ihüyaç yok deseler biz belki bu-
nu almamanın çaresine bakardık SKil-
ler taranndan bilinmesizor ihtiyacı tak-
dir etmemiz mümkün değildir. Bu ça-
hşmalarGenelkurmaytaranndanyapıl-
mışür. Yani bunun TAI fle MSB tara-
fından yapümış bir çahşması yoktur.
Uydu üzerinde duruhnuş ama neden-
seAYTOCStercihedümiştir.Bu nedenseyi
biz bilmiyoruz. Burada demokrasi ba-
kımından aksayan en önemli husus büt-
çe hakkının kullanılmasında bütçe ko-
nüsyonu ve Meclis'in devredeotanama-
sıdır. Bütün dünyada böyle bir ahşve-
rişüı öncesi ve sonrasmda pariamento-
nun vizesi gerekir. Bana göre halledü-
mesi gereken en önemli mesele budur.
Savunma Sanayi Fonu'nun MecKsileen
ufak iHşkisi yoktur. Maalesef böyle bir
eksiklik var." Gönül'ün yorumu üzen-
ne AKP'li Mahmut Göksu. "Düzeltil-
mesi mümkün değil mi" sorusunu yö-
neltti. Gönül, "SizdüzeJteceksiniz" de-
yince Göksu, "Getirindüzettetim" kar-
şılığını verdi. AKP milletvekili Musa
Uzunkaya Awacs yerine uydunun ter-
cih edilmesi gerektiğini savunarak "bu
terâlıinneyegöreyapddığtnr sordu.
Bunun üzerine Bakan Gönül şu gö-
rüşü dile getırdi: "İmza atmadıgim bir
şe>i bilmek zorunda değilim. Kaldı ki
bana da anlaolsaçok anlayacağımı san-
mıyorum. Dolayısıyla bilenlere itinıat
etmek zorundayım. Bu karar ekono-
mik kriz sonrası alınmışür. Krize rağ-
men abnmtşor. tncelemedimama biz on-
lara netazminatöderiz,vazgeçebilirmi-
yiz; GeneUaırma\' 'thtiyaç devam edi-
yor' dediği için bu incdenmemiştir."
AKP'lilerin ihale gerekçesiyle Genel-
kurmay'ı hedef almasına tepki göste-
ren CHP Istanbul Milletvekili Birgen
Keleş. "Bu karar verilirken sizo kurul-
da değildiniz. Bilmediginiz şe\1er hak-
kmdayorumyapmayin. Bundanyarar-
lanarakbetirtikurumlarayöodikyorum-
larda bulunma\m" diye konuştu.
Cönüllü' rafa kalktı
Zorunlu
emeklilik
dönemi
• AKP hükümeti Bülent
Ecevit'in, işçilerin kendi
istekleri dışında emekli
edilmelerini zorlaştıran
genelgesini yürürlükten
kaldırarak zorla emekliliğin
yolunu açtı.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- AKP hükümeti, özelleştirme
kapsamındaki KlT'lerde süresi
dolduğu halde emekli olmak
istemeyenleri işten çıkaracak.
Bir Bakanlar Kurulu karanna
dayandınlarak Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan tarafindan
yayımlanan Başbakanlık'ın 26
Mart 2003 tarih ve 20 sayılı
genelgesi, işçilerin kendi
istekleri dışında emekli
edilmelerıni güçleştiren Bülent
Ecevit dönemindeki bir başka
genelgeyi yürürlükten kaldırdı.
îşten çıkarmaların Özelleştirme
Idaresı "tanmadjia" yapılacak
olması ise uygulamanın yasal
olup ohnadığı tartışmalannı da
beraberinde getiriyor. AKP
hükümeti, IMF'ye verdiği
taahhütler kapsamında yıl
sonuna kadar 25 bin 81 KİT
işçisinin daha işine son verecek.
Özelleştirme kapsamındaki
KlT'lerde çalışan ve emekliliği
gelen işçilere gönderilen yazıda,
"Ozefleştirmeldaresi
Başkanlıgı'nın (ÖİB)
talimatianyla, Başbakanhk'uı
genelgesi ve kurumumuzun
talimatlan dogrultusunda
emeklilik sürenizi doldurmuş
otmanız nedeniyle emekliüge
se\ k edileceğiniz için emeklilik
dilekçesi vermeniz
gerekmektedir. Aksi takdirde iş
aktmizin tek taraflı
feshedileceğinin bilinmesi
hususunda gereğiniricaederiz"
deniyor.
Sevgi Bayrağı yola çıktı
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün liusal
Kurtuluş mücadeksini başlatmak üzere Samsun'a
çıkışının 84. yüdönümünde, Sevgi Bayrağı'nın yola
çıkanlması nedeniyle Samsun Limam'nda "63.
Gençhk Banrak Koşusu" töreni düzenlendL Sahil
GüvenKk Böige Konıutanügı'na bağh bodarla sabile
getirilen ve üzerinde, "Gençlikten Atatürk
SevgisMe Cumhurfoaşkanumza" jazüı bayrak,
adetler eştiğinde karaya çıkanldıktan sonra Samsun
VaB Vekili Ekrem Erdoğan'a tesüm edildL Erdoğan
tarafindan, adedere teslim edilen Sevgi Bayrağı,
Atatürk Anıb zrv'aret edildikten \e şehir turundan
sonra Ha\7a'ya doğnı yola çıkarıldı. Ba> rağın şehir
turu sırasında vatan daşlar alkışlatia atletlere destek
v^rdL Ba\Tak, bugün Amasvu il sınınnda törenle
Amasyata adedere teslim edflecek. (AA)
Erdoğan 'a rağmen Grup Başkanvekilliği seçimlerindeyüksek oy aldı
Yalçmbayır yönetimi zorhıyor
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su)-Grup başkanvekilliği seçimin-
de Başbakan Recep Tayyip Erdo-
ğan'ın listesine karşı yüksek oy
alan eski Başbakan Yar-
dımcısı ErtuğrulYalçm-
bayn", göreve hazır oldu-
ğunu söyledi.
AKP'de grup başkan-
vekilliği sayısının 5'e çı-
kanlması sonucu 2 grup
başkanvekilliği için yapılan ilk tur
seçim, parti yönehminin bekleme-
diği biçimde sonuçlandı. Başbakan
Erdoğan'ın listesinde yer alan Ha-
hıkîpek ve AbduUah Tonın'a kar-
şılık gruptan 5 aday daha çıktı. An-
kara dışında olmasına karşın.eski
Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yal-
çınbayır da millet\ekilleri tarafin-
dan aday gösterildi ve ikinci sıraya
• Seçim sonuçlanru 'demokrasinin tezahürü'
olarak nitelendiren Ertuğrul Yalçmbayır, "Iki
dudak arasından çıkmaktansa gruptan çıkmayı
tercih ederim" dedi.
yerleşti. İkinci tur oylama ise gele-
cek haftaki grup toplanhsuıda yapı-
lacak.
Seçim sonucunu değerlendiren
Yalçmbayır, bu sonucun parti ve
grup bakımından çok önemli oldu-
ğuna dikkat çekerek, partinin yetki-
li organlara tavsiyede bulunma yet-
kisinin olmadığını, bunun bağlayı-
cı olmadığının da oylama sonucun-
da görüldüğünü anlattı.
Göreve hazır olduğunu
anlatan Yalçmbayır, "Üd
dudakarasmdançıkmak-
tansa gruptan çıkmayı
tercih ederim" dedi.
Yönetimin işaret ettiği
adaylann seçilmemesini "demok-
rasinin tezahürü'' olarak nitelendi-
ren Yalçmbayır. "Grubun tavsiye
edilen iki adayla kendini bağlamadı-
ğı görübnüştür. Bu da parti için de-
mokrasinin bir işaretidir'" dedi.
Erdoğan'ın danışmani:
Ordu-siyaset
üişkisi
değişecek
• Milletvekili danışmanlanna eğitim
konferansı veren Başbakan
Erdoğan'ın danışmanı Akdoğan, 'AB
üyesi ülkelerde ordu-siyaset ilişkisi
nasılsa bizde de öyle olacak' dedi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP
yönetimi, iktidar ve Meclis çalışmalan
konusunda milletvekili danışmanlannı
bilgilendirdi. Başbakan Recep Tayvip
Erdoğan'ın danışmanı Yalçın Akdoğan,
gelecek dönemde ordu-siyaset ilişkisinin
yeniden düzenleneceğine ilişkin mesajlar
verdi. Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali
Şahin'in başkanJığında Meclis'te
düzenlenen toplantıda milletvekili
danışmanlanna öncelikle yasama
çalışmalanna ilişkin bilgiler verildi. Grup
başkanvekilleri, özellikle yasa önerisi, soru
önergesi ve açıklamalarda partiyi zor
durumda bırakacak çıkışlara yer
verilmemesi, basında spekülasyona neden
olabilecek konulara girilmemesi için
uyanlarda bulundu.
'AB'de nasılsa bizde de öyte olacak'
AKP Genel Başkan Danışmanı Yalçın
Akdoğan da parti yapılanmasıyla ilgili
bilgi verirken AKP'nin
u
muhafazakâr
demokrat" olduğunu, danışmanlann da bu
kimliğe uygun hareket etmesi gerektiğini
söyledi. Alınan bilgiye göre Akdoğan,
"A\Tupa Birtiği (AB) üyesi ülkelerde
siyaset-ordu ilişkisi nasılsa bizde de öyle
olacak" görüşünü dıle getirdi. Başbakan
Tayyip Erdoğan da Avrupa Birlıği üyeliği
kapsamında gelecek dönemde AB
ölçütlerini hedef alan köklü değişiklikler
tasarladıklannı açıklamıştı. Erdoğan, kritik
MGK toplantısından önce grup
toplantısında, Türkiye'nin AB üyeliği için
gereken yasalarunızı değiştirecegiz. Yapısal
dönüşüm için zihniyet ve agılamalann
revize edihnesi gerekiyorsa bundan da
kaçınmayacağız. Buna direnecek, starükoyu
korumaya çanşanlar olacakbr. Statükonun
korunması için direnenler, yolsuzluklara ve
usulsüzlüklere bulaşanlar iddia edfldiği gibi
sadece siyasfler değüdir" diye konuşmuştu.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
ABD Savunma Bakan Yardımcısı
Worfowitz'in söyledikleri, yeniliryu-
tulurgibi değil. Türkiye'nin ABD ya-
nında saftutmasını isteyenlerin tep-
kisi ise ondan daha kötü: "Bak biz
size dememiş miydik, ABD bunun
intikamını alacak..." Bu nasıl bir stra-
tejik müttefik ki, Türkiye devamlı
onun dediğini yapacak, yapmazsa
cezalandırılacak. Bunun adı tek ta-
raflı bağımlıhktır. ABD'nin istedikle-
rini yapma ve ona boyun eğme ba-
ğımlılığı. Neresinden baksakbiran-
lamsız tablo orta yerde duruyor.
Türkiye, tabii ki dünyada mütte-
fiklere sahip olmalıdır, olacaktır. Son
Irak krizi sırasında görüldü ki, ABD'nin
hiçbir uluslararası hukuka uymak
gibi bir derdi olmadığı gibi, bu hu-
kuksuzluğa uymayanları da tehdit
ediyor. Türkiye'nin Batı kampı için-
deki tercihinin ABD olmaması gerek-
tiği şimdi daha iyi anlaşılıyor.
Bugüne kadar, AB ile ilişkiler için-
de insan hakları, işkence, özgürlük-
ler gibi sorunlarda zorlanan Türki-
ye'nin yönetici zümresi, "AB olmaz-
sa zaten ABD var" diyerek bu kötü
Fikret Başkaya'nın Mektubu
geleneği sürdürmek istiyorlardı. Şim-
di anlaşıldı ki ABD'ye sırt dayamak
istemenin bir bedeli var. ABD'yle
birleşip bu ülkedeki her türlü kötü-
lüğü korumaya çalışanlar şimdi zor
durumdalar.
• • •
önümde Fikret Başkaya'nın bir
mektubu duruyor. Fikret Başkaya
sırf düşüncelerini dile getirdiği için
uzunca bir süre hapis yattı. Şimdi ye-
ni hapis cezaları ile yüz yüze. Onun
anlattıklannı okuyun da hangi nok-
tada olduğumuzu görün. Sırtını
ABD'ye dayayarak bu tabloyu orta-
ya çıkaranlar şimdi düşünsünler ba-
kalım. Işte Başkaya'nın mektubun-
dan bazı bölümler:
"Son bir ayda hakkımda iki dava
birden açıldı: Davalardan biri 13 yıl
önce yazdığım bir kitap için diğeri
10 yıl önce yazdığım bir makale-
den... Paradigmanın Iflası Nisan
1991 'de ilk defa yayımlandıktan 15
gün sonra dava açıldı. Bu kitaptan
20 ay hapis 42 milyon TL para ce-
zasına çarptırıldım. Para cezası
ödendi. Hapis cezasını Haymana
Cezaev/'ndeyatarak'çektim'. 13 yıl
önce yayımlanan Paradigmanın If-
lası bugüne kadar (korsan baskılar
hariç) sekiz baskı yaptı. Aradaki 6
baskıya dava açılmadı...
Avrupa İnsan Haklan Mahkeme-
si bu cezadan dolayı Türk hüküme-
tini mahkûm etti. Cezalandırmanın
ifade özgürlüğünün ihlali olduğuna
kadar verdi. Bu karar mahkûmiyeti
tüm sonuçlarıyla birlikte ortadan
kaldırdığı halde, kitabın aynı bölü-
münden ve aynı gerekçeyle Terör-
le Mücadele Kanunu'nun aynı mad-
desi (8/1) gereğince yeniden dava
açıldı.
Laiklik üzerine yazdığım, Sıvas
katliamını konu alan ve dava konu-
suyapılan makalenin yazılış tarihi de
12 Temmuz 1993'tür. Buyazı gün-
lük birgazetedeyayımlandıktan dört
yıl sonra Akıntıya Karşı Yazılarbaş-
lığını taşıyan kitapta ikinci defa ya-
yımlandı. 2003 Ocak'ında yayımla-
nan üçüncü baskıya dava açıldı
(TCK 159/1).
Bir kitap yazmak neden bir 'te-
rör eylemi' sayılıyor? Kavramlann
bir içeriği olması gerekmiyor mu?
Bu dünyada yazı yazmakkadar te-
rör eyleminden uzak bir insan fa-
aliyeti mümkün müdür? Devletin
istemediği bir şey söylediğinizde,
resmi ideolojinin tabu saydığı, tar-
tışılmasını yasakladığı bir konuda
fıkirbeyan ettiğinizde, bunun bir te-
röreylemi sayılıp, Teröhe Mücade-
le Kanunu'na göre cezalandınlma-
sı saçma, mantıksız ve hak ve hu-
kuk kavramlannın inkârı değil mi?
Bir yazı yazıyorsunuz aradan 10
yıl geçiyor ve yazı bu zaman zar-
fında defalarca basılıyor. Birde ba-
kıyorsunuz on yıl sonra dava açıl-
mış. Birüst mahkeme verilen birce-
zayı tüm unsurlarıyla ortadan kal-
dırmış, sanki hiçbir şey olmamış
gibi yeniden dava açılıyor... Bun-
dan büyük ayrnazlık, keyfilik, tutar-
sızlık, ölçüsüzlük olabilir mi?
Düşüncenin yasaklanması ya da
aynı anlama gelmek üzere sansü-
re tabi tutulması, dar anlamda bu
yasağın ötesinde sonuçlar doğu-
rur.
Zira, sansürbelirli bireşikten son-
ra otosansürü beslemeye başlar. In-
sanlar 'başlarına bir iş gelir' korku-
suyla ve savunma 'içgüdüsüyle'
kendi kendilehni sansür etmeye
başlarlar. Bu, sansürün içselleş-
mesidir. Sansürün içselleştiği, oto-
sansürün yaygınlaştığı bir toplum
artıkbilimsel, estetik, entelektüelkı-
sırlığa mahkûm olmuş bir toplum-
dur. Böyle bir rejim, 'sorunları çöz-
me yeteneği' dumura uğramış bir
rejimdir... Aynı bugün Türkiye'de ol-
duğu gibi..."
Başkaya'nın mektubunu okurken
telefonum çaldı. Gazeteci Sinan
Kara'nın başı yine beladaydı. Onu
da yarın yazacağım. ABD'yle 50 yıl-
lık stratejik ortaklığın sonunda işte
hâlâ buralardayız.