Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
+
CUMHURİYET 28 MAYIS 2003 ÇARŞAMBA
2 OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Oynn ve Emek
İNGİLTERE!I
DE "Sanayi Devrimi" denen büyük
" olayonsekizin ciyüzyılınikincıyansındabuhargü-
cüne dayalı mskinelerin icadıyla başlar ve on do-
kuzuncu yüzyıl boyunca sürer. Bu devrimin ürünü
olan işçi sınrfının o uzun sürede siyasal partisiz
kalması sosyal gelişme tarihinin ilginç olaylanndan
biridir. Ingiliz işçileri o dönemde kendilerini hep
sendikal mücadeleye verdiler ve işın siyasal yanı-
nı neredeyse tümüyle überal Parti'ye bıraktılar. Sol
demeklerie sendikalann el ele verip Avam Kama-
rası'nda işçiden siyasal oluşuma önayak olmak
üzere bir "komrte" kurmalan ta 1900 yılını bulur. "Iş-
çiPartisi "nin adıyia sanıyla boy göstermesi ise, an-
cak 1906 seçirnleriyledir. Aradaki gelişmeler hay-
li zikzaklı olduğu için, tarihçiler genellikle Parti'nin
kuruluş yılı olarak ikisinin ortasını, 1903'ü alırlar.
1903, yani bLzim Beşiktaş'ın, "Beşiktaş Bereket
Jimnastik Kulürbü" adıyia kurulduğu yıl.
Onun da böyle başlayıp "Beşiktaş Terbiye-iBe-
deniye Mektebi" gibi ad değişiklikleriyle geçen
aşamalı bir tarihi var. Ama, demokratikleşme sü-
reci en az yedi yüzyılı bulan Ingiltere'den farklı ola-
rak, "sivil toplum" sözünün bile edilmediği Ikinci
Abdülhamid döneminde böyle bir kuruluşun to-
murcuklanmasvı ilginçtir. Osmanlı'daokçuluk, cirit,
güreş gibi "spor"\ar elbet vardı; ama BJK'den ön-
ce çağdaş anlamda "sporkulübü" var mıydı, pek
bilinmez.
Sporkulüpçülüğü, her dernekçilik gibi, emek is-
ter. Ne var ki, söz konusu spor, futbol türün-
den bir "sportif oyun " olunca, emeğin cinsi de de-
ğişir.
Hele, o oyun bütün yıla yayılan bir "lig"e bağ-
lanmışsa.
O zaman, yine bütün yıla, hatta yıllara dayalı bir
planınızın, ligin bütün takımlannı göz önünde tu-
tan birdurum değerlendirmenizin, "camia"sıyla, yö-
netimiyle, sağlam finansmanıyla, halkı ve medya-
yı içine alan ilişkileriyle, kapsamlı bir örgütlenişini-
zin olması gerekir. Birkaç zenginden para bulup üç-
beş pahalı oyuncu getirtmekle iş bitmez.
Oyun, emeğe dönüşmüştür. Hem de, toplu ve
planlı "kolektif" emek.
Tıpkı, yıllar boyu oynanan "dünya ligi"nde dev-
let politikalannın toptan örgütlenmeye, ulusal
seferberliğe dayandırılmak zorunda oluşu gibi.
Artık, IMF'nin ve Dünya Bankası'nın reçeteleri-
ne güvenmek, dıştan iki-üç uzman getirmek, ulu-
sal tasarruf politikalan yerine gelecek kuşaklann sır-
tına yüklenen borçlarla hesapsız işlere girişmek
lüksü yok hiçbir toplumun.
Daha doğrusu, böyle bir lüks olmamalı. Çünkü,
sonuç dünyanın ikinci, üçüncü ligine düşmek ya
da yakın tarihin terslikleriyle düşülen o yerlerde
hep debelenip durmaktır.
Böylesi, özellikle geçmişleriyle övünen toplum-
lara hiç yakışmaz.
Yüz yıllık Beşiktaş'ın, kendi ortak emeğiyle ve bü-
yük puan farkıyla, tam da yüzüncü yılında söke sö-
ke şampiyon oluşu bu bakımdan önemlidir.
Savaş Suçlulan...
ABD'nin Vietnam katliamı, Laos, Kamboçya ve birçok
Latin Amerika ülkesine yaptığı vahşi saldınlar henüz
belleklerimizde tazeliğini koruyor. Kapitalizmin tarihi,
onlann sabıkalan ile doludur. Bu kirli ve canavarca
saldınlann nerelerde ve ne kadar süreceği bugün
bilinmemektedir.
Halit ÇELENK Hukukçu
G
eçen haftalarda
komşumuz Irak
topraklannda tan-
hınenacımasız,en
kanlı vehaksızsal-
dınlanndan birisine tanık olduk.
Amenkan ve Ingiliz emperyaliz-
mınin paralı askerleri Irak halkı-
nın üzerine gece gündüz üç haf-
ta süreyle sılah teknolojisinin yok
etme gıicü en yüksek bomba ve
füzeleriyle ölüm yağdırdılar. Si-
\il halkı, çocuklan, bebekleri, ka-
dınlan, erkekleri, silahsız, savun-
masız insanlan öldürdüler. Evle-
re, hastanelere, okullara, pazaryer-
lerine bomba yağdırdılar, Mezo-
potamya uygarlığını yaşatan, uy-
garlık tarihinin birçok sanat ürün-
lerini koruyan Bağdat Müzesi'nin
kınlıp dökülmesine ve yağma-
lanmasına seyirci kaldılar. Ame-
rika'ya karşı gösten yapan, "Ül-
kemizde Amerikah istemiyoruz,
Irak'ı terk edin'' diye bağıran si-
lahsız sivil halka ateş ederek on-
lan öldürdüler.
Bu cinayetlerin, savaş ve insan-
lık suçlannın, tutsaklara yaptık-
lan işkencelerin tanıklannı ve ka-
nıtlannı ortadan kaldırmak, bun-
lan kamuoyundan gizlemek için,
gazetecilerin ve kameramanlann
kaidığı bilinen Filistin Oteli'ne
tanklannı sürdüler ve bomba ve
fuzelerle El Cezire, Abu Dabi TV
muhabirlerini ve Reuters ajansı-
nın habercisini öldürdüler.
Bu barbarca saldından sonra.
Bush ve Blair. birer kahraman
edasıyla, göğüslerini gererek TV
ekranlarının karşısma geçip poz
verdiler. Savaş yandaşlan ve kış-
kırtıcılan da onlan alkışladılar.
Emperyalistlergeçmişte de atom
bombalanyla Hinoşima'da ve Na-
gazaki'de savaş suçlan işlemişler
ve binlerce insanın ölümüne ne-
den olmuşlardı. ABD'nin Viet-
nam katliamı, Laos, Kamboçya ve
birçok Latın Amerika ülkesine
yaptığı vahşı saldınlar henüz bel-
leklerimizde tazeliğini koruyor.
Kapitalizmin tarihi, onlann sabı-
kalan ile doludur. Bu kirli ve ca-
navarca saldınlann nerelerde ve
ne kadar süreceği bugün bilinme-
mektedir. Ama ABD yöneticile-
ri, Irak'ta olduğu gibi, nükleer sı-
lah bulundurma ya da terörü des-
tekleme gibi uydurma bahaneler
ıleri sürerek Suriye, tran, Kuzey
Kore ve Libya gibi ülkelerin ad-
lannı söylemekten çekinmıyor-
lar. ABD'nin Irak saldınsı sürer-
ken ABD Başkanı Bush. hayasız-
ca. Irak halkına özgürlük ve de-
mokrasi götürdüklerini söylüyor-
du. Böv lece bombalaria özgüriük
götürmenin, öldürerek özgürleş-
tirnıenin bir Amerikan yöntemioİ-
duğunu itiraf edrvordu.
Amerikan ve Ingiliz yönetim-
lerinin öncülügunü yaptığı ulus-
Iararası emperyalizm, son yıllar-
da dünyaya küreselleşme, yeni
dünya düzeni adlan altında sö-
züm ona bir uygarlık önerisi sun-
muştu. Bu önerilerin savunucula-
n, bu yenı düzeni övmekle biti-
remiyorlardı. Son Afganistan ve
Irak saldınlan, cinayetleri ve bar-
barlığı bu önenlerin gerçek yüzü-
nü ortaya serdi. Bu projelerin bir
barbarlık. bir sömürgecilik planı
olduğunu ortaya koydu. Bu kav-
ramlar arük hiç kimseyi aldata-
mayacakür. Bu açıkça. Hak'ın ye-
rine Güç'ü, demokrasinin yerine
barbarlığı koyan ve dünyaya ege-
men olmak isteyen bir canavariık
sistemidir.
Öte yandan, ABD emperyaliz-
minin, yukanda değirüldiği gibi,
kısa vadede, Ortadoğu ve Asya
için bir hegemonya planı hazırla-
dığı ve bu planı yandaşlanyia uy-
gulamaya koymaya hazırlandığı
anlaşılmaktadır. Son günlerde
Türkiye'ye yapılan ziyaretler ve
konuşmalar bunu göstermekte-
dir. Amerika Sa\iınma Bakan Yar-
duncısı Paul \Volfowitz ve Dışiş-
leri Bakan Yardımcısı Mark
Grossman ülkemize gelmişler ve
adeta efendinin uşağı ile konuş-
masını andıran bir üslup ile konuş-
malar... yapmışlardır. Bu efendi-
ler, Irak saldınsı sırasında, Tür-
kiye'nin, ikinci tezkereyi
TBMM'den geçirmeyerek ve böy-
lece Amerika ve Ingiltere'nin
Irak'ı işgalleri sırasında onlara
yardım etmeyerek hata ettiğini,
bundan ötürü Türkiye'nin Ame-
rika "dan özür dilemesi gerektiği-
ni ve yine Suriye ve Iran için plan-
ladıklan saldınlarda kendilerine
yardım edilerek bu hatanın dü-
zeltılebileceğini söylemişlerdır.
Böylece bu zıyaret \ e konuşma-
lann amacının. Suriye ve tran'ın
işgalınde. Türkiye'nin, Amerikan
güçlerinin yanında yer almasını
sağlamak olduğu ortaya çıkmış-
tır. Burada önemli olan, Mustafa
Kemal Atatürk'ün önderh'ğinde
emperyaBzme karşı verilen bir
kurtuluş savaşı sonucunda kuru-
lan Türkrye Cumhuriyeti'nin bu-
günkü yöneticilerinin. emperya-
lizm yandaşhklannı ne kadar ile-
ri götürecekleridir.
Bugüne dek iki paylaşım sava-
şı yaşadık. Üçüncüsü, ağırlıklı
olarak ABD'nin tek başına perrol
ve dünya egemenliği için girişti-
ği tek yanlı bir saldın biçiminde
sürüyor. ikinci paylaşım savaşı
sırasında, Einstein'a. üçüncü dün-
ya savaşının nasıl olacağını sor-
muşlar. Düşünür şu yanıtı ver-
miş: "Üçüncüsünün nasıl olaca-
ğını bilemem ama dördüncüsü ok
ve yaylarla olacak." Sanki bugün-
leri yaşamış gibi.
Özetle, .ABD ve İngüiz yöneti-
cilerl Afganistan ve Irak'ta, sivil
halkı, gazete habercilerini ve ka-
meramanlan öldürerek. tutsak-
lara işkence yaparak savaş ve in-
sanhksuçuişlenıişlerdir. Llusla-
rarası emperyalızmin bu "efen-
di"leri, içinde bulunduklan ko-
şullarda kendilerine fazla gü\ene-
rek bir büvüklük, güçlülük psi-
kozu içinde, tarihin tutanaklannı
unutmuş görünnıektedirler. Nüm-
berg, RusseU ve benzeri uluslara-
rası mahkemelerin kararlannı
umursanıaz durunıa gelmişlerdir.
Ama tarih untıtmuyor. Değişim ve
gelişim doğanın \ e siyasal toplum
yaşamının kurallandır. Halİcımı-
zın bu gerçekleri anlatan güzel
deyişleri \ ardır: "Bu dünya Sul-
tan Sülevman'a bile kalnıamış",
"Gün ola. harman ola" gıbı.
\e mutlu benzer zor koşullar-
da onurunu, kişiliğinL bağımsız-
hğuu ve toplumsal namusunu ko-
ruvabilen halklara ve insanlara.
27 Mayıs Hep Yaşayacak!
Vedü BİLGET Em. Amiml
GELENEKSEL
"AŞURE GÜNÜ"
İSTANBUL (ERKEK) LİSESİ
1 1 9 . Kl RLLIŞ ^ ILDÖNİMÎSL KlTLnOR.
TARtH . 01 HAZİRA>. 2003 PA2AR
SAAT 10.0OYER OKUL BAHÇESt
İSTANBUL ERKEK LİSELİLER
DERNEĞİ
N
e doğada, ne de
toplumsal yaşam-
daneden'ıbulun-
mayan hiçbir olay yoktur.
Ne kı neden,öyle saltık bir
etken değildir. Dahası ne-
den'den söz edince, nesnel
ve öznel olanın aynmına
varmak da gerekir.
Nesnel nedenler, insa-
nın bilinç ve isteminden
bağımsız olarak etken olur-
lar. Öznel nedenler ise nes-
nel olanlann insan bilin-
cindeki yansımasına daya-
nan eylemlerdir. Ancak ne-
den'ın "\Bsik'' (nedence)
ile kanştınlmamasına dilc-
kat edilmelidir.
" Vesfle" de aynen neden
gibi, bir olayın gerçekleş-
mesinde etken olabılır.
Ama bu, neden gibi temel
bir etken değıl, görünüşte
(zahiri) ve zorlamahdır.
" Vesfle"den gelen bir olay-
da, başka olaylarca yapılan
dış etkilenn rolü kadar, o
olayı geliştiricı iç çelışki-
ler de önemli bir etmendir.
27 Mayıs olayında "ne-
den" etkendır; 12Mart'ta-
ki gibi "Sosyal Geüşmenin
EkonomikÖlanıAsüğı" ve
12 Eylül'deki gibi "Anar-
şi" vesilesi değil...
Başka bir deyişle, 27Ma-
yıs zahiri ve zorlamab ya
da eytemi bdirlevenlerin iç
çelişkileriyle gelişmiş bir
olaydeğildir. Tanma daya-
b toplumun sanayileşmeye
doğru atılımı sürecinde.
toplumsal yapıda doğan
farkUaşmanın ejiemi befir-
levenlerin büindnde\-anst-
masmın önemli bir aşama-
sıdır.
Gerçi, bu önemli neden,
27 Mayıs günlerinde ve er-
tesinde gözden kaçınlmış-
tır ama, bu da çok doğal-
dır: Çünkü önce olaylar ya-
şanır, sonra yasanılan olay-
lann bilincine vanlır.
Üstelik, bu önemli ne-
den'i gözden uzak tuttura-
rak bilincin eylem üzerin-
dekı etkisıni ve dolayısıy-
la o süreçteki Silahlı Kuv-
vetler bilincini küçümse-
mek yoluyla 27 Mayıs'ı
yalnızca DP iktidanna tep-
kı ">
ı
esilesi''ne ındırgemek,
sermaye güçlerinin ve çe-
lışkılen zorlama yoluyla
aşma yanlılannın ışıne gel-
miştır. Her iki kesim de
toplumu bu yolda koşulla-
manın tüm etldnliğinde bir-
leşmışlerdir.
Dahası, Silahlı Kuvvet-
leri CHP ve înönü'nün ye-
dek gücü olarak sunmak
çabasına da girişmişlerdir.
Oysa, DP tekpartı dönemi-
nin -dolayısıyla CHP ve
tnönü'nün- ideolojik mi-
rasını asla reddetmemiştir.
Ve bu bakımdan 27 Ma-
yıs, tek parti dönemi ide-
olojisine de karşı bir ey-
lemdir.
Ve böyle olduğu içindir
ki, o ideolojinin körkaran-
kurtlar vadisi Bahar Konseri için
Pİne Bay'de buluşalım
Antalya Devlet
Senfoni Orkestrası
Bahar
Konseri
Marina
2 kişilik odada
/lf\1 kîşi/YP
4Ü.000.000
Beach
50
3! Mayıs2003 • Saat 21.00
Efes Antik Tiyatro
Şef Gürer Aykal
"Devlet Sanatçısı"
Solist Francesco Groilo
Tenor
2 kişilik odada
1 ki$i / YP
'.000.000
Holiday Resort (Club)
2 kişilik odada
^ • - 1 kişi/YP
33.000.000
Kişibaşı yarım pansıyon ! gecelik
konaklama fiyatına Gürer Aykal
Konseri ve Efes transferi dahildir.
x o t ı 9 « r » ( ı
REZERVASYON: Çamlımanı Mevkıı. Kuşadası
Tel (256) 6 1 8 19 19 • Faks (256) 6 1 8 0 8 19
www.pinebay.com
KARS 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 1999 64
Karar No: 2002 224
Davacı Iskender Morkoç vekilı tarafından davalılar aleyhine açmış olduğu tapu ip-
tal ve tescil davastnın yapıian yargılaması sonunda,
Davanın reddıne karar venldığı, verilen karar Iskender Morkoç vekilı tarafından
temyiz edilmış, temyız dılekçesı davalılar Mıkaıl Çıçek. Oruç Ataman, Yılmaz Çö-
pür, Sakıne Kaya, Mıkail Yılmaz, Şaban Yılmaz. Gönül Yılmaz, Şükran Gürel'e teb-
lığ edılemedığınden temyiz dilekçesinin ılanen teblığı, teblığ tarihınden ıtibaren 15
gün ıçensınde cevap \ermelen. vermedıklennde dosyanın Yargıtay'a göndenlecegı
ilanen teblıâ olunur. 7.4.2003 Basın: 18062
lığından çıkış noktasının,
toplumsal koşullann yeni-
den örgütlenmesınde ol-
duğuna inanmıştır. Devlet
yönetiminin öğeleri ile top-
lumsal denetimın öğeleri
arasındabir ıç içe geçiş du-
rumu olmadıkça demok-
rasiden ve demokratik ış-
lerlikten söz edilemeyece-
ğini savunmuştur. Srv^sal
Devlet'in karşısma, Top-
lumsal Devlet'in üstünlü-
ğünükoymuştur. ,\ncak bu
belırlemelerde bulunurken
ne 12 Eylül gibi kendisini
kitlenin doğa] vekilı sayma
saplantısında olmuş ne de
ona ültimatomlar halinde
politikalar dayatmıştır.
Ülke için ortalama bir
demokrasi önerenlere kar-
şı, demokrasiyi örgütlü ve
özerk bir halk katılımının
siyasal ve yönetsel eylemi
üzerinde yaşatmayı öne çı-
karmıştır. Ve sıvıl güçlen-
nın tartıştığı, ama henüz
yol alamadığı demokrasi
alanında, 27 Ma>ıs, özgür-
lük bayraklannı dalgalan-
dırmışür.
Öte >
r
andan, eylemin nes-
nel ekonomık nedeni de,
toplumdaki mülkıyet iliş-
kiİerinin 27 Mayıs'tan son-
ra belli bir değışıme uğra-
masıyla, tekelcıhğın bu dö-
nemı izleyen süreçte oluş-
masıylakendıni tamtlamış-
tır. Bu gelişim eyleme göl-
ge düşürmemış, tam tersi-
ne ve tarihsel e>tişim ya-
salan önünde. 27 Mayıs'ın
önemli bir e\Tİm süreci ol-
duğunu kanıtlamıştır.
Zaten bunun aynmına
varan sermaye güçleri, ka-
ba bir taktık gereğı, Silah-
lı Kuvvetler içinde tek tek
bireylerin diktatörlük güdü-
lerini okşamaya koyulmuş-
tur. Bunun sonucunda ise
gencı ve kafatasçı dıkta-
cılığı ülke için tek çıkaryol
olarak benimseyen Türkeş
ve izleyicılerinirı sayesin-
de, Silahlı Kuvvetler, ken-
disinden kat kat diktacı ve
gerici sermaye güçleri kar-
şısında 27 Mayıs darbeci-
si olarak suçlanmanın acık-
lı durumuna düşmüştür.
Bu noktadan sonra, 27
Mayıs'ın getirdiği evrim
ile toplumsa) devrim ara-
sındaîd eytışimsel bağ ko-
panlmıştır. Ve artık serma-
ye güçlen de, Türkıye'de şu
ya da bu parti arasında bir
yeğ belirlemek yenne, gü-
dümlü demokrasi ile as-
kersel demokrasi arasında
dönemsel yeğler belirle-
meye başlamışlardır.
PENCERE
Masal Masal Matitas...
Eski zaman fıkralan hiç eskimez; cildi yıpranmış,
kâğıdı solmuş bir kitapta uyuyan hikmet, gün ışı-
ğınaçıkarıldı mı, güniimüzün sorunlanna uyarlanı-
verir, canlanıp soluk almaya başlar...
Işte iki eskifıkra...
•
Birinci fıkra:
Ebu Süfyan'ın oğlu Muaviye, Hazreti Muham-
met'e uzun süre direnmiş, Peygamberin son yıl-
lannda Müslümanlığı benimsemiş, ama, kurnazlı-
ğı sayesinde halife olmasını bilmiş...
Muaviye 630'da Müslüman olmuş, Hazreti
Ömer'in emriyle on yıl sonra Suriye Valiliği'ne atan-
mış, Hazreti Ali'nin halifeliğine karşı durup elinden
geleni ardına koymamış bir cinfikir menhus...
O yıllarda Ali, Kûfe'deymiş...
Islamın doğuş döneminde Arap dünyasında alış-
veriş önemli, mal taşıyıcı araç niteliğindeki deve-
ler değertiydi.
Ali'nin Kûfe'sinden bir Arap, satacağı mallan de-
vesine yükleyip Şam'a varmış...
Şamlı bir açıkgöz deveye sahip çıkmış:
- 8u dişi deve, diyormuş, benimdir...
Tartışma uzamış, Muaviye'ye yansımış, Şam ile
Kûfe savaşa hazırlandıklanndan olay önem kaza-
nıyormuş, Muaviye kalabalık bir cemaat önünde
davayı başlatmış, herkes merak içindeymiş...
Muaviye davacıya sormuş:
- Bu dişi deve kimindir?..
Şamlı:
- Bu dişi deve benimdir...
Muaviye karan açıklamış:
- Bu dişi deve Şamlınındır...
Sonra cemaate dönmüş:
- Ey cemaat, bu dişi deve kimindir?..
Cemaat bir ağızdan yanıtlamış:
- Bu dişi deve Şamlınındır.
Deve Şamlıya verilmiş. Kûfeli şaşkın bakınırken,
Muaviye adamı bir yana çekmiş:
- Bana bak, sen de ben de biliyoruz ki bu deve
erkektir; ama, sen gördükierini Kûfe'ye dönüşte
Ali'ye anlat ve de ki, Muaviye'nin adamlan erkek-
le dişiyi deveye değil, Muaviye'ye bakarak saptı-
yoriar!..
•
İkinci fıkra:
Eski zamanlarda bir kadı varmış, kimi davada ka-
rardan önce suçluyu kolluk kuvvetlerine tutturur,
geriye gidip hız aldıktan sonra koşup adamın kar-
nınatos vururmuş...
Kadı'nın yöntemi çevrede tepkilere yol açmış; halk-
tan ileri gelenler valiye çıkıp durumu anlatmışlar;
vali de meraklanmış, gerçeği yerinde saptamak
için bir gün mahkemeye varmış, duruşmayı izle-
meye başlamış...
Kadı Efendi o sırada davalıya soruyormuş:
- Davacıya yüz altın borcun olup bunu on yıl-
dan beri ödemediğin doğru mu?..
- Evet..
- Ama sen borcu alırken yakın zamanda ödeye-
ceğini söylemişsin...
- Yakın zaman bir yıl da olur, yüz yıl da olur...
- Peki, ödeyecek durumda mısın?..
- Şehrin zenginlerinden biriyim...
- Neden ödemiyorsun?..
- Altınlarımın istifini bozamam...
- Hiç değilse, taksite bağlayalım...
- Eh, ayda bir kuruş vereyim...
Vali dayanamamış, oturduğu yerden bağırmış:
- Kadı Efendi tossss...
EROL MAMSALI
AVRUPA
KIBRIS
AmpaKıskıcittda
Kıbrıskitabı,
Kıbrıs
uyuşmazlığının
ıçıne sürüklendığı
çıkmazı,
bugune kadar
yazılamayan ve
özellikle de
gızlenmeye
çalışılan yonlerı ile
ele alarak, Kıbns ve
Turkıye-Batı
ilışkılerı konusuna
yenı bir soluk
getırıyor
Cumhuriyetk ı •-
Erdoğan Aydın
FATİH VE FETÎH
550. yıhnda, yine mitler temelinde fetih kutluyorlar!
Tarih bilincimizi çarpıtmaya devam ediyorlar!
Erdoğan Aydın. Fatıh \e Fetih'te. mıtoslarla
gerçeklen bırbirinden ayınyor
Bu kıtabı mutlaka okuv-unuz dıyeceğım...
Diyeceğım, çünku yazanmız kafalanmızı khşelerden temizliyor;
üstelik bunu ınandıncıhkla, cesaretle ve dürüstçe yapıyor.
Server Tanilli
• Cumhurtyet Çag Pazarlama A Ş Turkocağı Cad. No 39 41
k.-*^ kitap kulübü l34334lCağaloglu-lstanbulTel(0212l51401 96
Tûrkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yayınladığı günlük
Bizim Gazete
Ülke sorunlanna ilişkin raporlanyla, araştırmalanyla,
köşe yazılanyla, tarafsız haberteriyle sivil toplumlann gazetesi.
Düzenli okumak için abone olun. Tel: 0.212.51108 75