Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20MAYIS2003SALI
HABERLER
DİJNYADA BUGlflV
ALt SİRMEN
Masallar, Düzenin
Ayrılmaz Parçaları
Hepsi de okumuş yazmış yükseköğrenim
görmüş, kimileri üniversitelerde fizik, tıp, si-
yaset bilimi, ekonomi okutan, kimileri sanat-
çı meslek odası başkanı olan kişilerdi.
Hepsi de ıığraşlarından, günlük yaşamla-
nndan koparılıp, bir yere tıkılmışlardı.
Kimi resim yapıyor, kimi yeni hobiler edini-
yor, kimi yazıyor, kimi elindeki olanaklaria,
kendi dalında bilgisini ilerletmeye çalışıyor,
bazılan her gün spor yapmaya çalışıyor, kimi
yabancı dil öğreniyordu.
Ama hemen hepsinin de illa bir ortak tut-
kusu vardı.
BBC yapımı "York Sokağı Düşesi" dizisi.
O zamanlar tek kanal TRT'de dizinin gös-
terildiği gece oldu mu, hepsi ekranın karşısın-
daki yerlerini alıyor, öyküyü neredeyse nefes-
lerini kesip, yudum yudum tadarcasına izliyor-
lardı.
Dizi bittiği gece hüzünlenmişler, içlerinde ve
yaşamlarında bir boşluk hissetmişlerdi.
Ortak masallan sona ermişti.
Yaşamlannda kahrolacak onca sıkıntı var-
ken, böylesine düş ürünü biröyküye, bu den-
li bağlanmaları dışardan bakınca yadırgana-
cak, hatta gülünesi bir davranış gibi görünü-
yordu.
•••
Belki onlar da, içeri düşmeden önce, in-
sanlann öyle fazlaca derinliği edebi zenginli-
ği olmayan bir diziye böylesine bağlanmala-
nnı anlamamışlar, garipsemişler, hatta kü-
çümsemişlerdi.
Ne var ki ortak yaşamlannın kesiştiği yok-
sulluk ve yoksunluk ortamında, kimi zaman
acı gerçeklerden kaçmak için dizinin düş ürü-
nü kahramanlannın yazgısıyla avunuyorlardı.
O zamandarı bu yana televizyon kanallan
ile birlikte, bu aygıtın yaşamımızdaki egemen-
liği arttı.
Televizyon, dünyayı odamıza getirirken di-
limizi, davranış biçimimizi etkiler, hatta değiş-
tirir oldu.
Içinde bulunduğumuz yıl ise TV'de yerli di-
zi furyası vardı. Bir yıl içinde 70 - 75 dolayın-
da dizi çekildi. Doğal olarak kimileri ilginçti,
kimileri daha az başarılı.
Ancak bir noktayı belirtmek isterim.
Dizilerimizin düzeyinden şikâyetçi olanlara,
yabancı kanallan izlemelerini salık veririm.
Görecekler ki orada da dizilerin bizde oldu-
ğu gibi iyileri de var, dayanılması güç olanla-
n, gırtlağına kadar melodrama batmış olan-
lan da.
•••
Pazargünkü Cumhuriyette arkadaşlanmız,
dizilerle ilgili ilginç bir çalışma hazırlamışlar,
bunlann egemenliğinden ve toplum üzerinde-
ki etkilerinden söz ediyorlardı.
Diziler ve içerikleri, üzerinde durulması ge-
reken, sosyolojik açıdan incelenmesi büyük
ipuçlan verecek konular. Arkadaşlanmız önem-
li bir olaya parmak basmışlar.
Dizileri hafif bularak, dudak bükmenin, di-
zi tutkunlannı hafifsemenin bir anlamı yok.
Çünkü bu masallar düzenin aynlmaz par-
çalandır.
Insanını kendine, topluma, çalışmasınaya-
bancılaştıran, onu ezen ekonomik ve sosyal
gerçekler karşısında, umarsız bırakan bir dü-
zenin mutlaka masala ihtiyacı vardır.
Bu gerçeği görmek ve dizi tutkusuna kız-
mamak gerek.
Masal gereksinimi bir neden değil, bir so-
nuçtur.
Kaldı ki masal insan var olduğundan bu ya-
na var, belki de sözlü kültürün edebiyatın ilk
önemli taşı masal.
Önemli olan masalın yaşamımızdaki yerini
belirieyebilmek.
Eğer masal acı gerçek karşısında biçare
kalan bireye egemen oluyor ve onun gerçek-
ten kaçıp düş dünyasında yaşayan sanal bir
insan olmasına yol açıyorsa orada bir sorun
var demektir.
Ama unutmayalım, büyüklere masallar yal-
nızca dizilerde değil, haberlerde, nutuklarda,
hatta etik öğütlerde bile bol bol yer alır oldu.
j Düzen, gerçegin ışığı ortaya çıktığında sar-
sılacaksa eğer, kaçınılmaz olarak bireyi ken-
di cenderesi içinde tutmak için bin bir türiü
masal uyduracaktır.
Ocak ve Karakoç anıldı
1995 yıbnda gözalüna atandıktan bir süre sonra
öldürülüp kinısesizJer mezarfağma gömüten
Hasan Ocak ve Rıdvan Karakoç, "Kayıplar
Haftast" etkinlikleri kapsamında mezarlan
başmda anıkİL Gan Cemevi'nde toplanan
yaklaşık 100 kişi "Analann öfkesi katilleri
boğacak" ve "Hasan Ocak yaşıyor" sloganlarmı
atarak Gazi Mezarbğı'na yürüdü.
Ocak ve Karakoç'un mezan başında düzenlenen
törende konuşan, öldürülen Kiirt işadamı
Savaş Buldan'ın eşi Pervin Buldan, gözalünda
kayıplann Türkiye'nin kanayan yarası
olduğunu beürtti.
Gül'ün Denktaş'a öfkesi, 1996 yılında adadaki yasadışı Kuran kurslannın kapatılmasından kaynaklanıyor
KKTC'denintikamalıyorREŞATAKAR
LEFKOŞA - AKP'nin Antalya
kampında Kıbns Türk toplumunun
"mflli biüncinin" geliştirilemediğini,
bunun temelinde adada "imam ha-
tip lisesi ve ilahiyat fakültesi açürü-
mamasuun" olduğunu öne süren Dı-
şişleri Bakanı Abdullah Giil'e, eski
KKTC Milli Eğıtim Bakanı Ahmet
Derya tepki gösterdi.
Abdullah Gül'ün "Kıbns Türkyö-
netimine 1996'da söyledik. İnıam ha-
tip ve ilahiyat fakülteieri açalım de-
dik, ama dinJemedfler. O dönemdebi-
zjm hükümetinıize sanki işgal güçle-
riymişiz gibi baktılar" şeklindeki
açıklamasını yorumlayan Ahmet Der-
ya, "Sayın Bakan'ınöfkesi odönem-
de yasadışı Kuran kurslaruu kapat-
mamıydan kaynaklanıyor" dedi. Der-
• Eski KKTC Milli Eğitim Bakanı Ahmet Derya, Abdullah Gül'ün Denktaş ve KKTC yönetimine
yönelik eleştirilerinin nedeninin 1996 yılında adada şeriatçılann üzerine gidihnesinden kaynaklandığını
söyledi. Derya, Gül'ün Kıbns işlerinden sorumlu Devlet Bakanlığı yaptığı REFAHYOL iktidan
döneminde, KKTC hükümetinin gerici yapılanmalara göz yumması konusunda baskı gördüğünü
söyledi. Derya, Kuran kurslan yasaklanınca KKTC'ye mali yardımlann aksadığını belirtti.
ya, Cumhuriyet'e yaptığı açıklama-
da, REFAHYOL'un 1996'da iktidar-
da olduğunu ve Abdullah Gül'ün
Kıbns işlerinden sorumlu Devlet Ba-
kanlığı yaptığını anımsatarak şunla-
n söyledi: "Biziın yasalanmız, Ku-
ran kursu dabil,tüm kurslann ancak
bakanhk izni ile yapılnıasını öngör-
mektedir. Halbuki o dönemde
KKTC'nin 54 yerleşim biriminde
1800 çocuğun ve gencin kaüldığı ya-
sadışı Kuran kurslan düzenleniyor-
du. Önce müfettişler aracıhğıyla ye-
rindetespitieryapük, sonra savcıhğa
başvurduk. Savcıhk bunlann yasadı-
şı olduğuna karar vererek polis ara-
cıhğıyla kurslann tümünü kapatü."
Kuran kurslannı KKTC'de görev-
li imamlann yürüttüğünü ve onlann
da suç işlemiş olduğunu söyleyen
Ahmet Derya, bu durumda savcılı-
ğın sadece kursa katılanlar için de-
ğil, eğitim verenler için de dava aç-
tığını anımsattı.
Mall vardımlar kesildl
REFAHYOL iktidan döneminde
gerçekleşen bu olaylann Ankara'da
rahatsızlık yarattığını, Abdullah
Gül'ün, Lefkoşa'daki Türk Büyükel-
çisi nezdinde uyanlar yaptığını an-
latan Ahmet Derya, bir süre için ma-
li yardımlann da aksadığını bildirdi.
Derya, şunlan söyledi:
"DöneminTürk Büyükelçisi Aydan
Karahan birgün beni makamına da-
vet etti ve din görevtilerinin Türki-
ye'den gönderüdigini, dolayısıyla hak-
lannda dava açümasının doğru ol-
mayacağmı söyleyerek geri adım at-
mamı istedi Atmayacağunı söyiedi-
ğimde, o zaman kendisini karşunda
buiacağımı anımsatü. Ben geri adım
atmayınca Büyükelçi bu kez savcıb-
SıyinAJonStft
BtfttVCt,
Bakanhğırruz mOMtşfennin yapttidan fetöş ve den«timier sonucu ûike
çaptnds çok yaygın bir Mçimde brtnsiz Kuran Kurslan açıldıjı ve sürdûrüktoğû
saptanmtştır, Bu kuts yertefi 17/1968 sayılı Miü Eğitim Yasası'nın 23., 53. ve 54.
madddlerfne aykın oimk açdmş ve yıne Mii Eğitim Yasası'nın 5,(1), 16., 1B.(1)(2),
19., 57., 56., 59. ve $8. madcfeferine aykın oJarakfaafiyet sûrdûrmektedbler.
M«N Ejftim Yasası'na aykın ve iztnaiz oiarak açıldıgı ve faaüvet
saptanan Kuran Kurslanntn dökömûnü vertyoruz. MûfettişlerMan bu konudaki teftiş
ve denetimleri devam ediyor. Yeni saptanacak Kuran Kurslan da gereji için
verten Kursm Kuntarmm Miffi E p n Yasası'rEkte
Fblis Ocml Mkb£,
tfilli S&û» ve Kültflr Bdon Sayan AhKt Dcya'dan
5 temtut, 1996 t m t ve E.97/%
Üji ymxx ve «kleriaia bdr f ototopisiııi si»e göndeiyaciM. Xazıd>
iktihas mülm aaâdelez iaodaan^ olup, ÎZk nazania 17/S6 «rjola
kurallanna aytın olarsk kuca h n u dQr«nl«di^i ü.nı îTt—> ır>1i r
iktiba» «dilcn •addsler ilgili Yasa altııda su^ oluftanMktadır. Bu
Mdcnle ilgi y*ay» dajraoaskk 17/86 sayrlı Xas* w kurallara. il« 29/93
«ryılı Din tjleri E»ir*si (Kueulu$, GSrev ve Çali|M Esaslan.)
icihtra Aisr«k garakli
Ahmet Derya, KKTC MflB Eğitim ve
Kültür Bakanı oiarak 5 Temmuz 19%
tarihinde Başsavcı Akın Sait'e gönderdigi
bir yazı ile Kuran kurslannın ülke
çapında çok yaygın bir şekilde ve izinsiz olarak sürdûrûJdüğûnü, bunun 17/1986
sayıh VlilB Eğitim Yasası'nın 23-53 ve 54'üncü maddeleriyle yine aynı v^sanın 5(1)
16-18(1 ve 2)-19-57-58- 59 ve 68"inci maddelerine aykm olduğunu bildirdi Yazının
ekinde müfettişlerin denetün raporiannı da sunan Bakan, bu faalhetkre son
veribnesini ve yasadışı faaüyet gösterenkr hakkmda yasal kovuşturma açıhnasını
istedi (solda). Başsavcı Akm Sait de 8 Temmuz 1996 ve daha sonra 31 Temmuz
Başsavcıya ilk uyarı
1996 tarihkrinde Polis Genel Müdürii
AtiHa Sav'a gerekli araştirmalann
yapıbnası ve dosyalann hazzrianması
emrini verdL Başsavcı yazısında 'ilk
nazarda 17/86 sayıh yasa kurallanna aykın olarak Kuran kurslan düzenlendiği ve
bunun suç ohışhırduğuna" dikkat çekerek hazırianacak dos>
<
anm mütalaa için
savcıhğa gönderilmesini istedi. Polis Genel Müdürlüğü'nün araşürmalan
sonrasında ise hazırianan dosyalann mahkemeye sevlane karar verildi, ancak bu
safhada Türkheden gönderüen hnamlarta ilgin kknalarflerigötüriibnedi, sadece
KKTC vatandaşhğma geçnüş bir imam için dava açılması kararlasûnkh.
ğı arayarak dosyalann ileri götürül-
memesmi istedi ve bu isteği yerine
geldL"
Cumhuriyetçi Türk Partisi'nin
1996'da koalisyon ortağı olduğu dö-
nemde Eğitim Bakanlığı'na getirilen
Ahmet Derya, Kuran kurslannın ka-
patılması sonrasuıda çok sayıda teh-
dit mesajı aldığını, özellikle Anka-
ra Samanpazarı'ndan gönderüen
mektuplann ölüm tehdidi içerdiğini
anlattı. Derya, Kuran kurslannın ya-
saklandığı bir dönemde imam hatip
lisesi ve ilahiyat fakültesinin gün-
deme gelmediğini, ancak gelişmeler-
den rahatsız olan REFAHYOL hükü-
metinin, KKTC hükümetini ekono-
mik ambargoyla tehdit ettiğini iddia
etti. "Bir gün KKTC Maliye Baka-
nı benimle özel görüşme yaparak,
Ankara'dan para akışının durduğu-
nu, maaş ödemesinin bile tehlikeye
girdiğini söyleyerek, Kuran kursla-
nyla ilgili davalar konusunda ileri git-
mememi önerdi" diyen Derya, Kıb-
ns Türk toplumunun banş istenci ile
din olayının hiçbir ilgisi ohnadığuıa
dikkat çekti.
Savısız tehdit mektubu
Dönemin Milli Eğitim Bakanı Ah-
met Derya, Türkiye'den postalanmış
sayısız tehdit mektuplan da almaya
başladığını belirtti. Bunlann büyük
bir kısmında uydurma isimlerin kul-
lanıldığuıı ifade eden Derya, Prof.
Dr. AB Demirsoy imzalı ve 29 Tem-
muz 1996 tarihli mektupta, "yüz kı-
zarucıdavranışlarda'' bulunmakla ve
"zavalhhkia'
1
suçlandığını kaydetti.
Derya, mektupta "KKTCgençliği-
nin uçunımun dibine yuvariandığuım,
cinselsapıkuğın berbadığında bulun-
duğunun" savunulduğunu belirterek
mektubun şöyle devam ettiğini bildir-
di: "Bir kez olsun ben kimim, nere-
den geüyorum, nereje gidiyorum su-
allerini kendinize sorun ve maddenin
hakikatine vann. Aksi halde son ne-
fesle birtikte suıavgereği size Yüce Al-
lah tarafindan bahşedilen bu hayat
biter ve ka> bedersiniz."
Barolar harekete geçti:
Savaş suçluları
yargılansın
AHMET ŞEFİK
TRABZON- Türkıye Barolar Birliği 27'inci Ge-
nel Kurulu, "ABD ve İngUtere başkan ve hükü-
met yetküfleri ile bizzat salduı ve işgaH yöneten
komutanlann saptanmasj** amacıyla "Irak Savaş
Soçjan Mahkemes" toplanması konusunda BM
ve dünya hukuk çevreleri çerçevesinde gırişım
başlaülması karan aldı. TBB Genel Kurulu'nun
ikinci günü, îzmir Baro Başkanı Bahattin Ozcan
Acar ve 17 arkadaşı tarafindan divan başkanhğı-
na bir önerge verildi. önergede şöyle denildi:
"ABD ve tngtttere'nin başkan ve hükümet yetkibV
lerinin, bizzat saMın ve işgaü yöneten komutanla-.
nnın sorumluluklannın saptanması, özeDikle si-
viDere ve nıeskûn yeriere elektrîk ve su gibi temel
hizmet tesislerine yönelik bombardunanlar ile
1907 Lahey Sözfcşmesi'ni, 1949 Cenevre Sözkş-
mesi'ıü, 1977 Cenevre Ek ProtokoUeri'ni ihlal
eden, aynca 1972 Paris Dünya Kültürel ve Doğal
Mirasnun Korunmasma Dair Sözleşme'yi ihlal
eden eytemlerin failkri olan bu kişiierin, bu savaş
»nıçlııl^nnın yargılanmaa vı» RM nfivpnHk Knn-
seyi tarafindan bunun için 'Irak Savaş Suçlan
Mahkemesı' nin kurulması gerekmektednf
Önerge, tüm kanlımcılann onayıyla kabul edildi.
50 MİLYONA
BAKLAVAALDI
Seçim bölgesi
Kayseri'de çeşitti
etküıfiklere
kaulanGüL
Erciyes Feneri
Yardunlasma ve
Da>anışma
Derneği
tarafindan
düzenlenen
kermeste bir tepsi
baklavayı
50 mihon Hraya
satmaldL
(Fotoğraf: AA)
Cül9 ağız değiştirdi
KAYSERİ (Cumhuriyet)-AKP'nin An-
tah/a kampuıda KKTC Cumhurbaşkanı Ra-
uf Denktaş ı Kıbnslı Türklerin protestola-
nndan sorumlu tutan Dışişleri Bakanı Ab-
dullah Gül, dün ağız değiştirerek Kıbns'ta
yaşanan olumlu gelişmelerde Denktaş'mbü-
yük katkısı olduğunu söyledi.
Gül, Kayseri'deki temaslan sırasındapar-
tisinin Antalya kampmda yaptığı açıklama-
larla ilgili olarak gazetecilerin sorulannı ya-
nıtladı. Kıbns sorununun çözümü için
KKTC ve Türkiye'nin önemli adımlar at-
tığını belirten Gül, "Kıbns'ta uzun yıllar
baksızhkyapıhTUşürveKıbrBinesetesimbu-
günlerekadargetiren Saym Denktaş'nr" di-
ye konuştu.
Yüzbinlerce Kıbnslı Rum'unTüıkiye'ye
gelmesini beklediklerini söyleyen Gül, söz-
lerini şöyle sürdürdü: "40 yıldan sonra ilk
kez Rumlar Türkiye'ye gelebilecektir. Bu
gdişmeler, karşüıklı güveni artnracak. Tüm
bu gelişmelerde Denktaş'm büyük katküa-
n vardır. Annan planına hem Türk tarafi
hem Rum tarafi karşıçıkmtşür.AncakTürk
tarafi tepkisini yüksek sesle dile getirdiği
için Denktaş, hedef halme gelmiştiıf
Orgeneral Kılınç itiraz etti
Kürtçe
yine sorun oldu
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP hükü-
meti, AB'ye dönük 6. uyum paketinde öngör-
düğü düzenlemeler nedeniyle MGK Genel Sek-
reterliği ile ters düştü. MGK Genel Sekreteri
Orgeneral Tuncer Kıhnç, hazırianan taslaklara
ilişkin gönderdiği görüş yazısında, Terörle Mü-
cadele Yasası'nın bölücüluk suçunu düzenleyen
8. maddesinin kaldınlması ve özel televizyon-
lardan Kürtçe yayın yapılmasına karşı çıkn. Kı-
hnç, 8. maddenin kaldınlmasırun terörü özendi-
receğini, özel televizyonlarda Kürtçe yayın ya-
pılmasının da bölüculüğe prim vereceğini sa-
vundu. Konunun bu ay sonunda yapılacak
MGK toplantısında ele aluıması beklenirken
Dışişleri Bakanlığı, Orgeneral Tuncer Kıhnç'ın
itirazlannın, planlanan reformlar için belirleyici
olmadığı değerlendinnesini yapü. Dışişleri
kaynaklan, "Esasen bu konularda devtetin zir-
vesinde, MGICde ahnmış bir tavsiye karan da
yok" görüşünü kaydettiler.
Erdoğan-Özkök bir ararya getiyor
Kılınç'ın AB paketine yönelik eleştirilerinin
ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın
ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hihni Öz-
kök bugün Başbakanlık'ta bir araya gelecekler.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Hasan Balıkçı elektrik mühen-
disiydi. TEDAŞ'ta çalışırken Ada-
na'dan Şanlıurfa'ya tayin edildi ve
orada öldürüldü. Katilleri bilindiği
halde hâlâ yakafanamadı. Hasan
Balıkçı'nın meslektaşları, Balıkçı
cinayetinin üzerine gidilmesini is-
tiyorlar. Hasan Balıkçı, duyariı ve de-
mokrat bir aydındı. Elektrikte yol-
suzluk yapanların üzerine gidiyor-
du. Balıkçı'yı, elektrik yolsuzluğu-
na bulaşanlar öldürdüler. Adana
Elektrik Mühendisleri Odası ve Ada-
nalı arkadaşları Balıkçı cinayeti da-
vasının 21 Mayıs'ta yapılacağını
belirtiyorlar ve bu konunun üzeri-
ne gidilmesini istiyorlar. Makine
Mühendisi Ayhan Tuğcu, arkadaş-
ları adına bir mektup gönderdi. Bu
mektubu sizlerle paylaşıyorum:
"Bir kez daha merhaba. 18 Ekim
2002'de Şanlıurfa'da öldürülen
Hasan Balıkçı davası 21 Mayıs
2003'tebaşlıyor. Balıkçı'nın 42yı-
la sığdırdığı onurtu mücadeleyi tek-
rar ayrıntılı yazmayacağım; sizin 8
Ocak 2003'te Balıkçı ile ilgili yaz-
dığınızyazının, gerçekten çokolum-
Hasan Balıkçı Davası
lu etki yarattığını söylemek iste-
rim.
Buyazıyı okuyan ve olaya duyar-
iı olmaya karar veren Hürriyet mu-
habiri Şermin Sanbaş, Sabah mu-
habiri Nazan Erdem, Balıkçı ola-
yını gazetelerinde manşet haber
yapmışlardır. Sonuç itibanyla ko-
nuyu Türkiye gündemine birkaç
defa taşımamıza rağmen Balık-
çı'nın öldürü/mesine karar veren-
ler hâlâ yakaJanmadı veya yaka-
lanmakistenmiyor. Türkiye'de ada-
let maalesef çoğu zaman yerini
bulmuyor, bizler bunun bilincin-
deyiz; fakat bu davayı da takip et-
mek ve sahiplenmekgörevimiz di-
ye düşünüyoruz. Sizin gibi duyar-
iı insanlann da katkı sunması, sa-
nınm davanın seyrini olumlu yön-
de etkileyecektir.
Sayın Çalışlar, görevi başında öl-
dürülen Balıkçı'nın davası, Metin
Göktepe ve Manisalı gençlerin da-
vasından daha önemsiz bir dava
değildir. Nasıl ki; bu davalarda,
onurlu ve sabırlı bir mücadele so-
nucunda adalet kısmen de olsa
yerini bulduysa.. bu davadan da
umutluyuz. Aslına bakarsanız bu
dava daha kolay görünüyor. En
azından devletin güvenlik kuvvet-
leri bu cinayetin içinde direkt gö-
rünmüyorlar. Adana ve Ankara
EMO uyum içinde tüm demokra-
tik kitle örgütferi ve duyariı insan-
laria bu koordinasyonu sağlama-
ya çalışmaktadır.
Sanınm işin en ilginç tarafi; Tür-
kiye'nin Hasan Balıkçı gibi insan-
lara ihtiyacı olması gerekirken şim-
di oturmuş daktilonun başında Ba-
lıkçı davasında adaletin yerini bul-
ması için yazı yazıyor, sizin gibi du-
yariı aydın insanlardan yardım is-
tiyoruz. Türkiye'nin bu antidemok-
ratik yapısını değiştirmek için bık-
madan mücadelemize devam ede-
ceğiz. Son olarak söylemek iste-
diğim, geçmiş yıllarda Adana'ya
geldiğiniz zaman sizin de yakın-
dan tanıdığınız Hasan'ı sahiplen-
mek için, mahkemeye yakın birza-
manda, tekrardan davasını köşe-
nizde gündeme taşıyabilirseniz bu
durumda bu yazı sadece Hasan
için yazılmış bir dayanışma yazısı
olmayacak ve demokrasi müca-
delesine de büyük bir katkı sağla-
yacaktır."
Ayhan Tuğcu'nun mektubu bu. 21
Mayıs'ta Hasan Balıkçı'nın öldü-
rülmesi davası mahkemede süre-
cek. Mektupta da vurgulandığı gi-
bi cinayeti kışkırtanlar, adlan dava
dosyalannda geçtiği halde bir tür-
lü adalet önüne çıkanlamadı. Bu
davayı izlemeli, gerçegin ortaya
çıkması ve sorumlulann hesap ver-
mesi için bir şeyler yapmalıyız.
• • •
İmam Hatip'le Kıbns'ı cözmekJ..
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün,
"[Denktaş, zamanında İlahiyat Fa-
kültesini ve İmam Hatip Okullannı
açsaydı, bu halde olmazdı" dedi-
ğini gazeteleryazdılar. Eğer bu ya-
zılanlar doğruysa, Gül'ün söyledik-
leri tam bize özgü bir çözüm yolu.
Dünya gider Mersin'e biz gidiyoruz
tersine. Türkiye'de çok uzun yıllar-
dır İmam Hatip Okulları açılıyor.
Türkiye, bundan ne kazandı? Bilim-
de mi ilerleme sağladık, ekonomi-
de mi başarılı olduk, yoksa top-
lumsal sorunlarımıza çözüm mü
ürettik? Sorunlar, kendi gerçekliği
içinde çözülür. Eğer dinle imanla po-
litikada bir başarı sağlansaydı, "şe-
riat"\a yönetilen ülkeler bir başarı
sağlardı. Türkiye, her şeye rağmen
bir yerdeyse, bu, uygariığa, bilime
yönelmesi sayesindedir ve yönel-
diği kadar ilerdedir. Filistin'le Kıb-
ns'ı karşılaştırmak ve Kıbnslılardan
Filistinlilerin davrandığı gibi dav-
ranmayı istemek ise bir başka ga-
rabet. Ne yapsın Kıbrıslılar. Rum-
lara karşı barikatlar kurup, belleri-
ne bombalar mı bağlasınlar? Yok-
sa duaya sarılıp, Rumların elini,
dilini mi bağlasınlar? Nereden bak-
san komik ve akıldışı...