Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 MAYİS 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kulturfg cumhuriyet.com.tr 15
FESTtVAL BUGÜN TRABZON'DA BAŞLIYOR
Karadeniz
kıyılarında
tiyatro keyfi
Kültiir Servisi -Uluslararası Karadeniz'e
Kıyısı Olan Ülkeler Tiyatro Buluşmasının
dördüncüsü bugün Trabzon'da başlıyor.
28 Mayıs'a kadar devam edecek olan
festivalelO ülkeden tiyatro topluluklan
katılacak. Ermenistan'ın ilk kez yer alacağı
festivalde Türkiye'yi Trabzon Devlet
;Tiyatrosu, Aclan Büyüktürkoğlu'nun
yönettiğı. George Onvell'ın ünlü eseri
'Hayvan Çiftliği' adlı oyunla temsil
edecek.Açılışı Kültür ve Turizm Bakanı
Erkan Mumcu'nun yapması beklenen
festival, saat 09.OO'da Atatürk Anıtı'na
çelenk konulmasıyla başlayacak.
Açılış oyununu Trabzon Devlet Tiyatrosu'nun
yapacağı festivalde, yann
; Bulgaristan Pazarcık Devlet Tiyatrosu'nun
'İsimsiz Caddeler'. 21 Mayıs Çarşamba günü
Kırım Tatar Milli Tiyatrosunun
'Orman Türküsü'. 22 Mayıs perşembe günü
Romanya Andrei Mureşanu Tiyatrosu'nun
'Remiks', 23 Mayıs Cuma günü Ermenistan
Fundukyan Tiyatrosu'nun 'Bernanda
Alba'nın Evi', 24 Mayıs Cumartesi günü
Gürcistan Tiflis Tiyatrosunun'Carol',
25 Mayıs Pazar günü Sırbistan Balkanların
Yeni Dalgası nın 'Peri Kızlannın Dansı'.
26 Mayıs Pazartesi günü Azerbaycan Devlet
Akademik Tiyatrosu'nun 'Hamlet',
28 Mayıs Çarşamba günü ise Moldova
Lucearaful Cumhuriyet Tiyatrosu'nun
'Batı Yakası Hikâyesi' adlı oyunlan
sahnelenecek. Oyunlar. her gün saat 20.00'de
Haluk Ongan Sahnesı'nde sergilenecek.
Maztiar-Fuat-Özkan hiTde
• Kültür Servisi - Mazhar-Fuat-Özkan
üçlüsü (MFÖ), Istanbul Teknik
Üniversitesi'nin (ÎTÜ) 230. yıl etkinlikJeri
kapsamında 22 Mayıs Perşembe günü saat
21.30'da Maslak Kampusu'nda birkonser
verecek. Gecede ön grup olarak Af,Aspirin,
Versusu, Suitcase ve Serdar Öztop sahneye
çıkacak. 7.5 milyon liradan satışa sunulan
biletler ITÜ Kültür Sanat Birliği standının
yanı sıra Taksim Arkadaş, Istavrit, Mephisto,
Nişantaşı Rumeli kitabevi, Erenköy,
Carrefour ve Suadiye Bağdat Caddesi Remzi
Kitabevlerinden temin edilebilır. Tüm
müzikseverlerin karılımına açık olan
konserde aynca ulaşım için otobüs seferleri
düzenlenecek. (Bilgi için: 0 212 285 62 32)
Hacettepe'de şenlik var
• Kültür Servisi - 35. yılını kutlayan
Hacettepe Üniversitesi'nin 21, 22 ve 23
Mayıs tarihlerinde düzenlediği şenlik
kapsamında konserler, söyleşiler sunulacak,
oyunlar sahnelenecek. Ford Otosan AŞ'nin
ana sponsorluğunda düzenlenecek etkinliğin
amacı tüm Ankaralılan bir çatı altmda
toplamak. Hacettepe Üniversitesi Öğrenci
Temsilciler Konseyi'nin düzenlediği şenlik,
21 Mayıs Çarşamba günü saat 10.00'da
başlayacak, çeşitli oyunlann yanı sıra çok
sayıda öğrenci gruplannın da yer alacağı
konserler düzenlenecek. Şenliğin ilk günü
Yonca Lodi'nın, ikinci günü Yeni Türkü'nün
şarkılanyla çoşacak Hacettepe Stadyumu
konuklan, son gün de Duman'la buluşacak.
(0 312 305 21 44 0 312 305 12 72)
Kitap Güıtieri başlıyor
• Kültür Servisi - Galatasaray Lısesi bu yıl
ilk kez bir kitap füanna ev sahipliği yapacak.
22 - 24 Mayıs tarihleri arasında düzenlenecek
'Galatasaray Lisesi Kitap Fuan'na aralannda
Çan, îletişım, TÜBÎTAK, Varlık ve Yapı
Kredi yayınlannın da bulunduğu 20'ye yakın
yayınevi katılacak. Fuar, 10.00 - 19.30
saatleri arasında Galatasaray Lisesi'nin
Beyoğlu'ndaki tarihi binasının bahçesinde
ziyaret edilebilecek. Pek çok yazann
okurlanyla buluşacağı fuann ilk günkü
konuklan Selim 1leri ve Erdal Öz.
Çuma günü Erdil Yaşaroğlu, Hakan Günday,
Tahsin Yücel ve Yiğit Okur kitaplarıru
imzalayacak. Fuann son gününde ise okurlar
Tuna Kiremitçi, îlber Ortaylı ve Hilmi
Yavuz'la söyleşme olanağı bulacaklar.
Partykids'den sanata destek
• Kültür Servisi - Partykids çocuklann
kültürel ve sosyal gelişimi için Maslak
Parkormanda klasik müzik konseri
düzenliyor. Ilki 25 Mayıs günü saat 15.
00'te yapılacak konsere Cumhur
Bakışkan'ın yönettiği ve 13 - 16 yaş arası
gençlerden kunılan Mimar Sinan
Üniversitesi Devlet Konservatuvan Genç
Senfoni Orkestrası katılacak. Bilet fiyatlan
yetişkirüer için 10 milyon, çocuklar için 15
milyon olarak belırlendt. (0 212 276 40 60)
Afganistan çöllerinden Hamburg'un kırmızı ışıklı mahallesine...
irazcık Özgürlük'ün peşinde
VECDİ SAYAR
CANNES -18. yüzyıl Fransasfndan bir se-
rüvenle (Fanfan la Tulipe) açılan festivalın
güncel siyasetten etkilenmemesi mümkün mü?
Iran'dan gelen 'îkindiyin Saat Beşte'. Asya
ve Ortadoğu'daki çıkarlannı korumak adına
bu bölgelere 'demokrasi getirmeye' kalkışan
'beyaz adam'ın karşısında bulduğu 'insan'ı
anlatıyor. Samira Makmalbaf ın kahraman-
lan, Batı dünyasuıın hayalindeki 'kurtanlma-
yı bekleyen' kalabalıklar değil, ülkesinin ge-
leceğinde söz sahibi olmak isteyen bireyler...
Batılınm gözündeki 'Doğulu' stereotipine
karşı çıkan genç yönetmenin Afganistan'daki
ilk çalışması değil bu; farklı kültürlerden yö-
netmenlerin 11 Eylül üstüne gerçekleştirdik-
leri kısa filmlerden oluşan "ll'09'01" adlı
yapımın ilk episodunu da bu ülkede çekmişti.
Makmalbaf ailesinin Afganistan'a duyduğu
ilgi aslında daha eskilere uzanıyor. Baba, ya-
nı Muhsin Makmalbaf 1980'lerdeki 'Bisik-
letli' adlı filmi Kâbil'de gerçekleştirdikten
sonra, 2000'lerın başında yeniden Afganis-
tan'a dönmüş ve 'Kandahar'da Afgan asıllı
Kanadalı bir kadın gazetecinin gözüyle bu ül-
kedeki Taleban baskısını eleştirmişti. Elbette,
Makmalbaf ın eleştıri oklan yalnızca Tale-
ban'a yönelmiyordu. Batı dünyasının sahte
'kurtarıcılar'ı da Makmalbafın eleştirisin-
den payını alıyordu. Yönetmen, geçen yıl da
Afganistan'daki eğitim reformunu konu alan
'Afgan Alfabesi' adlı bir belgesel gerçekleş-
tirdi.
iklndlyln saat Beşte
1998'de 'Elma' adlı ilk filmi ile kadının Do-
ğu toplumundaki tutsaklığını anlatan Samira
Makmalbaf, ikinci filmi 'Karatahta'da Kürt
göçmenlerin öyküsüne yönelmiş, daha sonra
Afganistan'da 11 Eylül 'e ilişkin kısa filmini
gerçekleştırmişti Samira. 'Öğleden Sonra Sa-
at 5'te' (Îkindiyin Saat Beşte' de diyebili-
nz...)adlı son filminde, Taleban sonrası Afga-
nistan'dan insan manzaralan çiziyor. Elde et-
tıkleri kısmı özgürlüğü en iyi biçimde değer-
lendirmek, okumak, hatta ülkesine 'başkan'
olmak isteyen kadınlar Samira'nın en çok il-
gisini çeken kahramanlar oluyor doğallıkla...
Tabıi, bir de "orada niçin bulunduklarını
bilmeyen" Batılı askerler... Değişen bir ülke-
nin değişim potansiyelini ve bu değişime di-
renen ıktidar odaklannı gösterirken babasın-
dan farklı bir yaklaşım sergiliyor. Muhsin
Makmalbaf, 'Kandahar'da "imgeleri olma-
yan" bir ülkeyi anlatmıştı. Samira ise Afga-
nistan'ın, Batı dünyasının görmek istediği gi-
üksel Yavuz
"Yönetmenlerin
On Beş Günü'nde
Almanya'yı temsil
eden filmi 'Birazcık
Özgürlük'te,
Hamburg'da dünyamn
dört bir yanmdan
gelmiş kaçak
göçmenler arasında
yaşayan Türkiyeli bir
Kürt gencinin trajik
öyküsünü anlatıyor.
bi bir ülke olmadığını, bu ınsanlann da farklı
'imgeleri' olduğunu söylüyor.
"Kandahar dünyaya unutulan bir ülkeyi
hatırlatma çabasıydı. ben ise kitle iletişim
aracları kanalıyla yanlış bilgilendirilen Ba-
tı dünyasına 'gerçek Afgan insanı'nı göster-
mek istedim" diyor. Edilgen değil. etkin bir
kişıliğı yansıtan kadın kahramanı Noqreh, Af-
gan genç kuşağının simgesi. Fanatik dinci ba-
basının değerlerinden çok farklı değerlere sa-
hıp. dışa dönük ve iyimser bir kişiliği var Noq-
reh'in... Bu rolü canlandıran genç oyuncu ise
babasını Amerikan saldınsında yitirmiş bir öğ-
retmen. Önce filmde oynamaya zor ikna ol-
muş, ama şimdi Afgan kadınının sinemaya ba-
kışını değiştirmekte işlevi olabileceğini düşü-
nüyor. Gerçekten de etkileyici bir oyun veri-
yor Agheleh Rezai... Samira'nin yönetimi ise
ilk filminin yahnlığını aratıyor. Çok etkileyi-
ci anlar içeren film, anlahm dengesini, bütün-
lüğünu kuramamış gibi... Gene de bu yılın il-
ginç yapımlanndan biri olarak belleklerimiz-
de yer edineceğinden kuşkum yok.
Birazcık özgürlük
Hamburg'da yaşayan Yüksel Yavuz'un ikin-
ci filmi 'Birazcık Özgürlük' (ilk yazımızda
'Bir Parça Özgürlük' demiştik, sanınm böy-
lesi daha iyi), 'Yönetmenlerin On Beş Gü-
nü'nde Almanya'yı temsil eden tek film. Ka-
nımca, resmi yanşmada da rahatlıkla yer ala-
bilirdi Yavuz'un filmi. Alman sinemasını ni-
cedir ıçuıde bulunduğu kısırlıktan kurtarabıle-
cek bir rol üstlenebileceğe benziyor Türkiye
asıllı yönetmenler. Yüksel Yavuz'a kendini na-
sıl tanımladığını sormadım. ama Avrupalılann
onu bir Kürt sinemacısı olarak tanımladıkla-
nndan kuşkum yok. Ya\ıız. Hamburg'da dün-
yamn dört bir yanından gelmiş kaçak göçmen-
ler arasında yaşayan Türkiyeli bir Kürt genci-
nin trajik öyküsünü anlatıyor. Kahramanının.
en yakın arkadaşı, uyuşturucu taşıyıcılığı ya-
pan Afrikalı delikanlı ile aynı yatağı paylaşma-
ya uzanan ilişkisini, çevresındekı değerlennı
paraya tahvil etmiş insanlara duyduğu tepki-
yi, köyüne ilişkin özlemini gerçekçi, inandın-
cı bir uslupla anlatıyor.
Yüksel Yavuz'un sinemasında, ülkelerinı
terk edip Almanya'lara gelenlerin öyküsü var.
Güneydoğu'da yaşanan savaş koşullannda bir-
birine düşürülen insanlar, bu kan davasını yurt-
dışında da sürdürüyorlar ister istemez. Karşı
çıkışlar, kurrulma çabalan sonuçsuz kalıyor.
Kendi ülkelennde uzak kaldıklan hoşgörüyü
Almanya'da da bulamıyor Yavuz'un kahra-
manlan. Onları fanatizmin, milliyetçiliğin,
vahşi kapitalizmin kurbanlan olarak görebıli-
riz. Ne ülkelennde ne de dışarda 'tutunama-
yanlar' onlar... Almanya'yı mesken tutmuş
eski kuşaklann çıkarcılığı onlara göre değil.
Onlar, birazcık özgürlük, birazcık nefes almak
ıstiyor. Ama kimseler fırsat vermiyor.
Yüksel Yavuz, 'Birazcık Özgürlük' (Kle-
ine Freiheıt) ile Almanya'nın bugüne dek yap-
tırdığı 'göçmen' filmleri kategorisini zorlu-
yor. Klişeler yerini gerçek insanlara bırakıyor.
Yavuz. çe\Tesindeki her şeye merakla bakan
kamerasıyla hem geçmişi (köyünde çektiği.
dedesi ve öteki ıkrabalannın görüntüleri) hem
de içinde yaşadığı toplumla hesaplaşıyor.
Oyunculann neredeyse tamamı çok başanlı.
Çağdaş Bozkurt, \azmi Kırık, ÎVecmettin
Çobanoğlu ve Leroy Delmar ı özellikle an-
mak isterim.
Nazmi Kınk.bu yıl Cannes'ın ikı bölümün-
de birden filmı gösterilen az sayıdaki şanslı
oyuncudan biri Hem 'Quenzaine'de (Yönet-
menlerin On Beş Günü) hem de 'Cannes Ci-
nephiles* (Çames Sınema Tutkunlan mı de-
sek
7
)bölümünce. Geçen yıllarda 'Forum' adı-
nı taşıyan bu bclümde, bu kez 'Genç Ekran-
lar', Toplunml Vizyonlar' ve ACIDın dü-
zenlediği 'Bağmsız Yapımlar' adlı alt başlık-
lar var (AÇID,
r
ransa'da bağımsız sinemanın
dağıtımını destekleyen bir dernek). Işte,
ACID'nin sundıgu 5 bağımsız yapımdan bin
de Nazmi Kırık ın başrollerinden bırini üstlen-
diğı Kazım Öz'ün 'Fotoğraf'ı (böylelikle ge-
çen yazımızdali hatayı düzeltmış oluyoruz.
Yan bölümde de olsa, Gannes da Türkiye'den
gelen üç film var. Her üçünün de başanlı film-
ier olması sınerıamıza olan ilgıyı arttınyor).
Bu filmlerden üisinin Kürt asıllı yönetmenle-
re ait olmasını ı:tediğinız bıçımde değerlendı-
rebihrsınız. Bathnın Kürt meselesıne verdıği
önemın bir ürüıü olarak ya da Türkiye'de ve
diasporada geli;en bir Kürt sinemasının ayak
seslen olarak.
Kozmoloji, simgeler ve sanatta
AYŞE EMEL MESCl
Arkaik düşüncede bir tannçanın
rahmınden çıkıp geldiğine inanılan
kutsal nehirlerin, Fırat ile Dicle'nin
suladığı topraklar, yanı Mezopotam-
ya, ınsanın doğayı belkı de ilk kez
kalıcı anlamda evcilleştırdığı, belki
de ilk kentlerin ve surlann yükselip,
duygu ve düşüncelerin ilk kez yazı-
ya dökülebildiği coğrafya parçalann-
dan biri, belki de en eskisi . Kabal-
cı Yayınevi'nin son zamanlarda art
arda yayımlamaya başladığı Mircea
Eliade çevirilerinden 'Babil Simya-
sı ve Kozmolojisi'ni okurken Mezo-
potamya'nın bu somut kültürel ve ta-
rihsel mirasın çok daha ötesine geçen
bir önemi olduğunu düşündüm.
Anlam katları
Mezopotamya, hatırlanamaya-
cak kadar eski' mitolojik zamanı
gerçek tarihsel zamana bağlayan bir
imgelem köprüsü sankı. Içerdiklen
simge birikimi ve anlam yükleriyle,
dünyanın çok büyük bir bölümünde-
ki kültürel ve sanatsal mayalanmalar-
da da belirleyici rol oynayan üç bü-
yük 'Kitaplı Din'in. kutsal nehirle-
rin sulanyla tannçalara bağlanan bu
topraklardan çıkması bir rastlantı
olamaz herhalde. Zaman içinde bir
uygarlıktan, bir kültürden. bir dılden
diğerine aktanla aktanla, farklı koz-
molojiler, mitolojiler, kutsal metinler
içinde yeni değerler ve yeni anlam-
lar yüklene yüklene, neredeyse ken-
diliğinden diyebileceğımiz bir süreç
içinde çok katlı. çok anlamlı hale gel-
miş simgelerin anayurdu olan, belki
de insanlığın 'simge kırk ambarı'
diye niteleyebıleceğimız bu toprak-
lar, sanahn bütün alanlanndaki şiir-
sel yaklaşımın da ana eksenlerinden
birini oluştunıyorlar.
Arkaik düşüncenin, kozmik ger-
çekliğin çeşitli düzeylerini birleşti-
simge zenginliğinin temelinde öncelikle, arkaik düşüncenin Gökyüzü ile Yeryüzü
arasında kurduğu denklikler sistemi yatıyor. Bu yaklaşımda, Yeryüzü'nde
gördüğümüz her şey, daha doğru bir ifadeyle insana ve tarihsel zamana dair her şey
'ilk görünen gerçekliği'nin ötesinde anlamlar yükleniyor.
ren sentetik yapısının simgeyi mü-
kemmel bir ifade aracı halıne getir-
diğini belirten Eliade şunu ekliyor:
"Simgenin çok anlamlı oluşu an-
lamların bir aradalığına elverir,
aynı zamanda (...) çeşitli'yi, 'ayn-
şık' olanı korur." Bu simge zengin-
liğinin temelinde öncelikle, arkaik
düşüncenin Gökyüzü ile Yeryüzü
arasında kurduğu denklikler sistemi
yatıyor. Bu yaklaşımda, Yeryüzü'nde
gördüğümüz her şey, daha doğru bir
ifadeyle insana ve tarihsel zamana
dair her şey "ilk görünen gerçekli-
ği"nin ötesinde anlamlar yükleniyor.
Daha doğrusu ancak bu anlamlan
yüklendiği ve tasavvur edilmış
"makrokozmos" ilk örneklennın
yeryüzü yansımalan olarak değer ka-
zandığı oranda 'dünyevi' zamanın
ötesine geçip, kutsal, dolayısıyla
mutlak ve gerçek zamanın, hakikatın
birparçası olabiliyor. Bu düşünce sis-
tematiğinin uzantılannı tüm büyük
dinlerde, Museviliğin Kabaia"sında,
îslam tasa\-
\Tjfunun 'zahiri' ve 'ba-
tıni' manalannda ya da Dante'nin
tlahi Komedya'sında en yetkın ifa-
desini bulan, ortaçağ Hıristiyanlığı-
nın alegorik yaklaşımında fark etmek
mümkün. Dünyanın çok çeşitli kül-
türlennde yaşam ve bitmek bilmez
yaratılış simgesi olarak kabul edilen
inciye yüklenen değer, koca evrenin
(istiridye kabuğunun) içinde bir tek
kum tanesinden başlayıp inci olma-
ya giden süreçte 'biriken anlam kat-
İan'nı da çağnştınyor sankı.
Kozmlk eksenler ve kent
Dünyaya \e e\rene yönelik bu şi-
irsel algılayışın diğer Önemli ayağı
ise farklı katlar arasındaki bağlantı-
yı kuran "kozmik eksenler" ve on-
lann mümkün kıldığı geçişkenlik,
yani "yolculuk"tur. Efsanelerin Kaf
Dağı'ndan Ferhad'ın deldiği Demir
Dağ'a, Musa'nın Tur Dağı'ndan
Isa'nın çarmıha gerildiği ve
Âdem'in de mezannm bulunduğu
ıleri sürülen Golgota Tepesi'ne ve
Muhammed'ın Hira Dağına vann-
caya dek en önemli kozmik eksen
simgelennden biri olan "dağ", kent
surlan içinde "tapınağa" dönüşüp
somut tarihsel ve kültürel uzama yan-
sırken Hemingway'in son yolculuk
ve enşılmez dağ motıflerinı birleş-
tirdıği •Klimanjaro'nun Karlan'
öyküsü bu simge mirasının insan un-
geleminde ne denli kalıcı izler bırak-
rığını gösteren bir modern anlatı ör-
neği olarak da yorumlanabilir.
Kozmik merkezler olarak da algı-
lanan uzamlann, yani tapınaklann,
sunaklann, ziyaret ve toplanma yer-
lerinin. ama en önemlisi kentlerin
döngüsel zaman'a. kozmik zaman'a
katılabilmek için kutsanması. yani
insanın orada ritüelleriyle, danslany-
la, mimleriyle, ilahileriyle birmıkro-
kozmos yaratarak, e\rensel dizeni
bir anamda kopyalaması gerekiğıni
unutrrazsak, söz konusu şiirseliğin
"kutsjl" alan ile "oyun" alaıının
kesıştği çızgide yer alan sanatn kö-
kenlenne nasıl nüfuz ettiğını ınla-
mamı: kolaylaşır.
Modtrn sanat ve şlirselllt
Aydnlanmadevrimınden 19.yüz-
yıl soıuna dek uzanan süreçte,yaz-
gısını e aklını kendi elinealmimü-
cadelsi \eren insanoğlu, tüm ılan-
larda dduğu gıbi sanatta da heışeyi
'dünv^'ileştirme' uğraşına jırdi,
dünyabir kutsalhktan annma üre-
cindeıgeçti. Gündelik yaşamı ana-
ta taşma kaygısı \e gerçekçilil in-
sanın anatta temsil edılmesi süeci-
ni alahldığıne demokratıkleştirrken
birçoketken sahne sanatlan a^sm-
dan '«ynayan insan'ın (homK lu-
dens) bedenını deyım yerinciyse
'kozırik döngü'den kopardı, ıra-
danlaşırtiı. Ama sanatçılar, en zın-
dan20 y-üzyıl başındanıtıbaren.-ne-
talaşrrayyabaneılaşma ve sana>leş-
me'tekipleşme elinde giderek yîiri-
len yaia yavanlaşan anlam katlnnı
ve şıısellığı aramaya koyuldlar.
Mikro;ozmos olmanın, makro.o-z-
mosla jütünleşmenin yollannı ım-
ge minslan içinde arayan ve b n l a -
n bedninde. hareketinde, sab.KS.eI
varlığndLa yeniden üretmeye çaı şan
yaratıdar, gerek tiyatro, gereks dli-
ğer saıne sanatlanna (özellikl d e
dans) (arngalannı vurmaya başndı.
Ama dğer yandan da de\Talınamü-
cadelemirası, 'kozmik eksenu.'r'i
kent rrrrkezlenndeki kutsal tapıak-
lardan;ılcanp sokağa, halka, inaraas
taşıdı. ivıgünüıı sanatında e\ren: ın-
sanı \wa kenti anlamanın yolliirı-
dan bii l>öyle bir şiirsellik ar—ışı
belkı c.
aemelnesci@ yahoo.fr