05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 MAYIS 2003 PAZAR 12 PAZAR KONUĞU Solana nın sağ kolu NiallBurgess ileAB'nin kabuk değiştirmesini, ülkesinin inanılmaz macerasını ve başmsını konuştuk S Ö Y L E Ş İ : LEYLA TAVŞANOCLU leyla.tavsanoglu(a cumhuriyetcom.tr Selanik'teyim. Hava çoksıcak ve nemli. Bu güzelim şehirde, bu güzel havada denizc bakan, Aristoteles Meydanı üzerindeki Electra Palace Oteli 'nin salonunda konferans izliyorum. Konferansın adı Avrupa: Kültürler Tophduğu... AB masaya yatınlıyor, Türkiye nin, yeni üye olan ülkelerin geîecekleri tartışılıyor. Balkanlar 'daki AB varlığı eleştiriliyor. Kıbrıs her zamanki gibi günün konusu. Kıbrısh Rum temsilciler ülkelennin AB 'ye üye olmasımn verdiği rahathk içinde Türkiye 'ye de sanki dosiluk eli uzatmak istiyorlar. "Biz artık Avrupalıyız. Bize kimse dokunamaz " havası içindeler. AB Poliika Merkezi Başkanı Javier Solana 'nın sağ kolu Irlandalı Nall Burgess de trlanda 'nın AB macerası ve inanılmaz başarısını anlatıyor. Kıdaklanmı dikiyorum. Burgess la muJaka konuşmalıyım. Toplantıdan sonra otelin bir salonundc bir araya geliyoruz ve bakın neler neler konuşuyoruz... Türkiye'nin önü açılacak- Bize İrianda 'nın AB üyeliği deneyimini an- latır mısıntz? Bildiğimiz kadarıyla İrianda AB 'ye tam üye olduktan sonra özellikle eko- nomisinde mucizeler yarattı... - Evet, Irlanda'nuı AB üyeliği bir değil, bir- çok bakımdan olağanüstü başanlı birperformans verdi. Hangi alanlarda çok başanlı olduğunu da, alanlan tek tek ele alarak konuşalım. Burada küJ- tür konusundan başlamak istiyorum. trlanda AB'ye üye olmadan önce, siyaseti, lngiltere-Ir- landa gelenekleri ve Kuzey irianda olaylannın fena halde etkisi altındaydı. Ama AB'ye üye olduktan sonra genel siyasi bağlamımızı ciddi biçimde genışlettik. Biz AB'nin Doğu Avrupa'ya doğnı genişlemesin- den söz ediyoruz, ama bu arada bir kültürel ge- nişleme, yeni yeni ufukların önümüzde açıl- ması var. AB'nin İrianda halkına ciddi biçim- de siyasi ve kültürel açıdan kendine güven ka- zandırdığını düşünüyorum. - Bildiğim kadarıyla İrianda ekonomisi, AB 'ye girişten sonra inanılmaz yol aldı... -Evet. irianda ekonomisi AB'ye üyelıkten ön- ce Avrupa'nın en yoksul ekonomilerinden bi- risiydi. Ama bugün açık biçimde AB'nin en kü- reselleşmiş ekonomisi oldu. - Peki, bunu nasıl başardı? - trlanda son yıllarda dünyanın bir numaralı bilgisayaryazılımı üreticisı ve ihracatçısı hali- negeldi. Oyle ki bu alanda örnegin Almanya'dan altı misli öne geçti. Bakın, AB üyeliğiyle birlikte yapılması ge- reken yapısal reformlar her ülkede aynı biçim- de, otomatik olarak gerçekleşmiyor. Bu yapı- sal reformJann hükümetlerin eline önemli ay- gıtlar kazandırdığını da söylemem lazım. Özetlemek gerekirse AB üyeliği siyasi, kül- türel, ekonomik bağiamda çok ciddi değişim- lere yol açıyor. - Peki, bu bağiamda Kıbns 'ın AB üyeliği ko- nusunda ne düşünüyorsunuz? - Çok ciddi, dramatik gelişmeler tam olgun anlarda gerçekleştirilebilır. Bu. her durum için geçerlidir. Bence Kıbrıs için bu olgun an gel- miştir. Brüksel'de ciddi bir iyimserlik havası es- mektedir. Ama aşın iyimserliğe kapılıp gevşe- memek, kendimizi bıraknıamak gerekır. Altı aydır on yeni üye ülkeyi bünyeye alma çalışmalan yapılıyor. Bu da artık gerçekJeşti. Ama bütün bunlar, önümüzdeki aylarda masa- ya yatınp ciddi biçimde üzerinde çahşmamız gereken çok önemli sorunlar, meseleler oldu- ğunu da unutmamalıyız. Ama genelde söylemem gerekirse iyimser- lik derecemiz bir hayli yüksek. Avrupa Blrllfll'nde kabuk değlşlml - Sizce, Türkiye 'nin AB üyeliği olanaklan vefırsatları nedir? - Bana göre genişleme konusunda yeni bir di- namik, yeni düşünceler ve yaklaşımlar var. Bu da Türkiye'nin AB üyeliğini doğrusu çok ger- çek, elle tutulur, gözle görülür hale getiriyor. Ama size açıkça söyleyeyim; AB üyeliği bü- yük ölçüde Türkiye'ye kalmış bir iş. Türkiye gereken reformlan yerine getirdiği zaman AB'ye üye olabilecektir. Şu anda Avrupa "nın artdc gerçek, kesin be- lirlenmiş sınırları yoktur. Örneğin son zaman- larda Batı Balkanlar konusunda çok belirgin bir yaklaşım ve düşünce değişikliği meydana gel- diği gözlenmektedir. AB'nin genişlemesi sürdükçe garip bir biçim- de Türkiye'nin AB'ye üyeliğınin önü açılaca- ğı gibi elindeki fırsatlar da çoğalacaktır. Üste- lik son yıllarda Avrupa, değişme yolunda önem- li bir eğilim göstermiştir. Bu değişime prim vermekte, yatınm yap- maktadır. Değişim süreci de önemli ölçüde Tür- kiye'nin AB üyeliği olasılıklanna destek vere- cektir. - İyi de, Güney Kıbrıs 'ın tek başına AB 'ye üye olması va Kuzey Kıbrıs 'ın bunun dısın- da kalması sorunun çözümüne yardımcı mı olur,yoksa sorunu daha da karmaşık hale mi getirir? - Şimdilik bu konuda fikir yüriitmemeyi ter- cih ederim. Çünkü Kıbns'ın tam üyeliği olası- lığını elimin tersiyle bir yana itmek istemiyo- rum. Hedefimiz hâlâ Kıbrıs'ı bünyeye almak- tır. Bizim siyasetimizm niteliği optimali sağla- maktır. Bu nedenle de gözümüzü optimal ola- sılığın üzerinden ayırmayız. Öte yandan, seçeneklere. ikinci en iyi ihtima- le gözlerinizi çevirirseniz istenen çözümden uzaklaşırsınız. Şimdiki halde de bizim odak noktamız optimal ihtımal üzerindedir. -Peki, AB'nin bu durumlarda A, B, C, D, senaryolan olmadığını mı söylemek istiyor- sunuz? Bir senaryo olmaymca ö'bür seçene- ği kullanmıyor musunuz? - Tabii ki bunu yapıyoruz, ama zamanı gel- diğinde. Daha önce değil... Şu anda da biz hâ- lâ o zamanın gelmediğini düşünüyoruz. Cüvenllfle clddl yaklaşılmalı - Son zamanlarda sadece AB'nin genişle- mesinden söz ediliyor. Oysa genişlemeyle bir- likte derinleşme de söz konusu. Yani bir an- tamda Avrupa Birieşik Devletleri projesL Bu- nun başarı şansı derecesini nasıl görüyorsu- nuz? -Avrupa'run gelecekteki biçimlendirilmesi için hükümetlerarası konferans çalışmasından söz ediyorsanız size şunu anlatabüirim: Evet, AB'nin değişmesi, özellikle de karar al- ma biçiminin değişmesi gerektiğinde herkes fikir birliği içinde. Bütün 25 üye ülkenin oy- birliğiyle karar alma, tek bir üyenin veto hak- kıyla Avrupa'nın gelişiminin engellenmesi dev- ri çoktan geçmiştir. Temel olarak hükümetlerarası konferans AB'nin karar ahna biçiminin değişmesini he- deflemektedir. Bunun içinde derinleşme de var- dır. Bence temelsel soru, bugün için yeni yapı- larda dengenin nerede olması gerektiğidir. Ağır- hk, üye ülkelerde mi, yoksa komisyonda mı ol- malıdır? Burada iki apayn vizyon var. Önemli olan Federal Avrupa vizyonu mu, yoksa karar- lann üye ülkeler tarafuıdan ahndığı güçlü siya- si birlik mi? Gelişmelerin hangi yönde olacağını söyle- mek için daha vakit çok erken. Henüz çok de- rin görüş farklılıklan var. Ama AB'nin dış siyaseti bağlamında Sola- na'nuı yarattığı kurallan geliştirerek yolumuz- da yürüyeceğimiz çok güçlü bir olasılıktır. Bu kurallar, sonunda tek dışişleri bakanına bizi gö- türebilir. Burada komisyon, üye ülkeler ve konsey ara- sında daha fazla koordinasyon olacaktır. Ama bunun dışında Avrupa'ya seçümiş bir Devlet Baş- kanı fikri olduğunu eminim duymuşsunuzdur. Bu devlet başkanı aynı zamanda A\Tupa Kon- seyi'nin de uzun yıllar başkanlığını yapacak- tır. Aynca. Avrupa Komisyonu'nun da seçilmiş bir başkanı olacak. Bu da Avrupa Komisyo- nu'na daha fazla demokratik meşruiyet sağla- yacaktır. - Peki, ya güvenlik konulan? -Güvenlik konulanna çok daha ciddi biçim- de yaklaşılması gerektiği düşüncesi gittikçe güç kazanıyor. NIALL BURGESS İrlandah diplomat. AB Politika Merkezi Başkanı Javier Solana 'yla birlikte çaiışıyor. Şu anda merkezin Kriz önleme Dairesi Müdürü. Çalışma yaşamına İrianda Cumhuriyeti Dışişleri Bakanhğı'nda başladı. Şikago, Afrika temsilciliklerinde görev yaptı. BM'nin Cenevre temsilciliğinde insan hakları alamnda çahştu & f trlanda Cumhuriyeti'nin AB dönem başkanhğı sırasmda ve son dörtyıl boyunca İrianda DışişleriBakanlığı'nın Genel Sekreterliği'niyürüttü. - İyi de NATO Avrupa 'ya yetmiyor mu? - Bunu böyle söylemek doğru mu, bilmiyo- rum. Çünkü Avrupa ülkelerinin hepsi NATO üye- si değil. Zaten NATO da önemli bir değişim için- de. Tıpkı AB'nin kabuk değiştirmesi. ciddi de- ğişime uğraması gibi NATO da yeni güvenlik tehditleriyle baş edebilmek için yapı, biçim ve bütün önceliklerini değiştiriyor. Işte, iki önemli uluslararası kurum kendile- rini değiştiriyorlar. Ama bu değişimin nerede duracağı şu anda belli değil. O nedenle güven- liğin bir tek NATO tarafından sağlanacağını söylemenin pek de akılcı olmayacağını düşü- nüyorum. O kadar çok güvenlik taleplen, o kadar çok güvenlik tehditleri var ki... Açıkça söylemek ge- rekirse belki bunlann bir kısmıyla, o alanda daha iyi donanımlı olduğu için AB baş edebi- lir. - Örneğin? -Örneğin Balkanlar'daki banş koruma sorum- luluklanna baktığımızda AB'nin ekonomik, kalkınma yolunda verdiği desteğin yanı sıra bir Avrupa Güvenlik Kimliği olmasımn da çok do- ğal olduğunu görüyoruz. NATO'nun yenl alanlan - Bir dönem AGSP (Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası) için NATO'dan askeri destek istendiğini biliyoruz- Bu yoldaki geliş- meler neler? - AB'nin, NATO'nun ilgilenmeyeceği yer- lerde güvenlik misyonlan üstlenmesi gibi bir anlayış doğdu. Bu, bir çeşit diyaloğa dayalı. Bu, siyasi konsensüs meselesi. diyebiliriz. Cs- telik NATO'nun kapasite alanı içinde olan, ama AB'nin yapamayacağı bazı görevler, misyon- lar da vardır. Bu bağiamda tekerleği yeniden keş- fetmeye gerek yok. Kendı bölgesi olan yerlerde AB'nin NATO güçleri ve olanaklanndan yararlanarak bu işi yap- ması çok doğal. Bir çeşit alış veriş meselesi. - Peki, uzun vadede AB ve NATO sizce bu şekilde işbirliğine devam edebilirler mi? -Bence bu büyük ölçüde NATO'nun kendi- sinin hangi yönde gelişip ne biçim bir örgüt ha- line geleceğine bağlıdır. Biliyorsunuzdur, şim- dilerde NATO'nun bütün dünyada banş koru- ma misyonlan üstlenen küresel bir aktör hali- ne geleceği konuşuluyor. Örneğin Afganis- tan'da banş koruma operasyonlannı üstlene- cek, deniyor. Bu da NATO'nun yeni yeni alan- lara girmesi anlamına gelir. Dolayısıyla bu iki kuruluşun, yani AB ve NATO'nun gelecekteki ilişkilerinin niteliği bu iki örgütün nerelere yöneldiklerinden soyutla- namaz. diye düşünüyorum. Avrupa'yla ilişkı bayağı zordur, çünkü Avru- pa öbür siyasi yapılar gibi bir siyasi yapıya sa- hip değildir. Çünkü, bir süredir de konuştuğu- muz gibi Avrupa'nın net, belirlenmiş sınırlan yoktur. A\Tupa daha da öte, her zaman yeni ye- ni sorumluluklar üstlendiği için belli bir çalış- ma alanı da yoktur. Örneğin, yirmi yıl önce AB bir ekonomik topluluktan başka bir şey değil- di. Zaman içindeki bu gelişmesini gördükten sonra gelecekte nasıl bir biçim alacağını söy- leyebilmek gerçekten zor. Ama şunu rahathk- la söyleyebileceğimizi düşünüyorum: Görece kısa bir süre içinde Türkiye'yle tam üyelik müzakereleri başlayacaktır. AB görece yakın bir gelecekte tek bir dışişleri bakanıyla yeni bir dış siyaset izleyecektir. Bunun daha ile- risine gittiğimiz zaman daha uzun vadeli gele- ceği tahmin etmeye çahşınz ki bu da bir hayli zor olabilir. ANKARA 14. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 2001 479 Davacı Bülent Özen vekili Av Satılmış Altmok tarafından davalılar Nilüfer Hatice Altuğ ve ark. aleyhine açılan ortaklı- ğın gıderılmesı da\asının mahkemenıızde >apılan açık yargılaması sonucunda, Davalılar Z. Akın Gelenbeğ (Ataullah oğlu) Elgün Sk. Sedef Han. Kat: 3 Sıhhiye-Ankara. Halıl Macit (Mahmut oğlu) Son Durak N 151 Balgat-Ankara. Cennet Karataş (Rıza'dan olma) Misafır Sk. N. 92 Topraldık-Ankara, Osman Kayum (Halil oğluj 3 Cad N. 145 13 Demetevler-Ankara, Mümın Özdemir (Nurettin oğlu) Çukurambar N.354 Balgat-Ankara. lsmail Ayaz (Mustafa oğlu) Konya Yolu Arkası N. 240 Balgat-Ankara. Muslu Ercan (tlyas oğlu) Ivedik Cad. 28'21 Deme- tevler-Ankara, Ayşe Kayum (Halıl kızıı 3. Cad. N. 145 13 Demetevler-Ankara, Ali Kayum (Halil oglu) 3. Cad. N. 145 13 Demetevler-Ankara, Hacer Kayum (Halil kızı) 3. Cad. N. 145 13 Demetevler-Ankara, Gülderen Sakınc (Halil kızı) 3 Cad N 145 13 Demete\ ler-Ankara. Molla Yaşar Cevızlidere Mah. No: 274 Balgat-Ankara adreslerine çıkanlan tebligatlar tebliğ edilememiş \e adreslerı de zabıtaca tespıt edılememiş olduğundan, adı geçen şahıslara duruşma gününün ılanen teb- liğ edilmış, yapılan yargılama sonucunda: davanın kabulü ile dava konusu Ankara ıli, Çankaya ilçesi, 2. Bölge Karakusun- lar Mah. Tapuda 27506 ada. 1 parselde kayıtlı 3478 m2 miktanndaki arsa niteliğindekı taşınmazın unıum arasında yapıla- cak açık arttırma suretıyle ortaklığın satış yolu ile giderilmesıne karar verilmiş olmakla. ışbu karar özetınin HUMK. 509. maddesı gereğince karar teblığı yerine geçerli olmak üzere ılanen tebliğ olunur. Basın: 21610 ANKARA 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 2002'383 Esas Davacı TBNJM Başkanlığı vekili tarafından. davalı Deniz Başaran aleyhi- ne açılan alacak davasının yapılan duruşmasında verilen ara karan gereğin- ce; Da\alı Deniz Başaran adına çıkartılan tebligatın bila iknıalin iade edil- miş. zabıta talıkikatından da adresi meçhul kaldığından da\a dilekçesinin ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar \erilmiş olup. bu dava ile ilgili ibraz etmek istediğiniz belgeleri duruşmanın bırakıldığı, 11.6.2003 günü saat: 11.00'e kadar göndernıenız veya duruşmaya getirmeniz gerektiği. duruşma- ya gelmediğmiz veya bir vekıl tarafindan kendinızı temsi! ettirmediğiniz tak- dirde HUMK.nun 213 ve 377. maddesi gereğince yargılamaya yokluğunuzda de^'am edilip hüküm verileceği, dava dılekçesi ve duruşma günü yerine kainı olmak üzere ilanen duyurulur. 17.4. 2003. Basın: 21628 AB için standartlara uyulmalı -SizAB 'nin çok mükemmel işleyen bir ku- ruluş olduğunu düşünüyor musunuz? AB yle ilgili uluslaramsı toplanülann hepsindeAB 'ye övgûden geçilmiyor. Nedense deAB hiç eleş- tirilmiyor. Niçin? -Yok canım.. Hiç öyle şey olur mu? Daha ye- ni, bu konferansta AB'ye her türlü eleştiri yö- neltildi; yerden yere vuruldu. Tabii ki AB epey- ce eksiği olan bir kuruluş. Eleştirmemek müm- künmü? Bir kere AB, Kıbns'ta çözüme ulaşılması için daha aktif olmamakla, BalkanJar'daki bu- nalımda doğru dürüst bir iş becerememekle suçlandı. Hatta AB'nin pek çok yerde başan- sız olduğu görüşü güç kazandı. Biliyorsunuz ki, hiçbir örgüt ya da kurum her zaman her yerde mükemmel değildir. Ama AB'nin bayağı iyi yaptığı bir şey var. 0 da öğrenmek. AB'ye hep öğrenen bir örgüt, diyebiliriz. O nedenle de başansızhklannı, ha- talannı kabullenmede ve bunlan düzeltmeye ça- lışmakta gayet başanlı, diye düşünüyorum. AB'ye en iyi öğretici okul da Batı Balkanlar ol- du. Oradaki 10 yıl süren siyaserimizin fiyaskoy- la sonuçlandığmı kabullendikten sonra bunun nedenlerini araşhrmaya başladık. - Peki Balkanlar'da neden başarısız oldu- nuz, sizce? - Çünkü siyasi bir merkezimiz yoktu. tyi bir ekonomik birliğimiz vardı; para birliğine doğ- ru başanh adımlarla ilerliyorduk, gümrük bir- liğimiz ayaktaydı. Ama siyasi birlik olma yo- lunda adım atmamıştık. Bence meydana gelen kimi gelişmelerin temelinde de bu gerçek ya- tıyor. Dolayısıyla aldığımız derslerden bazıla- nnı içselleştirmekle iyi bir iş yapıyoruz. - Sizce AB Türktye'yi, şunu şöyle yapın, bunu şöyle yapın, diyebilecek kadar iyi tanı- yor mu? Gerçeklerini biliyor mu? - AB çok karmaşık bir örgüt. 25 üyeliliğe doğru hızla ilerliyor. Farklı sorumluluklara sa- hip, farklı, çeşitli kurumlara sahip. AB üyesi ba- zı ülkeler Türkiye'yi bayağı iyi biliyor. Bazıla- n ise hiç de iyi tanımıyor. Kimi kurum Türki- ye konusunda uzmanlaşmış durumda. Örne- ğin, ekonomik konularda AB Komisyonu uz- manlaşmış durumda. Ama başka alanlarda uz- man değil. 0 nedenle de kollanmızı kaMiştu- rup rahatlıkla, "Türkiye konusunda son derece akıllı davTanryoruz," diyebilme şansımız yok. Ama, Türkiye'yle her düzeyde işbirliği yap- mak için adımlar athğımızı söyleyebilirim. Kopenhap krlterlerl - AB üyesi olabilmenin bir koşulu da ola- bildiğincesiyasisorunsuz bir ülke olmak. Hal böyleyken AB ne demeye sorunları düğüm- lenmiş durumdaki Kıbrıs 'ı üyeliğe kabul et- ti? - Yok, hayır, böyle bir koşul yok. AB üyesi olabilmek için minimum standartlara uymak zo- rundasınız, o kadar. Bütün üye ülkelerin ken- dilerine göre sorunlan var. Üstelik AB içinde çok önemli sorunlanmız var. Ama Kopenhag kriterleri üye ülkelerin hükümetlerine ve halk- lanna bu sorunlarla baş edebilecekleri aygıtla- n veriyor. - Kriterlerden söz ettiniz. Yine Kıbrıs 'agel- mek istiyorum, Kıbns 'ın karapara aklama cen- neti olduğunu hepimiz biliyoruz da bu du- rumda AB, adayı neden üyeliğe aldı? - Bu sorunuzu Kopenhag kriterleri bağlamın- da yanıtlayamayacağım, çünkü o konuda faz- la bilgili değilim. Ama kara para aklama ve suç örgütleri konusunda bir şeyler söyleyebilirim. Bu konular hükümetler için baş edilmesi çok güÇ sorunlar. Kara para aklama ve suç örgütle- ri bütün ülkelerin hükümetlerinin mücadele et- tikleri sorunlar. Bu, Kıbns'a özgü değil ki... Bir sorun da, bu sorunlann bürokrasileri suç şebekeleriyle karşı karşıya getirmeleri. Bu da hükümetlerin başıru iyice ağntıyor. Biz deAB olarak burada mükemmel bir iş yaptığımızı söyleyecek durumda değiliz. Ama üstesinden gelmeye uğnIŞıyoruz. Bu, bütün dünya ülkele- rinin sorunu aynı zamanda. Örgütlü suçlardan söz ederken bugün bütün dünyanın başına çö- ken terorizm olgusunu da ele alabiliriz. Bu da dünya ıstikran için yeni tehdittir. AB'nin de bu yeni tehdıtlede baş edebilmek için yeniden yapılanmasi,y e n i işbirlikleri oluşturması gerek- tiğini düşünüyorum. Bu bağiamda adalet alamn- da başanh işbirliği çahşmalanmız var. 5 . , m , ,,, _ AKtMLtĞİ 2001'315 Esas 2002 '376 Karar Davac. Istanbul 1 ^ ^ , v e k l l j A v M ü n [ r ğ,z tarafından daval, /l b n a z Ç a v d a r a l e y h i n e , ^ yum tayuıı karannın ,p t a l l davasmda mahkememizce da vanın eorev yonunder ya s in utfar^vac, vSır karar davacı vekıl M a h k e m e - ' ^ göndenlmesS- ^ k davahnın voklu-n ı n tebhgı nca o.unur. 27
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle