23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 NİSAN 2003 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Kediyle Oynayan Fane GENELLİKLE tersi söylenir: Avucunun içine al- dığı kişıyi oyalayanın yaptığına "Kedi fareyle oy- nar gibi" deriz. Tuttuğu fareyi öldümneden ora- dan oraya koşturan, yakalayıp bırakan kedi ke- yiften nerdeyse dört köşe olur. Ünlü çizgi fılm "Tom ve Jerry"de durum biraz farklıdır Muzipfare uyuyan kediye rahat vermez, kuyruğuyfaoynar, önündeki peyniri çalarfalan. "Ya sabır" çeken ve arada sırada tek gözünü açıp fa- reye ters bakan kedi en sonunda dayanamaz, pen- çeyi vurur. Yakalasa da para etmez; fare hep ka- çacak, seyircinin gözünde zaten çoktan "bar- bar" ilan edilmiş olan kediye binbır oyun oyna- yacak, hatta kızdırarak koştuaıp toslattığı duva- ra resim gibi yapıştırtacaktır. Jerry hep şirin, Tom kedi ise hep zalim bilinir, oysa şaşkın ve aldatı- landır. Uluslararası arenada o çizgi filme benzeyen bir kedi-fare oyunu yeniden başladı: Bir yanda Tür- kiye, karşıda Yunanistan ve Birleşmiş Milletler'le Avrupa. Raporunusevsinfer Birleşmiş Milletfer'in. Irak'ta- ki gasp savaşını acz içinde seyrederken ya- zılmış olmalı o kırK sayfa. Annan'ın imzasını ta- şıyor, ama De Soto'nun kaleminden çıktığı bel- li: Türk tarafını suçlayarak kendini aklama. Oysa, fiyasko dolayısıyla asıl suçlanacak olan o ve yanındaki takımdır: Taraflann uzlaşmasını sağlayacak yerde, özünü ve özelliklerini bilmedik- leri bir sorunu kişisel tercihlerine ve arkalannda- ki güçlere göre kendi başlarına çözmeye kalkıp yüzlerine gözlerine bulaştıran onlar. Fiyasko, aynızamandaAvrupalılanndırda: Ku- zey Kıbns halkının bir bölümünü Avrupa kokusuy- la baştan çıkanp tam üyelik vaatleriyle Ankara'yı oyalayarak Türklerin elinden Kıbns'ı koparma he- sabı sonuç vermemiştir. Yunanistan, sözde "Kıbns Cumhuriyeti"n\ AB'ye soktuğu için Ankara'nın hayıflanmasına bakıp bayram eder gibidir ama, kendi de biraz üzgün: Soktuğu Kıbns, yanm Kıbns. Oynadığı oyunu kal- dığı yerden sürdürmesi gerek. Yanı, Öcalan'la kol kola yakalandıktan sonra oynamaya başladığı oyunu: Atina, o zama- na kadarki olumsuz tutumu değiştirip "AB'ye gi- rişinize asıl bizyardımcı olacağız" demişti. Tabii, bu "yardımcılık" sırasında Kıbns ve Ege sorun- lannı kendi lehine çözmeyi hesaplayarak. Gelge- lelim, AB'nin Türkiye konusundaki kararsız ve oyalayıcı tutumunu o da bilir; hatta devamından yanadır. Yeter ki, o arada yardımcılık vaadiyle kendi hesabı tutsun. Oyuna son verme zamanı gelmiştir. Ankara ar- tık tavnnı berraklaştırmak zorunda: Helsinki ka- rannın aksine, Kıbns'ta ve Ege'de çözümlerin an- cak Türkiye'nin tam üyeliği kesinleşince gerçek- leşebileceği açıkça söylenmelidir. Başka türlüsü, hele AB'nin hiç berrak olmayan tutumu düşünü- lürse, Kıbns'ta ve Ege'de gereksiz yere erken ödün vermek ve sonuçta belki AB dışında da bı- rakılıp Tom kedi gibi aval aval bakakalmak demek- tir. E M R E K O N G A R ORTADOGU'DA NELER OLUYOR? Küresel Terör ve Türkiye Küreselleşme, Huntington, 11 Eylul Prof. Emre Kongar bu yapıtında küreselleşmeyi, küreselleşen terörü ve bu ikisinin dünyayı ve Türkiye'yi nasıl etkileyeceğini irdeliyor. REMZI KITABEVI Kemalizmin Temeli Cumhuriyetçi Demokrasi... Bugün karşı-devTİmin inatla, hiç bıkmadan ve zaman zaman geri adım atar gibi görünerek ele geçirdiği eğitimdeki yapılanmasını, 'Demokratik İslam Devleti' söylemlerine kadar vardırdığına tanık olmaktayız. Orhan ÖZKAYAEski Tapu-Kadastro Genel Md. Yrd. "UusaJKurtuluşSavdşr son- rasmda oluşan sosyo-ekonomik darboğazdan çıkabilmek için Atatürk ün öngördüğü "kanna ekonomi" modeli uzun süreli ofamamıştır. "Biayutmakiste- yen kapitaüzme, biri yok etmek isteyen emperyaliznrekarşı yü- rüttüğü savaşımı, O'nun ölümü- ne kadar sürebilmiş ve îkinci Dünya Savaşı sonunda da bu sü- reç terk edilmiştir. Daha sonra, kurduğu "Cıunhuriyet", bir öç alma kavgasma alet edilerek, bugünkü. sürekli mevzi kaybe- den duruma düşürülmüştür. Oy- sa O, bir imparatorluğun külle- rinden yarattığı Cumhuriyeti, demokratik yapıya oturtarak haJ- kın mah haline getirmeyi amaç- lıyordu. Zamansız aynlışı ile bu projesi gerçekieşemeden sönüp gitmiştir. Daha sonra, bir üstya- pı kurumu olan dinin, halkın sa- mimi duygulan kullanılarak, "karşı-devriın r 'ci yapılanmanın aracı durumuna düşürülmesi dö- nemi başlar. Bugün ise karşı- devrimin inatla. hiç bıkmadan ve zaman zaman geri adım atar gi- bi görünerek ele geçirdiği eği- timdeki yapılanmasını. "Demok- ratik İslam DevJeti" söylemleri- ne kadar vardırdığına tanık ol- maktayız. "Aydınlanma Dervimi", sinsi bir planla engellenerek Ata- türk'ün hedeflediği, "yurttaş- hk" bilıncı tamamlanamamış ve böylece toplumsal dönüşümler bastınlarak, "Tanm Toplumu" aşamasından, "Sanayi Toplu- mu" aşamasına geçış gerçek- leştirilmemiştir. Doğu ve Gü- neydoğu'da hâlâ sürmekte olan feodal kalıntılar da, çağdaş "Cumhuriyetçi Demokratik" toplumun kurulmasına olanak tanımamıştır. Bu çağdışı toplum yapısı, her türlü dinsel yapılan- manın açık uçlan durumunda süriip gitmektedir. Ezilen yoksul halkın sesi, yü- reği olarak doğan 27Mayıs Dev- rimi'nin yarattığı özgür "anaya- sal" ortam, hallon ve gençliğin bılınç düzeyini hızla yükselt- miş: ancak, emperyalist kuşat- malarkınlamadığı için, kazanı- lan mevziJer kaybedilerek, ya- kalanan "Atatürkçü" ortam ve halk desteği tüketilmiştir. Bu- günkü gelüıen noktada ise, ya- bancı basının da arök sakiama- yıp açığa vurduğu gibi üjkemiz, IMF tarafından teslim alınmış, her dayatma yaptınlabilmekte; Kıbns, AB'nin içine çekilerek, Avrupa Ordusu nun uçak gemi- si konumuna getirilmek isten- mektedir. Güneydoğu'da feodal kalıntılann, bölge insanınuı öz- gür iradesini baskı altına alma- sı ve toprak ağası aşiretlerin ış- birlikçi futumlanyla, Irak saldı- nsı sonrasında Kuzey Irak'ta oluşturulacak "Kürt Devleti" planlan yapılabilmektedir. Bu- rada yaşayan yoksul halkın top- rak yoksunluğu, ekonomik sıkın- tısı bir "insan hakian sorunu" olarak gündeme dahi gelme- mektedir. Bölge halkı savaş is- tememekte; iş, aş ve toprağının özgür efendisi olmak onlann en büyük arzusu... Irak halkı, en değerli üretim araçlan olan top- raklanmn bombalanarak zehir- lenmesine, "karaalün"ınıngasp edilmesine geçit vermeyerek topraklannda yapay bir Kürt Devletfnin kurulmasına karşı çıkmahdır. Atatürk'ün yaktığı "ulus-devlet'' bilınci Irak halkı- na da rehber olmalıdır. Bugün, "Bağunsızhk ve öz- güriük benim karakterimdir" diyen Atatürk "ün, "Demokra- tik Cumhuriyet rl i, çok daha an- lamlı konuma gelmiştir. Yaşadı- ğımız bu süreçte, onun bağım- sızlık düşüncesüıin değeri daha çok anlaşılmaktadır. "Globa- Hzm" yaklaşımı, bu anlayışın değerini azaltamamakta, tersine daha da arttırmaktadır. Dünya- nın efendilerinin, kendi açmaz- lannı yenebilmek uğruna, in- sanhğı tüketim köleleri duru- muna dönüştürme planlan açı- ğa çıkanlmış ve bu planlar bo- zulmaktadır. Aslında yapıbnak istenen, yoksul uluslann yaşam- sal kavnaklannın savaşla çalın- masıdır. Insanın ve insanlığın en değer- li, paha bıçilmez varlığı; ne pa- ra, ne silah ve ne de mevlddir; "düşünebflme>eteneği''ne ulaş- maktır. Bu yetenek ve olanak, in- sanın, insan olma ayncalığını sağlayan aklıdır. Akıl, eğitimle işlevine ulaşabilır, eğitim de dü- şünce eylemini doğurur. Bu ay- dınlanma devınimi ınsanın, in- sanlaşma sürecinı ortaya çıkanr. Egemen güçlerin en korktuğu şey de, hep yönetmeye ve yön- lendirmeye alıştıklan halkın, bu özelliklerle donanması ya da do- natılması, örgütlü toplum olma- sıdır. Bugün, dünya üzerinde tek bir ekonomik sistem dayatıla- rak "neofiberal" ekonomi, "gto- batizm" yaklaşımıyla sunulma- ya çalışıhyor. Ama artık özgür düşünen insan, bu oyunlan boz- maktadır. Sonuç Tanmtoplumuaşamasını. Köy Enstirüleri ve halkevleri deste- ğinı yanına alarak tamamlayıp; sanayi toplumu yol haritasıru, "İznîir tktisat Kongresi' 1 yle çiz- meye çahşan Atatürk, emper- yalist güçlerin ıçerdeki acente- leri tarafından yok edilmek is- tenmiştir. Çünkü onlar, onun il- kelerinin ezilen yoksul halkla- nn kurtuluşuna rehberlik edece- ğini ve bu kurtuluşun da en güç- lü yolunun "uhıs-deviet" bilin- cınden geçtiğini bilmekteydiler. Bir anlamda engellemek iste- dikleri buydu. Onun içindir ki bugün "Kemaüst Bifinç", hızla yükselmekte, uluslann kurtuluş savaşlanndaki tarihi yol göste- riciliğini yeniden üstlenmekte- dir. Kemalizm'in temellerinın, laik ve cumhuriyetçi demokra- siye inanan özgürdüşünceli yurt- taş bilincıne dayandığı, karma ekonomik sistemle, kapitalist emperyalizmin kuşatmasından, daha 1930'Iuyıllardakurtulun- duğu ortada iken, yaşamakta ol- duğumuz bugünkü olaylar daha da anlamlı duruma gelmekte- dir. Işte bu nedenledir kı, "Ke- mafizm r 'ın önemi daha da art- maktadır. A\Tupalı akıl sahcı çı- karcılann "Atatürk'ten vazge- çin" demeleri ise tam bir sahte- kârlıktır. 4 Milli îrade'nin Böylesi... DursunAKÇAM Partinin kısa adı AK. rengi türbe yeşili, emeli, aydınlığı karaya boyamak. Üçte bir ço- ğunlukla. "miffi irade" oldular, "miDet adı- na" sahne aldılar. Yalakalar, dönekler, de- mokrasi kalpazanlan da aylardan beri hınk devicileri. Ilk girişimleri kadını-kızı tesettüre sok- mak, eğitimi medreseleştirmek, üniversitele- ri benzetmek, silahlı kuvvetleri hafiften tır- tıklamak oldu. Dış politikayı da şöyle bir el- lediler, "ihale yasasını" değıştirerek, yeşil sermayeye kan vermek istediler. Türban mi- litanlanna, işinden kovulan yobaz tayfasına bir de af yasası çıkarmak istediler... Gel gör ki attıklan her adımda çuvalladılar. Baktılar ki pabuç pahalı. Şaşırdılar, birinin ak dedi- ğine, öbürü kara diyerek her kafadan bir ses çıktı. Çaresizyavasladılar, kımi yerde geri adım attılar. Zemin kaygandı, "koşullardahaohış- manuş n tı! Ancak sicilinde, "laiklik" yazılı CHP'nin desteği üe anayasayı, "kişiye özel" olarak değiştiler, yetmedi, aynı yolda bir de yasa çıkardılar. Böylece, "minareler süngü- müz. kubbelermiğferimiz, camilerJaştamız" diyenlerin "cihat" yolu daha da genişlemiş oldu. Öteki girişimlerinden şimdilik kesin bir sonuç yoksa da "tövbe" edecekleri de yok. Kimilerinin sandığı gibi bu, ne bir tutarsız- lıktır ne de ne yaptığını bilmezlik... Sadece beceriksiz manevTalar, o kadar. "HeJe bir ayağnnayeredeyim,görsaııaneedeyim! n de- memişler mi? Bir avuç ayduı azınlık dışında kaygılanan pek görülmüyor. "Medya" dersen, akuıtıya kürek çekmekte. "Mütekemmim (suskun) çoğnnhıksa,bekkyipgörmekistiyor.acabaişin sonu ne oiacak?.. "Demokratik yoflardan" parlamentoya girmiş olanlara elbet bir dıyeceğimiz ola- maz. Ancak şu "miIK a ^ ^ 1 ^ , "iradesi"nı anlamakta güçlük çekiyorum. Kırmızı bül- tenle aranan dolandıncılan, yargı önünde yolsuzluk, suüstimal ve işe fesat kanştırmak- tan yargılananlan, görevinden ko\Tilan "mür- tecfler"i, Atatürk ve laiklik düşmanı şeriat- çılan birer birer, "YûceMecfis"e toplayarak, dokunulmazhk zırhı içine sokan bir "mİK ira- de"ye kuşkuyla bakmak hakkımız değil mi? Üstelik bu saruklardan bazılannın, kadirbi- hrpartisince bakan yapılmasını sağlayan da yine bu "mifli iradeî" Onlar gibi daha nice- leri bu "irade" sayesinde murada ermediler mi? Denebilir ki, böylesi söylemler, "miDi iradeye" bir saygısızlıktır, demokrasi düş- manlığıdu", falan fılan... Biz bu tür dema- gojileri çok dinledik... Sen, kitleleri okut- ma, aydmlatma, onlann beyinlerini dinsel dogmalarla sürekli morfinle, politika bezir- gânlannın, tarikat şeyhlerinin ve aşiret ağa- lannm sürüsü haline getir, sonra da bu ba- ğımlı zavalhlardan topladığın ya da toplat- tığın oylarla iktidan ele geçir, adına da "mil- Hira<ie''de!.. Tann bizi "miBiirade''den de- ğil, ama çarpık l irade"lerin felaketinden ko- rusun! Hele şu azgın Busfa'un yarattığı, sa- vaş günlerinde... Demokrasi, kul olanlann değil, bilinçli, ne yaptığını bilen özgüven sahibi yurttaşlann "m- de"si üstüne oturduğu zaman demokrasi olur! Ötesı, laf ola beri gele... O yüzden yanm yüzyıh aşkuı bir süreden beri, demokrasi ya- \ eleriyle hep çuvalladık, belimizi birtürlü doğ- rultamadık. Hilafetin, hilafetçinin, mürteci- si, ticanisiyle cümle yobazlann kökünü ka- zıyarak, laik Cumhuriyeti kuran Gazi Mus- taJFaKemal'ın. Büyük Millet Meclısi'nde bu- gün kimler oturmaktadır, düşünelim bır?.. Biz Köy Enstıtülü öğretmenler de yıllar yılı halk egemenliğini, yani "mflli irade"yi savunduk, demokrasinin *sahte''sini değil, ger- çeğini savunduk. Bu yüzden başımıza gelme- dik kahnadı. Köy Enstitülerini yıkarak, on- lann yerine imam hatip medreselerini açan demokrasi düzenbazlan, ektikleri tohumlar boy verdikten sonra, iktidan tam kadro med- rese kafalılara kaptu-dılar, kendileri de orta- lıktan toz olup gittiler! Ne ekersen onu biçersin demişler. 27 Ma- yıs 1960 voıruşu ile bir ara soluklandık. Ge- rici Menderes hükümetinın ardmdan ayduı- lanma hareketı yeniden başlar oldu. TOS'lü öğretmenler (Türkiye Öğretmenler Sendika- sı), tüm üyeleriyle bu hareketin misyoneri gibiydiler. Köylere değın şubelerimiz vardı. Düzenlenen eğitim seminerlerine işçiler, köy- lülerveherkesimdenyurttaşlarkahlırdı. Sa- lonlarda yer bulunmazdı, açıkta kalanlar, dı- şanya verilen ses düzeninden dinlemiş olur- lardı... Ancak o zamanki "miffi irade", bugünkü "miIK irade"ye hiç benzemezdi. Dolandın- cılann, hırsızlann, şeriatçı sanıklann yerine, Işçi Parrisi'nden 15 sosyalist milletvekilüıi taşımıştı Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne!.. "MBKirade*yi bu duruma, bugünkü duruma düşürenler utansınlar! Talep edeceğiniz diğer vadelerdeki hazine bonoları için de şubelerimiz hizmetinizde. İlan edilen oranlar stoklanmızla sınırlıdır. OYAKİBANK 444 0 600 www.oyakbank.com.tr Hazıiç Bon osu alım-satım ışlemlerinizi Oyat Bank Interntt Şubesı ve Müştcn iletişim Merkezı'nden de yapabilirciniz. PENCERE 1 - Dünyada Olupbiteni Okumak... Irak'a Amerika'nın kanlı saldırısı dış ve iç med- yada artık ünlenen ilginç bir takıma mal ediliyor... Başkan Bush'un çevresinde odaklanan bu gö- zü kara takım, yıllarca önce bugünü tasarlamışlar; yerküreyi avuçlarının içinde görmüşler; iktidara geçtikten sonra da ilk adım Irak savaşı... Ardmdan ikinci, üçüncü adım... Sırada kim var?.. Sunye mi, Iran mı?.. Türkiye mi?.. Dtş ve iç medyada 'Amerikan Imparatortuğu'ndan sözaçılıyor... Pax Romana gibi Pax Americana mı kuruluyor?.. Gerçek mi, rüya mı?.. Neleroluyor?.. • Türkçede çok kullanılan 'canına okumak' diye bir deyiş vardır; son yıllarda 'okumak' sözcüğü deği- şik amaçiara yöne/ıkzenginlik kazandı; futbdda 'ma- çı okumak' zenaati önemli sayılıyor. Peki, dünyada olupbıtenleri okuyabiliyor mu- yuz?.. Polrtikada ve medyada tam bir kördövüşü sürü- yor; kim kimle neden becelleşiyor, niçin hırlaşıyor? Yalnız hükümet değil, devletimiz de şaşkın!.. Peki, yaşanan olaylan kişilerin, yandaşlann, ül- kelerin, rıükümetlerin, kızgınlıklann, öfkelerin dışı- na çıkararak okumak, daha eski deyişle anlamak ve açıklamak olanağı yok mu?.. Sanınm var... Sonuçta ortaya çoktan beri hepimize unutturul- mak istenen çok açık seçik ve basit bir gerçek çı- karsa kimse şaşmasın!.. • Yaşlı dünyamızda çelişkiden bol ne var?.. Marifet bu çelişkileri okuyabilmekte... Söz gelimi 1917 Devnmi ile dünyamızda yeni bir çelişki türemiş, adında 'sosyaiist' sözcüğü bulu- nan yeni bir devlet ortaya çıkmıştı... Bolşevikler bu ilginç fırsatı Birinci Dünya Sava- şı'nın koyu bunalımında yakaladılar. Sermaye düzeni inceldiği yerden koptu. Doğum zor olmuş, ancak Lenin ve airkadaşlan- nın müdahalesiyle gerçekleşebilmişti. lyi ki de gerçekleşmiştı; çünkü Türkiye'nin Vlu- sal Kurtuluş Hareketi' sırtını dayayabilecek bir 'müttefik' bulmuştu. • 20'nci yüzyılda Avrupa kapitalizminin bunaJımı yal- nız Sovyetler'i doğurmakla kalmadı; 1930'larda Al- manya'da ortaya çıkan 'Führer' neye dayanıyor- du?.. Dünyada 'Yeni Nizam' kurulacaktı... Bush gibi Führer'in de takımı belliydi; Alman- ya'da ve Avrupa'da herices pısmıştı... Bugün başta 'Birleşmiş Milletler' örgütü olmak üzere çoğu 'resmigüç' pısmış değil mi?.. Toplumlarda ortaya çıkan liderierin kökenleri azımsanmasın.'.. ABD'nin 'YeniDünya Düzeni' girişimi ve Irak se- rüveni durup dururken ortaya atılmış macera mı?.. Yoksa dünya kapitalizminin, bir türlü aşılamayan ve yerkürenin orasında burasında patlak veren bu- nalımlannın türettiği daha derin gereksinmeden doğan bir 'ihtiyaç'tan mı kaynaklanıyor?.. • Hırs ınsanın güdüsüdür; ama, hırsı yaratan kö- keni görmekte yarar var... Yoksa dünyanın bugünkü durumunu okumaktan yoksun kalabiliriz. Insanlık neden bir türlü banşa kavuşamıyor?.. Uygar insanın bunu sorgulaması gerekmiyor mu?.. n Cumhuriyef t ı t » p : a r j tlhan Selçuk ;YÜZBAŞI SELAHATTİN'İN ROMANI Viizbaşı Selahıîlinin Restaaı Binncı Kıtap ikinci Kitap Dünii Unutrna.. , Bugünü İyi Anlarsın.. 1916-1917 Irak Savaşlan Cumhuriyei Çağ Pazarlama A Ş Turkocagı Cad. No:39/41 krtap kulübü (34334) CağaloğJu-istanbul Tel (0212) 514 01 96 Halit Çelenk'in anıları TÜRKİYE İŞÇI PARTfSt'.NDE İÇ DEMOKRASf Demokrasi ve ınsan haklan mucadelemızin önciitennden Haltt Celenk'in siyasi yasammdan kesıtler TamklıkUr ve belgelerte Türkiye İKi Partisınde ıç demokrasi sorunlan, 13 üyenin partiden çıkanlması süreci ve sonrası... R E N S E L 2 1 2 3 6 1 0 9 0 ~ B A S ı M y A y ı N 0 2 1 2 3 6 1 01 0 A
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle