Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 NİSAN 2003 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
ASAMJeopolitikve StratejikAraştımalarBaşkanı emekli TümgeneralArmağan Kuloğlu'yla Iraksavaşını konuştuk
S Ö Y L E $ İ : LEYLA TAVŞANOCLU
leyla.tavsanoglu(a cumhuriyetcom.tr
ABD ve îngilîere nin Irak 'ı işgal hesapları îııtmadı gibi
görünüyor. Dünyamn hegemon gücü ABD 'yle birlikte hareket
eden Ingiltere de savaşa karşı muhalefet iyice kızışırken ABD 'deki
hava ondan aşağı kalmıyor. Bir şirkete ortaklığı ortaya çıktığı
için görevinden isîifa etmek zorunda kaldığı söylenen Savunma
Bakanhğı Damşmam Richard Perle 'ün asîında yönetimi Irak
konusunda yanlış yönlendirdiği için görevinden alındığı
söylentileri dolaşıyor. Bu haber doğruysa Savunma Bakanı
Donald Rumsfeld de aynı yolun yolcusu demektir. Bu isimlere
başkalan de eklenebilir. Öte yandan Türkiye de ise hele bu Irak
savaşı konusunda hükümettekilerin her türlü beceriksizîiği ve
başarısızhğına karşın tıkyok. Üsîüne üstlük başarısızlık başarı
gibigösterilmeye çahşılıyor. Türkiye hâlâ 1950'lerin kafasıyla,
"Hadise hele bir olsun, ondan sonra önlem alırız " düşüncesinde.
Böylece de tren üstüne tren kaçırıyor. Hafta içinde Ankara da
havayı koklamaya çalışırken Avrasya Stratejik Araşîırmalar
Merkezi (ASAM) Jeopolitik ve Stratejik Araştırmalar Başkam
olarak görevyapan Emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu 'nu
bürosunda ziyaret ettim. Onunla savaşın gidişini, ABD ve
îngiltere 'nin tutumunu, Türkiye 'nin yanlış politikalarını ya da
politikasızhğını konuştum.
ABD Kürt devletiistiyor- Ankara 'nin, Irak krizi ve Irak Savaşı 'nda iz-
lediği kararsıziık dolu, siyaset diyemeyeceğim,
tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
KULOĞLU - Irak krizinın çok önceden beri
adım adım yaklaşmakta olduğu bellıyken Türkiye
bunun pek de farkına varamadı. Konunun BM çer-
çevesinde ele alınmasını, banşçı yollardan çözûl-
mesını ve hukukı meşruiyet çerçevesinde bu işin
haUedilmesini istiyordu. Tabii ki bu tür düşünce-
ler çok doğru. Ancak bir de real polıtik var.
- Yani Türkiye derin bir romann'zm içinde re-
alpolitik V göremedi mi?
- Göremedi. Dünya hangi düzenden hangi düze-
ne gidiyor? Hukuki meşruiyet alanlan nereye doğ-
ru kayıyor? Bu düzen değişikliği içerisinde Türki-
ye'nin nerede durması lazım? Çtkarlannı nasıl ko-
rumalı? Işte bu polirikayı üretemedi. Özetle, kri-
zin başlangıcından bugüne kadar olan süreç içeri-
sinde Türkiye bazı hatalar yaptı.
- İyi de hata sadece Türkiye 'ye mi ait?
• Durumun bu noktaya gelmesınde elbette
ABD'nın de hatası vardı. Yine de, tekrar edıyorum,
bizim en büyük hatamız politika üretemememiz-
den kaynaklandı. Irak krizınin patlak vereceği aşa-
ğı yukan bir buçuk-iki yıldan ben belliydı. Biz,
ASAM olarak bu konuda birtakım çalışmalar da
yapuk. Özellikle 2002'nin ocak ayında ABD'ye gıt-
tik. Orada çeşitli think-tank'larla (düşünce üretme
merkezi) temaslarda bulunduk Bu think tank'lar
özellikle Yahudi ağırlıklıydı. Orada, ABD dış po-
litikasını Yahudi ağırlıklı think tank'lann yönlen-
dirdiğine ve etkilediğine şahıt oldum. Bunu göriip
ABD'nin Irakkonusunu artık kendisı için bir pres-
tij meselesı yapma yoluna doğru gıttığını anlayın-
ca, bu hadisenın bir-bir buçuk yıl içinde gerçekle-
şebileceğinı o zaman kestirdık.
- Peki, .ABD 'nin dışpolitikasmda 11 Eyliil 'den
sonra olan bir değişiklikle mi Irak bugiin Was-
hington 'ın bütün İazgınlık şimşeklerine hedef
oldu?
• ABD'nin Ortadoğu politikası 11 Eylül'den ön-
ce iki ana esasa dayanıyordu. Birisi Basra Körfe-
zi'nin güvenliği, ikıncisi de îsrail'in güvenliğiydi.
Ama 11 Eylül'den sonra bunda bir değişiklık oldu.
Bu iki ana esasa, Ortadoğu'nun terörün kaynağı ve
ldtle imha silahlannın deposu haline gelmesının ön-
lenmesi gereği eklendi.
11 Eylül'de ABD çok büyük bir yara almıştı. İs-
lami terör örgütlerini destekleyen ya da bunlan
destekledikten sonra başka tehlikeler de ortaya çı-
karabılecek ülkelerin uluslararası sisteme monte edil-
mesinin ve ABD'nin kontrolü altında olmasının la-
zun geldığı konusu ağırlık kazanmaya başladı. Ha-
ttdarsanız,Bush'unşeTÜçgeniaçıklaması vardı Bun-
dan Irak, Iran ve Kuzey Kore'yı kastetmiştı Bun-
lann merkezinin de Irak olduğunu söylemıştı. Çün-
kü onlann içerisinde müdahaleye en uygun ülke
Irak'tı. Irak'ı sisteme monte ederken çevresındekı
Suriye, tran, Suudi Arabistan gibi ülkelen de sis-
teme monte etme çalışmalarına bir vesıle olacağı-
nı düşünmüştü. Irak konusunda şahinler kanadı o
kadar ağır bastı ki bu savaşın mutlaka yapılacağı,
başka çaresi olmadığı defalarca ifade edildı.
Koşullar değlşlyor
- İyi de bu şahinler kendi bildikleri doğrultu-
da mı hareketettiler? HiçAB'nin, BM'nin vere-
ceği tepkileri düşünmediler mi?
- Bu konuda ABD'li bir araştırmacının söyledı-
ği şu sözleri hiç unutmayacağım:
"Biz müdahakyi yaparsak onlarsadeceLe Mon-
de'da makale yazaıİar."
Ifade aynen böyleydi. Bu kadar kararlı. bu kadar
kendine güvenen ve bu kadar başka organizasyon-
lan, başka ülkelen dikkate almayan bir tutumu gör-
memek mümkün değildı.
Ben bunlan duyduktan, bunlan yaşadıktan son-
ra döner dönmez hemen bunu bır makale halinde
Stratejik Analiz dergisınde yayımladım. Daha son-
ra bunu Ingilizceye çevirdimve özellikle Türkiye 'nin
ne yapması lazım geldığini ekleyerek çeşıtlı elçi-
liklere gönderdik; uluslararası kamuoyu oluşturma
yoluna gittik. Daha sonra eylülde bunun Türkçe ver-
siyonunu da çıkartok.
Hadiselerin bu noktaya gelışındekı en büyük ne-
den Türkıye'nin politika üretememesidir
-Sizce Türkiyenedenpolitika üretmekten aciz?
- Çünkü Türkiye geçmişten gelen bir alışkanhk-
la bugüne kadar hep reaktif politikalar göstermiş-
tir. Tutumu hep, "Bu obun bakahm, ona karşı ted-
bir ahnm" olmuştur. Hatta bir aralık, "Rusya ne
derse aksi Türkiye'nm politikasıdır" inancı ağırlık
kazanmıştır. Daha sonra da hadiseler olduktan son-
ra onlara karşı tedbir alma politikası izlenmiştir.
Oysa artık koşullar değişiyor. Önden gitmezse-
niz son anda alınan önlemler pek fayda getirmiyor.
Hadiseleri mutlaka değerlendirmeniz, stratejik ön-
göriide bulunmanız, vizyon sahibi olmanız, bu ha-
diseleri nasıl önleyebılirim, düşüncesıyle önlem
almanız şart. Buna da pro-aktif politika dıyorlar.
Pro-aktif poütika izlemezseniz hadiselerin hep
arkasında kalırsınız. Sonradan ahnacak önlemler
de pek fayda getirmez, diye düşünüyorum
- Biz Türklerin bu işlere kafamız basmıyor mu,
yoksa?
- Öyle değil de, bizim alışkanlıklanmız var. Bu
ahşkanlıklardan vazgeçip yeni yöntemlen hayata
geçiremiyoruz; yeni usullerle çalışamıyoruz.
Burada sadece yeni hükümetin mı kabahatı var?
Hayır. Geçmiş hükümetin "Biz banş yanhgyız; sa-
vaş istemrj'oruz'' sloganlan da buna sebep olmuş-
tur. Alınması gereken önlemleri almamışlardır. Sa-
dece savaşın çıkmaması dileklerini dile getirmiş-
lerdir. Türkıye'nin, ABD'nin Irak konusunda giri-
şeceği bir savaşı önleme gücü var ise o zaman enst-
rümanlannızı ortaya koyarsınız, "Bn savaş benim
işime gehniyor'' dersiniz. Önleminizi ahp uygula-
yarak savaşı önlersiniz.
Ama sizin imkânlanmz bu savaşı önlemeye yet-
mıyorsa öncelikle, "Bir savaş çıkbğı takdirde Tür-
kıye'nin ne yapması lazım gefir?" diye düşünme-
niz lazım. Bu savaş tabiı kı Türkiye'ye zarar verir.
Bunu herkes bıliyor. Savaşın içinde olsak da olma-
sak da zarar getirdiği apaçık.
Burada uygulanması gereken politika uygulan-
mamış. yeterlı önlemler alınmamıştır. En son ge-
linen aşamada da hâlâ, "Savaşa engel olabilir mi-
yim?" düşüncesı hâkim olmuştur.
Türkiyenin endlşesl güvenllk
- Sizce Türkiye savaşla ilgili olarak ABD'yle
diyaloğunu çok önceden başlatmalı mtydı?
- Tabii ki öyle yapmalıydı. Türkiye'nin bu savaş-
ta birinci endişesi güvenliktir. Öbür konular ön pla-
na çıkanldı; güvenlik hep gen planda bırakaldı.
Güvenlik konusu da Irak'ın kuzeyindeki gelişme-
lerdır Yani bağımsız bir Kürt devleti kurulması ya
da savaş sonrası oluşabilecek bır federal Kürt dev-
leti olasıhğı. Bunu nasıl önleyebilirim diye bir te-
mas içerisinde olması gerekirdı. Türkiye'nin yap-
ması gereken ABD'yle teması sağlamâk, bu sava-
şı istemediğini ifade etmek, ama savaşın meydana
gelmesi halinde de kendi güvenlik endışelerini gi-
derecekbiçimde 36. paralele kadar olanbölgeyi kont-
rol altında tutmasının gerektiğini ABD'ye ifade et-
mek. onu bu konuya yönlendirmekti. Bu konuyu
da tran, Irak, Suriye ve Kürt gruplarla çok iyi ko-
ordine etmesı gerekirdi.
-Neden?
- Çünkü orada kurulacak bir Kürt devletini Iran
da Sunye de ıstemiyor. Türkiye'nin yapacağı bu ha-
reketin hıç kimseye karşı olmadığını, Irak'm top-
rak bütünlüğünü korumayayönehk olduğunu ve Tür-
kıye'nin güvenliğini sağladığını. kendilerinin de gü-
venliğine hizmet ettiğinı bu ülkelere anlatması la-
zımdı. Irak'ı da bu hareketin kesinlikle kendisine
karşı olmadığına, aksine toprak bütünlüğüne say-
gı gösterdiğine, onun toprak bütünlüğünü koru-
mak amacıyla bu hareketi yaptığına ikna etmeliy-
dı. Hatta Kürt gruplara böyle bır savaş sırasında
Irak'tan kendisine gelebilecek bir tehhkeye karşı
Türkiye'nin bu kontrolü üstlenmesinin kendileri-
ni de koruyacağını anlatmahydı. Bu tutum ABD'ye
de, Ingiltere'ye de, hatta dünya kamuoyuna da çok
iyi anlatılabilirdi. En az bir ytl bunu işlemeliydi.
- Öyle de olsa ABD 'li hemen hemen bütûnyet-
kililer, Kuzey Irak 'ta bir Kürt devleti kurulması-
na kesinlikle karşı olduklannı beyan ediyorlar.
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- Tabii ki böyle söyleyecekler. Çünkü ABD'nın
beyninin arkasındaki düşünce orada bağımsız bir
Kürt devleti kurmaktır. Çünkü böyle bir Kürt dev-
leti genişlemeye uygundur; petrolü, su kaynakla-
nnı kontrol altına alabılecek durumdadır. Kendisi-
ne müzahir bir Kürt devleti olduğu zaman da bu
devlet vasıtasıyla bölge hâkimiyetini sağlayabil-
me ımkânına sahip olacaktır.
Böyle bu- devlet Îsrail'in güvenliği açısından da
çok önemhdir. Petrolün, Îsrail'in, Ortadoğu'nun
güvenliği, su kaynaklannın paylaşımı ve ABD'nin
güdümünde bır Kürt devleti... Bundan daha güzel
bır şey olabilir mi? Ama Türkiye'nin ısrarla buna
karşı koyması üzerine ve stratejik ortaklık yolun-
ARMAĞAN KULOĞLU
Emekli Tümgeneral
1965'te Kara Harp Okulu 'nu, 1966'da
Topçu ve Füze Okulu 'nu, 1970'te Kara
Havacıltk Okulu 'nu, 1978'de Kara Harp
Ahademisi'ni, 1986'da da Silahlı Kuvvetler
Akademisi'ni bitirdi. 1974te Kıbns Banş
Harekâtı'nu katıldı ve Kıbns Liyakat
Madafyası aldu 1982-85 arası
Washington 'da Kara Askeri Ataşesi olarak
görev yaptu 1991 'de tuğgeneralliğe terfl
ederek Ege Ordu Kurmay Başkan
Yardımcdtğı ve Kara Havacıhk Okulu
Komutanhğı'nıyürüttü. 1995'te
tümgeneralliğe terfi etti. Üçyûsüreyle
Milli Savunma Bakanhğı Müsteşar
Yardımcüığı ve Türkiye Milli Silah
Direktörlüğü görevlerinin ardından
1999'da emekli oldu. Şimdi Avrasya
Stratejik Araştırmalar Merkezi 'nde
(ASAM) Jeopolitik ve Stratejik
Araştırmalar Başkam olarak çahşıyor.
da ilerleyen Türkiye'yi ürkütmemek için böyle bir
niyet içinde olmadıklannı ifade ettiler.
- Her şey iyi, güzel de o Kürtleri eğiten, silah-
landıran İdm?
- Dediğıniz gibi Kürtleri eğiten, silahlandıran, on-
lara ekonomik destek sağlayan yine ABD'dir. Ta-
bii ki işin çekirdeğini oluşturmak ve durum ve im-
kânlar ortaya çıktığı zaman harekete geçmek için
bunlar hazırlıktı. Türkiye'yi ürkütmemek için de
"Hayır, böyte bir şey yok" diyorlar. Ama en azın-
dan Irak'ın yeniden şekillenmesinde, orada bir Kürt
federasyonu oluşturma düşüncesi hâlâ ön planda-
dır. Yaptığı planlar da şu anda bu doğrultudadır.
-1970 'liyıllann başında daABD, Irak 'ta Kürt-
leriçin birfederasyon çahşmasıyapmış, ama ba-
şanlı olamamıştı, değil mi?
- Olamamıştı. O zaman Soğuk Savaş vardı. So-
ğuk Savaş dönemınde tek kutuplu dünya düzeni ol-
madığı içın bu kadar etkili değıldi. Sovyetler Bir-
liğı vardı, bır denge politikası vardı. Bu denge po-
litikası içinde o ideallennı gerçekleştirmesi müm-
kün değildı.
Soğuk Savaş dönemı bittikten sonra tek kutup-
lu dünya düzenıne çıkış ve Irak'ın Kuveyt'i işga-
lıyle ortaya çıkan nrsat, durumu bugüne kadar ge-
tirdi.
- Peki, sizce bu dünya tek kutuplu kalmaya de-
vam edecek mi?
- Hayır, tabii ki yıllar içinde bu düzen de değişe-
cektır. Soğuk Savaş'tan sonra tek kutuplu dünya dü-
zeni ortaya çıktı. Şimdi hegemon dünya düzenine
geçiş dönemindeyiz.
- Bundan sonra nasıl bir dünya düzeni oluşur?
- Bakın, bu Türkiye'nin vizyonu açısından çok
önemli. Bizim orayı yakalamamız lazım. Yine Tür-
kıye'ye dönecek olursak... Krizin son zamanlann-
da Türk hükümet yetkilileri çevre ülkeleri ziyaret-
lerinde hâlâ bu güvenlik konusunu anlatamadüar;
savaş çıktığı zaman alınacak önlemleri izah ede-
mediler. Ondan sonra da Türkiye, "Acaba ben
ABD'yi bu savaşıyapmaktan caydnubiHr miyim?"
gıbı bir düşünce ıçerisine gırdı. Ama ABD'nın
bundan vazgeçmeyeceğını bılmesı gerekırdı Bır baş-
ka düşünce de "Övaiayarak acaba daha fazJa im-
kân elde edebüir mryTZ?" ıdı. Geçmişten son iki-
üç aya kadar yapılan bu hatalar ışleri bu noktaya
getırdi. Verilen kararlarda da yeni dünya düzeni hiç
dikkate alınmadı.
ABD bu savaşı yapmamalıydı
- ABD 'ye göreyeni dünya düzeninde BM'nin
bileyeriyok. Bush, "21. yüzyüda arük BM'ye ib-
riyaç var mı? Buna bakmalrvTz" dedi. Siz bu söz-
leri nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Bush, "BM karan obnadan da ben bu harekâ-
tivapanm" demesıne karşınyuıe de bır hukuki meş-
ruiyet arama yoluna gitmıştir
- BM kararlan hukuki meşruiyet sağlar mı?
- Evet, mevcut düzen içensinde hukuki meşru-
iyettir. Ama sonuçta siyasi bir karardır. Bütün ül-
kelerhukuksal çerçevede değil, kendi çıkarlan doğ-
rultusunda hareket ederek oy vermektedirler. Ka-
rarlar da ona göre çıkmaktadır. Bunu da mutlaka
dikkate almak ve geleceği görmek gerekirdi diye
düşünüyorum. Türkiye bir türlü niyetininne oldu-
ğunu, neyin peşinde olduğunu dünya kamuoyuna
anlatamadı. Tabiı kı bu gelişmelerde ABD'nin çok
büyük kabahati var. Baştan beri zaten savaşın meş-
ruluğu konusunda birtakun şüpheler var. Bu sava-
şa karşı dünyanın pek çok köşesinden itiraz geli-
yorsa, hiç kırnse bunu makul karşılamıyorsa belli
ki ABD'nin yapmış olduğu bu hareket yariışnr. ABD
bu savaşı yapmamahydı. Başka yollarla kitle im-
ha silahlannın yaygınlaşmasını ve terörün kayna-
ğı haline gelmesini önleme yollannı savaşmak dı-
şında aramahydı. BM'yi de saf dışı bırakmamalıy-
dı ve göz ardı etmemeliydi. Bunlar, ABD'nin en
büyük hatalandır.
- Saddam 'ı palazlandıran, bu kitle imha silah-
larını üretebilme olanağını ona sağlayan kim?
- BaştaAvrupa'dır. Amatabii ki ABD'nin de bun-
da payı vardır. ABD, Türkiye'yle yürüttüğü müza-
kerelerde yanhş bir yol izledi ve Türkiye'yi ucuza
kapatmak istedi. Yani, Türkiye'nin güvenliğiyle il-
gili önlemleri mümkün olduğu kadar kısıtlama yo-
lunu seçti. Ekonomik alandaki zararlannı da müm-
kün olduğu kadar düşük düzeyde kapatmaya çalış-
0. Daha da vahimi, bu müzakereler sırasında tahnk
edicı ve küçük düşürücü birçok ifadede bulundu. Bü-
tün bunlar karikatürlere kadaryansıdı. Öte yandaABD
stratejiyle, büyük konularla değil de aynntiyla uğ-
raşmaya başladı. Çok basit, hiç telaffuz bile edihne-
mesı gereken konularla büyük vakit harcadı. Vakit
harcadıkçada durum aleyhte gelişiroldu. ABD'nin
en büyük hatası ise bu harekâtta kuzey cephesinin
ve Türkiye'nin önemını kavrayamamasıdir. Şimdi
bunun farkına vardı, ama artık iş işten geçmiş du-
rumda.
ABD
hesabını
iyi yapamadı
- ABD televizyonlannı izlediğim zaman dik-
katimiçeken bir nokta. Amerikalılann, ABD as-
kerlerilrak 'agirdiği zaman halkın onlan çiçek-
ler ve öpücüklerle karşılayacağını sanmalan, Siz-
ce nasıl böyle biryamlgıya düştüler? '<
- Birincisi, ne kadar direnileceğinin hesabını ya-
pamadılar. tkincisı, Irak halkının durumunu tam
olarak kestiremediler
- İyi de ABDyönetimine akıl hocalığı, danış-
manltk yapanlar, yönetimi, Amerikan kamu-
oyunu nasıl böyleyanıltabilirier?
- Insan kendini çok büyük görürse karşı tara-
fin kendisine hemen itaat edeceğini, teslim ola-
cağını sanır. Bunlar da öyle sandılar. O gücün
karşısında dayanamayacaklannı, can ve mal kay-
gısına düşeceklerini ve işgalci güçleri çiçeklerle
karşılayacaklanru düşündüler. Onda da tabii ki ya-' |
nıldılar Orada bir psikolojik ve sosyal istihbarat
eksikliği ve yanlışlığı olduğu da belli. Kuzey cep-
hesi özellikle iklim şartlan açısından çok önem-
liydi. Çünkü harekât gecıkmişti. Bölgenin hare-:!
kâta elvenşlı zamanı kasımdan şubat sonuna ka-_ >
dar olan devredir. O dönemin dışında Bağdat'm
güneyinde bir harekât gittikçe güçleşir. Ama ku-
zeyde iklim şartlan elverişli olduğu için bir ha-
rekât orada daha kolaydır. Aynca ABD kendisi-
ni çok güçlü, teknolojik bakımdan çok üstün ka-
bul etti. "Türkiye ofanasa da ben bu üstürüük ve
gûcûnüe güneyden başlar ve şok etkisi yarannm.
Sistemiçökertirim'' diye ümıt etti. Amabunun böy-
le ohnadığıru gördü. Zaten bu gerçegi mutlaka gör-
mesi gerekiyordu.
Bir taraflan da Irak Silahlı Kuvvetleri'nin ken-
di toprağını, kendi vataruru savunduğunu, kendi- ;
sinin ise bir başka ülkede işgal maksadıyla bulun-
duğunu, Amerikan askerlerinin can kaygısı için-
de bulunmalan nedenıyle morallerinin Iraklılar
kadaryüksek olamayacağıru hesaplayamadı. Can
kaygısı ve iklim şartlan üst üste gelip karşıdan da
direnç görünce can kayıplan da artmaya başladı.
İş daha da büyüdü, ABD açısından daha da va» "j
hım bir hal almaya başladı. ı
TepMler şlddetlenlr
- ABD bombardımanının giderek dahafazlm j
sivil halka zarar vermesinin sizce sonuçlan ne
olur?
- Dünya kamuoyunun kızgınlığı ve tepkileri
daha şiddetlenirken Irak halkı da daha bilenir.
ABD harekâtı kısa süre içinde sonuçlandıramaz-
sa bundan sonraki yeni dünya düzeninin değMK
mesinde mutlaka bunun da etkisi olacaktır.
Bir soğuk savaş dönemi yaşandı. Arkasından
soğuk savaş sonrası tek kutuplu bir dünya düze-
ni yaşandı. 11 Eylül'den sonra tek kutuplu dün-
ya düzeninin vermiş olduğu güçle hegemon gûç
olma yolunda bir düzene doğru gıdıldı. ABD bu-
rada bir imparatorluğa benzetiliyor. mıparatorluk-
lar sımrlannı belirleyemez. Güçlü olduklan sü-
rece alabildiğine genişlerler; nerede duracaklan-
nı bilemezler. Bir noktada durup oradan gerile-
meye başlarlar.
Bana göre ABD tmparatorluğu'nun sının bu sa-
vaşa kadardı Bu savaşı yapmasaydı hemen he-
men her konudaki üstünlüğünü bir süre daha sür-
dürebilirdi. Ama bu son sınır onun çok güçlü ol-
madığmın bir göstergesi oldu. ABD bundan son-
ra hegemon güç olma niteliğinden çok şey kay-r
bedecektir. Belki de tek kutuplu dünya düzeni
önümüzdeki aşamada çok kutupluya doğru ghH
me egilimi gösterebilecektır.
Onun karşısında duran Ahnanya, Fransa, Ru»*
ya, Çin ekseni bir başka kutup olarak ortaya çı-
kabilecektir. Çünkü hegemonya sarsılmıştır. Sa-
vaş sonrasında, yeni oluşumlar ortaya çıkacak, ye-
ni bir düzene doğru gidilecektir, diye düşünüyo-
rum.
- Genelkurmay Başkam Hilmi özkök'ün son
mesajlarını nasıl değerlendirdiniz?
- Orada iki tane çok önemli mesajı vardı. Bir
mesajında şöyle dedi:
"Bugün Türkive'nin hakh taleplerini kabul et-
meyenlerin yarm bunlan Türkiye'den taJep eder
dnruma gehmemelerini temenni ederim."
Saym Genelkurmay Başkanı'nm ifade ettiği
diğer konu da şu:
"Dünya yeni bir düzene doğru gechor. Burada
bfr Avrasya ekseni de oluşuyor. Türldye bu yeni
düzen içinde bir yerde duracaknr."
Bu cümlelerbana Inönü'nûn şusözlerini anım-
sattı:
"Yenibirdünya kunılur.Türkiyedebuyeni dün-
ya düzenindeyerini buhır." Evet, tek kutuplu dün-
ya, hegemon dünya, BM. NATO belki şekil de-
ğiştireceklerdir. Bu şekil değiştirme içerisinde de
Türkiye bujeopolitik üstünlüğünün vermiş oldu-
ğu avantajla kendine biryerbulacaktır. Buyer Av-
rasya düzeninde olabilir, mesajını vermiştir ki bu
çok önemlidir. Bu demek değildir ki NATO üye-
İiğinden çıkacağım, ABD'yle müttefıkliğimi bı-
rakacağım. Bunlar bir taraftan devam «Jerken
önümüzdeki döneme ait önlemleri almak gerekir.
Çünkü bunlann gelecekte ne olacakları belli de-
ğildir. Geleceği garanti altına almak. doğru yer-
de saf tutmak, doğru yerde bulunmak gerekir.
Bütün bunlann mutlaka görülmesi, vizyon sahi-
bi olunması ve pro-aktif politikalann ûretilmesi
gerekir. Genelkurmay Başkam bu mesajlan ver-
miştir.