Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 MART 2003 CUMARTESİ
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALİ StRMEN
AKP'nin Isteği Kolay
Güdülen Kurşun Asker
Son zamanlarda haftada bir iki kez "France
- Culture"e telefonla yorum yapıyorum.
Bu işlerde yayına geçmeden önce, yayıncı
ile özel konuşma yapılır ki, programcı izleyici
önüne çıkmadan konuyu kendi iyi anlasın.
Doğrusu bu konuşmalar sırasında, AKP'nin
mantalitesini anlatabilmekte çok zorlandığı-
mı, itiraf etmeliyim.
Perşembe ikinci ertelemeden sonra, Jen Pi-
erre Clemont beni aradığında;
- ABD ile görüşmelerde pürüz mü çıktı? di-
ye sordu.
- Yok dedim, olay ondan kaynaklanmıyor.
Gerçekten de, ABD ile çoğu konuda, AKP'nin
bakış açısına göre, anlaşmaya varılmıştı. Ger-
çi, Tayyip Erdoğan birçok hususu içine sin-
diremediğini TV'de açıkça söylüyordu, ama
bunları sineye çekeceğini de belirtiyordu.
•••
Fransız meslektaşım sürdüyordu:
- Erdoğan ve Gül yetki tezkeresine hayır
çıkmasından mı korkuyoriar?
- öyle bir şey de söz konusu değil, dedim.
Gerçekten de öyleydi.
Gerçi AKP, hatta hükümet içinde "hayır" di-
yecegini söyleyenler vardı ama, Tayyip Bey, ra-
hatlıkla yeterlinin üstünde bir sayıyı bulabilir-
di.
AKP'lilerin çoğunluğu, kayıtlı seçmenin yal-
nızca yüzde 25'nin oylanyla ele geçirdikleri, bal-
lı iktidardan ilke adına vaz mı geçeceklerdi?
Vız gelirdi, bu iktidan sürdürmek uğruna öle-
cek din kardeşleri iie şehit olacak vatan evlat-
lan onlara.
Üstelik, üretkenlik üzerine oturmayan, spe-
külasyoncu piyasa da banş istemiyordu, Sam
Amcada...
Böylesine savaşçı bir piyasa ile böylesine pi-
yasa için yapılan bir savaş şimdiye dek görül-
memişti.
•••
AKP'nin derdi başkaydı. Anayasal açıdan
savaşın dayanağı yoktu. 92. maddede öngü-
rülen "milletlerarası meşruiyet" durumu oluş-
mamıştı.
Işte AKP'nin kurnaz kurmayları bu yüzden,
oylamayı MGKtoplantısı sonrasınaertelemek
istiyorlardı.
MGK, karan ile uluslararası meşruiyeti sağ-
layacak organ değilmiş. Olsundu.
Zaten amaç o meşruiyeti sağlamak değil, ama
o oluşmadan girişilecek savaşın, işlerin kötü
gitmesi halinde doğacak olan anayasal veba-
lini, başkalannın da sırtına yüklemek ve kamu-
oyu önünde sorumluluğu askerin üstüne at-
maktı.
— - Biz de istemiyorduk savaşı ama ne yapa-
caksınız, ulusal çıkahar ve de askeriehn iste-
ği, bunu gerektirdi, diyerek siyasi karariarının
sorumluluğunu askere yüklemek istiyor AKP
kurmaylan.
Oyun bu. — -
Gerçi asker de, Cumhurbaşkanı da, kararın
siyasi iradeye yani Meclis'e ait olduğunu söy-
lüyorlar, ama göz boyama oyununda, bunun
üstesinden geleceğini sanıyor AKP.
AKP, askeri siyasetten uzak tutmak istedi-
ğini iddia ediyor. Ama başı sıkışınca anayasa
ve kamuoyu önünde askere sığınıyor.
Bir anda "kaka - MGK" "cici - MGK" olu-
yor.
AKP aslında "Gel!" deyince gelen, "Git!"
deyince giden askerler istiyor.
Eğer siyasi irade, siyasi irade olur, rejimin ku-
rum ve kurallanna riayet eder, kendi sorumlu-
luğunu yüklenebilmek onurluluğunu gösterir-
se, ülke güvenliği konulannda böyle bir durum
söz konusu olabilir.
Ama siyaset sahnesinde boşluk doğuracak
kadar aciz, karannın sorumluluğunu yüklene-
meyecek kadar kişiliksiz olup, ikide bir "Aman
gel asker kurtar beni!" dersen, bu hakkını da
yitirirsin.
AKP kurşun asker istiyor.
Türk ordusu kurşun askerlerden oluşmuyor.
CHP'li Mehmet AN özpolat:
Sendika üyeleri
cezalandınlmamalı
Istanbul Haber
Servisi-CHPtstanbul
Milletvekili Mehmet
AB Özpolat, Milli
Saraylar'da çalışırken
işten çıkanlan Tez-
Koop Iş Sendikası
üyesi işçilere verilen
sözlerin takipçisi
olduklanm söyledi.
TBMM'ye bağh
Milli Saraylar'da
çalışan ve 31 Aralık
2002'de işlerine son
verilen 570 işçinin iş
akitlerinin "bütçedeld
ödenek yetersizJiği"
gerekçesiyle
feshedildiğirıi
anımsatan Özpolat
yaptığı yazılı
açıklamada, işçilerin
sendika üyesi
olduklan için
cezalandınldıklanru
savundu. "İşten
çıkanlmalannm
gerçek nedeni, bu
işçilerin, yasalann
kendikrine tanıdığı
örgütienme hakkını
kullanmak
istemeleridir'' diyen
Özpolat, 570 kişinin,
aileleri ve
yakınlanyla birlikte
cezalandınlmalannın
CHP olarak takipçisi
olacaklannı
vurguladı. Özpolat,
işçilerin daha fazla
mağdur
edilmemelerini
isteyerek şunları
söyledi: "CHP
olarak, işçilere verilen
nisanda işbaşı
yapürma sözünün ve
diğer haklaruun
taldpçisiyiz. Tarihi ve
kühürel mirasımıa
geleceğe taşıyan bu
usta ve yetenekü ellere
saygı, onlann emeğine
saygı, tarihimize
saygıdır."
AKP'de tezkereyle ilgili tartışmalarm uzamasında Erdoğan ve Gül arasındaki görüş aynlıklan da etkili oldu
Ertelemeyi BaşbakanistediANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
AKP grubunda gerilime neden olan
savaş tezkeresiyle ilgili tartışmalann
uzamasında iktidar yönetimindeki
görüş aynlıklannın da etkili olduğu
belirtiliyor. Kendisine çok yakın bir-
kaç kurmayı aracılığıyla ABD ile pa-
zarlık sürecine katılan AKP Genel
Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın
aceleci yaklaşımına karşın, oylama
sürecinin uzamasında Başbakan Ab-
duDah Gül'ün tavnnın etkili olduğu
öğrenildi.
Olası savaş sürecinde ABD'ye des-
tek olunmasını içeren hazırlıklar için
iktidar milletvekillerini ikna etmek
amacıyla AKP grubu bugün dördün-
cü kez olağanüstü toplantı gerçekleş-
tiriyor. önceki günkü toplantının ar-
dından Başbakan Abdullah Gül'ün
istemi doğrultusunda "görüşmelerin
• AKP grubu, tezkere sıkıntısını aşmak için bugün dördüncü olağanüstü toplantısını yapıyor.
Parti kulisinde, sürecin uzamasında diğer etkenlerin yanı sıra Erdoğan ile Gül arasındaki görüş
aynlığmın rol oynadığı belirtiliyor. Tezkerenin bir an önce çıkanlması için ısrarlı olan Tayyip
Erdoğan, 'Tezkerenin gelmesi tereddütlerin bitmesi anlamına gelir' dedi.
MGK'den sonraya ertetenmea" kara-
rı alındı. Tezkerenin bir an önce çı-
kanlması için ağırlığını koyan Tayyip
Erdoğan, "Bdnübirmutabakatavar-
dık, geri kalanını da sineye çekeceğiz"
diyerek ABD ile arhk uzlaştıklannı
söylemişti. Ancak özellikle savaş son-
rasına dönük güvenceler verilmeme-
si nedeniyle Başbakan Gül'ün önem-
li çekinceleri bulunduğu öğrenildi.
İktidar kulisinde, "birkaç hafta son-
ra hükümeti devredecek bir isim ola-
rak Başbakan Gül'ün daha titiz dav-
randığr değerlendirmeleri yapıhyor.
Olağanüstü bir dönemde iktidar yö-
netimindeki çift başlılığın sürmesi de
gerilimin nedenleri arasında sayılı-
yor. Bir yandan Başbakan Gül ve ba-
kanlar ABD ile pazarlık görüşmele-
rini sürdürürken, diğer yandan Tay-
yip Erdoğan'ın çok yakınındaki isim-
lerin kararlarda etkili olduğu belirti-
liyor. Bazı milletvekilleri, gelişme-
lerde etkili olan Erdoğan'ın kurmay
kadrosunu "Poütbüro'' olarak adlan-
dınyor. Tayyip Erdoğan ise 9 Mart se-
çiminin ardından Başbakanlığı dev-
ralma tarihini "Irak'laflgOigeüşme-
lere" bağlıyor.
Başbakan Gül'e yakın isimlerden
Başbakan Yardımcısı ErtuğrulYalçm-
bayn-'ın "Zaten hükümet değişecek"
gerekçesiyle istifa etmeyeceğini söy-
lemesi de "Erdoğan kabinesinde yer
ahnama tavn" olarak yorumlandı.
AKP Genel Başkanı Erdoğan, se-
çim bölgesi Siirt'e giderken gazete-
cilerin sorulannı yanıtladı. "Irak ile
ilgili alınacak kararlar konusunda
devletin zirvesinde bir tereddüt mü
var" sorusuna Erdoğan, "Tezkerenin
gelmesi ashnda bu tereddütlerin esas
anlamryla bitmesi anlamına gelir. Ya-
ni tereddütier bhmiştir ki bu tezkere
hükümet taraûndan Meclis'e gönde-
rflmiştir'' yanıtını verdi. Halkın aynn-
tılı bilgilendirilmeye gereksinimi ol-
duğunu belirterek hükümete mesaj
Oylama bugün yapılacak
Meclis He savaşa
'gizli oturum'
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM, "yabancı
askeıierin Türkiye'de konuşlanması ve yurtdişma
asker göndenneye" olanak veren Başbakanlık
tezkeresini, bugün yapacağı olağanüstü toplanuda
oylayacak. Hükümet, savaş tezkeresiyle ilgili
tartışmalan kamuoyundan kaçırmak ve AKP
grubundaki fireyi azaltmak amacıyla genel kurulun
bugünkü oturumunu da kapalı yaptıracak. İki
maddelik tezkere için iki ayn oylama yapıhp
yapılmayacağına ilişkin tartışma ise sürüyor. AKP
grup yöneticileri, "tezkerenin ild ayn madde olarak
oyianmasmm" usul olarak mümkün olmadığını
savunmalanna karşın, 1992'de Somali ve Bosna
Hersek'e asker göndenneye ilişkin tezkerelerin ayn
ayn maddeler halinde oylandığı belirlendi. Olası
Irak savaşı nedeniyle Türk askerinin yurtdışına
gönderilmesi ve 62 bin yabancı asker ile 255 uçak
ve 65 helikopterin Türkiye'de konuşlandınlması için
hükümete yetki verümesini içeren tezkere,
olağanüstü bir gelişme olmazsa TBMM Genel
Kurulu'nda bugün
görüşülecek. Oturum,
Dışişleri Bakanı Yaşar
Yalaş'ın istemi
doğrultusunda kapalı
yapılacak. TBMM
Içtüzüğü'nün 70.
maddesine göre kapalı
oturumdaki görüşmeler
hakkında hiçbir açıklama
yapılamıyor. Bu
görüşmeler devlet sırn
olarak saklanıyor. Gizli
oturumun tutanaklan 10 yıl
geçmedikçe açıklanamıyor
ve yayımlanamıyor.
AKP Grup Başkanvekili
SaHh Kapusuz, asker
gönderme ve asker kabul
etme işlemleri için tek
oylama yaptıracaklannı, anlaşmazlık olması
durumunda iki maddeyi birleştiren önerge
vereceklerini açıkladı.
Ancak 1992 yılına ait Meclis tutanaklan AKP
yöneticilerinin iddiasıyla ters düşüyor. TBMM
Genel Kurulu'nda 8 Aralık 1992 tarihinde
görüşülen bir Başbakanlık tezkeresinin iki
maddeden oluştuğu belirlendi. Dönemin Başbakanı
Süleyman Demirel tarafmdan Meclis'e gönderilen
tezkerenin birinci maddesinde BM karanna
dayanılarak Somali'de banş ve güveni sağlamak için
asker gönderilmesi, ikinci maddesinde de Bosna-
Hersek'teki çatışmalan önlemek, bölgeye insancıl
yardımda bulunmak amacıyla yine BM karanna
dayanılarak Türk Süahlı Kuvvetleri'nin
görevlendirilmesi için hükümete yetki verilmesi
isteniyor. TBMM tutanaklanna göre, oturumu
yöneten Başkanvekili Yümaz Hocaoğhı içtüzüğün
73. maddesine dayanarak maddeler için ayn ayn
oylama yaptı. Hocaoğlu gerekçesini de "Tezkere iki
ayn izin istemini ihtiva etmektedir" diye açıkladı.
• AKP grup
yöneticileri,
"tezkerenin iki ayn
madde olarak
oylanmasının" usul
olarak mümkün
olmadığını
savunmalanna
karşın, 1992'de
Somali ve Bosna
Hersek'e asker
göndermeye ilişkin
tezkerelerin ayn ayn
maddeler halinde
oylandığı belirlendi.
ÎĞNELÎ FIRÇA ZAFERTEMOÇtN
Çiçek, en az zararla çıkmaya çalıştıklannı söyledi:
Ulkeııiıı çıkan öııeıııli
ANKARA(CmnhııriyetBö-
rosu) - Adalet Bakanı Cemil
Çiçek, "uluslararası hukukun
meşrn saydığıhaBer" kavramı-
nın yeterince açık olmadığını
belirterek "ITuslararası meş-
ruiyetkavTamınıülkemizingü-
venfiğini, menfaaüm dikkate
alarak değerkndirmek gere-
kü-" dedi. Çiçek, tezkerenin
görüşülmesınin ertelenmesinin
MGK toplantısı ile ilgisi olrna-
dığuu savundu.
Çiçek, bakanlığının 100 gü-
nünü değerlendırdiği toplanb-
da güncel konulara ilişkin so-
rulan yanıtladı. Çiçek. "Başba-
kanhktezkeresi,anayasanm92.
maddesindeki uluslararaa "hu-
kukun meşru saydığı hallere'
uygun mu" sorusuna şu yarutı
verdi:
"Bu kavTamm içi yeterince
dohı değiLHerülke kendi çıka-
nnı temel ahyor. Soyutde^ so-
mutdurumlarabaiâBnasıgere-
kir. Somutdurum,ülkenBi men-
faaü, güvenüğidir. Uhıslarara-
sıhukukunçoksayıdakikara-
rmın ihtal edfldjğinin çevremiz-
de çok sayıda ömefi \anhr."
Çiçek, söz konusu tezkerenin
TBMM'den geçmesi halinde
Anayasa Mahkemesi'ne götü-
rülebileceğini, ancak yüksek
mahkemenin Afganistan'a as-
ker göndermeye ilişkin tezke-
reyi incelemeksizin reddettiği-
nianımsattı.
veren Erdoğan, Milli Güvenlik Ku-
rulu'nu bekleme tavnnı ise "Ülkenri-
zin geleceği bakımından ilgili kurum-
lanmız da bu hassashetie değerlendir-
meler yaparak, veriiecek nihai kara-
n olgunlaştırmaya yardımaohnakta-
dırlar" diye yorurnladı.
Cumhurbaşkam AhmetNecdet Se-
zer erteleme karannm kendisine bağ-
lanmasına itiraz ederken, TBMM Baş-
kanı BülentArmç bu konudaki yorum-
lara tepki göstermedi.
Bülent Annç, Meclis'te Beşiktaş
yönetimini kabulünde ise bugüne
dönük öngörüsünü ilginç bir yorum-
la dile getirdi. "Beşiktaş SbviaPrag'm
dün nasıl tezkeresini verdiyse yann
da—" diye söze başlayan Annç, ga-
zetecilerin devamım beklediğini gö-
rünce "Kalan kısmı yarm" demek-
le yetindi.
SHP lideri Karayalcın:
Kuzeylrak
için tezkereye
gerekyok
İZMtR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) - SHP Genel Başkanı
Murat Karayalçın, hükümetin
Kuzey Irak'a asker
göndermesi için tezkereye
gereksinimi olmadığmı
belirterek "1995 yıhnın mart
aymda Kuzey Irak'a 35 bin
asker gönderildiğinde tezkere
çıkanlmamışü. Çünkü buna
gerek yok" dedi. SHP Genel
Başkanı Karayalçm
beraberinde SHP Genel
Sekreteri Fikri Sağlar'la
birlikte, parrisinin Ege Bölge
yetkilileriyle Izmir'de bir araya
geldi. Karayalçın, güncel
konularla ilgili yaptığı
açıklamalarda, ABD'nin olası
Irak operasyonuna geniş yer
verdi. Yaşanan süreçten
Türkiye'nin fazlasıyla
etkileneceğini söyleyen
Karayalçm, Anayasa'da 92.
maddenin açık olduğunu
vurgulayarak "Biz SHP olarak
tezkerenin gecikmesinden
sıkmü duymuyoruz çünkü
savaşın ounaması gerektiğini
savunuyoruz. Hükümetin,
tezkereyi geciktirmesinin
arkasında, MGK'den çıkacak
olumlu hava beklentisi var"
diye konuştu. Karayalçın,
Başbakan Yardımcısı ve
Dışişleri Bakanı olduğu 1995
yılı mart ayında Kuzey Irak'a
35 bin Türk askeri
gönderdiklerini ve bunun için
tezkere almadıklannı
söyleyerek şu görüşlere yer
verdi: "Bugün de aynı şartlar
geçertL Kuze>' Irak'a asker
göndermek için tezkereye
gerek yok. Bu süreçte, KDP,
Türk askerinin bölgeye
girmesinden rahatsızİık
duyacağuu ve bunun müdahale
olacağuu söylüyor. ABD'ye
evet, Türk askerine hayn-. Bu
dddiyetten uzaktır. Türk
askeri oraya emperyaüst çıkar
peşinde olarak gjdiyor değiL
Bu unutulmamalı. Kuzey
Irak'ta kesinlikle başka bir
devlet kunuması taraftan
değüiz. Bölgede yeni bir harita,
Ortadoğu'nun ortasına
düşecek bombadan farkh
ounaz."
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@mynet.com oralcalislar@yahoo.corr
Slovenya'da neler oluyor merak
eder misiniz? Slovenler, Türkiye'yi me-
rak ediyoriar. Medya, devtet ve top-
lum ilişkisi ve Irak'ta muhtemel sava-
şı konuşmak için birkaç günlüğüne
Sbvenya'nın başkenti Ljubljana'dayım.
Slovenya Banş Enstitüsü'nün davet-
lisiyim. Polonya'nın en çok satan ga-
zetesi ve Türkçe adı "Seçim İçin Ga-
zete" olan "Gazete VVyborcza'dan
Domenika Pszcolkowska, Sloven
Vecer gazetesinden Boris Jauso-
vec'le birlikte bir akşam, bu konular-
da konuşmak amacıyla bir açık otu-
ruma katıldık.
Ljubljana'ya geldiğimiz gün meclis
önünde bir gösteri vardı. Bu gösteri-
nin bizim ülkemizde veya başka ülke-
lerde olduğu gibi Irak'taki savaşla bir
ilgisi yoktu. Yugoslavya'nın parçala-
nıp çeşitli ülkelere dönüşmesinden
sonra ortaya çıkan "kimlik" ve "yurt-
taşlık" sorunı^ia ilgiliydi gösteri. Par-
çalanmanın ardından kurulan her dev-
let yeni bir yurttaş statüsü uyguluyor-
du. Slovenya, eski Yugoslavya'dan
kopan ilkdevletti. Eski Yugoslavya'dan
Ljubljana Notlan
kopan ülkeler içinde adam başına mil-
li geliri en yüksek ülke de Slovenya.
Adam başına yıllık milli gelir 10 bin
dolar civannda. Avrupa Birliği'ne aday
ülkeler arasında en zengin olanlann-
dan birisi Slovenya.
Slovenya'ya geldiğim günden beri
duvariarda sürekli NATO aleyhtan slo-
ganlara rastlıyorum. Benimle söyleşi
yapan TV, radyo ve gazete muhabir-
leri de hep NATO konusunda ne dü-
şündüğümü, Türkiye ile NATO ara-
sındaki ilişkjleri soruyorlar. Nedenini an-
ladım: Mart'ın 23'üride Slovenya'da re-
ferandum yapılacakmış. Referandu-
mun iki sorusu olacak: "1. Avrupa
Biıiiği 'ne girmek istiyormusunuz? 2.
NATO'ya katılmayı onaylıyor musu-
nuz?" Slovenya'daki tartışmayı arttı-
ran işte bu iki soru. Slovenlerin AB'ye
girmek konusunda bir sorunlan yok.
Zaten kendilerini AB'nin bir parçası gi-
bi hissediyortar.
Fakat iş NATO'ya gelince durum
değişiyor. Toplumun bu konuda ikiye
bölündüğü söyleniyor.
Bir iç savaşın acılannı yaşamış, he-
nüz bu savaşın yaralannı saramamış
bir ülkede bir askeri pakta yeniden
girmek çok istenen bir şey olarak gö-
rünmüyor. Konuştuğum Slovenler,
"On seneden beri doğru dürüst or-
dumuz olmadan idare ediyoruz. AB 'ye
girersek zaten ortak bir savunmanın
parçası olacağız. NATO'ya girmenin
ne anlamı var ki!" diyorlar. Açık otu-
rum sırasında bir üniversrteli genç ba-
na ve Polonyalı meslektaşıma, "Han-
gi tür askeri uçaklan almanın daha
doğnı olduğunu" sordu. Anlaşıldığı
kadanyla bu konuda da Slovenya'da
ve Polonya'da ciddi tartışmalar olu-
yor. Polonyalı meslektaşım işin uz-
manı gibi uzun uzun hangi uçağın
hangi özelliklere sahip olduğunu an-
lattı. Sıra bana gelince, "Hiçbirini al-
mayın"dedim. Hangi uçağın alınaca-
ğı yurttaşın sorunu muydu ki!
Slovenya'nın nüfusu iki milyon, baş-
kent Ljubljana ise 280 bin civannda.
Ljubljana, Alp dağlannın yanı başın-
da yemyeşil bir Avrupa kenti görünü-
münde. Ljubljana, adını kendisinden
aian Ljubljanica nehrinin kenannda
efsaneye göre Karadeniz'den Adri-
yatik Denizi'ne geçen Argonotlar ta-
rafindan kurulmuş. Kerrtin her yanı ta-
rihi binalarla dolu. Kentin opera bina-
sı kalenin hemen dibinde ve 1693 yı-
lında inşa edilmiş. Kentte biri 1511 ve
diğeri 1895 yılında olmak üzere iki bü-
yük deprem yaşanmış. Yaklaşık aynı
tarihlerde Istanbul'da da iki yıkıcı dep-
remin yaşanması herhalde bir rast-
lantıdan ibaret. Bütün kent bu iki bü-
yük depremde yerle bir olduğu için bir-
çok bina yeniden yapılmış.
Bizim toplantının ardından Ljublja-
na'da, Doğu Avrupa ülkelerinin gaze-
tecileri toplandı. Makedonyalı, Bul-
gar, Slovak, Macar, Sloven, Polonya-
lı, Moldovyalı birçok gazeteci ile bir ak-
şam yemeğe yedik. Bulgar meslekta-
şım, "Merhaba, nasılsınız?' diyerek be-
ni karşıladı. Günlerdir ilk kez Türkçe
bir cümle duymuş oldum.
Polonyalı gazeteci Domenika ile
kentin kalesinetırmanırken, Poloiya-
nın yakın tarihine de yolculuk yaotık.
Domenika'nın annesi, babasından ha-
bersiz olarak evlerini, Polonya'daki
komünist yönetime karşı bildiriierin
basıldığı bir merkez haline getirmiş. Yıl
1980, Domenika henüz 7 yaşında "^Je
o, ne de babası biliyor. Aradan yıllar
geçiyor, Domenika ülkenin en çok sa-
tan gazetesinde dış haberlerde ;alı-
şıyor. Şefı ise, o tarihlerde annesıyle
birlikte bildirileri hazırlayıpdağrtanki-
Şi-
İlk kez Doğu Avrupa tarihine ilşkin
çok yakın tanıklıklar dinliyorum. Şe-
hirde sakin sakin dolaşıp bir süreitgıi-
neTürkiye'den ayn kalmanın, o ksctik
tartışmalann dışınaçıkrnanın keyfin >a-
şamaya çalışıyorum. BBC VVcr'd,
TBMM'deki görüşmelerin cumaresi-
ye ertelendiğini bildiriyor. Kafam ye-
niden Türkiye'ye yöneliyor.