04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 MART 2003 CUMARTESİ HABERLER DUNYADA BUGUN ALİ StRMEN AKP'nin Isteği Kolay Güdülen Kurşun Asker Son zamanlarda haftada bir iki kez "France - Culture"e telefonla yorum yapıyorum. Bu işlerde yayına geçmeden önce, yayıncı ile özel konuşma yapılır ki, programcı izleyici önüne çıkmadan konuyu kendi iyi anlasın. Doğrusu bu konuşmalar sırasında, AKP'nin mantalitesini anlatabilmekte çok zorlandığı- mı, itiraf etmeliyim. Perşembe ikinci ertelemeden sonra, Jen Pi- erre Clemont beni aradığında; - ABD ile görüşmelerde pürüz mü çıktı? di- ye sordu. - Yok dedim, olay ondan kaynaklanmıyor. Gerçekten de, ABD ile çoğu konuda, AKP'nin bakış açısına göre, anlaşmaya varılmıştı. Ger- çi, Tayyip Erdoğan birçok hususu içine sin- diremediğini TV'de açıkça söylüyordu, ama bunları sineye çekeceğini de belirtiyordu. ••• Fransız meslektaşım sürdüyordu: - Erdoğan ve Gül yetki tezkeresine hayır çıkmasından mı korkuyoriar? - öyle bir şey de söz konusu değil, dedim. Gerçekten de öyleydi. Gerçi AKP, hatta hükümet içinde "hayır" di- yecegini söyleyenler vardı ama, Tayyip Bey, ra- hatlıkla yeterlinin üstünde bir sayıyı bulabilir- di. AKP'lilerin çoğunluğu, kayıtlı seçmenin yal- nızca yüzde 25'nin oylanyla ele geçirdikleri, bal- lı iktidardan ilke adına vaz mı geçeceklerdi? Vız gelirdi, bu iktidan sürdürmek uğruna öle- cek din kardeşleri iie şehit olacak vatan evlat- lan onlara. Üstelik, üretkenlik üzerine oturmayan, spe- külasyoncu piyasa da banş istemiyordu, Sam Amcada... Böylesine savaşçı bir piyasa ile böylesine pi- yasa için yapılan bir savaş şimdiye dek görül- memişti. ••• AKP'nin derdi başkaydı. Anayasal açıdan savaşın dayanağı yoktu. 92. maddede öngü- rülen "milletlerarası meşruiyet" durumu oluş- mamıştı. Işte AKP'nin kurnaz kurmayları bu yüzden, oylamayı MGKtoplantısı sonrasınaertelemek istiyorlardı. MGK, karan ile uluslararası meşruiyeti sağ- layacak organ değilmiş. Olsundu. Zaten amaç o meşruiyeti sağlamak değil, ama o oluşmadan girişilecek savaşın, işlerin kötü gitmesi halinde doğacak olan anayasal veba- lini, başkalannın da sırtına yüklemek ve kamu- oyu önünde sorumluluğu askerin üstüne at- maktı. — - Biz de istemiyorduk savaşı ama ne yapa- caksınız, ulusal çıkahar ve de askeriehn iste- ği, bunu gerektirdi, diyerek siyasi karariarının sorumluluğunu askere yüklemek istiyor AKP kurmaylan. Oyun bu. — - Gerçi asker de, Cumhurbaşkanı da, kararın siyasi iradeye yani Meclis'e ait olduğunu söy- lüyorlar, ama göz boyama oyununda, bunun üstesinden geleceğini sanıyor AKP. AKP, askeri siyasetten uzak tutmak istedi- ğini iddia ediyor. Ama başı sıkışınca anayasa ve kamuoyu önünde askere sığınıyor. Bir anda "kaka - MGK" "cici - MGK" olu- yor. AKP aslında "Gel!" deyince gelen, "Git!" deyince giden askerler istiyor. Eğer siyasi irade, siyasi irade olur, rejimin ku- rum ve kurallanna riayet eder, kendi sorumlu- luğunu yüklenebilmek onurluluğunu gösterir- se, ülke güvenliği konulannda böyle bir durum söz konusu olabilir. Ama siyaset sahnesinde boşluk doğuracak kadar aciz, karannın sorumluluğunu yüklene- meyecek kadar kişiliksiz olup, ikide bir "Aman gel asker kurtar beni!" dersen, bu hakkını da yitirirsin. AKP kurşun asker istiyor. Türk ordusu kurşun askerlerden oluşmuyor. CHP'li Mehmet AN özpolat: Sendika üyeleri cezalandınlmamalı Istanbul Haber Servisi-CHPtstanbul Milletvekili Mehmet AB Özpolat, Milli Saraylar'da çalışırken işten çıkanlan Tez- Koop Iş Sendikası üyesi işçilere verilen sözlerin takipçisi olduklanm söyledi. TBMM'ye bağh Milli Saraylar'da çalışan ve 31 Aralık 2002'de işlerine son verilen 570 işçinin iş akitlerinin "bütçedeld ödenek yetersizJiği" gerekçesiyle feshedildiğirıi anımsatan Özpolat yaptığı yazılı açıklamada, işçilerin sendika üyesi olduklan için cezalandınldıklanru savundu. "İşten çıkanlmalannm gerçek nedeni, bu işçilerin, yasalann kendikrine tanıdığı örgütienme hakkını kullanmak istemeleridir'' diyen Özpolat, 570 kişinin, aileleri ve yakınlanyla birlikte cezalandınlmalannın CHP olarak takipçisi olacaklannı vurguladı. Özpolat, işçilerin daha fazla mağdur edilmemelerini isteyerek şunları söyledi: "CHP olarak, işçilere verilen nisanda işbaşı yapürma sözünün ve diğer haklaruun taldpçisiyiz. Tarihi ve kühürel mirasımıa geleceğe taşıyan bu usta ve yetenekü ellere saygı, onlann emeğine saygı, tarihimize saygıdır." AKP'de tezkereyle ilgili tartışmalarm uzamasında Erdoğan ve Gül arasındaki görüş aynlıklan da etkili oldu Ertelemeyi BaşbakanistediANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP grubunda gerilime neden olan savaş tezkeresiyle ilgili tartışmalann uzamasında iktidar yönetimindeki görüş aynlıklannın da etkili olduğu belirtiliyor. Kendisine çok yakın bir- kaç kurmayı aracılığıyla ABD ile pa- zarlık sürecine katılan AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın aceleci yaklaşımına karşın, oylama sürecinin uzamasında Başbakan Ab- duDah Gül'ün tavnnın etkili olduğu öğrenildi. Olası savaş sürecinde ABD'ye des- tek olunmasını içeren hazırlıklar için iktidar milletvekillerini ikna etmek amacıyla AKP grubu bugün dördün- cü kez olağanüstü toplantı gerçekleş- tiriyor. önceki günkü toplantının ar- dından Başbakan Abdullah Gül'ün istemi doğrultusunda "görüşmelerin • AKP grubu, tezkere sıkıntısını aşmak için bugün dördüncü olağanüstü toplantısını yapıyor. Parti kulisinde, sürecin uzamasında diğer etkenlerin yanı sıra Erdoğan ile Gül arasındaki görüş aynlığmın rol oynadığı belirtiliyor. Tezkerenin bir an önce çıkanlması için ısrarlı olan Tayyip Erdoğan, 'Tezkerenin gelmesi tereddütlerin bitmesi anlamına gelir' dedi. MGK'den sonraya ertetenmea" kara- rı alındı. Tezkerenin bir an önce çı- kanlması için ağırlığını koyan Tayyip Erdoğan, "Bdnübirmutabakatavar- dık, geri kalanını da sineye çekeceğiz" diyerek ABD ile arhk uzlaştıklannı söylemişti. Ancak özellikle savaş son- rasına dönük güvenceler verilmeme- si nedeniyle Başbakan Gül'ün önem- li çekinceleri bulunduğu öğrenildi. İktidar kulisinde, "birkaç hafta son- ra hükümeti devredecek bir isim ola- rak Başbakan Gül'ün daha titiz dav- randığr değerlendirmeleri yapıhyor. Olağanüstü bir dönemde iktidar yö- netimindeki çift başlılığın sürmesi de gerilimin nedenleri arasında sayılı- yor. Bir yandan Başbakan Gül ve ba- kanlar ABD ile pazarlık görüşmele- rini sürdürürken, diğer yandan Tay- yip Erdoğan'ın çok yakınındaki isim- lerin kararlarda etkili olduğu belirti- liyor. Bazı milletvekilleri, gelişme- lerde etkili olan Erdoğan'ın kurmay kadrosunu "Poütbüro'' olarak adlan- dınyor. Tayyip Erdoğan ise 9 Mart se- çiminin ardından Başbakanlığı dev- ralma tarihini "Irak'laflgOigeüşme- lere" bağlıyor. Başbakan Gül'e yakın isimlerden Başbakan Yardımcısı ErtuğrulYalçm- bayn-'ın "Zaten hükümet değişecek" gerekçesiyle istifa etmeyeceğini söy- lemesi de "Erdoğan kabinesinde yer ahnama tavn" olarak yorumlandı. AKP Genel Başkanı Erdoğan, se- çim bölgesi Siirt'e giderken gazete- cilerin sorulannı yanıtladı. "Irak ile ilgili alınacak kararlar konusunda devletin zirvesinde bir tereddüt mü var" sorusuna Erdoğan, "Tezkerenin gelmesi ashnda bu tereddütlerin esas anlamryla bitmesi anlamına gelir. Ya- ni tereddütier bhmiştir ki bu tezkere hükümet taraûndan Meclis'e gönde- rflmiştir'' yanıtını verdi. Halkın aynn- tılı bilgilendirilmeye gereksinimi ol- duğunu belirterek hükümete mesaj Oylama bugün yapılacak Meclis He savaşa 'gizli oturum' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM, "yabancı askeıierin Türkiye'de konuşlanması ve yurtdişma asker göndenneye" olanak veren Başbakanlık tezkeresini, bugün yapacağı olağanüstü toplanuda oylayacak. Hükümet, savaş tezkeresiyle ilgili tartışmalan kamuoyundan kaçırmak ve AKP grubundaki fireyi azaltmak amacıyla genel kurulun bugünkü oturumunu da kapalı yaptıracak. İki maddelik tezkere için iki ayn oylama yapıhp yapılmayacağına ilişkin tartışma ise sürüyor. AKP grup yöneticileri, "tezkerenin ild ayn madde olarak oyianmasmm" usul olarak mümkün olmadığını savunmalanna karşın, 1992'de Somali ve Bosna Hersek'e asker göndenneye ilişkin tezkerelerin ayn ayn maddeler halinde oylandığı belirlendi. Olası Irak savaşı nedeniyle Türk askerinin yurtdışına gönderilmesi ve 62 bin yabancı asker ile 255 uçak ve 65 helikopterin Türkiye'de konuşlandınlması için hükümete yetki verümesini içeren tezkere, olağanüstü bir gelişme olmazsa TBMM Genel Kurulu'nda bugün görüşülecek. Oturum, Dışişleri Bakanı Yaşar Yalaş'ın istemi doğrultusunda kapalı yapılacak. TBMM Içtüzüğü'nün 70. maddesine göre kapalı oturumdaki görüşmeler hakkında hiçbir açıklama yapılamıyor. Bu görüşmeler devlet sırn olarak saklanıyor. Gizli oturumun tutanaklan 10 yıl geçmedikçe açıklanamıyor ve yayımlanamıyor. AKP Grup Başkanvekili SaHh Kapusuz, asker gönderme ve asker kabul etme işlemleri için tek oylama yaptıracaklannı, anlaşmazlık olması durumunda iki maddeyi birleştiren önerge vereceklerini açıkladı. Ancak 1992 yılına ait Meclis tutanaklan AKP yöneticilerinin iddiasıyla ters düşüyor. TBMM Genel Kurulu'nda 8 Aralık 1992 tarihinde görüşülen bir Başbakanlık tezkeresinin iki maddeden oluştuğu belirlendi. Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel tarafmdan Meclis'e gönderilen tezkerenin birinci maddesinde BM karanna dayanılarak Somali'de banş ve güveni sağlamak için asker gönderilmesi, ikinci maddesinde de Bosna- Hersek'teki çatışmalan önlemek, bölgeye insancıl yardımda bulunmak amacıyla yine BM karanna dayanılarak Türk Süahlı Kuvvetleri'nin görevlendirilmesi için hükümete yetki verilmesi isteniyor. TBMM tutanaklanna göre, oturumu yöneten Başkanvekili Yümaz Hocaoğhı içtüzüğün 73. maddesine dayanarak maddeler için ayn ayn oylama yaptı. Hocaoğlu gerekçesini de "Tezkere iki ayn izin istemini ihtiva etmektedir" diye açıkladı. • AKP grup yöneticileri, "tezkerenin iki ayn madde olarak oylanmasının" usul olarak mümkün olmadığını savunmalanna karşın, 1992'de Somali ve Bosna Hersek'e asker göndermeye ilişkin tezkerelerin ayn ayn maddeler halinde oylandığı belirlendi. ÎĞNELÎ FIRÇA ZAFERTEMOÇtN Çiçek, en az zararla çıkmaya çalıştıklannı söyledi: Ulkeııiıı çıkan öııeıııli ANKARA(CmnhııriyetBö- rosu) - Adalet Bakanı Cemil Çiçek, "uluslararası hukukun meşrn saydığıhaBer" kavramı- nın yeterince açık olmadığını belirterek "ITuslararası meş- ruiyetkavTamınıülkemizingü- venfiğini, menfaaüm dikkate alarak değerkndirmek gere- kü-" dedi. Çiçek, tezkerenin görüşülmesınin ertelenmesinin MGK toplantısı ile ilgisi olrna- dığuu savundu. Çiçek, bakanlığının 100 gü- nünü değerlendırdiği toplanb- da güncel konulara ilişkin so- rulan yanıtladı. Çiçek. "Başba- kanhktezkeresi,anayasanm92. maddesindeki uluslararaa "hu- kukun meşru saydığı hallere' uygun mu" sorusuna şu yarutı verdi: "Bu kavTamm içi yeterince dohı değiLHerülke kendi çıka- nnı temel ahyor. Soyutde^ so- mutdurumlarabaiâBnasıgere- kir. Somutdurum,ülkenBi men- faaü, güvenüğidir. Uhıslarara- sıhukukunçoksayıdakikara- rmın ihtal edfldjğinin çevremiz- de çok sayıda ömefi \anhr." Çiçek, söz konusu tezkerenin TBMM'den geçmesi halinde Anayasa Mahkemesi'ne götü- rülebileceğini, ancak yüksek mahkemenin Afganistan'a as- ker göndermeye ilişkin tezke- reyi incelemeksizin reddettiği- nianımsattı. veren Erdoğan, Milli Güvenlik Ku- rulu'nu bekleme tavnnı ise "Ülkenri- zin geleceği bakımından ilgili kurum- lanmız da bu hassashetie değerlendir- meler yaparak, veriiecek nihai kara- n olgunlaştırmaya yardımaohnakta- dırlar" diye yorurnladı. Cumhurbaşkam AhmetNecdet Se- zer erteleme karannm kendisine bağ- lanmasına itiraz ederken, TBMM Baş- kanı BülentArmç bu konudaki yorum- lara tepki göstermedi. Bülent Annç, Meclis'te Beşiktaş yönetimini kabulünde ise bugüne dönük öngörüsünü ilginç bir yorum- la dile getirdi. "Beşiktaş SbviaPrag'm dün nasıl tezkeresini verdiyse yann da—" diye söze başlayan Annç, ga- zetecilerin devamım beklediğini gö- rünce "Kalan kısmı yarm" demek- le yetindi. SHP lideri Karayalcın: Kuzeylrak için tezkereye gerekyok İZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, hükümetin Kuzey Irak'a asker göndermesi için tezkereye gereksinimi olmadığmı belirterek "1995 yıhnın mart aymda Kuzey Irak'a 35 bin asker gönderildiğinde tezkere çıkanlmamışü. Çünkü buna gerek yok" dedi. SHP Genel Başkanı Karayalçm beraberinde SHP Genel Sekreteri Fikri Sağlar'la birlikte, parrisinin Ege Bölge yetkilileriyle Izmir'de bir araya geldi. Karayalçın, güncel konularla ilgili yaptığı açıklamalarda, ABD'nin olası Irak operasyonuna geniş yer verdi. Yaşanan süreçten Türkiye'nin fazlasıyla etkileneceğini söyleyen Karayalçm, Anayasa'da 92. maddenin açık olduğunu vurgulayarak "Biz SHP olarak tezkerenin gecikmesinden sıkmü duymuyoruz çünkü savaşın ounaması gerektiğini savunuyoruz. Hükümetin, tezkereyi geciktirmesinin arkasında, MGK'den çıkacak olumlu hava beklentisi var" diye konuştu. Karayalçın, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olduğu 1995 yılı mart ayında Kuzey Irak'a 35 bin Türk askeri gönderdiklerini ve bunun için tezkere almadıklannı söyleyerek şu görüşlere yer verdi: "Bugün de aynı şartlar geçertL Kuze>' Irak'a asker göndermek için tezkereye gerek yok. Bu süreçte, KDP, Türk askerinin bölgeye girmesinden rahatsızİık duyacağuu ve bunun müdahale olacağuu söylüyor. ABD'ye evet, Türk askerine hayn-. Bu dddiyetten uzaktır. Türk askeri oraya emperyaüst çıkar peşinde olarak gjdiyor değiL Bu unutulmamalı. Kuzey Irak'ta kesinlikle başka bir devlet kunuması taraftan değüiz. Bölgede yeni bir harita, Ortadoğu'nun ortasına düşecek bombadan farkh ounaz." IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] [email protected] Slovenya'da neler oluyor merak eder misiniz? Slovenler, Türkiye'yi me- rak ediyoriar. Medya, devtet ve top- lum ilişkisi ve Irak'ta muhtemel sava- şı konuşmak için birkaç günlüğüne Sbvenya'nın başkenti Ljubljana'dayım. Slovenya Banş Enstitüsü'nün davet- lisiyim. Polonya'nın en çok satan ga- zetesi ve Türkçe adı "Seçim İçin Ga- zete" olan "Gazete VVyborcza'dan Domenika Pszcolkowska, Sloven Vecer gazetesinden Boris Jauso- vec'le birlikte bir akşam, bu konular- da konuşmak amacıyla bir açık otu- ruma katıldık. Ljubljana'ya geldiğimiz gün meclis önünde bir gösteri vardı. Bu gösteri- nin bizim ülkemizde veya başka ülke- lerde olduğu gibi Irak'taki savaşla bir ilgisi yoktu. Yugoslavya'nın parçala- nıp çeşitli ülkelere dönüşmesinden sonra ortaya çıkan "kimlik" ve "yurt- taşlık" sorunı^ia ilgiliydi gösteri. Par- çalanmanın ardından kurulan her dev- let yeni bir yurttaş statüsü uyguluyor- du. Slovenya, eski Yugoslavya'dan kopan ilkdevletti. Eski Yugoslavya'dan Ljubljana Notlan kopan ülkeler içinde adam başına mil- li geliri en yüksek ülke de Slovenya. Adam başına yıllık milli gelir 10 bin dolar civannda. Avrupa Birliği'ne aday ülkeler arasında en zengin olanlann- dan birisi Slovenya. Slovenya'ya geldiğim günden beri duvariarda sürekli NATO aleyhtan slo- ganlara rastlıyorum. Benimle söyleşi yapan TV, radyo ve gazete muhabir- leri de hep NATO konusunda ne dü- şündüğümü, Türkiye ile NATO ara- sındaki ilişkjleri soruyorlar. Nedenini an- ladım: Mart'ın 23'üride Slovenya'da re- ferandum yapılacakmış. Referandu- mun iki sorusu olacak: "1. Avrupa Biıiiği 'ne girmek istiyormusunuz? 2. NATO'ya katılmayı onaylıyor musu- nuz?" Slovenya'daki tartışmayı arttı- ran işte bu iki soru. Slovenlerin AB'ye girmek konusunda bir sorunlan yok. Zaten kendilerini AB'nin bir parçası gi- bi hissediyortar. Fakat iş NATO'ya gelince durum değişiyor. Toplumun bu konuda ikiye bölündüğü söyleniyor. Bir iç savaşın acılannı yaşamış, he- nüz bu savaşın yaralannı saramamış bir ülkede bir askeri pakta yeniden girmek çok istenen bir şey olarak gö- rünmüyor. Konuştuğum Slovenler, "On seneden beri doğru dürüst or- dumuz olmadan idare ediyoruz. AB 'ye girersek zaten ortak bir savunmanın parçası olacağız. NATO'ya girmenin ne anlamı var ki!" diyorlar. Açık otu- rum sırasında bir üniversrteli genç ba- na ve Polonyalı meslektaşıma, "Han- gi tür askeri uçaklan almanın daha doğnı olduğunu" sordu. Anlaşıldığı kadanyla bu konuda da Slovenya'da ve Polonya'da ciddi tartışmalar olu- yor. Polonyalı meslektaşım işin uz- manı gibi uzun uzun hangi uçağın hangi özelliklere sahip olduğunu an- lattı. Sıra bana gelince, "Hiçbirini al- mayın"dedim. Hangi uçağın alınaca- ğı yurttaşın sorunu muydu ki! Slovenya'nın nüfusu iki milyon, baş- kent Ljubljana ise 280 bin civannda. Ljubljana, Alp dağlannın yanı başın- da yemyeşil bir Avrupa kenti görünü- münde. Ljubljana, adını kendisinden aian Ljubljanica nehrinin kenannda efsaneye göre Karadeniz'den Adri- yatik Denizi'ne geçen Argonotlar ta- rafindan kurulmuş. Kerrtin her yanı ta- rihi binalarla dolu. Kentin opera bina- sı kalenin hemen dibinde ve 1693 yı- lında inşa edilmiş. Kentte biri 1511 ve diğeri 1895 yılında olmak üzere iki bü- yük deprem yaşanmış. Yaklaşık aynı tarihlerde Istanbul'da da iki yıkıcı dep- remin yaşanması herhalde bir rast- lantıdan ibaret. Bütün kent bu iki bü- yük depremde yerle bir olduğu için bir- çok bina yeniden yapılmış. Bizim toplantının ardından Ljublja- na'da, Doğu Avrupa ülkelerinin gaze- tecileri toplandı. Makedonyalı, Bul- gar, Slovak, Macar, Sloven, Polonya- lı, Moldovyalı birçok gazeteci ile bir ak- şam yemeğe yedik. Bulgar meslekta- şım, "Merhaba, nasılsınız?' diyerek be- ni karşıladı. Günlerdir ilk kez Türkçe bir cümle duymuş oldum. Polonyalı gazeteci Domenika ile kentin kalesinetırmanırken, Poloiya- nın yakın tarihine de yolculuk yaotık. Domenika'nın annesi, babasından ha- bersiz olarak evlerini, Polonya'daki komünist yönetime karşı bildiriierin basıldığı bir merkez haline getirmiş. Yıl 1980, Domenika henüz 7 yaşında "^Je o, ne de babası biliyor. Aradan yıllar geçiyor, Domenika ülkenin en çok sa- tan gazetesinde dış haberlerde ;alı- şıyor. Şefı ise, o tarihlerde annesıyle birlikte bildirileri hazırlayıpdağrtanki- Şi- İlk kez Doğu Avrupa tarihine ilşkin çok yakın tanıklıklar dinliyorum. Şe- hirde sakin sakin dolaşıp bir süreitgıi- neTürkiye'den ayn kalmanın, o ksctik tartışmalann dışınaçıkrnanın keyfin >a- şamaya çalışıyorum. BBC VVcr'd, TBMM'deki görüşmelerin cumaresi- ye ertelendiğini bildiriyor. Kafam ye- niden Türkiye'ye yöneliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle