Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 ŞLBAT 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
DIŞ BASIN
Washington'ın olduğu kadar Moskova ve özellikle ülkenin elit tabakasının da Irak'ta ticari ve ekonomik çıkarlan var
Rusya, Saddam sonrasını düşünmeliSTEPHEN O'SULLIVAN*
Irak ile ABD bir çatışma havası içindeler gi-
bi görünüyor. Bu hafta, Birleşmiş Milletler
silahdenetçilerininbaşkanı HansBüx in sun-
dugu rapor bu çatışmanın ne kadar eli kula-
ğında olduğuna işaret edecek. Ancak, tüm ko-
şullarda ABD'nin gerçek ya da varsayüan çı-
karlan -Irak'ta rejim değişikliği, petrol, kitle
imha silahlan- son birkaç haftada kayda de-
ğer şekilde yansıdı dünya basınınrn sayfalan-
na. Rusya'nın Irak'taki çıkarlan, neden var ol-
duklan ve ne şekil aldıklan konusunda ise da-
ha az şey yazıldı, çizildi. Rusya'nın siyasi ya-
pılanmasuıın kalbindeki çelişkiyi az sayıda
konu açığa vurabilir.
Karsı görüste Ikl grup
Bir yanda Irak'a yönelik ambargonun kal-
dınlmasını savunan milliyetçi bir grup ve bu
ülkeyle olan silah ticaretınin canlanması. Di-
ğer yanda ise Devlet Başkanı VTadiınir Putin'in
ambargoyu delmenin Rusya'nın ekonomik ve
siyasi açıdan izole edilmesine neden olacağı-
nın uzun zamandır bilincinde olan danışman-
ları. Günümüzdeki Irak yönetimini destekle-
yen tavnnın Rusya'ya faturası 11 Eylül son-
rasında yükseldi.
Ve, hükümet bu nedenle Irak politikasında
• Rusya ve çıkarlan için şu an önemli olan şey • Irak'ta ticari ve ekonomik çıkarlan olan Rusya ve
Irak'ta oluşacak yeni rejimin bu çıkarlan dikkate ahp petrol şirketleri, Saddam Hüseyin yönetimiyle iyi
almayacağı... Rusya ve ABD arasında Irak'a ilişkin ilişkilerle çıkarlannı korumak ve bu ilişkilerin çok
ne tür bir anlaşma yapılırsa yapılsın Saddam sonrası yakın tutulmasıyla gelecekteki Irak'ta çıkarlannı
rejimin Rusya'ya ilişkin farİdı bir görüşü olabilir. tehlikeye sokmak arasında ince bir çizgi çizmeli.
pragmatik, dengeleyici bir tutum uygulamak
zorunda kaldı.
Rusya ve özellikle ülkenin elit tabakasının
Irak'a olan ilgisinin iki nedeni var. îlki siyasi
ve belki bazılannın dünyanın Soğuk Savaş
dönemindeki Sovyetler Birliği dönemini aş-
tığını kabullenme konusundaki isteksizliğin-
den kaynaklanıyor.
ABD ve Rusya ilişkilerinin bir parçası ha-
line gelen Irak konusunda, (Yeltsin dönemin-
de) bu isteksizlik simgeleşti. Putin dönemine
ise Batı'yla ilişkiler konusunda daha pragma-
tik bir yaklaşım damgasını vurdu. Rusya'nın
Irak'taki çıkarlarının büyük bölümü, -strate-
jik olarak çıkan Ortadoğu'nun istikran ve te-
rorizmin alt edilmesi yolunda Batı'yla aynı ol-
sa da- ekonomik ve ticari.
ABD ve Rusya arasındaki daha işbirlikçi
ilişki ise, Rusya'nın, Amerika'ya Irak'a aske-
ri müdahale konusunda Birleşmiş Milletler' in
onayı olmadan açık çek vermesi sonucunu
doğurmadı. Güvenlik Konseyi, süpergüç sta-
tüsünün son işaretlerinden biri.. elbette beş
daimi üyenin dördü için. Ama Rusya için de
karar alma aşamasına dahil olmayı garanti al-
tına almak önemli. Aynca, bu kararlan almak
istiyor olması da önemli ve bu nedenle ben son
aşamada Rusya'nın Birleşmiş Mületler'in Irak
konusunda bir Irak tasansını veto edeceğini
sanmıyorum. Veto, sadece Rusya'yı ABD'yle
ters düşürmez..
Rusya'nın ABD'yle eşdeğerde oy hakkı ol-
duğu beşlinin etkinliğini de azaltır. Rusya'nın
Irak konusundaki çıkarlannın ikinci nedeni
ise ekonomik. Irak'm izole edilmiş olması
onunla ticaret yapmak isteyen ülkelere daha
iyi olanaklar sağlıyor.
Ingiltere ve ABD gibi ülkelerin Irak'la pa-
zarhk etmediği konuda pazarhğa girmek hiç
şüphesiz iyi bir ticari deneyim kazandınyor.
Irak'ın 73 petrol rafınerisinin sadece 24'ü şu
anda çalışıyor, geriye kalan 49'u ise yatınm
olanağı olarak bekliyor.
Bu ekonomik teori ambargo kaldınldığın-
da petrol başta olmak üzere Irak'taki ekono-
mik değerleri aynı insanlann yöneteceği ön-
görüsünden çıkmış olacak. Ama 11 Eylül ve
Bush yönetiminin Irak'a odaklanması bu ke-
sin öngörüyü ortadan kaldırdı. Yine bu yöne-
ticilerin en azından bazılannın görevde kala-
cağı düşünülebilir, ancak gelecekteki Irakhü-
kümetinin, geçmiştekinin geliştirdiği çıkar
ilişkilerine saygı duyup duymayacağı sorusu
ortaya çıkıyor.
Irak'ın seklz mllyar borcu var
Rusya'nın ticari çıkarlanmn üç boyutu var:
Petrol, borç ve gıda karşılığı petrol. LUKoil'un
Batı Kurna rafinerisindeki 1997'de imzala-
nan ve ülkenin güneyinde 7.8 milyar varil üre-
tımi amaçlayan kontrat en iyisi. Irak LUKoil
şirketinin ambargoya meydan okuyarak pro-
jeyi yürütmesini istedi ve LUKoil de bunu
reddetti. Bu da LUKoil'un lisansını kaybetme-
sine yol açtı. Bu. Irak'taki garantili ve sağlam
anlaşmalann tahmin edilemeyecek derecede
sürprizli doğasını anlatıyor.
tianci konu olan borçlara gelınce. Rusya, Sov-
SEÇİMÎN GALİBÎ ŞARON'UN İŞİ ZOR
Hükümetbir
yıl bile sürmez
YOELMARCUS
Likud Partisi'nin liden Arid Şa-
ron'un sandıktan birinci çıktığı
seçim akşamındaki görüntüsü
bana "Evde TekBaşma"daki ço-
cuğu anımsath. Sabah aynaya ne-
şeli ve mutlu bir şekilde bakan ve
yalnız olduğunu anladığında ci-
ğerleri patlayıncaya kadar bağı-
ran çocuğu.
Seçimde aday olan bir kişinin
istediğinin gerçek olması her za-
man görülenbir şey değüdir. Ken-
di beklentisini bile aşan bir başa-
n elde etmesi hiç değüdir.
Bu seferki seçimde -28 Ocak'ta
yapıldı- tsrailliler "HalkŞaron'u
istiyor" sloganını ciddıye aldı ve
Şaron'a rakibı Işçi Partisı lideri
Amra Mitzna mn kâbusunda bi-
le göremeyeceği bir zafer hediye
ettiler -parlamentodaki 120 san-
dalyenin 38'ini Şaron'un partisi
Likudkazandı,lşçi Partisi'nin 19,
merkez sağ Shinui'nin 15 ve aşı-
n sağcı Shas'ın 11 sandalyesi var.
Kutlamak için toplanan Likud
yandaşlan sevinçten akıllannı yi-
tirmiş gibıydiler. Ve Şaron. böy-
Ariel Şaron seçim gecesinde,
partisi Likud'un TelAvtvde-
Uınerkeonde giilücükkrda-
ğfttı dağrtmasoıa ama yapb-
ğı konuşmada zor dnrumda
bir lider görüntüsü çizdL
le zamanlarda gelenek olan zafer
konuşmasını yapmak üzere pod-
yuma çıkmak için heybetli bir şe-
kilde içeri girdi.
İnsanlann elini sıktıktan sonra
yaptığı. birliğe çağıran ve bize îs-
rail'in Irak tehdidi nedeniyle acil
bir durumla karşı karşıya oldu-
ğunu anlatan konuşması ise panik
içinde, zor durumda bir lıder gö-
rüntüsü çizdi.
Görünen o ki sağın kralının is-
tediği her şeyi Işçi Partisi'ne da-
nışmadan yapabilmeye yeterli oyu
alması onu sevindirmemişti. Ilk
gelişmeler. koalisyon arayışlan
bir şeyi kesin olarak ortaya koyu-
yordu: Seçimin zafer kazanan li-
deri kendi siyasi üslubuyla baş
başa, yalnız kalmaya pek istekli
değil. Onun bir mola vermeye,
yüzüne gözüne bulaştırdığı işle-
ri ve yaptığı gaflan üstüne atıp
suçlayacağı bir ortağa ihtiyacı var.
Her şeyin dışında "aşın sağa"
bir hükümet görmek istemeyen
Washington'dan çekiniyor. Bu
hassas dönemde Amerika, Israil'i
daha dikkatli bir şekilde göz hap-
sinde tutuyor. Bizim terörle sava-
şımızın daha kötüye gitmesini is-
tertıiyor ki dünya Bush a "Önce
tsraiTleflgflen"demesin.
Amerikahlar teröre aşın bir güç-
le, zor kullanarak karşılık verme-
sini istemiyor. Buna Arafat'ı öl-
dürmemek de dahil. Amerika,
Israil'in "daha insani" şekilde
davranmasını, şiddetten uzak du-
rup çocuklan bombalamaması-
nı istiyor. Şaron'un aşın sağcı
Beitenu'nun lideri Lieberman'ı
kapı eşiğinde bırakacağı ve ken-
di partisi ıçindeki Hanegbi, Lan-
dau, Navefa, Netanyahu'nun da
aralannda bulunduğu aşın sağcı-
lann dizginlerini elinde tutacağı
bir "uhısal birlik hükümeti"ne ih-
tiyacı var. Bush'un, yıl sonuna
kadar geçici bir Filistin devletinin
kuruhnası ve 2005'e kadar kalı-
cı, sınırlan belli olan bir devletin
oluşmasını isteyen faturayı kesti-
ği gün Işçi Partisi'nin ortağı ola-
rak yanında olmasını istiyor.
Çünkü bu Şaron'un kendini
adadığı yerleşim merkezlerini Is-
rail' in terk etmesi anlamına geli-
yor. Şaron'un bu zaferi, seçmenin
ona çözümden çok sorun üre-
ten inancıyla ellerine kelepçe
taktı. Onu ABD ile zor bir dö-
neme soktu. Dört yıl sekiz ay-
lık ikinci bir dönem kazandığı
için övünebilir.
Ancak, ben hükümetin bir
yıl bile sürebileceğini sanmıyo-
rum. Şaron dışandan yardım
isteyip, ulusal birlik hükümeti
kuramamaya özürolarak Irak'a
yönelik savaşı mazeret göste-
rebilir.Ama durumbukadar kö-
tüyse kim ona "seçim çağnsı
yap" dedi? Ülkenin tarihinde sa-
dece bir olağanüstü durum hükü-
meti var. tşçi Partisi, Likudve Ra-
fi'nin kurduğu geniş tabanlı hü-
kümette partiler 1967"de îsraü'in
savaşa girme karan alması için
bir kez güç birliği yaptılar.
İ$çi Partisi aynı tuzağa
bir daha düsmez
Ama birçok büyük ve önemli iş
-Mısır'la ve Lübnan'la savaş vs.-
böyle bir hükümet olmadan yapıl-
dı. Şamiryönetimi 1991 deki Kör-
fez savaşı sırasında ülkeyi akıllı-
ca yönetti. Ve Madrid'deki ulus-
lararası banş konferansına katıla-
rak tarihe geçti.
Işçi Partisi geçmişte ulusal bir-
hk hükümetinin birparçası olarak
büyük yara aldı. Işçi Partisi bu
kez kendi başına kalıp muhalefet-
te alternatif olarak yapüanmak is-
tiyor.
Ulusal birlik hükümeti tşçi Par-
tisi için bir daha düşemeyeceği
bir tuzak. Şaron bir Filistin dev-
leti ve Batı Şeria'daki yerleşim
alanlannı boşaltmaya hazır oldu-
ğunda Işçi Partisi onu kenardan
destekliyor olacak. O zamana ka-
dar Şaron'u isteyen ve yeniden
başbakan yapankamuoyuyla onu
baş başa bırakmak en doğrusu
gibi görünüyor.
(Ha'aretz-31 Ocak)
THE INDEPENDENT
yetler Birligi'nin tüm dış fınans alacak ve so-
rumluluklannı miras olarak aldı. Şu anda yıl-
da 10 milyar dolara yakın parayı o dönemden
lcahna borçlara harcıyor. Ancak Sovyetler dö-
neminin alacaklanna bakılırsa bu miktar da-
ha büyük, Irak'ın borcu üzerine faiz de işle-
necek olan 8 miryar dolar. Petrol zengini Irak'm
borcu önemli. Ve Rusya'nın temel isteği, bu
daha önce verilen borçlann geri ödenmesi
doğrultusunda.
Tabii sonrasmda da Irak'a silah satışı yap-
mak ve ülkenin petrol ve gaz endüstrisindeki
önemli yabancı oyunculardan olmak.
Rus şiîketlerin önemli rol oynadığı petrol kar-
şılığı gıda anlaşmalannın da Irak politikasın-
da önemli etkisi var.
Rusya ve çıkarlan için şu an önemli olan şey
ise Irak'ta oluşacak yeni rejimin bu çıkarlan
dikkate ahp almayacağı... Rusya ve ABD
arasında Irak'a ilişkin ne tür bir anlaşma yapıhr-
sa yapılsın "Saddam-sonras rejimTnın konuya
-Rusya'ya- ilişkin farklı birgörüşü olabilir. Rus-
ya ve petrol şirketleri, Saddam Hüseyin
yönetimiyle iyi ilişkilerle çıkarlannı korumak
ve bu ilişkılerin çok yakın tutulmasıyla gelecek-
teki Irak'ta çıkarlannı tehlikeye sokmak arasın-
da ince bir çizgi çizmeli.
(The Moscotv Tîmes - 28 Ocak)
*United Financial Group Araştırma
Bölümü Başkanı
AvrupaJ
nın
vizyonuna
gölge düştü
NIKOLAUSBLOME
Avrupa'da Irak savaşına ilişkin takınılacak tutum
konusunda yüzde yüz hemfikir olan, senli benli
konuşma samimiyetine sahip iki ülkeden fazlasını
bulmak zor. Bu bir sürpriz mi? Değil. Birlik içinde
üç önemli eski ve üç önemli yeni üye böyle bir
ortak tutum bulmak da istemiyor. Bu, AB'nin
olağanüstü zirvesinden çıkan sonuç. Bu Avrupah
birleşmesinden 45 yıl sonra biz Avrupalılann kim
oldugumuzu bilmediğimizi gösteriyor. Hatta, bunu
bihnek isteyip istemediğimizi bile bilmiyoruz.
Sekiz devlete kalsa ABD'yi desteklemek için
birçok başka yolu da tartışmaya açacaklardı. Onlara
göre bir diktatörün elindeki kitle imha silahlan
savaş için neden sayılabilir. En azından bu ülkeler
arasındaki en güçlü ülkeler hepsinin en küçük ortak
paydasını büyütme yolunu seçerek diğerleriyle
mutabık kaldılar.
Ve ilkelerine bağh kalıp, savaşa karşı
çıkacaklanna kıtalannın vizyonunu bozdular. Bu,
ABD için bir lütuf değil. Aynca, tngiltere eski ve
yaşlı Avrupa'dan koptuğunda Amerikalılar için ne
bir köprü, ne de sağlam bir ortak olabilir ki
Amerikarun her şeye rağmen buna ihtiyacı var.
(DieWdt-lŞubaQ
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ/ ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA ergin.yikizogkj" blueyonder.co.uk
Geçen hafta, Ingiltere, Ispan-
ya, ItaJya, Portekiz, Danimarka,
Polonya, Çek Cumhuriyeti, Maca-
ristan Amerika'nın Irak politikası-
nı desteklediklerini açıklayan or-
tak bir dayanışma mesajı yayım-
ladılar. Almanya ve Fransa bu me-
saji imzalamaya davet editmedi,
AB başkanlığını dönemsel olarak
elinde tutan Yunanistan'a ve Ja-
vier Solona'ya haber verilmedi.
Böylece ABD ile Avrupa arasında-
ki uyumsuzluk yeni bir aşamaya
girefken, Alman iş çevreterinin ga-
zetesi Handelsblatt'a göre "Av-
rupa Birtiği'nde ortak bir dış po-
litika geliştirme çabalannın üze-
rine koyu bir gölge düştü "(30/01).
Handelsblatt'ta Hoening imza-
sıyla yayımlanan 'Aşağılanma'
başlıklı yorumdaki "15 AB ülkesi
durumu kabul etmelidir. Artık son
çözüm olarak savaş, seçenekle-
rin dışında bırakılamaz" sapta-
masına bakarak, Almanya'nın da
tutumunu değiştirebileceğini dü-
şünebiliriz.
"Sekizlerin" mesajının, ABD'nin
imparatotiuk sürecini güçlerxlirdi-
ği, Fransa-Almanyaekseninin Av-
rupa Birliği liderliğini ele geçirme
çabalanna büyük bir darbe vurdu-
ğu da söylenebilir. Ancak, duru-
mun ilk anda göründüğünden çok
daha karmaşık olduğunu söymek
de mümkün.
Dlplomatlk manevralar
11 Eylül'de Avrupa'dan büyük
destek alan ABD, bu hızla başlat-
tığı terorizme karşı şavaş ilerledik-
çe bu desteğin giderek erimesine
şahit oldu. Bu destek eridikçe de
ABD ile Avrupa arasında olduğu
varsayılan ittifaklar zinciri zayıfla-
maya başladı. Süreç zamanla Av-
rupa'nın, ABD'nin imparatoriuk ref-
leksini dengeleme, ABD'nin de
AB'nin uluslararası planda bir en-
gel oluşturmasını önleme diyalek-
tiği içinde gelişmeye başladı. Kar-
şılıklı güvensizlik, ABD'nin Irak'a
yönelmesiyle birlikte daha da art-
tı, nihayet Versay Antlaşması'nın
40. yıl töreninde Almanya ve Fran-
ABD Avrupa'yı böldii mii?
sa'nın Irak'ta bir savaşa karşı or-
tak açıklamalanyla yeni bir boyut
kazandı.
Bu açıklamanın ardından ABD.
Avrupa Birliği'ni bölmek ve Al-
manya-Fransa eksenini tecrit et-
mek için girişimlerini hızlandırdı.
önce Savunma Bakanı Rums-
feld, "eski" ve "yeni" Avrupa kav-
ramını ortaya atarak, bu bölün-
meyi kavramsal planda gerçekleş-
tirdi. ABD basını da, ABD dış po-
litikasında üretilen bu aracı he-
men benimsedi (öneğın Newswe-
ek, 31 Ocak). Ar-
kasından, Finan-
cial Tımes'ın ak-
tardığına göre
ABD, yeni temsil-
ciler göndererek
Avrupa'da diplo-
matik bir saldırı
başlattı (27/01).Bu
sıradaVVallStreet
Journal'ın (Avru-
pa) yorum sayfası
editörieri Therese
Raphael ve Mike
Gonzalez, Italya
ve Ispanya Başba-
kanlan Berlusco-
niveAznar'ınofis-
lerini arayarak
"Fransız-Alrnan
deldarasyonu üze-
rine tepkilerini öğ-
renmek istiyor ve
yazılı bir açıklama yapmak ister-
misiniz" diye soruyordu. (Libe-
ration 31/01). ABD'nin bu giri-
şimleri sonuç verdi. Aznar - Blair
inisiyatifiyle(?) "sekizlerin", yalnız-
ca ABD ile Avrupa arasındaki itti-
fakın önemini vurgulamakla.
ABD'nin Irak poltikasını destekle-
mekle kalmayan, Avrupa'nın öz-
gürtüğünü (hem II. Dünya Sava-
şı'nda, hem de soğuk savaşa gön-
dermeyle -E.Y.) ABD'ye borçlu ol-
duğunu vurgulayan mektubu ha-
zırlandı. Böylece de Alman Hıris-
tiyan Demokrat Partisi'nden mil-
letvekili, Elmar Brok'un, krala sa-
dakatini açıklayan feodallerin res-
mi geçidini düşünerek "Vasallann
gecişi" deyimiyi vurguladığı gib (Le
Monde 30/01), bazı ülkeler, uzun
süredir zaten bilinen, ABD'ye ba-
ğımlıhklannı resmen açıklamış ol-
dular. Mektup hazırlanırken Al-
manya ve Fransa'yla konuşulma-
mış olmasıysa, bu resmi geçidin
kime gözdağı vermek için yapıl-
dığını ortaya koyuyordu.
Şimdi ABD, Irak'a karşı yeni bir
karar için Birleşmiş Milletler Gü-
venlik Konseyi'ne gitmeye hazır-
"Sekizlerin'' mesajının, ABD'nin imparatorluk sürecini
güçlendirdiği, Fransa-Almanva ekseninin A\ rupa Birliği
Bderliğini ek geçirme çabalanna büyük bir darbe vurduğu
sövtenebüir. Ancak, durumun ilk anda göründüğünden çok
daha karmaşık olduğuna söylemek de mümkün.
lanırken, özellikle Fransa'ya şu
üçlü mesajı vermek istiyor: Birin-
cisi, eger Güvenlik Konseyi'nde ve-
to hakkını kullanırsan, bundan
sonra AB'yi bölmek için elimden
geleni yapacağım. Ikincisi, sen
veto edersen, ben yine Irak'a sal-
dıracağım, ama senin uluslarara-
sı alanda etkin olabileceğin tek
platform anlamını yitirir. Nihayet ve-
toyu kullanırsın, ben aldırmam,
senin hiçbirgücün olmadığı orta-
ya çıkar. Ek olarak, ABD'nin Do-
ğu Avrupa'yı öne çıkararak Rus-
ya'nın önüne de, "Bak bu bölge-
de liderlik olanağı var" gibisinden
bir havuç attığı da söylenebilir.
"Pas formldable"
Ancak, biraz daha dikkatle ba-
kınca, yaratılan rüzgânn o kadar
da güçlü olmadığını görmek müm-
kün. Bunun için devlet, hükü-
met, ve kamuoyu (halk sınıflan)
aynmı yapmaya olanak veren bir
gözlük takmak yeterli. Birincisi,
ABD'ye bağlılığını açıklayanlar as-
lındagünün hükümetleri. Bunlar-
dan yalnızca Ingiltere'nin ABD ile
"özel bir ilişkisi"
var. Italya ve İs-
panya'da başka
bir hükümet baş-
ka bir tutum ala-
bilirdi. Nitekim Le
Monde'un aktar-
dığı gibi, Çek
Cumhuriyeti Baş-
bakanı, mektuba
imza koyan Baş-
kan Havel'için,
'kendisini bağlar'
diyerek imzalama-
dığını belirtmiş.
Hollanda'da da
benzer bir durum
var. Portekiz Dev-
let Başkanı, imza-
layan başbakanla
aynı görüşte olma-
dığını söylüyor.
Macaristan Dev-
let Başkanı'nın ise, imzayı koy-
muş olmasına karşın, arkasından
yaptığı yorumlar Fransa'ya yakın
olduğunu gösteriyor. Bu nedenler-
le, Fransa hükümetinin soğukkan-
lılığını korumaya devam etmesine,
bir Başkanlık sözcüsünün, cuma
günü, mektuba ilişkin olarak "pas
formidable" (o kadar da görkem-
li değil)(Le Monde) saptamasına
hak vermek mümkün. Zaten, Av-
rupa Parlamentosu'nda da ço-
ğunluk, son oylamanın gösterdi-
ği gibi "sekizlerin" çizgini destek-
lemiyor. Nihayet en önemlisi, The
Economist'in bu hafta vurguladı-
ğı gibi mektuba imza atan hükü-
metlerin hemen hepsinde kamu-
oyu büyük bir çoğunlukla savaşa,
özellikle de BM onayı olmayan bir
savaşa karşı.
Diğer taraftan, bakış açıstnı bi-
raz değiştirerek, Prof VVallerste-
in'in yorumunun ışığında
(http^/fbc.bingham-
ton.edu/106en.htm), ABD'nin
tüm diplomatik çabalannın, ABD
politikası üzerinde etki yapmaya
muktedir tek ülkenin, ABD ve In-
giliz gazetelerinin vurgulamaya
çalıştığının aksine, Ingiltere hatta
Rusya değil, aslında Fransa ol-
duğunu bir kez daha ortaya koy-
duğu söylenebilir.
çatlaMar her verde...
Neticede, Bush hükümetinin,
"sekizlerin" mektubuyla Avrupa
Birliği'ne, Almanya-Fransa ekse-
nine karşı bir "altın vuruş" yaptı-
ğını söylemek kolay değil. Ancak,
bu mektubun birçok çatlağı (ABD
ile Avrupa Birliği projesi arasında-
ki; Avrupa Birliği içindeki; Avrupa
Birliği kurucu üyeieriyle, yeni ge-
lenler arasındaki; hükümetlerle
kamuoyu arasındaki) birden göz-
ler önüne getirdiği de bir gerçek.
Böylece yakın bir gelecekte bir or-
tak Avrupa dış politikasının oluş-
masının yanı sıra, yeni katılacak
olanlann da Birliğe errtegrasyonu-
nun çok zorlaştığı söylenebilir.
Ancak, buradan hereketle Bush
hükümetinin, Avrupa'yı AB'de de-
ğil de NATO'da birleştirme girişi-
minin basanlı olacağı, AB'nin blok-
laşma sürecinin önünün kesilmiş
olduğu sonucuna ulaşmak için
henüz vakit çok erken. Her şey-
den önce Irak savaşının, sonra
da ABD ekonomisinin nasıl geli-
şecegine bakmak gerekiyor. Ben
Almanya ve Fransa'nın son daki-
kada savaş trenine atlayacağını
düşünmekle birlikte, hem bu son
haftalarda yaşanan diplomatik
savaşın taraflarda derin izler bı-
rakacağını, hem de savaşın gidi-
şi içinde taraflara yeni manevra
alanlan açılacağını düşünüyorum.