23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 ŞLBAT 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞ BASIN Washington'ın olduğu kadar Moskova ve özellikle ülkenin elit tabakasının da Irak'ta ticari ve ekonomik çıkarlan var Rusya, Saddam sonrasını düşünmeliSTEPHEN O'SULLIVAN* Irak ile ABD bir çatışma havası içindeler gi- bi görünüyor. Bu hafta, Birleşmiş Milletler silahdenetçilerininbaşkanı HansBüx in sun- dugu rapor bu çatışmanın ne kadar eli kula- ğında olduğuna işaret edecek. Ancak, tüm ko- şullarda ABD'nin gerçek ya da varsayüan çı- karlan -Irak'ta rejim değişikliği, petrol, kitle imha silahlan- son birkaç haftada kayda de- ğer şekilde yansıdı dünya basınınrn sayfalan- na. Rusya'nın Irak'taki çıkarlan, neden var ol- duklan ve ne şekil aldıklan konusunda ise da- ha az şey yazıldı, çizildi. Rusya'nın siyasi ya- pılanmasuıın kalbindeki çelişkiyi az sayıda konu açığa vurabilir. Karsı görüste Ikl grup Bir yanda Irak'a yönelik ambargonun kal- dınlmasını savunan milliyetçi bir grup ve bu ülkeyle olan silah ticaretınin canlanması. Di- ğer yanda ise Devlet Başkanı VTadiınir Putin'in ambargoyu delmenin Rusya'nın ekonomik ve siyasi açıdan izole edilmesine neden olacağı- nın uzun zamandır bilincinde olan danışman- ları. Günümüzdeki Irak yönetimini destekle- yen tavnnın Rusya'ya faturası 11 Eylül son- rasında yükseldi. Ve, hükümet bu nedenle Irak politikasında • Rusya ve çıkarlan için şu an önemli olan şey • Irak'ta ticari ve ekonomik çıkarlan olan Rusya ve Irak'ta oluşacak yeni rejimin bu çıkarlan dikkate ahp petrol şirketleri, Saddam Hüseyin yönetimiyle iyi almayacağı... Rusya ve ABD arasında Irak'a ilişkin ilişkilerle çıkarlannı korumak ve bu ilişkilerin çok ne tür bir anlaşma yapılırsa yapılsın Saddam sonrası yakın tutulmasıyla gelecekteki Irak'ta çıkarlannı rejimin Rusya'ya ilişkin farİdı bir görüşü olabilir. tehlikeye sokmak arasında ince bir çizgi çizmeli. pragmatik, dengeleyici bir tutum uygulamak zorunda kaldı. Rusya ve özellikle ülkenin elit tabakasının Irak'a olan ilgisinin iki nedeni var. îlki siyasi ve belki bazılannın dünyanın Soğuk Savaş dönemindeki Sovyetler Birliği dönemini aş- tığını kabullenme konusundaki isteksizliğin- den kaynaklanıyor. ABD ve Rusya ilişkilerinin bir parçası ha- line gelen Irak konusunda, (Yeltsin dönemin- de) bu isteksizlik simgeleşti. Putin dönemine ise Batı'yla ilişkiler konusunda daha pragma- tik bir yaklaşım damgasını vurdu. Rusya'nın Irak'taki çıkarlarının büyük bölümü, -strate- jik olarak çıkan Ortadoğu'nun istikran ve te- rorizmin alt edilmesi yolunda Batı'yla aynı ol- sa da- ekonomik ve ticari. ABD ve Rusya arasındaki daha işbirlikçi ilişki ise, Rusya'nın, Amerika'ya Irak'a aske- ri müdahale konusunda Birleşmiş Milletler' in onayı olmadan açık çek vermesi sonucunu doğurmadı. Güvenlik Konseyi, süpergüç sta- tüsünün son işaretlerinden biri.. elbette beş daimi üyenin dördü için. Ama Rusya için de karar alma aşamasına dahil olmayı garanti al- tına almak önemli. Aynca, bu kararlan almak istiyor olması da önemli ve bu nedenle ben son aşamada Rusya'nın Birleşmiş Mületler'in Irak konusunda bir Irak tasansını veto edeceğini sanmıyorum. Veto, sadece Rusya'yı ABD'yle ters düşürmez.. Rusya'nın ABD'yle eşdeğerde oy hakkı ol- duğu beşlinin etkinliğini de azaltır. Rusya'nın Irak konusundaki çıkarlannın ikinci nedeni ise ekonomik. Irak'm izole edilmiş olması onunla ticaret yapmak isteyen ülkelere daha iyi olanaklar sağlıyor. Ingiltere ve ABD gibi ülkelerin Irak'la pa- zarhk etmediği konuda pazarhğa girmek hiç şüphesiz iyi bir ticari deneyim kazandınyor. Irak'ın 73 petrol rafınerisinin sadece 24'ü şu anda çalışıyor, geriye kalan 49'u ise yatınm olanağı olarak bekliyor. Bu ekonomik teori ambargo kaldınldığın- da petrol başta olmak üzere Irak'taki ekono- mik değerleri aynı insanlann yöneteceği ön- görüsünden çıkmış olacak. Ama 11 Eylül ve Bush yönetiminin Irak'a odaklanması bu ke- sin öngörüyü ortadan kaldırdı. Yine bu yöne- ticilerin en azından bazılannın görevde kala- cağı düşünülebilir, ancak gelecekteki Irakhü- kümetinin, geçmiştekinin geliştirdiği çıkar ilişkilerine saygı duyup duymayacağı sorusu ortaya çıkıyor. Irak'ın seklz mllyar borcu var Rusya'nın ticari çıkarlanmn üç boyutu var: Petrol, borç ve gıda karşılığı petrol. LUKoil'un Batı Kurna rafinerisindeki 1997'de imzala- nan ve ülkenin güneyinde 7.8 milyar varil üre- tımi amaçlayan kontrat en iyisi. Irak LUKoil şirketinin ambargoya meydan okuyarak pro- jeyi yürütmesini istedi ve LUKoil de bunu reddetti. Bu da LUKoil'un lisansını kaybetme- sine yol açtı. Bu. Irak'taki garantili ve sağlam anlaşmalann tahmin edilemeyecek derecede sürprizli doğasını anlatıyor. tianci konu olan borçlara gelınce. Rusya, Sov- SEÇİMÎN GALİBÎ ŞARON'UN İŞİ ZOR Hükümetbir yıl bile sürmez YOELMARCUS Likud Partisi'nin liden Arid Şa- ron'un sandıktan birinci çıktığı seçim akşamındaki görüntüsü bana "Evde TekBaşma"daki ço- cuğu anımsath. Sabah aynaya ne- şeli ve mutlu bir şekilde bakan ve yalnız olduğunu anladığında ci- ğerleri patlayıncaya kadar bağı- ran çocuğu. Seçimde aday olan bir kişinin istediğinin gerçek olması her za- man görülenbir şey değüdir. Ken- di beklentisini bile aşan bir başa- n elde etmesi hiç değüdir. Bu seferki seçimde -28 Ocak'ta yapıldı- tsrailliler "HalkŞaron'u istiyor" sloganını ciddıye aldı ve Şaron'a rakibı Işçi Partisı lideri Amra Mitzna mn kâbusunda bi- le göremeyeceği bir zafer hediye ettiler -parlamentodaki 120 san- dalyenin 38'ini Şaron'un partisi Likudkazandı,lşçi Partisi'nin 19, merkez sağ Shinui'nin 15 ve aşı- n sağcı Shas'ın 11 sandalyesi var. Kutlamak için toplanan Likud yandaşlan sevinçten akıllannı yi- tirmiş gibıydiler. Ve Şaron. böy- Ariel Şaron seçim gecesinde, partisi Likud'un TelAvtvde- Uınerkeonde giilücükkrda- ğfttı dağrtmasoıa ama yapb- ğı konuşmada zor dnrumda bir lider görüntüsü çizdL le zamanlarda gelenek olan zafer konuşmasını yapmak üzere pod- yuma çıkmak için heybetli bir şe- kilde içeri girdi. İnsanlann elini sıktıktan sonra yaptığı. birliğe çağıran ve bize îs- rail'in Irak tehdidi nedeniyle acil bir durumla karşı karşıya oldu- ğunu anlatan konuşması ise panik içinde, zor durumda bir lıder gö- rüntüsü çizdi. Görünen o ki sağın kralının is- tediği her şeyi Işçi Partisi'ne da- nışmadan yapabilmeye yeterli oyu alması onu sevindirmemişti. Ilk gelişmeler. koalisyon arayışlan bir şeyi kesin olarak ortaya koyu- yordu: Seçimin zafer kazanan li- deri kendi siyasi üslubuyla baş başa, yalnız kalmaya pek istekli değil. Onun bir mola vermeye, yüzüne gözüne bulaştırdığı işle- ri ve yaptığı gaflan üstüne atıp suçlayacağı bir ortağa ihtiyacı var. Her şeyin dışında "aşın sağa" bir hükümet görmek istemeyen Washington'dan çekiniyor. Bu hassas dönemde Amerika, Israil'i daha dikkatli bir şekilde göz hap- sinde tutuyor. Bizim terörle sava- şımızın daha kötüye gitmesini is- tertıiyor ki dünya Bush a "Önce tsraiTleflgflen"demesin. Amerikahlar teröre aşın bir güç- le, zor kullanarak karşılık verme- sini istemiyor. Buna Arafat'ı öl- dürmemek de dahil. Amerika, Israil'in "daha insani" şekilde davranmasını, şiddetten uzak du- rup çocuklan bombalamaması- nı istiyor. Şaron'un aşın sağcı Beitenu'nun lideri Lieberman'ı kapı eşiğinde bırakacağı ve ken- di partisi ıçindeki Hanegbi, Lan- dau, Navefa, Netanyahu'nun da aralannda bulunduğu aşın sağcı- lann dizginlerini elinde tutacağı bir "uhısal birlik hükümeti"ne ih- tiyacı var. Bush'un, yıl sonuna kadar geçici bir Filistin devletinin kuruhnası ve 2005'e kadar kalı- cı, sınırlan belli olan bir devletin oluşmasını isteyen faturayı kesti- ği gün Işçi Partisi'nin ortağı ola- rak yanında olmasını istiyor. Çünkü bu Şaron'un kendini adadığı yerleşim merkezlerini Is- rail' in terk etmesi anlamına geli- yor. Şaron'un bu zaferi, seçmenin ona çözümden çok sorun üre- ten inancıyla ellerine kelepçe taktı. Onu ABD ile zor bir dö- neme soktu. Dört yıl sekiz ay- lık ikinci bir dönem kazandığı için övünebilir. Ancak, ben hükümetin bir yıl bile sürebileceğini sanmıyo- rum. Şaron dışandan yardım isteyip, ulusal birlik hükümeti kuramamaya özürolarak Irak'a yönelik savaşı mazeret göste- rebilir.Ama durumbukadar kö- tüyse kim ona "seçim çağnsı yap" dedi? Ülkenin tarihinde sa- dece bir olağanüstü durum hükü- meti var. tşçi Partisi, Likudve Ra- fi'nin kurduğu geniş tabanlı hü- kümette partiler 1967"de îsraü'in savaşa girme karan alması için bir kez güç birliği yaptılar. İ$çi Partisi aynı tuzağa bir daha düsmez Ama birçok büyük ve önemli iş -Mısır'la ve Lübnan'la savaş vs.- böyle bir hükümet olmadan yapıl- dı. Şamiryönetimi 1991 deki Kör- fez savaşı sırasında ülkeyi akıllı- ca yönetti. Ve Madrid'deki ulus- lararası banş konferansına katıla- rak tarihe geçti. Işçi Partisi geçmişte ulusal bir- hk hükümetinin birparçası olarak büyük yara aldı. Işçi Partisi bu kez kendi başına kalıp muhalefet- te alternatif olarak yapüanmak is- tiyor. Ulusal birlik hükümeti tşçi Par- tisi için bir daha düşemeyeceği bir tuzak. Şaron bir Filistin dev- leti ve Batı Şeria'daki yerleşim alanlannı boşaltmaya hazır oldu- ğunda Işçi Partisi onu kenardan destekliyor olacak. O zamana ka- dar Şaron'u isteyen ve yeniden başbakan yapankamuoyuyla onu baş başa bırakmak en doğrusu gibi görünüyor. (Ha'aretz-31 Ocak) THE INDEPENDENT yetler Birligi'nin tüm dış fınans alacak ve so- rumluluklannı miras olarak aldı. Şu anda yıl- da 10 milyar dolara yakın parayı o dönemden lcahna borçlara harcıyor. Ancak Sovyetler dö- neminin alacaklanna bakılırsa bu miktar da- ha büyük, Irak'ın borcu üzerine faiz de işle- necek olan 8 miryar dolar. Petrol zengini Irak'm borcu önemli. Ve Rusya'nın temel isteği, bu daha önce verilen borçlann geri ödenmesi doğrultusunda. Tabii sonrasmda da Irak'a silah satışı yap- mak ve ülkenin petrol ve gaz endüstrisindeki önemli yabancı oyunculardan olmak. Rus şiîketlerin önemli rol oynadığı petrol kar- şılığı gıda anlaşmalannın da Irak politikasın- da önemli etkisi var. Rusya ve çıkarlan için şu an önemli olan şey ise Irak'ta oluşacak yeni rejimin bu çıkarlan dikkate ahp almayacağı... Rusya ve ABD arasında Irak'a ilişkin ne tür bir anlaşma yapıhr- sa yapılsın "Saddam-sonras rejimTnın konuya -Rusya'ya- ilişkin farklı birgörüşü olabilir. Rus- ya ve petrol şirketleri, Saddam Hüseyin yönetimiyle iyi ilişkilerle çıkarlannı korumak ve bu ilişkılerin çok yakın tutulmasıyla gelecek- teki Irak'ta çıkarlannı tehlikeye sokmak arasın- da ince bir çizgi çizmeli. (The Moscotv Tîmes - 28 Ocak) *United Financial Group Araştırma Bölümü Başkanı AvrupaJ nın vizyonuna gölge düştü NIKOLAUSBLOME Avrupa'da Irak savaşına ilişkin takınılacak tutum konusunda yüzde yüz hemfikir olan, senli benli konuşma samimiyetine sahip iki ülkeden fazlasını bulmak zor. Bu bir sürpriz mi? Değil. Birlik içinde üç önemli eski ve üç önemli yeni üye böyle bir ortak tutum bulmak da istemiyor. Bu, AB'nin olağanüstü zirvesinden çıkan sonuç. Bu Avrupah birleşmesinden 45 yıl sonra biz Avrupalılann kim oldugumuzu bilmediğimizi gösteriyor. Hatta, bunu bihnek isteyip istemediğimizi bile bilmiyoruz. Sekiz devlete kalsa ABD'yi desteklemek için birçok başka yolu da tartışmaya açacaklardı. Onlara göre bir diktatörün elindeki kitle imha silahlan savaş için neden sayılabilir. En azından bu ülkeler arasındaki en güçlü ülkeler hepsinin en küçük ortak paydasını büyütme yolunu seçerek diğerleriyle mutabık kaldılar. Ve ilkelerine bağh kalıp, savaşa karşı çıkacaklanna kıtalannın vizyonunu bozdular. Bu, ABD için bir lütuf değil. Aynca, tngiltere eski ve yaşlı Avrupa'dan koptuğunda Amerikalılar için ne bir köprü, ne de sağlam bir ortak olabilir ki Amerikarun her şeye rağmen buna ihtiyacı var. (DieWdt-lŞubaQ DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ/ ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA ergin.yikizogkj" blueyonder.co.uk Geçen hafta, Ingiltere, Ispan- ya, ItaJya, Portekiz, Danimarka, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Maca- ristan Amerika'nın Irak politikası- nı desteklediklerini açıklayan or- tak bir dayanışma mesajı yayım- ladılar. Almanya ve Fransa bu me- saji imzalamaya davet editmedi, AB başkanlığını dönemsel olarak elinde tutan Yunanistan'a ve Ja- vier Solona'ya haber verilmedi. Böylece ABD ile Avrupa arasında- ki uyumsuzluk yeni bir aşamaya girefken, Alman iş çevreterinin ga- zetesi Handelsblatt'a göre "Av- rupa Birtiği'nde ortak bir dış po- litika geliştirme çabalannın üze- rine koyu bir gölge düştü "(30/01). Handelsblatt'ta Hoening imza- sıyla yayımlanan 'Aşağılanma' başlıklı yorumdaki "15 AB ülkesi durumu kabul etmelidir. Artık son çözüm olarak savaş, seçenekle- rin dışında bırakılamaz" sapta- masına bakarak, Almanya'nın da tutumunu değiştirebileceğini dü- şünebiliriz. "Sekizlerin" mesajının, ABD'nin imparatotiuk sürecini güçlerxlirdi- ği, Fransa-Almanyaekseninin Av- rupa Birliği liderliğini ele geçirme çabalanna büyük bir darbe vurdu- ğu da söylenebilir. Ancak, duru- mun ilk anda göründüğünden çok daha karmaşık olduğunu söymek de mümkün. Dlplomatlk manevralar 11 Eylül'de Avrupa'dan büyük destek alan ABD, bu hızla başlat- tığı terorizme karşı şavaş ilerledik- çe bu desteğin giderek erimesine şahit oldu. Bu destek eridikçe de ABD ile Avrupa arasında olduğu varsayılan ittifaklar zinciri zayıfla- maya başladı. Süreç zamanla Av- rupa'nın, ABD'nin imparatoriuk ref- leksini dengeleme, ABD'nin de AB'nin uluslararası planda bir en- gel oluşturmasını önleme diyalek- tiği içinde gelişmeye başladı. Kar- şılıklı güvensizlik, ABD'nin Irak'a yönelmesiyle birlikte daha da art- tı, nihayet Versay Antlaşması'nın 40. yıl töreninde Almanya ve Fran- ABD Avrupa'yı böldii mii? sa'nın Irak'ta bir savaşa karşı or- tak açıklamalanyla yeni bir boyut kazandı. Bu açıklamanın ardından ABD. Avrupa Birliği'ni bölmek ve Al- manya-Fransa eksenini tecrit et- mek için girişimlerini hızlandırdı. önce Savunma Bakanı Rums- feld, "eski" ve "yeni" Avrupa kav- ramını ortaya atarak, bu bölün- meyi kavramsal planda gerçekleş- tirdi. ABD basını da, ABD dış po- litikasında üretilen bu aracı he- men benimsedi (öneğın Newswe- ek, 31 Ocak). Ar- kasından, Finan- cial Tımes'ın ak- tardığına göre ABD, yeni temsil- ciler göndererek Avrupa'da diplo- matik bir saldırı başlattı (27/01).Bu sıradaVVallStreet Journal'ın (Avru- pa) yorum sayfası editörieri Therese Raphael ve Mike Gonzalez, Italya ve Ispanya Başba- kanlan Berlusco- niveAznar'ınofis- lerini arayarak "Fransız-Alrnan deldarasyonu üze- rine tepkilerini öğ- renmek istiyor ve yazılı bir açıklama yapmak ister- misiniz" diye soruyordu. (Libe- ration 31/01). ABD'nin bu giri- şimleri sonuç verdi. Aznar - Blair inisiyatifiyle(?) "sekizlerin", yalnız- ca ABD ile Avrupa arasındaki itti- fakın önemini vurgulamakla. ABD'nin Irak poltikasını destekle- mekle kalmayan, Avrupa'nın öz- gürtüğünü (hem II. Dünya Sava- şı'nda, hem de soğuk savaşa gön- dermeyle -E.Y.) ABD'ye borçlu ol- duğunu vurgulayan mektubu ha- zırlandı. Böylece de Alman Hıris- tiyan Demokrat Partisi'nden mil- letvekili, Elmar Brok'un, krala sa- dakatini açıklayan feodallerin res- mi geçidini düşünerek "Vasallann gecişi" deyimiyi vurguladığı gib (Le Monde 30/01), bazı ülkeler, uzun süredir zaten bilinen, ABD'ye ba- ğımlıhklannı resmen açıklamış ol- dular. Mektup hazırlanırken Al- manya ve Fransa'yla konuşulma- mış olmasıysa, bu resmi geçidin kime gözdağı vermek için yapıl- dığını ortaya koyuyordu. Şimdi ABD, Irak'a karşı yeni bir karar için Birleşmiş Milletler Gü- venlik Konseyi'ne gitmeye hazır- "Sekizlerin'' mesajının, ABD'nin imparatorluk sürecini güçlendirdiği, Fransa-Almanva ekseninin A\ rupa Birliği Bderliğini ek geçirme çabalanna büyük bir darbe vurduğu sövtenebüir. Ancak, durumun ilk anda göründüğünden çok daha karmaşık olduğuna söylemek de mümkün. lanırken, özellikle Fransa'ya şu üçlü mesajı vermek istiyor: Birin- cisi, eger Güvenlik Konseyi'nde ve- to hakkını kullanırsan, bundan sonra AB'yi bölmek için elimden geleni yapacağım. Ikincisi, sen veto edersen, ben yine Irak'a sal- dıracağım, ama senin uluslarara- sı alanda etkin olabileceğin tek platform anlamını yitirir. Nihayet ve- toyu kullanırsın, ben aldırmam, senin hiçbirgücün olmadığı orta- ya çıkar. Ek olarak, ABD'nin Do- ğu Avrupa'yı öne çıkararak Rus- ya'nın önüne de, "Bak bu bölge- de liderlik olanağı var" gibisinden bir havuç attığı da söylenebilir. "Pas formldable" Ancak, biraz daha dikkatle ba- kınca, yaratılan rüzgânn o kadar da güçlü olmadığını görmek müm- kün. Bunun için devlet, hükü- met, ve kamuoyu (halk sınıflan) aynmı yapmaya olanak veren bir gözlük takmak yeterli. Birincisi, ABD'ye bağlılığını açıklayanlar as- lındagünün hükümetleri. Bunlar- dan yalnızca Ingiltere'nin ABD ile "özel bir ilişkisi" var. Italya ve İs- panya'da başka bir hükümet baş- ka bir tutum ala- bilirdi. Nitekim Le Monde'un aktar- dığı gibi, Çek Cumhuriyeti Baş- bakanı, mektuba imza koyan Baş- kan Havel'için, 'kendisini bağlar' diyerek imzalama- dığını belirtmiş. Hollanda'da da benzer bir durum var. Portekiz Dev- let Başkanı, imza- layan başbakanla aynı görüşte olma- dığını söylüyor. Macaristan Dev- let Başkanı'nın ise, imzayı koy- muş olmasına karşın, arkasından yaptığı yorumlar Fransa'ya yakın olduğunu gösteriyor. Bu nedenler- le, Fransa hükümetinin soğukkan- lılığını korumaya devam etmesine, bir Başkanlık sözcüsünün, cuma günü, mektuba ilişkin olarak "pas formidable" (o kadar da görkem- li değil)(Le Monde) saptamasına hak vermek mümkün. Zaten, Av- rupa Parlamentosu'nda da ço- ğunluk, son oylamanın gösterdi- ği gibi "sekizlerin" çizgini destek- lemiyor. Nihayet en önemlisi, The Economist'in bu hafta vurguladı- ğı gibi mektuba imza atan hükü- metlerin hemen hepsinde kamu- oyu büyük bir çoğunlukla savaşa, özellikle de BM onayı olmayan bir savaşa karşı. Diğer taraftan, bakış açıstnı bi- raz değiştirerek, Prof VVallerste- in'in yorumunun ışığında (http^/fbc.bingham- ton.edu/106en.htm), ABD'nin tüm diplomatik çabalannın, ABD politikası üzerinde etki yapmaya muktedir tek ülkenin, ABD ve In- giliz gazetelerinin vurgulamaya çalıştığının aksine, Ingiltere hatta Rusya değil, aslında Fransa ol- duğunu bir kez daha ortaya koy- duğu söylenebilir. çatlaMar her verde... Neticede, Bush hükümetinin, "sekizlerin" mektubuyla Avrupa Birliği'ne, Almanya-Fransa ekse- nine karşı bir "altın vuruş" yaptı- ğını söylemek kolay değil. Ancak, bu mektubun birçok çatlağı (ABD ile Avrupa Birliği projesi arasında- ki; Avrupa Birliği içindeki; Avrupa Birliği kurucu üyeieriyle, yeni ge- lenler arasındaki; hükümetlerle kamuoyu arasındaki) birden göz- ler önüne getirdiği de bir gerçek. Böylece yakın bir gelecekte bir or- tak Avrupa dış politikasının oluş- masının yanı sıra, yeni katılacak olanlann da Birliğe errtegrasyonu- nun çok zorlaştığı söylenebilir. Ancak, buradan hereketle Bush hükümetinin, Avrupa'yı AB'de de- ğil de NATO'da birleştirme girişi- minin basanlı olacağı, AB'nin blok- laşma sürecinin önünün kesilmiş olduğu sonucuna ulaşmak için henüz vakit çok erken. Her şey- den önce Irak savaşının, sonra da ABD ekonomisinin nasıl geli- şecegine bakmak gerekiyor. Ben Almanya ve Fransa'nın son daki- kada savaş trenine atlayacağını düşünmekle birlikte, hem bu son haftalarda yaşanan diplomatik savaşın taraflarda derin izler bı- rakacağını, hem de savaşın gidi- şi içinde taraflara yeni manevra alanlan açılacağını düşünüyorum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle