03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 ŞUBAT 2003 CUft OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZSOYSAL • Komşuya İhanet HER yandansıkıştınlmaktaolan birTürkiye'de, tıpkı Kıbrıs konusunda olduğu gibi Irak konu- sunda da yanlışlara sürüklenmemek için bazı so- -uları olanca açıklığıyla kendi kendimize sormak îorundayız. Kuzey Irak'ta askeri varlığını hissettirmek iste- /işimizin nedeni nedir? Kürt devletinin kurulmasına karşı önlem almak. 3erçiAmerikan saldınsı yüzünden başlayacak göç dalgasına set çekme, Türkmenleri koaıma, Mu- îul ve Kerkük gibi kentlerde aşiret egemenliği- lin kurulmasına engel olma gibi nedenler de var; ama, devletin kurulmasını önleme hepsinden ığır basıyor. Çünkü, dahaşimdiden Kuzey Irak'ta elden ele dolaşan ve hatta yöneticilerin odalannda görü- en haritalardan da belli ki, o topraklarda deviet turmanın ardından, başta Türkiye olmak üzere civar ülkelerde Kürtlerin yaşadığı yerleri ele ge- çirme eğilimleri ortaya çıkacak. Kürt devleti kurmaişini tamamlamakiçinku- rulan ortak meclisin geçen gün Erbil yakın- bnndaki Selatin'de yaptığı toplantının girişinde güvenlik görevini yüklenenler ve gelenlerin üst- terini arayanlar kimlerdi? Amerikalılar. Onlann çeşitli vesilelerie bölgeye girip yerieştikleri, yöneticilerie yakın ilişki kurduk- lan, peşmerge birliklerini eğittikleri de bilinmek- teydi. Ama, iç içeoluşun bu ölçütere varacağı bek- lenmiyordu. Atlantik ötelerinden gelen bu aşın ilgi neden? önce, petrol. Ama başka nedenler de var: Sad- dam rejimini devirmede aşiretlerden yararian- nak, sonrasında bölge politikalan için kullanıla- bilecek bir devlet daha yaratmak, şu günlerde gö- rjldüğü gibi Ankara istenenleri yapmakta mınn kınn ederse ona karşı "Kürt devleti kurdururuz ha!" şantajına başvurmak. Peki, bütün bu yaşananlar hangi devtetin top- rağında oluyor? Irak'ın. Olanlantehlikeligörüyorsak, bunu her- kesten, hatta "stratejik ortak"tan da önce o dev- letle konuşmak gerekirdi. Ne var ki, Ankara, bu yakın komşusuyla birtüriü doğru dürüst diyalog kuramamıştır. Oysa, Irak konusundaki gelenek- sel politika, orayı yöneten kim olursa olsun onun- la iyi ilişki kurmakt. Dolayısıyla, "Başkalan ne der?' korkusu veya komşudaki rejimin niteliği böyle bir kopukluğu hakiı gösteremez. Bağdat'la Kürt sorunu konusunda kurulacak bir işbirtiğinin ille Kürtleri baskı altında tutmak için kuvvet kullan- ma ortaklığı biçimine bürünmesi gerekmez. Iki ta- raftaki rejimlerin özelliğine saygı göstererek, Kürt nüfus için de hakça ve insanca ortak çözümler bulunabilir. Böyle yapmayıp petrol uğruna Irak'a saldıra- cak bir Amerika'yla, maddi hesaplara ek olarak, komşu ülke toprakları üzerine paylaşım ve yönetim pazariığı yapmak ahlaka sığar mı? Si- zin bir komşunuz bunu yapsa ne dersiniz? Bunun içindir ki, Irak'a gıriş mutlaka kendi ama- cımızla sınırlı kalmalı ve başkasının peşine takı- lıp komşunun toprağına gıriş biçimine bürünme- melidir. TC DtYARBAKIR 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN KAMLXAŞT1RMA VE BELGE ÖZETLERtSİN ÎLANI Esas No: 2003/4 Davatarihi: 02.01.2003 Kamulaşürma tarihi: 23.10.2002 Kamulaştırmayı yapan idare: TEDAŞ Elekt- rik Dağıtım Müessesesı - Diyarbakır. Taşınmazla ilgili bilgıler: Diyarbakır merkez Yaytaş köyü parsel 393'teki taşınmazın 2810.87 m2'si irtifak hakkı tesisi. Taşınmaz malikleri: 1- Mahmut Ateş, 2- Es- mer Çimen, 3- Ahmet Çimen, 4- Mehmet Nuri Çimen, 5- Ali Çimen, 6- Mehmet Çimen, 7- Eyyüp Çimen, 8- Ensari Çimen, 9- Mehmet Sait Çimen. Idarenin belirlediği değer: 1.556639 TL/m2 2942 sayılı Kamulaştrma Kanunu'nun 10/4. maddesi gereğince ilanen duyurulur. 6/1/2003 Basıu: 2832 28 Şubat: Demokrasinin Önünü Açtı Yıllann uygulamalan sonucu ulaşılan böylesi bir ortamda MGK'nin aldığı kararlann can alıcı noktası: Artık dünyanın hiçbir ülkesinde kalmarruş olan 5 yıllık temel eğitimi 8 yıla çıkarmak. AlevCOŞKUN 2 8 Şubat kararlannın 7. yılına bastı- ğımız bugün, yazımızın başlığını gören kimileri, "Laikçi bir kafa yi- ne abyor" deyip. belki de yazıyı so- nuna kadar okumayacaklar... Çün- kü onlara göre 28 Şubat antidemokratik bir dayatmadır. Postmodem bir darbedir. Bu eleş- tirmenler ne yazık ki konunun içeriğine de- ğil, biçimsel yönüne bakıyorlar. 28 Şubat'ta pek yerinde olarak, istenen, da- yatılan nedir? Evrensel insan haklanna, bü- tün dünyadaki çağdaş anayasa ilkelerine ay- kın bir düşünce mi dayatılmışhr? 28 Şubat'ta MGK'nin kabul ettiği kararlann önernli mad- delerini özetleyelim. • Eğitim, Öğretim Birliği Yasası'na uygun duruma getirilmelidir. tmam hatip okullan- nın sayısı olağanüstü artmışnr. Gereksinim faz- lası ımam hatip okullan. teknik meslek okul- lanna dönüşmelidir. • Temel eğitim 8 yıl olmalıdır. Şimdi 28 Şubat öncesi duruma bir göz ata- lım; imam hatip okullanrun sayısı 650'yi bulmuş ve bütün Anadohı 'yu sarmış. Bu okuÜarda oku- yan öğrenci sayısı 500 bini aşmış. Bu okul- lardan mezun olan öğrencilerin sayısı 3 mil- yonu bulmuş, 1980 öncesi sadece bir tek olan ilahiyat fakültesinin sayısı 28'i bulmuş. Ge- rici 12 Eylül rejiminin kabul ettiği yasayla imam hatip okullanndan mezun olanlar üniversite- lerin istediği bölümüne girebiliyor. 80 bin ol- duğu kabul edilen camilerin gereksinimin- den fazla imam hatip okulu, Türk eğitim sis- teminin temel öğesi haline gehniş. Tarikatlar, Islamcı Vakıflar, onlann kurduklan okullar, radyo TV'ler, finans kapital kurumlan toplu- ma egemen olmuş. Yıllann uygulamalan sonucu ulaşılan böy- lesi bir ortamda MGK'nin aldığı kararlann can alıcı noktası: Artık dünyanın hiçbir ülkesin- de kalmamış olan 5 yıllık temel eğitimi 8 yı- la çıkarmaktır. Çağdaş okullar yerine, imam hatip okullannda taze beyinlerin yıkanması ve koşullandınlması önlenerek onun yerine genç beyinler için çağdaş eğitimin yolu açıl- maktadir. Bunun neresi antidemokratiktir?.. îmam hatip liselenni arka bahçeleri olarak gören si- yasal partileri biliyoruz. Bu okullardan me- zun olanlann kendi mesleklerinde değil de, özellikle hukuk, ekonomi, polis koleji, üni- versitelerin siyaset bilimi ve kamu yönetimi bölümlerine giderek yargıç, kaymakam, gü- venlik güçleri kadrolanndaetldnlik sağladıklan ve kendi düşüncelerinin siyasete egemen obnasını istedikleri artık herkes tarafindan biliniyor. Sözde Aydınlar Bu kararlara karşı çıkanlarbölücü, ümmet- çi ve entel ikinci Curnhuriyetçi koalisyonu- nun üyeleridir. Ümmetçilerin bu kararlara karşı çıkmalan doğaldır. Çünkü onlar ulusdev- let ve çağdaş demokrasinin gelişimini anla- mamış, hâlâ ortaçağda yaşayan adı üstünde ümmetçilerdir. Bölücülerin bu kararlara kar- şı çıkmalannın nedeni zayrfbir Türkiye gör- mek istemeleridir. Ancak kendilerini bunlar- la aynı koalisyona dahil ederek, bu kararlara karşı çıkan sözde aydınlara ne demeli? Bu noktada; 28 Şubat Kararlan'nın neden demokratik içerik taşıdığını tarihsel açıdan özet- lemekte yarar var. 1789 Fransız Devrimi'nden önce, ortaçağ karanlık bir dönemi yaşıyordu. Üretim ve ekonomi toprağa bağlı, bölünmüş bir siyasal yapı, ideolojik yönden dine dayalı ve dinin et- kisinde bir feodal sistem... Kralın egemenli- ği kutsal dini temsil eden kilise taraftndan onaylanıyordu. 17. yüzyılda din ve siyaset arasındaki ilişkiler üzerinde duran ünlü dü- şünür Thomas Hobbes'un Lcviathan (1651) adlı kitabının alt başhğı "BirDin veDünyaDev- letinin İçeriği Biçûni ve Kudreti Üzerine Bir Incdeme" adını taşır. Çağın düşüncesini kitabuı kapağı çok açık bir biçimde anlatır. Başına taç giymiş, sağ elinde dünye\i iktidann simgesi bir kılıç ve sol elinde ruhani iktidann simgesi bir haç tu- tan devasa bir insan. Işte bu kral'dı. Bütün ka- ranlık ortaçağın siyasal sımgesidir bu... Böy- lece kralın egemenliğine karşı çıkmak aslın- da Tann'ya karşı gehnek anlamını taşıyordu. Yüzyıllar boyunca böylesine bir egemenliğe kim karşı çıkabihrdi ki? Tannsal güçle des- teklenen egemenüği simgeleyen bu tacın, kra- lın kafasından ahnıp yere konulması, halkın eline verihnesi kolay ohnadı. tnsanlığın ge- çirdiği çok büyük bir savaştı bu... Karanhk or- taçağın sona ermesi savaşıydı bu. Yüzyıllar sürmüştür... Keşifler, buluşlar, sanayi devrimi, burjuva- ziyi ve işçi sınılinı yararh. Aydınlanma bir ha- reket ve felsefe olarak oluştu. Akıl, bagnaz- lığın önüne geçti. Sonuçta halk burjuvazinin öncülüğünde ayaklanıp egemenliği Monark'ian (kraldan) alıp. halka verdi. îşte bu Cumhuri- yet'i gerçekleştirme devrimidir. Kutsal din güçleri tarafindan desteklenen ruhani iktida- nn, kralın elinden alınıp, halkın eline veril- mesi hareketidir. Bu insanlık tarihinde Cum- huriyet'in kuruluşudur. Dinle devletin aynl- ması, yani "bikKk" hareketidir... Demokrasinin oluşması, bundan sonraki aşamadır. Egemenliğin laikleşmesiyle seçe- nekler geiişti. Sınıflar oluştu ve sınıf partile- ri kuruldu. Hem sosyalistler, hem ilericüer, hem liberaller, hem de yıkılan krallan savunan ru- tucular partilerini kurdular. Tüm bu partüer seçimlere kahlırlar. Siyasal iktidan elde etmek için çalışırlar. Ama, hiçbirisi ne Avrupa'da ne de Amerika 'da tekrar eski günlere dönmek is- temezler. Kutsal dinin ve ruhban sınıfinın des- teğiyle bir siyasal partinin siyasal egemenli- ğini kullanmasını istemezler. Tekrar başında taç, bir elinde kılıç, öbür elinde haç olan bir siyasal egemenliği istemezler. Çünkü, en az 400 yıl uğraştılar, bu tannsal egemenliği ruh- ban sınınnın ve krahn elinden almak için. Bu uğurda oluk oluk kan döktüler. Yann bizdeh durumu işleyeceğim. Nema ve Sosyal Hukuk Devleti Fonda biriken anapara ve nema hak sahiplerinin mülkiyetidir. Bu nedenle "Paranuz yok" mazeret olamaz. Azîz ÇELJK Kristal-îş Sendikası Eğitim Dairesi Müdürü Altı milyondan fazla çalışanı ıl- gılendiren *nan*" ya da "zorun- hıtasarnıf" sisteminin nasıl tasfı- ye edileceğinin ana hatlan belli ol- du. Sistem 2OO6'ya kadar anapa- ra dahil 11 taksithalindetasfiyeedi- lecek. Her yıl şubat ayında yapılan yılhk ödemeler ise bu yı] yapılma- yacak, bunun yerine nisan ayında anapara ödemesi yapılacak. An- cak bu tasfıye planı Anayasa Mah- kemesi karanmn göz ardı edihne- si anlamına geliyorve çalışanlann birikimlerini toplu olarak değer- lendirmelen olanağını ortadan kal- dınyor. öte yandantasfıye planı bu- güne kadar düşük nemalandırma- dan kaynaklanan kayıplann gide- rilmesini, nema oranlannrn yeni- den saptanmasını içermiyor. 1988 Nisan a>ında Özal döne- mmde çıkarüan ÇakşanlannTasar- rufa Teşvik Edilmesi ve Bunlann Değeıiendirilnıesi hakkındaki ya- sa ile başlatılan "zonmlu tasar- 111/" uygulaması, aslında teşvik değil cebri bir uygulama idi. Ya- saya göre yapılan kesintiler Hazi- ne tarafindan "her tûrtü menkal krymeder ve verimi yûksek yaü- nmbrayatınimaksoretiylenenı»- landıniâcaktı'' Yasa emeklilik ve ölüm halinde anapara ve nemanın tamamının hak sahiplerine ödenmesini öngö- rüyorda Yine yasaya göre en az ild yıl tasarruf yapanlara her yıl ta- hakkuk eden nemanın üçte birinin ödenmesi öngörülmekteydi. En az aln yıl tasamıfta bulunanlara istek- leri halinde sadece biriken anapa- ralan nemasız (faizsiz) olarak öde- niyordu, en az 15 yıl tasamıfta bu- lunanlara ise anapara ve nema top- lamının 3/5'i ödeniyorda Emek- lilik ve ölüm halleri dışında sis- temden ayrümak isteyenler büyük zarara ugramaktaydı. TasarrufTeş- vik Sıstemı ginnesi mecburi, çık- ması imkânsız bir sistem olarak düzenlenmişti. AYM, sistemden çıkmak iste- yenlere nema ve anaparanın tam olarak ödenmemesinin eşitlik ilke- sine aykın olduguna kararverdi ve karar 28 Aralık 2002 'de yürürlüğe girdi. Yüksek mahkeme, nemala- nnve anaparanın, çahşanlann mül- kiyeti olduğunu ve bunlann öden- mesinin engellenmesinin anayasa- da yer alan mülkiyet hakkına ayh- n olduguna karar verdi. AYM karan, isteyen her hak sa- hibınin; fondan anapara ve nema- sını alarak çıkmasına ve yıllardır süren yagmanın sona ermesine ola- nak veriyor. Hükümetın yapması gereken düzenleme, AYM karan paralelinde ve fonun tasfıye edile- rek derhal hak sahiplerine nakit olarak bir defada ödenmesi yönün- de olmalıdır. Farklı bir düzenleme, nakit ve bir defada ödeme yerine taksitler halinde ödeme AYM ka- ranna aykındır. Bu noktada, devlet bir defada bu kadar parayı ödeyemez itirazı yapılıyor. Bu iddia gayri ciddi ve çifte standartlı bir iddiadır, hukuk devleti ilkesinin ihlalidir. AYM ka- ranna rağmen kişilerin mülkiyet hakkı alanına giren bir paranın ödenmemesi hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmaz. Ancak bu iddianın arkasında bir başka gerçek yat- maktadır: Siyasi iktidarlar yıllar- dırçalışanlann nemasındannema- lanmıştır. Zorunlu tasarruf hesabı ucuz borçlanma aracı olarak kul- lanılmıştır. Akdahnazhilekr HazİDeMüsteşarfağı'nagörefon- dakiparanın bakrvesi şu anda 10.5 katriİyon TL. channdadır. Bu he- saplarda biriken paralar başlan- gpçtan bu >ana yasanın emredid hükümkrine karşın en iyi şekil- de' ve 'verimi yüksek yatınmlara' yaDruaraknemalandınimamıstrr. Nemaiandnma oranlan yıDanfar enflasvonun, mevduat faizferinin, BİR ÖZELLEŞTİRME HAREKATI: IRAK petrol-is Özelleştirme nedir? Bildiğinizden emin misiniz? Amerikan planıyla, ülkemizdeki özelieştirmelerin farkı varmı? Onaylamadan önce bir daha düşünün. Çünkü Türkiye düşüniiyor, Türkiye tartışacak. w w w . p e t r o l - i s . o r g . t r dövizinje aftmn çokçokaltında kal- mışûr. ÜsteBkuygulamada akıl at- maziuleieryapılmışör.Buntardan biri 1994 yılında şubat-mart avia- nndfl vaşandL Bu dönemde Yük- sek Piankma Kuruhı hesapta yer alan dövize endeksü tahvfl \t ge&r ortakhğı senetlerini odönemin do- lar kuru olan 34 bin TEden değa, 1993 yıl sonu kuru olan 14 bin TDden bozdurdu. Böylece fon kay- nakbrmdabüyükbiryağmavaşan- nuşbr. Bireysel bazda hesaplamalar bu büyük kayıplan ortaya çıkarmak- tadır. örneğin 1988 yılından bu yana kesinti ^pılan hak sahibi (A) adına 700 milyon lira kesinti ya- pılmış olsun, hak sahibi (A)'nın bugünkü anapara nema toplamı 6.3 milyardır. Bugüne kadar aldı- ğı yılhk nema toplamı ise 1.5 mil- yar liradır. Hesapta kalan toplam alacağı 6.3 - 1.5 = 4.8 milyardır. Ancak hak sahibi (A)'dan yapılan kesintiler ortalama yıllık mevdu- at faizleri esas alınarak değerlen- dirilseydi (A)'nın toplam alacağı 10.7 milyar, eğer kesintiler Cum- huriyet Altıru olarak değerlendiril- seydi 10.9 milyar, ABD Dolan ola- rak değerlendirilseydi 11.2 milyar olacaktı. Diğer bir deyişle nema- nın yağmalanması sonucu çalışan- lann birikimi yan yanya erimiştir. Bu erimenin temel nedeni, çalı- şanlann birikimlerinin düşük faiz- li devlet kâğıtlanna yatınlması ya da ucuz borçlanma aracı olarak kullanılmasıdır. Hü- kümetler, piyasadan aldığı borca enflasyonun çok üze- rinde reel faiz öderken ça- lışanlann birikimlerini yağ- malamakta hiçbir beis gör- memiştir. Bu uygulama, bir hukuk devletine değil, an- cak bir kabile devletine ya- kışmaktadır. Siyasal iktida- nn hizmetkusurunun (hat- ta suçunun) giderilmesi için fonda biriken anapara yeni- den ve en az geçmiş yıllar- daki enflasyon oranlannda yeniden nemalandırdmalı, nema oranlan yeniden he- saplanmalıdır... Fonda biriken anapara ve nema, hak sahiplerinin mül- kiyetidir. Bu nedenle "Pa- ramızjt»k" mazeret olamaz. Devlet, finans piyasalann- dan aldığı borçlan sekrir- meden (!) günü gününe ödü- yorsa; çalışanlardan zorla aldığı ve düşük nemalan- dırdığı (yağmaladığı) borç- lan da geri ödemelidir. Hem de diğer borçlar gi- bi. Devlet, uluslararası fi- nans çevrelerinden. IMF'den, bankalardan aldığı borca gösterdigi "özeni" ve "sada- kati" çalışanlardan aldığı borcakarşı da göstermelidir. PENCERE Bu Ne Biçim Karakter?.. Karakter Frenkçe bir sözcük.. Bireyin kişiliğini oluşturan sürekli niteliklerin tt münü vurguluyor. Sözgelimi biri için denir ki: - Kabadayı karakteriidir.. Ya da: - Tükürdüğünü yalar.. Tayyip Erdoğan'ın karakterinin nitelikleri üç ay da ortaya çıktı. Yürüyüşüne, edasına. kalıbına, kıyafetine bakı lırsa kabadayı olduğu söyleniyor, Kasımpaşalılı ğından dem vuruluyordu.. Kof çıktı. Çıkan uğruna ve koltuk sevdasına kendi kimli ğini bu kadar inkâr eden bir kişilik, karakter sına vında not alamaz. • Emin Çölaşan, dünkü yazısında, Recep Tayyif Erdoğan'ın 1991 'de yaşanan Körfez Savaşı'na iliş- kin bir konuşmasını aktarmış... O günlerde demiş ki Reçep Tayyip: "- Körfez Savaşı, ABD'nin emperyalizmi ve si- yonizmi dünyaya hâkim kjlmak için yaptığı birsa- vaştır. ABD, Rusya sorununu çözdükten sonra bütün dünyayı kendi emrinde tek bir devlet yap- ma karan aldı. Böylece siyonizmin egemenlikpla- nı yürürlüğe konuldu. ABD'nin buplanı uygulayabilmekiçin kendi em- rine harüyen uymayan Irak'ı ezmesi ve böylece O tadoğu'da Israil karşısında hiçbir gûç kalmama- sını sağlaması gerekiyordu... Gayesinden saptınlan birsavaş için Türkiye'nin Biheşmiş Mılletler karanna uyduğunu ifade ede- rek ABD'ye yardımcı olması, milleti aldatmaktır. Bütün bu gerçekler ortada iken Özal'/n milletin büyük çoğunluğunu karşısına alıp Anayasa ve ka- nunlan sürekli çiğneyerek Türkiye'yi savaşa sok- mak istemesi, vahim bir olaydır. Türkiye'deki üslerin NATO maksatlan dışında kullanılmayacağı, yasaların hükmüdür. Bu üslen sadece komünist ülkelerden gelecek saldınlara karşı savunma amacıyla kullanılması gerekir. Fa kat bugünkü uygulamada bu üsler NATO'ya de- ğil, ABD'nin emrine verilmiştir." Emin Çölaşan soruyor "- Bırakın herşeyi bir yana, bir insan kendi ya- şamında böylesine dönek olur mu? Böylesine il- kesiz ve tutarsız olurmu?" Kimbilir, belki de bir insan kendi yaşamında böy- lesine dönek, tutarsız, ilkesiz olabilir... Ama o insan Türkiye Cumhuriyeti'nde iktidann başı olursa ne olur?.. Çok tehlikeli bir durum var ortada: Ülkemiz bu adamların elinde başı sonu belirsiz bir maceraya sürükleniyor; Amerika'njn güdümünde gayri meş- ru bir savaşa itiliyoruz. • Recep Tayyip Erdoğan'ın karakter sınavı bu sü- reçte özellikle önem kazanıyor... Ne diyordu: "Camiler kışlamız Müminler askerimiz Kubbeler miğferimiz Minareler süngümûz" Meydanlarda halka bu manzumeyi nutuk gibi yi neleyen bir kişi, daha sonra Müslümanlara karşı gay ri meşru savaşın en önünde yerini alırsa, hazretir karakterine kaç not verilir?.. Konu Türkiye Cumhuriyeti'ni ilgilendiriyor; Receı Tayyip'in Islamcılığından vazgeçtik; ama, bu karak terde bir politikacı ülke için tehlikelidir. Sorunlar Sarmalında TÜRKİYE-KIBRIS-IRAK Konuşmacılar: Yekta Güngör Özden Prof. Dr. Erol Manisalı Dr. Alev Coşkun Yöneten: Sami Karaören ATATÜRKÇÜ DÜŞUNCE DERNEĞITUZLA ŞUBESİSUNAR Yer: Tiidev Toplantı Salonu Gün: 01.03.2003 CUMARTESİ Saat: 14.00 ÜCRETSİZ ADD ETKİNLİĞI IAI«AL IVRSftVIVİTtalnE ÇAĞRI Türkiye geneli için ADD Mersin Şubesi'nin öncülüğünde tüm demokratik kitle örgütlerinin, siyasi partilerin. meslek kuruluşlarının Mersin örgütlerince düzenlenen, TC Cumhurbaşkanımız Sayın Ahmet Necdet SEZER'in KKTC Cumhurbaşkanımız Saym Rauf Raif DENKTAŞ'ın TBMM Başkanımız Sayın Bülent ARINÇ'ın Genelkunnay Başkanımız Org. Sayın HÜmi ÖZKÖK'ün katılım ve bilgilerine sunulan, "KKTC Egemenliğine Destek, Irak Savaşına H: yır" mitingine, TC ve KKTC Bayraklan, Büyük Öı derimizin posterleri ve yurttaş kimliği ile katılır ulusal bir görev ve Kuvayi Milliye anlayışıdır. ADD GE.VEL BAŞKANLIĞI Mitingin Tarih ve Yeri: 1 Mart 2003 Cumartesi Saat: 11.00. Mersin Devlet Hastanesi önü Metropol Alanı MERSİN tletişim Adresleri ADD Genel Merkezi Tel: (312) 232 43 44 - 232 50 55. Faks: (312) 232 46 49 Adres: GMK Bulvan 102'7-8 Maltepe/'ANKARA ADD Mersin Şubesi TelTaks:(324)237 00 25 Adres: Istiklal Caddesi No: 74/3 MERSİN. Not. Mesajlar ADD Mersin Şubesi 'ne gönderilebılir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle