Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 ŞUBAT 2003 CUft
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZSOYSAL •
Komşuya İhanet
HER yandansıkıştınlmaktaolan birTürkiye'de,
tıpkı Kıbrıs konusunda olduğu gibi Irak konu-
sunda da yanlışlara sürüklenmemek için bazı so-
-uları olanca açıklığıyla kendi kendimize sormak
îorundayız.
Kuzey Irak'ta askeri varlığını hissettirmek iste-
/işimizin nedeni nedir?
Kürt devletinin kurulmasına karşı önlem almak.
3erçiAmerikan saldınsı yüzünden başlayacak göç
dalgasına set çekme, Türkmenleri koaıma, Mu-
îul ve Kerkük gibi kentlerde aşiret egemenliği-
lin kurulmasına engel olma gibi nedenler de var;
ama, devletin kurulmasını önleme hepsinden
ığır basıyor.
Çünkü, dahaşimdiden Kuzey Irak'ta elden ele
dolaşan ve hatta yöneticilerin odalannda görü-
en haritalardan da belli ki, o topraklarda deviet
turmanın ardından, başta Türkiye olmak üzere
civar ülkelerde Kürtlerin yaşadığı yerleri ele ge-
çirme eğilimleri ortaya çıkacak.
Kürt devleti kurmaişini tamamlamakiçinku-
rulan ortak meclisin geçen gün Erbil yakın-
bnndaki Selatin'de yaptığı toplantının girişinde
güvenlik görevini yüklenenler ve gelenlerin üst-
terini arayanlar kimlerdi?
Amerikalılar. Onlann çeşitli vesilelerie bölgeye
girip yerieştikleri, yöneticilerie yakın ilişki kurduk-
lan, peşmerge birliklerini eğittikleri de bilinmek-
teydi. Ama, iç içeoluşun bu ölçütere varacağı bek-
lenmiyordu.
Atlantik ötelerinden gelen bu aşın ilgi neden?
önce, petrol. Ama başka nedenler de var: Sad-
dam rejimini devirmede aşiretlerden yararian-
nak, sonrasında bölge politikalan için kullanıla-
bilecek bir devlet daha yaratmak, şu günlerde gö-
rjldüğü gibi Ankara istenenleri yapmakta mınn
kınn ederse ona karşı "Kürt devleti kurdururuz
ha!" şantajına başvurmak.
Peki, bütün bu yaşananlar hangi devtetin top-
rağında oluyor?
Irak'ın. Olanlantehlikeligörüyorsak, bunu her-
kesten, hatta "stratejik ortak"tan da önce o dev-
letle konuşmak gerekirdi. Ne var ki, Ankara, bu
yakın komşusuyla birtüriü doğru dürüst diyalog
kuramamıştır. Oysa, Irak konusundaki gelenek-
sel politika, orayı yöneten kim olursa olsun onun-
la iyi ilişki kurmakt. Dolayısıyla, "Başkalan ne der?'
korkusu veya komşudaki rejimin niteliği böyle
bir kopukluğu hakiı gösteremez. Bağdat'la Kürt
sorunu konusunda kurulacak bir işbirtiğinin ille
Kürtleri baskı altında tutmak için kuvvet kullan-
ma ortaklığı biçimine bürünmesi gerekmez. Iki ta-
raftaki rejimlerin özelliğine saygı göstererek, Kürt
nüfus için de hakça ve insanca ortak çözümler
bulunabilir.
Böyle yapmayıp petrol uğruna Irak'a saldıra-
cak bir Amerika'yla, maddi hesaplara ek
olarak, komşu ülke toprakları üzerine paylaşım
ve yönetim pazariığı yapmak ahlaka sığar mı? Si-
zin bir komşunuz bunu yapsa ne dersiniz?
Bunun içindir ki, Irak'a gıriş mutlaka kendi ama-
cımızla sınırlı kalmalı ve başkasının peşine takı-
lıp komşunun toprağına gıriş biçimine bürünme-
melidir.
TC
DtYARBAKIR 3. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN KAMLXAŞT1RMA
VE BELGE ÖZETLERtSİN ÎLANI
Esas No: 2003/4
Davatarihi: 02.01.2003
Kamulaşürma tarihi: 23.10.2002
Kamulaştırmayı yapan idare: TEDAŞ Elekt-
rik Dağıtım Müessesesı - Diyarbakır.
Taşınmazla ilgili bilgıler: Diyarbakır merkez
Yaytaş köyü parsel 393'teki taşınmazın
2810.87 m2'si irtifak hakkı tesisi.
Taşınmaz malikleri: 1- Mahmut Ateş, 2- Es-
mer Çimen, 3- Ahmet Çimen, 4- Mehmet Nuri
Çimen, 5- Ali Çimen, 6- Mehmet Çimen, 7-
Eyyüp Çimen, 8- Ensari Çimen, 9- Mehmet
Sait Çimen.
Idarenin belirlediği değer: 1.556639 TL/m2
2942 sayılı Kamulaştrma Kanunu'nun 10/4.
maddesi gereğince ilanen duyurulur. 6/1/2003
Basıu: 2832
28 Şubat: Demokrasinin Önünü Açtı
Yıllann uygulamalan sonucu ulaşılan böylesi bir ortamda MGK'nin aldığı
kararlann can alıcı noktası: Artık dünyanın hiçbir ülkesinde kalmarruş olan
5 yıllık temel eğitimi 8 yıla çıkarmak.
AlevCOŞKUN
2
8 Şubat kararlannın 7. yılına bastı-
ğımız bugün, yazımızın başlığını
gören kimileri, "Laikçi bir kafa yi-
ne abyor" deyip. belki de yazıyı so-
nuna kadar okumayacaklar... Çün-
kü onlara göre 28 Şubat antidemokratik bir
dayatmadır. Postmodem bir darbedir. Bu eleş-
tirmenler ne yazık ki konunun içeriğine de-
ğil, biçimsel yönüne bakıyorlar.
28 Şubat'ta pek yerinde olarak, istenen, da-
yatılan nedir? Evrensel insan haklanna, bü-
tün dünyadaki çağdaş anayasa ilkelerine ay-
kın bir düşünce mi dayatılmışhr? 28 Şubat'ta
MGK'nin kabul ettiği kararlann önernli mad-
delerini özetleyelim.
• Eğitim, Öğretim Birliği Yasası'na uygun
duruma getirilmelidir. tmam hatip okullan-
nın sayısı olağanüstü artmışnr. Gereksinim faz-
lası ımam hatip okullan. teknik meslek okul-
lanna dönüşmelidir.
• Temel eğitim 8 yıl olmalıdır.
Şimdi 28 Şubat öncesi duruma bir göz ata-
lım;
imam hatip okullanrun sayısı 650'yi bulmuş
ve bütün Anadohı 'yu sarmış. Bu okuÜarda oku-
yan öğrenci sayısı 500 bini aşmış. Bu okul-
lardan mezun olan öğrencilerin sayısı 3 mil-
yonu bulmuş, 1980 öncesi sadece bir tek olan
ilahiyat fakültesinin sayısı 28'i bulmuş. Ge-
rici 12 Eylül rejiminin kabul ettiği yasayla imam
hatip okullanndan mezun olanlar üniversite-
lerin istediği bölümüne girebiliyor. 80 bin ol-
duğu kabul edilen camilerin gereksinimin-
den fazla imam hatip okulu, Türk eğitim sis-
teminin temel öğesi haline gehniş. Tarikatlar,
Islamcı Vakıflar, onlann kurduklan okullar,
radyo TV'ler, finans kapital kurumlan toplu-
ma egemen olmuş.
Yıllann uygulamalan sonucu ulaşılan böy-
lesi bir ortamda MGK'nin aldığı kararlann can
alıcı noktası: Artık dünyanın hiçbir ülkesin-
de kalmamış olan 5 yıllık temel eğitimi 8 yı-
la çıkarmaktır. Çağdaş okullar yerine, imam
hatip okullannda taze beyinlerin yıkanması
ve koşullandınlması önlenerek onun yerine
genç beyinler için çağdaş eğitimin yolu açıl-
maktadir.
Bunun neresi antidemokratiktir?.. îmam
hatip liselenni arka bahçeleri olarak gören si-
yasal partileri biliyoruz. Bu okullardan me-
zun olanlann kendi mesleklerinde değil de,
özellikle hukuk, ekonomi, polis koleji, üni-
versitelerin siyaset bilimi ve kamu yönetimi
bölümlerine giderek yargıç, kaymakam, gü-
venlik güçleri kadrolanndaetldnlik sağladıklan
ve kendi düşüncelerinin siyasete egemen
obnasını istedikleri artık herkes tarafindan
biliniyor.
Sözde Aydınlar
Bu kararlara karşı çıkanlarbölücü, ümmet-
çi ve entel ikinci Curnhuriyetçi koalisyonu-
nun üyeleridir. Ümmetçilerin bu kararlara
karşı çıkmalan doğaldır. Çünkü onlar ulusdev-
let ve çağdaş demokrasinin gelişimini anla-
mamış, hâlâ ortaçağda yaşayan adı üstünde
ümmetçilerdir. Bölücülerin bu kararlara kar-
şı çıkmalannın nedeni zayrfbir Türkiye gör-
mek istemeleridir. Ancak kendilerini bunlar-
la aynı koalisyona dahil ederek, bu kararlara
karşı çıkan sözde aydınlara ne demeli?
Bu noktada; 28 Şubat Kararlan'nın neden
demokratik içerik taşıdığını tarihsel açıdan özet-
lemekte yarar var.
1789 Fransız Devrimi'nden önce, ortaçağ
karanlık bir dönemi yaşıyordu. Üretim ve
ekonomi toprağa bağlı, bölünmüş bir siyasal
yapı, ideolojik yönden dine dayalı ve dinin et-
kisinde bir feodal sistem... Kralın egemenli-
ği kutsal dini temsil eden kilise taraftndan
onaylanıyordu. 17. yüzyılda din ve siyaset
arasındaki ilişkiler üzerinde duran ünlü dü-
şünür Thomas Hobbes'un Lcviathan (1651)
adlı kitabının alt başhğı "BirDin veDünyaDev-
letinin İçeriği Biçûni ve Kudreti Üzerine Bir
Incdeme" adını taşır.
Çağın düşüncesini kitabuı kapağı çok açık
bir biçimde anlatır. Başına taç giymiş, sağ
elinde dünye\i iktidann simgesi bir kılıç ve
sol elinde ruhani iktidann simgesi bir haç tu-
tan devasa bir insan. Işte bu kral'dı. Bütün ka-
ranlık ortaçağın siyasal sımgesidir bu... Böy-
lece kralın egemenliğine karşı çıkmak aslın-
da Tann'ya karşı gehnek anlamını taşıyordu.
Yüzyıllar boyunca böylesine bir egemenliğe
kim karşı çıkabihrdi ki? Tannsal güçle des-
teklenen egemenüği simgeleyen bu tacın, kra-
lın kafasından ahnıp yere konulması, halkın
eline verihnesi kolay ohnadı. tnsanlığın ge-
çirdiği çok büyük bir savaştı bu... Karanhk or-
taçağın sona ermesi savaşıydı bu. Yüzyıllar
sürmüştür...
Keşifler, buluşlar, sanayi devrimi, burjuva-
ziyi ve işçi sınılinı yararh. Aydınlanma bir ha-
reket ve felsefe olarak oluştu. Akıl, bagnaz-
lığın önüne geçti. Sonuçta halk burjuvazinin
öncülüğünde ayaklanıp egemenliği Monark'ian
(kraldan) alıp. halka verdi. îşte bu Cumhuri-
yet'i gerçekleştirme devrimidir. Kutsal din
güçleri tarafindan desteklenen ruhani iktida-
nn, kralın elinden alınıp, halkın eline veril-
mesi hareketidir. Bu insanlık tarihinde Cum-
huriyet'in kuruluşudur. Dinle devletin aynl-
ması, yani "bikKk" hareketidir...
Demokrasinin oluşması, bundan sonraki
aşamadır. Egemenliğin laikleşmesiyle seçe-
nekler geiişti. Sınıflar oluştu ve sınıf partile-
ri kuruldu. Hem sosyalistler, hem ilericüer, hem
liberaller, hem de yıkılan krallan savunan ru-
tucular partilerini kurdular. Tüm bu partüer
seçimlere kahlırlar. Siyasal iktidan elde etmek
için çalışırlar. Ama, hiçbirisi ne Avrupa'da ne
de Amerika 'da tekrar eski günlere dönmek is-
temezler. Kutsal dinin ve ruhban sınıfinın des-
teğiyle bir siyasal partinin siyasal egemenli-
ğini kullanmasını istemezler. Tekrar başında
taç, bir elinde kılıç, öbür elinde haç olan bir
siyasal egemenliği istemezler. Çünkü, en az
400 yıl uğraştılar, bu tannsal egemenliği ruh-
ban sınınnın ve krahn elinden almak için. Bu
uğurda oluk oluk kan döktüler.
Yann bizdeh durumu işleyeceğim.
Nema ve Sosyal Hukuk Devleti
Fonda biriken anapara ve nema hak sahiplerinin
mülkiyetidir. Bu nedenle "Paranuz yok" mazeret
olamaz.
Azîz ÇELJK Kristal-îş Sendikası Eğitim Dairesi Müdürü
Altı milyondan fazla çalışanı ıl-
gılendiren *nan*" ya da "zorun-
hıtasarnıf" sisteminin nasıl tasfı-
ye edileceğinin ana hatlan belli ol-
du. Sistem 2OO6'ya kadar anapa-
ra dahil 11 taksithalindetasfiyeedi-
lecek. Her yıl şubat ayında yapılan
yılhk ödemeler ise bu yı] yapılma-
yacak, bunun yerine nisan ayında
anapara ödemesi yapılacak. An-
cak bu tasfıye planı Anayasa Mah-
kemesi karanmn göz ardı edihne-
si anlamına geliyorve çalışanlann
birikimlerini toplu olarak değer-
lendirmelen olanağını ortadan kal-
dınyor. öte yandantasfıye planı bu-
güne kadar düşük nemalandırma-
dan kaynaklanan kayıplann gide-
rilmesini, nema oranlannrn yeni-
den saptanmasını içermiyor.
1988 Nisan a>ında Özal döne-
mmde çıkarüan ÇakşanlannTasar-
rufa Teşvik Edilmesi ve Bunlann
Değeıiendirilnıesi hakkındaki ya-
sa ile başlatılan "zonmlu tasar-
111/" uygulaması, aslında teşvik
değil cebri bir uygulama idi. Ya-
saya göre yapılan kesintiler Hazi-
ne tarafindan "her tûrtü menkal
krymeder ve verimi yûksek yaü-
nmbrayatınimaksoretiylenenı»-
landıniâcaktı''
Yasa emeklilik ve ölüm halinde
anapara ve nemanın tamamının
hak sahiplerine ödenmesini öngö-
rüyorda Yine yasaya göre en az ild
yıl tasarruf yapanlara her yıl ta-
hakkuk eden nemanın üçte birinin
ödenmesi öngörülmekteydi. En az
aln yıl tasamıfta bulunanlara istek-
leri halinde sadece biriken anapa-
ralan nemasız (faizsiz) olarak öde-
niyordu, en az 15 yıl tasamıfta bu-
lunanlara ise anapara ve nema top-
lamının 3/5'i ödeniyorda Emek-
lilik ve ölüm halleri dışında sis-
temden ayrümak isteyenler büyük
zarara ugramaktaydı. TasarrufTeş-
vik Sıstemı ginnesi mecburi, çık-
ması imkânsız bir sistem olarak
düzenlenmişti.
AYM, sistemden çıkmak iste-
yenlere nema ve anaparanın tam
olarak ödenmemesinin eşitlik ilke-
sine aykın olduguna kararverdi ve
karar 28 Aralık 2002 'de yürürlüğe
girdi. Yüksek mahkeme, nemala-
nnve anaparanın, çahşanlann mül-
kiyeti olduğunu ve bunlann öden-
mesinin engellenmesinin anayasa-
da yer alan mülkiyet hakkına ayh-
n olduguna karar verdi.
AYM karan, isteyen her hak sa-
hibınin; fondan anapara ve nema-
sını alarak çıkmasına ve yıllardır
süren yagmanın sona ermesine ola-
nak veriyor. Hükümetın yapması
gereken düzenleme, AYM karan
paralelinde ve fonun tasfıye edile-
rek derhal hak sahiplerine nakit
olarak bir defada ödenmesi yönün-
de olmalıdır. Farklı bir düzenleme,
nakit ve bir defada ödeme yerine
taksitler halinde ödeme AYM ka-
ranna aykındır.
Bu noktada, devlet bir defada
bu kadar parayı ödeyemez itirazı
yapılıyor. Bu iddia gayri ciddi ve
çifte standartlı bir iddiadır, hukuk
devleti ilkesinin ihlalidir. AYM ka-
ranna rağmen kişilerin mülkiyet
hakkı alanına giren bir paranın
ödenmemesi hukuk devleti ilkesi
ile bağdaşmaz. Ancak bu iddianın
arkasında bir başka gerçek yat-
maktadır: Siyasi iktidarlar yıllar-
dırçalışanlann nemasındannema-
lanmıştır. Zorunlu tasarruf hesabı
ucuz borçlanma aracı olarak kul-
lanılmıştır.
Akdahnazhilekr
HazİDeMüsteşarfağı'nagörefon-
dakiparanın bakrvesi şu anda 10.5
katriİyon TL. channdadır. Bu he-
saplarda biriken paralar başlan-
gpçtan bu >ana yasanın emredid
hükümkrine karşın en iyi şekil-
de' ve 'verimi yüksek yatınmlara'
yaDruaraknemalandınimamıstrr.
Nemaiandnma oranlan yıDanfar
enflasvonun, mevduat faizferinin,
BİR ÖZELLEŞTİRME HAREKATI: IRAK
petrol-is
Özelleştirme nedir? Bildiğinizden emin misiniz?
Amerikan planıyla, ülkemizdeki özelieştirmelerin
farkı varmı?
Onaylamadan önce bir daha düşünün.
Çünkü Türkiye düşüniiyor, Türkiye tartışacak.
w w w . p e t r o l - i s . o r g . t r
dövizinje aftmn çokçokaltında kal-
mışûr. ÜsteBkuygulamada akıl at-
maziuleieryapılmışör.Buntardan
biri 1994 yılında şubat-mart avia-
nndfl vaşandL Bu dönemde Yük-
sek Piankma Kuruhı hesapta yer
alan dövize endeksü tahvfl \t ge&r
ortakhğı senetlerini odönemin do-
lar kuru olan 34 bin TEden değa,
1993 yıl sonu kuru olan 14 bin
TDden bozdurdu. Böylece fon kay-
nakbrmdabüyükbiryağmavaşan-
nuşbr.
Bireysel bazda hesaplamalar bu
büyük kayıplan ortaya çıkarmak-
tadır. örneğin 1988 yılından bu
yana kesinti ^pılan hak sahibi (A)
adına 700 milyon lira kesinti ya-
pılmış olsun, hak sahibi (A)'nın
bugünkü anapara nema toplamı
6.3 milyardır. Bugüne kadar aldı-
ğı yılhk nema toplamı ise 1.5 mil-
yar liradır. Hesapta kalan toplam
alacağı 6.3 - 1.5 = 4.8 milyardır.
Ancak hak sahibi (A)'dan yapılan
kesintiler ortalama yıllık mevdu-
at faizleri esas alınarak değerlen-
dirilseydi (A)'nın toplam alacağı
10.7 milyar, eğer kesintiler Cum-
huriyet Altıru olarak değerlendiril-
seydi 10.9 milyar, ABD Dolan ola-
rak değerlendirilseydi 11.2 milyar
olacaktı. Diğer bir deyişle nema-
nın yağmalanması sonucu çalışan-
lann birikimi yan yanya erimiştir.
Bu erimenin temel nedeni, çalı-
şanlann birikimlerinin düşük faiz-
li devlet kâğıtlanna yatınlması ya
da ucuz borçlanma aracı
olarak kullanılmasıdır. Hü-
kümetler, piyasadan aldığı
borca enflasyonun çok üze-
rinde reel faiz öderken ça-
lışanlann birikimlerini yağ-
malamakta hiçbir beis gör-
memiştir. Bu uygulama, bir
hukuk devletine değil, an-
cak bir kabile devletine ya-
kışmaktadır. Siyasal iktida-
nn hizmetkusurunun (hat-
ta suçunun) giderilmesi için
fonda biriken anapara yeni-
den ve en az geçmiş yıllar-
daki enflasyon oranlannda
yeniden nemalandırdmalı,
nema oranlan yeniden he-
saplanmalıdır...
Fonda biriken anapara ve
nema, hak sahiplerinin mül-
kiyetidir. Bu nedenle "Pa-
ramızjt»k" mazeret olamaz.
Devlet, finans piyasalann-
dan aldığı borçlan sekrir-
meden (!) günü gününe ödü-
yorsa; çalışanlardan zorla
aldığı ve düşük nemalan-
dırdığı (yağmaladığı) borç-
lan da geri ödemelidir.
Hem de diğer borçlar gi-
bi. Devlet, uluslararası fi-
nans çevrelerinden. IMF'den,
bankalardan aldığı borca
gösterdigi "özeni" ve "sada-
kati" çalışanlardan aldığı
borcakarşı da göstermelidir.
PENCERE
Bu Ne Biçim
Karakter?..
Karakter Frenkçe bir sözcük..
Bireyin kişiliğini oluşturan sürekli niteliklerin tt
münü vurguluyor.
Sözgelimi biri için denir ki:
- Kabadayı karakteriidir..
Ya da:
- Tükürdüğünü yalar..
Tayyip Erdoğan'ın karakterinin nitelikleri üç ay
da ortaya çıktı.
Yürüyüşüne, edasına. kalıbına, kıyafetine bakı
lırsa kabadayı olduğu söyleniyor, Kasımpaşalılı
ğından dem vuruluyordu..
Kof çıktı.
Çıkan uğruna ve koltuk sevdasına kendi kimli
ğini bu kadar inkâr eden bir kişilik, karakter sına
vında not alamaz.
•
Emin Çölaşan, dünkü yazısında, Recep Tayyif
Erdoğan'ın 1991 'de yaşanan Körfez Savaşı'na iliş-
kin bir konuşmasını aktarmış...
O günlerde demiş ki Reçep Tayyip:
"- Körfez Savaşı, ABD'nin emperyalizmi ve si-
yonizmi dünyaya hâkim kjlmak için yaptığı birsa-
vaştır. ABD, Rusya sorununu çözdükten sonra
bütün dünyayı kendi emrinde tek bir devlet yap-
ma karan aldı. Böylece siyonizmin egemenlikpla-
nı yürürlüğe konuldu.
ABD'nin buplanı uygulayabilmekiçin kendi em-
rine harüyen uymayan Irak'ı ezmesi ve böylece O
tadoğu'da Israil karşısında hiçbir gûç kalmama-
sını sağlaması gerekiyordu...
Gayesinden saptınlan birsavaş için Türkiye'nin
Biheşmiş Mılletler karanna uyduğunu ifade ede-
rek ABD'ye yardımcı olması, milleti aldatmaktır.
Bütün bu gerçekler ortada iken Özal'/n milletin
büyük çoğunluğunu karşısına alıp Anayasa ve ka-
nunlan sürekli çiğneyerek Türkiye'yi savaşa sok-
mak istemesi, vahim bir olaydır.
Türkiye'deki üslerin NATO maksatlan dışında
kullanılmayacağı, yasaların hükmüdür. Bu üslen
sadece komünist ülkelerden gelecek saldınlara
karşı savunma amacıyla kullanılması gerekir. Fa
kat bugünkü uygulamada bu üsler NATO'ya de-
ğil, ABD'nin emrine verilmiştir."
Emin Çölaşan soruyor
"- Bırakın herşeyi bir yana, bir insan kendi ya-
şamında böylesine dönek olur mu? Böylesine il-
kesiz ve tutarsız olurmu?"
Kimbilir, belki de bir insan kendi yaşamında böy-
lesine dönek, tutarsız, ilkesiz olabilir...
Ama o insan Türkiye Cumhuriyeti'nde iktidann
başı olursa ne olur?..
Çok tehlikeli bir durum var ortada: Ülkemiz bu
adamların elinde başı sonu belirsiz bir maceraya
sürükleniyor; Amerika'njn güdümünde gayri meş-
ru bir savaşa itiliyoruz.
•
Recep Tayyip Erdoğan'ın karakter sınavı bu sü-
reçte özellikle önem kazanıyor...
Ne diyordu:
"Camiler kışlamız
Müminler askerimiz
Kubbeler miğferimiz
Minareler süngümûz"
Meydanlarda halka bu manzumeyi nutuk gibi yi
neleyen bir kişi, daha sonra Müslümanlara karşı gay
ri meşru savaşın en önünde yerini alırsa, hazretir
karakterine kaç not verilir?..
Konu Türkiye Cumhuriyeti'ni ilgilendiriyor; Receı
Tayyip'in Islamcılığından vazgeçtik; ama, bu karak
terde bir politikacı ülke için tehlikelidir.
Sorunlar Sarmalında
TÜRKİYE-KIBRIS-IRAK
Konuşmacılar:
Yekta Güngör Özden
Prof. Dr. Erol Manisalı
Dr. Alev Coşkun
Yöneten:
Sami Karaören
ATATÜRKÇÜ DÜŞUNCE DERNEĞITUZLA ŞUBESİSUNAR
Yer: Tiidev Toplantı Salonu
Gün: 01.03.2003 CUMARTESİ
Saat: 14.00
ÜCRETSİZ ADD ETKİNLİĞI
IAI«AL IVRSftVIVİTtalnE
ÇAĞRI
Türkiye geneli için ADD Mersin Şubesi'nin
öncülüğünde tüm demokratik kitle örgütlerinin,
siyasi partilerin. meslek kuruluşlarının Mersin
örgütlerince düzenlenen,
TC Cumhurbaşkanımız
Sayın Ahmet Necdet SEZER'in
KKTC Cumhurbaşkanımız
Saym Rauf Raif DENKTAŞ'ın
TBMM Başkanımız
Sayın Bülent ARINÇ'ın
Genelkunnay Başkanımız
Org. Sayın HÜmi ÖZKÖK'ün
katılım ve bilgilerine sunulan,
"KKTC Egemenliğine Destek, Irak Savaşına H:
yır" mitingine, TC ve KKTC Bayraklan, Büyük Öı
derimizin posterleri ve yurttaş kimliği ile katılır
ulusal bir görev ve Kuvayi Milliye anlayışıdır.
ADD GE.VEL BAŞKANLIĞI
Mitingin Tarih ve Yeri:
1 Mart 2003 Cumartesi Saat: 11.00.
Mersin Devlet Hastanesi önü
Metropol Alanı MERSİN
tletişim Adresleri
ADD Genel Merkezi
Tel: (312) 232 43 44 - 232 50 55. Faks: (312) 232 46 49
Adres: GMK Bulvan 102'7-8 Maltepe/'ANKARA
ADD Mersin Şubesi
TelTaks:(324)237 00 25
Adres: Istiklal Caddesi No: 74/3 MERSİN.
Not. Mesajlar ADD Mersin Şubesi 'ne gönderilebılir.