07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 ŞUBAT 2003 CUMARTESİ DIZI w ^ ABD Başkanı tek başına kalsa da saldırmaktan kolay kolay vazgeçmeyecektir Jjush bildiğini okuyacak"W" "W" TT Bush yönetiminin, • >• / denetçilerin Irak'ta WW kitle ımha T V silahlannın bmlunduğu savını doğrulayacak somut herhangi bir kanıta rastlamadıklanyla ilgili raporunu, önce çarpıtarak, sonra da diipedüz yalana başvurarak yansıtma çabalannın heyetin baskanı BBx tarafından sert bir biçimde eleştirilmesinin Washüıgton'ı fena halde öfkelendirdiği, sanınz, kimsenin gözünden kaçmamıştır. Colin Püwefl'ın 5 Şubat'ta Güvenlik Konseyi 'ne, Irak'm kitle imha silahlanna sahip olduğunu, dahası El Kaide ile bağlantısını, tartışılmaz kamtlar ortaya koyarak 'ikna' edecegini iddia eden açıklamaJan ise Konsey'de umulan sonucu vermemiş, bir demokrat senatörün 'kanıtiann' kimseyi ikna etmeyeceğiyle ilgili açıklamalannı doğrulamıştır. B M yasalarını hlçe saymak Gerçekten de 'Dağ Fare' doğurmuş, Powell'ın aralannda kendisinin bile aniam çıkaramadığmı itiraf ettiği bazı hava fotograflanyla varsayımlar, kendinden menkul yorumlar, anlamı belirsiz ses bantlan ve mesnetsiz El Kaide bağlantılan, Konsey'ın çoğunluğunu olduğu gibi, dünya kamuoyunu da ikna edememiş, denetçilere ek süre verilmesi agırlık kazanmıştır. Konsey'in, denetçilerin görüşlerini alacağı 14 Şubat'tan sonra da Irak'a daha fazla işbirliği yönünde güçlü bir mesaj verilmesi yanı sıra denetçilere ek süre tanınması yönünde karar alması sürpriz olmayacaktır. Birleşik Devletler, bu durumda Irak'a BM karan olmaksızın tek başına saldında ısrar ederse bunu BM yasalanna ve uluslararası hukuku hiçe sayarak yapacaktır. Bunun risklerini göze alması ıse kolay değildir. Dahası böyle bir davranış BM ve Güvenlik Konseyi'nin inandmcılığının da sonu olacaktır. Bush ve lejyonerlerl W. Bush ve lejyonerleri öylesine çaresiz durumdadırlar ki, çocuklan bile kandırması kuşkulu argümanlara başvurmakta sakınca görmemektedirler. Baj W. Bush'a bakılırsa denetim dediğin Saddam'ın, herhalde bizzat ABD şirketleri tarafından satıldığından varhklarından kuşku duymadıklan "ldtie imha sflaMannı" paşa paşa denetçilerin önüne koyması ve orada hepsini imha etmesidir. Ancak. Saddam, olmayan silahlan getirip denetçilerin önünde 'imha silaMannT imha etse bile W. Bush yine çamura yatacak, "Bunlar vana mutlaka başkalan da vardır, avrva ne denü imha edilmiş olsaar da Saddam'ın bu rür silaitlara yeniden sahip olmanın yoHınnı aramayacağı ne malum" diyerek bildiğini okuyacaktır. Kııtsal misyon... Onuı için denetim faso fisodur, aldamacadır ve sadece Wasııngton'ın savaş değirmenine sufcşıdığısürece geçerlidir! Birkşik Devletler'in kendi kenane üstlendiği 'Dünya GüvnHği'nin korunmasıyla ilgili kutsl misyonunun, banş manş diyeek engellenmeye çalışıhnası boşınadır. Savaşta "ya onunJa, ya a ona karşı olunacaktır". Teloaşına kalsa da (Blair'i saynayalım) saldırmaktan kolay kola r vazgeçmeyecektir. Giivnlik Konseyi'nin demçilere yeni bir süre tanıması dumıunda yine de. saldınya düznece bir yasallık sağlamak içın MF, Dünya Bankası, askeri yarcmla elini kolunu bağladığı binkç ülkeyi yanına almanın yollnnı arayacaktır. Avrpa Birliği'nin, iki güçlü ûyes Fransa ve Almanya'yı "ja "ye>v York Times 'ın Pulitzer / ^ ^ / ödüllü başyazarı Thomas I ^ M Friedman, "Dünyaya bir JL T takım budalalıklar anlatıp durmayı bırakahm. Söz konusu olan bal gibipetroldür. Aksi halde Bay Bush ve ekibinin tutumunu izah etmenin olanağı yokîur " diyeyazmaktan kendisini alamamıştır. Ortadoğu'da büyük oyun savaşa ikna etmeleri ise uzak bir olasılık. Ama, Ingiltere dışındaki kimi ırili ufakh "Truva Atlannı'' devreye sokarak, bir yandan dünya kamuoyuna yeryüzü güvenliğinin sağlanmasıyla ilgili kutsal misyonda yalnız olmadığını gösterirken, diğer yandan şu anda bile güçlü bir rakrp olarak karşısına dikilen Avrupa Birliği 'ni oluşturan ülkeleri birbirine düşürüp zayıflatmanın hesabındadır. En çok Türklye etkllenir Fransa ve Almanya ne denü hafife alsalar da, bu konuda, en azından şimdilik başanlı olduğu söylenebilir. Birliğin. sancılı bir ülkelerinin ABD 'nin yanında yer almalarının nedeni iîgi çekicidir. Blair 'in îngilteresi nin durumu yürekler acısıdır. Bush 'lapetrol bölgelerine yeniden dönüşün düşündedir. Aznar 'ın Ispanyası, halkının yüzde 74 'ünün savaşa karşı olmasına karşın savaşın yanında yer almanınfaturasını sanınz ödeyecektir. Hüseyin BAŞ umanz, farkındadırlar! Ashnda Ingiltere dahil kamuoylannın ezici çoğunluğu savaşa karşı çıkmasına rağmen, kimi Avrupa Birliği ülkelerinin VVashington'ın yanında yer almalannın nedeni ilgi çekicidir. Blair'in îngilteresi'nin durumu yürekler acısıdır. W* Bush'un kuyruğunda tadı hâlâ damağında olan petrol bölgelerine yeniden dönüşün düşündedir. Aİnar'ın Ispanyası, halkının yüzde 74'ünün savaşa karşı olmasına karşın savaşın yanında yer almanın faturasını sanınz ödeyecektir. "ttalya'yı-daha vermez. 'Yaşlı şahin' Rumsfeld'in Birliğe dahil olma sürecindeki ülkeleri kastederek "Avnıpa Birfiği'njn ağırük merkezinin Doğu'ya kaydığjnj" ilen sürerken zil takıp oynaması boşuna değildir. Washington'ın amacı, Avrupa'daki 'Truva At'lannı çoğaltarak Birliği bölüp parçalamak giderek bütünüyle vesayeti altına almaktır. Basına buyruk saldırı Türkiye'nin durumu, kuşkusuz, farkJıdır. Sınırda ve sınır ötesinde kendisine yönelik tehlikelere 'DAĞ FARE D O Ö U R D U ' (olinPoHdrın5Şuha ('(a(,üvenlikKon^>i-ne. Irak'mkiÜeinıha silahlanna sahip olduğunu, dahası El Kaide ile bağlantısuu, tarûşümaz kanıtlar ortaya koyarak 'ikna' edecegini iddia eden açıklamalan Konsey'de umulan sonucu vermedi. Bir demokrat senatörün 'kanıtlann' kimseyi ikna etmeyeceğiyle ilgili açıklamalannı doğnıladı. Gerçekten de 'dağ fare doğurmuş', Powefl'ın aralannda kendisinin bile anlam çıkaramadığmı itiraf ettiği bazı hava fotoğraflanyla varsayınılar, dünya kamuoyunu da ikna edemedi (Fotoğraf: AP) biçimde gerçekleştirilen ekonomik bütünieşmesine karşın, siyasal ve askeri alanda entegrasyondan bir hayli uzakta olduğu gerçektir. Bunun Birliğin genişlemesiyle daha da güçleşeceğini söylemek kehanet sayılmaz. Genişiemenin durdurulması ya da ertelenmesi halinde bundan en çok zarar görecek ülkelerin başında ise kapıda bekletilen Türkiye olacaktır. -Ama neylemeli ki, uyanık esnaf diplomasisinin yeni yetmelerinin, AB'ye girmek için sürekli yanlış kapılan çalıp durmalan yarardan fazla zarar getirir olmuştur. Avrupa ziyaretleri sırasında ve Davos'ta AB'ye girmek için ABD'den 'şefaat' istemeleri, Avrupa ülkelerini durduk yerde öfkelendirmekten öte işe yaramamış. kimbilir belki de 'müzakere tarihi' yerine 'müzakere tarihine tarüVle yetinmemize yol açmıştır. 'Blr koyup üç alma' Son günlerde VVashington'ın ayyuka çıkan yoğun baskılan karşısında bir kez daha "bir koyup üç alma" sevdasına kapılanlann, savaşa çanak tutan tutumlanyla ülkeyi Avrupa'dan daha da uzaklaştırdıklannın, doğrusu kendisini- yaratan Amerikadır" diyen Berlusconinin tutumu ise kimseyi şaşırtmamıştır. 'Elma seketT vaadl Birliğe kapılanmak için daha düne kadar 'kuru tahtaiarda yatnıaya raa' Macaristan ve Polonya'ya ne demeli? Biri ABD'nin, toprakJannda, kuşkusuz asla verilmeyecek 'elma şekeri' vaadiyle, üç bin Saddam karşıtının muhtemel saldında irtibat görevlisi olarak eğitmesine izin vermiş, öbürü hava kuvvetlerinin F-16 savaş uçaklanyla donatılacağı sözüyle iğfal edilmiştir. Bu, işin görünmeyen yanıdır. Görünür yanı ise evlere şenliktir: Washington'm yanında saf tutmalannuı nedeni "Amerika'nın Avrupa'yı Nazüer'den ve komünizmden kurtarnuş obnasıdır!" Yüz kızartıcı çıkar ilişkilerine tarihi onursuz bir biçimde saptırarak kılıf uydurmak, günümüzde, geçerli akçe değildir. Avrupa'dakl 'Truva atlarf Cstelik bu dogru olsa bile, ABD'ye, işine gelmeyen her ülkeye uluorta saldırma hakkı karşı önlemler alması doğal hakkıdır. Ama Birleşik Devletlere, Güvenlik Konseyi'nin karan olmadan başına buyruk Irak'a saldırmasını daha etkin kılmak için üslerini, limanJannı açmak, binlerce askerine topraklannda konuşlanma ve geçit olanaklan tanımak ve bunu halkının ezıci çoğunluğuna rağmen yapmak, savaşa fiilen katılmaktır. Irak'ı parçalamayı, petrol ve doğalgaz zenginliklerini ele geçirmeyi hedefleyen bir savaşta yer alırsanız komşunuzun toprak bütünlüğünden, banştan yana olduğunuzu nasıl söyleyebilirsiniz? Gürültülü bir biçimde girişilen 'banş çabalan' bu kadar çabuk nasıl rafa kaldınlmıştır? Savastan yana çark etmek AKP liderinin "ABD Irak'a saldıracak, pastadan pay almak istiyorsak 'müttefikimizin' yanında yer almalryız" direktifiyle birdenbire banştan savaşa çark edilmiştir. Dini bütün yönetim böylece Müslüman kardeşlerinin katledilmesine çanak futmuş, 'fetva' vermiştir. Kuşkusuz 'karşıhğmı' da fazlasıyla alacağı düşündedir. Çaresizdir. Yeşil paraya acil olarak ihtiyacı vardır. Yeşil iktidan elden kaçırmamanın başka yolu yoktur. Böylece paranın da ıktidann da 'dini imanı olmadığı' bir kez daha doğrulanmış olmaktadır. 'Bağımlılık mengenesl' Bush un "Ya bizinıle ya da bize karşı olunur" sözü rastgele söylenmiş değildir. 'Müeyyidesi' vardır. Çatlak ses çıkaran, diklenen, politikadan ekonomiye, ticaretten silahlanmaya uzanan düzineyle 'bağımhlık' mengenesinin birkaç diş sıkıştınlmasıyla çabucak hizaya getirilir. Buna, bir ölçüde Fransa, Almanya, kimbilir belki de Rusya ve Çin de dahildir. Türkiye'yi ise saymak bile gereksiz! Ama saldınnın yol açacagı çok daha vahim durumlar da söz konusudur. On yılı aşkın acımasız ambargoyla perişan edilen ülkede göre\ r yapan Kanadalı ve Norveçli uzmanlara göre muhtemel bir saldında 13 milyon çocuk ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Cerçefll kavramak I. Körfez Savaşı'nda yakılıp yıkılan, binlerce çocuğu, kaduı erkek yetişkini yok edilen bu ülke, Washington'ın şahinlerine göre ABD, bölge ve dünya için büyük tehlikedir. Bıkıp usanmadan dünyaya yutturmak istedikleri bahane budur. Bütün bu oyunlann ardında ise baba- oğul Bush 'lar iktidannda ağırlıklı olarak, bizzat, dolaysız, doğrudan yer alan güçlü askersel endüstri ile ortak petrol devi yırtıcılannın doyumsuz çıkar hesaplan, giderek dünyaya tek başına egemen olma tutkusu mevcut bulunmaktadır. Bu konuda çok yazıhp çizildi. Ama özellikle şu sıralarda yinelenmesinda yarar var. Çünkü günümüz koşullannda kimsenin enayi olma hakkı yoktur. Gerçeği, işin içyüzünü kavramak, insanım diyen herkesin boynunun borcudur. A B D ekonomlsi çıkmazda Önce şu saptama: ABD ekonomisi çıkmazdadır. Işsizlik tehlike boyutlanndadır. 'Soğuk Savaş' ortamında 'güç dengesi' bahanesiyle işleri tıkınnda olan askersel endüstri kompleksi, Sovyetler'in çöküşüyle, tabir caizse işsiz kalmıştır. Yeni savaşlara ihtiyacı had safhadadır. Öte yanda ekonominin tümünü etkileyen petrol devleri ise krizdeki kapıtalist küreselleşmeyi ayağa kaldırmak için yeni kaynaklann denetim altına alınması ihtiyacındadır. 'Bej'az Saray'ın "şer'e karşı savaş" belgesi paIa\Tadan ibarettir. New York Times'ın Pulitzer ödüllü başyazan Thomas Friedman, daha geçenlerde "Dünyaya bir takım budalahklar anlabp durmayı bırakahm. Sözkonusu olan bal gibi petroldür. Aksi halde Bay Bush ve ekibinin tutumunu izah etmenin olanağı yoktur" diye yazmaktan kendisini alamamıştır. Yarın: Petrol devleriyle bağlantılar CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU OoryanGray'hPortresi Oscar VVMde'ın, ilk gençlik yıllarımda okudu- ğumda sanınm pek çok okur gibi beni de etkile- yen kitabının konusu özetle şöyleydi: Olağanüstü yakışıklı bir genç adam olan Doryan Gray, bir res- sam arkadaşının yaptığı portresinde kendi genç- liğine ve yakışıklılığına hayran kalır. Fakat ne yazık ki gençlik ve yakışıklılık yerlerini zamanla yaşlılık ve çirkinliğe bırakacak, buna karşılık hiç yaşlanıp çirkinleşmeyecek olan portre şimdiki gençlik ve ya- kışıklılığın alaycr birtanığı olarak kalacaktır... Duy- duğu derin keder, romanın baştan çıkancı kahra- manı Lord VVorton'ın da etkisiyle yakıcı bir dilege dönüşür. Doryan Gray, yaşamın ve zamanın geti- recegi acılarta yıpranmışlıkların, kendisine değil portresine yansımasını diler. Dileği kabul edilmiş; yine baştan çıkancı VVorton'ın (ya da Dr. Faust'un ruhunu satın alan Şeytan'ın) yolunda sürdürdüğü, her türiü kötülükle dolu bir yaşama karşın hep genç ve olağanüstü yakışıklı kalmış, cinayetle de lekelenen bu yaşamın ve geçen zamanın izleri ise portreyeyansımıştır... Bir başka deyişle, bu kezter- sinden de olsa, portre yine yaşanmışlıklann tanı- ğıdır... Doryan Gray, aynadaki gerçek görüntüsü- ne saldınr gibi bu çirkin portreye bir bıçakla saldı- nr... Duyduklan çığlıkla koşup gelen uşaklar, yer- de elinde bir bıçakla yatmakta olan, bıçaklanarak öldürülmüş, Doryan Gray olduğu parmağındaki yüzükten anlaşılan yaşlı ve çirkin bir adamın ce- sedini, karşısında da olağanüstü yakışıklı bir genç adamın portresıni görürier... • • • VVilde'ın ilginç ve ünlü romanının yazınsal bir ir- delemesine girişmek fena olmazdı... Fakat bu kö- şede ve özellikle de böyle birzamanda buna kal- kışmayacağımı tahmin edersiniz... öyleyse ne di- ye söz ediyorum bu kitaptan? Konusu ve içinde geçen bazı sözlerşu günlerde yaşananlan çağnş- tırdığından... Oscar VVilde'ın yaşamından belirgin izler taşıyan yapıtın dar anlamda herhangi bir si- yasal bildiri içermediğini biliyoruz... Fakat kitabı- nın önsözünde yazannın "sanat için sanat" anla- mına gelebilecek görüşlerine karşın, her büyük ya- pıt gibi "Doryan Gray'in Portresi"n\n de ahlaki kaygılar içerdiğinden kuşku duymamak gerekir... Yoksa şöyle bir cümlenin bir anlamı olamazdı: "Gençlik maskesi yaşamını kurtarmış, fakat vic- danını kurtaramamıştı..." Romanın bitiminde, ar- tık maskenin de işe yaramayışı, tüm kötülüklerin dtşa vuruşu, bu cümledeki saptamanın imgesel kar- şılığıdır... • • • Yazılanmda polrtikacı adlannı sıkça anmaktan el- den gekJiğince kaçınıycrum... Bunun bir nedeni gün- cei politikanın kısırlaştırıcı sınırlarına girmeme is- teğim; yine bununla ilgili bir başka neden, olayla- nn gerisinde, kişilerden çok, daha karmaşık top- lumsal etkenlerin bulunduğunu düşünmemdir... Buna karşın ABD Başkanı Bush, kimsenin dikka- tinden kaçmayan, kaçması da olanaksız garip ki- şiliğiyle, son zamanlardaki yazılanmın istenmeyen bir konuğu oldu... Yabancı basında ve bizde ya- yımlanan kimi yazılarda, bu garip kişiliğin de, sa- dece birsistemin değil, adıyla sanryla birilerinin kuk- lası olduğu açıkça yazılıp söyleniyor... öyleyse de eğer, tehlikeli bir kukla, tıp diliyle söylenecek olur- sa, "patolojikbirvaka"olduğugörülebiliyor... Böy- le bir dünyada, böyle bir zamanda, ABD gibi bir ülkedeki siyasal yönetimin tepesinde böyle bir ki- şiliğin bulunması, hem talihsizlik, hem de düzey dü- şürücü biretken... Bush, sadece Batı Avrupa için değil, bireysel garabetlere daha alışık olunabilecek ABD için bile kabul edilmesi güç birtip... Ama, ya- zımın konusuna dönecek olursam, onun herhan- gi bir maskeye gereksinimi yok... Içi neyse dışı da öyle... Içiyle ve dışıyla, en başta, Teksas Valiliği dö- neminde ortaya koyduğu kişiliğini sürdürüyor. Ama bu yazının konusu Bush değil. Tam da VVilde'ın ül- kesinin birpolitikacısı, Ingiltere Başbakanı, sözüm ona "Işçi" Partisi lideri Tony Blair... • • • Tony Blair'in siyasal geçmişi konusunda bilgim yok. Sanınm birçok kişi gibi ben de, onu Batı so- lunda bir gençleşmenin, yenilenmenin simgesi gi- bi algılamıştım... Doğrusu Blair bu görüntüyü (mas- keyi) uzun süre koruyabildi... Irak "krizi"r\üe ABD Başkanı'nın yanında kararlı biçimde yerini alınca- ya kadar... Ingiltere Başbakanı ve daha da önem- lisi, bu ülkenin, tarihinde herşeye karşın onurlu say- falar bulunan Işçi Partisi'nin lideri sıfatlannı taşıyan kişi; bugün insanlığın karşısında, başlangıçta ser- gilediği azıcık "playboy" koksa da umut veren, ye- nilikçi, genç kişiliğin tam tersi bir kişilikle, VVilde'ın romanının son sayfalarında Doryan Gray'in betim- lendiği sözcüklerle yineleyecek olursak, "çürü- müş, bunışmuş, irkilticibiradam" olarak duruyor... Çünkü, aynı romandan ve aynı ülkenin eşsiz ya- zan Shakespeare e yaraşacak sözlerie: "Içyaşa- mın kimi garip hızlandırmalarıyla günahın cüzza- mı her şeyi yer bitirir. Su almış mezariarda çürû- yen cesetler bu kadar korkunç değildir." ••• Tony Blair'in Ortadoğu'dasavaşın gerekliliği ko- nusunda söyledikleri de Bush ve çevresindekile- rin söyledikleri kadar yalan kokuyor. Aradaki fark, Ingiliz Başbakanı'nın bu süreçlerdeki görünümün- de gitgide daha belirginleşen Doryan Gray'imsi karşıtlık... Ingiliz işçileri ve aydınları bu "dönü- şöm"ün farkında mı?.. Çağn: 15 Şubat Cumartesi (Bugün) saat 13'te Kadıköy Iskele Alanı'nda "Emek Platformu"nun IRAKTA SAVAŞA HAYIR Basın Açıklaması'nda bu- luşalım. ataol b(S cumhuriyet.com.tr. Faks:(0212)513 85 95 '"** LÖSEV «eis)on0312 4470660 f*S 0 312 447 68 33 www.losev.ocg.tr [email protected] Re?8 Gaüp Cadde» ilkaöım Sokak No:U G.O.P /Ankara
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle