07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 ŞUBAT 2003 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL EKİp v SÖZCÜĞÜN ne anlama geldiğini her iktidar değişiküğiyle gitgide daha iyi anlıyoruz. AKP işbaşına gelince Türk Hava Yolları'nın 3enel Müdüni Yusuf Bolayııiı Ankara'ya çağ- -ilmış, "Biz kendi ekibimizle çalışacağız; emek- fliğinizi isteseniz iyi olur" demişler, o da iste- niş. Pazartesi ayrılıyor. Elli sekiz yaşında. Uçak mühendisi olarak başlayıp çeşitli basa- naklan dürüstlüğü, emeği ve alçakgönüllülüğüy- e tüm çalışanların sevgisini kazanarak tırman- Jıktan, son beş yılda da en yüksek sorumlulu- ju üstlendikten sonra. Unutmayın ki, son yılla- ın THY'si dakikliği, hizmet niteliği ve yolcu sa- ustyla Avrupa'nın en iyi birkaç şirketinden biri durumunayükselmiş, Svvissair'e satılmaktan ve birliktebatmaktan kurtulmuş, büyük havayolla- nnın iflas ettiği bir dönemde kârlılığa geçmeyi başarmıştır. Geçen yılın net kân 108.7 milyon do- lar. Kamu işletmesinin de, iyi yönetilirse, kârlı ola- tileceğini ispatlayarak. Inşallah, yeni "ekip" de aynı ölçüde başanlı olur. Ama, kamu yöneticiliği "ınşallah, maşallah"\a clmaz; çünkü "âyinesi iştir kişinin". Bir kişiyi severek yaptığı ve başanlı olduğu işten uzak- laştırmanın, günahı biryana, kendi iktidarınızın da hayrına olmayacağı açık değil mi? Bu vesileyle asıl sorulması gereken soru şu- dur: Ister klasik, ister ticari ve sınai nitelik- te olsun bir kamu kurumunda iktidar değişikli- ğiyle birlikte "Ben kendi ekibimle çalışınm " do- mek ne demektir? Kadrolaşma belli bir nokta- da durmaz ki; aşağılara, hademelere varıncaya kadar iner. Futbol takımında bile kulüp başka- nı veya teknik direktör değişince takım baştan aşağı değişmez. Ancak kötüler gider, iyiler du- rur. Kaldı ki, iş futbol maçı da değildir; kamu hiz- metidir. Insanlann çoğu, bu hizmet anlayışınauy- mayı kabul ederek oraya girmişlerdir ve kamu- ya sahip çıkmanın güvenciyle çalışıp yüksel- meyi amaç edinirler. Onlann içinden el etek öpüp size yakınlık gösterenleri ya da yaşama tarzla- nnı kendinize yakın gördüklerinizi bir araya ge- tirerek kurduğunuz "ekip", kamuya değil, size hizmet edecektir. Oysa, siz kamuya hizmet sö- zü ederek seçilmişsinizdir. Böyle bir kadrolaşma anlayışı, her genel ve ye- rel seçimden sonra kamu görevleri yandaşlar ara- sında paylaşıldığı için vaktiyle "ganimet siste- mi" diye anılan Amerikan sisteminde bile pek kalmadı artık. Ingiltere gibi orada da düzenli, gü- venceli ve sürekli "kamu hizmeti" anlayışı yer- leşmeye başladı. Ha, eğer THY'deki bu değişikliğin gerisinde o kârlı kamu işletmesini satıp yine birileri- ne peşkeş çekme niyeti yatmaktaysa, biline ki ne orada çalışanlar bunu size yaptırır, ne de özelleştirme denen büyük yanlışı durdurmaya ahdetmiş olanlar. Bumunuzdan getirirler, pişman olursunuz. Azgelişmişlik Bir Sonuçtur... Bugün, emperyalizmin yeni ideolojisi "Liberal Kapitalist" ideoloji ve arkasında çokuluslu şirketler var: Sadece sermayenin hareketliliğine dayanan, emeği aynı şekilde etkilemeyen küreselleşme kurallan, Amerika kıtası ve AB ülkelerinin yayılmacı politikalannın temelini oluşturuyor. Azgelişmiş ülkelerin ulusal pazarlan ortadan kaldınlıyor. Ülgen TÜNÇOK KARIJDAĞ Eczacı CDP Kurucu Üyesi B ugün yeryüzünde Batı'nın sanayi toplumlan yüksek refah düzeyi ile gelişmiş ülkeler olarak bilinirken Afnka'nın, Asya'nın tanm top- lumlan, azgelişmiş, yoksul ülkeler olarak neredeyse dünya sahnesinden silinmiş- lerdir. Nedir gdişmişiik, azgetişmişKk? Dünya Bankası 2001 yıb raporlanna göre; dün- ya nüfiısunun yüzde 10'u, yani altı yüz milyon insan, mal ve hizmetlerin yüzde 70'ini üretip, dünya toplam gelirinin yüzde 70'ini alırken, dünya nüfusunun yüzde 50'sini oluşturan 3 mil- yar insanın dünya geliri üzerindeki payı sade- ceyüzde 6 dolayındagerçekleşiyor, günde2 do- lardan daha az gelirle yaşıyorlar. Altı milyar insanın yaşadığı yerkürede ülke- ler arasındakı bu eşitsizlik neden? Hangi para- metreler bu sonucu doğuruyor? Fark, insanla- nn yaşadıklan coğrafyadan mı kaynaklanıyor? Doğa koşullan, iklim, beslenme etkili mi? Ge- lişmiş ülke insanı öbürlerinden daha mı akıllı, biyolojik farkhlıklan mı var? Hayır, bunlann hiç- biri gelişmişlik ya da azgelişmişliği önemli öl- çüde etküemez. Bu sonucun nedenlerinden bi- ri; iki grup ülkenin ürettiği mallann tür ve ni- teliklerinin farklılık göstermesi, bir başkası ve asıl önemlisi de ulusiararası iltşkilerde iztenen poihikalar'dır. Bir yanda Kuzey Amerika, Ba- tı Avrupa, Japonya gibi gelişmiş ülkeler var. Teknolojik buluşlar yapan bu ülkeler sanayi mallan üretiyorlar. Ancak enerji kaynaklan ye- tersız, petrol üretimindeki paylan sadece yüz- de 10 olmasına karşın dünya petrolünün yüz- de 75'ini tüketiyorlar. Öte yanda Ortadoğu, Avrasya, Afrika ülke- leri var. Zengin petrol, kömür, maden yatakla- nna sahipler. Yüzde 70'ini ürertikleri petrolün yahıızca yüzde 4'ünü kullanıyorlar. Yani sana- yileri gelişmemiş tanm ülkelen bunlar. Ekono- mileri tanma dayanıyor. Ulusiararası ticarete ta- nm ürünleri ile giriyorlar. Oysa ekonomideki kurallar der ki; sanayi ürünleri (arz ve talep sün- gen 'elastik') ile tanm ürünlerinin (tam tersi sün- gen değil) değiştirilmesi verimlilik aröşını olum- suz yönde etkiler. Aynca tanm ürünJeri dışsa- tımı ile para kazanan azgelişmiş ülkeler bugün yeni dünya düzeninde bunu bile yapamıyorlar. Zira pazardaki sanayileşmiş tanm ürünleri ile rekabet edebilmelen olanaksız. Şimdi yeniden bir kez daha düşünelim: Az- gelişmiş ülkeler, sahip olduklan zengin öz kay- naklanna karşuı, sanayileşme bir yana, tanm ülkesi olmada bfle zorlanıyorlar. Niçin? Neden gelişmiş ülke ölçütlerine sahip değiller? Bu bir sistem, tarihsel süreçte 17. yüzyılda temelleri atılmış bir sistem. Tanm devriminin feodal yapıs dağıldıktan sonra "ukıs-devfet* kav- ramını ortaya çıkaran "\festfalya Banşı"nın kur- duğu bir düzen. Önce sistemin nasıl işlediğine bir bakalım: Akla dayalı (rasyonel) işletilse, refah toplu- munu, üretim, istihdam, ihracat ve teknolojiyi yaratacak bu zengirtlikJer ulusiararası şirket- lerce ipotek altına alımyor. O kaynaklar ulusal kalkınma adına ulusal stratejiJerle işletilmiyor. Çokuluslu şirketlerin yağmalama hesapla- nnda, azgelişmiş ülkeler yönetimındeki bazı diktatörler, Avrupacı, Amerikancı bir kısım si- yasıler, bazı özel sermaye gruplan, kartelleşmiş medya, bazı sivil toplum örgütleri kendi çıkar- lan adına onlarla işbirliği içindeler. Ve, iç ve dış güç odaklannın bu paylaşım politikalan, hiç bitmeyen iç savaşlarla umutlannı yiormiş insan- lara unutturuluyor. Muhalifgruplann kışkırtma- sı sonucu etnik ve dinsel Jdmlikler öne çıkan- lıyor. Milliyetçilik çatışmalan, din ve tarikat kavgalan ile bilinci daha da köreltilen bu eği- timsiz, sağlıksız topluluklar en temel insan hak- lanndan, bannma ve beslenme hakkından da- hi yoksun bırakıhyorlar. Zengin olma gizilgücüne (potansiyeline) sa- hip ülkeler daha da yoksullaşıyor. Evet sistem böyle işliyor. Avrupa dönemi sa- nayi devriminin bu kapitalist sisteminin tekni- ğinın adı "emperyaliznı''. 1. Dünya Savaşı sonuna kadar süren Vestfal- ya Banşı'nın getirdiği bu sistem eşit ve egemen güçlerin adem-i merkezhetçi (merkez egemen- sizliği) anlayışına dayanıyordu. Eşi görülmemiş dünya kaynaklannın sınırsız olduğu ve bunla- nn Avrupa devletlerince kullanılması esastı. Vestfalya kurallan Avrupa dışı bölgeler Asya ve Afrika için geçerlı değıldi. Bu kurallarla Av- rupa, Asya ve Afrika kaynaklannı kendi adına tüketti, kıtalann gerçek sahiplerini yok etti. Ye- ni dünyaya giden Avrupalı da aynı şeyı yapma- dı mı?' Bugün, emperyalizmin yeni ideolojisi "Ube- ral Kapitalist" ideoloji ve arkasında çokuluslu şirketler var: Sadece sermayenin hareketliliği- ne dayanan, emeği aynı şekilde etkilemeyen küreselleşme kurallan, Amerika kıtası ve AB ülkelerinin yayılmacı politikalannın temelini oluşturuyor. Azgelmiş ülkelerin ulusal pazar- lan ortadan kaldınlıyor, sömürgecilik gönüllü sömürgecilik şekliyle geri dönüyor. Ve bu ye- ni düzende askeri ve teknolojik üstünlüğü ile ABD bir büyük imparatorluk olmayı hedefli- yor. Bunun yolunun, Ortadoğu ve Avrasyaida- ki petrol yataklannı, enerji nakil hatlannı kont- rolünde tutmak olduğunu biliyor; îngıitere ile birlikte demokrasi ve insan haklan adına aske- ri güç kullanmayı planJadıkJan ilkülke Irak! Bu- gün ABD'nin gündeminde kitle imha silahla- nna sahip (9 ) Irak var. Rusya'nın Çeçenlerin terörist eylemlerine son vermek amacıyla kullandığı "öldürücü gaz'ın "uluslararası künyasal süahhn yasakla- ma anlaşmasTna aykın olup olmadığını da gö- receğiz! Ama dünya kamuoyu da biliyor ki ABD bu olayı. Rusya'nın 11 Eylül'ü olarak gösterecek ve terörle mücadele kapsamında de- ğerlendirecektir. Öyle de oldu. Insanlık, iki büyük dünya savaşından sonra emperyal güçlertarafindan yeniden daha büyük bir felakete sürüklenecek mi? Dünya devletle- ri ABD'nin bu tavnna izin verecek mi? Tüm bu sorulan, Türk ulusunun yurttaşlan olarak kendimize, devletimize, parlamentomu- za soralım. "Tam bağımsızık^, "antiempma- Bst" ilkelerimız ışığında cesaretle, kararlılıkla yanıtlayalım. Unutmayalım ki azgelişmişlik bir sonuçtur. Dünya sisteminin, azgelişmiş ülkelere dayattı- ğı, özü ulusal ekonominin kilıt noktalannın tes- limiyeti olan sömürgeci, emperyal politikala- nn bir sonucudur. PENCERE Ozelleştirmeyin, Bağışta Bulunalım! Lâmİa ONAT Emekli Yargıç Hoşgeldin İLKE! Umudu, sevinci, mutluluğu Yaşattığın için teşekkürler. Hoşgeldin kmnt... Rujhat Avşar T ürkiyemizin etra- finda savaş rüzgâr- lan eserken, hızla gündeme gelen "özelleş- tirme" çabalanm düşünü- yorum da, bu telaşın mi- rasyedilik alışkanlığı mı, servet dağıtımı mı, yöne- timleri güçlendirme planı mı, hangisi olduğuna bir türlü karar veremiyorum. Özelleştirme eylemi ile ulusal birikim ve kaynak- lann süratle elden çıkanl- ması düşünüldüğüne göre sonuçta, trilyonlan aşan tarihsel, yapısal, alansal zenginlikler, birtakım be- lirsiz gruplann, yerli ve yabancı şirketlerin tasarru- funa terk edilecektir. Bu durumda ise Cumhu- riyet'in kunıluşuyla kaza- nılan bütün bu değerlerin -hangi amaç ve nedenle olursa olsun- işçinin, çalı- şanın, toplumun yararlan- masından kopanlarak, pa- rasal çıkarlar uğruna, he- defİenen şahıs ve işletme- lere devredilmesinin bir sapkınlık, hatta Atatürk- çülüğe ihanet sayılacağı karusındayım. Aynca bu uygulamalar- la, Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde rastlan- mamış yoğunluktaki ve yasalanmızda "yüzkızar- öa" fıillerden sayılan "iha- levvfesatkanştınnak'' suç- lannın tekrarlanmasına da yeni firsatlar verihniş ola- cakör. Özelleştirme yerine, borçtan kurtulmak için ulusumuz bağıştan çekin- mez. Devletimizi, yıllardır de- vam eden borç yükünden kurtarmak amacıyla halkı- mızı, Kurtuluş Savaşı'nda olduğu gibi, bağış seferber- liğine çağırahm. Bir ay- lık, yeterli değilse üç ay- lık maaşlanmızı ve vatan- daşlann. kendilerince tak- dir edecekleri miktarda bir yardımı. sadece borçlann ödenmesinde kullarulma- sı kaydıyla Hazine'ye ba- ğışlayalım. Kısa süreli bir zaman için ailede de faz- la harcamayı önlemeye ça- hşalım. Ve öncelikle borç zıncirini kırarak kaybolan itibanmızı ve her şeyden önce ulusal varlığımızdan sökülüp alınan özgürlüğü- müzü yeniden kazanma- ya kendimizi adayalım. Yeter ki Mustafa Kemal'in Tüfkiyesi'nde bugünleri görmekten ve yaşamak- tan duyduğumuz utanç, in- sanlığımızdan silinmiş ve unutulmuş olsun ve bir da- ha borç yüzünden yaban- cılara boyun eğmeyelim. Tapihimizden Hiç mi Ibret Almadık?.. Bizim dünkü gazetede bir başlık: "Faize saniyede 670 dolar". Ankara Ticaret Odası bir rapor hazırfamış, son 10 yılda "Saniye SaniyeBorç Hesabı"nagöre670 dolar olan ödeme, 2003 yılında saniyede 1078 do- lara tırmanacakmış. ATO (Ankara Ticaret Odası) Başkanı Sinan Ay- gün zehir zemberek konuşuyor: "- Son 11 yılda ödenen 245 milyar dolar borç faizi ile yeni bir ülke kurabilirdik. Bu kadar yüksek borçlanma yapmamıza rağmen alınan borçlan ya- tınmlarda değeriendirip ekonomiyi geliştireme- dik. Aş ve iş yaratamadık. Alınan her borç birön- ceki borcun faizini ödemekten başka bir işe yara- madı." • Borcunu değil, faizini bile ödemek için zorlanan bir ülke durumuna düştük!.. Bizim gazetenin yazıişlerinden dışanya bakınca bir bahçe içindeki eski ahşap konak görünür, bir de sokağın öte tarafındaki istanbul Lisesi... Bahçe içindeki ahşap köşk, eskiden Ittihat veTe- rakki Merkezi'ydi, sonra Ingiliz işgal Komutanlığı oldu, en sonra da Cumhuriyet gazetesi Mustafa KemalAtatürk'ün isteğiyle 1924'te buraya yerleş- ti. Ya İstanbul üsesi?.. "Düyunu Umumiye" binasıydı.. Koca yapı Osmanlı'nın çöküş tarihi gibi her gün gözlerimizin önündedir. Ingiliz İşgal Komutanlığı da Cumhuriyet'in avlu- sunun içindedir. Tarihle iç içe yaşıyoruz.. Tarih bugün gibi.'.. • Osmanlı Devleti ilk dış borcu 1854'te aldı; o dö- nemde iç borçlarda durum idare edilebiliyordu; 1875'e dek 14 tertip dış borç alındı; ama, ülke sü- rekli ödeme yetersizliği içindeydi. 1875'te Mahmut Nedim Paşa ramazan ayında köklü bir karar aldı; iç ve dış borçlann faiz ve ana- para ödemeleri yanya indirildi; öteki yansının da dev- let kâğıtlanyla ödeneceği bildirilip tahvil çıkartıldı; halk hemen bu kâğıtlara bir ad taktı: "- Ramazan tahvilâtıL." Yine kâr etmedi; bu işlemler Düyunu Umumiye yönetiminin kurulmasım hızlandırdı; 1903'e dek 9 tertip daha borç alındı... Sonuç?.. İflas!.. 1908 Meşrutiyeti bu koşullar içinde ilan edildi; ama, elinden bir şey gelemedi. 1908-1911 arasında 7 kez daha borçlanıldı. 1912'de Balkan Harbi başladığında Osmanlı Devleti maliyesi çoktan çökmüştü; Birinci Dünya Savaşı devletin sonu oldu. • Istanbul'da Babıâli, Anadolu'da Kemalist direni- şi durdurmak için, yine dış borca başvurdu, yaban- cı bankalardan kredi aldı, Kuvayı Inzibatiye'ye har- cadı... Ankara Hükümeti dış borç almadan "Kurtuluş Sa- vaşı"n\ sürdürdü. Lozan'da Düyunu Umumiye'nin sonu getirildi; ye- ni kurulan laik Türkiye Cumhuriyeti hem Osman- lı'nın dış borçlannı 1954'e dek ödedi, hem de dı- şa hiç borçlanmadan ülkenin kalkınmasını yürüt- tü. Peki, böylesine ibretlik bir borç tarihi olan Türki- ye Cumhuriyeti'nde hiç mi ulusal bilinç kalmamış- tı da bugünkü borç ve faiz rezilliği yaşanıyor?.. Yunus Nadi Armağanı Yarışması, 1946'da kuruldu; hem geçmişe hem gelece- ğe dönük olan anlamı, gazetemizin kurucusu Yunus Nadi'ye saygı ve sevgiden kaynakla- nıyor. Yalnız Cumhuriyet gazetesinin değil, Türkiye Cumhuriveti 'nin kuruluşunda büyük emeği bulunan Yunus Nadi 'nin anısım her yıl tazelemek bizim için bir görev. Devrimci ve demokrat Cumhuriyet 'in Ulusal Bağım- sızlık Savaşımızla ve Türkiye Cumhuriye- ti 'yle zamandaş ve eşanlamlı bir kuruluş ta- rihçesi var. Yunus Nadi, gazetemizin temel taşlarım bu doğrultuda koydu. Yunus Na- di nin ölüm yıldönümünü geçmişe dönük bir acı olarak değil, geleceğe yönelik bir kültür olayına dönüştürmek amacıyla bu yarışma düzenlendi. Yanşmamn ilk düzenlendiği yıllarda Tür- kiye'desanat alamnda hiçbir özel ödül yok- tu; tek parti dönemiydi ve yalnız CHP nin koyduğu bir şiir ödülü vardı. Aynı dönemde bütün dünyada sanat, bilim ve edebiyat ödülleri ün yapmışlardı. Isveç 'te Nobel, ABD Ue Pulitzer, Sovyetler de Lenin, Fran- sa da Goncourt ödüllerinin sonuçları Türki- ye de de izleniyordu; ama ülkemiz bu alan- da da geç kalmıştı. Cumhuriyet gazetesi bu öncülüğü üstlendi, elli yedi yıl önce düzen- lenen Yunus Nadi Armağanı 'yla sanat ve kültür yaşamımızda bir yarışma coşkusu oluşturdu. Daha sonraki yıllarda Türki- ye de de yanşmaların ve ödüllerin sayısı ço- ğaldı, yirmiyi aştı. Bugün belki ödül enflas- yonundan söz açılabilir; eleştirel bir yakla- şımla sakıncalan gündeme getirilebilir, ama yine de kültür, bilim ve sanat konularında yapılan yatınmlann çok yararh olduğu ra- hatlıkla söylenebilir. Zamanla ödüller ara- 57. YIL YUNUS NADİ ÖDÜLLERİ 2003 sında aynmlar ortaya çıkar; bir yarışma ku- rumsallaştıkça, amacı, nitelikleri, karakteri belirginleşir. Bu arada kimi holdinglerin kendi amaçlanna yönelik yanşmalar düzen- lemeleri ve ödüller dağıtmaları da bu alan- da kaçınılmaz çoğulculuğu yansıtıyor. Kimi bankalann, şirketlerin, ticari tekellerin rek- lam amacıyla düzenledikleri yanşmaların ödülleri, parasal açıdan ne kadar büyük olursa olsun; özü, maddi çerçevenin dışın- daki anlamda odaklaşıvor. Ödüller, Yunus Nadi Armağanı Yanşması adıyla aralıksız olarak kırkyıh aşkın bir sü- rede düzenli olarak gerçekleştirildi, kültür ve sanat hayatımıza amaçlanan katkıları yaptı ve etkilerini duyurdu. Daha önce bir dalda yapılan ödüllendirmenin kapsamı 1990 yıhndan itibaren genişletildi ve Yunus Nadi Ödülleri adıyla sürmeye başladı. Ülkemizin kültür ve sanat yaşamı bütün baltalanmalara ve olumsuz yatınmlara kar- şın sürekli gelişiyor ve yaygınlaşıyor. Fikir ve sanat özgürlükleri Türkiye'de tam değil; siyasal iktidarlann baskıları hâlâ sürüyor ve çağdaş demokratik ortamdan henüz yok- sun sayılıyoruz. Buna karşınfikir,sanat, bi- lim, kültürde çabalar sürüyor. Tarihsel geli- şim sürecinde elbette aydınlanma 'nin önü- ne hiçbir güç geçemez. Cumhuriyet, çağdaş uygarlığa giden yolun fikir, sanat, kültür, bi- lim yolu olduğunu kuruluşundan beri savu- nan bir gazete. Bu yoldaki çabaları destek- lemek ve özendirmekte Yunus Nadi Ödülle- ri nin işlevi sürecek. 1999 yılında başlanılan iki anabaşlık al- tında dört ödül verilmesi yöntemi, bu yıl da sürdürülmekte. 2003 Yunus Nadi Ödülleri Edebiyat Ana Dalı'nda; öykü, roman, şiir, Görsel Sanatlar Ana Dalı'nda karikatür olarak belirlendi. Önümüzdeki yıllarda ödül ana dalları ve dallannda gereksinimlere göre değişiklik yapılabilecek. Adaylara başarılar diliyoruz- ÖYKÜ Ödüle 1 Nisan 2002 ile 31 Mart 2003 tarih- leri arasında yayımlanmış bir kitap ya da ya- yına hazır bir 'kitap dosyası 'yla aday olu- nabilir. Yayımlanmamış yapıtlann, beyaz dosya kâ- ğıdına makine yazısı ile çift aralıklı yazıl- mış olması gereklidir. Adaylar yapıtlannı altı adet olarak göndereceklerdir. Odül bir yapıta verilir. Seçici Kurul, ödülü, kitap ve kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçi- ci Kurul: Mehmet Başaran, Vedat Günyol, Selim Ileri, Tarık Dursun K., Sami Kara- örzn. R O M A N Ödüle 1 Nisan 2002 ile 31 Mart 2003 tarih- leri arasında yayımlanmış bir kitap ya da ya- yına hazır bir 'kitap dosyasf yla aday olu- nabilir. Yayımlanmamış yapıtlann, beyaz dcsya kâğıdına makine yazısıyla çift aralık- lı yazılmış olması gereklidir. Adaylar yapıt- lannı altı adet olarak göndereceklerdir. Seçici Kurul, ödülü, kitap ve kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Ahmet Cemal, Konur Ertop, Fethi Naci, Prof. Dr. Jale Parla, Adnan Binyazar. $ İ İ R Ödüle 1 Nisan 2002 ile 31 Mart 2003 tarih- leri arasında yayımlanmış bir kitap ya da ya- yına hazır bir 'kitap dosyası' ile aday olu- nabilir. Yayımlanmamış yapıtlann beyaz dosya kâğıdına makine yazısı ile çift aralık- lı yazılmış olması gereklidir. Adaylar yapıt- lannı altı adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici Kurul, ödülü, ki- tap ve kitap dosyası arasında paylaştırabi- lir. Seçici Kurul: Ataol Behramoğlu, Prof. Dr. Cevat Çapan, Muzaffer tlhan Erdost, Do- ğan Hızlan, Kemal Özer. K A R İ K A T Ü R Karikatürlerin boyutu 30x40 cm.'yi geçme- melidir. Her türlü teknik serbesttir. Yanşma- ya en fazla 5 karikatürle katıhnabilir. Seçici Kurul: Semih Balcıoğlu, Kamil Masa- racı, Tan Oral, Ferit Öngören, Turhan Selçuk. H E R D A L İ Ç İ N C EÇ E R L İ C E N E L K O Ş U L L A R Ödüller, her dalda amatör-profesyonel her- kese açıktır. (Cumhuriyet mensupları hiçbir dalda ödüle aday olamazlar.) Adaylar ger- çek ad ve adreslerini ve telefon numaralan- nı belirtmek zorundadırlar. Ancak adaylar ad ve adreslerinin saklı tutul- masım isteyebilirler. Ödül koşullarma uy- mayan yapıtlan yanşma dışında tutmak zo- rundayız. Adaylann yapıtlanyla birlikte ad- lannı ve soyadlannı arkasına yazacaklan iki fotoğraflarını, açık adreslerinin de yer aldı- ğı katılma belgesini ve yaşamöykülerini 15 Nisan 2003 Salı günü saat 17.00'ye kadar 'Cumhuriyet Gazetesi Yunus Nadi Ödülle- ri Cağaloğlu 34334 îstanbul' adresine iade- li taahhütlü olarak postayla ulaştırmalan ya da elden teslim etmeleri gerekmektedir. Yayımlanmış yapıtlann daha önce herhangi bir ödül almamış olması şartı geçerlidir. Zarfın ya da paketin üzerine hangi dal ile il- gili olduğunun (şiir, roman, öykü vb.) yazıl- ması zorunludur. Ödül dallannda konu smırlaması yoktur. Ya- pıtlar hiçbir şekilde iade edilmez. Odül alan ya da herhangi bir şekilde ön ele- meden geçirilen yapıtlar, genel yayın ilke- lerimiz doğrultusunda gazetemizde yayım- lanabilir. Ödül sonuçlan 28 Haziran 2003 günü açık- lanacaktır. Ö D Ü L Her dal için: 5.000.000.000 TL. K A T I L M A B E L G E S İ ADIM, SOYADIM: ADRESİM: TELEFONUM: KATILDIĞIM DAL:
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle