Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 ARALIK 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
kultur@cumhuriyet.com.tr 19
UYCARLIKLARIN İZİNDE... OKTAY EKİNCİ
Eski evlerden 'kalanlar' kurtuluyor; Battalgazi'nin geçmişi yeniden kucaklanıyor...
Malatya'datarihe dönüşAdıyla birlikte hep "kayısmm"
akla geldiği Malatya, acaba "uy-
garlık tarihiyle" de yeniden nam
salabilir mi?..
Gerçi Malatya, "Arguvan ağzı"
uzun havalanyla da herkesin " gön-
liinde" yeretmiş bir kentimiz... Ör-
negin Almancayı bile "Malatya
aksanıyla" konuştuğu söylenen ar-
keolog Prof. Dr. Fahri Işık'ın se-
sinden şunlan dinlerseniz, bu ken-
tin ne denli "derin duygular" ta-
şıdığını da yaşarsınız;
"A benint bahtı yarim,
Gönlümün tahtı yarim,
Yüzünde göz izi var,
Sana kim baktı yarim..."
Işte bu zarif kıskançlığın "tarih-
sel mekânlan" acaba tümüyle yok
olmadan yeniden kazanılabilir mi?
Tarihi Kentler BirUği (TKB)
üyeliğiyle birlikte bu sorulan da
gündernlerine alan Malatyahlarla
16 Ekim 2003 günü kenti gezdiği-
mizde, "elde kalabilenler" yanıtı
da belirliyor; "Evet ama kültürel
tahribatı artık durdurmak koşu-
luyla..."
Çünkü Malatya'da hâlâ "imar
darbesi yememiş" kimi kültürel
değerler bile yeni yapılaşmasında
adeta "kimliksiz bir modernliğe"
öykünen bu kentin aslında çağlar
boyu "tarihiyle var olduğunu"
karutlamaya yetiyor...
Bu derin tarihe "Cumhuriyet
devrimiyle" eklemlenen ilk sana-
yi yapılan ve aynı dönemin mima-
ri örnekleri de "ulusal kalkınma
mirasımız" olarak kent kimliğin-
de özel bir yer alıyorlar...
Nitekim, Malatya'nın gururu
olan "Sümerbank tesislerinin"
özelleştirme uygulamasıyla satışı-
na karşı belediye ile birlikte hemen
tüm kesimler ayağa kalkmış du-
rumdalar. Belediye Başkanı Meh-
met Yaşar Çerçi diyor ki; "Ma-
latya Kent Kurultayı, tüm meslek
odaları, muhtarlar ve sivil top-
lum kuruluşlarıyla birlikte, tüm
partilerin il başkanları ve millet-
vekillerinin de imzaladığı 22 Ey-
lûl 2003 tarihli karanyla, kent or-
tasındaki bu Cumhuriyet mira-
sının halkın yaranna korunması
ve kullanılması yönünde beledi-
yeye satışuu istedi... Üstelik, pa-
ramız da hazır..."
Böylesi bir toplumsal ve "de-
mokratik'' talebin mutlaka gerçek-
leşmesi gerektiği dileğimizi Baş-
kan'la paylaştıktan sonra, ÇE-
KÜL'ün Malatya temsilcisi Bekir
Sözen bizi önce "Eski Malat-
ya"yla, yani kente 10 km'deki Bat-
talgazi'yle buluşturuyor.
•Mellta', 'Maldla'. 'Malatlyye'
Yaklaşık 3500 yıldır adı değişme-
yen ve Hitit'lerin bal ve meyve bah-
çesi anlamında "Maldia" dedikle-
ri Malatya'nın ilk kuruluş yeri, ken-
tin 7 km kuzeydoğusundaki Ordu-
zu beldesinde bulunan Aslantepe
höyüğü... IÖ4000'lerde bile "kent
devletinin" varlığı kanıtlanan hö-
yükteki buluntulardan Kral Tart-
hunza'mn ve saray kapısındaki as-
lanlann heykelleri de 1930'lardaki
ilk "Cumhuriyet kazılannın" ar-
maganlan...
Kültepe kaynaklarında ise
"Melita" denen kent, ÎS 2. yy'da
"Romaular" tarafından şündiki
Battalgazi'ye taşınmış. Romanın
"kent surlannı" 6. yy'da tamam-
layan Bizans'dan sonra "Selçuklu-
lar" dönemindeki "Malatiyye"
admm ise "büyük şahsiyetlerin
diyarı" anlamına geldiği söyleni-
yor...
Nitekim, belli ki bu şahsiyetler-
den biri olan Mimar Mansur bin
Yakap'un 1224'te Alaettin Key-
kubat'ın isteğiyle yaptığı Ulu Ca-
mi, kubbeli mihrabı ve eyvanıyla
tran'daki Selçuklu mimarisinin
Anadolu'daki ender bir örneği...
Osmanlı döneminin büyük şah-
siyetlerinden Silahtar Mustafa Pa-
şa'nın yine Battalgazi'de 1630'lar-
da yaptırdığı "kervansaray" ise
Malatya Belediyesi'nce "kültûr,
sanat ve ticaret merkezi" olarak
yaşatılacak... Eski yerleşme içinde-
ki özgün kerpiç evlerden Poyrazın
Konağı'nın tarih ve araştırma mer-
kezi olarak tnönü Üniversitesi'nce
sahiplenilmesi için de rektör Prof.
Dr. Fatih Hilmioğlu ile kültür ne-
feri Yard. Doç. Dr. Hasan Hüseyin
Doğan kollan sıvamış durumda-
lar...
Böylece Battalgazi, 1838'deHa-
KENTİN 'KÜLTÜRLÜ GEÇMİŞtNE' TANIKLAR - Eski Malatya yerleşimi olan Bartalgazi'deki tarihi 'Poyraz'ın Kona^ı
(solda), şimdiki Malatya'nın ilk konut yapılarından, Sinema Caddesi'ndeki 'Beşkonaklar' denen cumbalı sıra evler (sağda)...
fız Paşa'nın ordu karargâhını "As-
puzu" denen yere kurmasmdan
sonra kent yönetiminin de buraya
taşınmasıyla birlikte yaşadığı "terk
edilmişlik" dünyasında belki de ilk
kez "evlat iyiliği" görüyor.
Aynı ilgiyi, kendi içindeki tarih-
sel mirasına da göstermeye başla-
yan Malatya'nın öncelikli hedefle-
n arasmda ise Sinema Caddesi'ni
bezeyen ve "Beşkonaklar" denen
eski sıra evlerin "kent belleğini"
geleceğe de aktaracak bir koruma
projesiyle "mutlaka" yaşatılmala-
n yer alıyor...
Kültür Bakanhğı'nca kamulaş-
tınlan bu 5 evin yanı sıra aynı cad-
dedeki diğer 7 eski ev "Malatya si-
vil mimarisinin" apartmanlara
kurban gitmeyen yegâne örnekle-
ri... O gün çocukluğunu da yaşaya-
rak yine sayısız fotoğraf çeken Prof.
Dr. Metin Sözen'inokuduğu "Ga-
zi tlkokulu" ise bu mimarinin en
zarif resmi yapısı olarak aynı tarihi
dokuya eklerrîleniyor...
Akşamüstü Vali Osman Derya
Kadıoğlu'nu ziyaret ettiğimizde de
öne çıkan konu, koskoca Malat-
ya'da restore edilen eski ev sayısı-
nın hâlâ "2'yi geçemediği" oldu.
Üstelik, bunlardan Sinema Cadde-
si'ndeki Arpacı Konağı'nı varis-
lerden Şerafettin Arpacı onanr-
ken, bu "öncü" duyarlıhğmda ba-
zı "izinsiz" uygulamalar yapınca
mahkemeye bile verilmiş...
Ikinci uygulama ise Kültür Ba-
kanhğı'nca restorasyonu 2002'de
tamamlanan Karakaş Konağı...
Hâlâ etnografya müzesi ohnayı
bekleyen konakla cadde arasındaki
büıanm da kamulaştınlarak "önü-
nün açüması" gerektiği ise herke-
sin ortak düşüncesi...
Bunlann dışında, yine Beledi-
ye'nin "Ana Çarşı" denen eski ti-
caret bölgesini koruma ve canlan-
dırma projesi; Türkiye Cumhuri-
yeti'nin diğer armağanlan olan Te-
kel ve Şeker Fabrikası yapılannın
da geniş bahçeleriyle birlikte uy-
gun işlevlerle kent yaşamına kazan-
dınlması, Malatya'nın kimlikli ge-
leceğini hazırlayacak hedefler ara-
sında...
Başkan Çerçi'ye, kentin ilk
"özenli" çağdaş yapılarından olan
şimdiki Belediye Binası'mn da ın-
şaatı süren yeni "saray"a taşınma-
lannın aıdından "kent arşivi ve
müzesi" olarak korunmasını öneri-
yonız... Eğerbu proje de gerçekle-
şebilirse, "Kernek" şelalesinde
Omer Turhan'ın şu şiirini oku-
mak, yıllar sonra yeniden "hak
edilmiş" olacak:
"Ülkenin en güzel şehri,
Eser ince, serin yeli;
Tarih kokuyor her yeri,
Ne güzelsin sen Malatya..."
4. SANATCILAR KURULTAYI 8 ARALIK PAZARTESİ GÜNÜ TOPLANIYOR
Özgürsanatiçin özerkkurum
Kültür Servisi - 75 Sa-
natçı örgütünün oluşturdu-
ğu 'Özerk Sanat Konseyi',
8 Arahk günü AKM Sine-
ma Salonu'nda '4. Sanatçı-
lar Kurultayı'nı gerçekleş-
tiriyor. 1995 yılında 35 sanat
örgütünün bir araya gelme-
si ile kunılan ve aynı yıl ilk
kurultayını düzenleyen Ö-
zerk Sanat Konseyi, sanat
alanlaruun siyasetuı ve bü-
rokrasinin vesayetinden kur-
tulması gerektiği ve bunun
sanat özgürlüğünün temel
güvencesi olduğu görüşûnü
savumıyor. tlk kurultaydan
bu yana, Türkiye'de sanat
alanındayeni bir yapılanma-
nın gereğini gündeme geti-
ren Özerk Sanat Konseyi,
bugün 75 sivil sanat örgü-
tünden (dernek, vakıf, sen-
dika, meslek birliği) oluşan
birplatformniteliğinde. Dö-
nem başkanlığını Vecdi Sa-
yar'ın, genel sekreterliğini
Canol Kocagöz'ün üstlen-
diği Özerk Sanat Konse-
yi'nin yönetim kurulunda
12 sanat örgütününtemsüci-
si yer alıyor.
Türkiye sanat Kurumu
Özerk Sanat Konseyi Baş-
kanı Vecdi Sayar, "Kamu-
da yeni bir yapılanmanın
gündemde olduğu şu gün-
lerde, kültür-sanat alanı-
nın yönetiminin ve sanat
alanîannın desteklenmesi-
ne ilişkin koşulların yeni-
den gözden geçirilmesi bir
zorunluluk olarak karşı-
nıızda duruyor. Sanatsal
özgürlüğün güvencesi, sa-
nat alanında demokratik
ve özerk bir yapılanmanın
gerçekleştirilmesidir. Bu-
nun için önerimiz, özerk
'Türkiye Sanat Kuru-
mu'nun kunılmasıdır" di-
yor. Kültür Bakanlığı'nca
sanat alanlanna verilen des-
teklerin kimi zaman kişisel
değerlendirmelere bağh kal-
dığını, kimi zaman devlet
memurlannın çoğunluğu
oluşturduğu komisyonlann
eline bırakıldığını savunan
Sayar, sanata destek meka-
nizmalarının şeffaf ohnası
gerektiğini ve sanat kurum-
lannm yönetiminde özerk-
lik ve demokratik katılım il-
kelerinin vazgeçilmezliğini
savunuyor.
Sanat alanında özerk ya-
pılanmanın koşullannın tar-
tışüacağı '4. Sanatçılar Ku-
nıltayı' çerçevesinde Tür-
kiye'de ve dünyada özerk
yapılanma modelleri üzerin-
de durulacak, farklı ülkeler-
de geçerli olan normlar ve
ilkeler, ülkemiz koşullan
göz önüne alınarak değer-
lendirilecek. Sanat ve siya-
set ilişkisinin de ele alınaca-
ğı kurultayın son otunımun-
da, yaratma özgürlüğü ve
özerklik ilişkisi tartışılacak.
Altı sanat alanı
8 Arahk, saat 10.00'da
başlayacak olan kurultayın
açıhş konuşmalannı Özerk
Sanat Konseyi Başkanı ve
Mimarlar Odası temsilcisi
Vecdi Sayar ve ilk Kültür
Bakanı, Bilkent Üniveritesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bö-
lümü Başkanı Prof. Talat
Sait Halman yapacak. Kül-
tür Bakanı Erkan Mum-
cu'nun kurultaya katılıp ka-
tılmayacağı ise henüz belli
degil.
Konseyin örgütlendiği al-
tı alan, yazın, sahne sanatla-
n, müzüc, sinema, plastik sa-
natlar ve tasanm alanlan
adına birer sunuşun yer ala-
cagı 'Sanat Özgürlüğü ve
Özerk Yapılanma' başlıklı
ilk oturumda, Grafikerler
Meslek Kuruluşu Başkanı
Burcu Kayalar, Türkiye
Yazarlar Sendikası Başkanı
Cengiz Bektaş, Uluslarara-
sı Plastik Sanatlar Derneği
Başkanı Mehmet Güler-
yüz, MESAM Yönetim Ku-
rulu üyesi Suavi, TOBAV
Başkanı Tamer Levent ve
Ulusal Sinema Platformu
adına Haluk Ünal konuşa-
cak.
Özerk modeller
8 Aralık 13.00'te başlaya-
cak olan ve Ydmaz Onay'ın
başkanlık yapacağı 'Türki-
ye'de ve Dünyada Özerk
Yapılanma Modelleri' baş-
lıklı oturuma, Ankara Üni-
versitesi Siyasal Bilgiler Fa-
kültesi'nden Prof. Gencay
Şaylan, Istanbul Bilgi Üni-
versitesi'nden Prof. Erol
Katırcıoğlu, Marmara Üni-
versitesi Güzel Sanatlar Fa-
kültesi Dekanı ve Sanat
Konseyi'nin ilk başkanı
Prof. Hüsamettin Koçan
katılacak.
Sanat ve slyaset
TYS Genel Sekreteri ve
Özerk Sanat Konseyi Yöne-
tim Kurulu üyesi Gülsüm
Cengiz'in başkanlığındaki
'Sanat-Siyaset tlişkisi'
başlıklı oturumda ise Arif
Sağ, Başar Sabuncu, Gen-
cay Gürün, Devlet Tiyatro-
ları Genel Müdürü Lemi
Bilgin ve Izmit Şehir Tiyat-
rosu Genel Sanat Yönetme-
ni Yücel Erten konuşacak.
Bu oturuma, iktidar partisi
adına Adana milletvekili
Recep Garip katılacak.
CHP temsilcisi ise henüz
belli degil.
Kurultayın 'Sanatın Öz-
gürlüğü ve Özerklik' baş-
lıklı son oturumunu yönet-
men Yücel Çakmaklı yöne-
tecek. Ahmet Gülhan (TO-
DER), Prof. Aydın Aybay
(Maltepe Üniversitesi Hu-
kuk Fakültesi Dekanı), Ba-
ha Boduroğlu (POPSAV,
MÜYOBİR), Bayram BUge
Toker (Kültür Bakanlığı
Güzel Sanatlar Genel Mü-
dür Yardımcısı), Canol Ko-
cagöz (Karikatürcüler Der-
neği), Hasan Erkek (ASSI-
TEJ), Orhan Alkaya (tSTÎ-
ŞAN), Mehmet Aksoy
(Heykeltıraşlar Derneği),
Nalan Sakızlı (Belgesel Si-
nemacılar Birliği), Orhan
Kurtuldu (TOMEB), Öner
Yağcı (Edebiyatçılar Derne-
ği), Prof. Ruşen Dora (Mi-
mar Sinan Üniversitesi),
Sevda Aktolga (SÎNE-SEN
Başkanı) ve Üstiin Ak-
men'in (PEN Türkiye Mer-
kezi Başkanı) konuşacağı bu
oturumla '4. Sanatçılar
Kurultayı' sona erecek.
Özerk Sanat Konseyi Yö-
netim Kurulu, kurultayda di-
le getirilecek öneriler doğ-
rultusunda, Türkiye Sanat
Kurumu yasa taslağına son
biçimini verecek ve TB-
MM'de yer alan siyasi parti-
lerle görüşmeler yaparak,
yasa önerisine destek araya-
cak.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Nasıl Bir liyatro
İstemeliyiz? (5)
Yazının bu son bölümüne bir saptamayla baş-
lamak gerekiyor: Istememiz gereken tiyatroya va-
rabilmemiz, bugün için, olanaksız degil -aksi tak-
dirde beş hafta boyunca bu konuyu işlemenin an-
lamı olmazdı- ama çok zor. Ve bu zoriuk, geniş
ölçüde tiyatronun kendisinden değil, içinde gö-
verdiği toplumun insan öğesinin yapısından kay-
naklanıyor.
Bilindiği gibi, bir oyunun hazırlanışı sırasında
'karaktere girmek' oyunculuğun olmazsa olmaz
koşullan arasındadır. Yani oyuncu, canlandıraca-
ğı karakterin en uç noktalarına kadar gidebilme-
li, ardından da karaktere ilişkin çözümlemesine
kendi çözümlenmiş kimliğini temel alabilmelidir.
Ancak bu koşullar gerçekleştikten sonradır ki, se-
yircinin karşısına eskimiş bir şablon değil, oyun-
daki bir karakterin özgün yorumu çıkabilir. Bir ör-
nek vermek gerekirse, Hamlet'i canlandıracak
olan oyuncu X, yalnız Hamlet'i değil, fakat kendi
bireyselyapısını, onu öteki insanların arasındab/-
ricik kılan tüm kişilik özelliklerini de çözümleye-
bildiği takdirde seyirci karşısına farklı bir Hamlet
olarak çıkabilir. örneğin varoluş sorunu, her insa-
nın yaşamında, bilinçli ya da bilinçsiz, karşılaştı-
ğı/hesaplaştığı bir sorundur; ama bu sorunla her
insanın karşılaşması, ancak o insanın veyalnızca
o insanın algılaytş biçimleri ve bakış açıları çerçe-
vesinde gerçekleşebilir. Bu bağlamda, 'insan ve
varoluş sorunu' nesnelliği geçerli degildir. Ya da,
Ayia Algan'ın sürekli yinelediği gibi, "kavram oy-
nanmaz, ancak onun oyunda somutlaştınlmış yan-
sıması oynanabilir." Dolayısıyla oyuncu X, ancak
kendi bireyselliği çerçevesinde varolma ya da ol-
mama sorunuyla hesaplaşmasının bilincine vara-
bildiğı ölçüde Hamlet'teki o eşsiz tirada da biran-
lam, farWı ve güncei bir anlam yükleyebilir.
Bizim toplumumuzda, sahneye karakter getir-
menin neden bunca güç ve çoğu kez de başarı-
sız olduğu sorusunun yanıtı da işte bu noktada
yatıyor: Geçen yazımda da belirttiğim gibi, üye-
leri tarihinin son altı yüz yılı boyunca "hiçbir dü-
şünce akımıyla aklın süzgeci doğrultusunda de-
vinmemiş, devindirilmemiş, dolayısıyla da kendi
yazgısını kendisinin belirleyebileceği olasılığını
düşlerinde bile görmemiş" bir toplumda insanla-
rın -'aydınlar' kategorisine sokulanlann büyük ço-
ğunluğu da dahil- kendi bireylıklerinin, 'ötekiler'
karşısındaki biricik Ben'lerinin bilincine hiç ya da
yeterince varmamışlıkları, kimi zaman tüm bir ya-
şam boyu böyle bir gereksinimi duymamışlıkları,
sahneye getirilenlerin de genelde birer birey ve-
ya karakter değil, ama yapay ve özenti ürünü ka-
lıplar olması sonucunu doğurmaktadır. Bu nokta,
ülkemizde verilmekte olan tiyatro eğitiminin de za-
yıf yanıdır: öğrencilere genellikle nasıl oynamala-
n, nasıl rol yapmaları gerektiği öğretilmekte, ama
bu arada onlara bu nasılları kendi kimlikleri teme-
line nasıl oturtabileceklerine ilişkin bir ipucu ve-
rilmemektedir. Dahası, salt rol yapmanın ötesine
geçebılen kimlıklerin bastınlmâsına çalışılmakta-
dır!
Bu durumda istememiz gereken tiyatro, sahne-
lerinden bu coğrafyanın insanlarına kalıp-kimlik-
leri değil, fakat kendini bilinciyle varetmiş birey-
leh, böyle bir bilincin önemini yansıtan bir tiyatro
olmalı. Eleştirel bağlamda düşündürücü olma ti-
yatronun temel niteliklerinden ise eğer, o zaman
bizim tiyatromuz, insanları dünyaya, yaşama bir
de Ben olarak bakabilmenin önemi ve Ben olma-
nın beraberinde getirdiği sorumluluk üzerinde dü-
şündürebilen bir tiyatro olmalıdır; Ben'i sağlam ve
sağlıklı varetmenin asla bencillikle eşanlamlı ol-
madığını, tam tersine, Ben-lik'ten yoksun üyeler-
den oluşma bir toplumun tüm rüzgârlardan kolay-
lıkla etkileneceğini öğreten bir tiyatro olmalıdır.
Bunları başarabilmek, bu coğrafyadaki kültürü,
o kültürün insanlarının dillerıni, jestlerini, davra-
nışlannı, yaşam karşısındaki ve toplum içerisin-
deki tutumlarını çok iyi çözümleyebilmiş olma ko-
şuluna bağımlıdır. Çünkü böyle bir çözümlemeye
gitmeden buranın insanlannı kendi olan ve olma-
sı gereken kimlikleri üzerinde düşündürtebilmek,
olanaksızdır. O halde, buranın kültürüne ve diline
aldırmayan, bu konularda araştırmacılıktan ve bil-
giyle beslenmekten uzak, salt kendi-için yapılan,
henüz karakterlere yabancı bir ortamda karakter-
siz biçimler peşinde koşan, bir şeyleri göstermek
adına salt gösteri ile sınırlı kalan bir tiyatro anla-
yışının amansız düşmanı olmalıyız!
e-posta: ahmetcemal" superonline.com
acem20« hotmail.com
BUGUN
• EMEK StNEMASI'nda 21.00'de
Bülent Ortaçgil konseri. (0 212 283 75 00)
• NARDİS JAZZ CLUBda 21 30da
Somer Soyata Vokal Band konseri.
(0 212 244 63 27)
• ÎTALYAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde
19.00'da Dacia Maraini söyleşisi.
(0 212 293 98 48)
• KÜLTÜR KOLEJt'nde 10.00'da Neşe
Doster'in katılacağı "Kemalizmde Türk
Kadını" konulukonferans. (0 212 570 54 44)
• NÂZEM KÜLTÜREVİ'nde 20.00'de
Yersiz Oyuncular'dan 'Beyaz Karga' adlı
oyun. (0 212 245 04 81)
• KARTALTEPE KÜLTÜR MERKEZİ'nde
18.30'da Atilla Birkiye'nin 'Felsefe ve Aşk'
adh söyleşisi. (0 212 543 73 28)
M İSTANBUL TEKNİK ÜNÎVERSİTESİ
MAÇKA SOSYAL TESİSLERİ'nde
09.00-18.00 saatleri arasında 'Müzik
Araştırmaları ve Folklor Derlemeleri'
sempozyumu. (0 212 293 13 00)
• BORUSAN KÜLTÜR SANAT
MERKEZt'nde 18. 30'da Özlem Altan'dan
'Malatya Yöresi Düğün Törenleri Örf ve
Âdetleri' konulu öğrenci sunumu.
(0 212 292 06 55)
• BÎLGİ ÜNtVERSİTESl DOLAPDERE
KAMPUSU'nda 14.00'te 'Blue Moon',
16.30'da 'Suzie Washington', 19.00'da 'toplu
kısa fihnler' ve 21.30'da 'Ikarus' adlı fümin
gösterimi. (0 212 293 50 10)