Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19ARALJK2003CUMA CUMHURİYET SAYFA
dishab(5 cumhuriyet.com.tr 11
ABD'li yazar ve yönetmen Moore, kendi üslubuyla Saddam- ABD ilişkilerinin geçmişini anlattı
Frankenştayn'ıyakaladıkDış Haberier Senisi - ABD 'lı Oscar ödül-
lü ünlü sinema yönetmeni ve yazar Micha-
e l Moore. Irak'ın devrik lideri Saddam Hü-
seyin ile Washington'un ilişkilerini ele alan
eleştirel bir yazı kaleme aldı.
Muhalıf sanatçının yapımcısı ve yönet-
meni olduğu, Türkiye'de de gösterilen "Aw-
fiılTnıth" (Korkunç Gerçek) adlı tele\ izyon
dizısi, ABD'dekı çarpıklıklan yansıtıyor.
\4oore'un yapımcılığını üstlendiği, yönetti-
ğ i ve oynadığı "Benim Cici Silahım" adlı
film 2003'te En İyı Belgesel Film dalmda
Oscar ödülü almıştı. Moore'un yazısı şöy-
ler: Tannya şükür Saddam sonunda Ameri-
kalılann ellerıne düştü!
Bizi çok özlemiştır herhalde. Ne kadar da
kötü görünüyordu! Ama en azından ücretsiz
diş muayenesinden geçirildi. Bu çoğu Ame-
rikalıya yapılmayan bir şey. Amerika Sad-
dam'dan hoşlanıyordu. Biz Saddam'ı "seviyor-
d u k " Ona para verdik. Onu sılahlandırdık.
Iran askerlerini gazlamasına yardımcı olduk.
Ama o, işlen bozdu. Kuveyt diktatörlüğünü
MİChael MOOre: Saddam'ı sevdik
çünkü Ayetullah'la savaşmaya
gönüllüydü. O halde, silah satm
alması için milyarlarca dolar
sağlamalıydık ona. Kitle imha
silahlan. Evet, elinde bu silahlar
vardı. Bunu biliyor olmalıydık -
çünkü bu silahlan biz verdik.
işgal ettı ve bunu gerçekJeştirirken düşünüle-
bilecek en kötü şeyi yaptı - çok daha iyi bir dos-
tumuzu tehdit etti: Suudi Arabistan diktatör-
lüğü ve geniş petrol rezervlerinı... Bushlarla
Suudi kraliyet aılesı sıkı fıkı iş ortaklanydı ve
Saddam 1990'da onların zenginliklerine fazla-
ca yaklaşarak muhteşem bir hata yaptı. Artık
Saddam için son yakiaşıyordu.
Ama bu hep böyle değildi. Saddam bizim
dost ve müttefikimiz idı. Rejiminı destekle-
dik. Ilk kez bir katile yardım etmiyorduk.
Biz Dr. Frankenştayn'ı oynamayı severiz.
Bir sürü canavar yarattık
Bir sürü canavar yarattık - Iran Şahı, Nika-
ragua'nın Somoza'sı. Sıli'nın Pinochet'sı -
ve sonra onlar katliam yaptıklannda ya ha-
berımiz yokmuş gibı yaptık ya da şoke olduk.
Saddam'ı sevdik çünkü Ayetullah'la sa-
WAS HINCTON
SADDAM'A
BORÇLU
Dış Haberier Servisi -
Mısır'da yayımlanan El
Ahbar gazetesi,
ABD'nin Saddam
Hüseyin'e teşekkür
etmesi ve onu
yargılamaması
gerektiğinı yazdı.
Yazıda, Kuveyt'in
1990'da işgal
edilmesinin, silahh
kuvvetlerini körfeze
göndermek ve burada
askeri üs kurmak için
Amerikalılara bahane
olduğu belirtilirken
"ABD, petrol alanındaki
çıkarian için böigede
askeri variığın yülarca
hayalini kurdu. Saddam
olmasaydı, körfezde
bulunamazlardı
n
denildi. Yazıya göre,
ABD'nin, Saddam
Hüseyin'i bir Amerikan
mahkemesinde
yargılama talebinde
bulunma hakkı da
bulunmuvor.
Iki kişi linç edildi
Irak'ın en büyüfc Şü örgütii Irak İslam Devrimi Vüksek
Konseyi'nin bir yetkilisi, üyelerinden Muhammed El Hakimin.
Bağdat'ın Amil bölgesinde Saddam Hüseyüı yanlılan tarafuıdan
öldürüldüğünü büdirdi. Konsey temsilcisi, .Necefteyse Şü isyanının
bastırılmasında rol oynayan Baas partisi yetkilisi Ali Abdullah El
Dalimi'nin linç edildiğini duyurdu. kuzeydeki MusuTda
Amerikan güçleri 3 Iraklıyı öldürdü. Bağdat'ta ise pusuj a
düşürülen Amerikan devriyesindeki bir askcrin öldüğü bildirUdL
Ordu sözcüsü, başkentin merkezinde bulunan kark nıahalksinde
önceki akşam saauerinde meydana gelen olayda bir ABD askeri ile
Iraklı bir tercümanın da yaralandığuu belirtti. (Fotoğraf: AP)
Saddam'ın mahkemesinde ABD ve Fransa ile olan ilişkiler de gözler önüne serilecek
Dava Baü'vı ııtancbracakDışHaberierSenisi-Ingiliz yayın ku-
rumu BBC. Irak'ın devrik lideri Sad-
dam Hüseyin'in yargılama süreci önce-
sınde, bazı Batı ülkeleriyle olan ilişki-
lenne ışık tutan derlemeye yer verdi.
BBC, Saddam Hüseyin'in mahkeme-
de ABD'nin ve Avrupa ülkelerinin.
eski Sovyetler Birliği'nin ve Arap ül-
kelerinin kendisine verdiği desteği dün-
yaya anımsatacağına ve bunun söz ko-
nusu ülkeleri ve liderlerini utandıraca-
ğıaa dikkat çekti.
Habere göre, Saddam mahkemede
bir zamanlar kendisine askeri, tekno-
loıık v e diplomatik destek veren ülke-
lenn neden daha sonra kendisine sırt
çc irdiklerini sorabilecek. Saddam,
mahkemede özellikle Fransa Cum-
hurbaşkanı Jacques Chirac ve ABD
Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'i
köjeye sıkıştırabilecek.
Fransa, Irak'a silah ve askeri tek-
naoji sağlayan başlıca ülkelerden bı-
ri\Ji. Chirac, 1974'te o dönemde Ba-
as Partisi'nin liderlerinden biri olan
Saidam ile Bağdat'ta bir araya gel-
miiti. 1975'te Paris'egiden Saddam
daıhirac ile birlikte birnükleer sant-
raLgezmiştı. Chirac ve Saddam, Fran-
sa ıın kak'a iki nükleer santral sat-
ması için pazarlığa oturdu. Bu sant-
raliırdan biri 198 l'de Israil'in hava sal-
dırsıyla yok edildi. Fransa 10 yıllık
dönem içinde Irak "a 133 adet Mırage
Fl savaş uçağı sağlamayı da kabul et-
ti. 1980'lerde Fransa silah satışlannın
yüzde 40'ını Irak'a yaptı.
Irak'a yardım yağdı
Chirac sonralan. Bağdat'la ilişkileny-
le ılgıli olarak. o dönemde pek çok ül-
kenin lran'la savaşan Irak'a destek ver-
diğini, bu ülkenın "Uerici" olarak gö-
rüldüğünü söylemıştı.
Iran'lasavaşdönemınde ABD,Ingil-
tere, Batı Almanya ve İtalya, Irak'a çe-
şitli yardımlarda bulundu. Iran'ı tehdit
olarak eören Kuvevt'le Suudi Arabis-
tan da Bağdat'a para yağdırdı.
1980'lenn başında VVashington'ın
"kötü adamı" Ayetullah Humeyni idi
ve Tahran "ı tehdit olarak gören ABD vü-
zünü Irak'a dönmüştü. 198O'de Iran'a
saldıran Irak. 1983"te şiddetli saldınla-
ra geçen îran askerlenne karşı kımya-
sal silah kullandı. VVashington bundan
haberdar olduğu halde, dönemin Baş-
kanı Ronald Reagan Bağdafın destek-
lenmesı gerektigınde ısrar etti ve Baş-
kan GeraldFord yönetımınde Savunma
Bakan Yardımcısı olan, ancak kendi dö-
neminde bir ilaç şirketirun başkanlığı-
nı yapan Donald Rumsfeld'i Bağdat'a
gönderdi. Rumsfeld, Saddam'a Re-
Oaddam
Hüseyin, bir
zamanlar
kendisine
arka
çıkan
Chirac ve
Rumsfeld'i
köşeye
sıkıştırabilir.
agan'ın özel mektubunu verdi.
Görüşme tutanaklarına göre, "Rums-
fekL Saddam'aABDveIrak'ın ortak çı-
karian gereği Suriye ve İran'ın ya\ıl-
macınğınınönknmesigerektigini" söy-
ledi. Görüşmede, Iran'ın petrol ihraca-
tının durdurulması da ele alındı. Rums-
feld 2002 de. söz konusu görüşmede
Saddam'la, Iran'a kimyasal silah kul-
lanması konusunu tarnştığını söylese de
tutanaklarda bu yönde bir ifade bulun-
muvor. Saddam Hüseyin, Fransa ve
ABD'nın yaru sıra eski Sovyetler Bir-
liği tarafından da desteklendi. SSCB,
kak'a Mıg 29 uçaklan, T72 tanklan. top
ve ağır silah, Scud fuzeleri ve gambot
sağlamıştı.
Talabani: Adil yargılanacak
Öte yandan Irak'taki Amenkan
sıvil yönetımimn Saddam Hüseyin
ve yandaşlannın yargılanması için
Iraklı hâkim ve avukatlara eğitim
verdiği açıklandı. Irak Geçicı Hükü-
met Konseyi üyesi ve K"VB lideri Ce-
lal Talabani de Berlin'de gazeteci-
lere yaptığı açıklamada. Saddam'ı
bir savaş suçlusu olarak mahkeme-
ye çıkaracaklannı söyledi. Talaba-
ni. "O ve Irak halkma karşı ciddi suç-
lar işJeyen diğer suçlular için adil bir
mahkeme olacak" dedi.
vaşmaya gönüllüydü. O halde, silah satın al-
ması için milyarlarca dolar sağlamalıydık
ona. Kitle ımha silahlan. Evet. elinde bu si-
lahlar vardı. Bunu biliyor olmalıydık - çün-
kü bu silahlan biz verdik. 1980'lerde Ame-
rikan şirketlerini Saddam ile iş yapmaya teş-
vik ettik. Kimyasal ve biyolojik silahlarda kul-
lanılabilecek maddeleri böyle elde etti. Işte
ona sattığımız bazı şeylerin listesi (1994
ABD Senatosu raporuna göre):
• Şarbon hastalığına yol açan şarbon (ant-
raks) basili.
• Botulinum zehin elde edilen Clostridi-
um Botulinum.
• Akcığer, beyin. omurilik \e kalbi etki-
leyen bu^ hastalığa yol açan Hıstoplasma Cap-
sulatam.
• Önemli organlara zarar veren Brucella
Melitensıs bakterisı.
• Sistemik hastalıklara yol açan zehirli
Clostridium Perfhngens bakterisı.
• Çok zehirli Clostridium tetanı maddesi.
Bu da Saddam'la iş yaparak onu destekle-
yen şırketlerın listesi: AT&T,
Bechtel. Caterpillar, Dow Che-
mical, Dupont, Kodak, Hew-
lett-Packard, IBM...
Eski dost Saddam'la o kadar
samımiydik kı ona Iran bırlik-
lerinın yerinı gösteren uydu fo-
toğraflan verdik.
Onun bu bılgılen nasıl kulla-
nacağını çok iyi bıliyorduk ve
o fotoğrafları alır almaz Iran
askerlerini gazladı. Ama biz,
ağzımızı açıp bir şey demedik.
Çünkü o bizim dostumuzdu,
Iran ıse "diişmanımız." Iranlı-
lan gazladıktan bir yıl sonra
onunla yeniden tam diplomatik
ılışki kurduk!
Çılgınca bir a$k'
Sonra kendi ınsanlannı, Kürt-
lerı gazladı. Bunun ardından
onunla ilişkırruzı kesmemiz bek-
lenırdi. Kongre Saddam'a eko-
nomik yaptınm uygulamaya ça-
lıştıysa da Reagan yönetimın-
dekı Beyaz Saray bu fikri der-
hal reddetti - hiçbir şey iyi dost
Saddam'la ilışkileri bozmama-
lıydı. (Kısmen) yarattığunız bu
Frankenştayn ile çılgınca bir
aşk yaşıyorduk.
Ve efsanev i Frankenştayn gı-
bı Saddam da kontrolden çıktı.
Artık sahibinin dediklerinı yap-
mıyordu. Saddam yakalanma-
lıydı. Ve şimdi Saddam ele geç-
tığine göre belki yaratıcıları
hakkında bir ikı laf eder. Belki
ılginçbırşeyleröğrenebiliriz...
Belki Donald Rumsfeld yıne
gülümseyerek Saddam'la el sı-
kışır. 1983'te Saddam'ı ziyaret
ettiğinde yaptığı gıbi.
Rumsfeld baba Bush ve ar-
kadaşları, 1980'lerde çöldekı
dost canavara bu kadar düşkün
olmasalardı bugün bu durum-
da olmazdık. Bu arada, 11 Ey-
lül'de 3 bin kişıyi öldüren ada-
mın yanı dığer Frankenş-
tayn'unızm nerelerde olduğunu
bilen var mı?
'Saddam tehdît değil'
Belki o da bir fare deliğinde-
dir. Bir sürü küçük canavanmız
var, seçimlere pek az süre var.
Demokrat adaylar, güçlü olun.
Korkaklar sürüsü gibı durma>in.
Bu piçler bizi yalanlara dayalı
bir savaşa soktu, ölümler dur-
mayacak, Arap dünyası bizden
nefret etmeye de\am edecek ve
biz yıllarca bu sa\aşı cebimiz-
den ödeyeceğiz.
Bugün (ya da son 9 ayda) olup
bıten hiçbir şey bizi 11 Eylül
sonrası dünyamızda bir nebze
olsun daha güvenlı hale getir-
medi. Saddam hiçbir zaman
ulusal güvenlığimızi tehdit et-
medi. Bizi, Dr. Frankenştayn'ı
oynama tutkumuz mahvetti.
4
11 Eylül saldırısı önlenebilirdi'
ABDDE ASKERİ MAHKEME DÖNEMİ
HASHCVGTON (AA) ABD Başkanı George Bush, kurulacak askeri
mahkemelere atama yapması için Savunma Bakanlığı'na yetki
urdi. Bush. ABD'de II. Dünya Savaşı'ndan bu yana kullanılmayan
ıskeri mahkemelerin yeniden kurulması planıyla ılgili Kongre "ye
gönderdiğı bılgilendırme mektubunda, gırişimi 11 Eylül 2001 "den
sonra ılan edilen "terörie savaş"la bağlantılandırdı. ABD'nin
Guantanamo üssünde El Kaide ile bağlantısı olduğu gerekçesiyie
tuttuğu kişilerden 6'sını, asken mahkemelerde yargılamayı
planladığı açıklanrmştı. Bush'un askeri mahkeme karan. yakın
müttefiki İngiltere dahil uluslararası toplumda kaygıvla
karşılanıyor. Mahkemeler ölüm cezası verebilecek.
DışHaberierSenisi-ABD'de 11 Ey-
lül 2001 saldırılarını soruşturan bağım-
sız komisyonun başkaru Tbomas Ke-
an, ilk kez, eylemlenn "önlenebilece-
ğini ve önlenmesi gerektiğjni" kamu-
oyuna açıkladı. CBS televizyonuna ko-
nuşan Kean, "Bu tarihin çok önemli
bir parçası ve hakkında açıkça konuşul-
malı" dedi. Kean, "Raponı okuduğu-
nu/da. nelerin yapılmadığmı ve nele-
rin yapılması gerekngini görüyorsunuz.
11 Ejîül önlenemeyecek bir şey değil-
di'' diye konuşru.
Yönetım tarafindan atanan eski Cum-
huriyetçi Nevv Jersey Valisi Kean, Be-
yaz Saray'ı suçladı. Kean. yönetımde-
ki bazı kişilerin saldınlan önlemekte
başansız olduğunu ve bu kişilerin hâ-
lâ görevde olduklannı bıldirdi.
Tutanaklar aiınacak
Komısyon, kımlenn neden başansız
olduğunu ortaya çıkarmak amacıyla,
mahkeme karan çıkartarak Başkan Ge-
orgeBush'un çok gizli gürüük bılgilen-
dirme toplantılannın tutanaklannı al-
mayj planlıyor. Bu belgelerin, yönetı-
min en tartışmalı iddialanndan biri
olan, teröristlerin uçaklan binalara ça-
kabileceği fikrinin kimsenin aklına gel-
memış olduğu açıklamasına ışık ruta-
bıleceği ka\dediliyor. Güvenlık Danış-
manı Condoleezza Rice. "Teröristlerin
uçaklan rüze olarak kullanabilecekle-
ri kimsenin akhna gelmezdi'' demişti.
Eşini 11 Eylül'de kaybeden ve ko-
misyonun kurulması için lobi yapan
Kristen Breitvveiser.
U
FBI 1991'de bu
konuda uyanda bulunmuşken nasıloiur
da Rice bunu hiç düsünmediklerini söy-
lejebilir'' dedi. *
BIÇAK SIRTI
EROL MANİSALI
Bekleme Odasında
Çökertilen Türkiye
Türkiye ile Avrupa Biriiği arasındaki ilişkilerde ilginç
bir süreç yaşanıyor. Bu süreçte keskin dönüşün baş-
ladığı tarih 1989 yılıdır. 1987'de, Brüksel'in daha tam'
üyelik başvurusu yapılırken Akdeniz ülkelerinden so-
rumlu yetkilisi Dr. Eberhard Rhein Ankara'ya gön-
derilmişti. Başvurunun, "Türkiye reddedildiğinde so-
runyaratacağı" Başbakan Özal'a iletildi. Başvuru, bu-
na rağmen yapıldı. Bu başvurunun olumsuz sonucu-
nu, Brüksel en baştan biliyordu.
1989'da Brüksel'in "hayır" yanıtı gelince bu defa,
"içeri alınmasak bile tek yanlı bağlanırız" görüşü,
"en üst siyasiler ile çok yakınlanndaki birkaç işada-
mı" tarafından, yeni AB stratejisı olarak belirlendi.
Bu aslında Türkiye'nin Avrupa politikası olamazdı.
"Bazı büyüksermaye çevrelerinin", Batı kapitalizmi
adına Türkiye'yı yönetmelerinin formülü ortaya konu-
yordu. AB Türkiye'yi içine almayacak, ancak ülke ilk
etapta, 6 Mart 1995 Gümrük Biriiği ile AB'ye kurum-
sal olarak tek taraflı bağlanacaktı.
Aynı sermaye çevreleri ve işadamları, 6 Mart bel-
gesini "Türkiye AB'ye alınıyor" yalanı ile Türk halkı-
na pazarlıyorlardı. Hiçbiraday ülke ile imzalanmayan
böyle bir belge sadece Türkiye ile imzalanıyordu.
- Türkiye tek kutuplu, Batı kutuplu küresel düzen-
de, "Batı kapitalizmine tek yanlı bağlanıyordu". Ti-
carette, mali ışlerde Batı'nın çokuluslu şirketleri, IMF,
Dünya Bankası, Dünya Ticaret örgütü gibi kurumla-
rı ve tabii Brüksel ve Vvashington merkezleri, "Türki-
ye'yi, içlerine almadan denetimleri altına alacaklar-
dı". Bu yapılmazsa Türkiye, Cumhuriyet'in kuruluş yıl-
larındaki ulusal politikayadönebilirdi, bu riskgözealı-
namazdı!
01.01.1996'dan itibaren şu süreç fîilen başladı. Ba-
tı kapitalizminin çokuluslu şirketleri Türkiye'nin iç pa-
zarını işgale kalktılar. ilaçtan gıdaya, otomobilden
tekstile kadar her alanda denetimleri ve payları hız-
laartmaya başladı. Ithalatdevadımlarlabüyüdü. Dış
ticaret açığı dev dış borçlann altına girilmesine yol aç-
tı. Ve ekonomi 2001 yılında Cumhuriyet tarihinin en
büyük krızini yaşadı. İç ve dış borç toplamı milli ge-
lirin üzerine çıktı. Ekonomi IMF'nin, AB'nin veABD'nin
denetimine idari ve siyasi olarak da sokuldu.
Istenen olmuştu. içimizdeki Danimarka için işsiz-
liğin artması, pazarın yabancıların eline geçmesi, dış
borcun büyümesi, ulusal sanayinin ve tarımın çök-
mesi "zafen hedeflenen sonuçlardı". Türkiye ekono-
misi (ve siyaseti) Batı kapitalizminin denetimi altına
sokuluyordu. Batı'nın "eşitortak"olarakiçinealma-
dığı Türkiye, resmen sömürgeleştiriliyordu.
Sömürgeleştirmenin boyutları...
Soğuk savaş sonrasında Batı kapitalizmi Türki-
ye'yi şu yollarda kendisine tek taraflı bağlıyor ve ya-
vaş yavaş sömürgeleştiriyordu:
1) AB'ye tam üye yapmak için değil aksine yap-
mamak için Gümrük Biriiği imzalanıyordu. Turgut
özal 1989'da basında da çıkan açıklamalarında,
"AB'ye alınmasak da Gümrük Biriiği'ne gireceğiz"
ifadesi ile bunu daha 1989'da anlatmış oluyordu.
2) 199O'lı yıllar Latin Amerika ve bazı Asya ülkele-
rinde olduğu gibi Türkiye'de de "yeni liberalizmin" en
yoğun bir biçimde uygulamaya konduğu bir dönem
oldu. Ve bütün bu ülkeler 9-10 yıl içinde büyük ikti-
sadi ve sosyal sorunlarla karşılaştılar. Bazıları "yeni
liberalizm" tuzağına karşı Brezilya'da, Venezüella'da,
Arjantin ve Uruguay'da olduğu gibi "toplumsal tep-
ki ve dönüşüm" gösterdiler.
Türkiye ise, AB'ye tek yanlı bağımlılık tuzağına ku-
rumsal olarak da sokulmuştu. Daha önemlisi, içeri-
de toplumsal (vetoplumcu)demokrasininyolları son
30 yıl içinde, 12 Mart'tan başlayarak kapatılmıştı.
"Toplumun siyasal örgütlenmesi" yerine, "bazı bü-
yük sermaye çevrelerinin dış odaklaria birlikte örgüt-
lenmesi" tasarlanmış ve uygulanmıştı.
Batı kapitalizminin dayattığı yeni liberalizm, Türki-
ye ve benzeri ülkelerde oligarşiyi ve örtülü faşizmi ge-
tiriyordu. Bu sonuç, biçimsel demokrasi örtüsü altı-
na saklandı.
Yeni liberalizm kendi doğal koşullan içinde somü-
rüyü, oligarşiyi ve dolayısıyla örtülü faşizmi, Türkiye
ve benzeri ülkelere taşıyordu. Bu durum Türkiye için
"kurumsal tek yanlılığa eklenen", "doğal tek yanlı-
lık" oldu.
12-13 Aralık 2003'te AB doruğundan çıkan son ka-
rarlar, Türkiye'nin AB (ve Batı) ile tek yanlı ilişkilerin-
de hem kurumsal sömürünün hem de bunun üzeri-
ne eklenen "yeni liberalizm" sömürüsünün nasıl bir-
likte çalıştığını göstermektedir.
- Türkiye bir yandan tarımda, sanayıde, bankacı-
lıkta çokuluslu şirketlerin tekeline sokulurken,
- öte yandan Güneydoğu Anadolu'da, Kıbrıs'ta,
Ege'de, Gürcistan'da, Fener Patrikhanesi'nde dev-
reye giren Batı emperyalizmi, Türkiye'yi AB'nin bek-
leme odasında yavaş yavaş çökertmektedir. .
• #
www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali !
Esirler sivil mahkemede yargılansın'
Bushyönetimine
yargı tokadı
Dış Haberier Servisi -
Uluslararası eleştirilere
karşın Guantanamo Üs-
sü'ndeki savaş esirlerinı
sivil mahkemelerde yar-
gılamaya yanaşmayan
ABD yönetimine kendi
yargısından "tokat" gibi
kararlar çıktı. Amerikan
Federal İstinaf Mahke-
mesi, Guantanamo As-
keri Üssü'nde tutulan
mahkûmlann avukat tu-
tabileceklerine ve Ame-
rikan adalet sıstemi için-
de yargılanabilecekleri-
ne karar verdi. ABD'nin
2. Gezici Temyiz Mah-
kemesi ıse askeri üste tu-
tuklu bulunan bir mah-
kûmun sivil mahkeme-
lerde yargılanmasına ka-
rar verdi.
Amerikan ordusu tara-
findan Afgarustan 'da ya-
kalanan ve Küba'dakı Gu-
antanamo Üssü'ne gön-
derilen birLibpahnın baş-
vurusunu görüşen San
Francisco İstinafMahke-
mesi, "Bush yönetiminin
insanlan süresiz biçimde
gözaltında tutmasının
Amerikan ideallerinea>-
km" olduğunu ve anaya-
sal değerlerin yabancıla-
nn haklannı da koruma-
sı gerektiğini açıkladı.
Karann GeorgeBush yö-
netimine ağır bir ihtar ni-
teliğinde olduğu bildiri-
liyor. El Kaide terör ör-
gütü ve Taliban'la bağ-
lantılan olduğu gerekçe-
siyie Guantanamo'da 660 •
kişi tutuklu bulunuyor.
ABD'nin 2. Gezici
Temyiz Mahkemesi ise
Mayıs 2002'de *küçük'
çapiı radyoaktif bomba
padatmaya hazırianma"
suçundan askeri üste tu-
ruklu bulunan Jose Pa-
dilla'nın sivil mahkeme-.
lerde yargılanmasına ka-;
rar\erdı* % -