28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 ARALIK 2003 CUMARTESİ EGITIM YÖK Başkanı: Bizden beklenen iktidarla kavga değil. Ancak gerekirse mücadele ederiz Teziçmesajını verdiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - YÖK Başkanlığı görevıni KenıaJ Güriizden devralan Prof. Dr. Erdo- ğan Teziç, katıldığı ilk Üniversıtele- rarası Kurul toplantısında çarpıcı açıklamalar yaptı. Teziç, anayasa- nın yükseköğretim kurumlannı si- yasilerden daha fazla koruduğunu be- lirterek "Güçlüyüz, hukuksal plan- da güçlüyüz, anayasal planda güçlü- yüz, ulusiararası planda da güçlü- yüz. Endişe etmeyeceğiz'" dedi. Rek- törlere seslenen Teziç, "Bizden bek- lenen kamuoyu önündeiktidarla mü- cadele etmek değil. Gerekirse mü- cadele edeceğiz ama bir yasaJ düzen- leme sürecî içinde nelerin yanlış ne- lerin doğru olabüecegini söylemek zorundajTz" diye konuştu. Toplantıda YÖK taslağına son şekli de verildi. Taslakta, öğrencilere üniversite senatolan ve yönetim kurullannda oy hakkı verilmesi öngörüldü. • Üniversitelerarası Kurul toplantısına katılan YÖK Başkanı Erdoğan Teziç, anayasanm yükseköğretim kurumlannı siyasilerden daha fazla koruduğunu belirterek "Güçlüyüz, hukuksal planda güçlüyüz, anayasal planda güçlüyüz, uluslararası planda da güçlüyüz. Endişe etmeyeceğiz" dedi. Ankara Cniversitesi Morfoloji Bi- nası'nda yapılan Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) toplantısına Teziç ve eski YÖK Başkanı Kemal Güriiz birlikte geldiler. Teziç konuşmasın- da, Gürüz'ün hizmetlerini şükranla anacakJannı belırttı. Gürüz, Tezıç'i kutlayarak görevi teslım etti. YÖK Yasa Taslağf nın önceki ak- şam kendisine venldiğıni belırten Teziç, "ÜAK'ninhazırladığı metnin büahare YÖK Genel Kurulu'nda da görüşühnesi gerekiyor. Bu aşamayı at- larsak kendi içimizde bir usül sakat- lığı yapmış oluruz. Bir hukuki zaafi- yeti bizinı göstermememiz gerekir. Bu konuda iküi yapıda bir sürtüş- nıeyi de ortadan kaJdırnıak lazun." Tasannın basına yansımasıyla hü- kümetin metnin tamamJandığını öğ- renmiş olduğunu dile getıren Teziç, konuya ıüşkın ön bilgilen vermek üzere Cumhurbaşkanı AhmetNecdet Sezer ile görüşmeyi planladığını söy- ledi. Teziç, gelecek hafta içerisinde de Başbakan RecepTayyipErdoğan ile görüşme isteğinde bulunduğunu kaydetti. Teziç, YÖK taslağı netleştıkten sonra bütün üniversiteleri tek tek zi- yaret edeceğini belırttı. Teziç, Öğ- rencılerin tepkilerinin de önemli ol- duğunu ifade etti. Teziç, rektörlere ise şöyle seslendi: "Butoplumunen seçkin insanlansınız. Biz birer dev- let kuruımıyuz. Anayasadaki konu- mumuz bir devlet iktidan konumu. BizsKasi iktidardeğfliz. Onun için ana- yasanuzda jTİkseköğretim kurumla- nnı koruyan bir biçunde. Siyasileri ko- ruyanlardan daha güçlü. Endişe et- meyecegiz, sabırla biraz da sufıce bu yolu aşmay a gayret edeceğiz. Bizden beklenen bu,bizden beklenen kamu- oyu önünde iktidarla mücadele et- nıek degiL Gerekirse mücadele ede- ceğiz ama bir yasal düzenleme süre- ci içinde nelerin yanlış nelerin doğru olabileceğini söylemek zorundayız." Oğrenciye oy hakkı Rektörler önceki gece Tezıç'le yediği yemeğin ardından YÖK taslağına son şeklini vererek ÜAK üyelerine bir sunuş yaptı. Taslakta öğrencilere üniversite senatolan ve yönetim kurullarında oy hakkı verilmesi öngörüJdü. Taslakta şunJar yeralacak: Öğrencilerin üniversite yönetim kurullan ve senatoda da oy hakkı bulunacak. Genelkurmay üyesi de eğitimci olacak.YÖK'ün iki kanadı genel kurul ve yürütme kurulu kaldınlacak. YÖK, 5 Bakanlar Kurulu, 5 cumhurbaşkanı, 5 Üniver- sıtelerarası Kurul ve 1 Genelkurmay Başkanhğt'nın atayacağı toplam 16 üyeden oluşacak. Dolaşım hakkı ve iş izni için Dil pasaportu Avrupa'nın kapısını açacak Avrupa Konseyi Diller Portfolyosu Türkiye Sorumlusu Prof. Dr. Ozcan Demirel, "Bundan sonra normal pasaport istenmeyecek, sadece dil pasaportu istenecek" dedi. tstanbul Haber Servisi - Özel Îstanbul Çevre Okullan, her Avrupa yurttaşının "dil pasaportuna" sahip olmasını hedefleyen "Avrupa Dil Getişinı DosyasTnı tanıttı. Projeyı tanıtmak amacıyla düzenlenen seminerde konuşan Avrupa Konseyi Diller Portfolyosu Türkiye Sorumlusu Prof. Dr. Ozcan Demirel, dil pasaportunun Avrupa'da sürekli dolaşım hakkı ve iş izni için gerekli olacağını belirterek"Bundan sonra normal pasaport istenmeyecek. sadece dil pasaportu istenecek. Dil pasaportunda da o ülkenin dilini bildiğinizi beigelendirmeniz gerekecek" dedi. A\Tupa K.onseyı'nin hazırladığı "Avrupa Dil Gdişim Dosyası r> uygulamalan | kapsamında Özel tstanbul Çevre Okullan 'nda ^ bir sempozyum düzenlendi. a çok dillilik ve çok kültürlülük... 2 Sempozyuma katılan Prof. Özcan Demirel, projede, 250'den fazla dilin konuşulduğu AvTupa'da, bu dillerden herkesın haberdar olmasının ve Avrupalı olabilmek için en az 2-3 yabancı dil bilinmesinin gerekJiliğine dikkat çekildiğini söyledi. Avrupa"da tek dil konuşulmasının mümkün olmadığını ifade eden Demirel. "Avrupa'da Avrupa diüeri konuşulur. Eğitim politikalannın temelini çok diffi Avrupa vatandaşı >etiştirmek oluşturmaktadır. Çok dillilik ve çok kümlrlülük bağlamı içinde bir Avrupa vatandaşı, ilköğretimde birinci yabancı dili, ortaöğretimde ikinci, yükseköğretimde üçüncü yabancı dili öğrenmesi gerekir. Bizim de yabancı dil eğitim pohfikalarınuz bu görüşe paralel olmabdn*." ÖĞRENME BOZUKLUĞU NEDİR? Pedagog Temur, "Özel Öğrenme Bozukluğu "nu şöyle anlattı: "Dinleme, konuşma, okuma yazma ve akıl yürütme ile matematik becerilerinin kazanılması ve kullamlmasında önemli güçlüklerle kendini gösteren heterojen bir bozukluk grubudur. Öğrenme bozukluğu kavramı bu alanlardan en az birinde güçlük çeken çocuklar için kullantlır. Özel öğrenme bozukluğu özel eğitim gerektiren bir sorundur." O yalııızca 6 özeP bir çocıık Her smıfta ortalama 3 çocuk öğrenme bozukluğu yaşıyor. Uzmanlar anne-babalara ve öğretmenlere 'sabırlı olun' önerisinde bulunuyor FİGENATALAY Özel Öğrenme Bozukluğu olan çocuklar, anne-babalan ve öğret- menleri tarafından "başansız'' kabul edilmeleri nedeniyle zekâ- lanndan kuşku duyuyorlar. Bu çocuklann özel eğitim almama- lan halinde 'okul başansızüğT çözümsüz kalıyor ve özgüven ye- tersizliği, iletişim kopukluğu, içe kapanma veya saldırganük, uyum- suzluk, depresyon gibi değişik uyum ve davranış sorunlannın görülme riski artıyor. Uzman Pedagog Bdgin Temur, okula devam eden çocuklann yüz- de 1 ile 30"unda bu bozukluğun bulunduğunun saptandığını, bu- nun da ortalama her sınıfta yak- laşık 2 ile 4 çocuğun öğrenme bozukluğuna sahip olduğunu gös- terdiğini vurguladı. Pedagog Temur'un verdiği bil- gilere göre. bu çocuklarda en sık gözlenen özellikler şunlar. ELESTİRMEK YERİNE TESVİK EDİN Aileye düşen görevler: # Oncelikle çocuğunuzun zorluk yaşadığı alanlan bir uzman yardımıyla iyi saptayın. # Onu olduğu gibi kabul edin, özel durumuyla bağlantılı olarak ona daha toleranslı olun. # Lnutmayın ki çocuğunuzun zekâ sorunu yok, o sadece "özel" ve "farkh" bir çocuk ve farklı öğreniyor. # Ona değerli olduğunu, koşulsuz sevildiğini hissettirin ki o da kendini "değerfi* hissedebilsin. # Ona destek olun, olumsuz eleştiri yerine teşvik kullanm. # Evde küçük sorumluluklar verin, başardığında ödüllendirin. # Günlük yaşamınızı programlayın. Çocuğunuz ne zaman ne yapması gerektiğini önceden bilsin. # Onu kardeşleriyle ya da arkadaşianyla karşüaşünnayın. # Beklediğiniz hızda öğrenmediğinde onu suçlamayın, sabırlı olun. # Onunla iyi iletişim kurun, onu dinleyin, anlaşıldığını hissettirin. # Ve tüm bu süreçte bir uzman desteği alın. ^ Zekâ düzeyleri normal ya da normalin üzerindedir. • Dikkatleri beklenenden kı- sa sürelidir. ^ Aşın hareketlidirler ya da oldukça ya\aş hareket edebilirler. ^ Görsel ve işitsel algı sorun- lan yaşarlar. Benzer harfleri birbirine karıştırabilirler. ^ Görsel ve işitsel hafizalan za- yıfhr. Yönergeleri unutabilirler. •" Okuma ve yazmayı yaşıt- larına göre daha geç ve güç öğ- renebilirler. ^ Hareket koordinasyonlan zayıftır. i/ Dil gelişimlerinde gecik- meler olabilir. • Organize olmakta güçlükle- ri vardır. Zamanı kullanamazlar. • Yön bulmakta, kendi yön- lerini ayırt ermekte, ölçümler- de zorlanabilirler. • Saati öğrenmekte güçlükle- ri olabilir. dün-bugün, önce-son- ra gibi zaman sıralamalannda güçlükleri olabilir. Yaşamın içinde staj ESRA AÇIKGÖZ îstanbul Bilgi Ünıversitesi öğrencile- ri, "MezunrjetProjesiDersi'' kapsamın- da, Kuştepe'de çocuk parkı yaptılar, po- liklinik açtılar. "Kuştepeüjiz-Dolapde- reö\iz Projesi"ni başlatan öğrenciler, Kuştepe'de "İlköğretimOkıılu'', "^ıor", "ÇocukParta'', "Sağhk" konulu 9 pro- je yaptılar. İlk uygulamasına üniversitenın Kuş- tepe Yerleşkesi'nde başlanan proje, bu öğretim yılında Doiapdere Yerleşke- si'nde de uygulanmaya başlandı. Toplumsal sorumluluk Îstanbul Bilgi Üniversitesi Halkla lliş- kiler Programı öğretim üyesi Barika Göncü. bu dersle Öğrencilen "meslekha- yaüna hazuiamayı ve onlara toplumsal sorumluluk kazandırmavT amaçladık- lannı belirtri Proje için gerekli olan her şeyi öğrencilerin yaptıklannı söyleyen Göncü, "Onlara müdahale etmiyor, sa- dece yönlendiriyoruz. Öğrenciler, ver- digimiz sağhk, spor, deprem, eğitim vb. ana başhklardan birini seçerek bu konu- da araşorma yapıvorlar. MahaDede an- ketleryaparak Ne yapılabilir?' sorusu- na yanıt buluyorlar. Hedef srratejiierini belirledikten sonra sponsor buluyor ve projelerini yaşama geçiriyorlar" dedi. Projenin öğrencilere "yaşanun içinde staj yapma şansı" verdiğini \Turgulayan Göncü, şöyle devam etti: "Oğrenciler, ders savesinde, teorik bilgilerini yaşama gecirrvorlar. Bu ders kentin içindeki üni- versitenin, yaşadığı çevre ile ka>naşma- smakatlada bulunuyor. Projek-rbittik- ten sonra halkın de\am ettirmesiiçin, on- lan da çahşmalara kaüjomz. Örneğin Çocuk Parkı Projesi'nde, çocuklarla öğ- renciier parkm parmakhldannı biıük- te boyadılar.'" MEZUNtYET PROJESt YAŞAMA HAZIRLlYOR - L nrversite- nin mezunrvet projesi dersi, öğrencileri meslek yaşamına hazırla- mayı ve toplumsal sorumluluk kazandırmavı amaçhyor. Proje kap- samında çocuk parkı yapıp poüklinik açan öğrencüer, mahaOede PROJELERDEN ÖRNEKLER OkUİ Projesi: KuştepedekıAna- dolu İlköğretim Okulu'na basket saha- sı ve kütüphane yapıldı. Doiapdere Toplum Merkezi: Bu yıl hayata geçirilecek proje ile genç- lerin sosyal etkinliklerde bulunabile- cekleri bir merkez oluşturulacak. Kültürel Mlras Projesi: Kuşte- pe ve Doiapdere"deki gelenek-görenek. yemek kültürü, sosyal hayat gibi konu- larda bilgi toplanması amaçlanıyor. Spor Projesi: Bu yıl da devam eden proje için turnuvalar düzenlenerek, Kuştepe'deki yetenekli gençlere mali destek yaratıhyor. Deprem Projesi: Proje doğruitu- sunda, deprem konusunda eğitilen 50 Kuştepeliden 20'sine aynı zamanda eğit- men eğitımı verilmiş. El Erneginl celiştirme Projesi: Bu proje ile Kuştepe halkına bir el becerisi kazandınlması amaçlamyor. CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU İşiıniz ZOP... BORDEAUX - Fransa'da bulunuşumun üçün- cü haftası tamamlandı. Bu yazı Fransa'dan üçüncü ve son yazım. Yayımlandığında ben de Türkiye'de olacağım. Izlenımlerimi günce ya da röportaj biçiminde ay- nca yayımlayacağım için ayrıntıya girmıyorum. Ama özet olarak, burada yaşanan günlerin bo- şa geçmediğıni söyleyebilirim. llkokul düzeyinden üniversite düzeyine kadar okullarda konuşmalar yaptım. Yine okullarda ve ilçe kitaplıklarında şiirlerimi okudum ve Fransızca çevırileri okundu. Izleyicilerim arasında Fransızlar ve Türklerin ya- nı sıra başka ülkelerden insanlar da vardı. Şiirin insan yaşamındaki yerine ve önemine, bu kez Türkiye dışında ve daha da önemlisi, Fransı- zından Afrikalısına ve Güney Amerikalısına, farklı toplumlardan ve dillerden izleyicilerin çoğunlukta olduğu topluluklar önünde bir kez daha tanık ol- dum... Konuşmalanmın konusu da şiir ve doğal olarak Türkiye'ydi... Şiir konusunda çocuklarta ve gençlerle çok ko- lay anlaştım... Bizim insanlanmızın hiçbiriyle bu konuda birso- runumuz olamazdı... Yaşamlannda şiire pek de yer kalmamış olan belli yaş üstündeki Fransızlarla da şiirin sıcaklığıy- la aradaki buzlann çözülmesi güç olmadı... Buna karşılık Türkiye konusunda, her zaman ol- duğu gibi, Fransızlann şaşırtıcı bilgisizliğiyle kar- şılaştım. Sokaktaki insana Türkiye en az Çin ya da bir Gü- ney Amerika ülkesi kadar, hatta daha da uzak... Türk ve Türkiye sözcüklerinin onlarda uyandır- dığı pek bir çağnşım yok. Açıkçası, Türkler de Türkiye de sokaktaki Fran- sızın umurunda değil. Bu belki bir yere kadar anlaşılabilir. Fakat Fransız aydınının (sözgelimi hemen her gün karşılaştığım öğretmenlerin) bana Ay'dan gelen birine bakar gibi bakmalan anlaşılır şey değildi. Onlardaki önyargılar ise oldukça belirgindi... Bunları sözünü ettiğim günce ya da röportajda örnekleriyle yazacağım. Fakat bugün bu ülkede, özellikle bu ülkede, Tür- kiye'nin Avrupa Birliği'ne katılması konusunda bir halk oylaması yapılacak olsa, olumlu sonuç alına- bilmesi pek olası değil... ••• Madalyonun bir yanı böyle... öteki yanını çok başanlı bir haber kanaJı olan Eu- ro Nevvs'in Fransızca yayınlarından hemen her gün izledim. Türkiye'de de yabancı haber kanallannı, gaze- teleri okuyup izliyoruz kuşkusuz. Ama Türkiye'de ister istemez iç politikaya iliş- kin haber ve görüntüler öncelik taşıyor. Yabancı ülkede, internetten ülkenizin gazetele- rini izlemeyi sürdürseniz de buralardaki aktüalite önegeçiyor... Sözünü ettiğim haber kanalının hemen her ya- yınında Avrupa Birliği'ne ilişkin haber ve görüntü- ler yer alıyor... Polonya ve Ispanya'nın Birliğe kafa tutuşuna ilişkin haber ve görüntüler... Chirac'ın, Avrupa iç politikası baş aktörlerin- den biri olarak bu kafa tutuşlara karşı tavrı... Makedonya'nın Birliğe katılacağına ilişkin ha- ber veyorumlar... Bir mahalle kavgası ve mahalle dedikodusu ha- vası... İnsan bu görüntü ve haberteri hemen her gün izleyince, toplu fotoğrafında yer almaya can attı- ğımız aile bu mu demekten ve güzelim ülkesinin düşürüldüğü durumlara içi kan ağlamaktan ken- dini alamıyor... • • • Yine de, pek de sevmediğim bir deyimle, papa- za kızıp orucu bozmamak gerektiğine göre, yann (cuma) Bordeaux Kent Kurulu (Conceil General) sa- lonundaki toplantıda, (sanıyorum ki öteki arka- daşlar gibi ben de) Türkiye'nin neden "ılımlı Islam " ülkesi değil "demokratik, laik cumhuriyet" oldu- ğunu, neden Avrupa Birliği'nin doğal bir üyesi sa- yılması gerektiğini ve düşlediğim Avrupa Birliği'nin nasıl bir birlik olması gerektiğine ilişkin görüşleri- mi dilim döndüğünce anlatacağım... Sonra ver elini Türkiye... ataol b@cumhuriyet.com.tr. Faks:(0212)513 85 95 ODTÜ Teknokent'te üretim Savunmaya yerli destek MAHMUTGURER ANK\RA - ODTÜ, Türk Sılahlı Kuwetle- ri ve Milli Savouıma Ba- kanlığı tarafından ya- pılan görüş alışverişi sonucunda. ODTÜ Teknokent'te savunma- ya yönelik teknoloji üretimi yapılacağı öğ- renildi. tleri malzeme, telekomünikasyon, elektronik ve yazılım alanlarında geliştiril- mesi planlanan tekno- lojiler için Teknokent'e 3 yeni bına daha yapı- lacak. ODTÜ Rektörü Prof. Dr Ural Akbulut. sa- \Tinma sanayiüıde yer- li sermayeye geçilme- siyle birlikte. bu alan- da dışa bağımlılığın da ortadan kalkacağını söyledi. Akbulut, "Bi- zim bu konudaki ama- cımız Türk ordusunu savunma sana\ünin te- mel ka\Tamları olan, elektronik ve yazılım konusunda dışı bagını- lı olmaktan kurtarıl- masını sağlamak" di- ye konuşru. F-16 türü bir savaş uçağının motoru ve gövdesinin sadece 500 bin dolara mal olduğu- nu ancak, buna yazı- lım ve haberleşme ci- hazlan da eklendiği za- man milyonlarca dolar ettiğini vurgulayan Ak- bulut, "Şimdi siz 500 bin dolartık bir uçağa bir radar koyuyorsu- nuz. Milyonlarca dolar ediyor. Bunu Türki- ye'nin kendisinin üret- mesi ekonomik açıdan da çoketküi olacak" di- ye konuşru.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle