06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KASIM2003SALI 4 - • CUMHURİYET SAYFA JvlJJLil. U i \ [email protected] 1 5 MENALINARDINDAN. Amerika Birleşik Devletleri'nin Irak'ı işgal ettiği bir dünyada.., Şiirsel adaleû 7U1uslararası bir bienalin amacı, katılan ülkelerin sanatlarındaki son eğilimleri bir araya getirmek ve yeni gelişmelerin önünü açmaksa Istanbul Bienali bu amaca ne kadar katkıda bulunuyor? 2Küreselleşmeden en çok yarar sağlayan çokuluslu ya da büyük ulusal kuruluşlann, bienal vb. sanat etkinliklerine sponsor olmalan, sanatın, düzeni sorgulayıcı yanını zayıflatıyor olabilir mi? Bu olgunun, sanatın kitlelerden uzaklaşmasında bir payı olduğu söylenebilir mi? 8. Uluslararası Istanbul Bienali oldukça ses getirdi. Yurtiçindeyazılanları, söylenenleri okuduk, duyduk. Yurtdışındaki yankıları aktaranlardan öğrendik. Ve bir de biz sorahm dedik sanatçılarımıza, sanat eleştirmenlerimize, sergiyapımcılanmıza, yazar ve felsefecilerimize bienal için neler düşündüklerini. Gelen yanıtlan bugünden başlayarakyayımlıyoruz. Sorularımızı başka yanıtlamak isteyen ya da yayımlanan yanıtlar üzerineyazmak isteyen olursa, onları da yayımlamaya hazırız. AHMET OKTAY sanatçılann ne oranda temayla ilişkili, ne oranda kendi sanatçı nitelikleriyle seçildiğini düşünüyorsunuz? Türkiyeli sanatçıları bu açıdan nasıl değerlendirivorsunuz? •Tarihin ve insanın sonunun' bile ilan edildiği bir zamanda, resım ve heykel gibi sanatlann sonuna gelindi- ğine inanmak da mümkün elbet. A- ma bu, en azından Marcel Duc- hamp'tan ben tartı- şılanvebiranlamda 'temcit pilavına' dönmüş bir sorun. Dünyanın dört ya- nında hâlâ tuval ve boya resmı yapıldı- ğına göre bu 'son' hikâyesıni fazla önemsememek ge- rektığı anlaşıhr. burjuvaziyle açık/örtük bir suç ortak- lığı içinde bulunduğu söylenebilir. Bir önceki Japon küratör gibi bu yılın kü- ratörünün tercihleri de tam bir fiyas- koyla sonuçlanmıştır. Irak'ın Ameri- ka tarafından istila edildigi bir sırada 'Şiirsel Adalet' diye bir tema seçmek, hem etik, hem politik bağlamda bir körlüğün ıfadesıdır. Aslında son kertede küratörlere bı- rakılan her bienal, son kertede, sadece küra- törün •kendisinin' teş- hıredıldığı bırgösteri- ye dönüşmektedir. 'Panayır' jğSon bienalde de /§ görüldüğü gibi resim, if heykel vb. plastik sanatlann yanı sıra video - art, yerleştirme gibi yeni sanat türlerine yöneliş gittikçe artıyor. Sizce bunun nedenJeri nedir? Sanatçılar, klasik plastik sanatlarda artık yeni hiçbir şey yapılamayacağmı düşünüyor olabilirler mi? Başka bir deyişle, sizce de resimde, heykelde yolun sonuna mı gelindi? ienalde sizi en çok etkileyen, aklımzda kalan iş hangisiydi? 'Yanılsama' Plastik sanatlar alanında 'moda' ve 'yenilik' daha cid- cüye alınan kavram- lardır 'Yerleştir- me' ve'video sana- n' türünden uygula- malan, bıranlamda bu moda sözcüğü kapsamında düşün- mek ve değerlendir- mek gerekir. Em- peryalizm ya da kü- reselleşme karşısın- da suskun kalmayı seçen Türk sanatçı- lannın. genel geçer be|enilen bu uygu- lamalarla dışladıklan yolundaki inançlannın 'yanılsama' olduğuna inanıyorum ben. Türkrye'dekı 'estetik ortodoksi' uzun süredu" sanatla politıka arasında- ki ilişkiyi, kopmaz bağlan konuşma- yı dışladığından. kımı sanatçılann Emperyalizm ya da küreselleşme karşısında suskun kalan Türk sanatçılannın, genel geçer beğenileri bu uygulamalarla dışladıkları yolundaki inançlannın 'yanılsama' olduğuna inanıyorum. Bir önceki bienal sı- rasında Radikal Ikı'de yayımladığım bir ya- zıda bienal yerine 'pa- nayır' önerisinde bu- lunmuş, dileyenin yaptığını kolhık alhna alıp kentın açık alan- lanna çağnlmasını ve işlerini halka sunması- nı önermıştim. Böylesi bence çok daha 'demokrarik' ve 'çoğulcu' bir yakla- şım olurdu. Türki- ye'de, gelir dağılımı- nın ancak 'facia' sözcüğüyle ıfade edi- lebileceği bir ülkede hangı 'şiirsel ada- let'ten söz edıldığmı anlamak müm- kün değildır. Estetik ortodoksi ve bur- juva hık dfiyıcıleri, kendıleri çalıp ken- dilen oynamaktadır. Bağlarken gerek- lı bırayraç: tyı ressamlargıbı lyı 'yer- leştirme' yapan sanatçılar da vardır elbet. Öyle sık rastlanmasa da. Temalı oluşu Istanbul Bienali'ni ikinci sınıf yapıyor Artık uluslararası arenada birinci ligde değerlendiriliyor Küratörlergerçek j IstanbulBienali sanatçılardan uzak sınıfatladıGÜLSÜN ERBİL /- 83 yıhndan beri New York'ta ve Lond- ra'da yaşamaktayım, bu nedenle Istanbul Bi- enali 'nin sadece 2 tanesıni gördüm. 6. ve 8. bı- enallerde son eğılimler ve yeni gelişmeler ye- rine Avrupa ve Amenka'da son 10 yıldır ya- pılmakta olan işler ve sanatçılar tanıhlmıştır. Maalesef bienaller öncü sanatı dünyaya tanıt- mak gibi bir mısyonu üstlenmelen gerekirken tam tersı, 'olan pazara" yani büyük galenle- rin yoz sanat pıyasasının hizmetıne girdiler. Özellikle IstanbuJ Bienali bu amaçla yabancı küratörler ta- rafından kullanılmaktadır. Ahbap çavuş HlşKlsl' 2- Bu kuruluşlann sponsor olarak sanatı zayıflattıklanna ınanmıyorum. Sanatı kıtleler- den uzaklaştırdığına da inan- mıyorum. Ne var ki küratör- lerin bilinçsizliği ve eğıtim- sizliği (gerçek sanat bağla- rnında) kitlelerden uzaklaş- masına değil, ama gerçek sa- nat üretenlerden uzaklaşma- sına neden oluyor. Gerçek sa- natçılarzaten kitlenin birpar- çası... Parçası olamayanlar, organizatörler ve sanatçılan- nın sırtından geçinenJer. Bu nedenle sponsorlar aracısız, gerçek yaratıcılarla buluşa- bilseler zaten sanat kitlelere mal olur 3- Türkiyeli sanatçılar yüzde 10 bile değildir. Üste- lik de çoğu temayla ilgıli de- ğildir. Onlarla ilgili biryorum yapmak istemiyorum. Katı- lan bütün sanatçılann ahbap ça\ıı§ ilişkisiyle seçildiğine eminim. Hatta Don Cameron açılış konuşmasında sanki te- ma yokmuş (aynca temalı oluşu tstanbul Bi- enalı 'nı ıkıncı sınıf bienal kapsamına sokmak- tadır) gibi seçmiş olduğu sanat yapıtlanna "şi- irsel adalet" başlığmı verdiğini söyledı. Oy- k şanslıyız ki Türkiye'de îlâ yağlıboya ve heykel yapan sanatçılar var. Sanatçı hangi malzemeyi seçeceğini koşullara göre ayarlar. Malzeme her zaman ikinci planda, fikir yani düşünce birinci plandadır. sa tam tersi, tema: 'Şiirsel Adalet'ti. Bence kendisi de birçok sanatçının temayla ilgisi ol- mayan yapıtlar sergiledığının farkında. •jşln kolayına kaçılıyor 4- Tam tersi. Ben 35 yıldır ureten. her fürlü malzemeyi kullanmış bir sanat neferi olarak bu ışın ne kadar kolayına kaçıldığının utancı içın- deyim. Resım ve heykel zaten cıddı olanaklar isteyen, en önce üretebılmek ıçın dört duvar ve malzeme gerektiren; bir de üretılenleri koru- yabilmek için aynca dört du- var isteyen bir 'çaba'. Tabiı ki olanakJar ressamlara ve hey- keltıraşlara sağlanmayınca onlar da birer 'video' bularak yaratma yolculuklanna de- vam ediyorlar. 'Yerleştirme' de aynı şekilde bir çözümdür. Zaten Avrupa ve Amenkada 20 yıl yaşadıktan sonra bu tekniklerin kımlenn eline, na- sıl geçtiklenni gördüm. Çokşanslıyızkı Türkıyede hâlâ yağlıboya ve heykel ya- pan sanatçılar var. Sanatçı hangı malzemeyi seçeceğini koşullara göre ayarlar. Mal- zeme her zaman ikinci plan- da, fikır yani düşünce birinci plandadır. Malzemeye takıl- mak yerine ıçeriğiyle ilgilen- meye başlamak bu işin ılk şartıdır. 5- Beni en çok etkileyen iş Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi'nde en son bü- tün dinlerin temsilcilennin çıplak olarak videoyla tavana aksettırildiği, yatarak izledi- ğirmzyapıtti. Maalesef sanat- çının ve yapıtın adlannı hatır- lamıyorum ve bienalin kataloğunda da bula- madım. Ergin Çavuşoğlu'nun mınımalist vi- deo yapıtından da etkılendım. Yerebatan Sar- nıcı'nın mekânla bütünleşmesi açısından me- dusanın saçlan gibi hareket eden ağaçlar da ak- lımda kalan ışlerdi. DR. NECMİ SÖNMEZ (Sergtyapıması, Mu- seum Follmang, Essen) 1- 8. tstanbul Bienali'nin çerçevesi, günü- müz sanatınm nsklı örneklerini bır araya ge- tirmekten çok, işlen geniş kitleler tarafından kabul görmüş becenkJı sanatçılann bılinen çalışmalan üzerine kurulmuştu. Gerçekte ser- gi miman Marco Corrale Lantero'nun usta çözümleriyle didaktik, göz alıcı uluslararası bırgrup sergisiyle karşılaşıyordu ızleyıcı. Bır noktanın altını çizmekte ya- rar var Cameron'un sergı- si, 1995'te Rene Block'un uluslararası bir düzeye çı- karmayı başardığı Istanbul Bienali 'ne birçok açıdan 'sı- nıf atlattf Artık Istanbul Bienali uluslararası arenada birinci lıgde değerlendiril- mektedır. Temalar önemslz' 2- Küreselleşmeyi sergi yapımcısımn nasıl yorumla- dığı, onun bu olguyu çalış- malannda ne oranda büyü- teç altına aldığı önemli. Gü- nümüzde artık yeni bir sa- natçı tipı ortaya çıktı; Avru- pa ve Amenka merkezlenne göç etme mecbunyetine gir- meden yaşadıklan kentler- den büyük sergılere işlerim gönderen bu genç sanatçılar küreselleşmenin faydalannı gördüler. Sanılanın aksine politik çalışmalar üreten sa- natçılar büyük sergılerin vazgeçilmez konuklandır. Çağdaş sanatın kitlelere ya- kınlaşma, onlarla iletişime geçme mücadelesı içinde olduğunu düşünü- yorum. 3- Büyük çaplı sergilerde temalann'tezie- rin bir önemi kalmamıştır. Son 10 yıldan be- ri yapılan sergilerin temalannın da, felsefele- rinın de üç aşağı beş yukan aynı kavramlar- Türkiyeli sanatçılann bienal katılımı maalesef beklenenin altında oldu. Güney Avrupa'nın en aktif sanat merkezlerinden biri olarak değerlendirilen istanbul'da yerel sanat ortamının daha iyi büyüteç altına alınması ve genç sanatçılara destek verilmesi gerekiyordu. dan oluştuğunu unutmamak gerekir. Sergi ya- pıcısı araştırma konusunu ortaya çıkanrken artık programatik olmaktan uzaktadır: Çün- kü bir serginın karakterinı bünyesindeki ışle- rin 'bağımsız duruşlan 1 belirler. Türkiyeli sanatçılann bienal katılımı maalesef çok za- yıf, beklenenin altında oldu. Güney Avru- pa'nın en aktif sanat merkezlerinden biri ola- rak değerlendirilen Istanbul 'da yerel sanat or- tamının daha iyi büyüteç altına alınması ve genç sanatçılara destek verilmesi gerekiyor- du. Unutmamak gerekir ki ülkemızde aynı zamanda 'yeni bir izleyici kuşağını' oluşturma, gençleri çağdaş sanat hakkında bilgilendir- me mecburiyeti var. 'Kavramlar önemli' 4- Uzun bir süreden beri güncel sanat 'yerleştirme'; proje üretme tekniklerini kullanarak yeni anlatım ola- naklannuı sınırlanru araşön- yor. Bu hiç kuşkusuz önemli bir çaba. Çünkü bu sayede ortaya çıkan kavramlar; sor- gulama-yorumlama imkân- lan günümüz sanatına klasik tekniklerle ulaşılamayacak gemş alanlara açıhna olana- ğı sağlıyor. Öte yandan, lda- sık tekniklerle kendilerine anlatım olanaklan arayan sa- natçılar da var. Bence bu tür sığ tartışmalann ötesinde, sa- natçılann neyi, nasıl, hangı kavramlar çerçevesinde yo- rumladıklannı sorgulamak gerekir. Sonuçta kullanılan teknik değıl, bu tekniğin ar- kasındaki duruş, karakter önemli. 5- Çok etkılendığım 'bir' çahşmadan söz edemeyeceğım. Mike Nelson, Doris Salcedo, Lucia Koch, Andrejas Kuluncic ve Danica Daldc'in işleri serginin didaktik çerçevesini aşıyordu. Ipons, McKellen'ın polünu alch • Kültür Servisi - Shakespeare'in 'The Merchant Of Venıce ' Venedik Tüccan' adlı eserinin beyazperdeye uyarlanacak filminin oyuncu kadrosuna 'Yüzüklerin Efendisi'nın yıldızı Sir Ian McKelIen'in yenne ünlü aktör Jeremy Irons alındı. 30 milyon dolara çekilecek olan ve yönetmen koltuğuna Michael Radford'un oturacağı fılmin çekimlerine 23 Kasım'da Lüksenburg'da başlanacak. Hollywood'un efsanevı oyuncusu Al Pacino'nun Shylock'u canlandıracağı yeni projede Lynn Collıns Portia'yı, Joseph Fiennes ıse Bassanio'yu canlandıracak. BDT'den yeni oyun • BURSA (AA) - Bursa Devlet Tiyatrosu (BDT). 23 Aralık'tan iribaren Ahmet Vefık Paşa Sahnesı'nde Aziz Nesin'ın yazdığı 'Gol Kralı Saıt Hopsait' adlı oyunu sahneleyecek. Bu sezon, geçen sezonun beğenilen oyunlanndan 'Orkestra', 'Zilli Zanfe', 'Savaş Düşlerimı Çaldı' ve 'Peynirli Yumurta'nın yanı sıra sezonun yeni oyunu 'Çığ'uı sahnelendığı BDT'de, Azız Nesin'in yazdığı, Osman Özkan'ın oyunlaştırdığı 'Gol Kralı Saıt Hopsait' adlı oyunun provalanna başlandı. Yönetmenliğını Ankara Devlet Tiyatrosu sanatçısı Ege Aydan'ın yaptığı, Cihan Büyükışık, özer Tunca, Pınar Saner, Bora Özkula. Berrin Balkanlar, Ahmet Somers, Celal Bıyıklı, Elıf Nutku, Kemal Okur, Emir Çıçek ve Belgin Gümüşkaya'nın rol aldığı oyunda, odak noktası olarak bırey değıl, toplum ele alınıyor. Modem dans ve tango atötyesî • Kültür Senisi - Mekan Studio'da 22-23 Kasım günleri 15.00 -19.00 arasında Uluslararası Astor Piazzolla Vakü'nın solo dansçısı ve Arjantin Ulusal Tangosu'nun 'Young Square' üyesi eğitmen Alıcıa Orlando tango atölyesı yapılacak. Tango tekniğıne çağdaş bir bakış açısı getirmeyi amaçlayan bu atölyede; Jennifer Muller tekniği bar ve orta çalışmalan, tango tekniğıne ginş, tango müzığıyle doğaçlama ve Astor Pıazzola müzığıyle özel çalışmalar yapılacak. Atölyenin katılımcı sayısı 10 kişiyle sınırh. (0 212 245 76 94) lialeri Biıyıl Genç' açıhb • Kültür Servisi - Galen Bınyıl, genç sanatçılan desteklemek amacıyla 'Galeri Binyıl Genç' adıyla Tophane'de yeni bir galeri açtı. Galeri ve atölye alanlanndan oluşan mekânda, sanat etkinlıkJeri ve atölye çalışmalan yapılacak. Atöh/enın eğitmenleri Kezban Boyla, Server Demırtaş, Burhan Özer ve Yiğit Yazıcı. eğıtmenlık yapacak Belhs Soran'ın, 'Rönesanstan Günümüze Sanat Tarihi' semineri vereceğı atölyede, aynca 'Yapıt Okuma Seminerleri' de düzenJenecek. EtkinlıkJeri5 Kasım'da başlayacak. (0212 244 9141) Gülsm Onay'ın konseriert • Kültür Servisi - Devlet sanatçısı piyanist Gülsın Onay'uı yurtdışı konserleri süniyor. Sanatçı, 23 Kasım'da hocası Adnan Saygun'un 1. Piyano Konçertosu'nu seslendireceği Hildesheim'dan sonra 25 Kasım'da Bad Munder'da Schumann'ın piyano konçertosunu seslendırecek. BUGÜN • CRR de 19.30da Mihail l tkin ın viyolonsel resitali. (0 212 232 98 30) • ANTALYA KÜLTÜR MERKEZİ ASPENDOS SALONU'nda 20.00'de Antalya Devlet Opera ve Balesinın 'Kamelyalı Kadın* balesı. (0 242238 54 44) • OPERET SAHNESÎ'nde 20.00'de Devlet Opera ve Bale Müdürlüğü'nün 'Arşın Mal AJan' opereti. (0 312 324 22 11/2010) • NARDÎS JAZZ CLUB'da 21 30da Friends Band'in konseri. (0 212 244 63 27) • BABYLON'da 21.30'da Saadet Türköz Dörtlüsü niin konseri. (0 212 292 73 68) • YAPI KREDİ KÜLTÜR MERKEZJ SERMET ÇtFTER SALONU'nda 19.00'da Banş Korkmaz, Hakan Gürvit, Levent Kayaalp, Reşit Canbeyli, Talat Parman'ın konuşmacı olarak katılacağı 'Günlük Yaşamın Psikanalizi Beyin, BUinç ve Bilinçdışı' konulu Salı Toplantısı. (0 212^ 252 47 00) • AKBANK KÜLTÜR MERKEZİ'nde 18.30'da Ömer Orhun'un 'Fotoğrafa Bakmak' konulu saydam gösterisı. (0 212 252 35 00) • BİLGİ ÜNÎVERSÎTESt DOLAPDERE KAMPUSU'nda •\ i/yon Köpüğü- Şiddetin PoUtikası' kapsamında 14.00 ve 19.00'da '11 EylüT, 16.30 ve 21 30'da 'Benim Cici Silahım' filmlerinin gösterimi. (0 212 293 5010) • BAŞKA KÜLTÜREVt'nde 17.00'de 'Dr. Strangelove' filminin gösterimi. (0 212 249 12 84) • NÂZIM KÜLTÜREVt'nde 19.00'da 'Lumumba' filminin gösterimi. (0 212 245 04 81)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle