06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18KASIM2003SALI 14 KULTUR kuttur(2 cumhuriyet.com.tr SAHNEDEN AYŞEGÜLYÜKSEL Ankara'da festival coşkusu 8.Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali 3-18 Kasım tarihleri arasmda gerçekleşti. Festivale fstanbul'dan gelen profesyonel özel tiyatrolar, yurtdışından gelen topluluklar, genç ve/ya da 'deneysel' özellikli topluluklar, üniversite topluluklan ve Anadolu'da kurulmuş özel topluluklar/belediye tiyatrolan katıldı. 8. Uluslararası Ankara Tiyatro Fes- tivali 3-18 Kasım arasında yapıldı. Açıhş gösterisini Gülüm Pekcan Dans Tiyatrosu'nun yaptığı, Can- şenKği Oyunculan'nın 'Tutku Cç Renk' başlıklı sokak oyunu ile Sa- karya Caddesi'ndeki Yeni Sahne önünde başlayan şenlik, aynı toplu- luğun Migros Sanatolia Sahnesı'nde bu akşam sunulacak olan 'Hikâye-i Muhabbet'i ıle noktalanacak. Yıldan yıla daha verimli sonuçlar veren Festival. TAKSAV'ın (Top- lumsal Araştırrnalar Kültür ve Sanat Için Vakıf) düzenlemesiyle, Çanka- ya Belediyesi ve Devlet Tiyatrola- n'nın katkısıyla gerçekleşti. 30 do- layında oyun kentin çeşitli yerlerin- deki 7 ayn tiyatro salonunda sunul- du. Festival programının doğru za- manda duyurulması da seyirci ilgi- sinin artmasını sağladı. •Karma' program Bu şenliğe birkaç farklı topluluk katıhyor. tstanbul'dan gelen profes- yonel özel tiyatrolar, yurtdışından gelen birkaç topluluk, özellikle Is- tanbuFda ve Ankara'da etkin genç ve/ya da 'deneysel' özellikli toplu- luklar (Stüdyo Oyunculan, Sema- ver Kumpanya, Tiyatro Boğaziçi, 5. Sokak Tiyatrosu, Canşenliğı Oyunculan, Körmük Meydanı gi- bi), üniversite topluluklan ve Ana- dolu'da kurulmuş özel topluluklar / belediye tiyatrolan. Bu 'karma' programla oluşturulan festival platformu çeşitli bakımlar- dan yararlı. Kimi zaman başanh ya- bancı topluluklan izleme olanağı do- ğuyor. Istanbul'dan gelen özel top- hıluklar, bılet ücretlerinin 'hesaph' ol- ması nedeniyle -oyunlannı tumeler sırasında izleyemeyen- seyirci ile sa- lon dolduruyor. Genç ve/ya da deney- sel topluluklann yapıtlannı 'festival' odağında sunmalan da bir firsat oluş- turuyor. Anadolu topluluklan ve üni- versite topluluklan ıse çahşmalan- nı genel bir seyirci kitlesi karşısın- da sınıyorlar. Festivale zaman için- de daha 'seçici' bir anlayış egemen olabilir. Ancak o zaman çok daha yüksek düzeyde bir örgütlenme ve sponsorluk düzeni gerekiyor. Geçen yıldan başlayarak 'ödül' ol- gusunu yaşama geçiren festivalin verdiği ilk ödülün sahibi, yakın za- man önce yitirdığimiz Kerim Afşar olmuştu. Bu yıl festival ödülleri üci- ye çıkanlmış. 'Yaşam Boyu Teşvik Ödülû'ne 40. Sanat Yılı dolayısıyla değer bulunan Ankara Sanat Tiyat- rosu, 40. Yıl oyunu olan 'Godot'yu Beklerken'i festivalde de sundu. FestivalOnurOdülü'nü ıse bu yıl 60. Sanat Yılı'nı kutlayan Halit Akçatepe aldı. Henüz altmış dört yaşmda olmasına karşın, sine- maya küçücük bir çocukken adım atmış olan Akçetepe sanat hizme- tini yalnız sinemada değil. genç yaşlarından başlayarak tiyatroda da sürdürdü. Tiyatroya verdiği hiz- met, festivalde Hadi Çaman-Yedi- tepe Oyunculan'nın sunduğu "Tıpkı Sen Tıpla Ben' oyunuyla sürüyor. Farklı konseptler Festivalde bir daha izleme fırsatı bulamayacağımı düşündüğüm dört Istanbul oyunu izledim. Şahika Te- kand'ın konseptiyle oluşturulan ve Stüdyo Oyunculan'nın sunduğu 'Oi- dipus Nerede' Uluslararası Istanbul Tiyatro Festivali'nde. Yunanistan'da ve Japonya'da sergilenmiş, olumlu eleştiriler almıştı. Bir 'kara bulma- ca' görselhği taşıyan -seyirciye ba- kan yanı açık ve içinde ışık yandığı zamanlarda oyun alanına dönüşen- yan yana ve üst üste düzenlenmiş KÜLTÜK • SANAT 'küp' uzamlarda. devingen bir dü- zen içinde yer alan ve sahnelemede başrolü 'ışık yönetimi'nin oynadığı ilginç bir çahşma. Işık tasanmı. yal- nız kendi bulmacasını kendisi çö- zen Oidipus'un öyküsünü değil, ay- nı zamanda yaşam denen bulmaca- yı irdeleme yolunda sorulan sorula- n da içeren oyunun dinamiğini gör- sel düzlemde belırleyen yaman bir dramatik öğeye dönüştürülmüş. Ko- ronun -"söz'e dayalı olmasına karşın- müziğı andıran 'sessel' iniş çıkışlar- la tonlanmış olması, bu sessel devi- nımın solist oyunculann yorumuy- la bütünleşmesi, bir konçerto icrası düzleminde görülen 'orkestralbütün- lüğü' çağnştınyor. Oyunu heyecan- la izledim. Yine de Oidipus öyküsü- nün -'bulmacanm çözümü- ne ifişldn'- aynntılan eksik- ti. İzlediğim yorumda yan- sıyan bilgiyle, Oidipus'un annesiyle evlendiği açıklan- dı, ama babasını öldürdüğü kesinliğe kavuşamadı. Oi- dipus'un 'yıknn'a gidişi de seyircinin algılama düzeyi- ni gözetmeyen bir hızla di- le geldi. Geçen yıl '12. Gece' ile parlak bir çıkış yapan. Işıl Kasapoğhı'nun yönetimin- deki Semaver Kıımpan- ya'nın, Günay Ertekin'in Orhan Kemal'den yaptığı uyarlamayla sunulan 'Mur- taza'sı, genç ve yetenekli oyunculardan oluşan bu top- luluğun ikinci çalışması. An- cak 'göstermeci' tiyatromu- zun tadını sahne olayına ba- şanyla sindirdiği için keyif- le izlenen ılk bölümden son- ra. 'uyarlama'ya alınan ay- nntılarla, öykünün 'benzet- meci' biçeme kayan bir düz- lemde dağıtılıp uzatıldığı ve sahne anlatımı bağlamında da toparlanamadığı görülü- yor. Bence 2. bölümün, me- tin, sahneleme ve oyuncu- luk açısından yeniden ele alınıp 1. bölümün anlatım düzlemine çekilmesi gere- kiyor. Rltüelden belgesele 5. Sokak Tiyatrosu'nun Mo- rathan Mungan'ın 'Dumrul ile Azrail'ini sahneye getiren çalış- ması, 'söz'ünritüeldevinimlerle, dans ve şarkıyla buluşturulduğu bir 'şaman' töreni çağnşımını yaptınyor. Mustafa Aviaran'ın sahnelediği oyun çok iyi çalışıl- mış; sahnede görsel ve işitsel dü- zeyde bir büyü yaratmayı da ba- şanyor. Sema'nın olağanüstü se- sini tiyatro ortamında dinlemek de büyük kazanç. Ancak kimi ko- reografık öğeler Uzakdoğu tiyat- rosuna fazlaca yaslanryor. Anado- lu kültürünün sunabileceği devi- nimleri araştınlamaz mıydı? Bir de bir dolu işitsel öğenin üst üs- te yığılması sonucunda, oyuncu- lann mikrofon kullanmalanna karşın 'söz' duyulmuyor. Murat- han Mungan'ın tadına doyum olmaz metnine de yazık oluyor. Tiyatro Boğaziçi'nin 'Püavdan Dö- nenin Kaşığı Kınlsm' başlıklı çalışma- sı, 80"lı yıllarda lıse ögrencisiyken sol siyasete kanşmış üç gencin 'kurmaca' serüvenini, 80 'lerden bu yana yaşanan toplumsal ve polirik olaylann 'beJgeseT fotoğraflan eşliğinde dile getiren bir ka- ra komedi niteliği taşıyor. Çok ustaca yazılmış olmasa da, zekıce sahnelen- miş, yer yer iyi de oynanıyor. Ancak oyu- nun belgesel boyutunda da yansıyan ve pek çoğumuzun acıyla anımsadıgı- mız tarflı' ile sahnede yer alan 'gübne- ce' tavn. oyunda bir 'yitik kuşak'ın 'ab- sürd' konumu yansıtma amacını taşı- sa da yaşananı 'hafıfe alma' tehlikesi- ni de içeriyor. Rahmi Saltuk'la yeniden Rıfat llgazın deyimiyle "Pir Sultan Abdal'ları, Karacaoğlan'ları çağdaşlaştıran usta sanatçı Rahmi Saltuk", başyapıtlarından "Acıyı Bal Eyledik" ile yeniden sevenlerinin karşısında.. CD ve KASETyeniden müzik marketlerde Dağıtım:(0212)5142949 SALTUK Meşrutivet Cad. No:35 Kat:4 Daire:8 Beyoğlu PLAK mviv.saltukplak.com infofsaltukplak com ARAKU ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo:2003 114 Duruşma günü: 25 12.2003 Davacı Ayşe Keleş tarafından mahkememıze açılan gaiphk davasında: Trabzon-Arakh, Ayvadere köyü Cilt No: 6. Hane Ko: 108'de nüfusa kayıtlı olup 8 3.1931 doğumlu Hasan ve Münevver oğlu Cafer Keleş'ın 34 yıl ev\el müşterek konutu terk edıp gıttı- ği, aradan geçen zaman zarfinda kendisinden herhan- gı bir haber alınamadığı, bu nedenle adı geçen hak- kında gaıplık karan venlmesı talep edılmış olmakla. Yukanda ismı bildirilen şahıs Cafer Keleş'ın hayat ve memadı hakkında bilgı ve görgüsü bulunan varsa altı aylık süre içinde Araklı Asliye Hukuk Mahkeme- sı'nin 2003 '114 esas sayılı dosyasına müracaatlan ıl- gililere du\xırulur. 5 11.2003 Basın: 558" 1 ? KORSAN KİTABIN KORSAN ALIC1SIOLMAY1NIZ. Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (BESAM) KADIKÖY 2. AİLE MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN Mahkememizce verilen 09. 10.2003 tanh ve 2003 1018- 92 K sayılı ilamı ile Ahmet ve Lütfi- ye'den olma, 1935 d.'lu, Mehmet Ismail Akçay'ın ra- hatsızlığı nedeniyle 4721 sayılı TMK.'nun 405 mad- desi gereğince vesayet altına alınarak kendisıne eşi Nuran Akçay vasi tayin edilmiştir. Keyfıyet i'lan olun'ur. 28.10.2003 Basın. 55082 YAZI ODASI SELİM İLERİ Bir Plajı Hatırlamak (2) Moda Plajı ne kadar halkçıysa, Deniz Kulübü de o kadar aristokrattı. Burada akşamları dans orkestrası boy gösterin çiçekler ve ışık yağmur- lan ortasjnda, mutlaka tuvaletli hanımlarla şık giy- sili beyler dans ederierdi. Kulüp'ün kıyısına kadar sokulup, sandaldan, hay- ran hayran, manzarayı seyretmek hem bedavay- dı, hem de yasak değildi. Derken değişim baştadı: Önce Deniz Kulübü sar- maşıklı binasından çıktı, modem mimarili birme- kâna taşındı. Çok geçmedi, 1980'ler sona erer- ken, Moda Plajı'nın yıktınlışıyla birlikte, bizim ço- cukluğumuzun, yeniyetmeliğimizin bütün tarihçe- si silinip gitti. O Moda Plajı ki, nice Kadıköyü çocuğunun yaz rüyasıydı. Bizde deniz banyosu, plaj geleneğinin olup ol- madığı ayncatartışılabilir. Su kenti Istanbul'u pa- yitaht seçmiş bir imparatorluk, denizi uzun yıllar bedenin dostu bilmemiş gibidir. lyice sonralan, yalılardan suya uzanmış, sım- sıkı örtülü deniz hamamlan ne kadar etkili, etkin olabilirdi ki? On dokuzuncu yüzyılın sonunda ve yirminci yüzyılın başında yazılmış romanlanmızı okuyun; denize girmek, ardı sıra, cinsel dürtüle- ri harekete geçirir. Mehmed Rauf un çok sevdiğim Eylül'ünde, kadının denize girdiği yer, ser verip henüz gönül sımnı vermemiş âşığı için platonikten cinselliğe yol alan bir yasak aşkın tapınağıdır. Erkek, az ön- ce bu sulann değdiği o sevgili vücudu düşünür deniz hamamında. Sağlık ve spor ikinci, üçüncü planda kalmış, hat- ta akla getirilmemiştir. Cumhuriyet'le birlikte tutum epey değişir. Ne var ki, plaja gitmek, denize girmek gibisinden sere- serpe bir edimi, resmî kalıplara döküp üniforma- laştınnz: Moda Plajı'nın kapısında üstünüzü başınızı göz- den geçiren, kıyafetiniz hırpaniyse sizi içeriye al- mayacak, yan bekçi, yan koruma görevlisi kişi- lere rastlamak 1955'lerde bile olasıydı. Yine de nezaket elden bırakılmaz, plaj görevli- leri, içersinin dolu olduğunu söyleyerek, gözleri- nin tutmadığı hırpani kılıklılan uzaklaştırmanın bir yolunu buluriardı. Istanbul'u ansiklopediye dökmek istemiş Re- şat Ekrem Koçu'ya sorarsanız, o, mayolardaki değişimden de hoşnut değildir. Şunlan söylemiş: "Bizde ilk plajlar Cumhuriyet devrinde açıldı ve dilimize 'mayo' adı da o zaman girdi. İlk erkek mayolan, az dekolte bir atlet fanilaya eklenmiş bir kısa fanila dondan mürekkep bir tulum şek- linde olmuştu. Sonra üst kısmı hazfedildi (ortadan kaldmldı), kısa paçalı birdondan ibaret kaldı. Zaman ile pa- çalar da yok oldu, belden bacak aralanna inen ve ancak edep yerlerini örten bir şey kaldı... İlk kadın mayolan, tıpkı denizlik gibi, göğsü kapalı, kısa kollu bir üst kısım ve paçalan baldır üstünde bir tulum idi. Zaman ile üst kısım dekol- teleşti: kollar atıldı, göğüs üstüne inen kısımda paçalarkısaldı, dizkapaklannın üstüne çıktı ve ni- hayet kadın mayosu 'bikini' adım alan moda ile ikiye bölündü. Üst kısım kısacık biryelek, alt kı- sım kısacık birdon oldu. Bikinilerde açıldıkça açıl- dı..." Bikininin yeleklisine yetiştim, öyle anımsıyo- rum. Moda Plajı'nın kadınlar kısmına dokuz on ya- şına kadarki erkek çocuklar da alınırdı. Üç beş kez ben de götürülmüştüm. Asıl plajdan kadınlar kısmına geçiyordunuz. Burası dört bir yanından tahta perdelerle çevri- liydi. Bazı şişman, yaşı ileriemiş, saçlan boyasız, derbeder hanımlar, üstü yelekli, bikinimsi, yün mayolar giyerierdi. Herhalde bikini modasının ilk örnekleri... Yün mayolannın bir azizliği, bazan tuzlu suda renkleri akar, sudan çıkan hanımlann bacaklann- da yol yol renkler, alacalar damlar dururdu. Önerilen Dergi / Adam öykü, Kasım-Aralık 2003. (özel- likle Nursen Karas'ın "Şikâyetname-i Of Kedi- ler Kraliçesi" öyküsü.) CD / Bir Meleğe Âşık Oldum, llhan Irem. KUŞADASIİCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN Sayr 2003 2035 DosyaNo: 2003 2035 E. Alacaklı: Hüseyin Fidan Vekili: Av. Mevlüt Bursalı Çevre yolu, Taksim Sok. No: 11/2 Kuşadası 0532 431 92 83, 0256 612 31 17 Kuşadası VD. 1910029746. Borçlu: 1) Ayhan Kazanç Yeni Mah. Tepeoto Küçükçekmece-lstanbul 2) Haluk Yurtdaş Demırkapı Cad. Seyfıbey Pasajı No: 28'2 Bayrampaşa-lstanbul 3) Halis Yılmaz Avtıı adres Borç Miktan. 9.234.935.OOO.-TL. Tekıp Mesnedi: 15/12 2002 tarihlı 2.100.000.000.- TL. çek Yapı ve Kredi Bankası A.Ş, Cennetmahallesılst. Şubesı. 10030510 Hs.. 0263234 Çek Seri No) Borçlular hakkında yapılan icra takibinde ödeme emn teblığ edılememiş ve emniyetçe yaptınlan tahki- katta da adreslen tespit olunamamış bulunduğundan tebligatın ılanen yapılmasına karar verilmıştir. Işbu ödeme emrinın ilanen tebliğı tanhınden itiba- ren borcu ve takip masraflannı 25 gün içinde ödeme- niz, takip dayanağı senet veya çek kambiyo senedı nı- telığinı haiz değilse, keza takip dayanağı senet veya ımza sıze ait olmadığı iddıasında ıseniz 20 gün içinde açıkça bir dilekçe ıle tetkık Mercii Hâkımlıği'ne bil- dınnenız, aksi takdırde kambiyo senedindeki imzanın sızden sadır olmuş sayılacağı. imzanızı haksız yere in- kâr ederseniz senede veya çeke dayanan takip konusu alacağm yüzde 10'u oranında para cezasına mahkûm edileceğiniz. borçlu olmadığımz veya borcun itfa veya imhal edıldıği veya alacağın zamanaşımma uğradığı hakkında veya yetkı hususunda itirazınız varsa, bunu sebeplen ile birlikte 20 gün içinde Tetkik Mercii Hâ- kimlıği'ne bir karar getirmediğiniz takdırde cebri ıcra- ya devam olunacağı, itıraz edılmediğı ve borç öden- medıği takdırde 25 gün içinde 74. madde gereğince mal beyanında bulunmanız, bulunmaz iseniz hapisle tazyık olunacağınız, hiç mal beyanında bulunmaz ve- ya hakıkate aykın beyanda bulunursanız hapisle ceza- İandınlacağınız ilanen tebliâ olunuı. 27.10.2003 Basın: 55913
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle