22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 KASIM 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DİZİ YSK, tam kanunsuzluk halleri durumunda itiraz veya şikâyet olmadan kendiliğinden inceleme yapmakla görevlidir ^folsuzluk meşruiyete engeldirSABÎHKANADOĞLl Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı -2- YSK, ilk kararda tam kanunsuzluk gereği inceleme yapıp, ancak resen araştırma yolu- na gıtmezken; bu kez somut belge ortaya çı- kınca; olaya resen el koyma yoluna gitmeyip kendiliğinden yasada öngörülmemış bir süre tanıyarak başvurulan beklemiş ve bu başvu- rulan sürenin geçmiş olduğunu ileri sürerek reddetmiştir. Bu husus aynca kendi içinde çe- lişkı oluşturmaktadır. II- Aynca, 15.10.2002 gün ve 780 sayılı karannda açıkça "Hukukengeçerli somut bil- gi ve belge bulunmaması halinde kesin kara- nn kaldınlması gerektiğine'' vurgu yapan YSK, 04.10.2003 gün ve 832 sayılı son kara- nnda bu vurgulamayı ve anayasanın 138'in- cimaddesinceu uyulmasıgereken,Yargrtay*ca onanarak kesinleşmiş mahkeme karannT, yanı açık somut belgeyi göz ardı etmiş, so- mut belge önüne konduğu halde, bu kez ke- sinlık ilkesini ortaya atmıştır. Çorum seçimlerlndeki çelisklll karar III- Çoğunluk karannda, YSK'nin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın siyasi partiler- le ilgili sıcil dosyalanndaki bılgi ve belgele- ri doğru, geçerlı kabul etmek suretıyle, seçi- me katılmaya hak kazanan partileri Başsav- cılığın büdırimi doğrultusunda tespıt ve ilan etmek zorunda olduğu vurgulanmaktadır. YSK, "DEHAP haklanda yenMen değerien- dirmeyapdmasıiçnr Başsavcüığın 06.10.2002 gunlü bıldınmıyle sunduğu bilgi ve belgele- re ıtıbar etmemiştir. Ancak aynı bılgı ve bel- • Hiçbir seçim, eğer bünyesinde yolsuzluk varsa, meşruiyet temeline oturtulamaz. Bu nedenle YSK'nin yolsuzluğa ilişkin her iddiayı açıklığa kavuşturmak görevi vardır. gelere dayab bildinme dayanarak, 18.01.2003 gün ve 49 sayılı karan ile DEHAP'ın 23.3.2003 tarihınde yapılacak Çorum Ili Belediye Mec- lisi seçimleri konusunda, seçımden altı ay ön- cesi olan 23.09. 2002 tarihı ıtibanyla, gide- rek aynca 19.4.2003 gün ve 310 sayılı kara- nyla da 01. 07.2002 tarihınde seçimlere ka- tılma yeterliliğinın bulunmadığına karar ver- miştir. Başsavcüığın verdiği bilgileri doğru kabul etmek zorunluluğu ya vardır ya da yoktur. Bazen vardır, bazen yoktur denildiğinde çe- lişkiye düşmek kaçınılmazdır. 3 Kasım seçim- lerine katılmasına onay verilen bir siyasi par- tinin, aynı Kurul tarafından daha önceki 23.09.2002 ve 01. 07.2002 tarihlerinde seçi- me karılma yeterliliği ohnadığına karar veril- mesi ve kendisi tarafından venlen bu karar- lann da, daha sonra görmezden gelinmesi ne yaman bir çelişkidir. YSK birçok kez açıklanmasına rağmen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'run siyasi partiler üzerinde denetim yetki ve görevi ol- duğu göriişündedır. 12.8.1999 gün ve 4445 sa- yılı Yasa ile SPY'nin 9'uncu maddesinın kal- dınlması, yine SPY'nin 102 'nci maddesınde şeklen var olan denetim kelimesinin de 26.3.2002 gün ve 4748 sayılı Yasa ile madde metninden çıkanlmış olması karşısmda, Baş- savcüığın siyasi partiler üzennde "izleme ve soruşturma" dışuıdaki görevlen kaldınlmış, Anayasa Mahkemesi'nin mali denetimi (SPY md. 75) dışında, siyasi partiler üzerinde de- DEHAP oylarının geçersiz sayılarak seçim sonuçlannın buna göre değerlendirilmesi doğru olmazdı Kusurhı olan seçmen değüProf. Dr. NECMt YÜZBAŞIOĞLU Galatasaray Üni. Hukuk Fak. Anayasa Hukuku Öğretim Üyesi -2- b) Bu konuda kamuoyunda üç tez üzenn- de tartışılmıştır. Bunlardan ilki, YSK'nin önceki tavnnı sürdürerek, "seçim veiştem- krinin tamamlandığı ve karariann kesin olduğu" gerekçesiyle hiçbir inceleme yap- madan itirazlan reddetmesi; ikincisi, DE- HAP'a verilen oylan geçersiz sayarak 3 Kasım 2002 seçimi sonuçlannı (baraj ve mil- letvekih dağılımını) yeniden değerlendir- mesi; üçüncüsü ise 3 Kasım 2002 seçim- lenni tümüyle iptal etmesi. Değişik partüerden gelen ücinci ve üçün- cü tezlere dayalı itiraz ve istemler üzerine YSK 4.10.2003 tarihinde karannı verdi. Kamuoyuna yapılan kısa açüdamada, 3 Ka- sım 2002 seçimi sonuçlannın yeniden de- ğerlendirilmesi ve seçimlerin iptali istem- lerinın reddedildiği duyuruldu.YSK'nin gerekçeli karan üzerinde yorum yapmayı bu aşamada doğru bulmuyoruz. Ancak, bu konuda karar vermenm hiç de kolay olma- dığnı vurgulayarak, konuya ilişkin bizim değerlendirmelerimiz ve çözüm önerileri- mizi açüdamak istiyoruz. Seçmenln önüne hatalı oy pusulası konuldu aa) Hemen belirtelim kı, bize göre de DEHAP oylannın geçersiz sayılarak, 3 Ka- sım 2002 seçim sonuçlannın buna göre ye- niden değerlendırilmesi hukuken doğru bir çözüm olamazdı. Çünkü, oylann hangi hal- lerde geçersiz sayılacağı 298 sayılı Ka- nun'un 103. maddesinde tek tek sayılmış olup, bunlann ortak özelliği seçmen kusu- nandan ya da hatasuıdan kaynaklanıyor ol- malandır. Oysa, 3 Kasım 2002 seçimlenn- de hata seçmende değü, onun önüne hata- lı birleşık oy pusulası konulmasındadır. Esasen, burada, ohnaması gerektiği halde DEHAP'ın da bulunması nedeniyle, huku- ken bütün oy pusalalan geçersızdir. 3 Ka- sım 2002'de seçmen önüne konulan ve hu- kuken tümü geçersiz olan oy pusulalann- dan; DEHAP'a verilen oylan geçersiz, di- ğerlerini geçerli saymak hiçbir hukuk man- tığı ile bağdaşmaz. Daha çarpıcı ve somut bir ifadeyle, DEHAP'a da oy verilebilsin diye seçmenin önüne oy pusulası koyup. seç- men oyunu verdikten sonra, DEHAP'ı oy pusulasına koymakla ben hata yapmışım, benim bu hatamdan dolayı sizin oyunuzu geçersiz sayıyorum anlamına gelen bir yak- laşım hiçbir hukuk mantığına sığmaz. YSK'yl seçmen değll. DEHAP yamlttı DEHAP'ın YSK'yi yanıltmış olmasının sorumluluğu da seçmene yüklenemez. 3 Kasım 2002 seçimlerinde seçmenin önüne geçersiz oy pusulası konulmasından ancak parti olarak DEHAP ve seçim iş ve ışlem- leriyle görevli ve yetkili olan YSK sorum- lu tutulabüir. Hukuken seçmene bu konuda hiçbir ku- sur ve sorumluluk atfedüemez ve bundan dolayı oyu geçersiz sayılamaz. Bu neden- le, YSK'nin 1968 ve 1974'te verdiği "bir siyasi partinin belli bir seçimde kanunsuz olarakverdiği aday nstesinin geçersizüği yû- bb) Öte yandan, "seçim iş ve işlemleri ta- manüannuştır ve YSK kararlan kesindir" gerekçesiyle ret tezi de kabul edilemez. Kuşkusuz, seçim hukuku seçim döne- miyle sürelidir ve hangi işlemlere karşı hangi süre içinde itiraz ya da şikâyette bu- lunulacağı ve bunlar hakkında seçim kurul- lan ve YSK'nin hangi süre içinde karar ve- receklen 298 sayılı Kanun'da açıkça gös- • 3 Kasım 2002 seçimlerinde seçmenin önüne geçersiz oy pusulası konulmasından ancak parti olarak DEHAP ve seçim iş ve işlemleriyle görevli ve yetkili olan YSK sorumlu tutulabilir. Hukuken seçmene bu konuda hiçbir kusur ve sorumluluk atfedüemez ve bundan dolayı oyu geçersiz sayılamaz. zünden, o partiye o seçimde verilmiş olan oylann iptal edflmesi" yönündeki kararla- n bizce hıç de isabetli değildir. Böyle bir yaklaşımın, hiç hatası yokken seçmeni cezalandırma sakmcasının yanın- da seçmen iradesinin temsile doğru yansı- maması gibi bir sakıncası daha olacaktr. Bu tür sorunlan önlemenin yolu seçmeni cezalandırmak değü, seçimleri aceleye ge- tirmemek ve seçim dönemi işlemlerinin çok dückatli yapılması olmalıdır. terilmiştir. Seçim hukuku yargılaması so- nunda YSK kararlannın kesin ve son ka- rar olduğu da anayasada açıkça belirtümiş- tir. Ancak, uygulamada, seçim döneminden sonra ortaya çıkan seçim dönemi iş ve iş- lemlenne ilişkin "tam kanunsuzluk halle- rinde" kanundaki süreler dikkate alınmak- sızın, YSK'nin inceleme, denetleme ve yar- gılama yapabileceği yolunda YSK içtiha- dı oluşmuştur. Keza, yukanda açıklandığı üzere, YSK sadece bir yönetsel organ de- ğıl; aynı zamanda, seçim uyuşmazlıklan bakımından egemen bir yargı düzeninin başı olan bir mahkemedir. Nasıl dığer yar- gı düzenlerinde, kesin hükmün dayanağı- nı ortadan kaldıran bir "yeni delil" karşı- sında, "yargılamaıuniadesiyoluyla" kesin hüküm yeniden gözden geçinliyorsa, aynı yol seçim uyuşmazlıklan ve YSKkararla- n için de geçiriliyorsa, aym yol seçim uyuş- mazlıklan ve YSK kararlan ıçın de geçer- li olmalıdır. YSK karannı gözden geçlrmellydl Burada, DEHAP'ın 3 Kasım 2002 se- çimlerine katüma yeterliliğinin bulunma- dığına ilişkin Yargıtay'ca onanmış Anka- ra 2. Ağır Ceza Mahkemesi karan, YSK'nin bu konuda daha önce vermiş olduğu kesin- leşen kararlannın dayanağım ortadan kal- dıran "kesin deül" nitehğindedir. Anayasa'nnı 138. maddesindeki mahke- me kararlannın bağlayıcılığı ve gecikmek- sizin yerine getırileceği amir hükmü uya- nnca, YSK, kesinleşen eski karannı yeni- den gözden geçirmek ve DEHAP'ın 3 Ka- sım 2002 seçimlerine katıhna yeterliliği bulunmadığı kesin delili ile bağdaşır bir karar vermek durumundadu-. Öyleyse bu ka- rar ne olabilir? Kanımızca sorunun can a- lıcı noktası burasıdır. netim şekli kalmamıştır. SPY'nin 33'üncü maddesi ile yerel organ- larda görev alanlann veya parti tüzüğünde belırtılen bir göreve getirilenlerin kimlikleri ile dığer bilgüerin, yine yerel siyasi parti yö- netıcüeri tarafından süresuıde o yenn en bü- yük mülki aminne verilmesi öngörülmüştür. Bu bilgi ve belgeler valüiklerce birleştirilip Içişleri Bakanlığı'na ve Yargıtay Cumhuri- yet Başsavcıhğı'na bildınlmektedir. 33 'üncü madde uyannca elde edilen bilgiler, o göre- ve seçüen veya atanan kişilerin göreve yasal yeterlüiklerinin değerlendirümesi yönünden incelenmekte, yeterlıliğı bulunmayanlar yö- nünden, o siyasi parti hakkında SPY'nin 104'üncü maddesinin uygulanması yoluna gidilmektedir. Bu büdınmlerin gerçeğe uygun- luğu da genel merkez büdirimleri gibi, ken- diliğinden araştınlamamaktadır. Kaldı kı, 33 'üncü madde uyannca hiçbir bü- dinmin yapılmaması, herhangi bir U, üçe ve- ya beldede örgütlenümediğinin kanıtı ola- maz. YSK'nln görevl süreklldlr IV- YSK, son karannda "298sayıhYasa'nın 118'inci maddesine dayanarak Başsavcüığın 6.10.2002 tarihli başvurusunu reddetmiş ol- duğunu* 1 ıfade etmektedir. Başsavcılığınbaş- vurusu üzerine verilen ilk kararda, 118'ınci maddeye dayanılmamış, karardabu madde her- hangi bir şekilde geçmemiş olduğu halde, yaklaşık bir yıl önce verilmiş karara böylece "ek gerekçe" yazılması yoluna gidümiştir. YSK, ilk karannda bu maddeye dayanma- mıştır. Çünkü 118' inci madde, tam kanunsuz- luk halinde uygulanabilen bu- madde değil- dir, doğrudan itiraz ve şikâyete konuhaller için söz konusudur. Aynca bu maddenın konu ile ilgisi de yoktur, çünkü madde "bir başvuru yapddığuıda, başvurunun incelenme döne- minde,o başvuru sonuçlanuıcayakadar, seçim işlemlerine normal takvime göre devam edfi- mesini, seçim işlemterinin durdunümaması- ıu" öngörmektedir. YSK bir yargı organı değildir. Anayasanın yargı bölümünde sayılan Yüksek Mahkeme- ler arasında yer abnamaktadır. Ancak YSK, yüksek yargıçlardan oluşan, görev ve yetki- lerinı anayasadan alan "anayasal bir kuruluş- tur". Anayasanın 79/2'ncı maddesinde "»se- çim süresince ve seçimden sonra seçim konu- lanyla ilgili bütün yolsuzluklan, şikâyet ve iti- razlan inceleme ve kesin karara bağJama~ gö- revi Yüksek Seçim Kurulu'nundur" denil- mektedir. YSK, sürekh görev yapan anayasal bir ku- ruluştur. Bu niteliği itibanyla seçim sonuçla- nnuı ilanı ile görevinin sona erdiği ileri sürü- lemez. 298 sayılı Yasa'mn içerdiği bölümle- re göre seçim sürecini belirlemek olanakhdır. Ancak anayasanın 79/2. maddesinde yer alan seçim sonrasında, yolsuzluklann yine YSK ta- rafından incelenip karara bağlanacağı buyru- ğu bu belirleme üe uygulama dışı bırakılamaz. Tam kanunsuzlukhalleri, 'seçim konulany- la ugibbütün yokuzhüdar' kapsamındadeğer- lendirilen haîlerdendir. Bu düzenlemede de görüldüğü üzere, itiraz veya şikâyet olmadan, YSK bu tür yolsuzluklarla ilgili olarak ken- diliğinden (resen) inceleme yapmakla görev- lıdir. Resen inceleme yapılan bir konuda sü- re kısıtlaması da söz konusu değildir. Kanunsuzluk Iddlası mutlaka YSK tarafından sonuca baolanmalıdır Yukanda da vurgulandığı üzere gerek ana- yasa ve gerekse diğer yasalarla verilen "seçim sonrasında, seçim konulanyla UgiK yolsuzluk- lann, şikâyetve hırazlarm YSK taranndan in- celenip kesin karara bağlanması görevin özel- lıkle "tam kanunsuzJuk" hallennı kapsamak- tadır. Tam kanunsuzluk halleri seçimlerin dü- rüstlüğü ilkesini ortadan kaldıracak boyutta- ki yolsuzluklan kapsamaktadır. Tam kanun- suzluk yapüdığını ihbar, şikâyet, itiraz, ola- ğanüstü itiraz yollanndan biriyle ya da ken- diliğinden öğrenen YSK'nin hiçbir süreye bağh olmadan, seçim öncesinde, sırasında ve- ya sonrasında iddiayı. iddianın doğruluğunu, gerekirse kanıtlannı da araşnnp toplayarak inceleyip değerlendirmesı ve sonuca bağlama- sı zorûnludur. YSK' nin kurulduğu günden bu yana verdiği üke kararlanyla oluşturduğu "Se- çim Hukuku'nun" gereği de budur. Hiçbir seçim, eğer bünyesinde yolsuzluk varsa, meş- ruiyet temeline oturtulamaz. Bu nedenle YSK'nin yolsuzluğa ilişkin her iddiayı açık- lığa kavuşturmak görevi vardır. Tam kanunsuzlukhaDerinintamamının ön- ceden öngörülerek \asalara konulması ola- naklı değildir. Bu nedenlerle her olayın, tam kanunsuzluk halini oluşturup oluşrurmadığı- nı ve seçim sonuçlanna etkili olup olmadığı- nı YSK saptayacaktır. Tam kanunsuzluk hal- lerinin, örneğin tüm yurtta elde edilen genel seçim sonuçlanna etkıli sahtecüiğin kısa sü- rede ortaya çıkanlıp sonuçlandınlması bek- lenemez. O nedenle anayasanın 79'uncu mad- desinde "seçim süresince ve seçimden sonra se- çim kanunlanyla ilgili bütün yolsuzluklan'' inceleme ve kesin karara bağlama görevinin YSK'ye verilmesi öngörülmüştür. SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle