02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 3 KASIM 2003 PERŞEMBE +CUMHURİYET SAYFA 17 D E N İ Z S O M EteldronikpostfcclentesaniecuTrifturfyetcoffi.tr 05 09 Faks: 0.21« 1 2 44 97 - Sayıştay'ın ihalesinde usulsüzlük yapılmış... "Kamusal alan falan tanımadıklan icindir!" Akrf Kökçe: "Avrupa Biriiği, abecemizde q, w, x harflerinin olmamasını eleştirmiş. Sıkmasınlar tatlı canlannı; internet yüzünden kullanmadığımız ç, ğ, ı, ö, ş, ü ve büyük i harfterimizi çıkanr onlan alınz." Baltutan Iktidardaki AKP'lilerin yakınlannın kamu yönetiminde görevlendirilmesine ilişkin yüzlerce örnek arasından bir kısmını yayımladığımız "bal ^g. tırtanlar" tistesine imSL birkaç itiraz H P geldi.TCDD *-. Genel Müdürü Süleyman Karaman'ın, Ulaştarma Bakanı Binali Yıldınm'ın teyzesinin oğlu olmadığı; Tanmsal Araştırmalar Genel Müdürü Hasan Ekiz'in, Tanm Bakanı Sami Gûçlü'nün teyzesinin oğlu olmadığı; Tanm Bakanı Sami Gûçlü'nün bacanağı Mehmet Oğuz'un da bakanlıkta makam şoförlüğü yapmadığı bildirildi. ürkiye'de olaylar bazen öyle karmaşık ve hızlı gelişiyor ki, zincirin halkalannı hemen birieştirmek zor oluyor. Neyse ki Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk dergisinde Prof. Dr. Çetin Yetkin, konuyu derleyiptopariamış... Doğ- rusu biz, Aydın Doğan'nın gazete ve televizyonla- nnda yerden yere vurulan Uzan Ailesi'nin 10 yıl ön- ce Doğan Gaıbu'nun dergilerinden birine kapak ol- duğunu unutmuştuk: "Doğan Gaıbu'nun bir zamanlar yayımlamakta ol- duğu EP (Ekonomik Panorama) dergisinin 38 Mart- 4 Nisan 1993 tarihli sayısında kapak konusu olarak yer alan ve Uzanlar hakkında yolsuzluklaıia ilgili ola- rak basında çıkan haberierin bir deriemesi niteliğin- de olan 'Uzan Ailesi Nereden Koşuyor' başlıklı araş- tırmanın yayımlanması üzerine, haberin objektif ol- madığı gerekçesiyle dergi bizzat Aydın Doğan tara- fından toplatılmış, çalışanlannın işlerine son verilmiş ve bununla da yetinilmeyerek kapatılmıştı. Diktaya dikkat Basın patronlannın arasındaki bu sıkı dayanışma- nın (bugün) acımasız bir kavgaya dönüşmesi Uzan- lar'ın AKP'ye karşı muhalefete geçmesi ama buna karşılık Aydın Doğan'ın iktidarla içli dışlı olmasının sonucu olmadığını kim öne sürebilir? Bir basın yayın kuruluşu iktidardan yana ise ihya olurken, iktidara karşı olanın Uzanlar'ın durumuna düşmesi hiç de bir rastlantı değildir. Bu gerçeğin bir başka su götürmez kanıtı da, Ulusal Kanal'ın kablo- lu yayından çıkanlarak sesinin kısılmış olmasıdır. Ve bu antidemokratik baskıcı uygulamalar, hukuk adına yapılmaktadır." Prof. Dr. Yetkin, iktidann giderek baskıcı ve antide- mokratik bir rejime doğru yöneldiğini vurguluyor... Baskıcı bir rejime "basın"ın ihya olma karşılığında destek vermesi olayın en tehlikeli yanını oluşturuyor. Çetin Yetkin, şöyle diyor: "AKP'nin kendisini eleştirenleri, yasal haklannı kul- lananlan, demokratik yollarla direnenleri sustunma siyasası izlediği, böylece de aynı zamanda başkala- rına gözdağı vererek onlan etkisizleştirme yoluna gir- diği görülmektedir. Olayın bir başka yönü ise, bu uygulamanın huku- kun kurallannın arkasına gizlenilerek yapılmakta ol- masıdır ki, bu dahukukun nesnellikten (objektiflikten) soyutlanarak kişileştirilmesi (sübjektifleştirilmesi), keyfileştirilmesi demektir. Bu durum, baskıcı ya da daha açık bir anlatımla 'dikta' rejimlerinin ayıncı bir özelliğidir. Bu gibi rejimlerde de 'usulüne uygun' çı- kanlmış yasalar bulunduğu unutulmamalıdır... Son günlerde yaşananlar bu gözle irdelenecek olursa bu gerçek çok açık bir biçimde görülecektir." Bir yanda ihya edilen medya öte yanda imha edi- len medya... Diktaya dikkat! SESSÎZSEDASIZ (!) Yüksek Yerilim Hatt erdincutkuı i yahoo.com Koynunda yılan beslemeyi bırak.. Hayvanat bahçesine ver artık şu hayvanı! Talim Terbiye'nin uygunsuz kitapları Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Ter- biye Kurulu Başkanlığı'ndan bildiril- miştir... Aşağıda yazannın adıyla birlik- te yer alan kitaplan, eğitim ve öğre- tim açısından uygun bulmamıştr. üstedeki kıtaplann bundan böyle okullara girmesi yasaklanmıştır. Jules Verne'den Aya Yolculuk, Kaptan Nemo, Esrarlı Ada, La Forrta- ine'den Karga ile Tilki, Daniel De- foe'den Robinson Crusoe; ÖmerSey- fettin'den Falaka, Kaşağı; R. L. Ste- venson'dan Define Adası; Johanna Spyri'den Heidi; Elenor H. Porter'den Pollyanna, Küçük Kemancı; Edmondo De Amicis ten Çocuk Kalbi; Frances H. Bumett'ten Küçük Lord; Lewis Corrol'dan Alice Düşler Ülkesinde; Howard Pyle'den Robin Hood; Mas- pes Dodge'dan Gümüş Patenler; Aleksandre Dumas'dan Uç Silahşör- ler, Siyah Lale; J. M. Barrie'den Peter Pan, Hector Mallot'tan Kimsesiz Ço- cuk; Mark Tvvain'den Çalınan Taç. Yukanda yazannın adıyla birlikte listesi verilen kitaplardan okul kütüp- hanelerinde bulunanlar imha edile- cektir. İmha işlemi, öğle teneffüsü sı- rasında öğrenciler bahçede toplana- rak yapılacak ve kitapfar, üzerlerine bir parça benzin dökülmek suretiyle yakı- lacaktır. Yakma işlemi bitmeden öğ- rencilerin dağılmasına izin verilmeye- cektir. Bu arada adı geçen kitapları okumuş öğrenciler tespit edilecek ve bu öğrenciler uygun birşekilde mahal- le camisindeki Kuran kurslanna sevk edilecektir. Aldatmaca Prof. Dr. Fatma EStN Hürriyet Gazetesi Genel Ya- yın Yönetmeni Ertuğrul Öz- kök, New YorkTımes gazete- si binasında gördüğü bir fo- toğraftan söz etmiş gazete- sindeki yazısında: Ayna karşı- sında makyaj tazeleyen tür- banlı iki genç kızın fotoğrafın- dan. Biri gözündeki rimelini yeniliyormuş, diğeri, elinde ru- ju kendini süzüyormuş ayna- da. Sayın özkök çok etkilen- miş bu fotoğraftan ve daha önce Beşiktaş'ta gördüğü bir çrfti anımsamış hemen: Genç adamın kolu türbanlı kızın be- lindeymiş ve kızın dareteğinin arkasında da derin sayılabile- cek bir yırtmaç varmış!.. Sayın özkök'ü çok etkile- yen ve gazetesindeki köşesin- de konu etmek gereği duydu- ğu bu görüntüler aslında çok sıradan ve söz etmeye değer değil. Fakaaaat, bunlan anlat- tıktan sonra sorduğu bir soru varki, çok ilginç... "Acaba türban giderek din- sel bir simge olmaktan çıkıp bir şeylere isyan ifadesi hali- ne mi dönüyor" diye soruyor Sayın Ertuğrul özkök. Evet, bu yazıda asıl şaşırtıcı olan bu soru bence! "Sayın özkök hâlâ genç kız- lann başlanndaki türbanı din- sel simge olarak mı kabul edi- yor" diye sordum kendi kendi- meönce. Fakat bu sorunun da Sayın özkök'ünkü kadar saç- ma olduğunu fark ettim he- men. Çünkü 1980'li yıllarda sa- yılan birden artan ve hâlâ art- maya devam eden, genç kız- lam başlanndaki türbanın din- sel simge olmaytp siyasal sim- ge olduğunu yüksek tirajlı bir gazetenin genel yayın yönet- m«ni ve köşe yazan olan biri- nir bilmemesi mümkün mü?.. v etiştiği yörenin gelenekleri gereği veya gerçekten dini inaicı nedeni ile başını örten kaJınlanmız bile farkında bu- nın. Nasıl farkında olmasınlar ki'.. Alınlarındaki sıkı bantla, tepelerine, çok çekici eşarpla- nnn altına kondurduklan ko- canan hotozlan ile, eşarplan- nı oağlama şekilleri ile öylesi- nefarklı ki bu genç kjzlar on- larian. Halbuki onlar, alınlann- dan görülecek saç tellerinden korkmadan, örtülerini başlan- na atıp, çenelerinin altından bağlayıveriyortar. Bugünün orta yaş kuşağı gençliklerinde veya çocukluk- lannda çooook örtülü kadın görmüşlerdir; çoğunun anne- si, ninesi, teyzesi, halası, en azından bazı komşu teyzeleri örtülüydü mutlaka. Sayın öz- kök de anımsayacaktır o yaş- lannda gördüğü örtülü kadın- lan. Var mıydı onlann alınlann- da böyle bantlar ve de tepele- rinde böyle hotozlar? Böyle mi bağlarlardı o yıllarda kadınlar örtülerini?.. Kısaca, günümüzde türban denilen, genellikle genç kızla- ra özgü örtünme şekli ne din- sel inancın simgesi, ne de ge- leneklerin. Sadece ve sadece siyasal bir simge! O zaman Sayın özkök'ün sorusunun gerçek içeriği ne? Bu yazı Cumhuriyet Bayra- mı'na yakın bir tarihte, yani Sayın Cumhurbaşkanımızın resepsiyon davetiyesine iliş- kin anlamsız ve kasıtlı tartış- malann sürdüğü günlerde ya- yımlandı. Işte bu yazı bu tarih içine oturtulunca sorunun an- lamı da, vermek istediği mesaj da gün ışığına çıkıyor! İktidann her uygulamasına alkış tutan, bu uygulamalan eleştirenleri de topa tutan Sa- yın özkök, bu soru ile hem tür- banı kamusal alanlardan uzak tutma görevini üstün bir görev bilinci ile yerine getiren Cum- hurbaşkanı'nı onaylamadığını gösteriyor, hem de genç kız- lanmızı ve türbanı sömürü ara- cı yapan iktidara, yanlannda olduğu mesajını veriyor. Bu arada halkı da, türbanlı kızla- nn da makyaj yapan, yırtmaç- lı giysiler giyen, sevgilisi, ni- şanlısı veya eşi ile sokakta el ele, kol kola gezen çağdaş kızlar, kadınlar olduğuna, fa- kat özgüriüklerinin kısıtlanma- sına tepki gösterdiklerine inandırmak istiyor. Tabii okurlannın büyük ço- ğunluğunun, aptal yerine ko- nulup kandınlmak istenmesin- den dolayı kendisine nasıl kız- dıklanndan habersiz olarak. Kimbilir, belki de bunu göze alarak! Neden acaba?.. KİM KİME DUM DUMA BEHIÇ AK behicako turk.net ÇÎZGİLİK KÂMtL MASARACI kamilmasaraci ı mynet.com HARBl SEMÎHPOROY semihporoy(a yahoo.com KEDİ LEVO APTÜLtKA aptullı hotmail.com TARİHTE BUGÜN MIJMTAZ ARIKAN 13 Kasun uwtt.mumtas-arikan.com Nufus cûzdanımı ve Istanbul Janersıtesı'nden almış olduğum kıralık İkartımı ka\bcttım Hûkümsüzdür. NARfFE ALB4N Nüftıs cûzdanımı, sürucu belgemı (ehlıyetımı), ışyerı memur ktmlık kartımı kaybettım. HükumSüzdür. S'tYETTÎN A KYUZ SIGNOR CRESCENDO" 1868'De BÜGÜN,ÛW.Ü OPERA S£SWp'S/ G/OACCINO ROS&NI, 3O YAŞmP/l ÖU>Ü. -f9- YÖZYfLCM »HŞAMA- SfNA KABŞIN, Bi£ ÖfJCEKİ YÜ3Y(UtJtoÜZt/£GEL£- A/£&A// SÛGDÜ/ZBM ÜOSSIUI, ÖZ£LUKL£ fTAiyAN KO- iıc oPeMSi (OP€BA euF^A) TTiezjNPA YAprrtAe vez MİÇTİ. ÇOK GSA/Ç YAŞTA MÜZ/KL£ UĞBAŞMAyA BAf- LA/AN BeSTECJ, YİAie GENÇ YAÇm SANAT1NI //Z PAHA g££TE yAPtMM/ÇTf. 5? yAŞIAM OBSİM ORT»yA *X>rPU£lf OP£/SAIAR ONU ÖLÛMSÜZ K/CMAYA Y£T- * ' f 6İYDM TBL. " J*ti&: Crtscendo, giderek. yüksele» sese de*>in ÜAI- DUZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELt Son Engel Kıbrıs' Şu sözler uluslararası hukuk kurallannı utanmazca çığneyerek, Kıbns sorununu lleıieme Raporu'na so- kuşturan AB Komiseri Verheugen'e ait: - Bu bir siyasi tercihtir. Bu tavnmız bugünkü hü- kümetin (Tayyip Bey kabinesi), Kıbns'ta ilerleme- yi engelleyenlere (yani Denktaş) karşı tavır belir- lemesine yardımcı olacaktır... Şu paragraf da bir "uzman gaze(ec/"nin köşe yazı- sından: - Bunun neresi 'AB'nin Kıbns oyunu'? Daha açık nasıl söylenebilir? Verheugen, daha bile öteye gi- diyor ve "Bu tavnmız, hükümetin, Kıbns'ta ilerte- meyiengelleyenlere karşı tavırbelinemesindeyar- dımcı olabilir" diyor. Engelleyenler, bunlann sim- gesi kim? Rauf Denktaş. Yani AB Komisyonu, as- lında AKPhükümetine, "Türkiye'nin müzakere ta- rihi alması" konusunda "kopya" vermiş oluyor... Şu sözler de Başbakan Yardımcısı ve Dışışleri Baka- nı Gül'e ait: - ...Birsryasetçi olarakbakarsanız, Kıbns'ı çöze- ceksiniz, sonra Türkiye'nin tam ûyeliği konusun- da "olmuyor"yanıtını alacaksınız. Bizim açımadan felaket senaryosu budur... Şu sürmanşet ise bir "bağ/ms(z"Türkgazetesineait: - Son engel Kıbns!.. • • • özellikle seçtiğım bu dört örneğin her biri bir proto- tip... - Birincisı; sömürge olarak gördüğü ülkenin her tür- lü siyasi, ekonomik, kültürel, toplumsal meselesine ka- nşmayı kendisine bahşedilmiş bir hak olarak gören şı- mankemperyalisti... - Ikincisi; varlık sebebini ve geleceğini bağlan- dığı kapının menfaatine endekslemiş "gazete- ciyi... - Üçüncüsü; düşlediği düzen için her türtü odünü vermeye hazır, ancak ortada bırakılma korkusunu da içinden atamayan sömürgeleşmiş ülke siyasetçisini... - Dördüncüsû de; Kurtuluş Savaşı sırasında sö- mürgecilerin maşası olan Istanbul'daki "mütare- ke basını"na rahmet okutan bugünkü "iliştirilmiş medya"yı simgeliyor... Bunlan iyi tanıyınU! Türbanlı medya!.. Kadın, biravukat... Gazetelerin birincı sayfasına basılan nal gibi fotoğ- rafında, başı açık ve avukat cüppesıyle gülümsüyor... Üstelik, birçok davaya avukat kımliğıyle başı açık ola- rak katıldığı bılinıyor... Ankara Barosu'na kayıtlı Avukat Hatice Hasdemir'in meslek geçmışınde herhangi bir mahkemede türban takmaya yeltenmediği de bilini- yor!.. Işte bu kadın, Ankara Belediye Başkanı Melih Gök- çek'le birlikte yargılandığı yolsuzluk davasının duruş- masına türbanla katıldı... Yargıtay 4. Ceza Dairesi Baş- kanı Fadıl Inan, avukat kimliğıyle duruşmalara başı açık girmekten sakınmayan, yolsuzluk sanığı kimliğine büründuğü anda ise "dinin gereğini" hatırlayıverenC) bu kadını salondan çıkardı. - Ve kıyamet koptu!.. Tayyip Bey, iklime göre sevap-günah aynmı yap- maktan zerre kadar çekinmeyen bu kadına sahip çık- tı. "Bu icraatı kınıyorum. Herhalde konunun mağ- duhan, gerek ulusal, gerekse uluslararası nokta- da atmalan gereken adımı atacaklardır" diyerek Avrupa Insan Haklan Mahkemesı yolunu gösterdi. Ken- disi ve yardımcısı Gül, başbakanı ve dışişleri bakanı ol- duklan Türk devletini AlHM'ye şikâyet ettikleri için de- neyimliler tabii!.. Imam-cemaat misali, Itderlerinin tav- nnı gören AKP'Iİ milletvekili arkadaşlar ise ipin ucunu iyice kaçınp, hâkimi "densizlikle" suçladı. Hiç şaşırma- dım, geçmışleri bunu emredıyor!.. Yaldızı hafifçe kazı- yınca, gerçek olanca çıplaklığı ile sırrtıvenyor... - Kırk yıllık Kani, asla olamıyor Yani!!! Dinci gazeteler de Fadıl Inan'ın kişiliğinde Cumhuri- yete hayasızca saldırdılar. Tıynetteri böyle. Her türlü ya- lana, dolana, karalamaya, çamur atmaya başvurmak doğalannda mevcut. Bu güruh için söylenebilecekfaz- la bir şey de yok aslında... • • • Her devrin adamı, medya güllerine gelince... - Onlar iyice mide bulandınyor... Bir gazete olayı birincı sayfasından şöyle duyurdu: - Türbanlı sanığa savunma yasakL Kalemlerini iktidann emrinde oynatmaktan çekinme- yen zevat, dün Cumhurbaşkanı Sezer'e olduğu gibi bu- gün de Cumhunyetin hâkimterine vurmaktan geri kal- madı. Bu kadının avukat olduğu, başı açık olarak du- ruşmalara gifdiği, sanık sıfatıyla gırdiği duruşmada tür- banı bayrak olarak kullandığı anlaşıldığında baktım; bu arkadaşlarda ne bir ses, ne tnr nefes... - Pesül E-posta: umitzileli'j ttnetnettr B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 Gıyom Te/'ofiero Sındalf bir cahne. SOLDANSAĞA: V "Eskişehir- taşı" da deni- len, kolayca yontulup işle- nen, beyaz renkli doğal magnezyum silikat. 2/ Al- kolsüz içecek, meşrubat. "\Ubik, tuta- nk" gibi adlar da verilen sinir hastalığı. 3/ Bir örgü- tün etkin üyesi. 4/ ABD halkından olan kimse... Herhangi bir kuvvet alanından geç- tiği varsayılan güç çiz- gileri. 5/Yunanrakısı.. Bir otelin en üst katın- da bar olarak kullanı- lan bölüm. 6/Harç ahp 8 sürmeye yara>r an sıva- g cı aracı... Me\-ve kunı- su. II Fizikte, bir cismin kûtlesi ile hızuıın çarpımı. 8/ Bir yeri daha önce görmüşlük ya da bir olaya daha ön- ce tanık olmuşluk duygusu... Bir nota. 9/Anadolu'da kurulmuş eski uygarlık... Örnek. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Zambağa verilen bu- başka ad... Adın durum ek- lerinden biri. 2/ " — derdim var birbirinden seçil- mez/Bu- aynlık, bir yoksulluk, bir ölüm"(Karacaoğ- lan)... Görkem, heybet. 3/Gölleri inceleyen bilim da- lı. 4/ Bir kimsenin davranışlanna temel olan ahlak Ukelerinin tümü... gözleri görmeyen. 5/Kaynağı mi- tolojik çağlara dayanan kirişli bir çalgı... Havva'nın Batı dillerindeki adı. 6/tsyankâr... Kimi felsefe ve din kurumlannın dayandığı temellerden her biri. II Süs ve gösteriş. 8/Asya'da bir ülke... Aynı erkekle evlı olan kadınlann birbinne göre olan adı. 9/ Ekia biçildikten sonra toprakta kalan köklü sap... Balçık...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle