03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 EKİM 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA IX. I I I i I |J _|\ kultur(acumhuriyet.com.tr 15 Kurtalan Ekspres ilk solo albümü '3554'ü bugün Manhattan Music Club'da tanıtacak Müziklerinin yolu sevgi ! 'AsmalıKonah'iyEkim'de • Kültür Servisi - Sevilentelevizyon dizisi 'Asmah Konak'ın uzun metraj sinema filmine çekilen ve Abdullah Oğuz'un yönettiği final bölümü 17 Ekim'de sinemaseverlerle buluşacak. Çekimleri Kapadokya ve Amerika'da yapılan filmde Bahar'ın yakalandığı amansız hastalığm tedavisi için Amerika'ya giden Seymen ve Bahar'ı bu ölüm kalım mücadelesinde nelerin beklediği sorusu açıklığa kavuşacak. Türkiye'de 400 sinema salonunda birden gösterime girecek film aynca Amerika, Almanya, Avustralya, Hollanda, Belçika'da da gösterilecek. Mahinur Ergun ve Meral Okay'ın özgün öyküsünden Ergun ve Oğuz tarafindan senaryolaştınlan filmin başlıca rollerinde Özcan Denız, Nurgül Yeşilçay, Selda Alkor, Menderes Samancılar, James Altuner, Kenan Bal, Ipek Tuzcuoğlu, Efsun Alper ve Ege Aydan yer alıyor. Çekimlerde aynca 28 Amerikalı oyuncu da rol aldı. Biletler sinema gişelerinden ve Biletix'ten edinilebilir. Ressamlarıımza Belçika'dan ödiü B Kültür Servisi - Abant Izzet Baysal Üniversitesi (AİBÜ) Eğitim Fakültesi Resim-Iş Eğitimi Bölümü öğretim görevlisi Hatice Bengisu ile aynı bölümde yüksek lisans öğrencisi olan Burcu Günay, Belçika'nın Mons kentindeki Decourtenay Galerisi'nde düzenlenen 'Uluslararası Genç Sanatçılar Yanşması'nda 'baskı' dalında 'Başan Ödülü' kazandılar. Sanatçılara ödülleri Brüksel Büyükelçiliği yetkililerince, Mons Belediye Başkanı Elio di Rupo ve AB parlamenterlerinin katıldığı bir törenle verildi. Oğur ve DemircioğhJ Bahreyıfde • Kültür Servisi - Bu yıl düzenlenecek '12. Uluslararası Bahreyn Müzik Festivali'ne katılacak 6 ülkenin müzisyenleri arasında, Erkan Oğur ile Ismail Demircioğlu da yer ahyor. Iki sanatçı 8 Ekim günü bir konser verecek. Her yıl 1 Ekim'de başlayan ve bir hafta boyunca devam edecek olan festivale; Bahreyn, Lübnan, Fransa, - Almanya, Japonya ve Türkiye'den müzisyenler katıhyor. • . Pi topluluğunun ilk albümü çdctı • Kültür Servisi - 2000 yılında Kerim Koyuncuoğlu, Erkin Bayram, Berk Kula ve Hakan Hamuroğlu'nun kurduğu Pi'nin ilk albümü 'Her Şey Zor' Eserbaba prodüksiyon imzasıyla müzik marketlerdeki yerini aldı. Önceleri cover parçalar seslendiren topluluk zamanla kendi bestelerine yöneldi. 'Sing Your Song' adlı yanşmaya katıhp finale kalarak adını duyuran Pi, Türkçe sözlü alternatif rock müziğine yeni bir soluk getirmeyi hedefliyor. Albümde yer alan tüm parçalann besteleri Erkin Bayram'a, sözleri ise Hakan Hamuroğlu'na ait. Topluluğun albümü aynca (www.herseyzor.com) adresınden de edinilebilir. Amatöp tiyatro toplulukları • SAMSUN (AA) - Samsun'daki amatör tiyatro topluluklan sahneledüderi oyunlarla kentin kültür ve sanat yaşamını canlandınyor. Düşevi Oyunculan yann, Metin Piyale'nin çağdaş Türk yazarlannın yapıtlanndan derlediği, Hakan Alkan'ın sahneye koyduğu 'Körleşme' adlı oyunu sahnelenecek. Tiyatro Amisos, 9 Ekim'de Kemal Şenkal'ın yönettiği 'Uçan Şemsiye' isimli çocuk oyunuyla mınık seyircileri eğlendirecek. Aynı günün akşamı ise 'Biz Adam Olmayız' adlı oyunla Samsun Sanat Tiyatrosu seyircisinin karşısına çıkacak. Japon Çağdaş Sanatlar Sergîsi • ANKARA (ANKA) - Japon Büyükelçiliği'nin 2003 Güz EtkinJikleri kapsamında, Türk Japon Vakfı ve Japan Foundation tarafindan bugün 'Japon Çağdaş Sanatlar Sergisi' açılacak. Sergiye, Shigeo Sawado, Haruo Higuma, Tokio Maruyama, Nobuki Yamamoto, Shigenobu Yoshida katılacak. Etkinlikler kapsammda aynca atölye çalışmalan da yapılacak. 4. KİTAP DÜNYASI FUARI'NDA BUGÜN • DOLMABAHÇE KÜLTÜR MERKEZİ'nde 15 15te Tuncel Altınköprü'nün 'Aile İçinde Çocuğun Eğitimi' konulu semineri, 16.15'te de imza günü var. (0 212 261 03 13) GAMZE AKDEMİR Kurtalan Ekspresin ilk solo al- bümü '3554' bugün saat 21.00'de Galatasaray'daki Manhattan Music Club'da yapılacak tanıtımıyla satı- şa sunuluyor. 30 yıllık başanlı bir meslek yaşamından damıtılan al- büm, adını Kurtalan Ekspres'in ba- ca numarasından alıyor. Ahmet Güvenç, Bahadır Akku- zu, Cihangir Akkuzu ve Eser Taş- kıran'ın, üst üste ertelemelerin ar- dından, müzikseverlerle buluştuğu albümün konusu çağın kargaşasın- da yitirilmiş bir duyguya, 'sevgi'ye temelli. '3554', aslında Barış Manço 'Mançoloji' adlı son çahşmasına girmeden önce biçimlenmiş. An- cak sanatçı Mançoloji için stüdyo- ya girmeye karar verdiğinde ona duyduklan saygıdan dolayı ertele- dikleri albüm tasanstnı, üzücü ha- berin ardından da vefasızlık ve duy- gu sömürüsü gıbı algılanabilir dü- şüncesiyle bir kez daha ertelemiş- ler. Böylece, beste çalışmalan 6 yıl öncesine dayanan '3554', ülkede e- sen savaş rüzgârlan ve bu nedenle piyasalann sarsılması araya girince, ancak sunulabilmiş. Düzenlemelerın E. Taşkıran'a aıt olduğu albümde, Kurtalan Eksp- res'in 10 ('Hiçim', 'Ardından', 'Kıssadan Hisse', 'Bacaksız', 'Kâbus', '3554', 'Mor Elbisen', 'Turluyoruz', 'Yananm', 'E, Be ... Kardeşlik'): Banş Manço'nun da birparçası ('Nazar Eyle') bulu- nuyor. Bu arada 'Ardından' adlı parça- yı 25 yılı paylaştıklan Banş Man- ço'nun anısına adamışlar. Albümün ilk klibiniyse Nemrut Dağı'nda çekmeyi tasarlıyorlar. Fotoğraflar Ara Cüler'den Albüm kapağı için gerçek bir Kurtalan Ekspres treni hazırlanmış. Ara Güler de topluluğa verdiği de- ğerden dolayı, Sirkeci Gan'nda art arda deklanşörüne basmış, kendi- sinden sadece bir tek kare rica edil- mesine karşın. A. Güvenç'ın söy- lediği gibi Ara Güler'in yapısı da onlar gibi bir kareye uygun değil- dir çünkü. '3554', Kurtalan'molgunlukdö- 30yıllık başarılı bir meslek yaşamından damıtılan sevgi temelli albüm, adını Kurtalan Ekspres'in baca numarasından alıyor. Ahmet Güvenç, Bahadır Akkuzu, Cihangir Akkuzu ve Eser Taşkıran, "Anadolu'da yaşadığımız sevgiyi unutamıyoruz. Edebiyatımızda, şiirimizde de hep sevgi vardır. Biz de bu albümle yüreklerde gerilemeye, unutulmaya yüz tutan sevgileri canlandırmak istedik" diyorlar. nemınin ürünü demek yanlış ol- maz. Özle yoğrulu sazlann imece- siyle evrilen -özellikJe de komalı sesleriyle 'özel'lik sunan Türk mü- ziğinin notasyonuna, karakterine uygun gamda seyredebilen Arap kemanlann-, A. Güvenç'in ıronik bir dille betimlediği gibi 'hafif' de- ğil 'ağır Türk müziği' formu ku- laklann pasını silecek türden. Arap kemanlarla en büyük müzi- kal yararda birlikteliği C. Akkuzu şöyle açıklıyor topluluğun açık gö- rüşlülüğünü vurgulayarak: "Bu- gün Arap kemanlar olur, yann kemençe. Anadolu'nun bütün kültürlerini genlerimizde taşıyo- ruz. Bunları bir süzgeçten geçire- bileceğimiz bir fornıül düşün- müştük ve albümde de bunu uy- guladık. Dünya müziklerine bakıldığın- da çerçeve gittikçe dağılıyor. Bu anlamda albüm aslında çok şans- lı bir konumda, özden bir müzi- ği açılımlarla işleme çabası söz konusu çünkü". A. Güvenç de C. Akkuzu'ya "Biz Amerikalı olma- dığımızı çoktan beri biliyoruz" dıyerek katıhyor esprili bir dille Plnleylclyle sohbetl özledlk' - Müziğinizde dinleyiciyle bir dertleşme var, dert yükleme de- AHMET GÜVENÇ - Çok doğ- ru. Dertleşme, sohbet var dinleyi- ciyle. Çünkü sohbetı de özledık on- larla. Çok güzel, slogan gibi oldu. BAHADIR AKKUZU - Biz şu andapiyasada 'tutulanlar'ın, 'be- ğenilenler'ın paralelinde ya da dü- men suyunda hareket etmek ıste- medik, kendımize özgü bir şey yaptık. Kullandığımız motıfler bü- tünüyle bızden motıfler, alrta yıne paşa paşa 'sound'umuzu kullan- dık, üst yapıda bıraz Doğu öğeleri- ne yer verdik. Öncü bir toplulu- ğuz, öyle olmak durumundayız da. Bıraz daha araştırmacı müzığe yö- neldik, biraz daha çeşıtlı gamlan düşünerek, ınsanlann açılımlanna bakarak hareket ettik. ESER TAŞKIRAN - Bugün müzik teknığınizi ilen aşamaya u- laştırabilmenız, yaratıcılığınızı ge- lıştirebılmenız çok zor. tnternetten her türlü çalgıyla ilgıli teknık kıta- ba, dünyanın en büyük müzısyen- lerinin teknik anlatımlarına ulaşa- bilırsinız mesela. Iletışımin yaratı- cılığı getirdiği bu kısırdöngüde duygulanmıza kulak verdik. Sevgislzllğln egemenllğl... - Son zamanlarda dünyada ya- şanan felaketler ortada, tüm bu olumsuz gelişmeler albümünü- zün konusundan yola çıkarak so- ruyorum, müziğinizi nasıl etki- led'i? B. AKKUZU - Doğru bir teşhis, biraz önce söylediklerimizle de gü- zel bu- örtüşme yarattı. Son dönem- lerde yaşadığımız nedir? Bir anar- şi, kaotık bir ortam, ekonomik sı- kıntılar, halkın sefaleti, ülkelerin dağılması. Dünyada sınırlar kaldı- rılmak, kendı içinde de sevgisiz olan toplumlar karşı karşıya getiril- mek isteniyor. En basitinden futbol maçlanna bakarak bile söylenebi- lir sevgisızliğin egemenliği. Al- bümde tüm bu nedenlerle sevgi de- dik, çağnda bulunduk. Insanlan se- "H viyoruz. f A. GÜVENÇ - Sohbetimız de t£ sevgiden geçiyor. Ters düştüğümüz hiçbır şey müzığımizde saldırgan- lık olarak dışa vurmuyor. Elbette biraz dayaşmeselesi. 18-19 yaşla- nnda biz de öyle yaptık yani pro- testtik. Ama bunlan daha doğru al- gılayabilecek ve başka mesajlar ve- rebilecek olgunluktayız artık. B. AKKUZU - Evet, büyüdük artık. Daha bırörnek olmahyız. Kı- yısından köşesinden birilerini ya- kalayabilirsek, çarşafla onlan yu- kan çekebıleceğız. GİHANGİR AKKUZU - Ana- dolu'da yaşadığımız sevgiyi unuta- mıyoruz. Edebiyatımızda, şiirimiz- de de hep sevgi vardır. Belki de şu anda dört kişi bir yerden yürekler- de gerilemeye, unutulmaya yüz tu- tan o sevgi len başlatmaya çalışa- cak; belki de bu stadyumlara gire- cek B. AKKUZU - Ölmeye ölmeye geldik demeyecek mıllet belki de. - Birbirinize müdahale eder nıisiniz? A. GÜVENÇ - Ufak tefek tartış- malar elbette oluyor, ama biz 13 yıldır bırlıkteyiz, dolayısıyla bırbi- rimizi çok iyi tanıyoruz. C. AKKUZU - Evh bir çiftin arasında yaşanabilecekler, ufak te- fek didişmeler gibi düşünebiliriz (gülüyoruz). Çatalhöyük, bellekpolitikası, tiyatro, Her sanat eseri 'zaman la hesaplaşamk kendi 'bellekpolitikası 'nı şekillendirir, tanığı olduğu zaman içinden neleri hatırlanmak üzere seçtiğini, geleceğe hangi soluğu iletmek istediğini aktarır: Însana, topluma, evrene dairsözünü söyler AYŞE EMEL MESCİ Her oyunun kendıne özgü bir atmosfen var- dır. Daha doğrusu kendine özgü bir atmosfer yaratmayı başaran tiyatro yapıtlan, gündelık döngüyü parçalayıp seyirciyi "oyun zama- m"na, farklı bir evrene sürüklemek konusun- da avantaj sağlarlar. Bir oyunu okurken, hatta kimi zaman sade- ce konusunu düşünürken belleğıniz ve ımge- leminız el ele verip sözcüklen, ızlenimleri, dü- şünceleri görüntülere dökmeye başlar. Bazıla- n doğrudan anı arşıvmizden çıkan, bazılannı da yenıden yorumlayıp montajladığınız bu gö- rüntülerden bıri ya da birkaçı gıderek ağır ba- sar, ımgelem coğrafyanızın egemen manzara- sını oluşturur. Bu arada oyunun ritmı ruhu- nuzda neredeyse müzıkal bir partısyon halinı alır; replikleri hemen bedenlenmiş halde gö- remeseniz de onlar bir nota ve durak anlan di- zisı olarak ıçinızde dolaşmaya başlar. Oyunu öncelikle ımge, ritün, ışık'gölge ve ses'sus- kunluk düzeylerinde hıssedersıniz. Sonra bu atmosfen yaratmaya, gerçekleştirmeye sıra ge- lir: Bu da önce dığer çalışma arkadaşlannız- la, en sonunda da seyırciyle bırlikte gehştiri- lecek ve tamamlanacak bir süreçtir. Ana sorun o önceden hissedilmiş, içselleştirilmiş atmos- fen, "oyun algısı"nı sahneye taşımak, orada gündelik zamandan apayn bır "oyun zama- nı" yaratmaktır. Zamanla hesaplaşma Sonuçta her tiyatro esen, hatta genellersek her sanat eseri 'zaman'la bir hesaplaşmadır. Tiyatroysa sahne zamanını, sinemaysa film zamanını, resimse çizgırenk zamanını, kısa- ca kendine ait, yaratılmış, kurmaca zamanını dışandan, gündelık zamanı sırtında taşıyarak gelen seyırcıye, ızleyıciye kabul ettırmek ıçın mücadele eder bir yandan. Diğer yandan ken- di ıçindekı farklı bmmlenn farklı zamanlan- nı deyim yerindeyse senfonik bir bütün ıçın- de kaynaştınp atmosfennı kurmaya uğraşır. Üstelık toplumsal zamanla hesaplaşarak ken- di "bellek politikası"nı da şekıllendinr, tanı- ğı olduğu zaman içinden nelen hatırlanmak üzere seçtiğini ya da dünden bugüne nelen ta- Çatalhöyük kazılarını yürüten ekibin başındaki, Cambridge Üniversitesi'nden arkeoloji profesörü Ian Hodder, 'Atlas' dergisindeki 'Belleğin Rolü' başlıklı yazısında, "Çatalhöyük evlerinin kullanımında kilit noktayi" belleğin oluşturduğunu belirtiyor. Anımsatıcı bellek ve alışkanlık belleği olarak ikiye ayırdığı hatırlama eylemini Çatalhöyük'tekj kentleşme kurgusunun eksenine oturtan Hodder ekliyor: "Anıların kuşaktan kuşağa aktarılması ve paylaşılması belleğin kurumsallaşmasına bağlıdır." şıdığını, geleceğe hangı soluğu ıietmek ıstedı- ğinı aktanr: însana, topluma, evrene daır sö- zünü söyler. çatalhöyük ve bellek polltlkası Çatalhöyük kazılannı yürüten ekibin başm- dab. Cambridge Üniversitesi'nden arkeoloji profesörü Ian Hodder, "Atlas" dergisınin, Temmuz 2003 5ayısında yayımlanan "Belleğin Rolü" başlıklı yazısında. "Neyi anımsadığı- mız kim olduğu muza bağlıdır" saptamasının ardından, "Çatalhöyük evlerinin kullanı- mında kilit noktayı" belleğin oluşturduğunu belirtiyor. Anımsatıcı bellek ve alışkanlık bel- leği olarak ıkiye ayırdığı hatırlama eylemmı Çatalhöyük "tekı kentleşme kurgusunun ekse- nine oturtan Hodder ekliyor: "Anıların ku- şaktan kuşağa aktarılması ve paylaşılması belleğin kurumsallaşmüsına bağlıdır." İçinde yaşadığımız çağın ayırt edici nitelik- lerinden biri kitlelerin hızla unutma özellıği, toplumsal bellek yıtimı. Ülkemiz de bu süreç- ten payına düşenı hele son yirmı, otuz yıldır fazlasıyla aldı. Şımdı, 9000 yıl öncesine açı- lan bır pencere olan Çatalhöyük "te yaşanan dün ile bugünün karşılaşmasında, bizim tüke- tim çağı modernıtemize tutulan bu aynada hem düşündürücü hem de ironik bir yan yok mu? Bellek yitimi Her yerde olduğu gibi bizde de belleksiz- leş(tir)me, belleğin kurumsallaşmasını sağla- yan en önemlı araçlann uğradığı saldınlar, ya- ni kültürsüzleştirme ve sanatsızlaştırma saye- sinde mesafe katediyor. Akıl, bilgi, derinlik ve emek gibi kavramlar rafa kaldmlırken, anın- da tüketihnekten başka bir şey beklemeyen sığ ve "popüler" anla>ışlar yayguılaştınlı- yor. Sanatın en önemli öğesi, belki de özü olan insanın zamanla ka\gası giderek dışlanıyor, anlamsızlaştınlıyor. Ian Hodder'ın Çatalhöyük'te ev mimarisi ve kullanımı eksenınde açıkladığı bellek po- litikası, antikçağ Yunanistanı'nda her yıl dü- zenlenen tiyatro yanşmalannı getıriyor aklı- ma; tiyatro sanatının çıkışından itibaren hatır- lama eylemiyle, zamanla ve kimlik kaygılany- la mutlaka bir ilişldsi olması gerektiğini dü- şünüyorum. ÇataUıöyük'te zeminlerin altına atalann gömüldüğü e\lerden geçen bellek po- litikası Ege ve Akdeniz'de eksen olarak amfi- teatrlan seçmiş olabilir mi dıye soruyonım kendıme. Tiyatronun toplumsal belleği canh tutan, sığlaşmaya ve akıntınınpeşinde sürüklenme- ye direnen, kültürel kimliğin harcından etki- lendiği kadar ona bir şeyler de katan özünü günümüzde de mutlaka canlandırmak gerek. Kendi ıçindeki yenilenmesini bile hep hatır- lamaya. geçmişinden öğrenmeye, köklerini araştırmaya, geleneklerinı yeniden yorumla- maya dayandıran tiyatro, toplumun bellek- sızleştirilmesi ve kültürsüzleştırilmesi süre- cine karşı mücadelenin en ön saflanndaki ye- rini almalı, dünü, bugünü ve giderek gelece- ğı yitırme tehlikesine karşı sesini yükseltme- lidir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle