28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 4- CUMHURİYET 29 EKİM 2003 ÇARŞAMBA 8 HABERLERlN DEVAMI Istanbul Edime Kocaelı Çanakkale Izmır Manısa Aydın Denizli Y PB Y PB PB PB PB PB 11 8 12 11 17 17 16 15 TURKİYE Sinop Samsun Y 12 Adana PB 20 Trabzon Y 13 Gıresun Y 13 Ankara Konya K Sıvas Zonguldak Y 10 Antalya PB 18 Kars Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van PB Y PB Y Y Y Y 20 16 15 14 15 13 13 K 8 Butun bolgelenmız parçaiı çok bulutlu, Marmara'nın batısı ıle kıyı Ege dışında tum yurt yağışlı geçecek. Yağışlar Marmara'nın doğusu. Batı Karade- nız. Guneydoğu Anado- lu ıle Doğu Anadolunun guneydoğusunda yer yer etkılı olacak. Hava sıcaklıgı tum yurtta 8-10 derece azalacak. DIS MERKEZLER Oslo Helsınkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Parıs Bonn K K K PB PB PB PB PB 2 6 7 12 9 7 7 8 Münıh PB 9 Zürih Berlin Budapeşte Madrıd Viyana Belgrad Sofya Roma Atına HB PB Y PB Y Y Y Y 8 9 17 9 11 10 20 17 PB 7 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflıs Kahıre Sam K Y PB PB Y PB Y B PB 4 21 3 28 15 26 17 26 1R Taşkent Tahran Parçaiı bulutlu Sısl 3 Bulutlu ^ Çok bulutlu • Yagmur'u : Karlı Tli Sulu kar V Gök guruttulu G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada da destek vaadi almış. Bu Başbakan'a iftar çadırlarındaki bu manza- ra karşısında hükümetin ne yaptığını ve yapmak- ta olduğunu soran yok! İftar çadırlarında izdihamın neyi gösterdiğini RTE'den açıklama ısteyene de rastlanmıyor. Türkiye'yi istikrara kavuşturmuş, herkes yaşa- mından memnunmuş, enflasyon düşüyormuş... Bu masallarla iftar çadırlarındaki kalabalık azal- mıyor, tersine geçen yıla oranla artıyor. Halkımız bir lokma bir hırka anlayışından hâlâ sıyrılamadı. Güler bir yüz, bir iki tatlı sözcük. Sırtlarını ok- şayan bir el. Bir tas çorba, pilav. Tamam! Yarabbi buna da şükür diyen eller havaya. Be- ri yandan tarifsiz refah içindeki nüfusun beşte bi- rinin pamuk elleri cepten çıkmıyor. Biri halkın sevgisini kazandığı sanısıyla mem- nun. Halkımız koskoca Başbakan'a, örneğin ge- cekonduları yıkacağı sırada karşı durmayacakla- n sözü verdiği için kıvanç içinde ve ama ertesi gü- nü yine iftar çadırında kuyrukta. • • • Oysa oruç açarak halkla bütünleştiğini sanan Bay RTE; işte size işinize gelmeyen bir gerçek, lüt- fen dikkat: önceki gün 4 kişilik bir ailenin mutfak giderinin 451 milyon 36 bine dayandığı açıklan- dı. Yoksulluk sınırı geçen yıla oranla bu yıl 300 mil- yon artarak 1 milyar 372 milyon liraya yükseldi. Çoğunluğun açlık sınırına dayanmasına karşın, Allah'aşükrederek halkı başörtüsüyle, imam-ha- tiplerte mutlu kıldığınızı mı düşünüyorsunuz? Yarakamlar, raporlar... Karavicdanlı, karagöz- lüklü muhaliflerin eseri! Yerli araştırma kuruluşla- rının saptadığı gerçekler baştan aşağı yalan. Pe- ki ama Dünya Bankası'nın, AKP'nin vücut dilin- den anlayanlarla doldurmasına karşın Hazine Müsteşarlığı'nın koordinatörlüğünde başlattığı, daha sonra sosyal kuruluşlarla birlikte gerçekleş- tirdiği rapordaki irdelemelere ne demeli? Rapora göre, Türkiye'de -Bay RTE'nin iktidara gelmeden, geldikten sonra kökten kazıyacağını i- lan ettiği- işsizlik giderek artıyor. Çalışanların yüz- de 25'i asgari ücretli olarak açlık sınırında yaşı- yor. Işgücünün yüzde 52'si sosyal güvenlikten yoksun. Daha neler var neler raporda. Örneğin diyor ki, Türkiye'de yıllardır nüfus arttıkça işsizlik de birlik- te artıyor. -Bu iktidarın, Bay RTE'nin, iş sahalan ye- rine iftar çadırlarının çoğalarak açılmasını alkışla- masına karşın- rapor, artan işsizliğe karşı yeni iş sahalarının açılmamasından yakınıyor. Verimlilik ve ücretler diğer ülkelere göre düşük, diyor. Bu arada RTE, "Türkiye deyince Avnıpa ülke- leri heyecanla ayağa fırtıyor" dediği günün ertesi; AB Komisyonu adına Günter Verheugen, "Tür- kiye'de karışık bir durum var. Demokrasi anlayışı AB'ye uymuyor" diye çarpıcı bir açıklama yapt- yor. Dünya Bankası da AB de varsın desin; halkımız çadırda bir ay doyacak, RTE gülücükler dağıta- rak gecekondulan gezip fakir fukaranın gönlünü alacak, üç beş armağan verecek ya... ötesi? Haydaaaa, nurlu ufuklara. AB'ye doğru renkli rüyalar! • • • Bu dediklerimiz tatsız tuzsuz konular. Gelelim RTE'nin üzerinde durmazmış gibi göründüğü, yu- muşak bir hava yakalayınca ilk fırsat pat diye çö- zeceği soruna. Partinin düzenlediği platformda RTE, örneğin türban işini, hatta cüppe ile sarık sorununu kö- künden çözümledi. Şu sözleri dikkat çekmedi: "Bu ülkede bırakalım her inanç sahibi inancını inandığı gibi yaşasın. Bırakalım nasıl giyiniyorsa, nasıl hareket ediyorsa öyle hareket etsin. Bunlar- la uğraşmayalım." Şunlarla uğraşmayalım demek istiyor: Türbanı protokole alalım, yetmez. Resmi dairelerde türba- nı zorunlu kılalım. Her resmi kurumda, bakanlık- ta, genel müdüriükte, okullarda mescit açalım. Bı- rakalım cüppe giyen, sank taşıyan başlar -millet- vekili olsun, bakan olsun- TBMM'ye de girebilsin. Kafa bu kafa, şu kafa: Türban başa, cüppe sırta, sank başa... Kuzgun leşe! Laiklik komısunda tarafimI Baştarafı 1. Sayfada knziyle ılgili tartışmalara da •'başta laiklik olmak üzere Cumhuriyetin temel ilkeleri- ni koruma konusunda herke- sin ettiği yemine sadık kalma- sı" uyansıyla karşılık verdi. Herkesi "Cumhuriyetin de- ğerlerini ve erdemlerini yeni- den düşünmeye, gelecek kuşak- lara da en iyi biçimde an- latıp özümsetmeye" çağıran Sezer, laiklik ilkesinin çağdaşlaş- manın temeli oldu- ğunu vurguladı. Türkiye'nin eğiti- me özen göster- mesi, zengin kay- naklannı ve biri- kımlerinı akılcı biçimde değer- lendirmesi du- rumunda 21. yüzyılda çok daha iyi bir dü- zeye erişebileceğini belirten Sezer, şunlan dedi: "Atatürk ilke ve dev- rimlerinin korunması, Cumhuri- yet'in tüm değerleriyle sonsuza değin yaşatılması hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu sorumluluk bağlamında belirtilmelidir ki, la- ik Cumhuriyet'e, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı kalma yemini eden cumhurbaşkanından millet- vekiline, başbakan ve bakanlar- dan, yargı mensuplanna, öğretim elemanlarından kamu görevlile- rine herkes ve tüm yurttaşlanmız Türkiye Cumhuriyeti'nin anaya- sada belirtilen niteliklerini koru- mak, özen göstermek ve bu ilke- ler yönünden taraf olmak zorun- dadırlar. lürkive'nindirlikvedii- zeni için gerekli uyumun, öncelik- le bu niteliklerin oluşturduğu Cumhuriyet değerleri etrafında sağlanması gerekir." Türkiye'nin güvenilirmüttefık ol- ma özelliğiyle bölgesinde ön plana çıktığını vurgulayan Sezer, şu gö- rüşleri dile getirdi: "Türk ulusu, ki- mi zaman uluslararası alanda çı- kan karmaşık sorunlarla karşılaş- mışsa da, bunlan göğüslememizi sağlayan akılcı çözümleri iiretme- yi de daima başardığımızı unut- mayarak geleceğe güven ve umut- la bakmamız gerektiğine inanıyo- rum. AB üyeliğimiz, ülkemizin stratejik vizyonunun aynlmaz bir parçasım oluşturmaktadır. Avru- palı ortaklarımızın ülkemizi AB'ye bağlayan ortak siyasal. eko- nomik ve stratejik çıkarları göz önünde bulundurup, tam üyelik görüşmelerine hazır olduğunu gösteren Türkiye'nin durumunu nesnel biçimde değerlendireceğini umuyoruz. Türkiye-AB ilişkileri. iki yönlüdür.Türk ulusu, üzerine düşeni yaptığına inanmakta ve AB'nin de bu gerçeği dikkate ala- rak ona göre hakça bir karara varmasını beklemektedir." Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Türk Silahlı Kuvvet- leri'ne (TSK) yayımladığı mesajda, Atatürkçü düşünce sıstemınin "ca- hilliğin kara bir bulut gibi yayıl- dığı, teokratik, kapalı ve gelenek- sel" bir toplum yapısından ulus ege- menliğine, usa ve bilime dayalı dü- şünce sistemini benimsemiş bir top- lum yapısına geçişte önemli rol oy- nadığını kaydetti. Atatürkçü düşünce sisteminin yıl- lar içinde yıkılması olanaksız sağ- lam bir taban oluşturduğunu vurgu- layan Özkök, şunlan dedi: "Gücü- nü büyük bir dinamizme sahip yüce milletimizden alan Türkiye Cumhuriyeti; kurulduğu günden beri, tehdit, risk ve belirsizlikler- le dolu ve çok zor bir coğrafyada yer almasına rağmen, sahip oldu- ğu istikrar ve sağlam yapısıyla çağdaşlaşma ereğimizde, Atatürk ilke ve devrimlerinin aydınlattığı güvenli yolda kararlı adımlarla ilerlemektedir." Juppe y den türban yasağına destek PARİS (AA) - Fransa'da iktidar partisi Cumhurbaşkanhğı Çoğun- luğu îçin Birlik'in (UMP) lideri Alain Juppe, okullarda türbamn kanunla yasaklanmasına destek verdi. îktidarpartisi lideri Juppe, Cum- hurbaşkanı Jacques Chirac tara- findan kurulan Laiklik Komisyo- nu'na, okullarda türban yasağına ilişkin görüşlerini açıkladı. "Tür- ban konusunda inisiyatifi tek ba- şına okul müdürlerine bırakma- nın bir anlamda korkakhk oldu- ğunu" belirten Juppe, "Siyasetin görevi, sorunların çözümü kar- şısında sorumluluk almaktır" dedi. Alain Juppe, "Bu yasa, Müs- lümanlara yönelik değil, cumhu- riyetin temellerini tehdit eden köktendincilere yönelik bir ya- sa" diye konuştu. Bağunsız uzmanlardan oluşan Laiklik Komisyonu, türban yasağı- na ilişkin toplumun çeşitli kesim- lerinin görüşlerini dinledikten son- ra hazırlayacağı raporu, yıl başın- dan önce Chirac'a sunacak. 3 70generalden Valdfedava ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Başta Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök olmak üzere halen görev yapan ve emekli toplam 370 general, Vakit gazetesi aleyhine tazminat davası açıyor. Da- vanın, 25 Ağustos'ta Asım Yeniha- ber imzasıyla yayımlanan köşede yer alan "Bunlar değil general, on- başı bile olamaz" başlıklı köşe ya- zısı nedeniyle açılacağı öğrenildi. Davanın toplam 1.5 trilyon liralık tazminat öngördüğü de öğrenildi. Yazıda şu ifadeler yer almıştı: "Adam meğerse generalmiş. Res- mi kıyafetinde omzuna takılnuş yıldızlardan başka hiçbir belirti- si hissedilmiyor halbuki. Fakat o resmen bir general! Tepetaklak ehramın sonucu bir general. Bir ülkede asıl general olacaklarYAŞ yerlere yatınlıyor. 'Onbaşı bile olamayacaklar' general yapılıyor. General olunca da emeklUiği hazmedemiyor böyleleri... Hele Yemen'i bilmeyen üniformah- lar... Onlann değil orduda, bu vurtta veri vok." Rektörler: Figüran olmayız CAN GAZALCI ANK\RA- Üniversitelerara- sı Kurul (ÜAK) üyeleri, hazır- layacaklan YÖK çerçeve yasa- sında hükümetten cıddi değişik- liklikler gelebileceğı kaygısı ta- şıyor. Milli Eğitim Bakanı Hü- seyin Çelik'ın hazırlanacak ya- sada "kodifikasyon" (düzen- leme) yapacaklannı belirtmesi- nin ardından. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın da önceki günkü Bakanlar Kurulu'nda, ÜAK için "Onlar YÖK Yasası'nın maddelerini belirleyecekler, içini biz dolduracağız" dediği belirtildi. Özellikle hükümetin imam hatip liselilerin üniversi- te yolunda önünün açılmasında ve rektörlerin "bir kereliğine 5 ya da 4 yıllığına" seçilmelerin- de ısrarcı olabileceğine dikkat çekiliyor. Rektörler ise bunun "motivasyon eksikliği" yara- tacağını anımsatarak 4 yıllığına iki kez seçilmeleri gerektiğini kaydetti. ÜAK Başkanı Ayhan Alkış, birtakım yargılarla hare- ket etmediklerini belirterek, "Bilgiye dayalı, deneyime da- yalı çözümler üretmek zorun- dayiz" dedi. "Ne gibi darbo- ğazlar yaşadık, ne gibi beklen- tiler var" gibi akademık yakla- şımlar göstereceklerini vurgu- layan Alkış, çerçeve yasayı ha- zırlarken kimseye ayncalık yap- mayacaklannın altını çizdi. Ankara Üniversitesi Rektörü Nusret Aras ise kimsenin ken- dilerini "figüran" olarak gör- memesi gerektiğini vurgulaya- rak "Çerçeve yasa üzerinde hükümetin istediği gibi deği- şiklikler yapması durumunda görüşmeler yanm kahr" dedi. 'İnsanca yaşam istiyoruz' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Tabipleri Birliği Merkez Kon- seyi Başkanı Füsun Sayek, 5 Ka- sım'da gerçekleştirecekleri iş bırakma eyleminde kararlı olduklannı söyledi. Sayek, Merkez Konseyi Genel Mer- kezi'nde 5 Kasım'da yapılacak "be- yaz önlük" eylemiyle ilgili bir basın toplantısı düzenledi. Hekimlerin, ni- telikli sağhk hizmeti, insanca yaşam istediklerini belirten Sayek, "AKP Hükümeti çağnmıza kulak vermeli- dir. 5 Kasım'daki greve hazınz, bu tarih bizim kararlılık ifademizin ta- rihidir" dedi. Sağhk alanında, geçmiş hükümetle- rin yarattığı felaket tablosunun, Erdo- ğan hükümetinde kıyamete dönüştüğü- nü vurgulayan Sayek, hekimlerin meş- ru zeminlerde haklannı aradıklannı kaydetti. Erdoğan hükümetinin ve o- nun Sağlık Bakanı'nın sağhk alanında, ortamı güllük gülistanlık gibi göster- meye çalıştığuıı ifade eden Sayek, şun- lan söyledi: "Biz, bu grev karannı al- madan önce, binlerce hekimimizi kapsayan bir nabız yoklaması yap- tık. Yaklaşık 20 bin hekimimizin ta- mamına yakını, bize, eyleme destek vereceklerini bildirdi. Biz, bu çağn- mıza saygı gösterilmesini bekliyoruz. Sabır taşı çatlamadan, nitelikli hiz- met ve insanca yaşam istiyoruz. Ah- laki ve mesleki sorumluluğumuznn gereğini yerine getirebilmek için, 5 Kasım'da iş bırakma eylemini ger- çekleştireceğiz. Bunu yaparken de, acil hastalarımızın mağdur olmaya- cağı düzenlemeler yapılacak, acil ser- visler takviye edilecektir. Hekimleri- miz, her gün, 1 milyona yakın hastay- la yüz yüzedir. Bizler, yaşadığımız, tanık olduğumuz sonınlann çözümü için bu karan aldık. Erdoğan hükü- meti ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ çağnmıza kulak vermelidir." Çahşmadan, yorulmadan, j üreffttecfen, rahaf yaşamak isteyen toplumlar, önce hassasiyetlerini, sonra hürriyeilerlni daha sonra da isiiklal ve İstikballerini kaybecferfer... Atatürk Cumhuriyeti... • Baştarafı 2. Sayfada 1921 Anayasası ile behrginleşmiş, 30 Ağustos 1922'de Başkomu- tanlık Meydan Savaşı'yla bağım- sızlığa kavuşulduktan sonra karan- hğa ve korkuya dayanan saltanatın 1 Kasım 1922'de TBMM karany- la kaldınlmasıyla da kesınleşmış- tir. 24Temmuz 1923"te Lozan Ba- nş Antlaşmasf nın kesinleştirdiği smırlar içinde 29 Ekim 1923 "te ulusun örgütlenmesi "Cumhuri- yet" adı konularak dünyaya duyu- rulmuştur. Bağımsızlık savaşının en doğal sonucu, kurtuluşu izleyen en an- lamlı, en doyurucu. en kapsamlı kazanımı Cumhuriyet, bağımsız- lığın kurumlaşması ve güvencesi- dir. Bireylerin yaradıhşı, ulusun yapısıyla ilgili, kültürle ilişkili, onurlu yaşam ilkesine dayanan bir yönetim biçimidir. Tam eşitlikçi yurttaşlık düzeni, gerçek bir halk demokrasisidir. Mustafa Kemal Atatürk'ün "Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet biçimi demektir. -Demok- rasi ilkesinin en modern, en mantıkî uygulamasını sağlayan hükümet biçimi cumhuriyettir?- Cumhuriyet, yüksek ahlak de- ğerlerine ve niteliklerine daya- nan bir yönetimdir. Cumhuriyet erdemdir. Cumhuriyet yönetimi erdemli ve namuslu insanlar ye- tiştirir. - Ulusal istenç, kararlılık ve bilincin seçkin eseri olan de- ğerli Türkiye Cumhuriyeti, her anlamda büyük Türk ulusunun öz ve değerli malıdır. Değerli ço- cuklarının elinde sürekli yükse- lecek ve sonsuza kadar yaşaya- caktır" sözleri 1927'de gençliğe seslenerek verdiği koruma ve sa- vunma görevi. 10. yıldaki Büyük Söylev'indeki "Temeli Türk kah- ramanhğı ve yüksek Türk kül- türü olan Cumhuriyet" anlatımı ile 6 Şubat 1933 Bursa konuşma- sıyla değerlendirildığinde "Cum- huriyet, düşünce, bilim, teknik ve beden yönünden güçlü. \ük- sek ırah (karakterli) koruyucu- lar ister" sözünün anlamı, güncel önemini arttırmaktadır. 1923 anayasa değışikliğıyle hü- kümet biçimi olan Cumhunyet. 1924,1961 ve 1982 anayasaların- da "devlet biçimi" olarak benım- senmiştir. 1924 Anayasası'nın 102. / son, 1961 Anayasasf nın 9, 1982 Anayasası'nın 4. maddesi Cumhuriyetin değiştinlmesinin önerilmesini yasaklamıştır. Yürürlükteki anayasanın amlan loırah, aynı yasaklamayı Cumhu- riyetin ".. demokratik, laik, sos- yal hukuk devleti.." nitelikleri için de öngörmüjtür. Ulusumuzun gerçek sahibi bulunduğu Cumhu- riyetımizin kurucusu Mustafa Ke- mardir. Evrensel değerleri ulusal- laştırarak yaşama geçiren, kendi- ni sürekli yenileyip çağdaş gerek- lerle uyumu izleyen, tam bağım- sızlıkçı, özgürlükçü, ulusal ege- menlikçı, aydınlanmacı, demok- rat, banşçı, bilimci, eşitlikçi, usçu (akılcı), uygarlıkçı, aktöreci (ah- lakçı), tüzeci (adaletçi), insanlık- çı, Türkiyemize özgü ilkeler diz- gesi Atatürkçülük (Kemalizm), varlık nedenimiz, yaşam felsefe- miz ve sonsuzluk koşulumuz ola- rak Cumhuriyetımizin düşün kay- nağı ve itici gücüdür. Birbirinı iz- leyen devrimlerle. ülkemizi 10. Yıl Marşı'nın destansı içeriğinde, coş- kulu ezgısmde vurgulandığı gibi çok kısa sürede karanlıktan aydm- lığa çıkaran, hıçbir parasal düzen- leme (enflasyon, devalüasyon vd.), borçlanma olmadan, tersine ulusallaştırma (millileştirme) ya- parak, Osmanlı borçlarını ödeye- rek kül yığmlannı ve yıkımlan te- mizleyerek her yen bayındır kılan, uygarlığm olanaklanyla donatan saygınlığı övülen, anlaynştan yapı- ya, kurallardan kuruma yepyeni bir toplum ve devlet yaratan ör- nek Cumhuriyete borcumuz sayıl- mayacak ölçüde çoktur. Kul-köle tebaayı, onur ve erdem saydığımız hak ve özgürlüklerin tümleştirdi- ği kişiliğiyle birey-yurttaş, din toplumu ümmeti de ulus düzeyine getirmiştir. Cumhuriyetle demok- rasi birbirinden asla aynlamaz. Demokrasi, Cumhuriyetin soyadı- dır. Ülkeyi ve ulusu kapsayan bir in- san ve hukuk kurumu olan devle- tin sahibi, hiçbir aynm gözetihne- den, soy ve inanç özelliğini "Tür- kiye Cumhuriyeti Vatandaşhğı" bağı içinde özgürce açıklama do- ğalhğı bulunan her yurttaşımızdır. Alt-üst kimlik tartışmalan Cum- huriyetle bağdaşmaz. Cumhuriyet- çi ohnayan da Cumhuriyeti savu- namaz. Ulusallaşmanın doğal so- nucu olarak halkın egemenliğini yetkili organlar eliyle kullandığı yönetim biçimi Cumhuriyeti, Mustafa Kemal' in 1.11.1928 TB- MM'yi açış konuşmasında "Kim- sesizlerin kimsesi" nitelemesi he- pimize ışık tutan anlamlı bir uya- ndır. Cumhuriyet, yurttaşlann esenliğini, erincini, gönencini, mutluluğunu, devletin güçlü ve görkemli obnasını amaçlayan laik, devrimci, özbenlik anıtıdır. Türk ulusuna en yaraşır yaşam biçimi- dir. (Gelecekyazımda Cumhuriyeti- mize karşı başlatılan yıkma çaba- larım özetleyerek irdeleyeceğiz). Or. Bekir KUMBUL Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle