23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 EKİM 2003 SALI 8 HABERLERIN DEVAMI TURKİYE Istanbul Edırne Kocaeli Çanakkale Izmir Manisa Aydın Denizli Y B Y B B B Y Y 10 7 10 10 18 17 18 17 Sinop Y 11 Adana Samsun Y 11 Mersin Trabzon _Y 18 Dıyarbakır Giresun Y 15 Şanlıurfa Ankara 8 Mardin Eskişehir Konya Y 11 Hakkâri Sıvas 8 Van Zonguldak Y 9 Antalya Y 23 Kars bulutlu Butun bolgelerımız parçalı çok bulutlu. Marmara'nın batısı ıle kıyı Ege dışında tum yurt yağışlı geçecek Yağışlar Marmara'nın doğusu, Batı Karadenız, Güneydoğu Anadolu ıle Do^u Anadolu'nun gu- neydogusunde yer yer etkılı olacak. Hava sı- caklığı tum yurtta 8-10 derece azalacak DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn K K K B B B B B 8 6 8 12 9 9 9 7 Münih B 9 Zürih Berlın Budapeşte Madrıd Vıyana Belgrad Sofya Roma Atina B B Y B Y Y Y Y 8 8 16 8 9 10 16 18 B 9 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bışkek Tiflis Kahıre K Y B B Y B K B -1 21 2 25 17 18 3 31 B 24 > ÇoK bulLtlu ı YagmurİL/ : Kartı Sulu kar i Gök gurüfîüJu G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada Olayı kadrolaşma hareketlerine bir örnek diye gös- teren CHP'nin girişimi duyarlı kesimlerde, medyada yankı bulmuyor. CHP gibi sesini güçlü biçimde duyurma olanağı- na sahip bir siyasal kuruluşun bu türden haklı, ama sözde kalan, yaptırım içermeyen muhalefeti sonuç vermiyor. Hareketsizlikten mustarip bir partinin liderinden milletvekiline değin söz sahibi kadroları; hastalığı kendi bünyelerinde arayacakları yerde, iktidar bizim- kini değil, askerin sözünü dinliyor diye sürekli yakı- nıyor. Oysa, CHP Genel Merkezi'nin durağan, bir atım- lık barut örneği muhalefet anlayışına karşı olduklan- nı kurultay delegeleri Kemal Derviş'e oy itibarı gös- tererek kanıtladılar. Derviş halkçı değil Amerikancı, çok pazarcı, içten pazariıkh. Delegelerin bu türden siyasal anlayışı gör- mezden gelmelerinin bir nedeni olmalı. Neden; genel merkez politikalanna oranla Derviş'in yeni yöntemler içeren daha atak politikalar izlemesi- ni savunur görünmesinden kaynaklanıyor. • • • Hay huy arasında kimi önemli sorunlar kaynayıp gi- diyor. AKP'nin üyelerine başannın sıriarını öğreten "Siya- sette Yeni Ufuklar" kitabındaki görüşler, hükümetin ve genelde görevli kadroların uygulamalardaki ana il- keleri özetliyor. örneğin kitap "esnek olun, karşınızdakinin esneme payını da yok etmeyin" diyor. Bu, RTE'nin izlediği yöntemler ile bütünleşiyor, örtüşüyor. RTE bugüne kadar çeşitli sorunlan öyle bir çıkışla başlattı ki, olurları olmaz noktasına taşıdıgı için şid- detli bir eleştiri yağmuru ile karşılaştı. Ne yaptı? Eleştirilere hak veriyormuş gibi göründü. Bu dav- ranışı medyada, muhalefet çevrelerinde "geri adım attı" diye nitelendi. Oysa RTE, yandaşı partililere, yönetici kadrolara "esnek olmalanm" önerirken -kitaptaki bir diğer ör- neği anımsatıyor- "birağaçkakanın gagasıyla saniye- de 25-30 defa vurarak ağacı delmesi gibi, hedefe ula- şabilmek için pes etmeden çok çalışmak gerektiğini" içeren politik davranışı salık veriyor. • • • Son gelişmeleri bu örneklerle değerlendirmek ge- rekiyor. Pazardan beri medyanın baş haberi; Üniver- sitelerarası Kurul'un ME Bakanı Hüseyin Çelik'le yap- tığı son toplantıdan uzlaşma çıktığını yayıyor. Acaba Bakan Çelik geri adım attığı için mi uzlaş- ma sağlandı, yoksa? Evet yoksa, Bakan -tabii RTE- hedefe pes etmeden ulaşmak için tıpkı ağaçkakan gibi çalışmanın peşinde mi? Bu iktidarın YÖK'le ilgili son manevrası -kitapta yazıldığı gibi- "şahı korumakiçinpiyonlan feda etme" politikası mı? Henüz bilinmiyor. Üstelik ME Bakanı'nın son açıklamalarındaki gizli kimi işaretler mide bulandırıcı nitelikte. Uzlaşmanın tepe noktası, anayasanın 130-131. maddeleri. Bakan Çelik bu maddeleri değiştirmek- ten "şimdilik vazgeçtiklerini" açıkladı. Bu, bir. Iki; ÜAK'nin "hazırlayacağı taslakla 'makul bir süre içinde' kendilerine geleceğini" ve bu çalışmayı "'bir heyetle' -üniversite temsilcileh bu heyette bulunacak mıdır, belli değil- yasa tasansı haline getirip" hükü- mete sunacaklannı söylüyor. Söylemin püf noktasına gelince; Bakan Çelik, kı- sa ve orta vadede üniversitelerin eksikliklerini gider- mekten söz ediyor ama... Kadrolaşmanın önemli ayağı imam hatiplere üni- versite kapılarını açan kararlı tutumlannın tasarıda yer almayacağını söylemek bir yana ima bile etmi- yor. ÜAK taslak hazıriar, sonra tasarıda oldubittilerle karşılaşır mı? Ne dersiniz? AL GÖZÜM SEYREYLE IŞIL ÖZGENTÜRK Dağbaşında EnternasyonaL.. • Baştarafı Arka Sayfada tiyarlar hemen bataklığa da- lıp kızı kurtanyorlar ama o da ne. kendileri usul usul batmaya başhyorlar. O sıra- da ışıklı bir hare onlan ay- dınlatıyor ve onlar batıyor- lar, hep birlikte el ele, tabii hep aynı marşı söyleyerek. Bu filmi kahkahalar ve göz- yaşlan arasında izledik ve ınadına bütün gün Enternas- yonal söylememiz bu yüz- den. Ölürken bile birini kur- tardık ya. Doğu'dayız ya, mucizeler devam ediyor. Tarık Akan, beni, Tuncel Kurtiz'i ve SKY Türk TV'nin gencecik programcısı Lale Şırgın'ı yanına ahp Arpaçay ilçesin- de bir çiftlik evine götürü- yor. Burası, Tank'ın seksen- li yıllarda hücrede tanıdığı arkadaşı Metin Aksoy'un e- vi. Kapıda Metin Bey'in eşi Lale Hanım; Metin Bey, on üç yaşındaki kızlan Selvi ve yedı yaşındaki spastik ço- cuklan Selin karşılıyor bizi. Selin annesinin kucağında a- ma az sonra yürütecıne bi- nip salonu bir boydan bir bo- ya dolanacak. Bu evde sevgi bir mucize gerçekleştirmiş. Doktorlann asla yüriiyemez dedikleri Selin, artık kendi başına bil- gisayann başına kadar gide- biliyor. Kendi yemeğini ken- di yiyor. Bütün bunlar uzun kış günlennde sabırla Se- lin'e bir şeyler öğretmeye çalışan Lale Hanım'ın, Me- tin Bey'in, abla Selvi'nin ve evın kedisinın başardığı bir mucize. Selin ilk kez kediyle oy- narken doğrulmuş ve ilk otu- ruşunu yapmış. Bu kedilere boşuna kutsal dememişler. Lale Hanım. inatçı, sevgi do- lu bir kadın. Kapmın önüne bırakılan köpekleri doğurt- mak da onun işi, Seline oku- ma yazmayı öğrermek de. Selin, kız adı gibi geliyor a- ma o yakışıklı bir delikanlı adayı. Yüzünde gülümseme hiç eksik olmuyor. Biz de oradan Lafe Ha- nım'ın. "Ben hiçbir zaman umutsuzluğa düşmedim, kimse de düşmesin" sözle- riyle. gözlerimiz yaşlı ama vüreğimiz sevinç içinde ay- nlıyoruz. Fakat mucizeler devam ediyor. Sinema salonu tıklrm tıklım dolu, Sürü filminde gençlerin çogu ayakta. Uzak tartışılıp duruyor, Avnıpa si- nemasuıın yaklaşık oruz kı- sa filmi, satrr satır izleniyor. Aşk olsun, mücadele olsun. çevre kirliliği olsun her bıri kendi meselesinı cesaretle savunan filmJer. Zaten Ah- met Boyacıoğlu ve güzeller güzeli Başak'ın kötü bir iş yapma şanslan hiç olmadı. Şimdi hedefleri Van. bu yıl Kayseri ve Kars'ı program- lanna aldılar. lyi ki almışlar, bu festival Kars'a çok yakış- tı. Biraz da kendimizden söz edelim; atölye öğrencileri- min yaptığı "savaş ve terör karşıtı" on yedi kısa filmin hemen hepsı alkışlandı ve şimdiden Kars 'tan on öğren- cimiz oldu. Yönerge var, yasası yokB Baştarafı 1. Sayfada ne, anayasal düzenine, toplu- mun huzur ve giivenliğine yö- nelik iç ve dış tehditlere kar- şı Türk milletini Atatürk ilke ve inkılapları, nıilli birlik ve milli değerler etrafında bir- leştirerek, birlik ve beraber- lik içerisinde milli hedeflerin gerçekleşmesini sağlamak üzere yetkili makamlarca ha- zırlanan psikolojik tedbirle- rin Bakanlığımızın görev ala- nına ait olanlarının uygulan- masını sağlayacak olan mer- kezde Toplumla flişkiler Da- ire Başkanlığı ve tllerde Top- lumla İlişkiler Bürolarının kuruluş, görev ve çalışma iş- leyişini düzenlemektir." Bu maddede, Türkiye Cum- huriyeti'nin kuruluş temelini oluşturan Atatürk ilkelerinin gizli bir çalışmanın konusu ya- pılması dikkat çekici. 'Kapsam'ı düzenleyen 2. madde ise şöyle: "Bu yönerge 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Ka- nun'da değişiklik yapılana kadar Merkezdeki Toplum- la İlişkiler Daire Başkanlı- ğı'nın teşkilatlanmasını ve valilik, kaymakamlık bürola- rı kuruluş, görev ve çalışma yönetmeliği çerçevesinde tl Toplumla ilişkiler Büroları- nın oluşturulup bunların gö- rev, yetki ve sorumlulukları ile iş ve işlemleri kapsar." Bu madde. Içişleri Bakanlığı bünyesinde 81 ile yayılan bir PH çalışmasının yasal dayana- ğının henüz oluşmadığını açık- ça ortaya koyuyor. Hukuksal temei olarak bakanlığın genel yasası gösteriliyor. Uygulamanın dayanağı bulunmuyor "Hukuki dayanak" konusu- nu düzenleyen 3. madde şöyle: "Bu yönerge 3152 sayılı Içişle- ri Bakanlığı Teşkilat ve Görev- leri Hakkında Kanun'un 33. maddesi hükmü ve Bakanlık Makamının 13.12.2002 tarih ve 223 sayılı onayı uyannca ha- zırlanmıştır." Yönergenin ikinci bölümün- de "kuruluş ve görevler" yer alıyor. Uygulamanın yasal da- yanaktan yoksun olduğu yö- nergenin 5. maddesinde şöyle ifade ediliyor: "Yasa çıkarı- lıncaya kadar merkezde bir daire başkanının sorumlulu- ğunda Toplumla İlişkiler Başkanlığı kurulur." 6. maddede Toplumla Ilişki- ler Daire Başkanlığı 'nın görev- leri 15 ana başlıkta toplanıyor. Bunlar şöyle: 1 - Iç ve dış tehditlere karşı yetkili makamlarca hazırlanan ve uygulanmak üzere Bakanlı- ğımıza gönderilen görevler için Bakanlığın görev alanına gi- renleri ilgili birimleri ile koor- dine ederek, yurt düzeyine her türlü psikolojik tedbirleri al- mak üzere uygulama emirleri- ni hazırlayarak, Bakanlık mer- kez ve taşra teşkilatmca tedbir- lerin uygulanmasını sağlamak, uygulama sonuç raporu düzen- leyerek yetkili makamlara ilet- mek. 2- Halkın milli birlik ve mil- li değerler etrafında birleşme- sini sağlayacak her türlü özel ve resmi faaliyetlerden Bakan- lığımız görev alanına ait olan- lannın hedefine ulaşması için gerekli tedbirleri almak ve bu faaliyetleri koordine etmek. 3- Uygulamada etkinliği ar- ttırıcı araştırmalarda buluna- rak, prensip ve metotlar geliş- tirmek. 4- Uygulanmakta olan faali- yetleri izleyerek iller. Bakan- lık, kurum ve kuruluşlar arası eşgüdümü sağlamak. 5- Yetkili ve ilgili kurumlar ile Bakanlık merkez ve taşra bi- rimleri ile diğer kaynaklardan gelen rapor, bilgi ve teklifleri incelemek, öneri ve sonuçlan ilgili kurumlara ileterek buna göre işlem yapmak. 6- Konu dahilındeki ihtiyaç ve aksaklıklann tespitini yapa- rak uygulamaya dönük tered- düt ve suallerin cevaplandınl- masını, gerektiğinde ilgili ku- rumlarla koordine ederek sağ- lamak. 7- Uygulama planlannda be- lirlenen faaliyetlerin hedef kit- leye ulaştınlmasında yararlanı- lacak metot ve materyalleri tes- pit ederek gerekiyorsa temini- ni yetkili makamlardan isteye- rek kullanımını sağlamak. 8- Örnek uygulamalan 'bil- gi beslemesi' amacıylaplanla- yıcı ve uygulayıcı birimlere ak- tarmak. 9- Işitsel, görsel ve yazılı ba- anat- sever Kurum Onur Ödülü'ne değer görülen Cumhuriyet gazetesinin ödülünü, Cumhuriyet gazetesi adına Kültiir Servisi şefi, şair Egemen Berköz aldı. Onur Odülleri gecesiKültür Servisi - TÜYAP 22. Istanbul Kitap Fu- an ve 13. Istanbul Sanat Fuan / Art-Ist 2003'ün • düzenlemiş olduğu geleneksel yemek gecesinde 'Onur Odülleri' sahiplerini buldu. 'Sanatsever Kurum Onur Ödülü'ne değer gö- rülen Cumhuriyet gazetesinin ödülünü. Cumhuri- yet gazetesi adına Kültür Servisi şefi, şair Egemen Berköz aldı. Doğan Hızlan. ödülü verirken "Uzun yıllar Cumhuriyet'te çalıştım. Çoğu dostum, sanata çokça yer veren Cumhuriyet gazetesinde bulunuyor. Bunun yanında Ege- men Berköz gibi bir şaire ödül vermekten se- vinç dujTiyorum." dedi. DYO'ya \erilen 'Koleksiyoner Kurum Ödü- lü'nü ise SelçukYaşar Resim Müzesi adına Sel- çukYaşar aldı. 'Eleştirmen Onur Ödülü', Kıy- met Giray'a, 'Sanatçı Onur Ödülü' ise Naile Akıncı'ya verildi. Ödülünü Bülent Kınalının elinden alan Akıncı için Erhan Karaesmen, şun- lan söyledi: "Naile Hanım'ın resimleri birbiri- ne benzemez. 84 rengi bir arada kullanan, akıl almaz bir konsantrasyon ve azimle deseni ya- kalayan Akıncı, başkaHaliçleryapacakvehiç- biri birbirine benzemeyecektir. Naile Akıncı, peyzajın büyük yakalayıcısıdır." dedi. Ana tema- sı 'Kent Kültürü ve Istanbul' olan bu yılki Ki- tap Fuan'nın 'Onur Yazan' Tahsin Yücel için geçen yılın onur yazan AdaletAğaoğlu 'nun gön- dermiş olduğu yazıda şu sözler yer alıyordu: "Tahsin Yücel, edebiyatın derinlik kalitesine katkısı büviik bir yazardır. Yalanım varsa "Ya- lan' beni çarpsın." Bremer Ankara'yı kızdırdı $eyreyleisil(S yahoo.com isilozgenturk" superonline.com • Baştarafı 1. Sayfada de, ABD'nin Irak'taki yöneticisi Bremer" in Türk askerine ilişkin sözleri tepki çekiyor. Dışişleri Ba- kanlığı'ndan bir yetkili, Bre- mer'in sözlerinin resmi birnitelik içermediğini, Washington yöneri- miyle yapılan herhangi bir resmi temasta gündeme gelmediğini kaydettı. Yetkili, "Bizim asker gönderme konusunda tek mu- hatabımızABD'dir. EğerTürki- ye asker gönderecekse. bunun çerçevesi ABD ile belirlenecek- tir" dedi. Türkiye'nin asker gönderme konusunda Irak Geçici Hükümet Konseyi ile temasa geçmek gibi düşüncesinin olmadığı da kayde- dıldi. İleriki günlerde Geçici Kon- sey'in başına geçecek olan Irak Kürdistan Yurtsever Birliği (IKYB) lideri CelalTalabani'nin 19 Kasım'da yapması beklenen zi- yaretin de bu gelişmelerle ilgisi olmadığı bildirildi. Aynı yetkili, asker gönderme konusunda AB- D'den herhangi bir haber gelme- diğini, müzakerelerin başlaması yönünde de bir gelişme olmadığı- nı kaydetri. Bağdaftaki saldınlann giderek yoğunlaşması ve ülkedeki güven- lik sorunun hâlâ çözümleneme- miş olmasından Ankara'nın da memnun olmadığını anlatan yet- kili. "Irak'ta gidişat kötü" de- ğerlendirmesini yaptı. Ankara, başta Bremer olmak üzere ABD'li yetkililerin Irak ko- nusunda kafalannın iyice kanştı- ğını, başta güvenlik olmak üzere sorunlann çözümü yönünde hâlâ etkin bir adım atılamadığını dü- şünüyor. Mevcut koşullarda Türk askerinin gönderilmesi konusun- da bir adım atılmasının güç oldu- ğunu düşünen Ankara, Bremer'in "Osmanlı Irak'ta sömürgeciy- di" ıfadelerinden de rahatsız oldu. Dışişleri yetkilisi, Bremer'in "or- tahkta" dile getirdiği bu açıkla- maların "iyice düşünülmeden" yapıldığını belırtırken "Peki İngi- Uzler Irak'ta neydi?" sorusunu yöneltti. Dışişleri Bakanlığı'nın Bremer'in ifadelerine ilişkin bir gınşim yapması beklenmiyor. ABD Temsılciler Meclisi heye- ti, Irak ve Ürdün'deki temaslannm ardından Türkiye'yi ziyaret edi- yor. Uluslararası ilişkiler Komite- si'nin Cumhuriyetçi üyesi Ed- ward Royce başkanlığındaki he- yet, başkentte bugün temaslarda bulunacak. sın ile diğer kaynaklardan alı- nan bilgi ve belgeleri uygulama planlannın amacı kapsamında değerlendirmek. 10- lllerdekı Toplumla ilişki- ler Büro Personeline Bakanlık içi ve dışmdaki ilgili birimler- le işbirliği yaparak psikolojik harekât eğitimi planlamak ve uygulanmasını takip etmek. 11- Aksine görevlendirme yapılmadıkça görev alanı ile il- gili her türlü Bakanlık içi ve dı- şı toplantı vb faaliyetlere iştirak etmek ve Bakanlıkta yapıla- caklan düzenlemek. sonuçlan ilgili birimlere duyurmak. 12- Faaliyet programlanna ait dosyalama işlemini koordi- nesinde yürüterek, gelen ve gi- den evrakın kayıt. dağıtım, gönderme ve arşivlenmesini sağlamak. 13- OHAL sonrası alınması gereken yasal ve idari düzenle- meler ile ilgili çalışmalan yü- rütmek. 14- Görev alanına giren ko- nularda yazıh ve sözlü görüş bildirmek. 15- Bakan tarafından konu kapsamında verilen diğer gö- revleri yapmak. Clzll Ar$lv Yönergede, daire başkanlığı- nın bu görevleri sıralandıktan sonra illerdeki bürolann göre\ - lerine yer veriliyor. Bu görev- ler, daire başkanlığının işlevi- nin her ilde sürmesini sağlaya- cak içerik taşıyor. Bürolara ilin "huzur ve güvenliğine yöne- lik tehditleri saptama ve gereken önlemi alma" gö- revi veriliyor. Merkezde görevlendirile- cek personel konusunda da, uygulamanın henüz yasal da- yanağı olmadığı bir kez daha vurgulanıyor. Bununla ilgili 9. madde şöyle: "Merkezde- ki bu hizmetler Toplumla tlişkiler Daire Başkanlığı yasası çıkarılıncaya kadar mevcut personel tarafın- dan, gerekiyorsa merkez bi- rimleri ve bağlı kuruluşlar- dan görevlendirilecek yete- ri kadar personel tarafın- dan yürütülür." Yönergede aynı değerlendirme illerdeki bürolar için de yer alıyor. Yönergenin son bölümü, "ortak hükümlere" aynlı- yor. Bunu düzenleyen 12. madde şöyle: a-Yönerge hü- kümleri uygulamaya konul- duktan itibaren işleyişte bir- liğin sağlanması için valilik- lerin farkJı birimlerinde mevcut olan PH plan ve uy- gulama programlanna ait tüm dosya ve evrak bulun- duğu birinıden teslim alına- cak ve tüm dokümanın dos- yalama işlemi, kayıt, dağı- tım, gönderme ve arşivlen- mesi Toplumla İlişkiler Bü- rolarınca sağlanacaktır. b- Personel seçiminde azami hassasiyet gösterile- cek, görevlendirilecek bü- tün personel gizlilik derece- li yerlerde çalışmaya uygun nitelikte olacak ve müm- künse kalıcı veya uzun sü- rece görev yapabilecek per- sonel seçilecektir. c- Görevli tüm personel nüfus ettiği her türlü bilgi ve belgenin gizliliğine bil- mesi ve bilinmesi gereken' prensibine riayet etmeye ve gizlilik dereceli evrak için mevzuata uygun tedbir al- maya mecburdur. Gizli bil- gi ve belgenin açığa vurul- ması, yetkisiz ve ilgisiz kişi, kurumlara verilmesi yasak- tır.Aksi davranışlar ceza so- ruşturmasına tabidir. d-Toplumla İlişkiler Bü- roları, Bakanlık Toplumla İlişkiler Daire Başkanlığı ile koordineli ve işbirliği içinde çalışır." 30.4.2003 ta- rihinde "bakan onayı" ile yürürlüğe giren yönergenin yasal dayanağı konusunda henüz Meclis'e ulaşmış bir çalışma bulunmadığı, ancak bu yönde bazı taslaklann ha- zırlandığı öğrenildi. GUNDEM >IUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada "Türbana her yerde özgöhük" isteyenler, başlı- ca dayanak olarak AB standartlarını gösteriyorlar. Rastlantının bu kadarı olur; Sezer'in, türban ko- nusundaki tavrı nedeniyle eleştirildiği günlerde AB'nin lokomotifi olarak kabul edilen iki ülkenin cumhurbaşkanından art arda "türban değerlendir- meleri" geldi. Fransa'da okullarda türban tartışmasının gide- rek yükselmesi üzerine Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, laikliğin erozyona uğratılmasına dikkat çekti ve net bir tavır koydu: "Laiklik tartışma konusu olamaz. Gerekirse ya- sa çıkartınz." Chirac'ın ardından Almanya Cumhurbaşkanı Johannes Rau'nun görüşü gündeme geldi. Tabii Türkiye'de değil, Avrupa'da! Türkiye'de Sezer'in eleştirildiği günlerde Rau şunu söylüyordu: "Devlet okullannda tarafsızlık ilkesi korunmalıdır. Bu anlamda kamu kurum ve kuruluşlannda başör- tüsü ile çalışılmasından yana değilim." Rau'yu bu değerlendirmeyi yapmaya iten, ülke- deki bazı yerel mahkemelerin işyerlerinde türban- la çalışmaya izin verilmesine ilişkin kararıydı. Chirac ve Rau, ülkelerinin en üst noktasındaki yöneticiler olarak, dini simgelerin bir aynmcılık un- suru olabileceğini, dikkat edilmesi gerektiğini söy- lerken bu konudaki hassasiyetini Cumhurbaşkan- lığı koltuğuna oturduğu günden beri sürekli koru- yan Sezer eleştiriliyor! Ne adına? özgürlükler adına, AB adına! AKP'lilerin sorunu Türkiye'de türbanla okula gitmek isteyen öğ- renciler, 9O'lı yıllar boyunca defalarca yargı ku- rumlarına başvurdular. Hem Türkiye'de hem Av- rupa'da. Tümünden de şu ortak karar çıktı: "Dini simgelerin üniversite gibi bilimsel kurum- larda kullanımı aynmcılıkyaratır. Bilim her şeyi sor- gular, din ise tartışılmaz kurallara sahiptir. Bir gru- bun dini simgeleri kullanması, ötekiler üzerinde baskı anlamına gelir." Benzer durum, kamusal alanlar için de geçerli. Konu karmaşık gibi görünüyor ama, öyle değil. Daha doğru tanımla, bilerek karmaşık hale getiril- mek isteniyor. Türkiye'de herkes istediği gibi giyinebilir. Buna karışan yok. Devlet kurumları gibi topluma ayrımsız hizmet vermesi gereken yerlerin ise kendi kuralları vardır. Buna uymak da herkesin görevidir. Güncel duruma gelirsek, Cumhurbaşkanı'nın görevi de bu yönde hareket etmektir. AKP'liler Sezer'e soruyor: - Iki yıl önce Köşk'e türbanlı çıkanlar olmuştu. O zaman cumhuriyet mi yıkıldı? Aradan geçen za- manda ne değişti? AKP'lilerin bu soruyu Sezer'e değil, kendileri- ne sorması gerekiyor. Geçen yıl 3 Kasım seçim- lerinin ardından AKP'lilerin ilk delmek istedikleri şey, protokoldü. Başta Meclis Başkanı olmak üze- re kimi AKP'liler, her türlü fırsatı değerlendirip bu- nu denediler. Sezer de bunun üzerine 24 Kasım günü ayrıntılı bir açıklama yapma gereği duymuş- tu. Ardından 23 Nisan'da benzer durumu yaşadık. AKP'liler devlet protokolünün kurallarını bilmi- yor mu? Bal gibi biliyoriar... Ama bütün bunlan yok sa- yıp, her şeyi tartışmalı hale getirerek kendi kural- larını koymak istiyorlar. Son tartışmayla türbanı bir kez daha siyasetin tam ortasına koydular. Tür- banı siyasete kurban ettiler. AKP'nin sorunu davetiye değil... Cumhuriyetin bütün değerterini tartışmaya da- vetiye çıkarma! ankcumfâ ktv.ttnet.net.tr THR ve TÜPRAŞ özeUeştirmeleri • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TÜPRAŞ'ta özelleştirme için teklif veren firmalar revize tekliflerin alınmasının ardından açıklanacak. Alınan bilgiye göre, cuma günü itibanyla TtrPRAŞ ve TEKEL'de teklifler alınırken dün toplanan ihale komisyonu, tekliflerdeki belgeler üzerindeki değerlendirmelere başladı. Ihale komisyonu çalışmalannda, tekliflerin geçerli olup olmadığma bakacak, gerekli belgelerde eksiklik durumunda, teklif sahibi şirkete dönerek bunlann tamamlanmasını sağlayacak. TEKEL ve TÜPRAŞ'ta 2-3 hafta içinde ihaleye çıkılması hedefleniyor. ESK Başkanlık Divanı toplandı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ekonomik ve Sosyal Konsey (ESK) Başkanlık Divanı, Devlet Bakanı Abdüllatif Şener başkanlığında toplandı. Şener, ESK bünyesinde oluşturulan 12 çalışma kurulunun üyelerinin toplantıda belirlendiğini bildirdi. Şener çalışma kurullannın Makro Ekonomik Politikalar, AB Dış İlişkiler, Tanm-Orman Köyişleri, Sanayi- Teknoloji, Enerji, Ticaret, Esnaf Sanatkâr ve KOBt'ler, Tüketici, Çevre, Bölgesel Gelişme, Insan Kaynakları, Bilgi Toplumuna Geçiş alanlannda oluşturulduğunu bildirdi. VERDİ ilk kongresini yaptı • İstanbul Haber Servisi - Almanyanm en büyük sendikası VERDl (Birleşik Hizmet Sendikası) 1. Genel Kurulu'nu 26 Ekim'de Berlin'de yaptı. Beş büyük sendikanın birleşmesiyle 3 milyon üyeye ulaşan VERDl'nin 1. genel kurulunda, Alman işçilerin sorunlan tartışıldı. Türkiye'den davetli olarak kongreye katılan Tez-Koop Iş Genel Başkanı Sadık Ozben yaptığı konuşmada, Türkiye'de çokuluslu şirketler ve bunlara bağlı mağazalarda yaptıklan örgütlenmeyi anlattı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle