04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 EKİM 2003 CUMARTESİ HABERLER Görüntüvarderinlikyok 'Asmalı Konak' 400 sinemada birden gösterime girerek Türkiye'de bir rekora imza attı. Sinema yazan Atilla Dorsay, dizideki erdemlerin filme hiç geçmediğini söyledi GAMZEAKDEMtR Televizyon ekranlannda 54 hafta bo- yunca ilgiyle izlenen 'Asmab Ko- nak'ın sinema uyarlaması dün gös- terime girdiği beyazperdeyi eline ge- çirdi. Film, ülke genelinde 400 sine- mada gösterime girdı. Yapım, dizinin son bölümü- nün kaldıgı yerden, yani Ba- har"ın kanser teşhisi nedenıyle gittiği ABD'debaşlıyor. Sinema yazan Atilla Dorsay fılmin gö- rüntüler dışında, derinlik anla- mında yetersiz olduğunu ve düş kınklığı yarattığını söyledi. Diziden kopmuç... Dorsay, "Film herhaide pro- mosyon açtsındau \e kamuovu açısından Türkhede bir ilk. Bu tarzfîimlerin zaten sinemaolarak çok i\i olması beklenmez ama yine de da- ha iyi bir şeyler beklhorduk. Dizideki erdemler filme hemen hiç geçmemiş. Dizinin kendine özgü eg- zotikbirçekkiliği,Türki>e'ninçokçe- lişkili yönkrini feodalizmden, New York'a kadar uzanan çelişkilerini or- taya koymak gibi özelükleri vardı. Herşeye rağmen IdşitikJervçkarak- terlervardı, sinemadaysa bunlan bul- mak çok zor. Bir kere dizinin kayma- ğını yemekiçin son dereceacele> e gel- miş bir proje. Oysa biraz daha üze- rinde durulsaydu daha iyi bir senar- yoyla, mandk hatalanndan anülmış bir öykü alaşı>1a daha iyi bir şey ola- bihrdL Görsel açıdan çok başanh ol- sadasahnekrnıtarazbir bütünün için- de kaybolup ghmiş". Ülke genelinde 400 salonda bir- den aynı anda gösterime girerek Tür- kiye'de bir rekora ımza atan yapım, başta Almanya olmak üzere, Hoîlan- da, Avusturya, Avustralya ve Belçı- ka gibi birçok ülkede de gösterilecek. New York çekımlen 1.5 ay süren filmm, 67 kışilık oyuncu kadrosu- nun da 28'ı Amerikalı profesyonel ak- tör ve aktrıslerden oluşuyor. Nevv York'ta 71 ayn mekânda yapılan çe- kimlerde Queensborough Köprüsü 3 saat trafığe kapatılmış. Fılmin yönetmeni ve yapım- cısı AbdulahOğuz, fılmde, se- yırcının dizinin ihtışamıyla karşılaştınldığında hayal kı- nklığına uğratmak istemedik- lennı söyledi. Abdullah Oğuz, filmın çe- kimlerden önce teknık altya- pısının sağlanması içın 180 kışilık bir ekibin görev yaptı- ğını belirtti. Görüntüler ünlü Hollywood görüntu yönetmeni Ken Ketech tarafindan çekıldı Filmın afi- şı Oscar ödullü Emrah Yücel tara- findan tasarlandı,fragmanlannııse Mı- ramax'ın kreatif direktörü Göktuğ Sanöz hazırladı. Yeşücay fılm için saçlannı kazıtır- ken, 8 kılo veren Deniz'e aynca dört ayn boyda toplam 15 bın dolara mal olan sakallar yapılmış. SENARYO ACELEYE GELMİŞ Hollywoodvaribirgalatö- reni yapılan 'Asmalı Konak' filmi için sinema eleştirmenlerinin birleştiği nokta mükemmel görüntüleri. Eleştirmenler senar- yonun aceleye geldiğini belirtiyor. Görsel açıdan çok başanlı olsa da sahneler tutarsız bir bütünün içinde kaybolup gidiyor... Genç işsîzler iilkesi Türkiye... BÜLENT TANLA MYK Üvesi, CHP htanbul MılleHekıh - 2 - tç borç stoku 2OO3'ün ilk yedı ayın- da 149 katrilyondan 179 katnlyona yüksehrken reel olarak yüzde 7 ora- nında artmıştır. Katı mali disıpline rağ- men kamu borcundakı bu artış prog- ramın asıl hedefı olan kamu borcunun azaltılmasını da sağlayamadığını gös- termektedir. Istlhdam azaltıldı... Türkıye'nın tahmını ışsızlık ortala- ması yüzde 15'tır. DİE hesaplamala- rına göre sadece bir yılda işsizlık ora- nı yüzde 0.7 artarak 2.418.000'e çık- mıştır. Bu olumsuz sonuçta kamu sek- töründeki özelleştirme ve IMF'nin şart koştuğu istihdamın azaltılması büyük pay sahibidir. 2003 yılının ikinci çey- reğini kapsayan DİE'nin anketine gö- re Türkiye'dekı işsizlik oranı yüzde 10, toplam işgücüne kanlma oranı yüz- de 50'dir. Kamu sektöründe istihdam edilenler bir önceki yılın aynı dönemı- ne göre yüzde 1 8 azalışla 3.216.000'e, kamudaki istihdamın toplam istihdam içindeki payı da geçen yılın aynı dö- nemine göre yüzde 14 9'dan yüzde 14.8'e ınmışt'ır 18 Nisan-22 Eylül 2003 arasında 7.8 milyarlık bir dövız ginşi olmuşrur. Türkiye'nin dış ticaret gelişmelen- ne göre reel döviz kaynaklannın par- lak olmamasına rağmen, piyasadaki dö- viz bolluğunun iktisatçılarca açıklan- ması gerekmektedir. Ancak bu bollu- ğun üretımden, yabancı sermaye giri- şinden, mal veya hızmet satışından kaynaklanmadığı da ortadadır. Döviz bolluğu ıyı yönetildıği takdırde iyidir, ama kritik ortamlarda kötü yönetildi- ği takdirde nsklı ve tehlikelı sonuçlar doğurduğu da bilinmektedir. Pıyasa- da döviz bolluğu vardır. Bütçe açığı GSMH'nın yüzde 12'sını, bütçe faız ödemelen GSMH'nın yüzde 20'sını aşan bir ülkede enflasyon dövız kur- lanndaki genleme nedenıyle hızla düş- mektedir. Bu gerilemenın nedenı ters para ikamesı diğer bir deyişle halkın ödeme ve tasarruf aracı olarak dolar ve Euro'yu kullanmaktan vazgeçmiş olması değildir. Bazı banka ve şirket- ler yurtdışından getirdikleri dövizı sa- tıp bono almaktadırlar. 2002'de bu tür nsklı ışlemler yüzünden bankalar bat- mıştır. Borcu borçla kapatma... Türkiye bu sıkınhlara 1990'lı yıllar- da borcu borçla kapatmaya başladığı içın gelmıştır. Ağustos sonu itibariy- le Türk Lirası'nın yıllık devalüasyon oranı yüzde 10, yıllık enflasyon ora- nı hâlâ yüzde 25'tir. Enflasyon deva- lüasyon arasındaki makasın bu kadar açılması Türk Lirası'nın aşın değer kaybetmesine yol açmıştır. Bu durum gittikçe büyüyen bir dış ticaret açığı- nı, cari işlemler açığını doğurmuştur. Geçen yıl sonunda Yüksek Planlama Kurulu'nda 2.7 milyar dolar olarak belirlenen 2003 cari açık hedefı hükü- metin yaptığı 3 revizyonla 8.1 milyar dolara yükseltilmiştir. Bu rakam GSMH'nın yüzde 3.5'ine eşittir. Bir ülkenin cari açığı GSMH'nin yüzde 3.5-4 düzeyinde oturursa, uluslarara- sı fınans çevreleri orada devalüasyon olduğuna hükmederek kredilenni ge- ri çekmeye başlarlar. Kriz böyle olu- şur. 2001 devalüasyonunun ana nede- ni 2001 'de can açığın GSMH'nin yüz- de 4'ünü aşmış olmasıdır. ABD'den 8.5 milyar dolar kredi gelse bile borcu borçla kapatarak döviz kurundaki dü- zeltmeyı 8.5 milyar dolan ABD'ye ödeneceği tanhe ertelemış olacağız. Bu para gelmezse 2004 yıhnda bir döviz krizı kapıdadır. Çözüm ylne blzde.... Türkiye'nin ekonomik darboğaz- dan çıkışında çözüm ulusun kendi im- kânlanna güvenmekten geçmektedir. Borç ertelemeleri ile yapılan, krizi er- telemekten ıbarettir. Kayıt dışına teş- vık yerine büyüme ve ıstıhdamı arttır- mak, yatınmlar için sıcak parayı cay- dıncı önlemler almak, uzun vadelı ya- tınmlan ertelememek gerekmektedir. Türkiye bir ıthalat patlaması yaşıyor Otomobıl sektöründe bu yılkı 200 bin iç talebın yüzde 72 sı ıthal arabalardır. 6.5 milyar dolarlık sektör ıhracatın- dan net kazanç sadece 500 milyon do- lardır. Süreklı stok değışımı ile büyü- meyı idame etmek mümkün değıldır. Otomohvın Türkiye'de tekstıl ve kon- feksiyonla başa güreşen konuma yük- selmesı olumludur. Ancak Türkiye'nin yeni atılımlara ıhtıyacı vardır. Inşaat ve finans sektöründekı çöküntü kay- gı vencıdir Fınansman knzinı çöz- mek, bugüne kadar ıhmal edılmiş bil- gi teknolojısı alanında çok ciddı bır atı- lımı gerçekleştırmek zorundayız Tahsılat mantığına göre "pembetab- k>nun" ülkemız ve halkımız için de bir şeyler ıfade etmesı büyümenin istıh- damın artması, ekonomının canlan- ması, gelır dağılımının düzelmesi, Tür- kiye'nin gerçekten üst düzeyde bütün dünya ile rekabet edebilir süreklı bü- yüyen bır ekonomiye kavuşması, ken- di gücü ve kaynaklannın bilincine var- masıyla mümkündür. Bütün bunlar ancak sosyal demokrat bır anlayışla ger- çekleştırebılır. CHP bu hedefi gerçek- leştırmek içın çalışmaktadır. CHP ik- tıdan bu hedeflen gerçekleştırecektir. B İ T T İ Küınıı • SAMAI www.perareklam.com.tr * (0212) 293 89 78 Ben bir diktatör değil, haüan kiAesiyim." FtaMCattro 24 EKİM DEN ITIBAREN BEYOGLU ALKAZAR MECIDIYEKOY ODEON CINEPLEX. LEVENT K.M.SINEMA TÜRSAK, ORTAKOY FERİYE, KADIKOY BROADWAY. KADIKOYTEPE CINEMAXX, KOZYATAĞI TRIO CINECITY ANKARA METROPOL. ANKARA ARMADA ve ANKARA ODEON CINEPLEX SINEMALARINDA AFILI DELIKANLI Liam'ın annesi, Jean, hapistedir, fakat 16. doğum gününe kadar tahlıye olacaktır. Liam bu sefer her şeyın farklı olacağını düşünmektedir. Hiç sahip olamadığı bir ailenın hayalini kurmaktadır, bu da Jean'ın erkek arkadaşı Stan ve büyükbabası gibi güvenli bir sığınak bulmak demektir. Fakat Liam'ın istediği hayata kavuşması için ilk önce para bulması gerekmektedir, beş parasız bir genç için bu çok fazla anlam ifade etmemektedir. Lıam ve arkadaşlarının başları belaya girelı çok olmamıştır. Fakat Liam kendini yeniden tehlikeli derinliklerde bulacaktır. Kurtulması gerektiğinı bilmektedir. Fakat sadece bu seferlik gitmesine ızin verilmeyecektir. mma tttmm ıijntınnnHMiactiMr mmmenaBm BEYOGLU ALKAZAR 293.24.66 12,15-14,30-16,45-19,00-21,15 GAZİANTEP 3. ASLİYE HUKÜK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2003 286 Davacı Peruhan Kursav tarafîndan davalı Alı Kursa\ aleyhıne mahkememızde açılmış bulunan boşanma davasında alı- nan ara karan uyannca Da\alı Cuma Alı ve Zekıye'den olma 0101 1965 d 'lu Alı Kursav rüm aramalara rağmen adresı tespıt edılemedığınden dava dılekçesının ılanen teblığıne karar \erılmış olmakla Davacı mahkememıze verdıgı 18 03.2003 tanhlı dılekçesı ile, Davalı ile 1993 yılından ben resmı olarak e\lı olduklarını evlılıklerınden muşterek ıkı tane Burak ve Benka ısımlı çocuklannın olduğunu, aralarında şıddetlı geçımsızlık baş gösterdığını, kafa yapılannın tutmadığı- nı, 4-5 aydan ben de ayn yaşadıklannı, bundan sonra aynı catı altında kalmalannın mümkun olmadığını. bu sebeble boşan- malanna karar venlmesını ıstemıştır Yukanda açık kımlığı yazılı davalı Alı Kursav 2111 2003 tanhınde saat 09 00'dakı durusmada hazır bulunması, karşı delıl ve dıyeceklennı bıldırmesı ya da kendısını kanunı bır temsılcı ile temsıl ettırmesı aksı takdırde yargılamaya yokluğunda de\am edılerek karar venlecegı dava dılekçesı yenne kaım olmak üzere ılanen teb- lığ olunur ' Basın- 49054 ENEZ KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN Esas\o 1989 102 karar No 2001 11 Davacı Huse\ın Tıtrek \ekılı tarafîndan davalılar Hafıze Balcı mırasçıları ale>hıne mah- kememızde açılan kadastro tebpıtıne mraz da\asının vapılan açık vargılaması sonunda \e- nlen karar gereğınce. Mahkememızce \apilan açık \argılama sonunda da\acının davası- nın kabulu ile dava konusu edılen Enez ılçesı Yenıce koyu 1192 nolu Parselın komısvon kararının ıptalı ile davacı Tahır oğlu Husevın Tıtrek aduıa tapuva kavıt ve tesçılıne karar verılmış ancak gerekçelı karar davalılardan Cemal Gırgın. Mustafa Gırgın. Bılsen Gül ve Mukadder Guler'e teblığ edılemedığı gıbı vapılan zabıta tahkıkatında da adreslen buluna- madığından ılan voluvla teblığ vapılmaüna karar venlmış olup ış bu ılanın mahkeme ılamı teblığı yenne geçerlı olmak uzere yukanda ısımlen yazılı davalılara ılanen teblığ olunur P 0 1 2002 Basin M~3 CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHR-4.MOĞLU Barbarlar Edebiyatta hümanizm artık moda değil. Geçmiş yüzyıllann hümanıst yazariarı, şairieri kü- çümseniyor, okunmaz bulunuyor, modası geçmiş sayılıyor. Neden? Bu neden pek belli değil. Kimilerıne göre, günümüzün hızlanan dünyasın- da insanlann öyle uzun boylu okumaya ayıracak va- kitleri yok. Onlara hümanizm değil, mümkün olduğunca kı- sa yoldan heyecan, gerilim, eğlence gerekli... Günümüzün yazan, günümüz insanının bu gerek- sinimlerini karşılayabiliyorsa başanlı olacaktır... Modası geçmiş hümanizmin çöplüğünde eşinen- lereekmekyok... • • • Bu yılın Nobel edebiyat ödülü verilen Güney Af- rikalı beyazyazar J.M. Coetzee böyle biri değil. Tıp- kı yurttaşlan N. Gordimer, A. Brink gibL.Gordimer ve Brink daha önceki kuşakların yazarian. Onlann belli başlı yapıtlannı okumuştum Her ikisi de büyük, hümanist yazarlardır. Insanı, insanın acılannı, sorunlannı anlatırlar. Ülkeleri Güney Afrika'nın vicdanı ve namusudur- lar. Hümanist olmalan modem ve çağdaş olmalan- na engel değildir. Tıpkı bu yılın Nobel edebryat ödülünü kazanan 1940 doğumlu J.M. Coetzee gibi... • • • Coetzee adını yıllardır duyanm. Kitaplan 1980'li yıllarda btzde de yayımlanmaya başlamıştı. Nedense bugüne kadar herhangi bir kitabını oku- mak, diyelim ki kısmet olmamıştı. "Barbartan Beklerken "\ okumaya koyulduğum- da zihnimde bazı imgeler kıpırdandı. Roman kah- ramanı yaşlı yargıç, işkencede sakatlanmış "bar- bar" kız, işkenceciler, o unutulmaz çöl atmosferi, betimler... Her neyse, romanı asıl okuyuşum yine debukezoldu... Coetzee'nin bu romanı, insan ve yaşamı üstüne, acı ve acımasız gözlemlerie örülü bir küçük "epo- pe", birbaşyapıt... . Nasıl yaşamalıyız? Yaşadığımız bu hayat, hayat mıdır? Aşk, doğa, halk, cinsellik, savaş, banş, zulüm, ada- let, vicdan, ölüm, özgüriük. Insanı ve yaşamını ilgi- lendiren pek çok temel sorun ve soru, Camus'nun- kini anımsatan bir başanyla, oylumca küçük birya- pıta sığdınlmış... Hem de akıcı bir kurgu, mecazlar, şairce betim- lerie... • • • Bir yaprtın konusunu özetlemek ya da temel so- rununun, sorunsallannın altını çizmekle pek bir şey yapmışolmayız... Yaprt, kendisinden başka bir şey değildir... Gerçek bir edebiyat (sanat) ürünü, yaşayan, can- lı bir organızma gibıdir çünkü... Bir tabloyu görmeden, bir senfoniyi dinlemeden, hakkında söylenenlerie onu nereye kadar anlayıp duyumsayabiliriz... Edebiyat yapıtı için de kuşkusuz böyledir bu... Coetzee'nin yapıtı birkaç gün süresince benim ki- şisel yaşamımla karşılaşıp kanştı. Oradaki mekânlarda bulundum, kişilerie tanış- tım, roman kahramanıyla (anlatıcıyla) özdeşleştim, işkenceciler bana tanıdık geldi... Ama hepsinden daha önemlisi, bu kitap beni, yaşadığımız hayatlann gerçekten hayat olup olma- dığı konusunda bir kez daha düşündürdü... • • • "Barbarlar" halktır... İşkenceciler ise "imparatorluk"un askerieri, giz- li polisi... "Barbarlar" ne istiyor? Kendi topraklannda özgürce ekip biçmek, sa- kince yaşamak, "sürüleriyle otlaktan otlağa eski- den olduğu gibi özgürce gidebilmek"... Ya işkenceciler? Onlann görünürdeki hedefı, kim olduğu ve neden düşman olunduğu tam da belli olmayan birdüşma- na karşı "imparatoriuğun güvenliği'n sağlamak, as- lında ise, bir "saltanatı uzatmanın yollannı bulmak" tır... "Zaman "a, "doğal" olana karşı da bir savaştır bu: "Imparatorluk, zamanı kendi tarihine uydurdu. Mevsimlerin değişimine uygun doğal akışını sür- dürecekyerde tırmanışlar ve düşüşler, başlangıç- lar ve bitişler, yıkımlar belirledi vaıiığını." • • • Doğal olana karşı savaş yenilgiye mahkûmdur... "Yakarak, yıkarak, ırzına geçerek bir kimsenin gizlerine sahip olunabileceğini düşünmek" nasıl büyük yanılgıysa, zulmederek, doğal olanı ezip yok ederek yönetebileceğini sanmak da "imparator- luklann gerçekleşemeyecek hayalidir... J.M. Coetzee kitabında barbariığın kaynağının nerede ve asıl barbartann kimler olduğunu göste- rirken, hümanist edebiyatın ölümsüzlüğünü de ka- nıtlamış oluyor. ataol [email protected]. Faks:(0212)513 85 95 Cumhurjyet kitap kulübü tMZAGÜNÜ CNR İSTANBUL ULUSLARARASt KİTAP FUARI 19 Ekim Pazar (Yarın) MIYASE ILKNUR Saat: 15:00-16:30 ERDOĞAN AYDIN Saat: 15:00-16:30 CNR EXPO Fuar M e r k e z i Y E Ş İ L K Ö V / İ S T A N B U L
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle