22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1ZEKİM2003PAZAR CUMHURİYET SAYFA P A Z A R Y 4 Z E L A R I dishab@cumhuriyet.com.tr 11 ABD'de medya savaşlan... Aşağıda uzun bir hikâye var. Amerika'daki medya savaşlannı anlatıyor. Önce karakterleri tanıyalım ve olan biteni hatırlayalım. FCC (Federal Communication Commission), Amerikan medya ve iletişim sekröründeki her türlü düzenJemeden sorumlu, Kongre'ye bağlı bir kurum. FCC, başkan tarafından atanan ve senato tarafindan onaylanan 5 üye tarafindan yönetiliyor. 5 yıllığına seçilen bu üyelerden biri başkan taraftndan kurumun başkanı olarak beLirleniyor ve yalnızca 3 üye aynı partinin temsilcisi olabiliyor. Kurumun başkanı şu anda Dışişleri Bakanı Cotin Poweü'ın oğlu Michael Pöwefl. Powell'la birlikte 3 üye Başkan Bush un partisi Cumhuriyetçi Parti'den. Sonuçta, Amerikan kamuoyunun şekillenmesinde büyük bir önemi olan medyanın yönetilmesi böylesine siyaset ile iç içe bir kuruma bırakılınca büyük fırtınalar kopuyor. Her gelen yönetim kendine yarayacak düzenlemeler peşinde koşuyor. Son çıkan firtına ise hâlâ dinmiş değil. Amerikan medyasına 4 büyük şirket; Time Warner, Viacom, General Electric, News Corp. hâkim. Time Warner CNN, TBS ve WB'ye, Viacom MTV, CBS üe UPN'ye, General Electnc NBC ve CNBC'ye, Dısney ABC'ye, News Corporation Fox ve Fox News ChanneFa sahip. Bu şirketlerin varlıklan sadece televizyonlarla sınırlı değil, radyo, internet ve basıh yayın alanlannda da uzantılan var. Viacom'un sahip olduğu CBS, toplam izleyicilerin yüzde 40"ına hitap ediyor, News Corp'un Fox'u ise yüzde 35'i geçmiş durumda. Yani halkın gördüğü, duyduğu hemen her bilgi bu kanallann, daha doğrusu bu yayın araçlannın sahipleri tarafindan yönlendiriliyor. Medya kavgası, iki yıl önce başladı. Michael Powell. 300'den fazla yayın, uydu ve kablolu kanalı elinde bulunduran 5 büyük şirketin aslında medyanın yüzde 25'ine sahip olduğunu, fakat bunlann popülerliği nedeniyle halkın yüzde 80'inin bu kanallan izlemeyi tercih ettiğini söyledi. Oysa Powell'a göre, bir şirketin medya sektöründeki varlığını NEW YORK ZULAL KALKANDELEN toplam izleyici sayısının yüzde 35'ı ile sınırlayan yasa, internetin ve uydu yayıncılığının gelişmediği döneme aitti ve gelişen iletişim sektöründe yatırım yapmak isteyen büyük sermaye sahiplerinin önünü tıkıyordu. 0 nedenle, medya sahipliği yasalannda düzenleme yaparak "tiberalleşme" yönünde adım atılması gerektiğıni savundu Povrell. Sonunda FCC'nin 3 Cumhuriyetçi üyesinin de desteği ile yeni yasa önerisi 2 Haziran'da kurumdan geçti. Bu düzenlemelere göre. a) tek başına bir televizyon kanalının ulaşabileceği limit, toplam izleyici kitlesinin yüzde 35'inden yüzde 45'ine, b) aynı sermaye grubunun sahip olabileceği gazete, radyo istasyonu ve yerel televizyon kanallannın oranı ise toplam ulusal ve yerel sektörün büyüklüğü baz alınarak arttınbnak istendi. Bundan rahatsızlık duyan bazı kesimler de FCC'nin iki demokrat üyesine katılarak karşı kampanya başlattılar. Demokratlann yanı sıra, bazı kadın dernekleri, Katolik rahip örgütleri ve Ulusal Tüfek Kurumu'nun da destek verdiği bu karşı grup, ideolojik farklılıklar nedeniyle ilginç bir grup oluşturdu. Bazı Cumhuriyetçi senatörler bile, FCC'nin yeni kurallannın megamedya kuruluşlannın daha da büyümesine ve halkın gördüğü ve duyduğu üzerinde çok fazla kontrol kurmasına neden olacağını açıklayarak bu karşı gruba katıldılar. Asıl firtına ise 23 Temmuz'da Temsilciler Meclisi'nde yapılan oylamayla patladı. Bu oylama sonucu 400'e karşı 21 oyla alınan bir kararla, FCC'nin dev şirketlerin toplam izleyici kitlesinin yüzde 45'ini kontrol edecek büyüklüğe erişmesi reddedilerek eski düzenleme geçerli sayıldı. Oylama sonucunun, Cumhuriyetçi partinin Temsilciler Meclisi'ne uyguladığı baskı ve bizzat Bush'un engelleme karannı veto edebileceği uyanlanna karşı alınması ise kayda değerdi. Bir diğer önemli gelişme ise beklenmedik bir anda ortaya çıktı. Philadelphia'da bir grup gönüllü tarafindan işletilen, kâr amacı gütmeyen ve bu nedenle de gücü önemsenmeyen yerel bir radyo istasyonu, FCC'nin yeni kurallanna karşı dava açtı. The Prometheus Radio Project adlı bir projeyle işbirliği halinde, bu konuda bir kampanya başlatıldı. Özgür Radyo Hareketi'nin savunuculuğunu yapan bu proje, radyo yaymcılığının demokratikleştirilmesi için diğer tüketici haklan derneklerini bir araya getirdi. Sonunda 3 Eylül'de Philadelphia mahkemesi, FCC'nin önerilerine karşı karar aldı. 16 Eylül'de senatoda yapılan oylamanın sonucu ise FCC kurallannın 55'e karşı 40'la reddedilişiyle sonuçlandı. Artık bunca olandan sonra konu kapanmıştır diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Amerikan medya savaşlan bitmez. Nasıl bitsin ki? Demokrasi bilgilendirilmiş, eğitimli vatandaşlann varlığıyla güçlenmiyor mu? Herkes hep bir elden halkı bilgilendirmeye(!) çalışıyor ki, demokrasi gelişsin. AJı, ne onur... kzulal@yahoo.com Amerikan mı yoksa Rus salatası mı 4 "IV^onuşma J^Lözgürlüğünü garantileyen askerdir " dedi General Rkk Hillkr, "gazeteci değü"\ Askerdir dedi; politikacı değil, demokrasiyi garantileyen. Askerdir dedi; bürokrat değil dünya üzerinde ulusumuzun değerlerini, görüşlerini, inançlannı, ideallerini yayan, savunan. Ve dedi ki; askerdir, bayrağa sanlı tabutu ile en tehlikeli ve zor şartlarda inançlanmızı savunmanm bedelini bizlerin gözleri önüne seren. Askerdir... Geçen perşembe Kâbü'de, araçlannın mayına çarpması üzerine iki Kanadalı asker öldü. Amerikan askerlerinin açtığı dost ateşi ile 2002 yılında ölen dört Kanadalı askerden sonra bu, Kanada'nın ilk kaybı. Yukandaki sözler de, bu iki askerin yaşadıklan şehirde anılanna yapılan törende söz alan General Hillier'in konuşmasmdan bir parça. Burada önemli bir not daha: Şu anda Kâbü'de görev yapan Kanada birliklerini kumanda eden Hillier, Savunma Bakanı ve Savunma 1*1 Bakanlığı'na hitaben yazdığı mektupta, politikadan uzakdurma isteğinden olsa ^ ^ ^ ^ ^ gerek, törenin daha çok asker ve askerlerin yakınlan için olduğunu belirtir ve kibarca törene gehnemelerinin daha iyi olabileceğini ima eder. Gerçekten de, ne Başbakan ne de Savunma Bakanlığı'ndan kimse törene katılmaz... Bütün dünya hayır der, uzak dururken. askerimizin Irak'a yerleştirihnesi kararmın, mönüde Rus salatası mı, Amerikan salatası mı yazılsın tartışmalannı yapan Meclisimize teslim edildiği bugünlerde, Kanada'nm askerine saygısını, inancını ve sorumluluğunu gösteren bu konuşmayı ve tavn sizlerle paylaşmak istedim. Aynı sorumluluğu ve saygıyı hükümetimizden bekleyerek. "Kanada ordusundaki askerin onurhı görevi. heyecanlı ve ödüllendiricidir, anıa son derece de zorlayıcıdır. Bu ulusun üniformasım giyen üstün kadın ve erkeklerimiz, dünya üstünde ghükleri her yerde guruıia bizün en önemli değerlerimiz haline gelmişler, 31 milyon Kanadahyı başanyla tenısil etmişlerdir. Kendi ülkelerinde bazen hak ettikkri takdiri görmezken, kendi ülkeleri dışında büyük saygryla karşüanmışlardır. Bu askerler. doğum günlerini, doğumlan, ilk kenmeleri, ilkadımlan, yıldönümlerini, kardeşlerinin evliliklerini kaçıruiar. Hatta bazen, en sevdiklerine dahi hoşçakalın deme şansuıa sahip olmadan, görev başına geçerler. Bu askerierimize yapabileceğimiz en büyük övgü, onları sadece 'Kanada askeri' diye adlandırmaktır.. Onlar dıştan çivi gibi sert ama, içten yumuşacık bir dokuya sahiplenfin. Onlar, daha diğerleri harekete geçmekten bahsederken, harekete geçmişlerdir bile. Fakat, onları süpermen diye tanımlamak da vanhş olurdu, çünkü değülerdL Onlar, sadece rastgele bir Kanada vatandaşı idi, kendini olağanüstü işler yapmaya adamış rastgele Kanadahlar... Asker, zorhı görevini gönullüce seçer, riskleri binr ama aynı zamanda bitir kionun kararhğıçok şey demektir. BUirki,onun BERNA varhğıve DEMtRYOL Çahşmaa, ölünı ve TOR0NT0 yaşam arasındaki çizgiyi çeker. BUir ki, onun varhğı, umut ve umutsuzhığu birbirinden ayınr. Onlar, yapüklan işleri seviyorlardL tşlerini yaparken cesurduriar. Ve bu yüzden biz onlaıia gunır duyuyoruz. Onlar, dünyanm çok ihtiyaç duyduğu, Kanada kahramanlandır. Susan. Joshua. bir yaşmdaki tath Maddy™ Keümeler ulusumuzun sizlere ne kadar müteşekkir olduğunu anlatmaya yetmezJ" Fazla söze ihtiyaç yok. Yukandaki sözler, iki Kanadalı askerin kaybı üstüne edilmiş sözler. Türk ulusu askerine en çok değeri veren uluslardan biri, belki de birincisidir. Bir tek Türk askerinin yaşamının, tüm ulus için çok kıymetli olduğunu bilerek sorumlu ve alnı açık kararlar verilmesi umudundayız. Evet askerdir, bayrağa sanlı tabutu ile en tehlikeli ve zor şartlarda inançlanmızı savunmanın bedelini bizlerin gözleri önüne seren. Askerdir. Ama, hangi inançlar için, hangi amaçlar için? Terminatör gençken... Kanforniya \alisi seçilen üıilü aktör Arnold Schwarzenegger bugünlerde bir fotoğraf sergisiniıı he\ecanını yaşryor. New York'ta bulunan dünyanın en eski fotoğraf müzesi George Eastnıan EvTnde kasunda düzenlenecek sergide, sinema ovuncusu ve fotoğrafçı C andice Bergenın 1971-76 yıllan arasında çektiği ünlülere ait 25 resim yeralacak. "Terminatör", 1976'da Bergen tarafindan çekilen bu fotoğrannda New York'taki bir vücut geliştirme yanş masına hazırlanıvor. (Fotoğaf: REUTERS) îsveç feminizmin neresinde? Isveç Parlamentosu'nda 7 parti var. Bunlardan Sol Parti en solda olanı. Çizgisi "feministsosyafist". Parti içine, partinin Sol Parti komünistleri adını değiştirmeden önceki zamamndan kahna "eski tüfek komünisder" ile "çağdaşlaşma yanhsı sosyaüstler" çekişme içinde. Parti, parlamentoya girme barajı olan yüzde 4'ler civannda sefilleri oynarken genel başkan olan ve bir ara partiyi ülkenin üçüncü en büyük partisi haline getiren Gudnın Schyman, saçmasapan bir vergi beyannamesi usulsüzlüğü nedeniyle çıkan skandaldan dolayı görevinden aynldı. Parti, gelecek yıl yapılacak olan kongresine kadar geçici bir başkanla idare etmekte. Schyman, şimdi tam vakit feministlik yapıyor. Kendi deyişiyle, parlamentoda, "feministleri tenısil ediyor". Hem parlamento içindeki hem de dışındaki feministleri. Sivil toplum örgütleriyle parlamento arasında bir köprü oluşturduğunu söylüyor. Bunu yaparken, "herhangi bir partinin çizgisini izleyerek kendini sınırlamayacağını*' da açıkça belırtiyor. Tabii bu mesaj, en çok Sol Parti'ye yönelik. Her ne kadar Isveç basını, Schyman'uı halka fenunizmi öğretmek için konferanslar verirken para almasının siyasi ahlaka uyup uymadığı konusuna büyük öncelik tanırken, böylesine deneyimli ve başanlı bir kadın politikacının neden bu yolu yeğlediği konusu geri planda kalıyor. Akla gelen bazı nedenleri sayalun hele: tsveç'te bugün 10- 11 yaşmdaki çocuklar için sutyen ve "string" külot üretüiyor. tçine "yumuşak yasokçık" konulan ve üzerinde Disney figürlerinin resimleri olan sutyenler, açık veya gizli reklamlarla "çocuk tüketfcikre" tanıtılıyor. Daha büyük kız çocuklan ve genç kızlar için bir "popo endüstrisi" STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN oluşturuhnuş durumda. Bunu görebilmek için kişinin "kart kurt, körpe kuzu sendromuna" yakalanmış ohnasma gerek yok. Efendim, külodun kenarlan dışardan görünmeyecekmiş! Biryandan karşı cinse "seks objesi" olarak bakılması eleştirilirken, gencecik insanlann ortalıkta "Taxi Driver" fihnindeki genç fahişe gibi dolaşması "normal" kabul ediliyor. Isveç'te bugün kadınlara, gece yalnız olarak ev dışuıda dolaşmamalan salık verilebüiyor. Bu _ _ _ ^ ^ ^ yılın ilk 9 aymda pohse ulaşan cinsel teca\üz olaylan sayısı 500"ü geçti. Kadına yönelik şiddet olaylanndan dolayı ülkedeki kaduılan konıma evleri çatı katına kadar dolu. Gece geç vakit bir eğlence yerinden çüanca evine güven içinde dönebilmek için taksiye binen kadınlar, kayıtsız taksi sürenlerin saldnılanna uğruyorlar. Geçenlerde bir gazetede, Isveç'in en başanlı kadın atletlerinden bazılannın menajeri olan bir tiple yapılan röportajda adamın, "Kadın sporculann yanş pistinde seksi ve çekki görünmeleri gereküdir, aksi takdirde vannş nıeslek seçmişler demektir" şeklindeki sözleri yer aldı. Önce kendi kendıme. "Tamam, şimdi bu hıyara yanıt yağar" dedim. Kimseden çıt çıkmadı! Sonunda ben bir yanıt gönderdim ve "asıl bu zaun yanhş meslek seçmiş olduğunu. pop yüdızlaruıa menajerlik etmesinin daha uygun olacağını" yazdnn. Nasıl olduysa yazım yayunlandı. Yine kimseden çıt çıkmadı. Diğer birçoklannın aksine, rumuz kullanmamış olduğum halde. Biz hangi Isveç'te yaşıyoruz ve bu ülke feminizmin neresinde kaldı, yine hâlâ kendime sormaktayun. Işte belli ki Gudnın Schyman da kendine aynı soruyu soruyor. Ona bir bardak demli "pazar çayı" da benden... Terminatör politikacı oldu! Ve Arnold Schwarzenegger Kaliforniya Valisi seçildi. Son bir aydn- Amerika'yı çalkalayan ve birçok espri ve şakaya yol açan Kaliforniya'daki "recalT (geri abna) seçimleri renkli geçti. ABD'de seçmenler seçtikleri görevliyi süre dohnadangörevdenalabilir. 7 Ekim'de yapılan seçim iki bölümden oluştu: Seçmenler önce "Gary Davis valilikten ahnsuı mı" sorusuna cevap verdi Evet. Dcinci soruyakarşılık\erilen oylar ise Avusturyalılann gönlünü okşadı. Vali adaylannın sayısı Kaliforniya tarihindeki en yüksek sayıymış: Tam 135. Aralannda ünlü Arnold Schwarzenegger, yıllann porno yayıncısı Larry Fhnt, çocukken aktörlük yapan Gary Cokman ve porno yıldızı Mary Care> - vardı. Terminatör fıhnlerinden çok iyi tanıdığımız Schvvarzenegger yürekten fakat ılımlı bir Cumhuriyetçi. 30 Temmuz 1947'te Avusturya'da doğan yeni vali dört çocuk TEKSAS BARIŞ GÜNERSEL babası; 1993'te Amerikan vatandaşı olmuş. Kansı Maria Schriver eski başkan Kennedy'nin yeğenlerinden. Schvvarzenegger'in geçmişte siyahlara ve kadmlara karşı kabalık ettiğine dair pek çok haber var. Altı kadın, onu göğüslerini ellemekle suçladı. Bu suçlamalara karşı Schvvarzenegger, "Bunlann hepsi asüsızdır. Ancak hep şöyle derim; ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Yani insanlara, özelUkle hammlara, saygısızca yaklaşoğun hissini vermiş olabinrim, ama bunlar geçmişte kaldı. Hepsi için, herkesten özür dilerim!" dedi. Politika dünyasındaki ilk "kamu önü" tartışması 24 Eylül akşamı Sacramento'da gerçekleşti. Arianna Huffington'la ateşli bir tartışmaya giren aktör. "Sizin v^ergi açığuuz o kadar büyük ki içinden traktörümü geçirebilirim!" dedi. Bayan Arianna altta kahnayarak "Ben şiddet dolu filmler yaparak 20 mihon dolar kazannuyorum" diye cevap verdi; sonra rakibini maço tutumu ve kadınlara saygısızlığı konusunda sıkıştınnca, aktör, "Büiyor musunuz, sizin için Terminatör- 4'te harika bir rolüm \^ar!" diye yanıt verdi. Terminatör 3'ü izlediyseniz fihnde Schvvarzenegger' in kadm robotu nasıl parçaladığmı hatırlarsınız. Schwarzenegger'in ettiği komik laflar gerçekten akıldan çıkacak gibi değil. Biri: "Bence eşcinsel e\ lüiği bir kadınla bir erkek arasında ohnah.'' Bir diğeri ise Bill Clinton- Monica Lewinsky skandalı hakkında: "tşte bunun için Cumhuriyetçi Parti'yi asla affetmeyeceğim. O de\irde kendime Cumhuriyetçi demekten utanrvordum." Amerikalılar Kaliforniya'nın haline gülerek bakıyor, kendileriyle dalga geçiyor. Ama kim ne derse desin nüfusu 35 milyon olan Kaliforniya'da yeni bir dönem başladı. bgunersel2(2 hotmail.com Beşikten mezara şeriati I l e n terör istiyorum. Ben Usame bin J^Ladın obnak istiyorum. O, tkiz Kukleri bir daha yerle bir etsin!" Süleymacılann Duısburg'daki yatılı yurdunda kalan on bir yaşındaİd Türk öğrencinin geçenlerde ele geçirilen defterinde yazıyor bu sarırlar. "tDe de başörtümle ders vereceğün" diyen Afgan asıllı Alman vatandaşı öğreöiıen bayan Ludin sonunda istediğine kavuştu! Almanya'yı kanştu-dı, yakuıda AB de kanşacak gibi. Stuttgart'taki Baden- Württemberg Eyalet Eğitim Bakanlığı aleyhine beş yıl önce açtığı davanın sonunda pek haklı çıkmadı, fakat şu aşamada kazanan taraf yine de Ludin ile arkasındaki Islamcılar. Federal bir ülke olan Almanya'da şimdi her eyalet "suufta türhan sorununu" kendi başına çözmek zorunda. Bütün ülkede geçerli ortak bir eğitim yasası olmayan Almanya eyaletlere bölünmüş ohnanm "cezaa"nı çekiyor. Mehmet Erbakan'm Alman asıllı yengesi Emine Erbakan birkaç yıl önce yazdığı bir kitapta sorunlu Müslüman gençlerini, "Ahnanlaria ülke yasalannı kuDanarak nasıl mücadele edecekkri" konusunda aydınlatmakta. Kimsenin, ötekinin sorunlan ile pek ilgilenmediği, bu tepkisizliğüıi "hoşgörü" diye adlandırdığı ve karşı çıkarsa "yabancı düşmam" damgası yemekten korktuğu Almanya'da şeriat sevdalılan son 20 yılda istedikleri gibi at koşturdu! Iranlısmdan Suudisine, Türk'ünden Mısırlısına, Filistinlisinden Libyalısı, Cezayirlisine, Afganından Pakıstanlısma, tümü de aklına geleni yaptı. Ne toplum, ne politikacılar ne de kilise ses çıkardı. STUTTCART Hele Sosyal Demokratlar ile Yeşiller'in yönetimde olduğu eyaletlerde dini ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ bütünler el üstünde tutuldu. Böyle olmasa bundan 30 yıl önce 15 olan cami sayısı şimdi 2500'e çıkar mıydı? Çocuk yuvasından cenaze vakfina her şey ellerinde, her ipte bezleri var Almanyalı şeriatçılann! Ortaokul çocukJanna özellikle Süleymancılarla Milli Görüşçüler kancayı takmış. Bütün haftayı teşkilatın yatılı yurdunda geçiren öğrenciye sadece cumartesi akşamlan ana babasmı görmesine izin veriliyor. Sayılan on binleri aşan, içlerinden birçoğu imam eğitimi de gören bu çocuklar yurtlarda ne yapıyor, ne ders görüyor hiçbir yetkilinin haberi yok! Yasalar, resmi makamlara denetleme haklonı bile vermiyor! Liseli gençlerimizle ise daha çok Fethullahçılar ilgileniyor, onlara İcocaman dershaneler açıyor! Bunu organize etmesi için on yıl kadar önce Türkiye'den yollanan Halfl Şimşek, Almanya "misyonu''nu bitirdi. Görevine şu sualar Ispanya'da devam etmekte! Stuttgartlı Fethullahçılann geçen yıl Alevileri de\Teden çıkararak İ.2 milyon Euro'ya satuı aldıklan ve bir o kadar da tamirine harcayacaklan 2500 metrekarelik binaya okul ve dershane açmalanna belediye izin verdi. Yuvadan başlayarak "bilenen" çocuklanmızı üniversiteye geldiklerinde "ağabe>leri" bekliyor. O güne dek sabu'lı bir "eğitim w den geçirihniş "misyon"a hazn- bu gençleri artık hiç kimse bükemez! Alman üniversiteleri çoğu Türk asıllı, şeriatçı kafalı deneyimli öğrencilerin ve onlann arkasındakilerin eline geçmiş durumda. Atalanmızın "Kişi ektiğmi biçer!" sözü şu sıralar Abnanya'da hem politikacılar hem de şeriat sevdalılan için geçerli! AHMET ARPAD
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle