Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 OCAK 2003 PERŞEMBE
8 HABERLERIN DEVAMI
G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
dı" diye özetlendi.
Ancak, Denktaş'a liderlerin Annan planı ve Kıb-
rıs'ın geleceğiyle ilgili hangi görüşleri dile getirdik-
lerinden de söz edilmedi.
Oysa, yaşamsal bir soru gündemde: Denktaş'ı
"bertaraf ederek" KKTC'yi Rumlarla birlikte AB'ye
taşımayı öngörenler; 28 Şubat'a kadar sonuçlan-
dırılmasını istedikleri görüşmelerde Annan planın-
daki olumsuz görüşlerin gözetilmesine değindiler
mi acaba?
Denktaş, Kıbrıs'a döner dönmez bütün partiler-
le Annan planı üzerinde ıki gün süren görüşmeler
yaptı.
KKTC Cumhurbaşkanı, parti liderierinden Annan
planı ile ilgili görüşlerini "yazılı" olarak getirmeleri-
ni istedi.
Kıbrıs'ta ana muhalefet konumunda olan Cum-
huriyetçi Türk Partisi (CTP) ve lideri Mehmet Ali Ta-
lat'ın görüşleri önem taşıyor.
Mehmet Ali Talat, Kıbrıs'ın hareketlendiği günler-
de konuştuğu TV'lerde Denktaş'la olumlu sonuç alı-
namayacağını söyledi durdu.
Ne var ki; M.A. Talat, bu konuşmalarda Denk-
taş'tan sonra yürütülecek müzakerelerde planın
Türkler aleyhindeki yönlerine, örneğin egemenlik
konusuna, haritalara, binlerce Türk'ün göçe zorla-
nacağına, birzaman sonra Kuzey'eyerleşen Rum-
ların oy hakkı kazanarak yönetimi ele geçirecekle-
rine, bu işleyişin Kıbrıs'ı tümüyle Rumlaştıracağına,
Türkleri azınlık konumuna düşüreceğine ve bunla-
ra karşı uygulanacak olası ulusal politikalara açık
seçik değinmedi.
• • •
Velakin; CTP liderinin halka söyleyemedikleri,
söylemekten belki de çekindiği "görüşler" Denk-
taş'a verdiği yazılı metinde yer alıyor.
M.A.Talat'agöre, plan "KKTC'ye egemenlik hak-
larını tanıyor". Gözetilmesini zorunlu bulduğu (oy-
sa tartışmalı) temel öğe bu.
Ya Türkleri Rumlaştıran sakıncalar? Göçmen,
toprak gibi sorunlar?..
M.A. Talat'ın yazılı söylemlerine topluca bakıldı-
ğında çıkan sonuç: Sakıncalı konular elbette mü-
zakere edilmeli Rum kesimiyle. "Olabildiğince ka-
zanım sağlanmalı", ama "karşı taraftan dayatmalar
sürerse" (ki sürecek)...
...0 zaman "hâlin icabma" uymalı!
• • •
Dünkü Hürriyet'te çıkan bir haber ilgi çekiciydi:
TBMM Dışişleri Komisyonu'ndaki "Kıbrıs ve Irak
konulu" brifingde konuşan Dışişleri Bakanlığı Kıb-
rıs ve Yunan Dairesi Başkanı Büyükelçi Ertuğrul
Afakan:
..."KKTC'deki önde gelen M.A. Talat'ın partisi
CTP'nin 'Rumlarla işbirliği içinde olduğunu' öne
sürdü..."
Zaten Kıbrıs'taki "verelim AB'Iİ olalım" türküsü-
nü çığıran "bu çevreler" Denktaş'a karşı yürütülen
muhalefetin "Türkiye temsilcisinin RTE" olduğunu,
aynı çevreler karşılarında "Gül- Denktaş ve de 'şa-
hinlerin' karşı cephe" oluşturduğunu söylüyorlar.
• • •
Annan belgesini inceleyen değerli bir hukukçu,
15 yıl milletvekilliği yapan eski bir parlamenter, KK-
TC Kurucu Meclis üyesi eski bir bakan, "fakat her
şeyden önce Kıbnslı bir Türk" olan Avukat Fuat Ve-
ziroğlu'nun Lefkoşa'dan çektiği faksın bir bölümü-
nü Rumların buradaki ve oradaki yerli işbirlikçileri-
nin okumasını salık vererek aktarıyorum:
"1. Annan belgesi, Barış Harekâtı'nın bütün ne-
ticelerini ortadan kaldırmakta, o harekâtı hiç yapıl-
mamış hale getirmektedir. 2. Belge ile kurulmak is-
tenen düzen, bizi, sadece 1974 öncesine değil,
1960 öncesine götürmektedir. 0 zaman Ingiliz sö-
mürgesi idik, şimdi Rum sömürgesi yapılmak iste-
niyonjz. 3. Belge bir Sevr Muahedesi dayatıyor. 4.
Haritalara göre elimizde bulunan toprak yüzde 21
oranında Ruma bırakılacak, 50 bin dolayında Türk
yeniden göçmen olacak. 5. Türk Askeri Birliği Türk
bölgesi içinde dahi, 4 askeri vasıta 10 askeri biryer-
den bir başka yere sevk etmek istediği zaman, han-
gi maksatla, nereye gideceğini, hareket tarihini ve
hareket saatini 14 gün öncesinden Banş Gücü'ne
ve Yunan askeri birliğine 'ihbar' etmek yükümü al-
tına sokulmuştur."
Işte Kıbrıs'ta iki cephe, işte iki Kıbrıslı Türk!
Askerden, YAŞ'ta subaylann ihracına şerh koyan AKP'ye sert tepki:
îrticayı cesaretlendirdilerANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Askerler, Yüksek Askeri
Şûra'nın (YAŞ), irticacı subayla-
nn ihracına ilişkin karanna şerh
koyan ve üniversitelerde "tür-
banlıya af" hazırhğındaki AKP
hükümetine sert tepki gösterdi.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral
Hilmi Özkök, AKP hükümetini
"irticacılan cesaretlendirmek-
le" suçladı. Başbakan Addullah
Gül ve Milli Savunma Bakanı
Vecdi Gönûl'ün karara şerh koy-
masının "idarenin kanunlann
uygulamasını sağlama sorum-
luluğu ile çeliştiğini ve yasal da-
yanaktan yoksun olduğunu"
belirten Özkök, "Bu istisnai du-
rum, şüphesiz irticai faaliyetle-
re bulaşanlara cesaret vermiş-
tir" dedi. Özkök, türbanın yargı
kararlanna aykın olarak siyasi
dayatma ve cumhuriyet gelenek-
lerini aşındırma sembolü olarak
kullanılmasını hoş göremeyecek-
lerini vurguladı.
Genelkurmay 2. Başkanı Or-
general Yaşar Büyükanıt ise da-
yanağını Anayasa'nın 125. mad-
desinden alan YAŞ kararlanna
şerh konulmasını anayasa ihlali
olarak nitelendirdi.
Genelkurmay Genel Sekreteri
Tümgeneral Aslan Güner, dün
akşam Gazi Orduevi'nde basın
mensuplanna bir kokteyl verdi.
Kokteyle katılan Genelkurmay
Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök,
AKP hükümetinin YAŞ kararla-
nna şerh koyması, türban, Irak ve
AB konulannda önemli açıkla-
malarda bulundu.
Hükümete açık tavır
Göreve geldiğinden bu yana
basına ilk kez dün akşam aynn-
tılı olarak değerlendirmelerde
bulunan Özkök, AKP hükümeti-
ne açık tavır koydu.Türk Silahlı
Kuvvetleri'nin (TSK), uzun yıl-
lardır irticai hareketin önünde
engel olarak görüldüğune dikkat
çeken Özkök, irticai görüş yan-
daşlanmn TSK'ye sızmak için
her türlü yola başvurduğuna işa-
ret etti. Genelkurmay Başkanı,
"TSK de bu tehdide karşı, sa-
vunma refleksleri ve yöntemle-
ri geliştirmiştir.YAŞ'da Anaya-
samızın 125. maddesi uyann-
ca, yapılmak istenen uygulama
bu refleks ve yöntemin gereği-
dir" dedi.
Şerh yasalhktan yoksun
Özkök sözlerini şöyle sürdür-
dü."Bilindiği ûzere 125. mad-
de YAŞ kararlannı diğer bazı
kararlar gibi yargı denetimi dı-
şına taşımıştır. Bir anayasa
maddesinin uygulanma istemi-
ne muhalefet şerhi koynıak,
idarenin kanunlann uygulan-
masını sağlamak sorumluluğu
ile çelişmiştir ve kanımca bu
nedenle yasal dayanaktan yok-
sundur. Bu konudaki farklı dü-
şüncenin ifade edileceği yer ve
Genelkurmay Başkanı Özkök, basın kokteylinde Kıbns ile ilgili çözüm arayışlanna da değindi. (AA)
Özkök: Kıbns h Türkiye 'yi dikkate almayan çözüm başansız olur
Ada güvenliğimiz için çok önemli
ANKARA (Cumhuriyet
Bfirosu) - Genelkurmay Baş-
kanı Orgeneral Hilmi Ozkök,
Kıbns'ın Türkiye'nin güvenli-
ği açısından önemine dikkat çe-
kerek "Türkiye'nin güvenli-
ğini tehdit eden ve güvenlik
ihtiyacım sağlamayan bir
Kıbrıs çözümüyle 'Türk'ün
Anadolu'ya hapsedilme süre-
ci' hemen hemen tamamlan-
mış olacaktır" vurgusunu
yaptı. özkök, Türkiye'yi dik-
kate almayan çözümün başan-
sız olacağını dile getirdi.
Genelkurmay Başkanı Öz-
kök, basın kokteylinde Kıbns
ile ilgili çözüm arayışlanna da
değindi. Kıbns'ın Türkiye'nin
güvenliği için önemine vurgu
yapan Ozkök, adanın cografi
konumu itibanyla Türkiye'nin
güvenliği açısından çok önem-
li olduğuna dikkat çekti. Öz-
kök, "Adada muhasım (ha-
sım olan) bir güç bulunursa
bu güç AnadohTnun güney ve
güneydoğusunu etkileyebil-
me imkân ve kabiliyetini elde
eder. Dost bir güç bulursa bu
yerleri Doğu Akdeniz'deki
muhtemel bir tehlikeye karşı
daha uzaktan korur" diye ko-
nuştu. Özkök, Kıbns 'taki mü-
zakerelerin, Güney Kıbns Rum
Kesimi'nin AB'ye girme yo-
lunda dönüşü olmayan noktayı
geçmiş olmasının cumhuriyet
tarihinin en önemli sorunlann-
dan olduğunu söyledi.
Özkök, veriler ışığında Tür-
kiye'nin güvenlik gereksinim-
lerini dikkate almayan bir çö-
züm önerisinin başan vaat et-
meyeceğini vurguladı.
durum YAŞ olmamalıydı. Bu
istisnai durum şüphesiz irticai
faaliyetlere bulaşanlara cesaret
vermiştir."
Özkök, konuşmasının ardın-
dan gazetecilerle sohbet ederken,
28 Şubat kararlan ile ilgili bir so-
ru üzerine de şunlan söyledi:
"Bu bir neden sonuç ilişkisi-
dir. Tehdit devam ediyor. O dö-
nemin koşullannda yapUması
gerekenler yapıldı. Neydi o? tr-
rica tehdidine karşı alınması
gereken önlemlerdi. Bugün de
tehdit devam ettiğine göre so-
runuz da yanıtlanmış oluyor."
Özkök, TSK içindekı irtica un-
surunun yarattığı tehlikenin dışa-
ndan çok net görülemeyeceğine
dikkat çekerek şöyle devam etti:
"Diyelim ki bir binbaşı bir
tarikatın etkisi altında kalıyor.
Aynı tarikattan bir astsubay
varsa ve o kişi tarikatta daha
önde ise binbaşı astsubayın
emrine giriyor. Biz, bir kişiyi
gerektiğinde ölüme gönderme
sorumluluğu taşıyan bir kuru-
muz. Kimi tarikat üyeleri de fa-
lanca ülkeye savaş caiz değildir,
diyor. Böyle bir şey kabul edi-
lebilir mi? Biz bunlan tartış-
ma konusu dahi yaptırmak is-
temiyoruz."
Tfirban hassasiyeti
Özkök, üniversitelerden atılan
tüm öğrencilere "koşulsuz af"
hazırhğındaki AKP hükümetini
türban konusunda da uyardı. T-
SK'nin hiçbir şekilde tartışma
konusu yapmayacağı meşru te-
mel değerlerin başında, "Türld-
ye Cumhuriyeti'nin laik, de-
mokratik ve üniter yapısı, Ata-
türk ilke ve inkılaplan" oldu-
ğunu ve bunlardan asla ödün ve-
rilemeyeceğini kaydeden Özkök,
sözlerini şöyle sürdürdü:"Esa-
sen bunlar Anayasamızda yer
alan hükümlerdir. Herkesin di-
ni inancına ve bunlan özel ya-
şamlannda ifade erme tarzına
saygı duyarız. Hiç kimseyi i-
nanç, inançsızlık ve ibadetle-
rinden dolayı dışlamayız. An-
cak bunların özellikle türba-
nın, mevzuata, Anayasa Mah-
kemesi ve Damştay kararlanna
aykın olarak siyasi bir dayat-
ma ve Cumhuriyet gelenekleri-
ni aşındırma sembol ve eylemi
olarak kullanılmasını hoş gör-
memiz beklenmemelidir."
Genelkurmay Ikinci Başkanı
Orgeneral Yaşar Büyükanıt da
YAŞ'ta ihraç edilecek asker hak-
kında delil yetersizliği gibi ör-
neklerde üyelerin şerh koyabile-
ceğine dikkat çekti. Ancak AKP
hükümetinin koyduğu şerhin
"YAŞ kararlannın yargıya ka-
paü olmasından" kaynaklandı-
ğuıa işaret eden Büyükamt, bu-
nun anayasa ihlali niteliğinde ol-
duğunu söyledi.
ABD'nin petrol oyıınıı• Baştarafı 1. Sayfada
tutmak için sürdürdükleri çaba-
lan vurguluyordu. "Biz baştan
beri fiyat sıçramalanna karşı
olduk. Gelirimizin yüzde 9O'ı
petrolden geliyor. Gelişme hı-
zımızı planlamak için bu fiyat
dengelerine ihtiyacımız var-
dı... BugünABD petrol ihtiya-
cının yüzde 60'ını dışandan
alıyor. Önümüzdeki 20 yılda
yüzde 75'e çıkacak bu sayı.
ABD geleceğinin petrolünü
garantilemek istiyor. Doğal
bir istek... Bu bizim de işimi-
ze geh'rdi. Normal ilişkilerimi-
zi sürdürebilsey dik, eşit hak-
larla diyalog sürdürebilsey-
dik, uluslararası çerçevede
anlaşabilseydik...Ancak 1997-
99 arasında Rusya ve Uzak-
doğu'ya baskı yaptılar, bizim
fiyatlanmızı düşürdüler..."
Bakan'm tüm anlattıklannı
dinlerken, sanki yann 3. dünya
savaşımn çıkacağı korkusuna
kapılıyordum. Bir zamanlar I-
rak Hava Kuvvetleri'nde üst
rütbeli subay, elektrik mühen-
disi, 91-97 arası silah denetçi-
leri karşısında tek sorumhı,
görmüş geçirmiş, müthiş milli-
yetçiAmir Reşit, Bağdat'ta kar-
şılaştığım en sert yetkiliydi. Er-
tesi gün "istifa edecek" gibi
bir hali hiç mi hiç yoktu! (Aca-
ba şu sıralar sertlik istenmiyor
mu diye geçirdim içimden.)
Neden istifa etti soruma ala-
bildiğim tek yanıt, "Eh, 65 ya-
şına gelmişti" oldu! Bilmem
belirtmeye gerek var mı? Bağ-
dat'ta her soruya yanıt alamı-
yorsunuz. Zaten her gazeteci ya
da STK temsilcisi yanında bir
"rehber" ohnadan, bir yere gi-
demiyor, görüşme yapamıyor.
Artık "rehber"lerin kimliğini
yorumlamak size kalmış.
Saatler sonra "istifa etti",
"istifa ettirüdi"ye dönüştü.
Gerekçe açıklanmadı. Sad-
dam'ın oğluyla petrol kontrat-
lanyla ilgili konuda anlaşmaz-
lığa düştüğü söylendi.
Bugün Irak'uı petrol üretimi
günde 3 milyon varil ve ülke
halen dünyanın en büyük 2. re-
zervlerine sahip. Eğer yaptı-
nmlar ve ambargo kalksa, alt-
yapıya yatınm yapılsa, tüm pet-
rol ihtiyacımn yüzde 10'unu
karşılayabilir. Ve önümüzdeki
100 yıl boyunca karşılayabilir.
Çünkü rezervinin yılda ancak
yüzde birini kullanıyor. Ve Irak,
Batı'nın petrol gereksiniminin
fazlasıyla farhnda. En üst dü-
zey yetkiliden sokaktaki ada-
ma, herkes ABD askeri müda-
halesinin, savaşın tek nedeni-
nin bu olduğuna inanıyor.
Sığınakta kan
Bağdat yorgun. Bağdat için
için kanıyor. Toprak altındaki
zenginlikle, toprak üstündeki
yokluk, yoksulluk ve baskılar-
la can çekişiyor... Üç gün için-
de, üç en önemli bakandan din-
lediklerimle, El Amirihe sığı-
nağuıda gördüklerim arasında;
Amerikan saldrnsı, bombardı-
man başlamadan önce, bir an
önce beş aylık yiyecek ve su de-
polamaya çalışan ailelerle, si-
lah eğitimi, ilkyardım eğitimi,
yangın söndürme, paraşüt sal-
dınlanndan konınma eğitimi
alan kadınlar arasında; çaresiz-
likle direnç, korkuyla umut ara-
sında galiba artık ben de can
çekişiyorum.
Bağdat'ta saldınyı karşıla-
mak üzere 35 büyük sığınak
var. Konuştuğum herkes "Evet,
bize en yakın olamnı biliyo-
ruz" diyor. Ve hemen ekliyor-
lar: "Hayır sığınağa, sığınak-
lara gitmeyeceğiz!"
Hayu- sığınaklara gitmeye-
cekler, çünkü El Amirihe'yi
unutmadılar. El Amirihe sığı-
nağındayım. Bir katı toprağın
üstünde, bir katı yerin altında
kocaman beton ve çelik bir küp
görünümünde.
Sığınaktan içeri giriyorum.
Ve dehşet görüntüler başlıyor.
Tam ama tam ortada koskoca
bir delik. Çevresinde çelik eri-
miş, demirler patlamış, beton
un ufak ohnuş.
Geçen savaştaydı. Tarih 13
Şubat 1991'di. Saat 16.30'da
ikişer tonluk iki bomba burayı
cehenneme çevirmişti. 422 ka-
dın ve çocuk, bombalardan
kaçmak için buraya sığmmıştı.
Lazerle yapıya kenetlenen iki
bombadan ilki, dikeylemesine
indi, iki metrelik beton tavanı,
iki katı birden deldi. Çevrede-
kiler yıldmm düştü sandılar.
Ücinci bomba (ona "akıllı
bomba" diyorlar) havalandır-
ma sistemine yatay biçimde
girdi ve tüm sığınağı 400 dere-
ce sıcaklıkta bir finna dönüş-
türdü. 422 çocuk ve kadından
408'i yenarak öldü. (Dış gale-
ridekilerdi kurtulanlar) 408 can
kül oldu. Bedenlerden kopan
etler, saçlar, eller, kollar, bacak-
lar, sığınağın en dış duvarlan-
na yapıştı. Her şey dört dakika-
da oldu bitti. O dört dakikanın
izlerini, ileride savaş ya da ba-
nş müzesine dönüşecek olan sı-
ğmağın kalıntılannda izliyo-
rum: Duvara yapışmış etleri,
gözleri ve kanı... Negarif re-
simler gibi duvara geçmiş anne
ve kucağında çocuğu, bebegini
emziren anayı, birbirine sanl-
mış bedenleri... Ve kanlan, kan-
lan, kanlan...
Buruşmuş kâğıt gibi duran
çelik yığınlan arasında fotoğ-
raflannı ve adlannı görüyorum:
Said, Esra, Habib. Şeyma,
VVassen, Halil. Senıra. Yasin,
Nedima... Hepsi aynı mahalle-
nin çocuklan... ABD, "Burayı
askeri üs sandık" diyerek,
sonradan özür dileyecekri. Elle-
rindeki harita eskiymiş..
Sığuıak öylece duruyor gö-
zümün önünde, yüreğimin için-
de. Kapısına sonradan bir tabe-
la asılmış. Eğreti duruyor. Ace-
mi, belki de bir çocuk yazısı
üzerindeki: "Bırakın Irak ya-
şasın."
Petrolle bombalar arasında
gidip gelirken, Esra'lar, Ha-
lil'ler, Semra'larla inip çıkan
petrol fiyatlan arasındaki o
gözle görühnez çizgiyi yakala-
yıp, o çizgiden bir sapan yap-
mak geçiyor içimden! Gördü-
nüz işte! Acılann içinden topar-
lanan dayanma gücü azalmaya
başladı mı, kaçınılmaz, öfke
egemen oluyor her şeye.
Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök:
TSK, AB'ye
uyumun vasıtası
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - GeneUcurmay
Başkanı Orgeneral Hilmi
Özkök, Türk Silahlı Kuv-
vetleri'nin (TSK) AB'ye
karşı olduğu eleştirilerine,
"TSK AB'ye karşı değil,
aksine AB'ye uyumun bir
vasıtasıdır. Ancak dikkat
çektiğimiz husus, AB'ye
her şeye rağmen değil,
onurla, eşit şartlarla, milli
ve coğrafi bütünlüğümü-
zü koruyarak girmektir"
sözleriyle yanıt verdı. Türki-
ye'de hıçbirkurumun "Irak
ile biz de savaşalım" dü-
şüncesinde ohnadığına dik-
kat çeken Özkök, TSK'nin
olası savaş döneminde ken-
disine verilecek görevler
için haarlıklannı sürdürdü-
ğünü ifade etti. Türkiye'nin
bölgeye bir yığınak yapma-
dığnıı belirten Özkök,
"Türkiye saygın bir dev-
lettir. Kimse onu bir bölge
kabadayısı gibi gösterme-
melidir" diye konuştu.
Genelkurmay Başkam
Özkök, Genelkurmay Genel
Sekreterliği'nin basın kok-
teylinde AB ve Irak konu-
sunda çarpıcı açıklamalarda
bulundu. Özkök, AB'ye her
şeye karşın girihnesi gibi bir
tutumdan yana ohnadıklan-
nı belirterek "Dikkat çek-
mek istediğimiz husus,
AB'ye onuria, eşit şartlar-
la, milli ve coğrafi bütün-
lüğümüzü koruyarak gir-
mektir'' değerlendirmesini
yaptı.
Irak'ın bûtfinlûğû esas
ABD'nin frak'a olası ope-
rasyonuna ilişkin değerlen-
dirmelerde bulunan Ozkök,
Türkiye'de hiç kimsenin sa-
vaş istemediğine işaret etti.
Irak'uı toprak bütünlügünün
ve politik birliğinin esas ol-
duğunu belirten. Özkök, T-
SK'nin Irak içine veya sını-
nna yığınak yapmadığını di-
le getirdi. Özkök, petrol
kaynaklannın bütün Irak
halkının ortak malı olduğu-
nu ve Irak merkezi otorite-
sinin kontrolünde kahnası
gerektiğini bildirdi.
Genelkurmay Ürinci Baş-
kam Orgeneral Yaşar Bü-
yükanıt da Türkiye'nin asıl
amacının savaşmak değil,
daha önceki Körfez Sava-
şı'nda olduğu gibi Türki-
ye'ye yöneük göçü önlemek
olduğunu belirtti. Büyüka-
nıt, ancak TSK'nin her ola-
sıhğa karşı tüm planlannı
yaptığını kaydetti. Büyüka-
nıt, bu konuda asıl karann
"siyasi karar" olacağının
altını çizerken "Karar her
neyse çabuk alınması ge-
rekir" dedi.
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
I Baştarafı 1. Sayfada
yurulurdu:
- Hükümetimiz kararlıdır!
58. hükümet de tek partili "çok seslilikzeminin-
de" kararlı bir şekilde yürüyor. Dileyelim bu kadar
çok karar, memleketi karartmasın!
AKP hükümeti yola çıkarken, orta vadede 100
günlük kredisi olduğunu vurgulamıştık. Bu, cum-
huriyet hükümetlerine geleneksel olarak verilen bir
kredi. Hükümet bunun yarısını tüketti, karşılığın-
da ne üretti?
Emeklinin yüzünü güldüren seyyanen zam dı-
şında, biraz tabana selam, bir dizi de soru işare-
ti!
Emekliye yapılan zammın kaynağı da açıklan-
mıyor. Bu da AKP tipi icraat:
Zammı yapalım, kaynak arkadan gelsin!
Siyaset-ekonomi ilişkilerinde şu saptamayı ya-
pabiliriz:
Ana muhalefet, ekonomi verileri!
Geçen dönemde olduğu gibi şimdi de borsa-
faiz-döviz üçgeninde olumsuzluklar başlayınca
hükümet telaşa kapıldı. Gül'ün önceki gece, Baş-
bakan Yardımcısı Abdüllatif Şener başkanlığın-
da yapılması planlanan "ekonomi zirvesini" Baş-
bakanlık'a almasının ve konuyu dün de Bakanlar
Kurulu'na taşımasının altında yatan bu...
Yolsuzluklara af ve araştırma!
Meclis'in gündeminde ise ekonomiden çok
AKP grubunun özlemlerine dayalı arayışlar var.
AKP'liler kendilerini öne çıkaracak bir icraat ya-
pamadıkları için olsa gerek, geçen dönem yaşa-
nan yolsuzlukların araştırılması için bir komisyon
kurulmasını kararlaştırdılar. İlk bakışta şu söyle-
nebilir:
- Kardeşim siz de hamama gider kurna beğen-
mezsiniz, düğüne gider zurna beğenmezsiniz.
Adamlaryolsuzluk komisyonu kuruyor. Daha ne?
Daha nesi şu:
Herkes biliyor ki, yolsuzlukların ana damarların-
dan biri "naylon faturalar" aracılığıyla elde edilen
haksız kazançlar. Hükümetin "vergi banşı" adı al-
tında Meclis'e gönderdiği tasannın özünde de
nayloncuların affı var! Bir yandan nayloncuları
araştırma komisyonu, bir yandan onları affetme
yasası!
Bu ne vergi perhizi, bu ne yolsuzlukla mücade-
le turşusu!
Hükümetin mali milattaki inadını daha önce de
vurgulamıştık. Bazı vergi uygulamalarının yürüriük
tarihi değiştirildi, kalan maddeler aynen Köşk'e
gönderildi. Bu paketin içeriği de kara mizah:
Bir bölümü kayıt dışının aynen devam etmesi-
ni sağlama, bir bölümü devlete gelir sağlamak
için vergiler koyma!
Oysa, kayıt içindeki ekonominin yüzde 65'i ka-
dar büyüyen kayıt dışı, kayıt altına alınsa, devle-
tin geliri büyük ölçüde artacak.
Tablo, hükümetin yalpalamaya devam ettiğini
gösteriyor.
Başbakan, yeni gelir kaynağı olarak tütün ve al-
kollü içeceklerden alınan özel tüketim vergisinin
arttınlacağını söyledi. Yani AKP hükümetinin umu-
du, tiryakiler ve akşamcılar.
Halkımız rakıyla kafa buldukça hükümet de on-
larla kafayı, affedersiniz kasayı bulacak!
Sigaranın da yan tarafına şu uyarıyı yazsalar:
"Dikkat, sigara hükümete yarariıdır!"
Sözü hükümetten sorumlu AKP Genel Başka-
nı RecepTayyip Erdoğan'la noktalayalım. Erdo-
ğan, hükümet kurulurken, "acileylemplanı"açık-
lamış, 1, 3, 6 aylık ve 1 yıllık hedefler sıralamış,
"Bize bunun hesabını sorun" demişti. Erdoğan
önceki gün, AKP grubunda konuştu:
"6 ay bile sabır göstermediler, 1 yıl bizden bir
şey beklemeyin!"
Ya sabır...
ankcum@ttnet.net.tr
îhok Yasasısilbaştan
EMİNE KAPLAN
ANKARA - Kamu
ihalelerinde rahat hare-
ket etmek isteyen AKP
hükümeti, TBMM'ye su-
nulan ve ihalelerde şef-
faflık ilkelerini tırpanla-
yan yasa tasansını yeter-
li bulmuyor. Kamu Oıale
Yasası'nuı 40 maddesin-
de değişiklik düşünen
AKP, ihalelerde eşik de-
ğerleri aşağı çekmeyi ve
ihale bedellerinde yüzde
50 oranında artış yapıl-
ması yönünde düzenle-
me yapmayı planlıyor.
AKP hükümeti, Kamu
thale Yasası 'nı sil baştan
değiştiriyor. TBMM'ye
sunulan 16 maddelik ya-
sa tasansını yeterli bul-
mayanAKP, kapsamlı bir
değişiklik için genel
merkezde komisyon
oluşturdu. Komisyonun
yasanın 30-40 maddesi
üzerinde değişiklik plan-
ladığı öğrenilirken özel-
likle yasadaki eşik değer-
ler, ihale yöntemleri ve
keşif bedellerinin arttınl-
ması üzerinde durulduğu
kaydedıldi. AKP Genel
Başkan Yardımcısı Bü-
lent Gedikli, mevcut ya-
sayla yalnızca belirli fır-
malann ihaleleri alabile-
ceğini, diğerlerinin ise
şansmm olmayacağını
savundu.
Belediye şirketlerinin
yönetmeliklerle ihalelere
girmesinin yasaklandığı-
nı kaydeden Gedikli, bu-
nun değiştirileceğini söy-
ledi.
AKP hükümeti, eşik
değerlerin düşürülmesi
ve yüzde 50 oranında iş
artışına olanak tanımayı
planlıyor. Yasada yapıla-
cak değişiklikle, ihale
yönteminde "emanet
usulü" getiriknek isteni-
yor. TBMM'ye sunulan
tasanda da şu değişiklik-
ler öngöriihnüştü:
• Enerji, su, ulaşhrma,
telekomünikasyon sektö-
ründe faaliyet gösterenler
dahil KİT'ler, genel büt-
çeye dahil daireler, katma
bütçeli daireler, özel ida-
reler ve belediyeler ile
bunlara bağlı döner ser-
mayeli kuruluşlar, birlik-
ler ve tüzelkişilerin ortak
olduklan her çeşit kuru-
luş, müessese, birlik, iş-
letme, şirketlerin ticari ve
sinai faaliyetleri çerçeve-
sinde doğrudan üretime
yönelik gereksinimleri-
nin karşılanması için ya-
pılan mal veya hizmet
ahmlannın ihale Yasası
kapsamı dışına çıkanl-
ması.
• thale yetkilileri ile
ihale işlemlerini hazn-la-
mak, yürütmek, sonuç-
landırmak ve onaylamak-
la görevli olanlann üçün-
cü derece akrabalannın
da ihalelere kahlabihnesi.
• Haklannda kamu da-
vası açıknasuıa karar ve-
rilen idari görevlilerinin
de ihale işlerinde görev-
lendirilebihnesi.
• Kamu Öıale Kurumu
tarafmdan hazırlanacak
yönetmelikler ile ihale
dokümanlannrn ancak
Bakanlar Kurulu karan
ile yürürlüğe girmesi.
• Birden fazla yılı kap-
sayan ihaleye çıkabilme-
si için işin süresine uygun
olarak yıllar itibanyla
ödeneğin bütçede bulun-
ması zorunluluğunun,
2003 yıh için kaldınl-
ması. -.