04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 OCAK 2003 ÇARŞAMBA 14 KULTUR [email protected] Avrupa Dünya Dans Birliği'nin ilk atılımı olan festivalin başlığı 'Çeşitliliğin Estetiği' Globalbedenlerin dansıEMRE ERDEM Dünya Düsseldorf'ta dans ediyor. Küba'dan Filipinler'e, Amerika "dan Rusya'ya beş kıtadan yüzlerce dans- çı, dans eğitimcisi, dans eleştirmeni, koreograf, yönetmen ve dans festiva- li yöneticisi hep bir arada. Avrupa Dünya Dans Birliği'nin ilk atılımı olan Global Dans Festivaü "Çeşiöfliğin Estetiği'' başlığı altın- da, irili ufaklı topluluklarla geniş bir çeşni sunulmakta. Kendi içlerinde yeni tarz arayışlan içinde devinen be- denler, bellekler. Kimi dünyayı yakın- dan izlemek için Batı'ya öykünüyor. Kimi Doğu'dan esinlenip çeşitli uyar- lamalar yapıyor. Ama herkes aynı kulvarda yanşıyor. Tek bedende so- luyor. Küba'dan DanzaAbierta, tek spot- la harikalar yaratan bir topluluk. Dü- ğümlenmiş dansçılar Küba ezgileri- ni söyleyerek çözülüyor, yine bir yu- mak oluyor, açılıp kapanıyorlar. Kü- ba insanının ritmi, geleneksel ritüel- leri, gece yaşamı, kaduu erkeğiyle bir ekip çalışması. Rol yapabilen, şar- kı söyleyebilen Kübah dansçılar gen- lerinde var olanritimduygusunu unu- tulmaz figürlenyle aktanyorlar. Ruslannbitmeyenbekleyişi. Ekmek kuyruğundaki insanlar, mafya, soğuk Moskova geceleriyle koreograf Olga Pona Rus halkının bekleyişini anla- tıyor. Çelik iplere bağlı uçuşan dans- çılan, Kızıl Ordu'nun hiphop yapan subaylan, gülerken düşündüren gö- rünümleri ve iki üç rolün altından ba- şanyla kalkabılen, zıpkın gibı dans- çılanyla çarpıcı bir topluluk Chelya- binski Çağdaş Dans Thatrosu Legacy çokuluslu bir yapım. Tay- vanlı koreograf lin Havvai-Min Ame- rikalı, Avustralyah, Çinli ve Tayvan- h seksen dansçıyı bu tasarımda bu- luşturuyor. Birbirine kenetlenmiş dansçılar insanoğlunun savaşımını, uğradığı haksızlüdan, emellerini, yıl- gınlıklannı ve ulaşılan başanyı yorum- luyor. Geleneksel uzakdoğu dans bi- çimlennden esinlenerek Tayvan'ın lobal Dans Festivali'nde irili ufaklı topluluklarla geniş bir çeşni sunulmakta. Kendi içlerinde yeni tarz arayışlan içinde devinen bedeîüer, bellekler. Kimi dünyayı yakmdan izlemek için Batı'ya öykünüyor. Kimi Doğu'dan esinlenip çeşitli uyarlamalar yapıyor. Ama herkes aynı kulvarda yanşıyor. Tek bedende soluyor. başan öyküsünü anlatan yapım usta bir koreografin özenli çalışması. World Dance Alliance Tüm dünyadan seçkin toplulukla- nn Düsseldorf "ta buluşmasını sağla- yan festivalin arkasında önemli bir kurum var: WDA Dünya Dans Bir- lıği. Birlik, 1990'da Hong Kong'da düzenlenen Uluslararası Dans Ku- rultay'nda kuruldu. Dünyada dans topluluklan arasmda köprü kurmayı, festival, seminer, konferans ve atöl- ye çalışmalan yoluyla sanatçılar ara- sında bilgi alışverişini, ortak yapım- lann çoğalmasını amaçlıyor. m (Ulus- lararası Tiyatro Enstitüsü) Dans Ko- mıtesi Başkanı ve WDA Amerika sözcüsü Dona Copen hedeflenyle ıl- gili şunlan söylüyor. "Birtigimizinbir nettvorküvar. Dün- yanın her köşesine uluşmamız müm- kün. Ama bizler baştan beri şöyle bir sistemden yanaydık; sınıflara, tema- lara aynlahm. Biıüğiniizin \etkin üye- leri arasmdaki görev dağdunı işimizi kolay ve etkintahyor.Networkte şöy- le bir sınrflamamız var, Koreografi ve sahncleme, egitinı ve uygulama, pazarlama ve işietme, araşürma ve belgeleme. Bu sıralama astanda dan- sın gereksinimlerL Şöyle ki düzenle- diğimizkonferanstatanıkolduğunuz üzere sah sunuşlar yapılıp konferans tamamlanrmyor. Sunuşyapanuzman- lann annndan yukanda söz efriğim temalann alûndagruplaroluşturulu- yor. Gruplar kendi içlerinde sunuşla- n tartışıyor, değerlendiriyor. Daha sonra yeni bir oturumda gruplarm değerlendirmeleri snnuhıp genel bir taroşma ortamında ele ahnıyor. Bu konferans biçimiyfc çok daha verim- li somıçlar elde edhoruz. Böylece bi- tim adamlan, koreograflar, yapımcı- lar ortak üretime girebilhor ve bu da buüğjmizin dans adına daha etkin ve başanlıçahşmalaryapmasmaolanak veriyor." NRW Uluslararası Dans Fuarı Dansın fuan da olur mu demeyin. Alman basını yeni bir iş alaru doğdu diyebaşhklaratıyor. NRW Uluslara- rası Dans Fuan üç gün boyunca yüz elli binin üzerinde ziyaretçiye dünya danslannı tanıtıp pazarhyor. Standlar- da dans okullan ve dans topluluklan videolan, broşürleri, katologlanyla uluslararası yanşma ortamındalar. Topluluklarla ilgili bilgiler ediniliyor, diğeT ülkelerdeki dans festivallerine rezervasyonlaryapılıyor. Arabalann, makinelerin yıl boyunca yer aldığı sergi salonlannda dans gösterileri ar- dı arkası kesilmeden sürüyor. Anons- lara kulağuuz hep açık olmalı. Bir sa- londan diğerine uzanan bedenlerin sürprizleriyle karşılaşmak olası. Yir- mi dört saatin her dilimi dansla dolu. Fuar kapah oturumlan, seminerleri, genç dansçılar için düzenlenen atöl- ye çalışmalanyla, kuramla uygula- mayı, renkli topluluklann yapımla- nyla da dans severleri buluşturuyor. Festivali, konferansı, fuan ile bu uluslararası forumun ardından, Tür- kiye'de bir süre araştırmalar yapmış olan Amerikah öğretim görevlisi, St. Olaf Üniversitesi Dans Bölümü Baş- kanı Susan Bauer'den bir elektronik postageldi: "Umanmtstanbul'dada böyle bir dans festrvali düzenlenir. Bir dahaki sefere orada buluşuruz." Su- san'ın bu güzel dileği öncesinde As- ya'dan Avrupa'ya irili ufaklı ülkele- rin standlan arasında dolaşırken Tur- kuazModernDansTopiuluğu'nu Su- san Bauer'le birlikte özlemle andım ve gözlerim bizim standımızı, Aydnı Teker'i, Aysun Aslan'ı, Beyhan Murphy'yi, DflekEvgin'i, ülkemizin dans emekçilerini aradı. Siyasi alan- da Avrupa Birliği kapılannı zorlarken, sanat alanında Birlik'ten tam puan al- mamız gerekmez mi (?!) Umanm, 2003 Asya Pasifık Dünya Dans Bir- liği'nin Malezya'da düzenlediği dans maratonuna yetişebiliriz... Kapadokya film seti gibi NEVŞEHİR (AA) - Türkiye'nin önemli turizm mer- kezlerinden olmasının yanı sıra son yıllarda dizi film- lerin vazgeçilmez çekim mekânı haline gelen Kapa- dokya bölgesi, bu kez bir sinema filmine ev sahipliği yapacak. Yapımcıhğmı Can Sanatsal Etkinlikleri Tic. Ltd. Şti'nin üstlendiğı "Yazı Tura" isımli sinema fil- minin çekimleri, bu ay içinde Kapadokya bölgesinde başlayacak. Yönetmenliği ve başrol oyunculuğunu Uğur Yücel'inüstlendiği film, vatani görevlerini ya- parken tanışan 4 Anadolulu gencin. askerlikten sonra gerçekleştirmek istedikleri hayalleri ve daha sonra karşılaştıklan hayal kınkhklannı anlatacak. Mankenlikten şarkıcılığa Çeviri Servisi - İtalya'da podyumla- nn ünlü \simlerinden olan Carla Bruni bestecilik ve şarkıcılığa so- yundu. 12 yıllık mankenlik kariye- rini noktalayan 34 yaşındaki Bru- ni'nin ilk albümü iki ay önce piya- saya sürüldü. Ancak Der Spiegel dergisinde yayımla- nan habere göre Bruni "nin Fransızca albümü "QueJ- qu'n m'a dit" acımasızca eleştirildi. "Cesaretimi kır- mayacağını ve iyi bir şariucı obnak için uğraşacağnn n diyen Bruni, uzun yıllar insanlar tarafından sadece "dekoratif amaçh" bir obje gibi görüldüğünü, ancak sanatla uğraşmasının engellenemeyeceğini savundu. Grammy'nin adayları belirlendi NEW YORK (AA) - 2003 Grammy Müzik Ödülle- ri'nin adaylan New York'ta açıklandı. Springsteen'in 11 Eylül konulu 'The Rising' ve rapçi Eminem'in 'The Enıinem Shovv' adlı albümleri yılın albümü ve aynı ad- lı parçalan da yıluı şarkısı dallannda aday gösterilir- ken. yeni isim yapan sanatçılardan Norah Jones da 'Don't Know Why' adlı underground hitiyle yılın par- çası, 'Her Come Away With Me' ile yılın albümü ve en iyi yeni sanatçı kategorilerinde aday gösterildi. Geçen yıl 101, bu yıl 104 dalda verilecek Grammy Müzik Ödülleri 23 Şubat'ta New York'taki Madison Square Garden salonunda yapılacak törenle dağıhlacak. Larry O'Neill İKÜ'de tstanbul Haber Sevisi - Istanbul Kültür Üniversite- si'nde (ÎKÜ) kültür etkinlikleri kapsamında dünyaca ünlü caz sanatçısı Larry O'Neifl sahne alıyor. Güzel Sanatlar Uygulama ve Araşürma Merkezi tarafından düzenlenen "Yeni Yü Konseri" 10 Ocak Cuma akşamı saat 20.30'da gerçekleşecek. Connie Franeis, Ray Charles, Bobby Darin, Janıes Brovvn, Johnn> Mathis ve Tîna Turner gibi tanınmış isimlerle çalışan O'Neill, caz dünyasının en Önemli isimlen arasında yer alıyor. Doğan Kitapçılık Uzakdoğu kültürünü okurlara taşıyor İki Japon yazardan iki kitap Kültür Servisi - Japon roman, öykü, deneme yazan ve edebiyat eleştirmeni tkezava Natsuki'nin Mercan Kemikler, İnci Gözier kitabı Gönül Akgerman'ın çevirisiyle Doğan Kitapçıhk'tan çıktı 'Mercan Kemikler, H İnci Gözier' Ikevaza'nın 1990 yılında yayımladığı Hone ve sango me va şincu adlı öyküsünün adı. Yazar bu kitabı oluşturan Durağan Yaşam (Suriraraıfu, 1987). Umut (Boken, 1989), Geri Dönen Adam (Kaettekita Otoko, 1990), KuzeyeYolculuk (Kitaenotabi, 1995) adlı diğer öyküleri de farklı tarihlerde yayımlamış. Fransa'da 'Mercan Kemikler, B-EYAZ r mı A ITON A R I A--- • îkezava Natsuki'nin 'Mercan Kemikler, İnci Gözier'i Gönül Akgerman'ın çevirisiyle, Tsuci Hitonari'nin 'Beyaz Buddha'sı ise Serhat Yalamanoğlu'nun çevirisiyle yayımlandı. tnci Göder' ve 'Durağan Yaşam' adlı iki kitapta toplanan bu beş öyküyü Doğan Kitapçılık tek bir kitap halinde yayımladı. Yazar 1987 yılında 'Durağan Yaşam' adlı öyküsüyle, Japonlann dünya çapında ünlü \e saygın ödülü Akutagava'yı kazanmıştı. Şu anda da bu ödülün jürisinde yer alıyor. îkezava, 1993 'te Maşiasu Giri no Şikkyaku adlı romanıyla Tanizaki Ödülü'nü; 2000 yılında da Hana Vo Hakobu Umoto ile Mainiçi Ödülü'nü kazanmıştı. Kitapçı raflannı süsleyen ve aynı yayınevinden çıkan bir diğer kitap, Tsuci Hitonari'nin Bevaz Buddha adlı romanı. Serhat Yalamanoğlu' nun dilimize çevirdiği roman gerçeklikle fantastiğin, şiirsellikle somut tespitin en güzel örneklerinden biri olarak tanımlanabilir. Sanat yaşamına rock şarkıcısı olarak başlayan, daha sonraki yıllarda yönetmen olarak ünlenen Hitomari, edebiyat çalışmalanyla, ülkesinde yeni kuşak yazarlann öncülerinden kabul ediliyor. KaikyonoHikari'yle 1997 yılında Akutagava Ödülü'nü, büyükbabasının yaşamından esinlenerek yazdığı 'Beyaz Budha'yla ise Fransa'da 1999 Femina Yabancı Roman Ödülü'nü kazandı. Kale Grubu'nun düzenlediği sergide Dr. îbrahim Bodur Müzesi yapıtlan yer alıyor Istanbul'dabir seramikkoleksiyonu Bugûn açılan sergi23 Şubat'a dekMÜ Güzel SanatlarFakültesi'nde. Kültür Servisi - Kale Gru- bu tarafından Çanakkale' nin Çan ilçesinde kurulan Dr. 1b- rahim Bodur Seramik Mü- zesi yapıtlan Istanbul'da ser- gileniyor. Bugün başlayan ve 23 Şu- bat'a kadar Marmara Üni- versitesi Güzel Sanatlar Fa- kültesi'nde görülebilecek olan sergide, 1997 yüından bu yana Kale Grubu tarafından her yıl düzenlenen ulusal ve uluslararası seramik sempoz- yumlanna katılan sanatçıla- nn yapıtlan yer alacak. Koleksiyonda ürünleri olan sanatçılar arasında SergioGu- rioB (ttalya), LTla Vıotti (îs- veç), Vaclav Serac (Çek Cum.), Jindra Vıcova (Çek Cum.), bica Mdrova (Slo- vakya), Dya Holesmsky (Slo- vakya). Anna Hor\athova (Slovakya), Peteris Martin- sons (Letonya), Prof.Türker Özdoğan (Amerika), Mohie Eldeen Hussein (Mısır), Ur- sula Scheid, Kari Scheid (Al- manya), Jo-Anne Caron'un (Belçika) yanı sıra Türki- ye'den Prof. Hamiye Çola- koğiu. Prof. Güngör Güner, Prof. Sevim Çizer, Prof. Zeh- ra Çobanh, Mustafa Tun- çalp, LerzanÖzerYeltan, Erol Sazcı, Hüseyin Özçelik, Sa- adettin Aygün ve Füsun Çö- venoğlu bulunuyor. Bugün saat 15.30'da Ka- leseramik Yöneticileri ve Ürün Geliştirme Bölümü ta- rafından bir de seminer veri- lecek. 'SeramikEndüstrisindeTa- sanmdan Üretim Sürecine' konulu seminer, Kalesera- mik Fabrikalan Genel Müdü- rü Hasan Sazcı, Ar-Ge Grup Müdürü VediiYıbnaz, Dekor Fabrikalan Grup Müdürü Erol Sazcı, Desen Geliştirme Müdürü Mecit Ozlav, Ürün Yöneticisi Melike Kalafat Orhun tarafindan verilecek. (0 212 270 70 00) DEFNE GOLGESİ TURGAY FtŞEKÇİ Güldiken Yayın sektörümüz uzunca bir süredir yapı değiştiriyor. Yayıncıhk bireylerin türlü özveri- lerle sürdürdükleri bir uğraş olmaktan çıktı, büyük sermayelere, kurumsal yapılara dönüş- tü. 1960'larda Hüsamettin Bozok'un Yedite- pe, Vedat Günyol'un Çan, Şükran Kurda- kul'un Ataç, Memet Fuat'ın de yayınevi, ya- yın dünyasının yıldızlarıydılar. Bugün böylesi birözveri geleneğini sürdü- ren birkaç yayıncıdan biri deTurgut Çeviker. Yılda üç kez yayımladığı Güldiken adlı Mizah Kültürü Dergisi 28. sayısına ulaştı. 2002 yılı boyunca, 100. doğum yılı nede- niyle türlü yönleriyle tartışılan Nâzım Hik- met'in, Güldiken'm bu özel sayısında pek ele alınmamış bir yönü, mizahla ilişkisi ince- leniyor. Nâzım, 1928'de Sovyetler'den dönüp Istan- bul'un edebiyat ve yayın dünyasına girdiğin- de yirmi altı yaşındaydı ve başında gençliği- nin yanında yeni gerçekleşmiş bir devrimin de rüzgârı esiyordu. Bu rüzgârın etkisinde yüksek sesle söylenen, özde ve biçimde ye- ni bir şiirle ortaya çıkmıştı. Yanı sıra yerleşik değerleri sarsmak için de "Putlan Yıkıyoruz" başlıklı kampanyalara girişmiş, yetmemiş, Berkeley, Pierre Loti gibi idealist felsefeci ve aydınlara da saldıran şiirler yayımlamıştı. Doğal olarak bu saldırılar karşı saldınlan doğurmuş, yıllar süren tartışmalar boyunca mizah, iki tarafın da en önemli silahı olmuş- tu. Nâzım Hikmet'in bu dönemde yazdığı yer- gi şiirleri ayrı bir kitap olacak kadar çoktur. Ustelik bu şiirlerin Yakup Kadri, Ahmet Ha- şim, Hamdullah Suphi, Peyami Safa vb. dö- nemin ünlü kişilikleri üstüne yazılmış olması ilginçliklerini arttırmaktadır. Ancak bu miza- hın incelikler içermeyen, kaba bir mizah ol- duğu da açıktır. Şairin aynı dönemde yazdı- ğı Jakond ile Si-Ya-U, Benerci Kendini Ni- çin öldürdü? gibi epik-lirik anlatılarda da mi- zah öğesi dikkat çekicidir. 1936'da Şeyh Bedreddin Destanı ile baş- layan, lirikdamarın öne çıktığı yeni dönemin- de mizah öğesinin Nâzım şiirinde geri çekil- diği görülür. Lirizm, kesin bir egemenlik kur- muştur. Yine de "Dünyanın En Tuhaf Mahlu- ku", "Vatan Haini" gibi kimi şiirlerinde alttan alta bir mizah duygusu sezilir. Güldiken'm, "Nâzım ve Mizah" sayısında bu konulan derinliğine irdeleyen yazılar bu- lacaksınız. Nâzım'ın yergi şiirlerinden örnek- lerin yanı sıra ona karşı yazılmış yergi şiirleri de kavganın öte yanını görmemizi sağlıyor. Türk ve dünya çizerlerinin çok sayıdaki Nâ- zım desen ve karikatürleriyle de renklenen der- gi hem kalıcı bir özel sayı olmuş, hem de okumanın tat vereceği bir derleme. Aslında belki de, Nâzım'daki mizahı arar- ken yapıtlanndan çok hayatının trajikomiği üs- tünde durulabilir. Gü/d/7cen'deki yazılarda Nâzım'ın gazete yazılarında ve öykülerindeki mizahına deği- nen bir araştırmaya ise rastlayamadım. Nâzım, Sovyet mizah yazan Mihail Zoşçen- ko'yu (1895-1958) çok severdi. Sovyet top- lumunun günlük yaşayışını, bürokratik yapı- yı yeren öyküleriyle ünlenen yazarın pek çok öyküsünü çevirmiş, kendi de onun biçemi- ne öykünerek yazdığı öyküleri 1930'ların ga- zetelerinde yayımlamıştı. Bu öyküler, Sıvas kat- liamında ölen Asım Bezirci'nin çabasıyla derlenmiş ve Nâzım Hikmet'in Bütün Eser- leri arasında Hikâyeler ve Çeviri Hikâyeler adlanyla iki kitap olarak yayımlanmıştır. Nâzım'ın La Fontaine Masallan'r» çevir- mesi de yine onun mizah duygusunun bir göstergesi sayılabilir. Yeni yılın ilk ayında yayımlanan dergiler- den Virgül ve Adam Sanat'ta da Nâzım Hik- met ağırlıklı bölümleri oluşturuyor. Haziran ayında da ozanın 40. ölüm yıldönümünün geldiği düşünülürse 2003'ün de Nâzım'ın bol bol konuşulup tartışılacağı bir yıl olacağı an- laşılıyor. tfisekçifa superonline.com R Ü L T Ü R İ Ç t Z Î K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle