14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 OCAK 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA ROPORTAJ İNSANIN SERÜVENİ > TURHANSELÇUK DÜHÜ3T TABÎATLI İSTANBUL EFENDİSİ ASDÜLCAKBAZ1 MACERALARI \S KISIM V, ME D£ fB. SAYı " F A Z İ A D / R . . Z I ' R A , " Ç<N İŞÎ, îf ı3lf4.î KuTSAJ- KADiNJ "ııı n P4-MAZ. MÜıBKCCSL MimarSinan, Kanuni için Sükymaniye CamisVniyaparken eşi de araya bir inşaatsılaştırtverdi! HümemSultan'ınhamamı m "yamama gıren terler, m M derler. Fakat bu ha- r'^m mam terletmiyor... # # Bu hamam, Hürrem .^L. _m_ Sultan Hamamı ya da Haseki Sultan Hamamı ya da Ayasofya Hamamı... Hamam aynı ama adlan farkh... Eski hamama ye- nı tas gıbı ad konmuş buraya... Bu hamam, Ayasofya Müzesi'nin kar- şısında ya da Sultanahmet Cami- si 'tıın karşısında ya da Ayasofya ile Sultanahmet'in arasında... Eski ha- mama yeni bir "tas" gerekirse artık burası hamam değil; Kültür Bakan- lığı'nın halı ve kilim satış mağaza- sı... Hamam için Ayasofya ve Sultanah- met arasında dedik, ama hamam ya- pıldığında Sultanahmet Camisi yok- tu... Zatenhamamınerkeklerkjsmı- na ait revaklı girişi Ayasofya tarafin- dan... Kadınlann kapısı ise tam ar- kada ve üstelik yola değıl avluya açıhyor. Kanuni Sultan Süleyman'ın kan- sı Hürrem Suftan. Ayasofya 'nın kar- şısında MimarSinan dan birhamam yapmasını istediğinde mimarbası, bitirmekte olduğu Süleymanıye Ca- misi'nin ınşaatıyla meşguldü... Tanh 1556. Tarihin içine biraz yo- rum katarsak, Mimar Sinan hama- mın planını çizmiş, inşaatını kalfa- lanna bırakmış olmah... Koskoca Sultan Süleyman'ın camisini bitır- meye çalışırken Hürrem'in hamam ınşaahnın başında duracak değildi ya! Belki de tam tersi olmuştur... Çünkü Hürrem, Süleyman kadar büyükbirgüç... Eslr Rus kızı Rokselana Hürrem aslında bir köle... Kibar- cası canye... Bir Rus papazının kı- zı olduğu sarulıyor... Adı Roza, Ros- sa, Rosanne, Ruziac. La Rosa ya da Rokselana... Özetle "Rus 103" gibi bir şey... Osmanlı bır dünya impa- ratorluğuna dönüsmüs ama tarihi- nin kaydını tam tutamamış... Küçük ve güzel kız Kınm Tatarlannın bir akını sırasında esir alınıp Osmanlı sarayına satılıyor. Henüz şehzade iken Süleyman'm cariyesi oluyor... Güleryüzü nedeniyle Farsça'dan se- vinçli, gönül açıcı anlamında Hür- rem adı veriliyor. Canye, esir edilen ya da parayla satın alınan kadın köle. Sahibi, ca- riye üzerinde mutlak tasarruf hakkı- na sahip. Yatak hizmeti dahil istedi- ği ışi gördürüyor. Islam hukuku ba- kımından herhangi bir maldan fark- sız. Hasekl Sultan Hürrem Fakat cariye deyip geçmemeli... Osmanlı sarayında cariyeler ayn bir sınıftı ve kendi aralannda sınıflanı- yordu: Acemiler, cariyeler, şagirt- ler, ustalar, gedikliler. Ustalar ken- di aralannda yedi sınıfa aynlıyor- du; örneğin padişahın donlanndan çamaşırcı, taharet leğeninden ibrik- dar, sofra ve yemeğinden çaşnigirso- rumluydu... Bu asamalardan sonra gedikli olanlar da kendı aralannda dereceleniyordu. En genç ve güzel olanlanndan 12'si padişahın kişisel hizmetlerinde çalışıyordu. Padişa- hın gönlünü çalan gedikliler, has odalık veya gözde veya ikbal adını alıyor, padişahın en çok yatağına al- dığı gözdesi başikbal oluyordu. Pa- dişahın hamile bıraktığı ikballer bir derece daha ilerliyor ve "ka<nn"lı- ğa terfi ediyordu. Kadınlar arasın- da en gözde olanı ise haseki oluyor- du. Cariye Hürrem ise "Haseki Sui- tan" gibi en üst dereceye ulaşması- na karşın çok daha farkJı bir konu- ma ulaşmıştı. O, Osmanlı'da o güne kadar olmayanı başarmış ve padişah- la evlilik yapmıştı. Bir ilki daha ger- çekleştirmiş, haremi Topkapı Sara- yı'na taşımış ve devlet yönetimine kadın parmağını sokmuştu. Süleyman'ın tahta çıkışı 1520... Süleyman 26, Hürrem 20yaşında... Hürrem'in 21 yaşındayken ilk çocu- ğu Mehmet'i doğurması 1521... Son- ra 1522 de Mihrimah. 1523 te Al>- duDah, 1524'teSeüm, 1525'teBaye- zid... Her yıl bir çocuk... 1531 'de Ci- hangir A.ltı çocuktan kimi eceliy- A.yasoiya Müzesi ile Sultanahmet Camisi arasındaki Hürrem Sultan Hamamı 1556 yılmdan 1910 yılına dek hizmet verdi. Daha sonra depo ve ardiye olarak kullanılan tarihi bina son yıllarda Kültür Bakanlığı'nın halı ve kilim satış mağazası oldu. le öldüğü kımi eceline susayıp öldü- rüldüğu için genye kalan tek oğul Se- lım... n.SeHm... SanSeüm... Anası gibi sanşın ve mavi gözlü... Hamamda Roma gelenefli Hürrem, Ayasofya'nın karşısına hamam yaptırdığında 56 yaşında... Omrünün son üd yıhnı yaşıyor... Hamam, antikçağda Romalılann yararhğı bir tesis... Osmanlı da ha- mamda Roma geleneğini sürdür- müş... Sinan'ın yaptığı da öyle... Hürrem Sultan Hamamı, çifte ha- mam... Yani bir tarafi erkeklere, bır tarafı kadınlara... Her iki taraf da aynı düzende... Hemen ginşteki yüksek kubbeli alan soyunmalık... Romalılann aped- yireum dedikleri yerde iki katlı ah- şap soyunma odalan bulunuyor. Or- tada,fiskıyelihavuz var... Soğuk su, mermer yontu üç balığın ağzından nşkınyor... Havuzun suyunda mey- velerin soğutulduğu kesin gibi... Bir köşede kahve ocağı... Soyunmahktan soğukluğa geçili- yor... Yanı tepıdarium... Eni uzun, bo- yu dar dikdörtgen alanın birucu he- la, ötekı ucu tıraş odası... Tepede kü- çük kubbeler... Ortadakı mermersetlerde mermer kurnalar; ılk temızlikten sonra su dökünmek için... Mermerlerin çoğu yeni, bırkaç parçası eskıden kalma. ^ W W * H _ ^ ^ ^ Hürrem Sultan Hamaım'nuı erkekJer bölümünün girişindeki fiskıyeli havuzundâ bir zamanlar balıklann ağzmdan çıkan suyla meyve soğutuluyordu... KadınJar kısmının girişinde ise şimdilerdc hah ve kiunî saühyor.» (Fotoğraflar: UĞUR DEMIR) Soğulduktan sonrakı bölüm sıcak- lık... Caldarium... Ortada, sekiz ki- şiden çok fazlasının yatabileceği se- kizgen bir göbek taşı... Tepede bir kubbe... Küçük camlar gün ışığuu içeri taşıyof. Duvar kenarlannda mermerkurnalar sıralı ve halvet bö- lümleri... Halvet: Çok sıcak yer. Halvetlerde üçerkurna... Heroda üç kişilik... Hamamın genelinde tüm kurnalar, iki musluklu... Musluklann biri alt- ta biri üstte. Bıri sıcak, öteki soğuk... Depo ve ardiye Hürrem Sultan Hamamı, Istan- bul'daki hamamlann en büyüklerin- den... 1910 yılına dek çalışmış... 1980'e dek harabeye dönmüş... Be- ledıye, benzın deposu yapmış; Dev- let Matbaası ardiyeye çevirmiş... Neyse ki 1980'lerde Uluslararası Is- tanbul Bienali'ne sergi mekânı ol- ması için tepeden tırnağa restore edilmiş... Sonra da Kültür Bakanlı- ğı, turistlere halı ve kilim satmak için mağaza olarak kullanmaya baş- lamış... Her yer halı... Göbek taşın- dan halvete, kumalann önünden so- yunmahga kadar her yer halı ve ki- lim... Bu kadar çok halı ve kilimle san- ki bir şeyler mi gizlenmek isteni- yor? Kurnalan kapatan hahlardan bir- kaçının arkasına bakınca... Bazıla- nnın musluklan yok! Hani meydan çeşmelerinde mus- luklann çalınması tamam da hama- mın musluklannı kim, nasıl sökebi- lir! Yüksek kubbe yanlışıi Erkek ve kadın bölümleri arasuı- daki kalın duvara, dar bir kapı açı- larak iki bölüm birleştirilmiş... Hamamda yıkanan olmadıktan sonra sorun olmasa gerek! Oysa Roma hamamında böyle bir sorun yoktu... Romalılarkadın erkek birlikte yı- kanırdı. Şimdi birilen kalkıp, işte bu yüz- den Roma yıkıldı, diyebilir... Osmanlı da yıkıldı! Sultanahmet Parkf ndan bakınca Hürrem Sultan Hamamı, iki uçtaki yani soyunmalıktaki yüksek kubbe- İeri, kubbelerinin tepesindeki aydın- lık fenerleri, peşinden soğukluğu ör- ten minik kubbeleri ve ortada, yani göbek taşının üstündekı küçük kub- beleri ile güzel bir simetnk görün- tü sergiliyor... Ancak, başlardaki yüksek kubbe- ler hamamda ısı kaybına neden olu- yor ve bu nedenle sonraki çifte ha- mamlarda böylesi bir plan kullarul- mıyor... O sıra Süleymaniye Camisi'ni bi- tirmeye çalışan Mimar Sinan, aca- baplanı da kalfalanna mı havale et- ti sorusu akla takılıyor!.. GEÇMtŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Yine Kadara Dair... Ustalarımızdan tutumluluğu ile ünlü Halil Lütfi Oördüncü için anlatılan anekdotlardan biri de şuy- du. Benzine tumturaklı bir zam yapılmış. Geçmiş zamanda, enfiasyon da bilinmediği için kamunun yaptığı zamlar büyük olaylar arasında yer alırdı. In- sanlar daha zamları kanıksamamışlardı. Bu nedenle bır gazeteci grubu arasında başla- yan tartışmalara Halil Lütfi Dördüncü de katılıp başlamış veryansın etmeye. Yanındakiler şaşır- mış, biri merakını gidermek için soracak olmuş: - Hoca senin otomobilin yok ki. Niçin kızıyorsun? Hoca içtenlikle yanıtlamış: - Ben de çakmak kullanıyorum... Hoca, masraf olmasın diye sigara içmezdi. Ya- kıştırılmış bir uydurma olsa gerek. İşte ben de hocanın benzinli çakmağı örneğine öykünerek vergilerden söz edecegim. Bakmayın bu alçakgönüllülüğüme. Bem de her çalışan gibi, pek çok ünlü işadamı ve sanatçıdan daha fazla vergi ödüyorum. Ama bu kayıtlarda de- ğil, istatistiklerde görünüyor. • • • Mart aylannın sonu ile nisanın itk günlerinde def- terdarlıklar gelir vergisi beyannamelerinin sonuç- larını listelere döküp açıklayacaklar. önce il birincıleri, sonra Türkiye birincileri belli olacak. En yüksek vergiyi verenlere (aslında vere- ceklere olmamalı mı?) törenlerle plaketler sunula- cak ve gelecek yılın aynı dönemine kadar ortalık sütliman olacak. Kimse de "yahu bu vergi işinin haliyesi, sabıka- sı, mahsubu var. Tahakkuk ettirilen vergilerin ne kadarı geçen yılın zararına mahsup edildi de ne kadarı ödendi" ya da "Tahakkuk ettiıildiği kadar ödendi mi" diye sormayacak. • • • Istanbul Serbest Muhasebeciler ve Malı Müşa- virler Odası (İSMMMO) Başkanı Yahya Arıkan, odanın vergi ile ilgili görüşlerini yansıtan "2002 VergiRaporu" adlı biraraştırmayayımladı. Gelir- lerden alınan vergileri değerlendirirken şöyle diyor: "Esasen gelir vergisinin, gerçek kişilerin bir yıl içindeki iratlarının safı tutan üzerinden beyan esa- sına göre alınması gşrekmektedir. Ancak gelir vergisinin neredeyse tamamınayakını ücretler, zi- rai kazanç ve serbest meslek kazançları, işyeri ki- ra ödemeleri ve menkulsermaye iratlanndan (mev- duat faizleri ve diğer menkul kıymetlerden alınan faizler) kaynakta kesinti yöntemi ile alınır olmuş- tur." Ardından da kaynakta kesinti (stopaj) yoluyla alınan vergilerin, genel gelir vergisine oranlannın beş yıllıkdökümünü veriyor. Biz, en yakın yılı, 2001 'i alıntılayalım. Ücretten alınan gelir vergisi yüzde 37.0, mevdu- at faizi üzerinden gelir vergisi yüzde 23.7, repo gelirlerinden alınan gelir vergisi yüzde 10.9, geçen yıldan tahakkuk devri yüzde 4.6, diğer konularda yapılan kesintiler yüzde 18.8. Alt alta yazıp topladığınızda, kesinti (stopaj) yo- lu ile alınan gelir vergisinin toplam gelir vergisi için- deki payı gözler önüne seriliyor: Yüzde 95.0. Geriye de görkemli törenlere vesile edilen pay kalıyor: Yüzde 5. • • • Bu çarpıklık niçin yaratıldı, vergi gelirleri içinde- ki dolaylı vergilerin (başta katma değer ve akarya- kıt tüketım vergisi ile özel tüketim vergisi) oranı ne- den yüzde 7û'e yükseldı de maliye bır kuzudan (üc- retli-maaşlı) iki post çıkarmaya niyetlendi sorusu- nun yanıtını bilemem. Bildığım tek şey anayasa- nın 73'üncü maddesinin şu cümleleridir: "Herkes, kamu gideriehnikarşilamak üzere, maligücüne gö- re vergi ödemekle yükümlüdür. Vergiyükünün adaletli ve dengeli dağılımı, ma- liye politikasının sosyal amacıdır." Anayasa böyle diyor ama, siyasal ıktıdarlar din- lemiyor. örnek ısterseniz, işte size son vergi affı. Adeta diyor ki: "Yakalanıp da yolunan kazlarya- kalandıklanyla kalsınlar, yakalayamadıklanmıza ya da yakalayıp da yolamadığımız dişli kazlara hoş- görü gösterelim ki vergi alıp eşitliği (!) sağlamış olalım." oerinc@cumhuriyet.com.tr. Oyunculanrruzdan Ümit îlban'ın babası Avni Uğur İlban vefat etmiştir. Ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz. SEMAVER KUMPANYA DENIZ SOM TEPETEPE DENIZ SOM DERETEPE Herhangi Bir Yerde-1 Herhangi Bır Yerde-2 GÜNİZİ YAYINCILIK Tel.: 0.212 512 42 19
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle