Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 2 OCAK 2003 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞ[email protected]
aVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
HumeyriRepmineDoğnjmu?
Kimileri diyor ki: "Sizler daha düne kadar 81
Anayasa'sına, Yüksek öğretim Kurulu'na karşıy-
dınız, 12 Eylül anısı olan tüm kararlara, yasalara,
davranışlara en ağıreleştihleri yapmıştınız. Şimdi
ne oldu?"
Doğrudur. Kendimden söz edeyim, ben 12 Ey-
lül'de askerin yönetime el koyuşunu ilk günlerde
doğru bulanlardanım. Evren Paşa hep bunu yaz-
dı, söyledi... Evet, çaresiz bir durumdu o. Ama uy-
gulama, ama tutum, yanlış mı yanlış bir Atatürk-
çülük görüşü!.. Kısa sürede yanıldığımızı anladık,
Danışma Meclisi'nin, Milli Güvenlik Konseyi'nin
kararlarına karşı çıkmak bir görevdi. onu yaptık.
Şimdi niye 12 Eylül Anayasası'nı, YÖK'ü savu-
nuyoruz?
. Yeni iktidar açık açık söylüyor... Yalnız söylemi-
/or, uygulamaya da kalkıyor. Bir tek adamı kurtar-
nak, ardından da milletvekili, daha sonra da TC
sbâkanı yapmak amacıyla anayasanın madde-
inioyçokluğuyladeğiştiriyor... Irtica kalkışmala-
"nnı önleyen maddeleri anayasadan ayıklamak he-
vesinde. Yetmiyor, kendi anlayışına göre yeni bir
anayasa yapmak istiyor...
YOK çok eleştirildi. Ama Atatürk devriminin te-
mel ilkelerini savunan bir kuruluş yine de... Oysa
yeni AKP iktidarı üniversiteleri mollacı medresele-
reçevirmeyekalkışıyor... Bilim özgürlüğü, çağdaş-
lık, uygarlık anlayışına ters düşen kararlarla, dav-
ranışlarla ülke üniversiteleri, gerici bir baskı altın-
da tutulmak yolunda!..
O zaman bu anayasayı korumak, YÖK'ü gerçek
kişiliğiyle savunmak bir görev oluyor.... Ben 81
Anayasası'na oy verilmesin diye yazılar yazmış,
bu yüzden hapiste yatmış bir yazar, şimdi anaya-
sayı savunuyorsam düştüğüm umutsuzluğu anla-
mak gerekmez mi? 81 Anayasası'nı savunmam
AKP'nin getireceği anayasa düzeninin ülkeyi han-
giilkellikçizgisinegetireceğinidüşündüğümden...
Bugün ülkede iki başlı bir yönetim var. Biri Baş-
bakan; öteki ise Başbakanın üstünde, bir çeşit
Iran'daki Humeyni gibi biri!.. Seçilmemiş, yasak-
lanmış, ardında birçok yolsuzluk davalan olan bi-
ri!.. O, yol gösteriyor, o öğüt veriyor, sorumlu biriy-
miş gibi halk karşısında nutuklar atıyor, sözler ve-
riyor. Verdiği sözü unutuyor, kısa sürede yurdu cen-
nete çevireceğini söylerken, bir de bakıyoruz "üç
yıl daha acılar çekeceksiniz" deyiveriyor.. Yaban-
cılarla gizli toplantılar yapıp, sözler verip, ülkeyi
kanlı bir savaşın eşiğine getiriyor.. Sekiz yıllık te-
mel eğitimi yeniden molla okullarına çevirmeye
kalkışıyor...
Geçmişi anımsayalım; birTürk Başbakanı poli-
tikada sıkıştığı birgün: Meclis'teki çoğunluğunagü-
venerek ne demişti: 'Siz Hilafeti bile geri getirebi-
lirsiniz' Sonra ne oldu? Birkaç yıl sonra böyle bir
söz söylemeye kalkışan kişinin idam sehpasında
sallandığını görmedik mi?
Atatürk Cumhuriyeti'nin temel ilkelerine karşı
çıkanların sonu hiç de iyi olmaz. Bugün Meclis'te
önemli sayıda üyesi olan Atatürk Partisi bugünü ya-
rını iyi bilen bir topluluktur. CHP niye yanlış yolla-
ra sapanları uyamnaz, üstelik de desteklemeye kal-
kışır?
Türk adaletinin unutulmaz Bakanlarından Mah-
mut Esat Bozkurt'un 16 Mart 1932'deki gençle-
re seslenişini bir kez daha okurtarıma sunmak is-
terinv.
"Büyük Türk genci, Türk ihtilali, yobazların d'ın-
sizlik dediği laikliği, maskaralıkların önüne geç-
mek için ileri sürdü. Laiklik, dini din soyguncula-
rının elinden alarak, en temiz yere, Türklerin vic-
danlarına koydu... Allahın dinini soyguncuların
elinde, millet ve memleket aleyhine kullanılan alet
olmaktan kurtardı. Sen, laikliği can pahasına mü-
dafaa ederken, bileceksin ki, vicdanlan koruyor,
din soygucularını yok ediyorsun."
AKATLAR KULTUR MERKEZI 0212 351 93 84
I I Dilek Türker... Tiyatro Ayna
Vera Tulyakova'nm anılanndan
Oyunlaştıran: Ataol Behramogiu
Yönetcn: Mahmut Gökgöz
Müzik: Nurettin Özşuca A
J
Dekor Osman Şengeıer
Kostüm: Günnur Çaras
Işık Tasanm: Yüksel Aymaz
MUTLU OL
Cuma 21.15
Cumartesi 15.30
/^YtÇK HASTANBI Samtm tanında
Hocam Fuat Aziz Göksel...
Değerli hekim ve yazar ağabeyiniz Prof. Dr. Hüsnü A.
Göksel'den beş ay kadar sonra sizi de yitirmiş olmak,
inanın bize çok ağır geldi. Hepimizin başı sağolsun.
Prof. Dr. BERNA ÂRDA Ankara Üm. T\p Fak. Deontoloji AD
nimizde bulunmayan Fuat Ho-
ca'dan bize ikinci kez yemin et-
tirmesini istemiştik. Dolayısıy-
la Fuat Hoca'nm Ankara Tıp'-
ın 87'lileri açısından özel bir
konumu vardı. Aynı yıl bu ülke-
de ilk kez tıpta Uzmanlık Sı-
navlan yapılmıştı ve ben de De-
ontoloji ve Tıp Tarihi bölümü-
ne girmeye hak kazanmıştım.
Fuat Hoca'nın kapısını çalıp,
"ben sizin yeni asistanınızım"
diye kendimi tanıttığımda çok
mutlu olduğunu anımsıyorum.
Adım attığım bu alan hem tıb-
bın içinde, hem de ona dışandan
bakabilen, gelişmeleri sorgula-
yabilen, disiplinlerarası çalış-
maya açık bir nitelikteydi.
Hekim olduğumuzu (hisset-
tiren) beyaz önlüklerimiz, stetes-
koplanmız, hatta en önemlisı
hastalanmız yoktu bu bölüm-
de. Ama hekim olarak birileri-
nin bu mesleğin nereden gelip
nereye gittiğine, bu mesleği bu
meslek yapan değerlerin ne ol-
duğuna, her gün sıkıntı ile bu
mesleği yürütmeye ilişkin çaba
harcayanlann haklanna ilişkin
bir şeyler yapması; yazması,
okuması ve görüşler oluşturma-
sı da gerekliydi.
Bu gerekliliklerin farkına var-
mamı sağladı Fuat Hoca ve sa-
runm onun kişiliği bölümde kal-
ma karanmı vermeme neden
olan, beni yeniden TUS'lara gir-
mekten alıkoyan başlıca etken-
lerdenbiriydi.
Böylece asıstanlığım ve ar-
dından uzmanlık ve yardımcı
doçentlik dönemlerimde birlik-
te çalıştık.
Psikiyatri'den sonra Deonto-
B
irpanelyadakon-
feransta Fuat Ho-
ca'nın ardısırako-
nuşmak zordu.
Çünkü son derece
yetkin bir hatipti. Akademis-
yenliğim boyuncu bu sıkmtryı za-
man zaman duymuşumdur, emi-
nim bu salonda bu duygumu
paylaşacak pek çok meslekta-
şım da vardır. Ama hiç bir za-
man şimdiki ölçüde ve farklı sı-
kıntılandığımı hatırlamıyorum.
Fuat Hoca'mn önce sayısız
öğrencilerinden birisiydim, son-
ra 1987'den bugüne kadar yakın
çahşma arkadaşı oldum. tlk ta-
nışmamız, bu fakültenin 81 gi-
rişli öğrencilerinden birisi ola-
rak, intibak dönemi adı verilen
1982-83 döneminde, bu salon-
da aldığımız Deontoloji-Tıp Ta-
rihi dersleri sırasında olmuştu.
Bize tıbbın tarihsel gelişimin-
den, tıbbi metodolojiden ve he-
kimlik için geçerli iletişim ka-
lıplanndan söz etmişti. Özellik-
le bu bağlamda anlattığı "he-
kim - hasta iletişüni" konulu son
dersinden o kadar etkilenmiştik
ki, kaçıran arkadaşlanmız da ol-
duğundan o dersi bir kez daha
anlatmasını rica etmiştik. Ve
böylece, bu fakültede sadece
öğrenciler istediği için, bir ders,
belki de ilk kez, tekrarlanmıştı.
Fuat Hoca sahneye (bis) için
ikinci kez çağınlan bir sanatçı
gjbiydi. Daha sonra Mediko Sos-
yal'in öğrenciler için düzenle-
diği bir-iki konferansına gitti-
ğimi anımsıyorum. Aklımda ka-
lan iz "Türkçe'ye ne kadar ege-
men" olduğu idi. 87 yılında me-
zun olurken de, mezuniyet töre-
loji ve Tıp Tarihi alanında çalış-
maya başlaması; çok sayıda aka-
demisyenin bulunmadığı ve tek
tek kişiliklerin son derece belir-
gin kaldığı bizim gibi bir alan-
da son derece önemli bir katkı
getirmişti. Toparlayıcıydı, yol
göstericiydi Fuat Hoca, tartışma-
lan çözümleyiciydi. Onda, gü-
nümüzün değil düşmeye, tökez-
lemeye bile tahammülü olmayan
ve kimsenin gözünün yaşına
bakmayan acımasız ve hoyrat
dünyasında yeri bulunmayan
yanlar bulurdum. Belki de Fu-
at Hoca'nın aslında bu çağın in-
sanı olmadığını düşünürdüm.
O, sanki Antikite Çağı düşünür-
leri gibi, harmaniyesine sannmış,
çevresinde öğrencileri ile Sok-
rat'ın, Aristo'nun bir benzeri
gibi derin tartışmalar yapmalıy-
dı. Sözel kişiliği o denli belirgin-
di ki. önemli bir ön hazırlık ge-
rektiren bir konuda bile, hemen
konuşabilecek donanımdayken;
iş yazmaya gelince çok zarla-
nırdı. Onun danışmanlığında
hem uzmanlık, hem de doktora
tezi hazırladığım için, sözel dü-
zeyde dile getirdiğimiz ve ol-
gunlaşhrdığımız tartışmalan ya-
zıya dökmekte neredeyse bir di-
renç yaşadığını çok iyi bilirim.
Fuat Hoca'nın iki özelliğinden
söz etmek istiyorum, belki de iki
çok duyarlı (hassas) noktasın-
dan... Bunlardan birisi; Türk-
çe'ye sevdalılığı idi. Gerçekten
her sözcüğün yerli yerinde kul-
lanılmasına, sözcüklerin doğru
okunmasına gösterdiği özen idi.
Konuşmalanna bir kuyumcu ti-
tizliği gösterdiğini bilirdim. 11-
kokul sıralannda filiz veren bir
hitabet yeteneği vardı, dolayı-
sıyla onu Ankara Radyosu'nun
çocuk saatlerinden başlayan,
sonra Kadırga öğrenci yurdun-
da kalan bir tıbbiyeliyken mü-
nazaralann tartışmasız pınlnlı ki-
şiliği haline getiren bu yetenek
zaman içinde alabildiğine ge-
lişme fırsatı bulmuştu. Sınır ta-
nımaz geniş bir bilgi alanıyla
okuduğu sayısız çeşitlilikteki
kitaplarla beslenen bu yetenek,
son günlerinde hep yanında ol-
duğu Dr. Adnan Adn'ar'a şun-
lan kaydetmişti: "Buyaşmıa ka-
dar çok hatip gördünı, ama en
seçkinlerinin başında Mustafa
Kemal gelir, ikincisi de sensin."
Ödnci duyarlık noktası da Tür-
kiye Cumhuriyeti'nin durumu
ve gidişiydi. Atatürk'e ve yap-
tıklanna duyduğu hayranlık, bel-
ki de yirmili yıllarda bu ülkede
doğmuş ve vatanseverlikle bes-
lenmiş birçok insandaki gibi be-
lirgindi.
Kendine inanç duyan bir ulu-
sun bireyleri olduklan \Torgula-
nan bir dönemde kişilikleri be-
lirlenmişti. Belki de o nedenle
annesinin işgal dönemi Istan-
bulu'na Silivri'den gidebilmek
için resimli bir belge çıkartmak
zorunda kalışım, sanki bizzat
yaşadığı bir burun sızısıyla an-
larırdı. Belki de o nedenle, Tür-
kiye'nin sanki bir müstemleke
muamelesi görmesini bir türlü
hazmedemezdi. Mustafa Kemal
ve silah arkadaşlanna belki de
tüm bu gerekçelerle gönülden
bağlıydı.
Sevgili Hocam, müsterih olu-
nuz. Biliniz ki, bu büyük ülke-
de hastalanna insanca yaklaşan,
onlan dinleyen, vizitlerde elini
hastalannın omzuna dostça ko-
yan ne çok öğrenciniz var. Bu
mesleği mekanik ve hatta meta-
lik bir hale dönüştürmeden uy-
gulayan her bir öğrenciniz, bu
mesleğin yazısız bir çok kura-
lını bizzat sizden gördüler.
Değerli hekim ve yazar ağa-
beyiniz Prof. Dr. Hüsnü A. Gök-
sel'den beş ay kadar sonra sizi de
yitinniş olmak, inanın bize çok
ağır geldi. Hepimizin başı sa-
ğolsun.
Kim Demiş Ata'yı Sevmiyoruz Diye...
Yrd. Doç. Dr. Üksen TUNCAY Tmkya üni.
1
6 Kasım 2002 tarih- natsaliçerikii\'azdaraağır-
li Cumhuriyet gaze-
tesinin birinci sayfa-
sında, Trakya Üniversite-
si Eğjtim Fakültesi (TÜEF)
öğrencileri üzerinde yapı-
lan araştırmanın sonuçla-
nna dayanılarak "Oğret-
men adavian Ata'yı unut-
tu" başlığı alhnda bir ha-
beryer aldı. Benzerbir ha-
ber de yukanda belirtilen
tarihin öncesinde ve son-
rasında, iki kez Milliyet
gazetesinde yayımlandı.
Başka bir açıdan bakıl-
dığında, Trakya Üniversi-
tesi Eğitim Fakültesi'nde
Ata'yı sevmeyen, bu ne-
denle de laik. demokratik
cumhuriyete karşı öğret-
menler yetiştiriliyor anla-
mına gelen bu haber, kuş-
kusuz tüm Cumhuriyet
okurian gibi, okulumuzda-
ki çok sayıda öğrenci ve
öğreticiyi de derinden sars-
ü, çok üzdü.
Atamızı çok seven öğ-
rencilerim, benden bu
üzüntülerini kamuya du-
yurmamı ıstediler. Ata-
türkçü ilkelere bağlılıkla-
nnı düe getırdiler.
ÖnceUkle, bir durumu
okurtann bflgisine sunmak
istiyorum: Laik, demok-
ratik, bağımsı/ cumhuri-
yettenyana sa\'aşun veren,
ilketi, uürüst yavıncılığını
bugüne dek sürdüren, bi-
Kmsel, kültürel, eğhsel, sa-
hk tamyan, bu nedenle de
bflgiveküftürkaynağıolan
Cumhuriyet gazetesi, öğ-
rencilerimiz istediği için,
okulumuzun kitaplığına
her gün gelmektedir.
Söz konusu araştirmanın
üzerinde biraz düşünüldü-
ğünde, belli bir eğitim ku-
rumunun işlevine ilişkin
bir yargıda bulunma açı-
sından, araştırma verileri-
nin iki noktada eksiklik
taşıdığı görülmektedir.
Birincisi, ilgili araştır-
mada, Trakya Üniversite-
si Eğitim Fakültesi 'ndeki
öğretmen adaylarının,
"Ata'yı unutma" davranış
ya da tutumlarının, bu
okulda ortaya çıkıp çık-
madığına ilişkin veri yok-
tur. Bu konuda veri/veri-
ler elde etmek için, son sı-
nıf öğrencilerine uygula-
nan anketin, bu öğrencile-
re bu okula girdiklerinde
de uygulanıp, aradaki far-
ka bakılması gerekirdi.
Belli bir konuya ya da
nesneye yönelik tutum,
ahşkanlık, eğilim, yakla-
şım ya da dünya görüşü
gibi özellikleri kapsayan,
eğitimbflim açısından, "du-
şıışsalda\ranışlar" denen
insan nıteliklerinin çok
uzun bir zaman diliminde
oluşturulabileceğini ya da
değiştinlebilecegini bilim-
sel kaynaklar açıklıkla or-
Eğitim Fak. •»••-•••^•- •
taya koymaktadır. (1) Ay-
nca, duyuşsal davranışla-
nn oluşumunda, bireyleri
okuldan çok okukhşı çev-
renin etkilediği de göz ar-
dı edilmemesi gereken bir
gerçektir. Ankette öğren-
cilerin özgeçmişini yok-
layan sorulara yer veril-
mesi, bu noktadaki eksik-
liği bir ölçüde giderebilir-
di. Ne yazık ki bu yapıl-
mamış!
Son 50 yıldır, Türk-ts-
lam sentezinin dayatılma-
sı sonucunda, toplumumu-
zun, özellikle gençlerimi-
zin üstünde oynanan oyun-
lartüm çıplaklığıyla orta-
dayken tek bir eğitim ku-
rumunun, yok yere, aydın
kamuoyunca hiç hoş kar-
şılanmayacak bir konuma
taşınmak istenmesinin ge-
rekçesi ne olabilir diye dü-
şünmeden edemiyor in-
san. Yorumlara dayanak
oluşturan veri toplamada-
ki ikinci eksik nokta ise
anketin tek bir eğitim fa-
kültesinde uygulanmış ol-
masıdır. Ülkemizdeyakla-
şık 60 eğitim fakültesi var-
dır; yalnızca birinde yapı-
lan bir araştırmanın so-
nuçlannın tüm öğretmen
adaylanna genellenmesi
ne derece sağlıklı biryak-
laşımdır. Kısa bir süre ön-
ce TÜEF'den aynlıp şu an-
da bir başka eğitim fakül-
tesinde görev yapmakta
olan Prof. Dr. CevatCdep,
bu araştırmayı, hiç değil-
se, yeni okulundaki öğ-
renciler üzerinde de ger-
çekleştirdikten sonra, so-
nuçlan basına verme ince-
liğinde bulunsaydı, topla-
nan \eriler, ulaşılan yargı-
lar (yorumlar) açısından,
söz konusu araştırmanın
geçerlilik ve güvenirlili-
ği, kuşkusuz daha bir yük-
sek olurdu. Aynca kamu-
oyu da TÜEF konusunda
yanılgıya düşürülmezdi.
Söz konusu habere da-
yanak olan araştırmayla
ilgili olarak fakültemiz de-
kanhğınca gerçekleştiri-
len incelemenin sonuçla-
nndan birkaçı şöyledir:
• Anket TÜEF'in yal-
nızca sınıf öğretmenliği
bölümü öğrencilerine uy-
gulanmıştır. Oysa, okulu-
muzda 4 bölüm daha var-
dır. Tek bir bölüm üzerin-
den bir okulun tümüne ge-
nelleme yapılamayacağı
açıktır.
• Anket sınıf öğretmen-
liği bölümünün yalnızca
4. (son) suufindaki 228 ki-
şiye uygulanmış, çeşitli
nedenlerden ötürü, bun-
lardan 176'sı geçerli sa-
yılmıştır. Bu noktada an-
ketin güvenirliliği tartış-
malıdır.
• Gazete haberine konu
olan yorumlar, "aşın din-
ci ve milliyetçi tutumlan
yoklayan maddelere da-
yanmaktadır", öteki dün-
ya görüşlerini (sosyal de-
mokrat, Kemalist, sosya-
list vb.) yoklayan madde-
lerin sonuçlannın yorum-
lanmasından kaçınılmış-
tır.
Özellikle sonuncu so-
nuç, habere başlık yapı-
lan yorumun TÜEF'deki
tüm öğrencileri değil, yal-
nızca bir grup öğrenciyi
kapsadığını ortaya koy-
maktadır.
Son söz:
TÜEF olarak, tümümüz
olmasa da (ne yazık!), bü-
yük çoğunluğumuz Ata'yı
çok seviyoruz, çünkü bu
ülkede, aydınlanmanın, ay-
dınlığın, insan gibi insan
olmanın ilk adı Mustafa
Kemal Atatürk tür Irfanı
hür, vicdanı hür nesiller,
çağdaş bilgilerle donanık,
aydınlık düşünceli, ilerici
öğretmenler, eğitimciler
yetiştirme ilkemizden hiç
ödün vermedik, vereme-
yiz, çünkü bu gezegende,
insanlık var oldukça, onur-
lu bir toplumun onurlu bi-
reyleri olarak yaşamak is-
tiyoruz. Kuruluşundan bu
yana, çağdaş Türkiye
Cumhuriyeti'nin üçüncü
sacayağı olduğumuzu hiç
unutmadık, unutmuyoruz,
unutmayacağız!
(1) Durmuş Ali Özçelik,
Eğitim Programlan ve Öğ-
retim, ÖSYMEğitim Yayın-
lan (DördüncüBasım, An-
kara: 1998-7), s. 29.
, Cumhuriyet
I t I t a p 1 a r ı
2003
THE GREEN PARK HOTELS
Merter «Taksim* Bostancı
• * • * •
MUTLU
YILLAR
MERTER
Tel: 0212.507 73 73 (Pbx) Fax: 0212.642 44 44
TAKSİM
Tel: 0212.238 05 05 (Pbx) Fax: 0212.237 76 46
\ BOSTANCI
\JTel: 0216.573 30 30 (Pbx) Fax: 0216.573 60 60
Erdoğan Aydın
NASIL MÜSLÜMAN OLDUK
16.BASKI
Cumhuriyet«t ı t a p 1 a r ı »
Çoşkun Ozdemir
ÜNÎVERStTE'DEN TOPLUMSAL
SORUNLARA BAKIŞ
-^ ' ' ' 't
= . âk#
i
| YENİ
1 ÇIKTI
Bugünü anlamak ve demokratik bir Türkiye yaratabılmek için
doğru bir tarih bilincine sahıp olmamız gerektiğinden hareketle
Erdoğan Aydın, bu kitabında. Türkienn Müslümanlaştınlmasının
dramatık öyküsünü ve bunun toplumumuza etkilennı
gün ışığına çıkanyor.
T Cumhuriyet Çag Pazarlama A.Ş Turkocağı Cad. No:39 41
^ kitap kulübü (34334) Cağaloglu-IstanbulTel:(0212) 514 01 96
Ya>ımlanan yazılanmı başbca üç bölûme a\irmayı uygun bulduk-
SağUk sonıntan, ünı\ers\te sorunlan \e sıyaset îlk ıkısı bir ünıversue
öğretim üyesı ve bir helom için çok anlaşılır konular .\ma Cumhunyet'uı
kunıluş feîsefesını ve ılketennı yürekten benımsemış. Atarürk'ün mııai
bıraktığı aklın \ e bılımm onculuğune ınanmış bır insan olarak polıtikaya
daıma çok ılgı duydum ve bu konuda yazılar, eleştmler yayımladım
C oşkun ÖZDEMÎR
f' Cumhurtyet Ça| Pazarlama A.Ş. Tûrkocağı Cad. No.39 41
K. kitap kulûbû '[ (34334) Cagaloglu-lstanbul Tel:(0212) 514 01 96 •
PENCERE
Bak Sen Şu Sözümona
Müslümanlara...
Çokönceleri bu köşedebirkezdahayazmıştım;
kitaplığımın bir gözünde çeşitli boylarda dört Ku-
ranıkerim durur; babamdan kalmış anılardır bun-
lar...
Zaman dördünün de rengini dönüştürmüş, yap-
raklarını sarartmıştır.
Nefti bez ciltli bir tanesinin iç kapağına babam
eski yazıyla şöyle yazmış:
"Birinci Cihan Harbi'nde Cebellübnan ve hava-
lisi 43'üncü Fırka Erkân-ı Harbiye Reisi (Kurmay
Başkanı) Kıdemli Erkân-ı Harp Yüzbaşısı olup 1333
(1917) senesi Arabistan ricatında Baalbek şima-
linde (kuzeyinde) bir gece yürüyüşü çekilişi sıra-
sında benimle helâllaştıktan sonra şakağına da-
yadığı tabancasıyla intihareden merhum Bahaet-
tin Efendi'ye ait olup tarafımdan muhafaza edil-
miştir."
Imza: Kasım Selçuk.
Ricatın kahrına mı dayanamamıştı Erkân-ı Harp
Yüzbaşısı Bahaettin Efendi?..
Babam Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Kuva-
yı Miliiye'ye katılmış, Kurtuluş Savaşı'nda çarpış-
mıştı; kendi kuşağından tüm subaylar gibi Arapla-
rı pek sevmezdi; nedeni sorulunca, yanıtı hazırdı:
"- Bizi arkadan vurdular!.."
•
21 'inci yüzyılın üçüncü yılına girdik; Müslüman-
da değişmiş bir şey yok...
Frengin paryası durumundadır bizim sözümona
Müslüman kardeşimiz...
Türkiye'nin Aydınlanma Devrimi'yle gözü açılıyor-
du; islamcı, kapamaya çalışıyor...
Kanıt meydanda:
AKP, hükümetini kurar kurmaz, iki kuruma kar-
şıtlığının altını acele çizdi:
Biri üniversite..
Öteki ordu!..
Üniversite "nakli bilgi"y\ değil, "akli bilimi" yeğ-
ledikçe "dinci"ye ters düşer...
Ordu "Aydınlanmacı"ü\r..
"Atatürkçü"üüT.
Bizim asker de -Müslümana değil- dinciye, da-
ha başka deyişle Islamcıya ters düşer...
Islamcının amacı Müslümanlıkdeğildir!..
"Dindariık" başka..
"D/nc/"lik başka..
Dindariık, Müslüman için, MüslümanlıktırL
Dincilik Islamcılıktır.
Daha açık deyişle, politikacılıktır!..
Kutsal dinimizi iktidar koltuğu için kullanmanın
öteki adı üçkâğıtçılıktır.
•
Zavallı Müslüman, dünyanın her yanında Islam-
cıların elinden daha çok çekecek...
Müslüman, Islamcıdan çektiğini göğsü istavroz-
lu papazdan bile görmemiştir...
1917'de Ingiliz'in hizmetindeTürk'ü arkadan vu-
ran Arap kimdi, neydi?
Müslüman mı?..
Peki, bugün Amerikah ile Ingiliz'in yanında Arap'ı
vuranın adı ne olacak?..
El Tayyip mi?..
Türkiye "İslamcı"nın, yani "d/nc;"nin gerçek yü-
zünü önümüzdeki günlerde daha açık seçik göre-
cek; bunlar Müslümanlığa gereken saygıyı gös-
termeyen iktidar düşkünü politikacılardır.
Müslümanı Müslümana kırdıracak savaşa "ha-
yır" diyecek yürekleri bile yok...
Yazma
Seminerleri'ne çagrı
• Vazma Semineri
• Felsefe\e Giriş - Felsefe Vazın Ilişkisi
Semineri
• Sinema Tarihi Semineri
ile ya^amınızdakı sıradanlıktan srynlıp kendinızi
geliştirmek, u>gulamalı çalışmalarla, duygu ve
düşüncelerinizi güzel bir dille yazıya aktarabilmfk
istiyorsanız;
F.min Ozdemir
Mehmet Eroğlu
Ahmet İnam
Ali (engi/kan
Yıldırım Doğan
Oğuz Onaran
ile bırlikte edebiyat \ e s>inema dünyasında coşkuu
serüvenlere hazırsanız,
8 Ocak 2003'te başlayacak yeni dönen
seminerlerimize beklivorgz. {
Avrıntılı bilgiyi vakfımızdan edinebilirsiniz.
Son başvuru tarihi 7 Ocak 2003'lür. |
G A Z E T E C l L l K
Par s Caaaesı No
Kavakloets
Teı IO3'2-41
7
" 20 pBx
Faks (0312ı «17 57 16
e-posta umagOürr<ag o^g 1'
ZEYTİNBURNU SLTH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2002 1490 Karar No: 2002 1596
Hâkım: Kemal Güzel 20998 Kâtip: Nuran Taşkını
Mahkememize ait 2002 1490 Esas 2002 1596 Ksar
sayılı 23.12.2002 tarihli ilam ile muris Gülsen Şere-
kin'in ortağı bulunduğu Ist. Laleli Gençtürk Cd.
Ağayokuşu Sok. No: 12'de tican faaliyet gjsteın
A.G.N. Turizm Otelcilik ve Seyahat Tic. Ltd. Şti. e.
Ankara Çankaya Strazburg Cad. No: 80 14 adresimie
faaliyet gösteren EMG Mühendislik Ltd. Şti. de mis
yoluyla hissedar duruma düşen mirasçı 1988 doguıru
küçük Sinem Şentekin"e babası 1957 d.lu Meh^t
Nazmi oglu Hasan Akgün Şentekin kayyım ta>in e*i-
miştir. 23.12.2002 " Basın: 86808"