Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 OCAK 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET &YFA
kuhur@cumhurfyet.com.tr 15
HAYATIN ÖTE YAKASI FERtDUN ANDAC
Yazmın yansıttığı bilinçKazaneakıVin "EI Greco'ya
Mektuplar"ını elimden düşürme-
diğim günlerdi. Beni ona götüren
duygunun aynmındaydım. Bir yan-
da "Zorba, Kardeş Kavgası"; öte
yanda ise El Greco'nun resimleri...
Ilk gençliğımde birer ımgeye dönü-
şen bu iki adın yansıttığı yazı ve res-
min gerçekliği bir kitapta buluşu-
yordu!
Bir yazann dünyasına, yazarak al-
dığı yolun ötesine gene yazdıklan-
nın yansılanyla bakmak... Yani o-
nun kendisine, yaşadığı ortama, iliş-
kilerine yakın duruşunu yazdıkla-
nndan okumak, etkıleyici olduğu
kadar zenginleştiricidir de.
Kurmaca yazının dışındaki anla-
tılarda; özellikle de anı / günlük /
mektup 'özyaşamsal metinlerde bir
yazann /sanatçının dünyasına yakın
durur, onun duygu / düşünce dünya-
sını dolaysızca kavramaya çahşınz.
'Usta bir kuynmcu gibi...'
Yıllar sonra, Resul Hamza-
tov'un "Benim Dağıstanım" adh
özyaşamsal anJatısını okurken ben-
zer duygulann çok daha ötesine
geçtiğimi söyleyebilirim.
Hamzatov'un dile getirdiği salt
bir ömrün tanıklığı değildi. Var olan
bir coğrafyanın renklenni, yaşanı-
lan bir kültür ortamının duygusal/
düşünsel dokusunu içli; çok etkile-
yici biçimde anlatması düşündürü-
cüydü benim ıçm. Şu satırlara yeni-
den dönmek ısterim sizlerle: "Böy-
lesi bir kitabı oluşturarak her şe-
yi yere seriyorum. Usta bir ku-
yumcu gibi, elimde ne varsa orta-
ya koyuyorum. Ustamızın altını,
gümiişü, minik çekiçleri, keskile-
ri, eğeleri ve yapacağı şeyin de-
senleri var önünde. Benimse ana-
dilim, yaşam deneyimim, insan
portrelerim, ezgilerim, tarih ve
eşitlik duygum, sevgim, yaşadı-
ğım doğa, babamla ilgili anılanm,
halkımın geçnıişi, bugünü... var.
Altın külçeleri işte elimde duru-
yor. Ama ellerim de altın mı aca-
ba? Yeteneğim, ustalığım yetecek
mi bu işe?"
Hamzatov'un anlatısından bize
yansıyan; biryazann/şairin yazınsal
bilincinin biçimlenmesinde yaşadı-
ğı, aıt olduğu kültür ortamının yeri,
anlamıdır diyebihnz.
Carlos Fuentes, bunu, "Di-
ana/Yalnız Avlanan Tanrıça" ro-
manında, yaşanmışlığın getirdiği ta-
nıklığı; içsel serüvenin "ben" (ya-
zar) ıle "öteki" (âşığı) arasındakı
seyri en denşik yanlanyla anlatır.
Fuentes, bir başka şeyi de gerçekleş-
tinr; belleğın ve arzunun yolculu-
ğunda yüzünü kendı sesine döndü-
ğü gibi, ülkesinin gerçekliğine de
uzanır. Yazının ucu onda, yeni bilinç
kapılan açacak olan aşkın aşkınlık
durumu sonrasında beliren yeni bir
dili kurmaya yöneltir. Sarsalayıcı
aşk deneyimine doğru yol alırken
şunJan söyler Fuentes: "Var olan,
ama kendini göstermeyen, o kos-
kocaman, o sonsuz ölçüde güçlü
esrara karşı geçici bir zafer ka-
zanmak amacıvla seviyorum ve
yazıyorum."
Onun, sözcüklerin bilincine ere-
bılme yolculuğunda böylesi bir tut-
kuyla baş edebılmesi ıçin; aşkın
üzerine üzerine gıtmesı kaçmılmaz-
dır.
Gelinen noktada şunlan yazmak
çok da abartılı gelmemeli: "Bir ya-
radır edebiyat ve bu yaradan söz-
cüklerle şeyler arasındakı gerek-
li farklılık akar. Bütün kanimız o
delikten akıp gidebilir."
Sartre ıse yüzünü döndüğü ço-
cukluğunda, bilincine ağanlann yol-
culuğuna çıkar, "Sözcükler"de.
Okumakla yazmak bilincini, bilgi-
sini veren bir ömrün en anlamlı
an'lanna dönerek yapar bunu da.
Yazının yansıttığı bilinci edinme,
biçimlendirme sürecidir bir bakıma
dile getirdiği. Geldıği noktadaki ye-
nnı de şöyle nitelendınr: "Hem
alışkanlığım hem de uğraşım bu
benim. Uzun zaman bir kılıç gibi
gördüm kalemimi: şimdi ikimizin
güçsüzlüğünü de büiyorum. Ne
önemi var: kitap yazıyorum, ya-
zacağım; onlar da gerekii; gene
de bir işe yanyorlar."
Yazının kalıcılığı
Geçen yılın son demlennde karlı,
yağışlı bir günde Memet Fuafı
sonsuzluğun kalbine doğru yolcula-
dıktan sonra; dönüp, onun 'Gölge-
azınırı yansıttığı
bilincin derleyip
toparlayıcısı olan anlatıcı
Memet Fuat; salt bir
ömrün değil, bir dönemin
tanıklığında birkaç
kuşağın gerçekliğini
sunuyor bizlere.
Yaşanmışlığın derin
izleri onun incelikli
anlatımıyla yeniden
hayat buluyor. Yazının
yansıttığı bilinç de
bu olsa gerek.
de Kalan Yıllar'ına göz attım ye-
niden. Yazının kalıcıhğına, oradan
yansıyan bilincin etkileyiciliğine
Memet Fuat'ın anlattıklanyla bak-
tım. Yazıyı/yazısını bir "konuşma
eylemi"ne dönüştürüyordu Memet
Fuat. Yitip giden teni anımsatan,
onu bizde, bugün yaşatıp, yanına ta-
şıyan tek şey 'yazı'ydı. Birçok alan-
da ürünler veren Memet Fuat'ı, biz-
de daha da canlı kılıp yaşatabilecek
olan anılan benzersiz bir zenginlik
ıçeriyor...
Yazının yansıttığı bilincin derle-
yip toparlayıcısı olan anlatıcı Me-
met Fuat; salt bir ömrün değıl, bir
dönemin tanıklığında birkaç lcuşa-
ğın gerçekliğini sunuyor bizlere.
Yaşadığı ortam, insan ilişkilennin
durumu, dönemler/mekânlar arasın-
dakı geçışler...Yaşanmışlığın denn
izleri onun incelikli anlatımıyla ye-
nıden hayat buluyor. Yazının yan-
sıttığı bilinç de bu olsa gerek.
OKUMA ÖNERILER!
*Nikos KazancaJcis, El
Greco'yaMektuplar, Çev.:
AhmetAngın, 1975, E Yay.,
586 s.
*ResulHamzatov, Benim
Dağıstanım, Çev: Mazlum
Beyhan, 1984, Düşün Yay.,
480 s.
*Carlos Fuentes,
Diana/YalnızAvlanan
Tanrıça, Çev.: Pınar Kür,
1996, Can Yay, 208 s.
*Jean-PaulSartre,
Sözcükler, Çev.: Bertan
Onaran, 1989, Payel Yay.,
198 s.
*Memet Fuat, Gölgede
Kalan Yıllar, 1997, Adam
Yay., 623 s.
*Jorge Luis Borges, Borges
ve Ben, Çev.: Celal Üster,
1989, Afa Yay. HOs.
BELLEK KUTUSU
"Erenköylüler,
Çamlıcalılar...
O güzel insanlan gönlümce
anlatabildiğimi sanmıyorunu
Anlatabilmem için dinleyen
de ben olmalıyım...
Herkesin kendigüzel
insanlan var, okurken ister
istemez onları okuyacaklar...
Neyse...
Yapabileceğim bu kadar!..
Hoşça kalınl." Memet Fuat
Unlü dansçı ve koreograf görkemli bir izlenceyle anıldı
Oytun Turfanda ilebir akşam
HAYATt ASDLYAZICI
Geçen yıl yitirdiğimiz ünlü dansçı ve
koreograf Oytun Turfanda, ilk ölüm
yıldönümü olan 25 Aralık Çarşamba gü-
nü saat 20.00'de AKM Büyük Salo-
nu'nda, "Oytun Turfanda ile Bir Ak-
şam" başlıklı görkemli bir izlenceyle
anıldı. Ankara, Istanbul, Izmir, Mersin,
Antalya Devlet Opera ve Balelerinin ka-
tıldığı ve sanat yönetmenliğini Deniz
Olgay Yamanusun yaptığı gece, her yıl
bir başka kentimizde yinelenecek.
îzlence, koreografisini Franz Liszt'in
müziği üzerine Oytun Turfanda'mn yap-
tığı, Ankara Devlet Opera ve Balesi'nin
"Piano" adh yapıtıyla açıldı. Böylece,
Deniz Olgay'm sahneye koyduğu "Pi-
ano"nun ilk gösterimi de gerçekleşmiş
oldu. Dansçılan Armağan Davran,
Bahri Gürcan, Volkan Ersoy, Arzu Di-
rin, Sanem Ergüler ve Almula Öziem
olan Piano, Çağdaş Bale Topluluğu içüı
tasarlanmış, fakat Oytun Turfanda'mn
ani rahatsızlığı nedeniyle oynanamamış-
tı.
ADOB 'Yoz Döngfi'yle katıldı
Antalya Devlet Opera ve Balesi gece-
yekoreografisi Oytun Turfanda'nın, mü-
ziği Göray Taptık ve Cengiz Tanç'ın
olan "Yoz Döngü" balesiyle katıldı.
Dansçılar Özge Başaran-Murat Özde-
mir, Mine tzgi-Boğaç Özbakır, Esra
Taner-Cenk Şahinalp, Derya Tokgöz-
Gökçe Güngör'dü.
Izmir Devlet Operave Balesi, yine Oy-
tun Turfanda'mn koreografisiyle Nevit
Kodallının "Hörrem Sultan" balesi-
nin birinci perdesinden "Pas de de-
ux"yü sergiledi. Deniz Olgay Yama-
nus'un sahneye koyduğu balenin dans-
çılan Kjvanç Ekin ile Burcu Sürme-
Û'ydi.
. nkara, Istanbul,
îzmir, Mersin, Antalya
Devlet Opera ve
Baleleri'nin katıldı ğı,
sanat yönetmenliğini
Deniz Olgay
Yamanus'un
üstlendiği gece, her yıl
bir başka kentimizde
yinelenecek.
Mersin Devlet Opera ve Balesi ise, ay-
nı balenin birinci perde finalini sundu.
Bölümün dansçılan Özge Uzun, Anna
Konyar-Muradali, Yeşim Okta, Fadi-
me Demirkol, Yağmur Kasa, Seda De-
reli, Serbülent Biçer, Ertan Şanal, İz-
zet Güllü, Görkem Cengiz, Murat Ko-
man, Miray Boyacıoğlu, Hasan AkyoJ,
Göksel Teker ve Tarkan Günal'dı*
İDOB üç bale sahneledi
Istanbul Devlet Opera ve Balesi, Ya-
şar Kemal'in öyküsü üzerine, Jean Si-
belius'un müziğiyle oluştunılan ve ko-
reografisi Oytun Turfanda'mn olan "Be-
bek" adh tek perdelik baleyi sergiledi.
DansçıJar. Zuhal Balkan. Berk San-
bay, Çiğdem Tezcür, Çiğdem Erkaya,
Tülay Yalçınkaya, Pınar MüJdür, Fun-
da Emir, Lale Sezgin, Canan Şadalak,
Ayça tnal, Şeyda Sofuoğlu, Ebru Can-
sız, Ipek Esen, Gamze Önal, Elif Ko-
rugan, Emel Kalkan, Alper Akalın,
L ğur Üter, Onur Tunay, Babadır Ova-
cıklı ve Mehmet Berge'ydi. Bu göste-
riyi, aynı topluluktan, Ayfer Zeren ile
Arkın Zirek'in sunduğu, Oytun Turfan-
da'mn Verdi'nin müziğiyle oluşturdu-
ğu üç perdelik "Kameryalı Kadın" ba-
lesinin birinci perdesinden "Pas de de-
ux" ile yine iDOB'dan Oktay Kereste-
ci ile Sibel Sürel'in sunduğu, iki perde-
lik "Niçin" balesinin ikinci perdesin-
den "Pas de deux" izledi. Koreografi-
sini Oytun Turfanda'nın yaptığı ve De-
niz Olgay Yamanus'un sahneye koydu-
ğu balenin müziği Kara Karayev'in, dü-
zenlemesi Elşad Bagirov'undu.
Oytun Turfanda'mn îstanbul Devlet
Opera ve Balesi 'nde yaptığı son koreog-
rafi olan "Hayal Yolculan" ile gecenin
sonuna gelinmişti. Deniz Olgay ile Ok-
tay K eresteci'nin sahneye koyduğu,
müziğini Levent Çoker'in yazdığı bu
yapıtın ikinci perde finalini Oktay Ke-
resteci, Hülya Aksular ve ÎDOB dans-
çılan sundular.
Îzlence, tüm dansçılann katıldığı bitiş
gösterisiyle sona erdi.
Yeni çalışmaları 4 Ocak'tan itibaren AKM'de.
Yılmabaşar'ın
40. yıl sergisi
Kültür Servisi - Tür-
kiye'nın ilk seramik
profesörü Jale Yılma-
başar'ın, 24 Ocak'a dek
sürecek olan '40. Yıl
Sergisi', 4 Ocak'taAta-
türk Kültür Merke-
zi'nde açılıyor.
Açtığı sergilerle Tür-
kiye'yi uluslararası plat-
formlarda temsıl eden
sanatçının yapıtlarında
köprü, horoz, kuş ve yı-
kılmış ev figürlerini sık-
ça görmek mümkün.
Bunun nedeni ise 2. Bo-
ğaz Köprüsü'nün yapı-
mı nedeniyle sanatçının
Rumelihisan'ndaki a-
tölyesinin yıkılması...
Yapıtlannın bir kısmı
halen, Düsseldorf Het-
jens, Italya Faenza, New
York Vanderbild Webb
Craft Museum gibi dün-
yanın önemli müzele-
rinde sergilenen, Fran-
sızlann 'ateşin ustası'
olarak adlandırdıklan
Yılmabaşar'ın '40. Yıl
Sergisi'nde, Otokoç
için, Ford Transit-Con-
net modelinin dış yüze-
yi üzerine yaptığı desen-
ler, sanatsal araştırmalar
şeklinde sanatseverler
tarafından görülebile-
cek.
Daha sonra Rahmi M.
Koç Müzesı'nde ve Ak-
merkez'de sergilenecek
olan aracın bir hayırse-
ver tarafından satın alın-
ması sonucunda elde
edilen gelir Türk Eğitim
Gönüllüleri Vakfı'na
bağışlanacak. Sanatçı-
nın yapıtları, geçen yıl
olduğu gibi bu yıl da
UNICEF Isviçre tarafın-
dan tebrik kartlanna ba-
sılarak, geliri muhtaç
çocuklara verilecek.
Sergi, pazar ve pazar-
tesı harıç her gün saat
10.00 - 18.00 saatleri
arasmda görülebilir.
(0 212 251 56 00)
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
'Ne Bileyim
Kafam Karıştıı
j
Kuruluşunun on bırıncı yılında Kumpanja Ti-
yatrosu'nun hazırladığı kitap yukarıdakı :aşlı-
ğı taşıyor. Bir izleyici anketinden yapılanilıntı-
nın tamamı şöyle: "Korktum, şaşırdım, &emi-
yorum. Nasıl ortaya çıktı bunlar? Çok de&lı ve
zor. Ne bileyim kafam karıştı!"
Kafka, yazara düşenin yanıtlar bulmak:eğil,
ortaya soruiar atmak, her yanıtı yeni so-Jİara
gebe bırakmak olduğunu söylemişti. Yu»anda
alıntılanan izleyici tepkisi, aslında bir basînnın
göstergesi. Batı'da sanat, belki yüzyıllar :oyu,
salt güzelliğin arandığı, hazzın ağır bastığ çok
yanlış bir estetik anlayışı doğrultusundaeM-
leştirilmeye çalışılmıştı. Bu anlayış, en gtç on
dokuzuncu yüzyılın sonunda sanatın yaşam-
dan iyice kopmasına yol açtı. O zamandaT gü-
nümüze uzanan süreçte sanat, özellikle ie ti-
yatro, izleyicisini ve alımlayıcısını rahat ettrmek
değil, fakat yaşadıkları ve yaşamakta olo-kları
üzerinde düşündürtmek peşinde. Başka ceyiş-
le sanat, artık tümüyle sorgulamanın ve d-şün-
dürtmenin etkin bir boyutuna dönüştü.
"Ne Bileyim Kafam Kanştı", on bir yılınn he-
sabını çok yürekli ve dürüst bir biçimde 'eren
bir tiyatro topluluğunun Türk tiyatro tarihıre ek-
lediği bir belge olarak düşünülmeli. Bu k'apta
oynanan oyunların metinleri var, sahne ;alış-
malan sırasında tutulmuş notlar var: çabalara
katılmış olanların söyledikleri var: çıkan eeşti-
riler var - bol görsel malzeme eşliğinde ve Bo-
yut Yayın Grubu'nun titiz emekleriyle üitemi-
zin sanatseverlerine armağan edilen bu telge-
sel çalışma, 550 sayfalık kapsamıyla yakındyat-
ro tarihimizde bir "ilk" niteliğinde.
Kumpanya, yetmişli yılların, yani özeltr/atro
sayısının tavana vurduğu dönemlerin ardırdan,
sahne erozyonu'nun hızlanmaya başladığıdok-
sanlı yılların hemen başında perdelerini açmış-
tı. O günden bu yana bu topluluk, hiçbir zaman
"seyircisine rahat veren " bir tiyatro olmad Sü-
rekli olarak, bilinçli, başka deyişle gerekçesini
salt başkalıkta değil, fakat yeni eleştirilerde bu-
lan bir farklılığı amaç edindi.
Değerli dostum Prof. Dr. Zehra Ipşiroğhı, ki-
tabın hemen başında yer alan "özgühük Ada-
cıkları" başlıklı ve sanat üzerine düşünenher-
kesi yakından ılgilendirmesi gereken inceleme-
sinde, önce yirminci yüzyılın başında sanatın
geçirdiği köklü değişimi çıkış noktası yapmış:
"Yüzyıllarboyudarbir öykünmecilikanlayışııçin-
de yaşadığımızgerçeğe olabildiğince benzerbir
dünya yaratmaya çalışan sanatın, yirminci yüz-
yılın başında geçirdiği köktenci dönüşüm, ona
o zamana değin görülmedik bir özgühük tanı-
yordu. Sanat gerçeğe birebir benzer bir dünya
yaratma kaygısından bir kez kurtulup da kendi
bağımsızlığını kazandıktan sonra, yeni bir ger-
çek, kendi gerçeğiniyaratmaya çalışıyordu. Ya-
şama gönderme yapan, ama gene de ona hiç
benzemeyen bir yaratıcılıktı burada sözkonusu
olan..." Ipşiroğlu, yozlaşmış bir sanat ortamın-
da, otoritelere sıkı sıkıya bağlı bir toplumda öz-
güriük adacıklarından biri saydığı Kumpanya
için de şöyle demiş: "Kumpanya Tıyatrosu'nun
doğuşunu ve gelişimini bu açıdan izlediğimızde,
tüm beklentileri ve koşullanmışlığı kıran bir tiyat-
ro anlayışı çıkıyor ortaya. özgür düşünmeyı ka-
yıtsızşartsızsavunarakher tür otoriteye karşı çı-
kan oldukça radikal bir tiyatro... Bu tiyatronun
en belirgin özelliği, tiyatronun oyunculuktan sah-
ne tasarımına, yazarlıktan yönetmenliğe değin
tüm öğelenni ve olanaklannı bütüncül bir tiyat-
ro anlayışı içinde kullanması. Tek doğru benim
doğrumdurdiyen görüşe hiç yer vermeden doğ-
rulann olmadığı ya da her şeyin doğru olabile-
ceği bir tiyatro yaratması..."
Kumpanya Tiyatrosu, "Ne Bileyim Kafam Ka-
nştı!" adlı kitapla, toplumsal-siyasal bağlamda
türlü fırtınalarla geçmış on bir yılının hesabmı ti-
yatro yaptığı topluma tüm açıklığı ile veriyor.
- Yeni bir yılın eşiğınde, Kumpanya'nın sanat
yaşamımızdan hiç eksik olmamasını diliyorum...
e-posta: ahmetcemal(â superonline.com
acem20<« hotmail.com
Konya DT Ankara'da
• ANKARA (ANKA) - Konya Devlet
Tiyatrosu, Michael Frayn'ın duygusal komedisi
'Burada' ile bugün Altındağ Tiyatrosu'nda
Ankaralı tiyatroseverlerle buluşacak. 12 Aralık
günü Konya'da Türkiye prömiyerini yapan oyun,
5 Ocak'a dek Ankara'da sahnelenecek.
Eleştirmenler tarafından "Son 10 yılın en iyi
tiyatro şakası" olarak nitelenen 'Burada',
sıradan, güncel, yalın yaşam biçimlerinin
dışında yaşamı değiştırmeye, üretime ilişkin
hiçbir edimı olmayan Phil ve Cath adlı evli bir
çift ile benzer davranışlarda bulunmuş yaşh bir
kadımn öyküsünü anlatıyor. Nurşen
Girgınkoç'un yönettıği oyun, kadın-erkek
arasındaki ilişİcileri, var olan birliktelıklerin
de\amlıhğını, duygu dönüşümlerini, ortak
paylaşımlan, kişılik çatışmalannı, birey olarak
var olabilmeyi, kişisel alanlara yapılan
saldınlan güldürü çerçevesınde ele alıyor.
BUGUN
• AKM'de İDOB'dan 20.00'de 'Ağır
Roman' adlı opera. (0 212 251 56 00)
M NARDİS'te 21 30 da Selim Benba, Nezih
YeşUnil ikilisi konsen. (0 212 244 63 27)
• AKMODA TTYATROSU'nda 20.00'de
DT'den 'Özel Hayatlar' adlı oyun.
(0 212 251 56 00)
• AKM AZİZ NESİN SAJTVESİ nde
20.00'de DT'den 'Günebakan Cam
Kınklan' adlı oyun. (0 212 251 56 00)
M TARIK ZAFER TLTVAYA'da 1400, 16.30
ve 19.30'da Sergei Bodurov'un
yönetmenliğini yaptığı "Kafkas Mahkûmu'
adh filmin gösterimi. (0 212 293 12 70)