Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EYLÜL 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kuttur(a cumhuriyet.com.tr 15
/\ydm olmanın bedelini ödeyen Ahmet CemaVe okurlan ve öğrencilerinden destek geldi
^Nitelikli adam'ınçıglıgıIVEtYASE tLKNUR
Kitap kurtlannın aşina olduğu bır
isixn Ahmet Cemal. Otuz yılı aşkın
sünredir dünya edebıyatının ustalany-
la feizlen tanıştırdı. Üç raf dolusu kı-
tabı Türk çevıri edebiyatına kazan-
drran Ahmet Cemal, ilerlemiş yaşlar-
, da şiirlerinı ve denemelenni kitap
olarak yayımlayan bir nitelikli adam.
Kİrasmı zar zor ödedıği, çoğun-
lulcla da ödeyemediğı küçücük evi
ile ders verdiğı Eskışehir Anadolu
'Üniversitesi arasında gidip gelme-
nin dışında yaşamında tek düzelik
hâlcim olan bu onurlu aydm, öncekı
hafta Cumhuriyet gazetesindeki kö-
şesinde "Paranın Romanı ve Ger-
çeği Üzerine" başlığını taşıyan ya-
zısında bu kez yaşamla ölüm arasın-
da gidıp geldiğini duyurdu ansızın.
Okurlan, öğrencileri, dahası bugüne
kadar manşetlerine çıkmayı başara-
madığı medya şaşırdı. Ciltler dolusu
kitap yazan, yüzlerce öğrenci yetış-
tiren, lttihatçı Bahriye Nazın Cemal
Paşa'nın torunu Ahmet Cemal, pa-
rasızhktan intihann eşiğine geldiği-
ni söylüyordu. Ilk kez bir yazar, için-
de bulunduğu yoksulluğu okurlany-
la paylaşıyordu.
Bu Ilk çıfllıflı defllldl1
"Odak Noktası"nın yazan bir an-
da ilgi odağı oluvermişti. "Yaşam
ile ölümün belki de o ana kadar
hiç olmadığı ölçüde kesiştiği bir
gecede" kaleme aldığı yazısında bir
çığlık atmıştı Ahmet Cemal. Aslın-
da bu ilk çığhğı değildi. Yaşamdan
istifa etmenin eşiğine gelmış olan
yazar, dört yıl önce de nitelikli adam-
lıktan istifa etmek zonında olduğu-
nu duyurmuştu. Her iki istifanın te-
melinde yatan neden aynıydı: Geçim
sıkıntısı...
O zaman çığhğını Hasan Pulur
Usta duymuş ve köşesinde Ahmet
Cemal'in istifa yazısına yer verrruş-
ti. Ahmet Cemal o yazısında istifa
nedenini şöyle açıklıyordu:
"Yıllar önce, bu yola ilk çıktı-
ğımda, servetler kazanamayacağı-
mın bilincindeydim. Zaten böyle
azar, şair, çevirmen, öğretim üyesi... Üç raf dolusu kitabı
Türk yazınma kazandırdı. Pek çoğumuz Brecht, Kafka,
Zweig, Bachman, Rilke, Lukacs ve Remarque'la onun
sayesinde tanıştık. Dört yıl önce "Nitelikli adam olmaktan
istifa edeceğim, elveda çevirmeyi düşündüğüm kitaplar" diye
yazmıştı. Çığhğını kimseler duymadı. Son olarak da
Cumhuriyet'teki köşesinde yaşamdan istifa edeceğini duyurdu.
îki istifanın da temelinde yatan neden, geçim sıkıntısıydı.
bir hedefim de yoktu. Ama şimdi
öyle olduğunu anlıvorum, çok na-
if bir diişüncem vardı. Ben onca
çabayı göze aldıktan sonra, bu iş-
lerin yabancısı olmayanlar elbet
desteklerlerdi. Ölmemem için ba-
ğış değil, ama >aşamam için avans
istemekte ve almakta zorlanmaya-
cağımı düşünmüştüm.
Yanlış hesaptı. Ama istcdikleri-
min verilmesinde ya da verilme-
mesinde, neredeyse her defasında
korkunç, öldürücü, sözde incitme-
yen sözlerin kılıfında ya da buz gi-
bi uzaklaşmaların kalıbında yö-
neltilen aşağıianmalan yaşadım.
Nitelik diye direndiğimde, karşı-
ma hep sözleşme süreleri çıktı. \i-
telikten, günlük ölümler pahasına,
hiç ödün vermedim.
Elimdeki zaten sonuna yaklaş-
mış birkaç kitabı bitirdiktcn son-
ra, bu işi de bırakıyorum.
Nitelikli iş yapma uğruna kat-
landığım onca geçim sıkıntısının
ve aşağılanmanın sınınna, gençlik
yıllanmda hep görmezlikten geldi-
ğim bir sınıra vardım.
Hoşça kalın, bir zamanlar çevir-
meyi düşündüğüm kitaplar!"
Niteliksiz adam olarak yasama dü-
şüncesini yaşama geçıremedi Ahmet
Cemal. Geçirebilseydi eğer, "Artık
şöyle gözlerden nzak, kül rengi,
sessiz sedasız bir ölümü arzuluyo-
rum" demeyecekti.
Slllffce'ye gel, blzlmle yaşa'
Ahmet Cemal, bu ülkede nitelikli
aydın olmanın bedelini ödüyordu.
Çevirisı uzun zaman alan nitelikli
eserler yerine, paraya daha çabuk
tahvil edilebilen hafif kitaplar çevir-
seydi ya da şıır ve deneme kitaplan
yazacağına şu günlerde moda olan
Bukowski'nin Türk versiyonu tar-
zında romanlar yazsaydı bunlan ya-
şamayacaktı. Belki yanlış tercih yap-
mıştı. Hukuk fakültesindeki asistan-
lık görevinden aynlmayıp akademik
yaşamını sürdürseydi, kımbilir bel-
ki bugün astronomik vekâlet ücreti
alan ünlü bir dava vekıli olarak kar-
şımıza çıkacaktı.
Oh olsun demek lazım! Zaten ki-
rasını ödemek için borç istediği ar-
kadaşı da "Sen de ayağını yorganı-
na göre uzatsaydın" diyerek benzer
şekilde yanıt vermışti. Oysa Ahmet
Cemal'in yaşamı boyunca ayağını
boyuna göre uzatacağı bir yorganı
hiç olmamıştı ki...
Cumhuriyet'teki yazısından sonra
Ahmet Cemal'e gelen e-posta me-
sajlan on beş bilgisayar sayfasını
doldurdu. En yakın arkadaşı "Aya-
ğını yorganına göre uzat, ben öyle
yapıyorum" diye akıl verirken
Cumhuriyet okurlan yazarlanna yor-
ganlannı paylaşma çağnsrnda bulu-
nuyor, kimisi daha da öte giderek
"Silifke'ye gel bizimle biriikte ya-
şa" çağnsında bulunuyordu. Eh bu
da Cumhuriyet okurunun farkı...
Edebiyat dünyasmda Ahmet Ce-
mal örneklen her zaman oldu. Or-
han Kemal, Hasan Hüseyin, Vedat
Günyol, Ece Ayhan ve daha nıcele-
ri onurlu aydın olmanın bedelini öde-
diler. Ahmet Cemal, "Yoksulluğu-
nu yazan yazar ilk ben oldum ama
son ben olmayayun" diyerek yanlış
ahlaki değerlen savunmanın yanlış-
hğını da gözler önüne serdi.
Kiml zaman ba$ı göklere degecek denll ulu, klml zaman daha çellmslz ama etrafım kuşatan çorakfıgın Içinde tek basına...
ayatAğacı 'nt sıılamak...AYŞE EMEL MESCİ
O, hiç umulmadık yerlerde birdenbire kar-
şınıza çıkabilir. Dingin bir kır görüntüsü için-
de, bir su başında, bir romanın sayfalannda,
otobüsün hızıyla film şeridine dönüşen bir
yol kenan manzarasında ya da gerçekten bir
film karesinde. Kimi zaman başı göklere de-
ğecek denli uludur; kimi zaman daha çelim-
siz, ama etrafım kuşatan çoraklığın içinde tek
başınadır. Dallanndan rengârenk kumaş, ça-
put parçalannın, ondan medet ummuşlann
anılanmn sahndığı adak ağacı. Bırakın küre-
selleşmeyi, insanın en yakın coğrafyasına da-
ha yeni yeni egemen olmaya başladığı bir çağ-
da, hiç abartısız tüm yerküreye yayılmayı ba-
şarmış, insanlığın kültür ve imgelem mirası-
nın en köklü, en eski ortak figürlerinden bıri-
nin, hayat ağacmın uzantısıdır o. Yeraltında-
ki kökleri, yeryüzündeki gövdesi ve göklere
uzanan dallanyla üç kozmik alanı, yeraltı, yer-
yüzü ve gökyüzünü birleştiren, bu üç kat ara-
sındaki geçışi oluşturduğu varsayılan Hayat
Ağacı, mitolojiden sözlü ve yazılı edebiyata,
mimariden tannbilime, halk inançlanna vb.
oluşturduğu sayısız çağnşım ve uzantıyla, ki-
mi geleneklerde "dünya ağacı" diye de ad-
landınlmasını gerçekten hak ermiştir. Diğer
tüm kültürel, toplumsal, tarihsel vb. nedenler
bir yana, bu figürün bu denli yaygınlık kazan-
masmın altındaki gizi, insanın en temel varo-
luşsal sorunlanndan ve korkulanndan birine,
ölüme verilmiş en şiirsel ve metaforik yanıt-
lardan biri olmasında aramak gerekir belki
de. Ölümü yenen, hayatın sonsuz zaferini du-
yuranbir ağaç...
'Somut olmayan küttürel mlras'
UNESCO tarafından Istanbul'da düzenle-
nen, ev sahipliğini Külrür Bakanlığı 'nın üst-
lendiği "Somut Olmayan Kültürel Miras:
Kültürel Çeşitliliğin Aynası" başlıklı yuvar-
lak masa toplantısıyla ilgili haberleri okur-
lcen, mitolojik Hayat Ağacı 'yla, insanlığın
cültür ve sanat üretiminin hem yapı, hem de
inlam bağlamında nasıl örtüştüğünü düşün-
lüm. Hayat Ağacı'nın çeşitli kozmik alanla-
i bağlaması gibi, kökenleri evrensellikle bağ-
laştıran, kendi kültür mirasını özümseyip in-
.anlığıru ortakbelleğine katma çabası içine gi-
en sanat etkinliği, ölüme karşı hayat savaşı-
un önemli köşe taşlarrndan birinı olusturuyor.
)nun içinde hem kolektif anlamda insanlı-
;ın, hem bireysel anlamda sanatçımn acıma-
ız zamana karşı direnişi gızli. Günümüzün
fe\">
-•&n~r--
JT
M.M. ayat ağacınızın
dallanndaki renkler
solmasın istiyorsanız,
ithalatı, ihracatı,
borçlan, faizleri,
savaşı, silahlanmayı,
yolsuzluğu, hırsızhğı
olduğu kadar, sanat ve
kültüre bütçenizde
ayıracağınız payı da
tartışmanız gerekiyor.
"Canım, ekonomi bu
haldeyken" veya
"savaş kapıdayken"
ya da "halkımız
sürünürken" sırası mı
kültürün de sanatın da
diyebilir, sorunu
kafanızm tozlu
raflanndaki sıralamada,
belirsiz bir geleceğe
erteleyebilirsiniz tabii.
Ama unutmayın bir
gün gelir, hayat ve
zaman da sizi
erteleyiverir...
daha sınırlı, tanhsel çerçevesi içinde bakıldı-
ğında ise egemen ve giderek emperyalleşen
bir merkezin tüm insanlığa dayattığı "küre-
selleşme" serüveninde, sanatın bu Özelliğınin
öne çıkanlması ayn bir önem taşıyor kanım-
ca.
Çokkültürlülüğün. çeşitliliğin ve ortak in-
sanlık mirasının yaşadığı ürkütücü erozyon,
daha dar kapsamh siyasal baskılar kadar ve
belki de ondan daha çok, küresel ölçekte da-
yatılan standart simgeler ve algılar sistemin-
den kaynaklanıyor. Emperyal merkez, her
anakaraya konuşlandırdığı görünür askerı
güçleri; spekülatif sermayeye olağanüstü bir
dolaşım hızı sağlayan mali ve ekonomik ağ-
lannın yanı sıra, topyekün bir imgelem saldı-
nsı da gerçekleşhriyor. Her evin içinde başkö-
şeye kurulmuş renkli camlardan dalga dalga
yayılan tektipleştirici simgeler ve algılar sis-
temi, hayatın her alanında insanlığın binlerce
yıllık birikimlerini ikame etmeye başlıyor.
Dolayısıyla bugün sanatın "Hayat Ağacı"nı,
kültürel kökenleri, sanatsal üretim zincirinin
halkalannı yeni yorumlarla yaşayan birer do-
kuya dönüştürmek, insanlık belleği içinde ko-
rumak çabası, boş bir arkaizm savunusu yap-
mak ya da sanatın evTenselliğine ters düşmek
değil, maddi anlamda gezegeni çölleştirdiği
gibi, ruhsal düzlemde de insanı insansızlaştı-
ran tüketım kalıplanna direnmek anlamına
geliyor.
Akıntıya kendimizi bırakıp "piyasa kural-
ları" tarafından saptanan ve "ne kadar ha-
sılat (ya da ne kadar "rating") o kadar sa-
nat" parolasıyla yapılan bir üretimin, kısaca-
sı sanatı da "küreseUeştirme"nin, daha doğ-
rusu (batı) yanküreselleştirmenin, gerçek an-
lamını zamana ve ölüme karşı kavgada bulan
sanata bır şey katmayacağını bilmek gereki-
yor.
Slyaset ve sanat
Çeşitli siyasal parti temsilcilerinin yaklaşan
seçimler nedeniyle yaptıklan konuşmalan iz-
liyorum, gazetelere yansıyan demeçleriru oku-
yorum. Acaba seçim propagandalan içinde
"Biz bütçemizde sanat ve kültüre şu oran-
da bir pay ayıracağız" diyen birisi çıkacak
mı diye, umutsuzca da olsa bekliyorum. Orta-
lıkta milliyetçilik deyince mangalda kül bı-
rakmayan; "sanatçı" transfesleriyle ekranlar-
da boy gösteren; mitinglerde şiir okumayı iş
edinen siyasal parti temsilcilerinden geçilmi-
yor. Herkes "kültûrümüzü", "evrensel de-
ğerleri" vb. savunuyor, hatta yeri geldiğinde
herkes "sanatçı", ama külrür, sanat bürçesin-
den söz eden yok. Hükümete soldan ve sağ-
dan gelen eleştirilere, hükümet temsilcileri-
nin açıklamalanna bakıyorum, bir tek kişinin
ağzından sanat ve kültür konusunda ciddi, ka-
lıcı, inanılır bir söz, haydi geçtim onu, bir se-
çim vaadi duymuyorum.
Yıl 1990. Avignon fesnvalinde Gûngör DU-
men'in "Kurban" adlı oyununu Fransızca
sergiliyoruz. Topluluk Türk, Fransız, Italyan,
Perulu, Tunuslu oyunculardan oluşuyor. Bir
gece yansı, oyun çıkışında sokakta Jacques
Lang'la karşılaşıyoruz. Yanında iki dostuyla
sohbet ederek yürüyor. Yanına yaklaşıyoruz,
kendimizi tanıtıyoruz, kolumuza giriyor, grup
hakkında, yaptığımız iş hakkında bilgi alıyor
bizden. "Kurban'M tiyatronun kökenlerinden
bugüne bir yolculuk olarak yorumlamamız ve
çokkültürlü bir topluluk ilgisinı çekiyor. Son-
ra Fransız Kültür Bakanlığı'ndan gelip izli-
yorlar oyunu, önemli sayılabilecek bir ödenek
çıkartıyorlar bize. Jacques Lang, 1980'li yıl-
Iann seçimlerinde kültür/sanatabütçede ne ka-
dar pay aynlacağım (oranı hatırlamıyorum, a-
ma o zamanın Fransa'sında rekor bir düzeydi)
açıklayan Sosyalist Parti'nin kültür bakanı...
Somut ve somut olmayan kültürel miraslar,
ortak insanlık potasında eriyebihnek için vaz-
geçihnez koşullar olan değerler lafla savunul-
muyor. Hayat ağacınızın dallanndaki renkler
solmasın istiyorsanız, ithalatı, ihracatı, borç-
lan, faizleri, savaşı, silahlanmayı, yolsuzluğu,
hırsızhğı olduğu kadar, sanat ve kültüre büt-
çenizde ayıracağınız payı da tartışmanız gere-
kiyor. "Canım, ekonomi bu haldeyken" ve-
ya "savaş kapıdayken" ya da "halkımız sü-
rünürken" sırası mı kültürün de sanatın da di-
yebilir, sorunu kafanızın toziu raflanndaki sı-
ralamada, belirsiz bir geleceğe erteleyebilirsi-
niz tabii. Ama unutmayın bir gün gelir, hayat
ve zaman da sizi erteleyiverir...
Dalgalap'a MHano'dan ödül
• Kültür Servisi - Yönetmenliğini
Belmin Söylemez'in yaptığı 'Dalgalar' adlı
kısa film, 13-22 Eylül tarihleri arasuıda
düzenlenen 'Uluslararası Milano Film
Festivali'nin kısa metraj yanşmalı
bölümünde mansiyon ödülüne değer
bulundu. Italyan sınema yazarlanndan
oluşan jüri, Istanbul Boğazı'nda yüzen
çocuklan konu alan filmi' yaşam denizine
atlamak' diye tanımladı. Festival boyunca
dört kez izleyiciyle buluşan fıhnin
yönehneni Belmin Söylemez de Milano'da
ödülünü aldı. Kısa filmlen çeşitli yurtiçi ve
yurtdışı yanşmalarda birçok ödül kazanan
Söylemez'in 'Dalgalar' adlı filmi, daha
önce de Cine-5 kısa film yanşmasında 'en
iyi film', ÎFSAK ulusal kısa film
yanşmasında 'en iyi kurmaca'
ödüllenni almıştı.
Tom Hanks'den iki fUm
• Kültür Servis - Tom Hanks, Joel ve
Ethan Coen kardeşlerin yeni filmi The
Ladykillers'ta başrol oynayacak. Alec
Guiness ve Peter Sellers'ın 1955 tarihJi
komedisınden uyarlanan fihnde, yaşlı bir
kadın olan evsahibelerini kolayca
öldürebileceklerini sanan dört kafadar
hırsızın hıkâyesı anlatılıyor. Bu yeni
uyarlama için Coen'ler olay mahallini
ABD'nin güneyine taşımışlar. Tom Hanks
aynca Robert Zemeckis'in yeni fılmı 'Polar
Express'de rol alacak. Ünlü oyuncu, bu
filmde Noel Baba'nın varlığuıa
inanmayan çocuklan sihırli bir trene
bindirip Noel Baba'nın evine, Kuzey
Kutbu'na götüren bir kondüktörü
canlandıracak.
Istanbul sokaklanında tiyatro
• Kültür Servisi - tstanbul Büyükşehir
Belediyesi Şehir Tiyatrolan, 2002-2003
tiyatro sezonunu 'Ayna' performansı ile
sokaklarda açıyor. TAL'ın (Tiyatro
Araştırma Laboratuvan) genç oyunculan,
"Tiyatro hayahn aynasıdır" söyleminden
yola çıkarak hazırladıklan performans ile
Istanbul halkmı tiyatroya davet ediyor, bu
büyülü sanatın coşkusunu biriikte
paylaşmaya çağınyor. Bugün saat 17.00'de
Farih Reşat Nuri Sahnesi önünde
tiyatroseverlerle buluşacak olan genç
oyuncular, rengârenk kostümleri ve
masklan ile yann saat 14.00'te Taksim
Meydaru'nda olacaklar. Istanbul-mekân-
tiyatro temasının ilk etkinliği olan 'Ayna'
performansı sezon içinde de degışik açık
hava mekânlannda seyirciyle buluşmaya
devam edecek. Istanbul Belediyesi Şehir
Tiyatrolan, 2 Ekim günü, hayata 'ayna'
tutmak için perdelerini açacak.
Ihan Erşahin'in yeni çabşması
• Külrür Servisi - Saksofon sanatçısı
Ilhan Erşahin, Akbank '12. Caz Festivali'
kapsamında 5 Ekim akşanu Maslak
Venue'de bir konser verecek. Bu konserle,
Erşahin'in, New York'un farklı kültürlerden
gelen birçok başanh müzisyenini
buluşturarak, müzik endüstrisinin çeşitli
kaygı ve baskılanndan bağımsız
üretebilemek amacıyla hayata geçirdiği
'NuBlu' adı altında topladığı projeleri ilk
kez izlenebilecek. (216 454 15 55)
Yayb Doğaçlama Dörtlüsü
• Kültür Servisi - Yaylı Doğaçlama
Dörtlüsü, 4, 7, 8 ve 9 Ekim günlerinde
saat 13.00'te Galatasaray Üniversitesi'nde
bir müzikli gösteri yapacak. Arzu Baril
Bigat (ses), Pascal Battus (saz ve
elektronik gitar), Jean-Luc Guillonnet
(saksofon ve çistelia) ve Denis Tricot'dan
(heykeltu^ş) oluşan dörtlünün sunacağı
etkinliğin amacı, Galatasaray
Üniversitesi'nin mekânlannı keşfetmek,
bu mekânlarda seslere, görselliğe ve şiire
ait perspektıfler açmak, kent, kenti
kullananlar ve kentin farkh sanatsal
anlatmılan arasuıda bir değiş tokuşu canlı
kılmak. (0 212 252 61 55)
Bush'a Hollyvvood desteği
• Kültür Servisi - Amerikah ünlü
yönetmen Steven Spielberg ve oyuncu Tom
Cruise, ABD Başkanı George W. Bush'un
Irak siyasehne destek verdiklerini
söylediler. 'Azınlık Raporu' filminin
tanıtımına katılmak üzere Italya'nın
başkenti Roma'da bulunan sanatçılar
düzenledikleri basuı toplantısında, eğer
Saddam Hüseyin'in kitle imha silahlan
ürettiğine dair güvenilir bir istihbarat varsa
Bush'un siyasetinin kabul edilebilir
olduğunu belirttiler.