Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 4AĞUST0S 2002 PA2ARTESİ CUMHURİYET SAYFA
H j J v U l ^ l v/İVJJ. ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13
• BMW UFESTYLE
Yaz KoleksiyonJan,
Borusan Oto Avcılar ve
Borusan Oto Istinye
tesislerindeki butiİderde
saüşa sunuldu. 'Hayat
harekettir, hareket
özgürlüktür' fikrini
yansıtan koleksiyonda
üriinlerin rahatlığı ve
kullanışlığı ön plana
çıkanlıyor.
• AYAKKABI
DÜNYASI mağazalan
kadın, erkek ve çocuk
ürünlerinde yüzde 50 'ye
varan indirimler yapıyor.
Yapı Kredi Taksit Card
ve VVörld Card, Axcess
Card, Galaxy Card, Card
Finans, Vakıfbank kredi
kartı üyelerine de çeşitli
ımkânlar sunuyor.
• VAILLANT, 128
yıllık deneyimiyle,
tüketiciye geleceğin
ısıtma teknolojisi ile
donanmış "VAILLANT
VUWProKombi" adlı
ürününü sundu. Yeni
cihaz, çeşitli
modelleriyle ısıtma ve
sıcak su konfonı için
farklı çözümler sunuyor.
• İSTANBUL
MEMORIAL
HASTANESt lOay
içindeISO9001Kalite
Belgesi'nialarak2yıl
içinde Türkiye'de ilk ve
dünyada, ABD dışında
21.hastaneolarakJCI
Uluslararası
Akreditasyon
Belgesi'nin sahibi oldu.
m SEREL. bedensei
engelliler için özel olarak
tasarladığı lavabosu,
klozeti ve tutunma
barlanyla banyolarda
kullanım kolaylığı
sunuyor. Ürünlerle ilgili
detaylı bilgiye 0 212 251
70 06 nolu telefondan ya
da \v\vw.elmor.com.tr
internet adresinden
ulaşmak mümkün.
• BOSSHUGOBOSS
2003 «nbahar ve kış
sezononu
başlatn. Sezonu 'Modern
Rornarikler'irı
sezonj ilan eden Boss
HugcBoss
kolebiyonlan Istanbul-
Nişanaşı ve Ankara-
Kavailıdere
raağalannda satışa
sumhaya başlandı.
• YISTELKombi
Buzilabı çalışan
hanmlann yaşammı
kolayjştınyor. CT 365
Komh'yi farklı kılan
özellitler, derin
donirucu
bölirünün geniş bir
hacne sahip ve çok daha
ergco:mik olması.
• OFEALGÎDAbir
yaşui Türkiye'de ve
dünyaia AJgida adını
taşıra ilk cafe olan Cafe
Algdi birinci yaşını
meoıdünyasından
koniıann katıldığı bir
ia\oî kutladı.
Elektrik fiyatlan bankayı rahatsız etti. Yanlışın faturasını çeken ise her zamanki gibi tüketici
DünyaBankası bile isyanda• TEAŞ, kendi
santrallannda 1 ile 3 sent
arasında birim fiyata mal
edebildiği elektriği özel
şirketlerden 6 ile 16 sent
arasındaki fiyatlarla satın
alıyor.
• TEDAŞ'a bunu dünya
standartlannın da
altmdaki kâr marjıyla,
5.6 sente satıyor, ancak
buna TEDAŞ'ın kâr
marjı ve vergilerin de
eklenmesiyle tüketiciye
elektrik 9.8 sente mal
oluyor.
FATMAKOŞAR
Türkiye'de üretim maliyetle-
ri, gelir durumu ve satuı alma
gücüne göre çok yüksek olan
elektrik fiyatlan, Dünya Ban-
kası'nın da uyansına konu oldu.
Mayıs ayı iribanyla, vergilerle
birlikte birim fıyatın 9.8 sente
kadar çıktığına dikkat çeken
Dünya Bankası, kamu enerji
şirketlerindeki zarann önlen-
mesi gerektiğini vurguladı.
Türkiye'de sanayicisinden
çiftçısine, tüketicisine kadar her
kesimi zorlayan ve Dünya Ban-
kası'mn da "çok yüksek" bul-
FAHÎŞ FÎYATLAR, HER KESÎMÎN CANINIYAKIYOR
Yüksek elektrik fiyatlan hemen hemen her kesimin canı-
nı yakıyor. Patates ürericisinden sanayicisine, tüketicisine ka-
dar hemen her kesimin şikâyet konusu olan elekt-
rik fiyatlan, geçen yıl yüzde 111.3 oranında art-
ti. 2001'in başında 52 bin 580 lira olan elekrriğin
konutlardakı birim satış fıyaü yıl sonunda 111 bin
100 liraya kadar çıktı.
TEDAŞ, tasarruf yapdması amacıyla kademe-
li fiyatlandırma yaparken Tüketici Haklan Der-
neği (THD) Genel Başkanı Turhan Çakar, 150
kwb üzenndeki elektrik tüketimine yüzde 50 zam
uygulamasının, son derece haksız ve dayanaksız
olduğunu savundu. Çakar, 4 kişilik bir ailenin
elektrikli şofben, dipfriz, klima ve benzeri cihazlar hariç tu-
tulduğunda bile aylık ortalama 339 kwh elektrik tükettiğini
söyledi. Tükericinin, TEDAŞ tarifesinde öngörülen 150
kwh'lik sımn geçmemesi için, "çamaşır ve bolaşığı elde yı-
kaması,eviniaydabirke/süpiinııesveürüsüzgij-
silerie dolaşması" gerektiğini savunan Çakar,
"TEDAŞ tarafindan ilan editen ve uygulanan ta-
rife, tasarruf adı alünda,tüketkilerin yaşam stan-
dardmı düşürerek ilkel bir yaşam tarzma zoria-
maktadır" dedi.
TEDAŞ'ın tüketicilere elektriği son derece
yüksek fiyatlaria sartığını da iddia eden Çakar,
"TEDAŞ, 1 Ocak 2002 tarihiitibanyia 1 kwh elekt-
riği 73 bin 795 liraya satm akü. Tüketiciye ise 150
kwt tüketime kadar elektriği 114bin 800Bra, 150
kwh fizerindeki tüketimlerde ise 172 bin 200 liraya satmak-
tadırTI
şeklinde konuştu.
duğu fahiş fiyatlann ana nede-
ni, Türkiye Elektrik Ürerim Ile-
tim AŞ 'nin (TEAŞ) kendi sant-
rallannda üretmek yerine,
elektriği özel enerji şirketlerin-
den çok pahalıya satuı alması.
Fiyat naal şişiyor?
TEAŞ'ın kendi santrallannda
ürettiği elekrriğin maliyeti en
fazla 3 sente kadar çıkabiliyor.
Hatta hidroelektrik santrallarda
bu rakam 1 sentin altına kadar
düşebiliyor.
Toplam elektrik üretiminin
ortalama yansuıı ucuza mal
edebilen TEAŞ, yüzde 41-
42'sini ise özel şirketlerden sa-
tın alıyor. TEAŞ, söz konusu
özel otoprodükter şirketler, mo-
bil santrallar ve hidroelektrik
santrallardan ise elektriği 6 ile
16 sent arasındaki fiyatlarla sa-
tın alabiliyor. TEAŞ'uı fiyatla-
nnı şişiren bu sahn alma ope-
rasyonlannın ardından ortala-
ma birim maliyet4.5 sente yük-
seliyor.
Buna karşın TEDAŞ'a dun-
yadaki standartlara göre düşük
kâr marjıyia, ortalama 5.6 sen-
te satan TEAŞ zarar ederken tü-
keten kesimler de bütçeleri aşan
faturalarla karşı karşıya kalıyor.
TEAŞ'tan aldığı elektriği,
TEDAŞ, yine dünya standart-
larınagöre "uygun birkâr mar-
jryla" satıyor, ancak tüketici yi-
ne de çok pahalıya rükermek
zorunda kalıyor. Bu aşamaya
kadar fiyatı 8 sente çıkan elekt-
riğin satış fiyatı vergilerin de
eklenmesiyle 9.8 sente kadar çı-
kıyor.
Dünya Bankası'ndan bir
uyandaha
Hemen her fırsatta elektrik
fiyatlannın düşürülmesi konu-
sunda uyan yapan ve 1999 ile
2000 yıllannda hazırladığı ra-
porlarda bile Türkiye'nin bu so-
rununa dikkat çeken Dünya
Bankası bir kez daha uyardı.
Dünya Bankası Enerji Heye-
ri'nce 9-21 Haziran tarihlerinde
Türkiye'deki incelemelerin ar-
duıdan hazırlanan raporda, hü-
kümetin, bu yılın geri kalan bo-
lümü için enerji fiyatlannı enf-
lasyon düzeyinde artırmaya yö-
nelik "iyi belirlenmiş bir planT
bulunduğu kaydedildi.
Heyet, fıyat artnrmaktan da-
ha önemli bir konunun TEAŞ
ve TEDAŞ'ın zararlannı azalt-
mak için gösterilecek çaba ol-
duğunu kaydetri.
Urııgııay'da mevduat çekmeye fren
Ekonomi Servisi - Ekonomik krizin büyük
bir hızla derinleşhği Uruguay'da bankacılık
sisteminin tamamen çökmesini önlemek
amacıyla dün parlamenterler zamana karşı
yanştılar. Geçen hafta perşembe gününden
beri bankalann kapalı olduğu ülkede hafta
sonu milletvekillerinin büyük bir hızla onay-
ladığı yasa mevduatlann çekilmesine sınır-
lama getiriyor.
Yasaya göre bankalardaki Amerikan Do-
lan mevdüatlar, ancak 3 yıl içinde çekılebi-
lecek. Tasarruf sahibi, bankaya yanrdığı do-
lar cinsinden mevduatırun ilk yıl ancak yüz-
de 25'ini, ikinci yıl yüzde 35'ini üçüncü yıl
ise yüzde 40'ını, ilk yıl ise ancak mevduahn
yüzde 25'ini geri alabilecek. Yasa, hem ban-
kacılık sistemini bütünüyle çökmesini en-
gellemek hem de Uluslararası Para Fo-
nu'ndan (IMF) yeni bir mali yardun pakeri
alabilmek açısından hayati önem taşıyor.
Uruguay Ekonomi Bakanı Alejandro Atc-
hugarry'nin kamuoyuna bir açıklama yapa-
rak bankalann bir müddet daha kapalı tutu-
labileceğini bildirmişti. Ancak korkulan ol-
madı ve ülkede dün gerginlik fazla artmadı.
Öte yandan, ABD Hazine Bakanı Paul
O'NeiD'in Uruguay, Arjanrin ve Brezilya'yı
kapsayan Güney Amerika ziyareri bugün
başlıyor. Bu üç ülke komşu Peru, Ekvador ve
Kolombiya ile birlikte ekonomik yardımm
arttınlması için halen EMF ile görüşmeleri-
ni sürdürüyor. Bir tabakyemek için biitiin gün bekleyen halk bezgjn ve öfkeli. (Fotoğraf:AP)
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGIN YILDIZOĞLU LONDRA erginyıa tr.net
Geçen ay borsalarda gerileme
ve sert dalgalanmalar başladığın-
da, bunlann basit bir düzeltme-
den öte, dünya ekonomısınde,
mali genişlemeye dayanan bir
dönemin artık kapandığını gös-
terdiğini yazmıştık. Geçen hafta
hem açıklanan veriler, hem bu ve-
rilere ilişkin tartışmalar ve halen
Latin Amenka'da yaşananlar bu
inancımızı daha da güçlendirdi.
'Iki dipli resesyon'
Borsalardaki gerileme hızlanın-
ca, ABD'nin aslında ikı dipli bir re-
sesyon (önce bir dibe vurma,
sonra kısa birtoparlanma ve son-
ra ikinci ve daha uzun bir gerile-
me) yaşamakta olduğuna ilişkin
tez yeniden gündeme geldi. Bu
teze karşı olanlar "Borsalarda bir
düzelmeyaşanıyor o kadar. ABD
ekonomisinin temeli sağlam" di-
yor, 2002'nin 1. dört aylık döne-
mindeki yüzde 5.4'lük büyüme
hızına gönderme yapıyorlardı.
Geçen hafta açıklanan yüzde 1.1
büyüme hızı, 2. dört aylık dönem-
de ABD ekonomisinin yeniden
sert bir biçimde durakladığını
gösterdi. Temmuz sonunda açık-
lanacak verilerin geriye doğru gö-
rüntüyü önemli ölçüde değiştire-
bileceğini daha önce vurgulamış-
tık. Gerçekten de ABD ekonomi-
sinde geçen yıl yaşanan reses-
yon yalnızca bir dört aylık değil,
üç dörtaylık dönem sürmüş ve ilk
anda sanılandan daha derin ya-
şanmış
Bunlar, Financial Times'ın vur-
guladığı gibi geçmişe ilişkin veri-
ler, ama geçen hafta açıklanan
Chicago Satın Alma Endek-
si'ndeki gerileme ekonomik bo-
zulmanın devam etiğini gösteri-
yordu (01/08)... ABD ekonomisi-
ni, hatta büyük ölçüde dünya
ekonomisini sıründa taşıyan ABD
tüketicisi havlu atmaya taşlamış.
Hem de borsadaki son büyük ge-
rilemelerin negatif "zenginliketki-
Neolibenalizmjn Sonuna Doğru
si" daha kendini tam olarak his-
settirmeden önce. ABD tüketici-
sinin alım gücü 1990'lann orta-
sından bu yana borsada oluşan
köpükle destekleniyor, bu köpük
de büyük ölçüde ABD ekonomi-
sine dışardan gelen yabancı ser-
maye yatırımlan ile ayakta duru-
yordu. Bu yabancı sermaye aynı
zamanda, ABD'nin dünyanin ge-
ri kalanını peşinden sürüklerken
oluşturduğu dış ticaretaçığını da
finase ediyordu. Şimdi, borsa kö-
püğünün delinmesinden sonra
tüketici talebindeki geri çekilme-
nin bir bozguna dönüşmesinin
önünde bir tek engel kaldı: Gay-
rimenkul piyasalann-
da oluşan köpük.
Bunundaelikulağın-
da.
Buraya kadar
özetlediklerim salt
ABD ve Ingiltere
ekonomilerinin hikâ-
yesi değil. Son veri-
ler Almanya'da da
tüketimin gerilediği-
ni gösteriyor (Hazi-
randa satışlar yüzde
1.7 düşmüş). ~^"^™
ABD'de ve halen yüzde 1.3 ora-
nında büyüyebilen Avrup'da ricat
etmeye başlayan tüketiciyi bir de
negatifgelir şoku bekliyor. Borsa-
daki gerilemenin etkileriyle dara-
lan tüketici talebi karşısında fir-
malar, şimdi maliyetleri düşürmek
için küçülmeye gidiyorlar. Böyle-
ce hem işsizltk artacak hem de
ücret düzeyi olumsuz etkilene-
cek, tüketici gelirleri yalnızca gö-
reli olarak değil, mutlak olarak da
azalmaya başlayacak.
Morgan Stanley Dean Wit-
ter'de, baş global ekonomist Ro-
ach ve baş ABD ekonomisi uz-
manı Berner arasında birsüredir
yaşanan tartışma, geçen hafta iş-
te bu ortamda sonuçlandı. İkı dip-
li resesyon olasılığını savunan Ro-
ach'a karşı, "ABD ekonomisinde
güçlü topartanma" tezinı savu-
nan Bemer teslim oldu ve "Ro-
ach'a katılıyorum, ABD'yi uzun
sûrelibiryavaş büyüme bekliyor"
dedi. Bir başkâ saygın ekonomist
Paul Krugman da New York Ti-
mes'daki köşesinde ABD ekono-
misinin durumuna bakıp "İlk an-
da durum kötü gibi görünüyor,
aslında, durum görûnenden çok
daha kötü" diyecekti.
Aşırı üretim/eksik tüketim, her
köpük sonrası dönemin klasik
özelliğini oluşturur. Bu yüzden kö-
pük patladıktan sonra hemen bir
de depresyon tehlikesi gündeme
gelir. Roach "Işte böyle dönem-
lerde makro ekonomi yönetimi
tersyüzedilirdiyor". Dığerbirde-
yişle "neoliberalizm", ters yüz
edilip ekonomi yönetimi tam ak-
si yönde bir yola girmezse dep-
resyonu engellemek hemen he-
men imkânsız.
Ve Latin Amerika
Mali genişleme döneminde
çevre ülkeleri merkeze bağlayan
standart IMF politikaları en yay-
gın ve etkin bir biçimde Latin
Amerika'da uygulandı. Şimdi bu
politikalar mantıksal sonuçlarına
ulaştılar, artık tersine dönüyor,
çevre ülkeleri merkeze bağlamak
küreselleşmeyi (mali genişleme-
yi) güçlendimnek yerine çevre ül-
kelerinı merkezden kopartmaya,
küreselleşmenin volan kayışlannı
kesmeye başladılar. Bir dönemin
bıttiğinin bundan daha çarpıcı bir
kanıtı olabilir mi?
Arjantin ekonomisi çöktü, ser-
maye girişi ve ithalat durduğun-
dan dünya ekonomisiyle bağları,
hızla kopuyor. Ekonomik daral-
ma, halen yıllık -16. Brezilya, Pe-
ru, Paraguay, Ekvador, Uruguya,
Venezüella ve Bolivya'da boç kri-
zi, bankalardan para
kaçısı, sert devalüas-
yonlar, resesyonlar
gündemde. Şili ve
Meksika'nın geleceği
ABD'deki bir toparlan-
maya bağlı olarak daha
iyimser görünüyordu
düne kadar? The Eco-
nomist'in Brezilya bağ-
lamında yaptığı bir yo-
rum, yaşanan sürecin
temel mekaniğini çok
™~"™ lyi ortaya koydu: "Baş-
kan Cardoso ülke ekonomisini ve
hükümetini modernleştirmekiçin
çok şey yaptı ama, bunlar kamu
borcunun artması pahasına ger-
çekleştihldi." Kamu borcu, bir
başka deyişle devlet, verilen kre-
diler yoluyla yerii ve uluslararası
mali sermayenin, rantiye sınıfının
elindeki sermayenin değerlendi-
rilmesidir. Bu da bizim mali geniş-
leme süreci dediğimiz sürecin or-
ganik bir parçasıdır. Öyleyse
"modernleşme" denen şey (re-
formlar) kamu borçlannın sürekli
artarak bir aşamada çevrilemez
hale gelmesine neden oluyor. Bu
arada da bu sarmala sokulan ül-
kenin zenginlikleri gittikçe artan
faizler. risk primleriyle, yabancı
ürünlerin yeri üreticiyı tasfiye et-
mesi, yerii şirketlerin yok pahası-
na satın alınmasıyla hortumlanı-
yor. Artık, hortumlanacak bir şe-
yi kalmamış olması, Latin Ameri-
ka'nın da yeni bir borç krizinin eşi-
ğine gelmesi sürecin brttiğini gös-
teriyor.
Bu madalyonun öbür yüzünde
Latin Amerika halklannın bu tez-
gâhı bozmak üzere başlayan baş
kaldınsı var. Geçen haftalarda,
Peru ve Paraguay'da özelleştir-
me karşıtı sokak gösterileri, Ekva-
dor*da şiddetli çatışmalara sahne
olan grevler, Brezılya'da neolibe-
ral başkan adayı 3. sıraya geriler-
ken 1. ve 2. sıralarda solcu ve da-
ha solcu adaylann oturması. Fi-
nancial Times'ın işaret ettiği gibi
toplumsal, protesoto hareketleri,
Bolivya ve Peru'dayeni sol, halk-
çı siyasi hareketlerin doğmasına
yol açtı? Marksist ve diğer dev-
rimci etkinlikler yeniden anlam
kazanmaya başladı (28/07). Pe-
ru'da neoliberal maliye bakanı
özelteştirme karşıtı protosto gös-
terileri sonucunda istifa etmek
zorunda kaldı.
Bu toplumsal hereketlerin or-
tak amacı IMF politikalarından
kurtulmak, borç ödemeye değil,
ulusal ekonomik büyümeye, ge-
lir dağılımının sorunlanna öncelik
vermek. Ancak henüz belirgin bir
karşrt programları oluşmadı. Bu
yüzden IMF egemenliğinin, bu-
günden yarına ortadan kaldırıl-
ması kolay değil. Ancak VVall
Street Journal yine de üzgün,
çönkü bu gün "liberal kapitalizm
büyük sorunlarta karşı karşıya"..
ve "serbest piyasa politikalannı
savunan, liderierin artık idolojik
inançtan ve halk desteğinden
yoksun olduğu görülüyor."
(28/01) Belli ki bizim liberal-sos-
yal sentezci, "sahibinin sesi" sos-
yal demokratlar henüz duyma-
mış.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Mühendisliğin Böylesi
Toplumsal konulan ya da siyasal yapılan mühendis-
lik tasarımlanyla yeniden düzenleme gırişimleri gi-
derek yaygınlaşıyor. Bunun ilginç örneklerin biri, son
günlerin solda biriik çağnlandır.
Son aylarda, solda işbirliği önerileri kimi değişik çev-
relerden geliyor ve öbür ülkelerin deneyimlerinden ör-
nekler veriliyordu. Inandırıcılıktan uzak olan bu çağrı-
lar, etkili olamadı. Ancak bugünlerde farklı bir arayış
var. Ülkeye yaklaşık on yedi ay önce Dünya Banka-
sı'ndan gelen ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Ke-
mal Derviş, kendisini bu konuda görevli sayıyor; bu
doğrultuda çaba harcıyor.
Bir ekonomi teknisyeni ola rak IMF programını uy-
gulayan Derviş'in kendisine siyasal birgörevyükleme-
si, kaynağı ve nedeni ne olursa olsun, bir kişilik hakkı
olarak doğaldır. Ancak bu sırada yaşanan ve yaşan-
makta olanlar, bu doğal tanımına pek girmiyor.
Derviş'in eylemli siyasete girişi, son bir ayda oldu;
DSP'den Yeni Türkiye adıyla aynlan ve sonra partile-
şen hareketle başladı. Derviş, son haftalarda "sosyal-
liberal sentez" olarak adlandırdığı bir görüşü savunu-
yor. Ancak bu kavram, tam bir bilinmezlik ve belirsiz-
likten başka bir şey değildır. Derviş, içeriği hiç de açık
ve belli olmayan bir kavram ile yola çıkıyor. Ve bu ül-
kenin solcularını bu bilinmeyen kavram çevresinde
toplanmaya çağırıyor. Kimi açıklamalannda dasosyal
demokrasi vurgusu yapıyor.
Oysa Yeni Türkiye Partisi nin düşünsel nrteliği, ya-
ni ideolojisi bu kadar bile açık değil. Yeni Türkiye'nin
önce, "sosyal demokrat birhareket" olarak yola çık-
tığı açıklandı. Sonra, kimi medya çevrelerinin eleştiri-
siyle olacak, sosyal demokrasi kavramı, sessizce bir
yana bırakıldı; parti programında "demokratk sol"
bir oluşumdan söz edildi. Yıllarca DSP'de sosyal de-
mokrasiyi iyice unutturan bir anlayışla politika yaptık-
tan sonra, birkaç gün içinde yaşanan bu köklü dönü-
şüm yine de yadırganmayabilırdi. Ancak, ideoloji de-
ğiştrme işi bununla da bitmedi; kısa bir süre sonra,
geçen günlerde YTP Genel Sekreteri bu partinin "sol
bir parti olmadığını" özenle vurguladı. Açıklamanın
zamanı da çok uygundu; aynı saatlerde YTP Genel
Başkanı, merkez sağda yeni oluşturulmaya çalışılan
DTP Genel Başkanı ile görüşüyor ve görüşlerinin bü-
yük ölçüde örtüştüğünü açıklıyordu. On beş gün için-
de sosyal demokrasiden merkez sağa uzanan üç ayn
dünya görüşünü benimseyen YTP'nin bu tutumu, çok
vurgulanan ciddiyet kavramıyla nasıl bağdaşır?
Solda birlik görevi, her şeyden önce belli ilkeler ve
görüşler çerçevesinde düşünülmeliydi. Kaldı ki sıkça
örnek verilen Avrupa ülkelerinde siyasal işbırlikleri, ki-
şilere değil, belirli siyasal birikimlerin bir sonucu
olan kurumlara ve kavramlara dayanın kısaca, par-
tiler arasında olur. Hiçbir kurumsal ve ideolojik yapı-
lanmaya dayanmayan, yalnızca kimi kişilerin bir ara-
ya getirilmesiyle solda birlik oluşmaz. Kişilere indirgen-
miş oluşumlar, halkı aldatmaktan öteye gitmez. Çün-
kü, böyle biroluşumla hiçbirsoruna çözüm bulunamaz.
Çünkü, toplumsal olay ve süreçler, kişilere bağlı mü-
hendislik tasarımlanyla düzenlenemyecek kadar kar-
maşıktır. Kurumsal biryapısı bulunmayan, ideolojik du-
ruşu sürekli değişen bir siyasal oluşum ile yola çıkmak,
sonra da, solu birleştirme gibi bir görevi üstlenmek
boştukta dolaşmaya benziyor.
Seçime gidiliyor. Ülke yangın yerine dönmüş; işsiz-
lik toplumu kınyor; yoksulluk diz boyu; yalnızca son bir
yılda iki milyon dolayında kişi işsiz kaldı; tarım tam bir
çöküntü yaşıyor, üreticinin ürünü para etmiyor, geliri fa-
iz giderini bile karşılamıyor; esnaf, sanayici yıkımla kar-
şı karşıyadır. Iç ve dış borçlann toplamı 204.4 milyar
dolara ulaşıyor; beryeni doğan çocuk 2.900 dolan aşan
bir borç yükü altına giriyor; kişi başına gelir ise bundan
800 dolar daha azdır. Sanayinin 500 en büyük firması
dahil, üretici kesimler, ağıriaşan faiz yükü; her gün pa-
halılaşan enerji fiyatlan ve belirsiz döviz kuru ortamın-
da asıl faaliyetlerinden uzaklaşıyor; üretim dışı alanlar-
da çalışıyor. Yıllar boyu, siyasetçiler tarafindan üstü ör-
tülen ve birtüriü hesabı görülmeyen rüşvet ve yolsuz-
luklann sona erdiği söylenebilir mi? Ekonomi, yanlış
yönetim sonucu tam bir çöküntü yaşıyor; toplumun
dokusu dağılmatehlikesiyle karşı karşıya kalıyor.
Ülkeyi bu olumsuzluklardan kurtaracak; hiç bekJen-
medik bir biçimde açılan AB üyeliği yolunda üretimi ve
verimliliği arttırarak ekonomik ilerlemesini sağlayacak;
toplumsal ve ekonomik yaraları saracak kurumsal yak-
laşımlara ve somut politikalara gereksinim vardır. Bu
durumda solu birleştirme görevi seçmene düşüyor.
Çözüm, sandıktan çıkacaktır; bunun yolu da Cumhu-
riyetin temel ilkelerini ve çağdaşlaşma projesini sos-
yal demokrasinin evrensel değerleriyle birleşt/ren ve
halkın gözünde hızla yükselen CHP'yi desteklemekten
geçiyor.
İlk seçim yatırımı
Hububatfiyatında
yüzde 13 artış
ANKARA(Cumhuri-
yet Bürosu) - Tanm \e
Köyişleri Bakanı Hüsnü
Yusuf Gökalp. yaklaşan
seçimler öncesinde çift-
çiye yönelik ilk seçim
yatınmını yaptı. Gökalp.
daha önce düşük oranlı
açıklanan hububat alım
fiyatlannın yüzde 13
arttınJdığını bildirdi.
Hüsnü Yusuf Gökalp,
dün yaptığı yazılı açıkla-
mada, hububat ahm fi-
yatırun bugünden geçer-
li olmak üzere Toprak
Mahsulleri Ofısi'nce ye-
niden beliriendiğini kay-
detri. Hububat piyasa-
sında kazandınlan canlı-
lık ilepiyasa koşullan ve
borsalardaki gelişmeler
paralelinde başlangıç fi-
yatının açıklandığı 18
Haziran 2002'den sonra
alım fiyatlannın üç kez
arttınldığını anımsatan
Gökalp, yeni fiyatla bir-
likte sağlanan artışın ge-
çen yılki fiyatlara oran-
la yüzde 61 'e ulaştığını
bildirdi. Gökalp, hubu-
bat alımında son iki yıl-
dır uygulanan politika-
lann piyasaya canlılık
kazandırdığını sa\r
undu.
Türkiye Ziraatçılar
Derneği (TZD) Genel
Başkanı tbrahim Yeddn
ise düzenlediği basın
toplanhsında TMO'nun
piyasaya yeterince mü-
dahale etmemesini eleş-
tirdi. Yetkin, TMO'nun
IMF politikalan gereği
piyasaya daha az müda-
hale etmesiyle speküla-
tif kuruluşlann haksız
kazanç elde ettiğini söy-
ledi. TMO'nun buğday
alım oranının geçen yıl
1.4 milyon ton olduğuna
dikkati çeken Yetkin, bu
oranın bu yıl yalnız 300
bin tonda kaldığını vur-
guladı. TZD Başkanı,
Edirne'de en çokkurum-
lar vergisi veren 13 mü-
kellefin 7'sinin un fabri-
katörü olduğuna işaret
ederken ~Birürünü üre-
ten sefaletten perişan
olurken aynı üriinün ti-
caretini vaparun kâr re-
korlan kırması garip bir
durum" dedi. Buğday
üzerinde oyunlar oynan-
dığını belirten Yetkin,
spekülatif kuruluşlar
aleyhinde rekabet kuru-
luna başvuracaklannı
söyledi.