11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
:-s* A&ISTOS 2002 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA INCELEME TîYATROLAR VE KÜLTÜR MERKEZLERİ EKONOMtK KRÎZE RAĞMEN AYAKTA KALMAYA ÇALIŞTI, UMUTLARINI YlTtRMEDl HalukBilgmeT (Oyun Atölyesî) Krlze rağmen tiyatro ] Tiyatromuz sezonunu geçen yıluı sonuna doğru açtı. Bu sezon tam bir açılış gerçekleştireceğimizden. bizim ıçin çok önemli. Betıim Ermişler ve Günahkârlar oyunum ile Zuhal CMcay'ın Siyah-Beyaz dinletileri devam edecek. Aynca şu an henüz netlik kazanmayan iki projemiz var, onlarla birlikte önümüzdeki sezon dört prodüksiyonla sevenlerimizin karşısına çıkacağız. Aynca Istanbul'un farklı yerlerinde de çalışmalanmızı sahneleyeceğız. Önümüzdeki sezonu izleyici bakımından kestinnek mümkün değil. Biz ekonomik krize rağmen tiyatromuzu açtık. Bu davTanışımız zaten pek çok şeyi göstermiş oldu. Yatınmlar moral bulmak için yapılır. onun ıçin biz de kriz ortamında tiyatromuzu açtık. Umutsuz değilim. Önlemimlzl alıyoruz Geçen sezon, yeni kurulan her tiyatro gibi Stüdyo Drama Tiyatro Topluluğu da ülkenin ıçinde bulunduğu durumdan kaynaklanan sanatsal ve ekonomik sorunlardan çok doğal olarak etkilendi. Ancak bu etkilenme, üretime yansıtılmadı. Topluluk, bir önceki sezonda başlayan 'Kaos' adlı oyunun yanı sıra 'Sonra' ve Ben, Nâom, Yaşarken ve Ötürken' adlı oyunlan da sahneledi. Yeni sezon için profesyonel çahşan bir ekip olarak önlemlerimizi almaktayız. Geçen yılki oyunlanmıza ek olarak, bu sezon Onur Bavraktar'rn yeni bir oyununu ve Jean Genet'nin 'Hizmetçfler'ini sergileyeceğiz. Kısacası, tiyatro yolumuzu sürdürüyoruz. Ahmet CemaJ (Stüdyo Drama) Ferhan Şensoy (Ortaoyuncular) özel tiyatroda kriz var 3HJ Geçirdiğimız 2001-2002 tiyatro me\siminde, iki yeni oyun çıkarmış olmamıza karşın izleyici sayısındaki düşüşe engel olamadık. Bu, birkaç yıldır gözlenen, faturası zaman zaman depreme, zaman zaman ekonomik krize kesilen. yalnız Istanbul'da değil, Anadolu turnelerinde de hissedilen. somut bir izleyici kaybı. Ve asıl nedeni, ülkenin vardığı yoz kültürsüzlük ortamı. Tiyatro gereksinımini unutmuş bir toplumla karşı karşıyayız. Konuyla ılgili değiller. Önümüzdeki 2002-2003 tiyatro mevsiminin geçen yıldan daha iyi olacağını ummamak gerek. Üstelik bu yıl da 'erken seçim' gelip tüy dikti tiyatro mevsiminin üstüne. Tiyatroyu kimse gözetlemiyor! Özel tiyatrolar ciddi bir krizle karşı karşıyadır. Sanat umuttur* diyoruz Bu soruya olumlu ya da olumsuz bir yanıt vermek mümkün değil. Kim, "GeJecekyıl oyunlanmın niteliğinde bir düşüş olacak" diyebilir? Tiyatro, özel tiyatrolann kimileri, tüm ekonomik kısıtlamalara karşın, hep kalite peşinde koşmuşrur. Kaliteye aldıran kim? Neredeyse kalıtesizliğin geçerli olduğu garip bir dönem yaşıyomz. Ve içinde bulunduğumuz olumsuz koşullardan tiyatroyu da çeşitli sanat dallannı da soyutlayamayız ki. Biz gene de tiyatromuzu bir Tennessee WilHams oyunuyla açacağız. Bütçede artış ancak seyircinin katkısıyla gerçekleşebılir. Seyircide bu koşullarda ne kadar hal kaldı bilemem. Aynca tabii çoğunluk için sanat bir gereksinim olamadı hâlâ. Ama "Sanat umuttur" diyoruz. Yıldız Kenter (Kenterier Tıyatrosu) Sanat,krizdinlemezKültür Servisi - Ekonomik isrikrarsızlık, kültür sanat alanında da kendini gösterdi. Tüm olumsuz şartlara rağmen serinkanlılığını koruyan sanat kurumlan önümüzdeki yıla daha bir umutla bakıyor. Yayınevleri, Şehir, Devlet Tiyatrolan ve özel tiyatrolar, TURSAK, ÎFSAK, Istanbul Devlet Opera ve Balesi ile Most Production geçen yıhn değerlendirmesini yaparken önümüzdeki sezona dair beklenti, hedef ve kendi bünyeleri içinde aldıklan ekonomik önlemleri anlattı. Cânâ Atınc (i$ Bankası Halkla İllskiler Müdürü): lş Bankası olarak kültür etkinliklerimizi üç başhk altında topluyoruz. Yılda 45-60 kitap yayunlıyoruz, bu yıl bu sayıyı 75'e çıkaracağız. Krizden çok fazla etkilenmedik. Bütçeyi tabii ki kontrol ediyoruz. Ozdemir Asaf, Leyla Erbil, Meüh Cevdet Anda>''ın kitaplannı yayımlayacağız. Aynca 'Nehir Söyleşileri' başlıklı serimizde Muhibbe Darga, Talat Hatman ve Mehmet Aksoy'un söyleşilen ile sürecek. Önümüzdeki yıl 'Nehir Söyleşileri' için düşündügümüz isim Orhan Pamuk. Attilâ İlharTın da her ay 1-2 kitabını basmayı sürdüreceğiz. Geçen yıl 65 etkinlik yaptık. Bunlar 35 bin kişi tarafından izlendi. Sezonu 2 Kasım'da Bilkent Senfoni Orkestası'nın Yelda Kodalh ile vereceği konserle açacağız. Önümüzdeki yılın olumlu geçeğini düşünüyonız. Aynca 2003 yılmda Anadolu'ya ilişkin projelerimiz de var. vasıf Kortun (Proje 4L-İstanbul Cüncel sanat Müzesi): Proje 4L, Türkiye'nin gördüğü en feci ekonomik ortamda açıldı. Bu zor zamanda hem izleyicilerimizi hem de uluslararası sanat ortamını umutlandırdığımızı düşünüyorum. Koşullardan dolayı ideal programımızı sürdüremiyor ve kadromuzu gereğinden dar tutuyoruz. Sergiler için destek bulmak her şeye rağmen olası. Bunun yanı sıra Türkiye'de, iyi niyetli kurumlann bir ayni yardım geleneği var, bunlar önemli güvenceler. Yıllık toplam bütçemizin yüzde 42'sini sürekli masraflanmız alıyor. Proje 4L, 2002-2003 sezonunda da esnek bir biçimde gereğinden fazla taviz vermeden yoluna devam edecek. Direnmek ve süreklilik sağlamak zorundayız. Türkiye yeni bir yola çıktı, her şey değişiyor, bu kez kaybetmeyeceğiz. Sami Caner (Borusan Kültür Merkezi Cenel Müdürü): Borusan Kültür ve Sanat Merkezi, ekonomik kriz nedeniyle programlannda herhangi bir lasıtlamaya gitmedi. Ancak her sektörde olduğu gibi Borusan da faaliyet gösterdiği alanlarda ekonomik krizden etküenmiştir. Borusan Kültür ve Sanat Merkezi bu yıl ekim ayında açılacak yeni sezonla birlikte hedeflenen programda kısıtlama yapabilir. Borusan tstanbul Filarmoni Orkestrası _geçen konser sezonunda 21 konser verdi. Konser maliyetlerinin çok yüksek olması ve yurtdışından sanatçı davet ettiğimiz için önümüzdeki sezonda konser sayısında belli bir kısıtlamaya gidebiliriz. Borusan Sanat Galerisi'nde yine uluslararası küratörlerle T üm sektörleri etkileyen ekonomik krizin toplumun birçok kesimince 'lüks' olarak kabul edilen kültür sanat etkinliklerini etkilememesi tabii ki mümkün değildi. Ya repartuvarlar daraltıldı, ya yurtdışından davet edilecek sanatçılar azaltıldı. Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen tiyatrolar, yayınevleri kapanmadı. Çünkü sanata ve kültüre olan ihtiyaç onlan ayakta tuttu. Çünkü 'sanat umuttur' ve Türkiye'nin yüzü sanatla gülecek. sanat anlayışımızı değiştirmeden çalışmaya devam edeceğiz. Müzik Kütüphanesi'nde arşiv genişletme çahşmalan devam edecek, kitap, CD, DVD sayısı arttınlacak. Çocuk Atölyeleri 7'den 10'a çıkanlacak. Hafta içi etkinlik ve söyleşiler devam edecek. Programlarda herhangi bir kısıtlama söz konusu değil. Nurullah Tuncer (tstanbul Şehir Tiyatrolan cenel Sanat Yönetmeni): Gerçekleştirmeyi planladığımız projelerin sayısında ve niteliğinde geçen yıla kıyasla bir artış gözlenecek. Bu konuda herhangi bir ekonomik problemimiz yok. Maliyetlerde gerçekleşebilecek olası artışa göre bütçemizde bir artış gözlenebilir. Sabri özmener (Devlet Tiyatrolan Cenel Müdür Vekili): Devlet Tiyatrolan Genel Müdürlüğü 2001- 2002 tiyatrosu sezonunu 12 bölgedekı 28 sahnesinde yüzde 65 "i yerli oyunlardan oluşmak üzere 90 oyunluk (79"u yeni) repertuvar ile kapattı. 2001-2002 sezonu izlenen sanat politikalan tanıtım ve çahşmalan sayesinde, yerleşik 12 bölgemizin çoğunda yüzde 100 doluluk oranlanna ulaşıldı. Özellikle ücretli seyirci sayımızda büyük oranlarda artış sağlandı. Devlet Tiyatrolan, ulusal ve uluslararası festivallere katıldı ve festivaller düzenledi. Gelecek sezonlarda da sürmesi planlanan festivallerin yanı sıra yeni sanatsal aktivitelerin ön çahşmalan yapıhyor. Mayıs 2003'ün ikinci yansında Ankara'da Türki Devletler Tiyatro Buluşması, 2-27 Mart Dünya Tiyatro Haftası'nda ilk defa sahne ışığına çıkmış yerli oyunlann Ankara'da buluşması. Devlet Tiyatrolan, ilke olarak çok oyun yerine az oyun-nitelikli oyun, doğru kast, doğru reji ve doğru sahneyi seçip, eseri seyirciyle buluşturup, bir sezon temsil yerine birkaç sezon seyirciyle buluşacak oyunlan üretme çabasında. Bu durum. oyunda kaliteyi sağlarken maliyet açısından tasarrufu getirecek. Ekonomik politikalarla her yıl arttınlan bütçemizden en iyi şekilde yararlanmaya çahşmaktayız. Mesut iktu (istanbul Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü): tstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin 2002- 2003 sezonunda etkinliklerimizin sayısını, Atatürk Kültür Merkezi'nin dışında istanbul ve çevre illere yapacağımız temsil ve konserlerimizle geçen yıla göre önemli oranda arttırmayı amaçhyoruz. Çok zengin bir repertuvar hazırladığımız kanısındayım. içinde, yeni çocuk operasından, gençlik müzikallerine; tanınmış ve sevilen opera ve balelerden, dünya promiyeri yapacağımız Türk Operası'na çok geniş bir yelpazede sanatseverlerimizle buluşacağız. Bütçe olanaklanna ek olarak ciddi sponsor arama çalışmalanmız devam ediyor. tnternetten bilet satışımız ise en önemli yeniliğimiz olacak. Arzu Senyurt (İFSAK Yönetim Kurulu Ba$kan Yardımcısı ve Basın Sorumlusu): = _ ^ _ _ 1 -30 Kasım tarihleri arasında yapılacak olan '18. FotoğrafGünleri'nin çahşmalarına ağırlık verdik. Geleneksel hale gelen dia gösterileri ve eğitim programımız sürecek. Aynca fotoshop ve karanlık oda ileri seviyedeki çalışmalann seviyesini dörde çıkardık. Yıl içinde geçen yıl yaphğımız ve büyük ilgi toplayan Afganistan sergisi gibi büyük bir sergi açmayı düşünüyonız. Geçen yıl fotoğraf günlerini kendi bütçemizle yapmıştık, bu yıl ilk kez Fotoğraf Günleri için Kültür Bakanhğı'ndan destek aldık. Aynca ÎFSAK içinde sponsorluk birimi oluşturduk. llknur özdemir (Can Yayınları Yayın Yönetmeni): Önümüzdeki 3 ayhk hedef imiz, bu yıl yapılacak olan iki kitap fuan için. Ftoul Aııster'in yeni bir romanı olan 'Yansunalar', Günter Grass'ın 'Yengeç Yürüyüşü' fuar için yetişecek olan kitaplar. Aynca Martin VValser'in 'Bir Eleştirmenin Oiûmü', Hermann Hesse'nin 'Siddhartha', 'Kapbcada Bir Koniık', ThomasMann'ın 'Büyüiii Dağ', PrimoLevi'nin 'Ateşkes', Soleded Puertolas'm 'Sentora Berg', Femando Pessoa'un' Huzursuzluğun Kitabı' çıkacak olan diğer kitaplar. 19 Eylül'de Ahmet Altan ın 'Aldatmak', Erendiz Atasû'nün 'Bir Yaş Dönümü RüyasT, Can Yayınlan'nın yazarlannın kaleme aldığı 'On Üç Gece Öykûsû', Azra Erhat'ın 'Mektuplanyla Halikarnas Bahkçısı', Hilmi Yavuz'un "Bulanık Defterler', Atiüa Şenkon'un ' Bıyık tn Yalanlan', Hakan Şenocak'ın henüz adı belli olmay_an kitabmın yanı sıra Osman Şahin'in 'Olüm Oyunlan' yayımlanacak olan kitaplanmız arasında yer alıyor. Satışlann aym şekilde devam edeceğini düşünüyorum. Serhat Baysan (YKY Cenel Müdür Yardımcısı): Yapı Kredi Yayınlan ve Kültür Merkezi, 2001 çalışmalannı özetlerken şunlan yazmıştı: "1 milyon kitap ve 60 bin dergi okuru>1a buluştu. 16 sergimiz açıldı." 2002 için de yıl sonunda benzer rakamlan verecek bir çalışma temposu yaşanıyor. Bunlan, 2003'te 'yeni', 'değişik' ne tür çalışmalar yapacağız, diye düşünürken aklıma geldiği için aktardım. Yılda 170 kitap yayımlayan, 5 dergiyi düzenli çıkaran ve 16 sergi hazırlayıp, en az 60 toplantı düzenleyen bir kültür kurumu, bu soruya yanıt veremiyor. Ama bir şeyler söylemek gerekirse, Kitap-lık dergisi aylık hale dönüşüyor. Bu yıl ekimde açılacak olan Troya sergisi kuşkusuz 2003 'ün de en önemli kültür olayı olarak anılacak. Bir de bir televizyon kanalı ile birlikte düzenlenecek kültür yayınlanndan söz edilebilir. Mustafa Oğuz (Most Productions): Tasarladığımız projelerde bir azalma söz konusu değil. Direnmeye devam ediyoruz. Ancak 2 yıldır ekonomik bir zorluk çektiğimiz de gerçek. Bu tarz krizlerden en çok eğlence sektörü etkileniyor. Sektörde işbirliği yaptığımız şirketler özveriyle çalışıyorlar. Bizim sıkıntımız, devletin getirdiği yüklerden yana. Bilet girdilerimizin yüzde 37'si kesintiye gidiyor. Giderek şartlar daha da zorlaştığı için özel değil, 'tüzel' bir kimliğe sahip olmaya karar verdik. Bu nedenle, istanbul Kültür ve Sanat Vakfı, Koç Kültür ve Sanat Vakfi, Yapı Kredi Kültür- Sanat, Most Productions gibi kurumlarla, gösteri sanatlanyla ilgili meslek birliği oluşturmaya karar verdik. Bu yolla derdimizi anlatabileceğimizi düşünüyonız. Her koşulda değişmeyecek tek şey, etkinliklerimizin niteligi.. GÖRÜŞ TANJU ERDEM Amiml (E) Avrupa Birfgi - Kins • Tirkiye AB'ce talep edilen Kopenhag kriterlerine uyum maksadıyla, TBMM'den ilgili yasa süratle geçti. Şim- di bu ve benzeıi yasaiarın kabulünün Avrupa Biriigi'ne giriş için karşılıklı müzakarelere başlama yeterlilığini önümüzdeki aylarda göreceğiz. Ancak bu yasalann uygulanmasının önemli olduğunu, uygulamaların de- mokrasiyi özümsemiş, ama çok yönlü olarak ulusal çıkarlanmızı da akılcı yöntemlerle, kıskançlıkla ve bi- linçle gözeterek; çağdaş, TC değerler sistemine va- kıf ve sadık bir yönetimle başarılı olacağını söylemek olanaklı. Son zamanlarda Türkiye'nin AB, ABD ve Sn. K. Der- viş'le beraber önünün açılacağıni -ne demekse- rta- de eden büyük medyamız ve onun yorumculan şim- di sıranın Kıbrıs sorununu çözmeye geldiğini, bu so- runun dayılbaşına kadarçözümünün gereklı olduğu- nu ıfade ediyoıiar. Bu ifadelerde genelde çekingen bir üslupla sorunun çözümünün büyük çaptaTürktara- fının inisiyatifine kaldığı ve AB'ye giriş için yaşamsal önemi vurgulanıyor. Bu arada Kıbns'ta garantör devlet olarak Türk mü- dahalesine yol açan Kıbns Rum yönetimi ve Yuna- nistan'ın neden olduğu Kıbrıs Türklerinin can ve mal güvenliğine ve Kıbrıs'ı Yunanistan'la birleştirmeye (ENOSİS) yönelik 1963,1967,1974 olaylan - sorun- lann kökenini teşkil eden olaylar- hiç gündeme geti- rilmiyor. Kimse Yunanistan AB'ye girerken, ya da daha ya- kın zamanda Kıbrıs Rum yönetimi AB'ye alınmak is- tenirken Rumlara neden "Kıbns somnunu çözün, öy- le gelin" denmediğini, böylece AB'nin Türkler aley- hine çifte standart uyguladığını dile getiımiyor. Bundan da öte 1999'da Helsinki'de alınan karar- larda Kıbns sorununun AB'ye girişle ilgilendirilmeye- ceği hakkında Türkiye'ye (yazılı) söz verildiği, bu so- runla ilgili gelişmelerin 2004 yılmda değerlendıriiece- ği ve gerekirse, Lahey Adalet Divanı'na götürülebile- ceği görüşlerinin yer aldığı gözardı ediliyor. Konunun AB'ye girmek için ivedi çözümü yolunda Türk yöne- timi teslimıyetçi olmaya zorlanıyor. Büyük medyamız ve AB üst düzey bürokratları kamuoyunu ve ilgilileri Türk tezinden soğutuyorlar. Oysa herkes biliyor ve görüyor ki Kıbrıs'ta dil, din, etnik yapı, kültür farklılıklan kesin, birlikte eşit koşul- larda kendi nzalarıyla beraberce yaşayamayan iki toplum vardır. Kıbns Rumları ve Yunanistan'ın bera- berce Kıbns Türk varlığını yok etme ve Kıbns'ın Yu- nanistan'la bırleşmesi (ENOSİS) harekâtını gerçekleş- tirmesi, bu yönde katliamlaryapılması, bu duruma se- yirci kalamayan Türkiye'nin uluslararası antlaşmala- nn kendine verdiği hak ve yetki ile (garantör devlet) tüm diplomasi yollannı deneyip, sınadıktan sonra gi- riştiği askeri bir harekâtla Kıbrıs Türk toplumunun gü- venliğini sağladığı anımsanmıyor. Kıbrıs'ta bu hare- kât sonrası Türk ve Rum bölgeleri oluştuğu, 28 yıllık bir süreçte Kıbrıs'ta banşın sağlandığı, Kıbns Türkü kendi bölgesinde bağımsız devletini kurarken ulus- lararası toplumca haksız olarak tanınmadığı, ambar- goya muhatap kalındığı, Türk toplumunun varlığını kas- tederken suçüstü yakalanan Rumların ise hiçbir em- peryalist ve işgalci emeli olmayan Türkiye'nin sağla- dığı banş gücü sayesinde huzur ve istikrar içinde bü- yük ekonomik atılımlar yaptığı, Ada'da bir gün banş ortamını bozacak büyüklükte sılahlanmaya devam ettikleri gerçek değil mi? Yunanistan ve Kıbrıs Rum'u şimdi Kıbrıs Rum yönetiminin ivedi AB'ye girmesini sağlayarak Türkiye ile AB'yi karşı karşıya getirmek is- tiyoriar. Yani ya Kıbns'ta bir azınlık düzeyine in, AB Türk azınlığının haklannın garantörü olur kandırma- cası, ya daTürkiye AB ile karşı karşıya gelir, hattaTür- kiye AB'ye sırf bu yüzden alınmaz tehdidi. Bu arada Kıbns Türk toplumuna da AB'nin sağlayabileceği ekonomik olanaklar bir havuç gibi tutularak toplum- la Denktaş yönetimi arasında aynlık tohumlan ekil- mek isteniyor. Ibret verici birtablo. Eğer biz bağımsız, özgüvenle düşünürsek görürüz ki bu savlann hiçbiri hayatın gerçeklerini göstermiyor. Türkiye Kıbns'ta iki toplumlu, iki yurtlu, iki otonom yö- netimli devlet varlığını sonuna dek savunacak, bu iki devlet özgür iradeleriyle üst yapıda bir konfederal biriikoluşturacaklar, bundadatemelde yönetimi pay- laşmada, haklann, yetkilerin, sorumluluklann kullanıl- masında eşitlik esas olacak ve önemli işlevlerin eşit paylaşımı aynntılanyladüzenlenecektir. Bu konfede- ral ortaklık öncesi özellikle toprak ve yerleşim sorun- lan çözüme kavuşturulacaktır. Kıbrıs Türk devleti top- raklannda en azından orta vadede tek bir Rum'un da- hi devamlı yerieşimine olanak sağlamayacak ya da geçmişe dönük hak aramalanna karşı önlemlerin alın- ması zorunludur. Türk halkı ve onu bilgilendirenler şu gerçeği unutmasınlar. Kıbrıs Osmanlı'dan Ingiliz hâ- kimiyetine geçerken oradaki Türk nüfusu toplam nü- fusun yüzde 44'ü idi. Rumlann tedhiş hareketleriyle, Ingilizlerin Türk cemaatine adil davranmayan politi- kalanyla bu oran bugün yüzde 25'lere düşmüştür. Türk müdahalesi olmasaydı sistematik Rum tacizle- riyle Kıbns'ta Türk varlığı, daha da aşağı düzeylere iner, Kıbns dikensiz bir Rum adası haline gelirdi. Gi- rtt'e, Rodos'a, Midilli'ye, Sakız'a bakınız, gerçekleri oralarda görmek olanaklıdır. Duruma böyle bakarsak Güney Kıbrıs Rum Cum- huriyeti'nin sorun çözülmeden AB'ye alınmasını ön- leyici yoğun diplomatik çalışmalar yapılmalı, buna rağmen girerlerse KKTC Türkiye'nin himaye ve des- teğinde yoluna devam etmeli, onun tanınmasını sağ- layıcı, ona yönelik ambargoyu önlemeyi hedefleyen yoğun diplomasi girişimleri başlatılmalı, yanı sıra Ku- zey Kıbrıs'ın her yönden gelişmesini sağlayarak bir cazibe merkezi olması için tüm olanaklar bilinçle kul- lanılmalıdır. Bu işler yapılırken AB'nin başat ülkeleri ve ABD ile bu konuda ikili iyi ilişkilergeliştirilmeli, Yu- nan propagandasının etkisinden kurtanlması için yo- ğun, akılcı, çağdaş çabalar sarfedilmelidir. Uluslara- rası toplum Yugoslavya'da, Filistin'de birbirleriyle n- zalanyla beraberce yaşamak istemeyen toplumları, banş yolu için ayınrken, Kıbns'ta bunun karşıtı bir du- rum takınması mantığa sığmaz. Kaldı ki Kıbrıs'ta iki toplumlu, iki yurtlu, iki otonom devletli ve eşitlik üze- rine kurulu bir konfederal yapı Türkiye'nin ulusal gü- venliği açısından jeopolitik bir zorunluiuk olmakla be- raber, iyi çalıştığındaTürk-Yunan halkları ve yönetim- leri arasında geleceğin yapay değil, gerçek güvene dayanan dostluk yollannı açacaktır. Bu, uzun erimde Yunanistan için de bir güvenlik gereksinmesidir. Muayene, Te$his, Tedavi TÜRK KALP VAKFI 19 Mayıs Cad. No: 8 Şfşti/tstanbul Te): (212) 212 07 07 (pbx) Faks: (212) 212 68 35 Internet http://www.tkv.org.tr e-maii: gen^ekreterfa tkv.org.tr koordinatopgtkv.org.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle