22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 AĞUSTOS 2002 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA kulturta cumhuriyet.com.tr 15 Son filmi 'Mumya Firarda' eylülde gösterime girecek olan Nurgül Yeşilçay gücünü ustalardan alıyor Emin adımlar,doğruseçimlerECEftAKTIAYÂ 'tkinci Bahar'ın varoş yaşamından kurtulmaya çalışan, hayalperest Gül- süm'ü, •Asmaİı Konak'ın i se inatçı. deli dolu, tutku- l u Bahar'ı Nurgül Yeşil- çsy... Oynadığı ilk diziyle tîim ilgiyi üstünde topla- mayı başaran genç oyun- cu, Eskışehir Konservatu- van Tiyatro Bölümü'nden geçen yü mezun olmuş. $> zofrengi dergisinde iki metni yayımlanan ve aym zamanda resim yapan sa- natçı, duyduğu heyecan ve gelecege dairyaptığı plan- larla oyunculuğu bambaş- kabiryerekoyuyor.. Yeşilçay, ilk oyunculuk dene>imini. "Eğer dene- yim sayıhrsa, Cem Yılmaz veMazhar Alanson'unbaş- rrf oynadığı 'Her Şey Çok Güzel Olacak'ta hastane- nin danışmaandaki kaduıı canlandırmışüm. Kendimi sinemada ilk gördüğüm o- dur" diye anlatırken, film- deki tek konuşmasının ise «Tolga Bey taburcu okta" cümlesi olduğunu söylü- yor. Asıl oyunculuk serü- veni ise Şener Şen ve Tür- kan Şoray'ın birlikte rol alacağı dizinin cast'ına gir- mesiyle başlıyor. Dönüm noktasL.. Yapılan elemeleri "Aynı okula giriş sma\1an gibiy- di" diye niteleyen Yeşil- çay 1 uı en büyük desteği ise Yavuz Türgul ile birlikte oyunculan seçen Uğur Yöcel olmuş. Yücel'in yönlendinneleri ve Yeşil- çay'ın oyunculuğuna iliş- kin yaptığı yorumlar genç oyuncuyu 'fkinciBahar'ın setine taşıyor. Hayatının 'dönüm noktasT olarak LJenaryoibenı çok heyecanlandırmalı, gecemi gundüzume kntmam sağlamalı. O rolü oynamayı, yemeden içmeden kesilecek kadar çok isîemeHyvn O zaman zevk alıyvrum Bu nedenle Bahar 'm senelerce sürmesirti de istentiyorum. Heyecan bittiği zaman, dizi de bitmeli' yorumladığı dizide sergi- lediği performans, genç oyuncuya sonrasında *As- mah Konak'ın kapılannı aralıyor. "FOmin senaryo- su ve öyküsü çok güzeldi. Kadro çok iyiydi. Bir tek Özcan Deniz'i tanınuyor- duraOrryargılıolnıakiste- mediğhniçin dahaÖnceoy- nadığı dizüeri seyrettim ve iyiolacağmıdüşündüm. lyi bir şeylerin çıkacağını bfli- yordum ama bu kadar ses getirmesini beklemiyor- dum." İlk sinema filmi olan 'Şellale'nin bekleneni ve- remediğini, "Senaryo, 'Bu filmin içinde yer almalı- yım' diye düşündürten bir senaryoydu. Ama bekkdi- ğimiz gibi olmadT sözle- riyle anlatan oyuncu, eylül ayında gösterime girecek olan 'MumyaFirarda' için ise umutlu. Şimdilerde henüz net- leşmeyen bir film projesi olan Yeşilçay'uı en büyük hayali, 'AynahHastane'de- ki ABye'yi canlandırmak ve Haluk Bilginer, Müjde Ar, Başak Köklükaya, Ze- ki Demirkubuz ve Yavnz Turgul ile aynı projede y- eralmak. Oyunculuk etiğL. Birdenbire değil, ağır ve emin adımlarla, doğru se- çimlerle oluşturmayı ter- cüı ediyor oyunculuk kari- yerini. Bir rolü kabul et- mesinin koşulu ise oyun- culuğunu zorlar nitelikte olması ve heyecan verme- si. "Senaryobeniçokheye- canlandırmah ve gecemi gûndüzüme katmamı sağ- lamalı. O rolü oynamayı, yemeden içmeden kesile- cekkadar çok istemefiyim. O zaman zevk ahyorum. Bu nedenle Bahar'ın sene- lerce sürmesini de istemi- yorum. Heyecan bittiği za- man, dizi de bitmeH" "Öncefikkbuişin'etik'i- ni kazandırdılar" dediği usta isımlerle çalışan oyuncu, "Onlar. bana bu işin ashnda nasıl olması ge- rektiğini, bu işe nasıl bakü- ması gerektiğini,oyuncuhı- ğun ne kadar ciddi bir şey olduğunu öğrettüer'' söz- leriyle vurguluyor çalıştığı 'usta'ların kendisi için önemini. 4 tkinci Bahar'da kızıru canlandırdığı Tür- kan Şoray'ın 'yerini alabt- lecekkişi' olarak gösterilı- yor. Daha sınırlannı ve oyunculukta neler yapabi- leceğini bilmiyorken yıl- lardır bu işi yapan ve hâlâ 'Sultan' olarak anılan Şo- ray'a benzetilmesi, önce korkutmasına rağmen di- ğer taraftan da sevindir- miş. Bunun nedenini ise tek cümleyle açıklıyor: "Gefipgeçkideğü!'' Oyunculukta profesyonel bahş önemli * 'Mumya Firarda' aksiyon-komedi tarzında bir fîlm. Yapuncımız Mutena Açık, yönetmenimız Erdal Murat Aktaş. Teoman, Selami Şahin, Tank Pabuçcuoğiu, NurseB tdiz, Dflek Türker ve daha pek çok önemli oyuncuyla birlikte oynadık. * 'Oyuncuhık kesinfikk konservatuvar meznnu kişiler tarafindan yapıbr' diye katı bir babş açım yok. Bu işe gönlünü ve emeğini koyup oyunculuğa profesyonel bakan herkes oyunculuğu deneyebilir. Oyunculuk hiçbir zaman tam olarak öğrenilecek bir meslek olmadığı gibi bu işin içinde olduğumuz sürece öğreneceklerimiz de hiçbir zaman bitmeyecektir. * Televizyonla sinema arasında pek çok farkhlık olduğu gibi benzer yönler de var tabii. Ikisinde de oyunculuk performansınızı sergiliyorsunuz, ancak dizi, seri üretilen bir iş olduğu için daha hızh düşünmek gerekiyor. Dizi ile sinema arasındaki farkı sanat ile zanaat arasındaki farka da benzetebiliriz. Sanat daha kalıcı, zanaat ise günün ihtiyaçlanna göre değişen, tüketilebilendir. Dizi oyunculuğunu sinemaya hazırlık olarak kendim açısından faydalı buluyorum. Her gûn sete gidip rolünümü oynamak, o ortamı koklamak benim oyunculuğuma çok şey katıyor. * 'Mumya Firarda'da fdmden önce Mısırlı bir kızı oynadığım için Arapça dersleri aldım. Çekimler başlamadan 2 hafta önce Mısır'a gittik, oradakı yaşamı, insanlann günlük yaşamlanndaki koşturmacalannı gözlemledik. tnsanın hem sevdiği işle uğraşıp hem de pek çok yeni şey öğrenmesi büyük avantaj. * Türk sineması özellikle son dönemlerde önemli bir gelişim içerisinde. Eğer doğru projeler hayata geçinlirse seyircinin ügisi devamh ayakta tutulabilirse daha da üerleyecektir. Neden bizde de yüda 500 füm çekilfnesin ki? AÇILIŞ27MART'TA Akün Sineması artıkDT'nin ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ekonomik kriz sonrası perdelerini seyirciye kapatan Akün Sineması, Devlet Tiyatrolan'mn (DT) 9. sahnesi olarak yeniden açılıyor. Dev sinema kuruluşlan karşısmda tutunamayarak, perdelerini 27 yıl sonra seyircilere kapatan Akün Sineması, tiyatro salonu olarak hizmet vermeye hazırlanıyor. DT tarafindan Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünden kiralanan salon, 27 Mart Dünya Tiyatro Gününde açılarak, DT'nin Ankara'daki 9. sahnesi olarak hizmet vermeye başlayacak. DT Genel Müdürü Lemi Bilgin konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Akün Sineması'nın kapatıbnası üzerine, Emekli SandığYna başvurarak salonu kiraladıklanm belirtti. Yaptıklan kira sözleşmesiyle binayı DT bünyesi içine aldıklannı söyleyen Bilgin, sinema salonu olarak inşa edilen binanm, yapılacak çalışma sonrasmda tiyatro sahnesine dönüştürüleceğini kaydetti. Salonun isminin Akün olarak kalabileceğini de belirten Bilgin şöyle devam etti: "Projeyk ügili olarak, ODTÜ ve TMMOB'tan >ardım istedik \e sinema saktnunun \ apısını bozmayacak bir proje çizdik. Şimdi bütçe imkânlan ve gerekirse sponsor desteğryle sahneyi 27 Mart Dünya Tiyatro Günü'ne yetiştirmeye çahşıyoruz." Bilgin, bu yıl Yeni Sahne ve Altındağ Tiyatrosu'nu da onardıklannı kaydederek, "2 sahnemiz 50 yıl sonra jeneratöre kavuştu, ne yazık ki şimdiye kadar yoktu. Şimdi bir tek Küçük Tryatroda jenaratör yok" 26 Ağustos'ta açılan Cam Ocağı'nda çalışmalar, ünlü cam sanatçılannın eşliğinde yapılıyor Sessiz 'cam'laçağdaş foraılar SELCENAKSEL Cam, yaşama güzellik taşıyan mal- zemelerin belki de tarihi en eskilere dayananlardan biri. Asya'dan Avru- pa'ya, çağlar ve kültürleri bağlayan el sanatlanndan biri olagelmiş 'cam sa- natı'. Geleneksel 'usta - çırak' ilişki- siyle aktanlan birikim, damıtılarak uzak zamanlardan beri ülkelerin en güzel objeleri olarak çıkmış insanla- nn karşısına. Kültürlerin dünya coğ- rafyasında iç içe geçmışliğinin doğal sayılabilecegi çağımızdan çok uzun zaman önce... Geçmişten gelen 'hazineler'in, taşı- dığı incelikli işlenmişlik ve emekle paha biçilemeyen eserleridir 'cam eş- yalar'. Gelenekselleşen tüm el sanat- lan için geçerli olduğu gibi, cam us- tahğı. kullanım eşyalan üretimiyle ayakta kalabilmiştir. Mütevazı amaç- lar için sessizce üreten ustalann yete- negi çok şey katmıştır bu sanata. Bu- gün ise, cam sanatına, günümüz sanat- çılannın ellerinde ka\Tamlarve akım- lartaşınıyor. Cam, plastik sanatlar için 'malzeme' oluyor ve bu sanat eserle- rinin yer aldığı uluslararası boyutlara ulaşan sergiler düzenleniyor. Çagımızın camdaki yansıması Camcıhgın da aralannda olduğu el sanatlan açısından ele aldığımızda, sa- nat tarihimizde, gelişmişliğin sürekli kılındığı görülür. Bugün için camcılık ve benzer sanat dallannda aynı durum ne yazık ki geçerli değil. Sanatsal ya da tüketime yönelik ürerim azalı- yor.Süreç içinde 'gekneksel' tanımının karşılamayacağı boyutlara uzanan - geleneksel üretim yöntemlerinden kopmadan - bu sanat adına yapılan önemli oluşumlardan biri olan 'Cam Ocağı'.boşluğun doldurulması yolun- da umut veriyor. Cam Ocağı'nda eği- tim çalışmaları 26 Mayıs'ta başladı. tki haftalık dönemleri kapsayan prog- ramlar. dünyadan cam sanatçılannın eğitmenliğinde gerçekleştiriliyor. Japon cam sanatçısı Hitoshi Hongo, 'Cam Ocağı'nın konuk ettigi sanatçı- lardanbıri. OnbiryıldırToyomaCam Sanab Enstitüsü'nde eğirmen olarak görev yapan Hongo, 'cam sanatryla' tanışmasının öyküsünü ise şöyle anla- tıyor: "Aslında bir bilim adamı olmak istiyordum ve ünhersitede metalurji mühendisliği okuyordum. Fakat aynı ESİNTİLER • Süreç içinde 'geleneksel' tanımının kar- şılamayacağı boyutlara uzanan - gelenek- sel üretim yöntemlerinden kopmadan - bu sanat adına yapılan önemli oluşumlardan biri olan 'Cam Ocağı', boşluğun doldurul- ması yolunda umut verivor. zamandafelsefe, sanatvemüztğe deil- ghn vardL 20 yaşındaydım, ünhersite eğitimim sürüyordu. OyazTokyo Cam Sanab Enstitüsü'nde bir ayiıkbir cam üflenıe kursuna kaoldım. Mühendis- likeğitimimi tamamladıktan sonra da aynı okulda cam sanab üzerine üç yü- lık eğitim aldım. Bu eğitvrn sırasmda, cam üfleme, soğuk cam, boncuk yapı- nu. heykel ^bi farkh cam tekniklerine yönelik uygulamalar v^pbm". Sanatçi, 1993 - 1996 yıllan arasın- da dünyanın en önemli cam okullann- dan biri olan POchuck'ta eğirmen ola- rak yaşadığı tecrübenin önemine de- ğıniyor. Cam sanatıyla ilgilı gelişme- leri yakından takip ettiğinı belirten Hongo, Cam Ocağı'nın kurucusu Yıl- maz Yalçınkaya ile bu okulda tanış- mış. Çoğu zaman heykel çahşıyor sa- natçı, cam üfleme teknigini tercih edi- yor ve camı başka malzemelerle bir- likte kullanıyor yapıtlannda. Amerikalı cam sanatçısı Lucartha Kohler, füzyon (fusing slumping), fı- rında şekillendirme tekniği kullandı- ğı uygulamalı çalışmalar gerçekleş- tirdi Cam Ocağı'nda. 30 yıldır cam üzerine çalışan Kohler, güzel sanat- lar ve tasanm eğitimi aldığı Phila- detphia Moore CoDegeofArt'tan me- zun olmasının ardından yerleştiği New Jersey'nin güney bölgesinde, cam fabrikalannda cam üretim yön- temleri ve geleneksel uygulamalar- üzerine çalışarak camla tanışır.. Camuı saydamlığuida Anadohı Ülkesinde cam sanatının tarihinin 1750'li yıllara dayandığını söylüyor Kohler. Ülkemize ilk gelişi değil. Ya- pıtlannda neolitik dönemden antik çağlara Anadolu kültürlerinden form- lar yorumlayan sanatçının yapıtlann- da, insan'a dair çok şey cisimleşıyor camla. Türkiye'nin cam sanatında adı- m yeterince duyurmadığını düşünü- yor. Bronz ve taşla da çalışan sanatçi, camın saydamlığırun kendisinı çok et- kilediğini, tasanm ve anlatım dilinde farklı olanaklar sunduğunu belırtıyor. Ocak. farklı disiplinlerden sanatçı- lan konuk ediyor. içinde bulunduğu- muz eğitim döneminde ders veren sa- natçılardan ThermanStatom, cam sa- natında 'mixed media' akımının dün- yadaki en önemli temsilcüennden. Rhode Island Tasanm Okulu'nda 1974 yılında eğitimini tamamlayan Statom, diğer sanatçılar gibi Türk cam sanatına dair fazla bilgi sahibi değil. -Sanat yaşamım heykel çahşmala- rryla başladı. Cam üzerine, uzunca bir süreüfleme yöntemiyieve kahplaradö- küm yöntemiyle çalışmış olsam da, farklı malzemelerle düzenlemeler ger- çekleştirdigim özgür bir alan olan nü- xed - media türünde sürdürüyorum sanatçahşmalarfmı" diyor sanatçi. Ya- pıtlannın düzenlemelerini ka\Tamsal çalışmalarla gerçekleştiriyor. Statom, sanat görüşünü tanımlarken, sosyal içerik ve kuramsal bir boyuta yakın bir yerlerde olduğunu vurguluyor. (0216433 36 90) ZEYNEP ORAL Kadınlardan Oy İstiyopsanız... Sabah gözümüzü 3 Kasım'da kime oy verece- ğım diye açıyoruz, akşam gözümüzü 3 Kasım'da oyumu kime vereceğim, diye kapatıyoruz. Türki- ye 3 Kasım tarihine ve seçimlere kilitlenmiş durum- da. Ama gelin görün ki, medyaya, basına, televiz- yon kanallanna, bunlann iç politikayayınlanna ba- kacakolursanız, parti toplantılanna, ikili dörtlü beş- li toplantılara, karşılama törenlerine, gövde gös- terilerine bakacak olursanız, sanki Türkiye'nin ya- nsı bu işin içinde, nüfusun Öteki yansı... öteki ya- nsı sanki yok! Oysa Türkiye'deki her politik oluşumdan, her olumsuzluktan, her yanlıştan, en önce ve en ağır biçimde etkilenen, nüfusun bu öteki yansı... Tür- kiye'deki olumlu, ileri adımlardan, en geç ve en az etkilenenler yine onlar... Kadınlardan söz ediyorum. Türkiye nüfusunun yarısını oluşturan, 40 milyon seçmenin yarısını oluşturan kadınlardan... Büyük Millet Meclisi'ndeyüzde 4 gibi gülünç, u- tanç verici bir oranla temsil edilen kadınlardan... 1999 seçıminden önce yüzde ikilerde olduğumu- zu hatırlatırım... Birleşmiş Milletler'in 2000 yılında, dünyadaki 177 ülkeyi kapsayan raporunda 97. sıradayız. (As- lında 97'den de gerideyiz. Çünkü örneğin 40. sı- rada 4 ülke, 50. sırada beş ülke vb. bulunuyor.) Bu listede bizim gerimizde Paraguay, Cezayir, Yemen, Mısır gibi ülkeler ve Palau, Nauru, Tuvalu gibi bel- ki adını bile duymadığınız ülkeler var... Birleşmiş Milletler'in bir başka raporundaAvrupa Ekonomik Komisyonu'na (AEK) üye 51 ülke arasında, 47. sı- radayız. Arnavutluk, özbekistan, Kazakistan, Azerbaycan, Malta, Slovenya, Ukrayna'da kadın- lar, bizim kadınlanmızdan daha iyi temsil ediliyor. Meclisteki yüzde 4 oranla, sizceTürkiye'detem- sili demokrasi olduğu söylenebilir mi? Kadınlann siyasal yaşamda temsil edilmelerinin demokrasi için bir zorunluluk olduğuna inanan bir- çok kadın kuruluşu ve sivil toplum örgütü bir ara- ya gelerek "Kadın Koalisyonu Gihşimi"n\ kurdu. (Ka-Der Genel Merkez ve şubeleri, Türk Kadınlar Birliği, Cumhuriyet Kadınlar Derneği, Uçan Sü- pürge, Mülkiyeliler Birliği, Kadın Dayanışma Vak- fı vb.) İlk iş parlamentoya giden yolda güçbirliği için el ele verdiler. Ardından, Adalet Bakanı Aysel Çeli- kel'legörüşüp.CezaYasası'ndakieşitsizlikleriçin kolları sıvadılar. "Katılımda eşitlik-temsilde ada/ef"in gerçekleş- mesi için siyasette daha çok kadın olmasına çalı- şan Kadın Koalisyonu Girişimı "eşit hak-eşit tem- sil istiyoruz" dedikten sonra taleplerini açık seçik haykınyor: • Siyasi partiler, Kadınlann siyasal yaşama ka- tılmalannı özendirmelidir. • Siyasi partiler, Kadın adaylan listelerinde se- çilebilir yerlere koymalıdır. "Çünkü", diyorlar, "Çünkü biz kadınlar karar aldık." Ve işte kararlan: Yönetime eşit katılımımızı engelleyen partilere OY YOK! Seçilebilir sıralara kadın aday koymayan parti- lere OY YOK! İlk üç sıradan biri kadın olmayan aday listeleri- ne OY YOK! Kadınlan sadece seçmen olarak gören partile- re OY YOK! TOPLUMUN YARISINI YOK SAYAN PARTİLE- RE OY YOK! Bütün bu söylediklerimi (önceki gün-perşembe) bir basın toplantısıyla kamuoyuna duyurmaya ça- lıştı Kadın Koalisyonu Girişimi. Ancak renkli şen- likli medyamızın, "kadın"deninceaklına, diline ve eline, yalnızca baldır bacak, meme dekolte gelen medyamızın bu haykınşa, bu kararlılığa ne denli yer vereceğıni bilemedigimden, iki gün gecikmey- le de olsa, bu sesi duyurmaya çalışayım dedim! Bu sesleniş yalnız seçmenlere değil. Ülkemdeki 23 politik partiye sesleniyoruz: Duy- dunuz işte. Ayağınızı ona göre denk alın: Toplumun yansını yok sayan partilere oy yok! e-posta: Zeynep n zeyneporal.com Faks:(0212)257 05 57 Yazar Bui Anh Tan'a ödü • HANOİ (AFP) - Vietnam'h yazar Bui Anh Tan, 'A World Without Women' (Kadınlann Olmadığı Bir Yaşam) adındaki romam ile 'For The National Security and Peaceful Life' (Ulusal Güvenlik ve Banş Dolu Bir Hayat için) adlı ödüle değer görüldü. Bui Anh Tan piyasaya yeni çıkan kitabının homoseksüel erkekler ve kadınlar arasındaki iletişime yeni bir boyut getireceğini iddia eden yazar daha önce merkezi 'Ho Chi Minh City' polis gazetesinde muhabir olarak çalışmış. New York Hlm FestivaH • LOKDRA (BBQ - 27 Eylül'de başlayacak olan New York Film Festivali'nde gösterilecek fılmler açıklandı. Festivalde, Alexander Payne'nin 'About Schmidt' adh filminin Kuzey Amerika prömiyeri yapılacak. Jack Nicholson, aynı fıhndeki rolüyle Oscar'ın güçlü adaylan arasında gösteriliyor. Dünya prömiyerinde yer alması söz konusu olmasa da festivalde, bu yılın iddialı ve uluslararası festivallerde gösterilmiş olan bazı yapımlannın Amerika prömiyerleri yapılacak. New York Film Festivali, 13 Ekim'de, Ispanyol yönetmen Pedro Almodovar'ın 'Talk to Her' adlı filminin gösterimiyle sona erecek. Aki Kaurismki'nin 'The Man Without A Past', Marco Bellocchio'nin 'My Mother's Smile There', Paul Greengrass'ın 'Bloody Sunday', etkinlikte izleyıciyle buluşacak olan yapımlardan. Festival kapsamında 1926 yapımı bir sinema klasiği, 'Faust' özel gösterim kuşağında yer alacak. BUGUN • İŞ SANAT'ta 'Yaz ŞenHği' kapsammda ^ 12.00,14.15,16.30 ve 19.00 kapsamında Tarsem'in yönetmenliğini yaptığı 'Hücre'. (0212 31610 83) • BEKSAV'da 15 OO'te 'FuD Metal Jacket', 17.00'de 'GeriZekâhlar' ve 19.00'da 'Mutiuluk'. (0216 349 91 55)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle